Tas 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi Bir maymunun daktilonun tuşlarına rastgele basarak sheakspearin hamletini yazma olasılığı vardır. Doğrumu? Zamanini kisitlamasan vardir... Link to post Sitelerde Paylaş
Tas 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi Selam, Tamamen yanlış.. İki katmanlı bir yanlış. Çıkış noktası, Laplace'ın neredeyse iki yüz yıl önce, o dönemlde geçerli olan Newton mekaniğini temel olarak ortaya attığı katı determinizm. Şimdi bu öngörünün doğru olmadığını biliyoruz.. İki açıdan doğru değil: 1- Temel parçacıklar ölçeğinde, çözülmesi olanaksız bir belirsizlik vardır. Bir temel parçacığın konumu ve momentumu aynı anda belirli bir kesinliğin ötesinde belirlenemez. Konumun kesinliği arttıkça momentumun belirsizliği artar, momentumun kesinliği arttıkça konumun belirsizliği artar. Hiçbir şekilde bu iki nicelik tam ve kesin olarak ölçülemez, öngörülemez. Cözülmesi neden olanaksiz, insanin kapasitesi mi yetmiyor yoksa neden? 2- Makro cisimler düzeyinde de çok sayıda cismin bileşik davranışı söz konusu olduğunda, belirli bir karmaşıklığın ötesine geçildiğinde, cisimlerin hareketini öngörecek algoritmaların durma süresi hızla sonsuza ıraksar. Kaotik sistemlerin davranışını kesin olarak öngörecek sonlu bir algoritma yoktur. Insanin beyni almadigndan mi, Kaotik sistemlerin davranışını kesin olarak öngörecek sonlu bir algoritma yoktur? Hele bu var bile, Kainatin siytemi! Yok olsa biz durmus oluruz. Demekki bir algoritma var ki her sey devam ediyor..... Dolayısıyla süper değil, hiper-küper bilgisayarın feriştahı gelse, bırak pratiği, teorik olarak bile gelecek hesaplanamaz. Çünkü böyle bir hesaplama yöntemi yoktur. Bu yöntem biz henüz bilmediğimiz için değil, olmadığı için yoktur. Çünkü bunun olmadığı matematiksel olarak iki kere ikinin dört etmesi gibi tanıtlanmıştır. bu kainat bir bicimde olmus diyorsun. Bu bicimde bir kainat daha olusturulsa, bunda da zamani daha hizli ilerletilse, yine bizim süper bilgisayari yapmis oluruz! Baris ve Güven Link to post Sitelerde Paylaş
Deicide 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi Tamamen yanlış.. İki katmanlı bir yanlış. Çıkış noktası, Laplace'ın neredeyse iki yüz yıl önce, o dönemlde geçerli olan Newton mekaniğini temel olarak ortaya attığı katı determinizm. Şimdi bu öngörünün doğru olmadığını biliyoruz.. İki açıdan doğru değil: 1- Temel parçacıklar ölçeğinde, çözülmesi olanaksız bir belirsizlik vardır. Bir temel parçacığın konumu ve momentumu aynı anda belirli bir kesinliğin ötesinde belirlenemez. Konumun kesinliği arttıkça momentumun belirsizliği artar, momentumun kesinliği arttıkça konumun belirsizliği artar. Hiçbir şekilde bu iki nicelik tam ve kesin olarak ölçülemez, öngörülemez. Cözülmesi neden olanaksiz, insanin kapasitesi mi yetmiyor yoksa neden? Bunun insan beyninin kapasitesi ile bir ilgisi yok. Nesnenin doğasına özgü bir durum bu. Temel parçacıklar bizim dünyamızdaki makro nesneler gibi değil; onlar gibi davranmıyorlar. Belirli bir anda belirli bir yerde değiller. Daha doğrusu belirli bir anda belirli bir yerde olmaya zorlandıklarında bu sefer hızları öngörülemez bir şekilde değişiyor. 2- Makro cisimler düzeyinde de çok sayıda cismin bileşik davranışı söz konusu olduğunda, belirli bir karmaşıklığın ötesine geçildiğinde, cisimlerin hareketini öngörecek algoritmaların durma süresi hızla sonsuza ıraksar. Kaotik sistemlerin davranışını kesin olarak öngörecek sonlu bir algoritma yoktur. Insanin beyni almadigndan mi, Kaotik sistemlerin davranışını kesin olarak öngörecek sonlu bir algoritma yoktur? Hele bu var bile, Kainatin siytemi! Yok olsa biz durmus oluruz. Demekki bir algoritma var ki her sey devam ediyor..... Bunun da insan beyninin kapasitesi ile bir ilgisi yok. N cisimli bir sistemin durumunu hesaplamak için temel olarak n boyutlu (veya yönteme göre n ile doğru orantılı) matris kullanılır. Matris aritmetiği ise matrisin boyutuyla üstel orantılı olarak karmaşıklaşır. Dolayısıyla cisim sayısı arttıkça çmözülmesi gereken denklemler geometrik olarak artar. Evrenin sistemi ise bir algoritma değil, fiili durumdur. bu kainat bir bicimde olmus diyorsun. Bu bicimde bir kainat daha olusturulsa, bunda da zamani daha hizli ilerletilse, yine bizim süper bilgisayari yapmis oluruz! Evrenin aynısı nasıl, ne şekilde oluşturulacak? Daha bir tek parçacığın bile hızı ve konumu aynı anda bilinemezken 1080 parçacık nasıl olup da tıpatıp aynı şekilde bir araya getirilecek? Zaman nasıl daha hızlı akıtılacak? Böyle söyleyivermesi kolay. Ayrıca sistem üzerinde yapılan ölçmenin kendisi sistemin durumunu değiştirir. Birisi dediğini yapsa bile ilk ölçüm yapılığı andan itibaren iki evren birbirinden bağımsız hale gelir ve her ikisi de ayrı ayrı kendi yolunda ilerler. Link to post Sitelerde Paylaş
muallim 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi Tas Dün, 12:44 AM kendisine sor! Zor geliyor, doganin kuklasi olmak.... Bak sana ne ekliyorum, biraz daha zorlan ve cekemez ol!!! Bu basit bir metindir Bilimsel çalışma metodu olmasaydı sizler hala yıldızların "göklerin süsü" olduguna inanmaya devam edecektiniz. Bilimsel verileri kullanarak bilimdışı, düşünce ürünü bir varlığı kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Link to post Sitelerde Paylaş
Hunter 0 Mayıs 9, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 9, 2008 gönderildi Bilimsel çalışma metodu olmasaydı sizler hala yıldızların "göklerin süsü" olduguna inanmaya devam edecektiniz. Bilimsel verileri kullanarak bilimdışı, düşünce ürünü bir varlığı kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Düşünce ürünü, hayal ürününden iyidir. Zira düşünce veriye, bilgiye dayanır; hayal ise duyguya dayanır.. Link to post Sitelerde Paylaş
Tas 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) Selam deicide Senin bu konuyu ele alman su anki, bilimin cözebildigi algoritimleri ele alarak yapiyorsun. Bilimin aciklayamadig olaylara hala tesadif kavrami kullanmaktasin. Bilim ilerledikce bu tesadifin kapsami gittikce kücülecek... Bu yüzden her bir seyin algoritimi vardir, insan cözmemis ve hic cozemiyecek olsa bile.... Baris ve Güven Bilimsel çalışma metodu olmasaydı sizler hala yıldızların "göklerin süsü" olduguna inanmaya devam edecektiniz. Bilimsel verileri kullanarak bilimdışı, düşünce ürünü bir varlığı kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Düşünce ürünü, hayal ürününden iyidir. Zira düşünce veriye, bilgiye dayanır; hayal ise duyguya dayanır.. Yahu, hangi konu acilirsa acilsin bu tip tanri redetmeleri daima geliyor! Konu bir belli noktaya yönlendirilmeye calisiliyor. Maksadiniz ne? Yoksa Konu icinde yazilen iletiler le alakali bir objektiv cevap veremeyecegnizin bilincinde olmaniz mi? Hem gidip hangi iletimi almis Senin gibi konuyu dagitmaya calisana birine verdigm cevabi..... Burda Tanri var mi yokmu tartisilmiyor.......... Mayıs 10, 2008 tarihinde Tas tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Sevgili deicide Gerard Hooft'un kaderin bilimsel ispatı deneyini açıklarmısın? Eğer bu deney kanıtlanıp bilimsel doktirine girerse bundan hukuk sisteminin etkileneceği ceza sisteminin kökten değişeceği söyleniyor. Link to post Sitelerde Paylaş
erosa 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Gerard Hooft bu teorisiyle müslüman olması gerekir, O şimdi müslo mu? Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Gerard Hooft bu teorisiyle müslüman olması gerekir, O şimdi müslo mu? Kader kavramının sadece müslümanlarda olduğunumu zannediyorsun? Deneyde sonuç olarak özgür iradenin olmadığını kanıtlıyor bu bir inançta olmasını gerektirmez. Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Hooft bir deney falan yapmamıştır. Sadece deterministik bir matematiksel model kurulabileceğini dile getirmiştir. Önemli olan matematiksel modeli kurabilmek değil onun doğada karşılığının olmasıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) 10 yıldan fazla bir süredir Hooft, 10 üzeri -35 metre küçüklüğünde olduğu söylenen Planck uzunluğundan da daha küçük ölçeklerde yer alan gizli bir gerçeklik katmanı olduğu fikri üzerinde çalışıyor. Hooft, bu kavramı desteklemek için matematiksel bir model geliştirdi. Bahsedilen bu daha alt (derin) düzeyde, parçacıklardan veya dalgalardan söz edemeyeceğimizi söylüyor ve ‘varlıklar’ için enerjiye sahip “durumlar” kelimesini kullanıyor. Geliştirdiği modele göre, bu ‘durumlar’ önceden tahmin edilebilir davranışlar sergiliyorlar; yani teorik olarak önceden hesaplanabilirler. Ancak, hesaplamalar bireysel durumların en fazla 10 üzeri -43 saniye kadar izlenebileceğini gösteriyor ve bu kısacık sürenin ardından birçok durum tek bir “son durum” altında birleşiyor; bu da kuantum mekaniğindeki 'belirsizliği' meydana getiriyor. Ölçümlemelerimiz bu son durumları aydınlatıyor, fakat bir önceki bilgi kaybedildiği için kesin olarak geçmişlerini ortaya çıkaramıyoruz. Hooft’un teorisi, bir parçacığın yerinin ve hızının aynı anda kesin olarak ölçülenememesi gibi kuantum mekaniğine has birçok garipliği açıklayabilse de önemli bir engelle karşılaşıyor. Teoriye göre durumlar negatif enerjiyle sonuçlanabiliyor ki bu da fiziğe aykırı bir durum. Ama Hooft bu problemi de parçacıkların negatif enerjiye sahip olmalarını engelleyerek çözmeyi başardı. Hooft “bu sorunu çözdükten sonra bunun en doğru yaklaşım olduğuna çok daha fazla ikna oldum” diyor. Aslında Hooft’un söylemeye çalıştığı şey şu: Kuantum mekaniğinde parçacık hareketleri önceden tahmin edilemez görünse de, bir alt gerçeklikte yer alan durumları gözlemleyebilmemiz halinde parçacıkların hareketlerini de önceden bilebiliriz. Mayıs 10, 2008 tarihinde kenzo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi Hooft bir deney falan yapmamıştır. Sadece deterministik bir matematiksel model kurulabileceğini dile getirmiştir. Önemli olan matematiksel modeli kurabilmek değil onun doğada karşılığının olmasıdır. Haber sitelerinde yazılan şuydu Bir parçacığın nerede ve ne hızla hareket etttiğini aynı anda tespit etme olanağı sağlayan bir model geliştirdiği Bir atomun 43 saniye sonra nasıl harreket edeceğini önceden bilme kapasitesine ulaştığı Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi 10 yıldan fazla bir süredir Hooft, 10 üzeri -35 metre küçüklüğünde olduğu söylenen Planck uzunluğundan da daha küçük ölçeklerde yer alan gizli bir gerçeklik katmanı olduğu fikri üzerinde çalışıyor. Hooft, bu kavramı desteklemek için matematiksel bir model geliştirdi. Bahsedilen bu daha alt (derin) düzeyde, parçacıklardan veya dalgalardan söz edemeyeceğimizi söylüyor ve ‘varlıklar’ için enerjiye sahip “durumlar” kelimesini kullanıyor. Geliştirdiği modele göre, bu ‘durumlar’ önceden tahmin edilebilir davranışlar sergiliyorlar; yani teorik olarak önceden hesaplanabilirler. Ancak, hesaplamalar bireysel durumların en fazla 10 üzeri -43 saniye kadar izlenebileceğini gösteriyor ve bu kısacık sürenin ardından birçok durum tek bir “son durum” altında birleşiyor; bu da kuantum mekaniğindeki 'belirsizliği' meydana getiriyor. Ölçümlemelerimiz bu son durumları aydınlatıyor, fakat bir önceki bilgi kaybedildiği için kesin olarak geçmişlerini ortaya çıkaramıyoruz. Hooft’un teorisi, bir parçacığın yerinin ve hızının aynı anda kesin olarak ölçülenememesi gibi kuantum mekaniğine has birçok garipliği açıklayabilse de önemli bir engelle karşılaşıyor. Teoriye göre durumlar negatif enerjiyle sonuçlanabiliyor ki bu da fiziğe aykırı bir durum. Ama Hooft bu problemi de parçacıkların negatif enerjiye sahip olmalarını engelleyerek çözmeyi başardı. Hooft “bu sorunu çözdükten sonra bunun en doğru yaklaşım olduğuna çok daha fazla ikna oldum” diyor. Aslında Hooft’un söylemeye çalıştığı şey şu: Kuantum mekaniğinde parçacık hareketleri önceden tahmin edilemez görünse de, bir alt gerçeklikte yer alan durumları gözlemleyebilmemiz halinde parçacıkların hareketlerini de önceden bilebiliriz. New Scientist tarafından dünyanın en iyi matematikçileri arasında gösterilen John Conway ile Simon Kochen, araştırmayı özgür iradenin kavramının ölümü olarak yorumladı. Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) Haber sitelerinde yazanlar asparagas nitelikte daha 10 üzeri -43 saniyeyi bile 43 saniye olarak yazmışlar ki tamamen komedi Gördüğünüz gibi hooft sadece düşüncede birşeyler yapmış 10 üzeri -43 saniyede bilgi kayboluyor ise böyle bir bilginin varlığını varsaymak ne ile yarar bana tuhaf geliyor. Bilgi nereye gidiyor mesela? Bireysel durumların tek bir durumda birleşmeleri şeklinde açıklanan bir belirsizlik ile neyi çözmüş oluyor hooft o da ayrı bir konu deterministik bir gerçeklikte neden indeterminizme yol açan böyle bir superpozisyon meydana geliyor mesela? Niçin bireysel durumlar aynı bir son durumda birleşiyor. "Neden" sorusu deterministik bir gerçeklikte anlamlı ise hooft'un varsaydığı o gerçekliktede anlamlıdır Mayıs 10, 2008 tarihinde kenzo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi özgür irade herhalükarda yanılsamadır Kuantum belirsizliği ile özgür irade açıklanamazdı zaten. Matematikçiler fizikten pek anlamadıklarından bazı durumlarda böyle yorumlar yaparlar Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi özgür irade herhalükarda yanılsamadır Kuantum belirsizliği ile özgür irade açıklanamazdı zaten. Matematikçiler fizikten pek anlamadıklarından bazı durumlarda böyle yorumlar yaparlar Princeton Üniversitesitesi'nde görev yapan Conway şöyle konuşmuş: Eğer Hooft gibi bir insan atomun konumu ve hareketini aynı anda tespit edebiliyorsa Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi özgür irade herhalükarda yanılsamadır Kuantum belirsizliği ile özgür irade açıklanamazdı zaten. Matematikçiler fizikten pek anlamadıklarından bazı durumlarda böyle yorumlar yaparlar Princeton Üniversitesitesi'nde görev yapan Conway şöyle konuşmuş: Eğer Hooft gibi bir insan atomun konumu ve hareketini aynı anda tespit edebiliyorsa, üstün bir zekaya sahip olan bir varlık evrendeki tüm parçacıkların etkileşimlerini takip edebilir. Bir başka deyişle özgür irademizle yaptığımızı sandığımız seçimlerin ardında belirleyici bir düzen vardır. Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) sevgili matrix olayın ne oldugunu yukarda açıkladım Ortada somut bir şekilde deneylerle gözlemlerle desteklenen bir kuram yok hooft "hadi şöyle varsaysak matematiksel olarak açıklayabilirmiyim bu durumu" diyerek matematiksel bir model geliştirmiş sadece birde 43 saniye falan değil dikkatinizi çekerim "10 üzeri -43 saniye sürüyor geliştirdiğim kısa süreli deterministik modelde parçaçıcın bireysel durumu" diyor hooft Mayıs 10, 2008 tarihinde kenzo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
BRUTAL 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi İşte benimde anlamadığım bunun,kader bilimsel olarak ispatlandı,Heisenberg'in belirsizlik ilkesi teorisi çürütüldü şeklinde yansıtılması Hatta şöyle haberlerle karşılaşıyorum Bilim adamlarının özgür iradenin olmayışını savunmaya başlaması,birtakım sorunları beraberinde getiriyor. Eğer özgür iradenin var olmadığını ve her şeyin kader tarafından yönlendirildiği dünya genelinde bilimsel doktirine girerse, bundan hukuk sisteminin etkileneceği belirtiliyor.Örneğin bir katil,ben çok mücadele etttim ama kaderimi değiştiremedim alın çizgimde yazılı olduğu için 3 kişiyi kestim derse hapisten kurtulmasının mümkün olabileceği söyleniyor. Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 10, 2008 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2008 gönderildi İşte benimde anlamadığım bunun,kader bilimsel olarak ispatlandı,Heisenberg'in belirsizlik ilkesi teorisi çürütüldü şeklinde yansıtılması Olay magazinleştiriliyor Bilimi sadece gazete küpürlerinden takip edebilen insanlarında kafası karışıyor haliyle belirsizlik ilkesi taş gibi yerinde durmakta. Kuantum belirsizliği, özgür iradeyi açıklamakta kullanılacak geçerli bir kavram değildir. Belirsizlik özgür iradeyi desteklemez 20. yy'dan önce özgür irade savunulmuyormuydu? Laplace'cı deterministik dünyada özgür irade savunulabiliyordu teologlar tarafından pekala Yani deterministik olsun yada olmasın evren ve madde, teolojik açıdan özgür iradeyi savunanlar her zaman olacaktır Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts