Jump to content

Recommended Posts

her şey iyi hoş da.....peki tecavüze uğrayan o kız yada erkek çocuğun hali ?

,ana babasının hali ?

ne olcak onlara ? onların suçu neydi ? bi ömrü o travmayla yaşayacaklar ?

Bir gün tanrı ile karşılaşırsak hesabını sorarız, dert etme.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 482
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

her şey iyi hoş da.....peki tecavüze uğrayan o kız yada erkek çocuğun hali ?

,ana babasının hali ?

ne olcak onlara ? onların suçu neydi ? bi ömrü o travmayla yaşayacaklar ?

Bir ömür çok uzun zaman olmasa gerek evrenin yaşının 13,8 milyar yıl olduğu ve insanın ömrünün de ortalama 70 olduğu durumda. Ayrıca bir ömür yaşamak zorunda değiller. İntihar edebilirler. Veya bu travmayı atlatmak için kalan ömürlerini değerlendirebilirler. Ancak bu ifadelerim gerçekten çok acımasız geldi bana da ve bu üzücü ve korkunç durumla benim karşılaşmayacağımın da bir garantisi yok tabi ki. Ama Bu Tanrı yoktur sonucu doğurmuyor. Ortada fizik kanunları var seni alıp uzaya ışınlasam ölümün de korkunç olur ya da biri alıp bir yanardağın içine fırlatsa çekeceğim acıyı hayal edemiyorum ölürken. Fakat uzayda havasızlıktan korkunç bir ölümle ya da yanardağda sıcaktan inanılmaz bir acıyla karşılaşırsın diye Tanrı kalkıp uzaya yaşam koşulları koyamaz dimi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Komik olmayın

Tanrı varlayacağım diye düştüğünüz bu kıvırma hali bile korkunuzu, virüsünüzü, aklınızı kullanamayışınızı gösteriyor.

Tanrı diye bir şey yok.

Gerçek olan bu.

Gerçek olan bu olduğu için tüm nesnellik benim yanımda.

Sizin laflarınızdan ve isterilerinizden başka bir şeyiniz yok.

İnansınlar ne kötülük var bunda diyen arkadaş!

Tanrıya inanan insan gerçekle arasına perde çeker.

Bir masal kahramanını aktif yaşam içine sokar.

Şizofreni gibi o masal kahramanına uyarlar herşeyi.

O yüzden tanrı yanılgısı çok tehlikeli ve zararlı bir şeydir.

Bu konu tartışmaya açık bir konu değil.

Laf kalabalığıyla bir şey ispatlayamazsın.

VARLIK statüsüne sahip olan şeylerin özellikleri bellidir.

Bu özellikler arasında birilerinin topluca öyle sanması yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Islam dünyesinin

Bilgi yoksunluğu

Açliğı

Çıplaklığı

Güçsüzlüğü

Çarasızlığı

Zavallılığı

Bir birlerine can düşman oluşu

Birbirlerini öldürmeleri

Sizin şu USSUZ kafanıza hiç birşey getirmiyürmü?

Neden sizin KAFIR dedikleriniz heryönden varlıklıda,neden müslümenler yerlerde sürünmektedir?

Üstelikte Allahınızda güye yanınızda olduğu halda.

Hani Allahınız sevdiklerini varlıklı ediyürdü.

Demekki Allah sizi degil Kafır dediklerinizi seviyür.

Yahu şu kellenizi azıcık çalıştırın.

Eski diyanat başkanı S. Ataş diyürki,Allahın buyrukları faydasından dolayı yerine getirilmez.

Allahın buyruğu olduğu için getirilir.

Adama bakın hele.

Adam bu sözüyle USUN önünü kesmekte yalallı tekerlemelerinin kayıtsız şartsız yerine getirilmesini tanrı buyruğu olarak görüyür.

Din KASETLERİYLE bir yere kimse varamamış,müslümenlerde varamayacak.

Hırıstıyan ve Yahudular din KASETLERİNİ başlarından çıkarıp attıklarından hedefe varmak degil hedefide geçmişlerdir.

Siz hala yatıp kalkmakla

Hayvan boğazlamakla

Bir birinizi parçalamakla hedefe varacağınızı sanıyorsunuz.

Üzülüyürüm ağlanacah halınıza.

340 milyon Arap 7 milyon İsreillilerden ÖDLERİ kopuyor.

AKLA dönün Aklada,

Öncedende

KASETİ atıp kelleyi iyice

DOMESTOSLA PAKLA.

Tolon

tarihinde tolonbey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı din kavramı ile kısıtlanmayı ve ifade edilmeyi ret ediyor olmalı.

Kısıtlı olan din, Tanrı vs. değil algı. Algı genişledikçe hepsi genişler. Aynalar hep aynı, bizim onları okuyabilmemiz değişir. Son hal Sonsuz/Tanrı.

Evreni ve buna bağlı her şeyi fizik kuralları ile yönetiyor.

Doğru, insan aşamasında buna gönül kanunları eklenir. Evren ve gönül kanunları ancak birbirleri üzerinden okunabilir.

Ve bu kurallara bizim görebildiğimiz net bir müdahale söz konusu değil. Adalet muhakkak var ama fizik kuralları çerçevesinde.

Neden müdahale etsin, tüm kuralları koyan O. Başlangıcı, bitişi, aradaki tüm seçenekleri belirleyen O. Herşey, zaten olması gerektiği gibi.

Övülme, öfke, nefret gibi insani duygularla kısıtlı değil.

İnsan bile bunlarla kısıtlı değil, sadece geçici ilüzyonlar. Sonsuzda kim var ki, övelim, öfkelenelim, nefret edelim. Kardeşim dediğim ben, ben dediğim kardeşim.

Adalet muhakkak var ama fizik kuralları çerçevesinde.

Hem fizik, hem gönül kanunları çerçevesinde. Gönlündeki aşkı bulamamak, insanın kendi öz-benliğine zulmü, kendi elinin öz-adaletidir. "Allah zulmetmez, onlar kendi öz-benliklerine zulmederler". Yine de adalet, fizik kanunlarıyla da işler.

Zekayı ve kullanabilmeyi en önde tutuyor.

Zeka değil bilgelik. Zihinsel zeka ve bilgi, gönülle tasnif edilince bilgelik olur.

Evrendeki canlılığa yaklaşımı şahıslar olarak tekil değil tüm insanlık ve var olan tüm diğer canlılar olarak toplumsal ve çoğul.

Hem tekil hem çoğul aynı evren yasalarına tabi; dolayısıyla herşey birlikte, aynı anda aynı şekilde.

Peki tüm evrenin ve canlılığı yaratmasındaki sır ne? Bence bu sorunun cevabı bir insanı müzik dinlemeyi sever diye nitelendirmekte kullandığımız o insanın çoğunlukla müzik dinliyor olmasındaki gözlemimiz. Yani Tanrının yaratma gücüne sahip olması başka bir sır aramamamız için yeterli bir sebep.

Dediğin gibi, sır yok, olan bu.

Başka bir soru olarak ölümden sonrası hakkında dinlerin dışında bir bilgi yok. Üzerinden gittiğimiz bu varsayımda din ile kısıtlı bir Tanrı yok. Bu nedenle ölümden sonrası vardır veya yoktur diyemeyiz. Ancak ölümden sonra bir Tanrıyla karşılaşmaz ve yok olursak bu Tanrı yoktur sonucu çıkarmaz. Evrene koyduğu fizik kuralları ölümden sonrası için bir kanun içermiyor olabilir.

"Tanrı/ölümden sonrası var mı?" değil, "Varsa ne yaparım, yoksa ne yaparım?". Eğer bir Tanrı varsa, konmuş kanunlar ben inansam da inanmasam da geçerli. Eğer yoksa, kanunlar yine belli. O halde, kişinin seçim ve edimleri evren kanunlarını içdünyasındaki yorumlamasına göre biçimlenir, dışarıdaki bir güce göre değil. Bu gücün varlığı ve yokluğu, ancak ikincil bir tartışma ve aslında bir belirleyiciliği yok. Gönlünde korkuyu bulanın, Tanrı'yı bir korku tanrısı olarak yaratması, aşkı bulanın Tanrı'yı bir aşk tanrısı olarak yaratması gibi. Aslolan, zaten var olan varoluşumuzun, içinde hareket ettiğimiz kanunları kavrayışıdır.

can durağını arıyorsan ey can, durak da sensin, can da sensin.

bir lokma ekmekse peşinde koştuğun, elbet ekmek de sensin.

eğer akıl erdirebilirsen bu sözün sırrına, bil ki:

her ne ki arıyorsun, aradığın ancak sensin..

Rumi

Dünya üzerinde haksızlık, savaş, tecavüz ve cinayet gibi olayların çokluğu Tanrının olmadığına işaret eder mi? Ve Tanrı adalet dağıtacak mı? Soruları Tanrının yokluğunu göstermez. Var olan her şeyi Onun yarattığı varsayımda ve fizik kuralları çerçevesinde adalet beklemek biraz saçma. Çoğunuza mantıksız gelebilir ama saçma.

Adelet var ve tıkır tıkır işliyor. Ama konu adalet değil şu: http://www.ateistfor...dpost&p=1113211

İnsan: Anlamıyorum tecavüzcüler cinayet işleyenler savaş çıkaranlar soyguncular cezalandırılmayacak mı?

Tanrı: Hayır. Onlar benim onlara verdiğim senaryoyu oynadılar sadece.

İnsan: Sen kötü bir Tanrı mısın?

Tanrı: İyi veya kötü diye bir ayrım yaptığımı da hatırlamıyorum.

Çokluğun bir llüzyon olması, çokluğun var olmaması demek değil.

İlüzyon olmak var olmamak demek değil, "ilüzyon olarak var olmak" demek.

"Hem var hem yok" olmak.

Rüya gören kişi için, rüyadaki kendisi gerçek değildir.

Rüyasındaki kendisi içinse rüyadaki kendisi gerçektir.

Yılan görürse korkar, kaçar, sokulursa hastanır, ölür.

Kişi rüya kanunlarına tabidir, bu kanunların çevçevesinde gerçektir.

Ancak uyandı mı, bu ilüzyon biter.

Kişi yeni kanunlara doğar ve o kanunlara tabi olur.

Yılan görürse korkar, kaçar, sokulursa hastanır, ölür.

Rüya görmek ve görmemek iki farklı boyut ve her ikisi kendi kanunları içinde gerçek.

Bir üst boyuta çıkınca, önceki ilüzyon, içinde olunan gerçek.

Çokluk boyutundayken, onun kanunlarına tabiyiz ve onda adalet var.

Hiçlik boyutundayken, hiçliğin kanunlarına tabiyiz ve orada adalet uygulanacak çokluk yok.

Benim sözlerim F=m.a 'dır. E=m.c2 dir. Benim sözlerim fizik kurallarıdır. Koyduğum kanun budur.

Fizik kanunları, aşkın tezahür ettiği mekanın, evrenin işleyişi.

Aşk ve evren birbirleri üzerinden okunur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortada bir gerçek yok. Kabullenemeyen sensin bazı şeyleri. Dinlerde dillendirilen Tanrıları özellikle İslamdaki Allah'ı ret etmene bir şey demiyorum. Tanrı kavramıyla çelişki içindeler. Ben Tanrının bir peygamber ve bir kitap gönderip inananları ödüllendirip inanmayanları cezalandıracağı dinlere inanmıyorum. Tanrının bir din ile kısıtlanacağına inanmıyorum. Yaratılışta amaç Tanrıyla aynı lisanı konuşmak. Tanrının lisanı fizik kuralları. Bu lisan ile evreni ve canlıları yarattı. Bu lisan dil organı ile değil bize verdiği beyin organı ile konuşulup anlaşılabilir. İnsanlar ne zaman beyninin %100 ünü kullanacak seviyeye gelecekler işte o zaman Tanrıya ve sonsuzluğa ulaşacaklar. Tanrıya inanmak istiyorsan ve Onun lisanından ayetler bulmak istiyorsan Kuranı ya da İncili açmamalısın. O zaman asla inanmazsın. Onun senin inanıp inanmamana ihtiyacı yok. Ben ne bir peygamberim nede bir dinden bahsediyorum. Sizin gibi basit bir insanım ve gerçeği arıyorum. Tanrıyı Kuranda kaybettim. Bilimle ilgili kitaplarda bilim adamlarının araştırmalarında buldum. F=m.a, E=m.c2 işte bunlar Tanrının lisanı. Tanrının kelimeleri.

"Tanrının bir din ile kısıtlanacağına inanmıyorum"...

"F=m.a, E=m.c2 işte bunlar Tanrının lisanı. Tanrının kelimeleri"...

Neden bu düşünceyi bir adım, sadece bir adım ileri götürmüyorsun.

Tanrı'yı bir dinle kısıtlamamak gibi, bir lisanla da kısıtlamamak.

Tüm lisanları ve lisansızlıkları Tanrı'nın lisanı görmek.

Tüm dinleri ve dinsizlikleri Tanrı'nın dini görmek.

Hiçliği anlatmışsın,

Kim hiçliğin dışında ki? Hiçlikten gayrı ne var?

Hiçliğin tezahürü olmayan din, lisan, insan mı var?

Sen mi var ben mi var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peygamberlik ilan etmek ayetler yazmak kolay. Kuranda bir benzerini getiremezsiniz diyor. Bende yazarım sende yazarsın. İnsanları Tanrıdan ayetler yazmaya iten sebepler güç ve iktidar arayışıdır. Kitleleri etkilemek peşine takmak kolay. Çünkü insanlar ölümsüzlüğü istiyorlar. Yok olmayı kabullenemiyorlar. Güçlüler zayıfları din ile uyuşturarak yönetiyorlar. Zayıflar din ile hayata tutunuyorlar. Ancak İslam çelişkilerle dolu, İncil, Tevrat saçmalık diye Tanrı yoktur diyemezsin. Allah yoktur diyebilirsin Rab yoktur diyebilirsin ancak Tanrı yoktur diyemezsin. Demekte özgürsün tabi ki inanmıyorsun diye cezalandırılacağını bende saçma buluyorum ama anlatmak istediğim. İslamdaki Allah ve başka dinlerdeki Tanrı kavramları birer uydurmadır ancak bunların uydurma olması bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez.

Herkes baktığını görür.

Başkalarının gözüyle bakan, başkalarının gördüğünü görür.

Mistik metinleri beğenmemekte sorun yok,

Ama beğenmeyeceksek kendimiz beğenmeyelim,

Başkaları veya alışkanlıklarımız değil.

.

tarihinde ozkanates tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşk sevgi gibi olgular, tanrının benliğinde de var mı, yani ortak kavramlara sahip miyiz?

Sadece onlar değil, korku, kin, nefret, kıskançlık gibi duygularda onun benliğinde olmalı. Herhalde bunlar insan ile ortaya çıkmadı din mantığına göre. Allah ruhundan üflerken bunlarda o üfürükle insana bulaşmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim senaryom da şöyle : :)

Diyelimki allah var ve ben öldüm.Onun karşısına çıktım.

Ben: ben öldüm mü ?

Tanrı: Evet

Ben : Demekki ahiret diye ölümden sonra bişe varmış.

Tanrı: Evet

Ben:Peki ben cennetlikmiyim cehennemlik miyim ?

Tanrı: Cennetliksin

Ben: Ama ben hiç bir dine inanmadım ve hiç ibadet yapmadım

Tanrı: Tamam işte onun için cennetliksin.Çünkü ben hiç bir zaman dünyaya bir müdahele de bulunmadım ve bu bir sınav dı.Sen aklını mantığını kullandın,

sana verdiğim ilimden faydalandın gerçeği aradın,körü körüne başkalarının dediğine inanmadın.O dinlerin hepsi insan uydurmalarıydı.Ve sen bunlara inanmadın.

Sınavı geçtin.Bu yüzden cennetliksin :D

Evet, bu da güzel

Diğer hepsi gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece onlar değil, korku, kin, nefret, kıskançlık gibi duygularda onun benliğinde olmalı. Herhalde bunlar insan ile ortaya çıkmadı din mantığına göre. Allah ruhundan üflerken bunlarda o üfürükle insana bulaşmış.

o dinlere bağımlı değil ya bakalım nasıl bir cevap verecek, allah belki istemsiz bir şekilde ossurmuştur ve bizdeki bu olgular oluşmuştur kim bilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tentex yok dedii, hadi dağılalım.

Beni boşver.

360 derece etrafında dönsen de, dönerken karşılaşacağın herşey (insan hariç) sana bunu der.

Demekle kalmaz gösterir, gözüne sokar.

Ancak sen tanrı düşüncesinin kafanda yarattığı etkiye bağımlı olduğundan bundan kurtulup da gerçeği göremezsin.

İnanç bir çeşit mastürbasyon gibi.

Sadece süresi çok uzun ve yüz ifadesi daha ciddi.

Bir de herkesin içinde yapılması daha fazla zevk veriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşk sevgi gibi olgular, tanrının benliğinde de var mı, yani ortak kavramlara sahip miyiz?

Tanrı, sonsuz ölçekli sonsuz sayıda sıfata sahip.

Biz de bu aynı sıfatlara aynı ölçekte sahibiz.

Ancak bunları sınırlanmış ölçekte algılayor, biliyoruz.

Sahip olduğumuz bir sıfatı az bilme halini, o sıfatın yokluğu olarak deneyimliyoruz.

Bizdeki sevgiyi az bildiğimiz hali, sevginin az olduğu hal olarak deneyimliyoruz.

Ve bu hale "korku" diye bir isim veriyoruz.

Oysa varolan, sonsuz sevgi. Korku, varolanın az bilinmesinden ibaret.

Tekamül, sıfatları unutmak/bilmemek halinden hatırlamak/bilmek haline bir yürüyüş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı, sonsuz ölçekli sonsuz sayıda sıfata sahip.

Biz de bu aynı sıfatlara aynı ölçekte sahibiz.

Ancak bunları sınırlanmış ölçekte algılayor, biliyoruz.

Bizdeki sevgiyi az bildiğimiz hali, sevginin az olduğu hal olarak deneyimliyoruz.

Mesela benim sevgi anlayışım, 17 aylık bir bebeğin tecavüzcü için imtihan aracı olarak kullanılmasını kabullenemiyor.

Tanrı sevgi duygusunu eksiksiz algıladığı için mi buna aldırış etmiyor?

tarihinde BRUTAL tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

o dinlere bağımlı değil ya bakalım nasıl bir cevap verecek, allah belki istemsiz bir şekilde ossurmuştur ve bizdeki bu olgular oluşmuştur kim bilir..

Bir açıklama bize yeterli olduğunda, tekamül aşamamız odur ve doğrudur.

Tekamülde ilerleyince o doğru yetersizleşir, sonraki doğruya geçilir.

Hepsi, o anda nerede durup nereye baktığımızdan ibaret.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesela benim sevgi anlayışım, 17 aylık bir bebeğin tecavüzcü için imtihan aracı olarak kullanılmasını kabullenemiyor.

Tanrı sevgi duygusunu eksiksiz algıladığı için mi buna aldırış etmiyor?

Tekamül, sıfatların daha az bilindiği halden, daha çok bilindiği hale yürüyüş.

Kimimiz sevginin daha az bilindiği halde, kimimiz daha çok bilindiği haldeyiz.

Kişi kendi tekamül noktasına göre, andaki tarafını seçer.

Hepimiz aynı tekamül yolundan yürüdüğümüzden,

Hepimiz hepsini deneyimleyeceğiz.

Her birini ya deneyimledik ya deneyimliyoruz ya da deneyimleyeceğiz.

Ayrım bundan ibaret.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tekamül, sıfatların daha az bilindiği halden, daha çok bilindiği hale yürüyüş.

Kimimiz sevginin daha az bilindiği halde, kimimiz daha çok bilindiği haldeyiz.

Kişi kendi tekamül noktasına göre, andaki tarafını seçer.

Hepimiz aynı tekamül yolundan yürüdüğümüzden,

Hepimiz hepsini deneyimleyeceğiz.

Her birini ya deneyimledik ya deneyimliyoruz ya da deneyimleyeceğiz.

Ayrım bundan ibaret.

Soru insanla alakalı değil, Allah bir bebeğe tecavüze seyirci kalması ile ilgili. Allah bebeğe tecavüze seyirci kalarak nasıl tekamül edecek?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...