Jump to content

Dehaha düz yaymak anlamına gelir, yumurta şekilli yeryüzü değil


Recommended Posts

"Dahv" yumurta şekilli yeryüzü anlamındadır apolojyasının kritiği

Bazı Müslim apolojistler 79:30'da geçen dahv kelimesinin devekuşu yumurtası anlamına geldiğine iddia ederek "Tanrı yeryüzünü oval şekilde yaratmıştır" anlamı veriyorlar.

Gerçekten öyle mi?

48d10c00-7b66-4564-ac70-e0748becb7f7_zps5cabb2b0.jpg

İddia:

DEHÂ:دحو – dahv” sözcüğünün manası “devekuşu yumurtası” anlamı eksenindedir. [Apolojist lafı ağzından kaçırıyor. "Devekuşu yumurtasını ifade etmiyor ama o eksende." Mantıksızlığı maskelemeye çalışıyorum, beni hoşgörün diyemiyor ki. Tasvir-i Efkar] Bu sözcüğün türevleri “devekuşu yumurtası”, “devekuşunun yumurtasını bıraktığı yer” gibi anlamlar taşımaktadır. Bu sözcüğün türevlerinden olan “مدحة – midhat” sözcüğü, Mekkelilerin yuvarlak taşlar ve ceviz ile oynadıkları, bu günkü golf oyununa benzer bir oyunun adıdır. Bir çukur kazılır, kazılan çukura yuvarlak taş veya ceviz düşürülmeye çalışılırdı. Yuvarlak nesneyi çukura düşüren kişi oyunun galibi, düşüremeyen de mağlûbu sayılırdı. Ebi Rafi’ rivâyetinde Peygamberimizin torunları Hasan ve Hüseyin’in de bu oyunu oynadıkları anlatılır. ” دحو – dahv“sözcüğünün türevlerinden olan “مداحى – medâhî” sözcüğü de kursa/yufka gibi yuvarlak taşlara verilen addır (Lisanü’l-Arab , cilt 3, s. 310, 311).

“Yuvarlakça yaymak, döşemek” anlamındaki sözcüğün yeryüzü için kullanılması, yeryüzünün insanların ve diğer canlıların yaşamasına ve yiyeceklerini sağlamasına elverişli bir şekilde yaratılmış olduğunu ve şeklinin de tam yuvarlak değil, yuvarlakça olduğunu anlatmaktadır. Dünyamızın şeklinin “kutuplardan basık elipsoit [dönel elipsoit]” olduğunun daha yeni sayılabilecek bir tarihte keşfedildiği hatırlanacak olursa, 14 asır önceden yeryüzünün şekli için “dönel elipsoit”e en benzer yapıdaki devekuşu yumurtasını anlatan bir sözcüğün kullanılması, gerçek ve büyük bir mucizedir.

Burada da yazar açılımını tahrif ettiği kelimeye başka yorumlar ekleyerek allayıp pullamaya çalışmış. Zorlama bir tercüme maalesef.

Dahv sözcüğü ceviz oynamak için kullanılsa da cevizin formuna değil onların, örneğin, rüzgârla sürüklenmesine dahv denir.

Deha Arabi lügatlarda "yaymak, sermek" diye karakterize edilmiştir.

yTPjU2G.jpg

Tefsir alimlerinin ve linguistlerin ayete ilişkin açıkalamaları

İbn Kesir (r.h) yeri döşedi anlamını taşıyan ayeti açıklarken şunları söyler:

Allah (c.c) şu ayeti kerimeyle yeri döşemenin manasını açıklamıştır: “Suyunu ve otlağını içerisinden çıkardı” Fussilet Suresi’nde yerin göklerden evvel yaratıldığı daha önce bahsedilmişti (ne kadar ilginç değil mi?) . Fakat yer gök yaratıldıktan sonra döşendi. Yani yerde potansiyel olarak bulunanı aktif hale getirdi. Abdullah b. Abbas (r.a)’tan şu nakledilir: ‘Yeri döşemesi suyunu ve otlağını ondan çıkarması, üzerinde nehirlere yol açması, dağlar ve kumlar, yollar ve tepeler yaratmasıdır. İşte ‘daha sonra yeri döşedi’ ile kasdedilen budur.

Celaleyn tefsiri yazarları (Allah her ikisine de rahmet eylesin) şunları zikrederler: “Daha sonra yeri döşedi yani onu düz kıldıve yaşanabilir olması için hazırladı. Gökten önce döşenmemiş bir halde yaratılmıştı. Ayetteki ‘çıkardı’ kelimesinin anlamı şudur: Suyunu –pınarları fışkırtmak suretiyle- ve otlağını ondan çıkartarak onu döşedi. Otlak ise hayvanların gıdalandığı ağaçlar ve otlarla insanların yediği azıklar ve meyvelerdir. Bunlara otlak denmesi bir istiâredir.

Fizilal müellifi şunları söylemektedir: "yerin döşenmesi; hazırlanması,yerkabuğunun yayılması anlamlarına gelir. Böylece yer, üzerinde yürümeye ve bitki bitiren toprağın oluşumuna uygun hale gelir. Allah Teala, kaynaklardan ve gökten yağan su ile yerden su çıkarmıştır. Gökten yağan su aslında yerden buharlaşan, sonra da yağmur şeklinde yağan sudur. Allah Teala yerden otlağı çıkarmıştır. Bu insanların ve hayvanların yediği bitkidir. Canlılar doğrudan veya dolaylı olarak bu bitkilerle yaşarlar."

Safvetü'l-beyan li meani'l-Kur'an kitabında şu ifadeler geçmektedir." Yeri döşedi demek onu düzgün ve geniş kıldı demektir.Bunu göğün inşa edilmesi, kalınlığının yükseltilmesi, düzenlenmesi, gecesinin örtülüp karartılması ve gündüzünün açığa çıkarılmasını zikrettikten sonra bahsetmektedir. Allah (c.c) döşemeyi şu sözüyle açıklar: ‘ondan suyunu çıkardı’ Su çıkartma, kaynakların fışkırması, nehirlerin ve büyük denizlerin oluşmasıyla gerçekleşmiştir.'ve otlağı çıkardı." Yani insanların ve hayvanların yediği her şeyi. Bu Allah Teala'nın sonra gelen şu sözünden de anlaşılmaktadır: 'size ve hayvanlarınıza geçim olsun diye'. Daha sonra bizlere yeri düz kılanın o olduğunu, insanların üzerinde yaşaması için yeri elverişli kıldığını bildirmiştir. Birinci haberi daha önce zikretmiştir; çünkü göğün büyüklüğü Allah'ın açık kudretine daha açık bir şekilde işaret etiği gibi akılları hayrete düşüren olağanüstülükleri de göstermektedir. Göğün bina edilişi ve ardından zikredilenlerin sıralanması sadece zikrediliştedir, kendileri değil. Ayette döşeme fiilinin göklerin ve içindekilerinin yaratılmasından sonra olduğuna dair bir kanıt yoktur.

Safvetü't-tefasir adlı eserde şunlar söylenmektedir: “Daha sonra yeri döşedi.” Yani yeri, göğü yaratıp düz hale getirdi. İnsanların yaşaması için elverişli kıldı. 'ondan suyunu ve otlağını çıkardı.' Yani yerden su kaynakları çıkardı, üstünde nehirler yarattı, insanların ve hayvanların yediği bitkileri ve otlakları bitirdi.

El-Müntehab fi tefsiri'l-Kur'an adlı eserde de şu sözlerle karşılaşırız: daha sonra yeri düz ve insanların yaşaması için elverişli yarattı.Kaynaklar fışkırtarak, nehirler akıtarak yerden su çıkarttı. İnsanlar ve hayvanlar beslensin diye de bitkisini bitirdi.

  • Taberi, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “Kabe, dünya yaratılmadan iki bin sene önce su üzerinde dört direk üzerine kuruldu. Sonra yeryüzü kabenin altından yayıldı” Hasen. Taberi (3/61, 24/208) Ebu’ş-şeyh el Azamet (4/1381)
  • Taberi, Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “Allah kabeyi yeryüzünü yaratmadan iki bin sene önce yarattı, dünyayı da oradan yaydı” Hasen. Taberi (24/208) Beyhaki Şuab (3/431) İbn
    İshak es-Siyra (1/27)
  • Katade dedi ki: “Bundan sonra da yeryüzünü yaydı” dehâhâ; yayıp sermek demektir. Hasen. Taberi (24/210)
  • Suyuti, Durru’l-Mensur’da dedi ki: Abd b. Humeyd ve İbn Ebi Hatim İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyorlar: “Bir adam İbn Abbas’a dedi ki: Allah’ın kitabında iki ayet bir birine muhalif” İbn Abbas radıyallahu anhuma: “Sen bunu ancak görüşünle söylüyorsun, oku bakalım” dedi. Adam: “De ki: "Arzı iki günde yaratan Allah'ı siz mi inkâr ediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz?” (Fussilet 9) ayetinden “Çeşitli rızıklarını arayıp soranlar için tam dört günde takdir etmiş, sonra yaratmak için, gaz halinde bulunan gökyüzüne yönelmiştir”(Fussilet 11) ayetine kadar okudu. Sonra da “Bundan sonra da yeryüzünü yaydı” (Naziat 30) ayetini okudu. İbn Abbas radıyallahu anhuma Ģöyle cevap verdi: “Yer, gök yaratılmadan önce yaratıldı. Sonra sema yaratıldı, sonra yer, sema yaratıldıktan 9 sonra yayıldı. Dehaha sözü ancak yaymak, sermek demektir.” Durru’l-Mensur (8/412)
  • İbn Munzir İbrahim en-Nehai’den rivayet ediyor: “Bundan sonra da yeryüzünü yaydı”: Dünya Mekke’den yayılmıştır.” Durru’l-Mensur (8/412)
  • Katade dedi ki: “Bana ulaştığına göre dünya Mekke’den yayılmıştır. Sahih. Taberi (11/531) Abdurrazzak Tefsir (2/213)
  • Abd b. Humeyd, Ata’dan rivayet ediyor: “Bana ulaştığına göre dünya kabe’nin altından yayılıp uzatılmıştır.” Durru’l-Mensur (8/412)

UJrMk4M.jpgZO8t5q2.jpg

Kaynak: Dünya ve Kubbesi, Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî

http://ateistcanavar...n_duz_olusu.pdf

Devekuşu zemini düzleştirir (satıh yapar) yumurtalarını gömdükten sonra. Arabi lügatlara ve tefsirlere göre bu kelime düzleştirdik anlamına gelir. Devekuşunun yumurtalarını bırakmaya hazırlamış olduğu bir yataktır. Bazı apolojetikler dehaha'nın devekuşu yumurtası anlamına gelen duhiya olduğunu iddia etti. Bakalım gerçekten öyle mi?

"Duhiya", bu kelime kök değildir. Bu, dehaha ile aynı kökten olan de-ha-wa'dan türetülen bir isimdir. Dahası Duhiya devekuşu yumurtası manasına gelmez. En saygın sözlükler bu konuda şunu söylüyor:

Lisan El Arab

يُّها موضعها الذي تُفَرِّخ فالأُدْحِيُّ و الإدْحِيُّ و الأُدْحِيَّة و الإدْحِيَّة و الأُدْحُوّة مَبِيض النعام في الرمل , وزنه أُفْعُول من ذلك , لأَن النعامة تَدْحُوه برِجْلها ثم تَبِيض فيه وليس للنعام عُشٌّ . و مَدْحَى النعام : موضع بيضها , و أُدْحِيه .ِ

Çeviri: Al-udhy, El-idhy, El-udhiyya, El-idhiyya, El-udhuwwa: Devekuşunun yumurtalarını bıraktığı kumluk. Bu yüzden devekuşu ayaklarıyla arzı (toprağı, yeryüzünü) serer/yayar, sonra yumurtalarını oraya yatırır

الدَّحْوُ البَسْطُ . دَحَا الأَرضَ يَدْحُوها دَحْواً بَسَطَها . وقال الفراء في قوله والأَرض بعد ذلك دَحاها قال : بَسَطَها ; قال شمر : وأَنشدتني أَعرابية : الحمدُ لله الذي أَطاقَا

بَنَى السماءَ فَوْقَنا طِباقَا

ثم دَحا الأَرضَ فما أَضاقا

قال شمر : وفسرته فقالت دَحَا الأَرضَ أَوْسَعَها ; وأَنشد ابن بري لزيد بن عمرو بن نُفَيْل : دَحَاها , فلما رآها اسْتَوَتْ

على الماء , أَرْسَى عليها الجِبالا

و دَحَيْتُ الشيءَ أَدْحاهُ دَحْياً بَسَطْته , لغة في دَحَوْتُه ; حكاها اللحياني . وفي حديث عليّ وصلاتهِ , اللهم دَاحِيَ المَدْحُوَّاتِ يعني باسِطَ الأَرَضِينَ ومُوَسِّعَها , ويروى ; دَاحِيَ المَدْحِيَّاتِ . و الدَّحْوُ البَسْطُ . يقال : دَحَا يَدْحُو و يَدْحَى أَي بَسَطَ ووسع

Çeviri: Toprağı dehâlamak: onu yaymak anlamına gelir. Daha sonra bu anlamı teyit eden Arapça poemlerden bir çift söz. Arapça okuyabilen herkes bunu dehâ'nın yaymak anlamına geldiğinin kesin kanıtı olarak bulacaktır.

İlgili video:

Yeryüzüne ilişkin ayetlerin analizi:

da580104-b72e-42ec-9ac7-9b23567a41cb_zpsfe3d487a.jpg

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

arap oğlu araplar bile kabul ediyorlar. dünya düzdür diyorlar. kuranda da düz der ..diyorlar...

araplıkla alakası olmayan-ama araplaşmak isteyen, arapdan daha iyi islam bilen , arapça bilen türkler ve diğerleri kıvırtıp evirip çevirip yumurta şekline sokarlar dünyayı..

böle işte bu işler. anlamıyorsanda anlıyormuş gibi yap...çünkü zaten diğerleride anlamıyor. sen üstün olursun....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Abdulaziz bin Baz Genel Müftü'ydü ve İslam'ın anavatanı Suudi Arabistan'da 1962-1999 yılları arasında Ulema Konseyi Başkanı idi. O da Kuran'a göre yeryüzünün düz olduğuna fetva verdi. Ayetlerde geçen satıh, sergi, döşek, beşik, yaygı, medd-i arz gibi tasvirleri inceleyen Taberi, İbni Abbas, İbni Kesir, Kurtubi, Celaleddin Suyuti, Ragıb el-Isfahani gibi İslam alimleri de aynı sonuca varmışlar. Bizim Türkler ise "şair aslında burada şunu demek istiyor" diyerek kurtarma operasyonuna girişiyor. Kaba komedi.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İskender mihrin sözlerini sarı ile işaretlemiş, sanki İslam alimi olmuş dünya çapında Kuran hafızı gibi lanse ediyorsunuz. Adam bir numaralı İslam düşmanı bir kafirdir. Sizler böyle ajanların meallerini mi okuyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İskender mihrin sözlerini sarı ile işaretlemiş, sanki İslam alimi olmuş dünya çapında Kuran hafızı gibi lanse ediyorsunuz. Adam bir numaralı İslam düşmanı bir kafirdir. Sizler böyle ajanların meallerini mi okuyorsunuz?

ona ve onun müritlerine göre de sizler kafirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'ın düz dünyasını yuvarlatma operasyonları

Kuran: "Biz yeri uzattık, yaydık, serdik, döşedik, ve onu sizin için yatak yaptık." (2:222, 50:7, 79:30, 88:20)

Kuran'da birden fazla yerde DÜZ bir yeryüzü tasvir edilirken müslümanlar hâlâ dehaha kelimesinden devekuşu yumurtası anlamı çıkararak kafalarını kuma gömüyorlar. Apolojetik iddialara göre sözde 79:30 ayetinde geçen "dehaha" kelimesi yeryüzünün jeo-sferik şekilli olduğuna işaret ediyor. Oysa Arabi sözlükler asla deha fiilinin "raund yapmak" ya da "devekuşu yumurtası şeklinde yapmak" anlamına geldiğini ifade etmez. Devekuşunun yumurtalarını kuma yerleştirdiği yer, yumurtaların kendisi değildir. Ne zaman ki dişi devekuşu, yumurtalarını tehdit eden bir tehlikeden korkar, derhal yumurtalarını gizlemek için kuma kazar. o zaman üstündeki toprağı ayaklarıyla düzleştirir. Böylece o havada dolaşan akbabalar tarafından görülmez. Bu kontextte kelimenin anlamı bir şeyi (üstündeki kum ile) düzleştirmek demek oluyor.

İşte "Dehaha" için Arapça sözlüğe link, ve işte apolojistlerin devekuşu hikayesinin aldığı parça:

http://www.baheth.ne...حاها

والأُدْحِيُّ والإدْحِيُّ والأُدْحِيَّة والإدْحِيَّة والأُدْحُوّة: مَبِيض النعام في الرمل، وزنه أُفْعُول من ذلك، لأَن النعامة تَدْحُوه برِجْلها ثم تَبِيض فيه وليس للنعام عُشٌّ.

ومَدْحَى النعام: موضع بيضها، وأُدْحِيُّها: موضعها الذي تُفَرِّخ فيه. قال ابن بري: ويقال للنعامة بِنْتُ أُدْحِيَّةٍ؛ قال: وأَنشد أَحمد بن عبيد عن الأَصمعي: بَاتَا كَرِجْلَيْ بِنْتِ أُدْحِيَّةٍ، يَرْتَجِلانِ الرِّجْلَ بالنَّعْلِ فأَصْبَحا، والرِّجْلُ تَعْلُوهُما، تَزْلَعُ عن رِجْلِهِما القَحْلِ يعني رِجْلَيْ نَعامة، لأَنه إذا انكسرت إحداهما بطلت الأُخرى، ويرتجلان يَطْبُخان، يَفْتَعِلان من المِرْجَل، والنَّعْل الأَرض الصُّلبة، وقوله: والرجْلُ تعلوهما أَي ماتا من البرد والجرادُ يعلوهما، وتَزْلَعُ تزلق، والقَحْلُ اليابس لأَنهما قد ماتا.

وفي الحديث: لا تكونوا كقَيْضِ بَيْضٍ في أَداحِيَّ؛ هي جمع الأُدْحِيِّ، وهو الموضع الذي تبيض فيه النعامة وتُفْرِخ.

وفي حديث ابن عمر: فدَحَا السَّيْلُ فيه بالبَطْحاءِ أَي رَمَى وأَلْقَى.

والأُدْحِيُّ: من منازل القمر شبيه بأُدْحِيِّ النَّعام، وقال في موضع آخر: الأُدْحِيُّ منزلٌ بين النَّعائِمِ وسَعْدٍ الذَّابِحِ يقال له البَلْدَة.

El-Kamus-ı Muhit:

(دَحَا): الله الأرضَ (يَدْحُوهَا وَيَدْحَاهَا دَحْواً) بَسَطَها

Allah toprağı dehaladı: O toprağı yaydı.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İskender mihrin sözlerini sarı ile işaretlemiş, sanki İslam alimi olmuş dünya çapında Kuran hafızı gibi lanse ediyorsunuz. Adam bir numaralı İslam düşmanı bir kafirdir. Sizler böyle ajanların meallerini mi okuyorsunuz?

İskenderin mealini işaretleyen ben değilim, kuranmeali.org'dur. Şikayetini ona yap.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamı en iyi araplar bilir. Türkiyede üç beş sahtekar laikçi müslüman ilahiyat proforü çıkıp soytarılık yapar. Yok kuranda dünya yuvarlak yazıyordu. İşleri güçleri kuranı çarpıtmak. Yalanlarla toplumu kandırmak.

Ulan 1400 yıllık islam alimlerinden dahamı iyi biliyorsunuz. Kuran dünya düz yazıyorsa dünya düzdür :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'ın düz dünyasını yuvarlatma operasyonları

Kuran: "Biz yeri uzattık, yaydık, serdik, döşedik, ve onu sizin için yatak yaptık." (2:222, 50:7, 79:30, 88:20)

Kuran'da birden fazla yerde DÜZ bir yeryüzü tasvir edilirken müslümanlar hâlâ dehaha kelimesinden devekuşu yumurtası anlamı çıkararak kafalarını kuma gömüyorlar. Apolojetik iddialara göre sözde 79:30 ayetinde geçen "dehaha" kelimesi yeryüzünün jeo-sferik şekilli olduğuna işaret ediyor. Oysa Arabi sözlükler asla deha fiilinin "raund yapmak" ya da "devekuşu yumurtası şeklinde yapmak" anlamına geldiğini ifade etmez. Devekuşunun yumurtalarını kuma yerleştirdiği yer, yumurtaların kendisi değildir. Ne zaman ki dişi devekuşu, yumurtalarını tehdit eden bir tehlikeden korkar, derhal yumurtalarını gizlemek için kuma kazar. o zaman üstündeki toprağı ayaklarıyla düzleştirir. Böylece o havada dolaşan akbabalar tarafından görülmez. Bu kontextte kelimenin anlamı bir şeyi (üstündeki kum ile) düzleştirmek demek oluyor.

Video çıkmamış ne yazık ki. Bu da videosu:

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=dNk-lFafMtY

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Q07EzVf.jpg

Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Bakara 2/115) O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar koşmayın. (Bakara 2/22) O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır. (Rad 13/3) Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. (Hicr 15/19) “Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık. (Hicr 20/53) Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik. (Kaf 50/7) İşte bundan sonra arzı yayıp döşedi. (Naziat 79/30) Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır! (Gaşiye 88/20) Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi. (Şuara 26/28) Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik. (Kehf 18/86) Güneşin doğduğu yereulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu. (Kehf 18/90) Allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik. (Lukman 31/10) Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun. (Şems 91/6) Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. (Yasin 36/40) Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar.Güneşi ve Ay'ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu Allah'tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O'nundur. Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. (Fatır 35/13) Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. (Zümer 39/5) Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir. (Yasin 36/38) O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler (Enbiya 33) Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir. (Saffat 6-10) And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık. Onları, kovulmuş her şeytandan koruduk. Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar. (Hicr 16- 18) Göğü, yeri ve İKİSİ ARASINDAKİLERİ biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline! (Sâd 38/27).

aP5EPRT.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tavuk ve devekuşu yumurtasının şekli Planet Dünya ile uyumlu değildir

Hala dünyanın şekli deve kuşuna benziyor demek nasıl bir akıl tutulmasının eseridir? Internet'te yorum yazan bir insan, aynı internette deve kuşu yumurtasının şekline bakmaktan aciz midir?

https://www.google.c...rtası&tbm=isch

Dünyanın şekline bakmaktan aciz midir?

https://www.google.c...m=isch&q=dünya

Bu akılsız Allah, devekuşunun kıçını yırtmasın diye füze gibi şekillendirdiği yumurtaya benzetmek yerine kuranın her tarafına sokuşturduğu güneş veya aya niye benzetmez? Bu Allah denen beyinsiz neden yer de ay gibidir demez? Ayı yaratan, isterse yarıp diken Allah dünyanın şeklen aya benzediğini bilmez de bir hayvanın kıçına uygun biçimde çıkan yumurtadan mı medet umar?

Kendinizi bu kadar alçaltmayın.

Yumurtacılara gelsin. Dünyaya benzer bir yumurta, dünyada haber olur.

http://www.hurriyet....ya/16040746.asp

http://www.dailymail...lling-eBay.html

http://www.thesun.co...cking-find.html

http://news.oneindia...-billionto.html

http://gizmodo.com/5...ered-in-england

Kuranınızı, allahınızı aklayacaksınız diye kendinizi bu kadar düşürmeyin.

Arkadaşımızın önemli bir saptaması. Apolojistler 'dahv' (79:30) kelimesini deve kuşu yumurtası şekline sokarlar ve el çabukluğuyla Kuran'da yeryüzünün yuvarlaklığına gizlice işaret edildiğini iddia ederler. Oysa bu kelime yuvarlaklık konseptinin tam tersini ifade eder. Önceki iletilerde de temas ettiğim gibi Arapça lügatlarda bu kelimeye düzleştirmek, streçlemek, yayıp döşemek anlamları verilmiştir. Zaten Kuran'daki diğer ayetlerde yeryüzü tanımlanırken meded, sutihat, mehden, fereş, besât gibi kelimeler kullanılmıştır, ki bu da Kuran'ın dünyasının düz olduğunu demonstre ediyor. Dünya tavuk ve devekuşu yumurtasından ziyade balık yumurtasına benzer. Aşçılar omlet yaparken tesadüfen mükemmel yuvarlak bir tavuk yumurtası keşfettiğinde "milyarda bir buluş", "inanılmaz derecede nadir yuvarlak yumurta" diye tanıtımı yapılıyor. Tavuk ya da deve kuşu yumurtasını dikey de tutsan, yatay da tutsan Planet Dünya'nın jeosferik formuyla benzeşmiyor. Allah planetin şeklini tarif etmek için uzaylı (E.T.) kafasını andıran bir yumurtaya benzetmek yerine Ay veya Güneş'in modeli gibi göründüğünü söylese daha makul bir analoji yapmış olurdu.

İlgili tartışma: Kuran'a göre Dünya düzdür, sayfa 6

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamı en iyi araplar bilir. Türkiyede üç beş sahtekar laikçi müslüman ilahiyat proforü çıkıp soytarılık yapar. Yok kuranda dünya yuvarlak yazıyordu. İşleri güçleri kuranı çarpıtmak. Yalanlarla toplumu kandırmak.

Ulan 1400 yıllık islam alimlerinden dahamı iyi biliyorsunuz. Kuran dünya düz yazıyorsa dünya düzdür :)

İlk başta araplara ve arapça ve arap bir peygamber tarafından gelmiş bir din için "onlar aslında yanlış biliyorlar" demek, kraldan çok kralcı olmaktır :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu ile ilgili eski bir ileti: http://www.ateistfor...dpost&p=1118922

Ah, evet, bu da kayda değer bir nokta. "Tepsi gibi düz" deyişi bu tür tartışmalarda düşüncesizce kullanılıyor. "Allah arzı dahvetti" 79:30 ayetiyle devekuşunun yumurtalarını yatırdığı kumluğu dahvetmesini birlikte değerlendirmek Arabın zihnindeki tepsi-benzeri yeryüzü modelini kavramaya daha yardımcıdır.

Bir kavramı açıklığa kavuşturmak için eski bir konuyu ziyaret edelim.

Tepsi, ateist veya müslüman, hepimizin anladığımızı ve anlattığımızı sandığımız bir nesne, tepsi şekli de yine aynı şekilde kafalarda şekillendiğini sandığımız bir kavram.

Önceki mesajlarda ve genel olarak bu konunun döndüğü hemen her mecrada tepsi gibi düz sözcüklerinin hoyratça kullanıldığını görüyoruz. Bu sözcükleri biz inanmazlar bile bu denli üstün körü kullanıp geçtiğimiz için, kafalarda bir uzlaşma sağlanmadan, düz idi yuvarlak idi diye birbirimizi yiyoruz.

Tepsi, dünyanın her yerinde kenarları içindeki nesnelerin dışarıya kayıp düşmesini engelleyecek şekilde kıvrık, ortası genellikle düz veya az derinliğe sahip kaptır.

ekili_Tepsi2.jpg

Arabistan yarımadası tanım olarak tepsi şeklindedir. Dağlarla çevrilidir ve ortası da çöldür, yani düzdür.

Şimdi bir de devekuşun yuvasının şekline bakalım:

4435592824_5ab47d7efa_o.jpg

Yumurtaları tutabilmek için ortası az derinliğe sahip, kenarları tümsek bırakılmış bir yuva.

Görselliğe dayanan sözcükler ve kavramlar üzerine zihinden atıp tutmak yerine, görsellerden yola çıktığımızda dahv sözcüğünün ve bundan yola çıkarak oluşturulan sözcüklerdeki döşeme ve yuvarlakça yayarak düzleme gibi kavramların tam olarak neyi ifade ettiğini, devekuşu ile olan ilişkisini ve dünyanın şeklini cahil arap'ın kafasında nasıl tasvir edebildiğini görebilmek mümkündür.

Arabın kafasındaki dünya modeli tepsi gibidir, tepsi gibi düz değildir. Bunu ifade edebilmek için de dahv ve benzeri sözcükleri kullanır. Bizler ise tepsinin en önemli kısmı olan kenarlardaki yükseklikleri es geçtiğimiz için, devekuşunun dahvettiği yuvası ile aradaki ilişkiyi tam kuramadan sözcükler üzerine tartışmaya çalışırız. Kavramlar ve varsa görsel karşılıkları kafalarda tam olarak oturabilmeli ki, cahilin kafasındaki işi sadece muhalefet etmek olan ateist algısını bilen insan ile değiştirmek mümkün olabilsin.

tarihinde Tasvir-i Efkar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yumurtacıları balkonlara, pencerelere alalım. Bu akşam hava açık ve neredeyse tam ay var.

Bakın bakalım; Allah'ınız dünyaya benzerlikte örnek verebilmek için bu kadar bariz, bu kadar net, bu kadar belirgin biçimdeki bir ayı bırakıp da, şeklen hiç alakası olmayan bir yumurtanın peşine düşecek kadar akılsız mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...

http://www.kalb-isel...hane/tefsirweb/

Fahruddin er razi tefsiri.

Pek de sadece er-razi'ninmiş gibi gelmedi. Favori ayetlerden tarık 5-6-7ye bakınca şunu görüyoruz

Bil ki dinsizler bu ayet hakkında ileri geri konuşarak şöyle demektedirler: "Eğer Allah´ın "(O su), (erkeğin) sulb ile teraib arasından çıkar" ifadesinden, meninin bu bölgelerden ayrılıp çıktığı kastediliyor ise, durum hiç de böyle değildir. Zira meni, ancak dördüncü hazmın, yani sindirimin fazlalarından oluşur. Böylece de, her uzvun karakter ve özelliğini taşıyabilmesi ve bu meniden o uzuvlar gibi uzuvların meydana gelebilmesine müsait olabilmesi için, bedenin bütün parçalarından ve her tarafından kopup gelir. İşte bundan ötürü, aşırı cima yapanların, bütün uzuvlarına bir zayıflama hakim olur.

Yok eğer bu ifadeyle, meniyi oluşturan parçalarının büyük kısmının bu kemiklerden oluştuğu kastediliyor ise, bu görüş de zayıftır. Çünkü aksine meniyi oluşturan cüzlerin çoğu, beyinde oluşur. Delili ise, meninin şeklinin, beyine benzemesidir. Bir de cima işini çokça yapanların, önce gözlerinde zayıflama başlar. Yok eğer, ayetteki bu ifadeyle, meninin karar (yerleşme, toplanma) yerinin buralar olduğu kastediliyor ise, bu da zayıftır. Çünkü meninin karargahı, meni kesecikleridir. Bunlar da, yumurtaların yapımda, içice girmiş girift damarlardır. Yok eğer bu ifadeyle, meninin çıkış yerinin buralar oiduğu kastediliyor ise, bu da zayıftır. Çünkü müşahede bunun böyle olmadığını göstermekledir."

Bunlara şöyle cevap verilir: Meninin oluşmasında en büyük desteği sağlayan şeyin ve buna yardımcı uzuvların en büyüğünün beyin olduğunda şüphe yoktur. Fakat beynin de halifesi (vekili) vardır. Bu da, omurgaların içinde, beyne kadar uzanan sinirlerdir. Bunlar, arka kemiği (sulb) içinde yer alırlar. Bunun, bedenin başlangıcına doğru uzanan pek çok kolları vardır ki işte bunlar "terîbe" (teraib)dir. işte bu sebepten dolayı Cenâb-ı Hak, özellikle bu iki yeri zikretmiştir. Kaldı ki, sizin sözünüz, meninin nasıl oluştuğu hususundadır. Uzuvların, meniden nasıl oluştuğu meselesi ise, sırf bir vehimdir ve zayıf bir zandır. Halbuki, kabule uygun olan ise, Cenâb-ı Hakk´ın kelamıdır.[23]

Her ne kadar tamamen zırva olsa da beyin ve sinirlerden bahsediyor olması, günümüz zırcahillerinin müdahalede bulunduğunu düşündürmüyor değil. Elbette bu sadece bir tahmin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu da dinsiz deist blogtan:

Burada ''tepsi'' şeklindeki düz bir dünyadan bahsediliyor.''Dahv'' kelimesi o anlamlara geliyor fakat bunun ''geoitlikle'' hiçbir alakası yoktur.Tepsi şeklindeki düz bir dünya modelini anlatmak için çok uygun bir kelimedir ''dahv'' kelimesi.

Bir tepsi alın ve üzerine bir kilo bulgur dökün ve o bulguru tepsinin heryerini kaplayacak biçimde yayın.Evet Dahv fiilini uygulamış oldunuz.Bulguru yuvarlak bir şekilde döşediniz,serdiniz,yaydınız.Peki bunun neresinde küresellik,geoitlik?

Şu resim söylediklerimi çok güzel bir şekilde özetliyor;

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yumurtacıları balkonlara, pencerelere alalım. Bu akşam hava açık ve neredeyse tam ay var.

Bakın bakalım; Allah'ınız dünyaya benzerlikte örnek verebilmek için bu kadar bariz, bu kadar net, bu kadar belirgin biçimdeki bir ayı bırakıp da, şeklen hiç alakası olmayan bir yumurtanın peşine düşecek kadar akılsız mıdır?

Evet, çok güzel bir örnek. Üstelik kuran'da ay/kamer kelimesi defalarca geçiyor.

Peki kuran'da dünya neye benzetiliyor? döşek, yani bildiğin yatak. Ve serdi, döşedi, yaydı diyor, ama yuvarlattı demiyor.

O halde, kuran'da dünyanın yuvarlak olduğunu iddia edenlere soruyorum; peygamber zamanında yataklar, küre şeklinde miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyanın şekli ile yumurtanın şekli alakasızdır. Yumurta demiş olsa bile cahil saçması olur. Ne yumurtası yahu? Dünyanın nesi yumurtaya benziyor? Hiç alaka yok.

Dehaha ile devekuşu yumurtası arasındaki tek alaka, devekuşunun yumurtalarını yapacağı yeri düzleyip taşlardan temizlemesidir. Yani düz, taşsız döşek gibi yumuşak toprak bir zemin yapmasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...