Jump to content

Recommended Posts

Yılda 17 çok az. Tanrıyla kontak kurduğunu her gün iddia eden kafadan kontak milyonlarca kişi var. Milyarlarca bile olabilir. Havada bulut var, aha bu tanrıdan mesaj diyen bir sürü akıl hastası var. Bunları peygamber olduğu iddia edilen kişilerden ayıran hiç bir gösterge yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 375
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yılda 17 çok az. Tanrıyla kontak kurduğunu her gün iddia eden kafadan kontak milyonlarca kişi var. Milyarlarca bile olabilir. Havada bulut var, aha bu tanrıdan mesaj diyen bir sürü akıl hastası var. Bunları peygamber olduğu iddia edilen kişilerden ayıran hiç bir gösterge yok.

İslama göre yılda 17.7 çıkıyor. Onlar değilmi 124000 peygamber geldiğini söyleyen. Gene levye çıkıp yok o 24 tü diyebilir dikkat edin :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim cakma müslümanlarimiz gercekten cok tuhaflar. Arkadas kuranin icindekilerin hepsi uyulmasi gereken allah sözleri ( buyruklari) degiller mi? Ne diye kasarlar kendilerini bir türlü anlamam. Sübyancilik her türlü cinsel sapiklik kurana allaha inananlar serbest...Kuranin icinde "anani 18 yasindan sonra düzebilirsin" yazsa analarini düzmeyecekler mi?

Allah öyle buyurduguna göre tabiki düzecekler hatta hizlarini alamayip kardeslerine de sarkabilirler. Öyle ya zaten adem hava dan yani cinsel sapik ensest iliskiden üreyip türedigini sanan müslümanlar degiller mi?

Hem beyinleri uckurlarinda olacak hem inandiklari kitap her türlü cinsel sapikliklari serbest birakip onlara uyulmalari icin emredecek bizim ahmak müslümanlarimiz da "yok öyle bir sey hic olur mu" diyerek cakma müslüman rollerine yatip tatli su müslümanligi tiplemeleri yapacaklar.

Mülsümanlar her türlü pislik ahlaksizlik cinsel sapiklik serbest kardesim rahat olunuz bos yere kendinizi kasmayiniz.

Inandiginiz kitap kuran öyle emrediyor.

Ya müslüman olmayip ahlakli erdemli bir insan gibi yasamaya calisacaksiniz ya da her türlü pisligin ahlaksizligin cinsel sapikliklarin müslümanlikta normal oldugunu kabul edeceksiniz.

Gerceklerden korkmayiniz kurana sarilip allahin kuyrugunun bir gün bir yerinize sürttürebilir umudu ile yasamaya devam ediniz...

Ahlaksiz pardon müslüman olarak...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Şöyle bir haber ile şenlendirelim:

http://www.birgun.net/haber-detay/karaman-da-45-erkek-ogrenciye-tecavuz-106150.html

Karaman'da bir öğretmenin cemaat evlerinde en az 45 erkek öğrenciye tecavüz ettiği iddia edildi. Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği (KAİMDER) ve Ensar Vakfı'nın kiraladığı evlerde kaldıkları öne sürülen 9 ve 10 yaşlarında bulunan öğrencilere tecavüz eden öğretmen ise tutuklandı.

Müslümanlar hiç şaşırtmıyorlar.

İmam hatip, ensar vakfı, eğitim bir sen anahtar sözcükler.

İslamı savunacak olanlar, bu tür haberlerin hıristiyan din adamlı benzerlerinin de pek sıradan olduğunu bilmeliler. Bu durum sadece islama özgü değildir. Genel olarak ahlak satan dinlerin tamamı insanları cendereye sokup, baskılar ve bu tür sonuçları doğurur. Bu da, dinlerin, her şeyi bilen tanrılardan değil, insanların dübürlerinden çıktığını gösterir.

Ha tabii şu da var ki: bütün dinler pisliktir, ama birinciliği islam alır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

pmd1.jpg

İslami edepte 52 yaşındaki Muhammet'in, 9 yaşında iken Ayşe'yi, 620 yılında nikahlanıp 623'te evlenmesi, pedofil bir islam ümmeti yaratmıştır. islamcı Sibel Üresin yorumuyla, 12 yaşındaki bir kız çocuğunun, 60 yaşındaki bir adamla evlendirilen ortamı sağlamıştır. islam yasaklanmalıdır. Muhammet'in paketlediği allah gerçek bir tanrı olsaydı, cenneti keraneye çevirmezdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk yalnızca bir insanken, peygamberliği yokken, ilahi destekçisi yokken, allah'dan ne yapacağına dair ültimatom da almamışken, Ülkü hanımı evlat edindi, ona eğitim sağladı. Muhammed'de ise her türlü desteği ve olanakları varken bi Atatürk'ün yaptığı gibi çocuk esirgeme üzerine proje yürütememiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muaviye Şamda oğlu yezid ile beraber özel Bağlarında bahçelerinde Kızlar ve oğlanlarla eğlenip becerdiğinden .Onun kurduğu saltanatın sızıntılarından faydalanmak isteyenlerin de desteklediği uydurdu şeyler islamın malı değildir.

Hazreti Aişe 14 yaşında nişanlanmışlar tam 17 yaşında da evlenmişlerdir. 9 yaşında evlendiği sözleri yalandır.

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Muaviye Şamda oğlu yezid ile beraber özel Bağlarında bahçelerinde Kızlar ve oğlanlarla eğlenip becerdiğinden .Onun kurduğu saltanatın sızıntılarından faydalanmak isteyenlerin de desteklediği uydurdu şeyler islamın malı değildir.

Hazreti Aişe 14 yaşında nişanlanmışlar tam 17 yaşında da evlenmişlerdir. 9 yaşında evlendiği sözleri yalandır.

Muhammed'in en sevdiği insanlardan birsi de Muaviye'ymiş, hem ayet yazıcısı yapmış, hem de kız kardeşini haremine katmış.

Ayrıca Muhammed Aişe ile 9 yaşında değil 6 yaşında evlendi fakat mehir verecek parası olmadığı için 9 yaşına kadar bekledi. Para bulsa daha önce gerdeğe girecekti.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'in en sevdiği insanlardan birsi de Muaviye'ymiş, hem ayet yazıcısı yapmış, hem de kız kardeşini haremine katmış.

Bir sevmiş bir sevmiş sorma

yahu Sen azıcık da islam tahinden bihabermisin?

Ebu süfyan ve karısı Hazreti hamzanın çiğerini çiğ çiğ yinen Hind ve oğulları Muaviye kimdir biliyor musun?

Bedirde Uhudda Hendekte her zaman İslamla savaşmış. Allah'da Hazreti Muhammedin ağzından bunlara defaatle Kafirler müşrik pislikler demiş.

Ebu süfyan ve Muaviye ve Annesi Hind. Mekke fethedildiğinde artık başka caresi kalmamış ve Korkudan Müslüman olduk demişler..

Bunlar en azılı kafirlerdi bunlar islamın en büyük düşmanıydı bunlar Peygamberimizin en sevmediği adamlardı.

Mekke fethinde bir kaç gün sonra sonra bir savaş oluyor. Peygamberimiz bütün malları koyunları keçileri Ebu süfyan ve oplu muaviyeye veriyor

ashabı "daha bunların kılıçlarındaki kanımız kurumamıştır. islamın en sor anlarında bizler çağırılıyoruz. en ferah anlarında ise başkaları istifade ediyor" sesleri olunca

Peygamberimiz ağlatıcı konuşma yaptıktan sonra. "başkaları (Ebu süfyan ve muaviye ve yardakçıları) develeri koyunları atları keçileri alıcak sizlerde beni alıcaksınız

soruyorum size Medeniye dönerken Beni alıp dönmek ki daha hayırlıdır yoksa koyunları keçileri alıpta dönmek mi?" diyince bütün ashab hıckırıklarla ağlamaktan nefes kalmayarak biz seni isteriz diye" yalavarmışlardır

Hem Vahy katibi nasıl olabiliyor mekkenin fethinde sonra kaç ayet inmiştir. yalanın daniskası.. Alevi kaynaklarda Vahy katibidir denmez..

Bugünkü diyanetin tüm hocaların övdüğü Muaviyenin kaynaklarında vahy katibi yazar..

Peygamberimiz müslüman olanların cahiliye zamanındaki Hoş olmayan isimleri değişitirirlerken. mekkenin fethinde sonra korkudan müslüman oldum diyen Muaviyenin İsmine dokunmamıştır. Muaviye Arap lugatında Isırıcı kelbit köpektir İttir. :D

Muaviye denilen hain herif para işlerinde pek iyi çok iyi anladığından Beytül malda Fakirlere sadaka verme işlerinden kullanılmıştır.

bir kaç sene sonrada Peygamberimiz alem-i cemale gitmişlerdir.

Ayrıca Muhammed Aişe ile 9 yaşında değil 6 yaşında evlendi fakat mehir verecek parası olmadığı için 9 yaşına kadar bekledi. Para bulsa daha önce gerdeğe girecekti.

Yani şunu mu diyorsun "şehvet düşkünü bir kimse 3 sene bekledi" hahah hahah hahaha hahahahah.. ne kadar tutarsız. akıl mantık dışı

saçmalık bunlar ya

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir sevmiş bir sevmiş sorma

yahu Sen azıcık da islam tahinden bihabermisin?

Ebu süfyan ve karısı Hazreti hamzanın çiğerini çiğ çiğ yinen Hind ve oğulları Muaviye kimdir biliyor musun?

Bedirde Uhudda Hendekte her zaman İslamla savaşmış. Allah'da Hazreti Muhammedin ağzından bunlara defaatle Kafirler müşrik pislikler demiş.

Ebu süfyan ve Muaviye ve Annesi Hind. Mekke fethedildiğinde artık başka caresi kalmamış ve Korkudan Müslüman olduk demişler..

Bunlar en azılı kafirlerdi bunlar islamın en büyük düşmanıydı bunlar Peygamberimizin en sevmediği adamlardı.

Mekke fethinde bir kaç gün sonra sonra bir savaş oluyor. Peygamberimiz bütün malları koyunları keçileri Ebu süfyan ve oplu muaviyeye veriyor

ashabı "daha bunların kılıçlarındaki kanımız kurumamıştır. islamın en sor anlarında bizler çağırılıyoruz. en ferah anlarında ise başkaları istifade ediyor" sesleri olunca

Peygamberimiz ağlatıcı konuşma yaptıktan sonra. "başkaları (Ebu süfyan ve muaviye ve yardakçıları) develeri koyunları atları keçileri alıcak sizlerde beni alıcaksınız

soruyorum size Medeniye dönerken Beni alıp dönmek ki daha hayırlıdır yoksa koyunları keçileri alıpta dönmek mi?" diyince bütün ashab hıckırıklarla ağlamaktan nefes kalmayarak biz seni isteriz diye" yalavarmışlardır

Hem Vahy katibi nasıl olabiliyor mekkenin fethinde sonra kaç ayet inmiştir. yalanın daniskası.. Alevi kaynaklarda Vahy katibidir denmez..

Bugünkü diyanetin tüm hocaların övdüğü Muaviyenin kaynaklarında vahy katibi yazar..

Peygamberimiz müslüman olanların cahiliye zamanındaki Hoş olmayan isimleri değişitirirlerken. mekkenin fethinde sonra korkudan müslüman oldum diyen Muaviyenin İsmine dokunmamıştır. Muaviye Arap lugatında Isırıcı kelbit köpektir İttir. :D

Muaviye denilen hain herif para işlerinde pek iyi çok iyi anladığından Beytül malda Fakirlere sadaka verme işlerinden kullanılmıştır.

bir kaç sene sonrada Peygamberimiz alem-i cemale gitmişlerdir.

Yahu sevmiş işte, sevmese vahiy katibi yapar mıydı?

Muaviye'nin adı " Isırıcı kelbit köpektir İt" anlamına geliyor demek ki. Yani diyorsun ki benim salak peygamberim böyle bir adamı tuttu, vahiy katibi yaptı.

Ancak senin gibi bir salak yalakalık yapayım derken peygamberini yerin dibine sokar.

Yani şunu mu diyorsun "şehvet düşkünü bir kimse 3 sene bekledi" hahah hahah hahaha hahahahah.. ne kadar tutarsız. akıl mantık dışı

saçmalık bunlar ya

Onu demiyorum mal, okuduğunu anlamıyor musun? Parası olmadığı için mehir veremedi, o yüzden bekledi diyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu sevmiş işte, sevmese vahiy katibi yapar mıydı?

Muaviye'nin adı " Isırıcı kelbit köpektir İt" anlamına geliyor demek ki. Yani diyorsun ki benim salak peygamberim böyle bir adamı tuttu, vahiy katibi yaptı.

Ancak senin gibi bir salak yalakalık yapayım derken peygamberini yerin dibine sokar.

Ebu Hüreyre’nin Peygamberden şöyle duyduğu rivayet edilir: “Cebrail bana geldi ve ey Muhammed, Allah vahyini bana ve sana emanet etti, sen de Muaviye’ye emanet et, dedi.” (Belazurî, Ensab c:4 s:127/ İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:50)

Bazı Sünni kaynaklarda Muaviye’nin vahiy kâtipliği öyle abartılacak ki vahiy yazma konusunda Yüce Allah; Hz. Muhammed’i, Cebrail vasıtasıyla uyaracaktır:

“…Ey Muhammed! Allah’ın vahyini yazmak için seçtiğini azletmek senin hakkın değil, onu yerinde bırak, çünkü o, emindir.”

(Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:129 / İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:50)

Hatta iş öyle bir dereceye vardırılacak ki, sınır tanınmayacak ve şöyle bir hadis uydurulacaktır: “Cebrail altından bir kalemle indi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed, yüce Allah şöyle buyuruyor: Ben kendi katımdan Muaviye’ye bir kalem hediye ettim. Ona bu kalemle Ayetel Kürsi’yi yazmasını, harekelemesini ve noktalamasını emret.” (Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:129 / İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:50)

Bütün bunların uydurma olduğu şu sahte hadisle sabittir: Güya İbn-i Abbas’tan nakledilmiştir: “Ayetel Kürsi, nazil olduğunda Muaviye kalem aradı, bulamadı. Allah, hokkadan kalemleri almasını söyledi ve Cebrail kalemi getirdi. Hz. Peygamber, Muaviye’ye kulağındaki kalemi almasını söyledi. Kalemi alınca bir de ne görsün, üzerinde lailahe illallah, Allah’tan emini Muaviye’ye hediyedir yazılı altından bir kalem.” (Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:129 / İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:51)

Ve şimdiki asıl bombaya dikkat edin. Hz. Ali’den aktarıldığı söylenen rivayet: “Cebrail indi ve Muaviye’nin emin bir kimse olduğu için kâtip tayin edildiğini söyledi.”

(Zehebî, Nübela C:3 – S:129 / İbn Kesir, El Bidaye ven Nihaye C:8 –S:123)

Şimdi Allah aşkına, bu dinle alay etmek olmuyor da ne oluyor? Allah’ın kalemlerini koyduğu hokkası varmış, Allah ona yazılı bir mesaj yollamış… Allah aşkına nedir bunlar? Neredeyse, Muaviye ile Allah hâşâ sümme hâşâ ahbap olmuşlar. Herkes bilir ki, Allah’ın emini Hz. Muhammed’dir, maşallah Muaviye yandaşları sınır tanımıyor, Peygamberimizin özellikleri bile Muaviye’ye atfediliyor. Doğrusunu isterseniz haksız da sayılmazlar; çünkü Muaviye’nin bunlara gerçekten ihtiyacı var. Zira Muaviye’nin yılmaz savunucusu anlı şanlı Zehebî, Nübela adlı eserinin 3. cildinin 128. sayfasında Muaviye’nin neredeyse nebi olarak gönderileceğini belirten şu uydurma hadisi içi sızlamadan nakleder: Güya Hz. Muhammed (s.a.a.v.) demiş ki:

“Muaviye, hilminden ve Rabbinin kelamı üzerine güvenilirliğinden dolayı nerdeyse nebi olarak gönderilecekti.”

Gerçi Zehebî, inanarak bu hadisleri yazmamıştır. Aslında bunlara kendisi de inanmıyor; ama bir kurnazlığa başvuruyor. Şunu demek istiyor:

“Ali hakkında hadis varsa Muaviye hakkında da söylenmiş birçok hadis vardır. Onlar ileri sürülürse bunlar da ileri sürülür.”

Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanar demişler. Muaviye’nin vahiy kâtibi olduğunu iddia edenler iddialarını Ayetel Kürsi ile ilgili olan uydurma hadise dayandırmaktadırlar. Bilindiği gibi Muaviye, babası Ebu Süfyan’la birlikte Mekke’nin fethinde artık muhalefet edecek herhangi bir güce sahip olmadıkları zaman zoraki Müslüman olmuşlardır. Oysa kâtipliğini yaptığı söylenen Ayetel Kürsi, hicretin ilk yıllarında nazil olmuştur. Ama insaflı tarihçiler de vardır. Hatip Bağdadî, ortaya atılan bu uydurma hadisler karşısında tahammül edemeyecek ve yalancılara lanet okuyacaktır. (Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:130)

Allah, bu yalanlarını işte böyle izhar edecek ve yalana başvuranları böyle mahkûm edecektir. Zehebî için bu hadislerin doğruluğu, yanlışlığı önemli değil. Onun için önemli olan bu hadislerin uydurma bile olsa varlığıdır. İşte bunların varlığı sayesindedir ki bugün bile Muaviye, hâlâ vahiy kâtibi olarak görülmektedir. Bu anlamda Zehebî, amacına ulaşmıştır.

Muaviye hakkında öyle şeyler uydurulacak ki bu hadis uydurma işinin boyutlarının nereye vardığını gösteriyor.

Hz. Muhammed güya şöyle demiştir: “Muaviye, hilminden ve Rabbinin kelâmı üzerine güvenirliliğinden dolayı neredeyse nebi olarak gönderilecekti.” (Zehebî, Nubela, C.3 – S:128)

Bitmedi devam edelim, yalanda hızlarını alamayanlar bakın daha neler uyduracaklar:

“Cebrail, üzeri yazılı bir sahife getirdi ve üzerinde ‘La ilahe illallah, Muaviye sevgisi kullarım üzerine farzdır.’ yazılı idi.” (Zehebi, Nubela, C:3 –S:130-131)

Cafer bin Ebi Talib, Resulullah’a dört adet ayva getirir. Resulullah da onlardan üç tanesini Muaviye’ye vererek “Cennette beni bunlarla karşıla” der.

(Belazuri, Ensab Cilt: 4 S:127/ Zehebî,Nübela C:3 S:130)

Buna sadece el insaf denir. Cafer bin Ebi Talib, 630 yılında yani Hicrî 8 yılında Mute Savaşı’nda yani Mekke’nin fethinden önce şehit olmuştur. Muaviye de tüm tarih kitaplarında kayıtlı olduğu gibi Mekke’nin fethinden sonra tutunacağı hiçbir dal kalmayınca zoraki Müslüman olmuş ve Peygamberimiz tarafından bu yüzden TULEKA taifesine alınmıştır. Bunun uydurma bir hadis olduğu apaçık ortadadır.

Doktor İrfan AYCAN Saltanata Giden Yolda Muaviye bin Ebu Süfyan adlı eserinde Hatib Bağdadi’nin bu uydurma habere tahammül edemediğini ve yalancılara lanet okuyarak feryat ettiğini yazmıştır. (Sayfa:57) Hatib Bağdadi’nin bu tepkisini Zehebî de Nubela adlı eserinde (Cilt:3 S:130) kaydetmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ebu Hüreyre’nin Peygamberden şöyle duyduğu rivayet edilir: “Cebrail bana geldi ve ey Muhammed, Allah vahyini bana ve sana emanet etti, sen de Muaviye’ye emanet et, dedi.” (Belazurî, Ensab c:4 s:127/ İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:50)

Bazı Sünni kaynaklarda Muaviye’nin vahiy kâtipliği öyle abartılacak ki vahiy yazma konusunda Yüce Allah; Hz. Muhammed’i, Cebrail vasıtasıyla uyaracaktır:

“…Ey Muhammed! Allah’ın vahyini yazmak için seçtiğini azletmek senin hakkın değil, onu yerinde bırak, çünkü o, emindir.”

(Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:129 / İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:50)

Hatta iş öyle bir dereceye vardırılacak ki, sınır tanınmayacak ve şöyle bir hadis uydurulacaktır: “Cebrail altından bir kalemle indi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed, yüce Allah şöyle buyuruyor: Ben kendi katımdan Muaviye’ye bir kalem hediye ettim. Ona bu kalemle Ayetel Kürsi’yi yazmasını, harekelemesini ve noktalamasını emret.” (Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:129 / İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:50)

Bütün bunların uydurma olduğu şu sahte hadisle sabittir: Güya İbn-i Abbas’tan nakledilmiştir: “Ayetel Kürsi, nazil olduğunda Muaviye kalem aradı, bulamadı. Allah, hokkadan kalemleri almasını söyledi ve Cebrail kalemi getirdi. Hz. Peygamber, Muaviye’ye kulağındaki kalemi almasını söyledi. Kalemi alınca bir de ne görsün, üzerinde lailahe illallah, Allah’tan emini Muaviye’ye hediyedir yazılı altından bir kalem.” (Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:129 / İrfan AYCAN, Saltanata Giden Yolda Muaviye Bin Ebu Süfyan s:51)

Ve şimdiki asıl bombaya dikkat edin. Hz. Ali’den aktarıldığı söylenen rivayet: “Cebrail indi ve Muaviye’nin emin bir kimse olduğu için kâtip tayin edildiğini söyledi.”

(Zehebî, Nübela C:3 – S:129 / İbn Kesir, El Bidaye ven Nihaye C:8 –S:123)

Şimdi Allah aşkına, bu dinle alay etmek olmuyor da ne oluyor? Allah’ın kalemlerini koyduğu hokkası varmış, Allah ona yazılı bir mesaj yollamış… Allah aşkına nedir bunlar? Neredeyse, Muaviye ile Allah hâşâ sümme hâşâ ahbap olmuşlar. Herkes bilir ki, Allah’ın emini Hz. Muhammed’dir, maşallah Muaviye yandaşları sınır tanımıyor, Peygamberimizin özellikleri bile Muaviye’ye atfediliyor. Doğrusunu isterseniz haksız da sayılmazlar; çünkü Muaviye’nin bunlara gerçekten ihtiyacı var. Zira Muaviye’nin yılmaz savunucusu anlı şanlı Zehebî, Nübela adlı eserinin 3. cildinin 128. sayfasında Muaviye’nin neredeyse nebi olarak gönderileceğini belirten şu uydurma hadisi içi sızlamadan nakleder: Güya Hz. Muhammed (s.a.a.v.) demiş ki:

“Muaviye, hilminden ve Rabbinin kelamı üzerine güvenilirliğinden dolayı nerdeyse nebi olarak gönderilecekti.”

Gerçi Zehebî, inanarak bu hadisleri yazmamıştır. Aslında bunlara kendisi de inanmıyor; ama bir kurnazlığa başvuruyor. Şunu demek istiyor:

“Ali hakkında hadis varsa Muaviye hakkında da söylenmiş birçok hadis vardır. Onlar ileri sürülürse bunlar da ileri sürülür.”

Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanar demişler. Muaviye’nin vahiy kâtibi olduğunu iddia edenler iddialarını Ayetel Kürsi ile ilgili olan uydurma hadise dayandırmaktadırlar. Bilindiği gibi Muaviye, babası Ebu Süfyan’la birlikte Mekke’nin fethinde artık muhalefet edecek herhangi bir güce sahip olmadıkları zaman zoraki Müslüman olmuşlardır. Oysa kâtipliğini yaptığı söylenen Ayetel Kürsi, hicretin ilk yıllarında nazil olmuştur. Ama insaflı tarihçiler de vardır. Hatip Bağdadî, ortaya atılan bu uydurma hadisler karşısında tahammül edemeyecek ve yalancılara lanet okuyacaktır. (Zehebî, Nübela cilt:3 sayfa:130)

Allah, bu yalanlarını işte böyle izhar edecek ve yalana başvuranları böyle mahkûm edecektir. Zehebî için bu hadislerin doğruluğu, yanlışlığı önemli değil. Onun için önemli olan bu hadislerin uydurma bile olsa varlığıdır. İşte bunların varlığı sayesindedir ki bugün bile Muaviye, hâlâ vahiy kâtibi olarak görülmektedir. Bu anlamda Zehebî, amacına ulaşmıştır.

Muaviye hakkında öyle şeyler uydurulacak ki bu hadis uydurma işinin boyutlarının nereye vardığını gösteriyor.

Hz. Muhammed güya şöyle demiştir: “Muaviye, hilminden ve Rabbinin kelâmı üzerine güvenirliliğinden dolayı neredeyse nebi olarak gönderilecekti.” (Zehebî, Nubela, C.3 – S:128)

Bitmedi devam edelim, yalanda hızlarını alamayanlar bakın daha neler uyduracaklar:

“Cebrail, üzeri yazılı bir sahife getirdi ve üzerinde ‘La ilahe illallah, Muaviye sevgisi kullarım üzerine farzdır.’ yazılı idi.” (Zehebi, Nubela, C:3 –S:130-131)

Cafer bin Ebi Talib, Resulullah’a dört adet ayva getirir. Resulullah da onlardan üç tanesini Muaviye’ye vererek “Cennette beni bunlarla karşıla” der.

(Belazuri, Ensab Cilt: 4 S:127/ Zehebî,Nübela C:3 S:130)

Buna sadece el insaf denir. Cafer bin Ebi Talib, 630 yılında yani Hicrî 8 yılında Mute Savaşı’nda yani Mekke’nin fethinden önce şehit olmuştur. Muaviye de tüm tarih kitaplarında kayıtlı olduğu gibi Mekke’nin fethinden sonra tutunacağı hiçbir dal kalmayınca zoraki Müslüman olmuş ve Peygamberimiz tarafından bu yüzden TULEKA taifesine alınmıştır. Bunun uydurma bir hadis olduğu apaçık ortadadır.

Doktor İrfan AYCAN Saltanata Giden Yolda Muaviye bin Ebu Süfyan adlı eserinde Hatib Bağdadi’nin bu uydurma habere tahammül edemediğini ve yalancılara lanet okuyarak feryat ettiğini yazmıştır. (Sayfa:57) Hatib Bağdadi’nin bu tepkisini Zehebî de Nubela adlı eserinde (Cilt:3 S:130) kaydetmiştir.

Muhammed adamı vahiy katibi yapmış, babasının müslüman olması için olmadık şaklabanlıklar yapmış, sen hala Muhammed'in en sevdiği insanları karalamak için kıçını yırtıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed adamı vahiy katibi yapmış, babasının müslüman olması için olmadık şaklabanlıklar yapmış, sen hala Muhammed'in en sevdiği insanları karalamak için kıçını yırtıyorsun.

Senin beyninde fosfor mu eksik ? :D Muaviye vahy katibi değil İslamda Saltanatın ilk mucidi olan kişidir :D

İslam dünyası neden birleşemiyor ? beyninde fosfor varsa cevap ver. :D çünkü Birileri Muaviye vahy katibidir diyor Birileride Hayır o şerefsiz Allah ve resülülün lanet etttiğidir diyor..

Allah insanlara ömeri aliyi osmanı bekiri sevdirmişken Müslümanlar Çocuklarına Ömer Ali Osman Bekir isimlerini koyarkan. Muaviye ismini kimse koymamıştır

hangi meclisde Muaviyenin ismi anılırsa derhal Müslümanların kalblerden nefret hasıl oluyor ve tartışmaya giriyorlar..

peygamberin sevdiği değil nefret etiği kişidir Ebu süfyan oğlu Muaviye..

Muaviyenin çok sevdiği oğlu YEZİD... hazreti Muhammeden bir parça olan hazreti hüseyni parça parça etmiştir.

Senin aklın var mı beyninde fosfor var mı? Bunları düşünmüyorsunda muaviyeyi çok severdi diyorsun Allah seni ıslah etsin demek ki allah aklını kullanamayanlara pislik atarmış o yüzden beyinlerinde fosfor yok :D

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin beyninde fosfor mu eksik ? :D Muaviye vahy katibi değil İslamda Saltanatın ilk mucidi olan kişidir :D

İslam dünyası neden birleşemiyor ? beyninde fosfor varsa cevap ver. :D çünkü Birileri Muaviye vahy katibidir diyor Birileride Hayır o şerefsiz Allah ve resülülün lanet etttiğidir diyor..

Allah insanlara ömeri aliyi osmanı bekiri sevdirmişken Müslümanlar Çocuklarına Ömer Ali Osman Bekir isimlerini koyarkan. Muaviye ismini kimse koymamıştır

hangi meclisde Muaviyenin ismi anılırsa derhal Müslümanların kalblerden nefret hasıl oluyor ve tartışmaya giriyorlar..

peygamberin sevdiği değil nefret etiği kişidir Ebu süfyan oğlu Muaviye..

Muaviyenin çok sevdiği oğlu YEZİD... hazreti Muhammeden bir parça olan hazreti hüseyni parça parça etmiştir.

Senin aklın var mı beyninde fosfor var mı? Bunları düşünmüyorsunda muaviyeyi çok severdi diyorsun Allah seni ıslah etsin demek ki allah aklını kullanamayanlara pislik atarmış o yüzden beyinlerinde fosfor yok :D

Bak, hala Muhammed'in en sevdiği kişiye saldırıyor, pislik atıyor, iftira ediyorsun. Bak, senin de dediğin gibi Allah aklını kullanmayanların üstüne pisliğini yapıyormuş, senin de üstüne yapar bu put. İslam alemi Muhammed'in en sevdiği iki insanın adını bile anmıyorsa, bu onların ayıbı.

Yahu Muaviye dediğin adam hem vahiy katibi hem de Muhammed'in kayınbiraderi, arada akrabalık bağı var, sen ne anlatıyorsun? Muhammed Süfyan ailesini o kadar severmiş ki, soygunlardan elde ettiği ganimetten en büyük payı bu aileye verirmiş.

Hz. Peygamber, Huneyn'de elde edilen ganimetleri dağıtmaya başlayınca Ebû
Süfyan'a 100 deve ile 40 ukiyye gümüş vermiştir. Oğulları Yezid ve Muaviye'yeyi de bu
gruptan kabul ederek kendilerine 100'er deve vermiştir. Bir şehir devletinin başkanlığını
yaparken sıradan bir insan haline gelen bu insanlara gösterilen bu ilgi onları ziyadesi ile
memnun etmiştir.
Rasulullah'ın kendisine böylesine bolca ganimetten pay verdiğini gören Ebû Süfyan,
şöyle söyleyerek memnuniyetini belirtmiştir:"Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın
Rasulü! Muhakkakki sen çok cömertsin. Seninle savaştım, sen o zamanlar ne kadar iyi bir
muhariptin. Şimdi sana teslim oldum, sen ne kadar güzel bir teslim olunansın. Allah seni
hayırla mükafatlandırsın!"
Bak Muhammed'e, Ebu Süfyan'ı kazanmak için ne şaklabanlıklar yapıyor, ne taklalar atıyor.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak, hala Muhammed'in en sevdiği kişiye saldırıyor, pislik atıyor, iftira ediyorsun. Bak, senin de dediğin gibi Allah aklını kullanmayanların üstüne pisliğini yapıyormuş, senin de üstüne yapar bu put. İslam alemi Muhammed'in en sevdiği iki insanın adını bile anmıyorsa, bu onların ayıbı.

Yahu Muaviye dediğin adam hem vahiy katibi hem de Muhammed'in kayınbiraderi, arada akrabalık bağı var, sen ne anlatıyorsun? Muhammed Süfyan ailesini o kadar severmiş ki, soygunlardan elde ettiği ganimetten en büyük payı bu aileye verirmiş.

Hz. Peygamber, Huneyn'de elde edilen ganimetleri dağıtmaya başlayınca Ebû
Süfyan'a 100 deve ile 40 ukiyye gümüş vermiştir. Oğulları Yezid ve Muaviye'yeyi de bu
gruptan kabul ederek kendilerine 100'er deve vermiştir. Bir şehir devletinin başkanlığını
yaparken sıradan bir insan haline gelen bu insanlara gösterilen bu ilgi onları ziyadesi ile
memnun etmiştir.
Rasulullah'ın kendisine böylesine bolca ganimetten pay verdiğini gören Ebû Süfyan,
şöyle söyleyerek memnuniyetini belirtmiştir:"Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın
Rasulü! Muhakkakki sen çok cömertsin. Seninle savaştım, sen o zamanlar ne kadar iyi bir
muhariptin. Şimdi sana teslim oldum, sen ne kadar güzel bir teslim olunansın. Allah seni
hayırla mükafatlandırsın!"
Bak Muhammed'e, Ebu Süfyan'ı kazanmak için ne şaklabanlıklar yapıyor, ne taklalar atıyor.

Okuda öğren bunları..

Kısaca:
Müellefe-i kulûb'a (EBU SÜFYAN VE OĞLU MUAVİYEYE ) yapılan bu bağışlar, ensarın şikayetine sebeb oldu
- Cenâb-ı Hak, Rasûlüne hayır ihsan buyursun, artık kendi kavmine kavuştu. Henüz kılıçlarımızdan Kureyş kanı damlarken, bizi bırakıp bütün ganimeti onlara verdi.(359) Savaş gibi zor işler olunca biz çağrılıyoruz, ganimete ise başkaları...(360) gibi sözlerle yakışıksız dedi-kodular yaptılar.
- Kureyşten bazı kimselere dünyalık verdim, bunlar küfür ve şirk zamanına yakın olduklarından, böylece kalblerini İslâm'a ısındırmak istedim. Ey Ensâr! Herkes aldığı mallarla, koyun ve develerle evlerine dönerken, siz de Peygamberinizle dönmeğe razı olmaz mısınız? Allah'a yemin ederim ki, Sizin Peygamberle Medine'ye dönmeniz, onların ganimet mallarıyla evlerine gitmesinden çok daha hayırlıdır, buyurdu. Ensâr yaşlı gözlerle:
Olayın aslı şöyle oldu:
peygamberimiz ganimetlerin en kıymetlilerini Muelleifi kuluba veriyordu
mesela Ebu Süfyan 3 bin deve yüzyirmi okka gümüş
hakim ibni hizmeye iki yüz deve madr inil haris ibni yüz deve
daha bir çoklarına 100 er deve bunlardan başka bir çokmlarınada 50 şer deva verildi
Askerlere ise dörtder deve kırkar keçi
süvarilere on iki şer deve yüz yirmişer keçi taksim edildi
insan İmanın zevkine çıkamadıkça maddenin Alayişinde kendini kaola kolay kurtaramaz insanda şöhret sevgisi insanda kolay kolay çıkmaz
işte peygamberimiz GANİMETLERİ dağıttığı zaman Eskseriyetle Mekkelilere ve dine yeni dahil olanlara dağıtmış olduğundan ENSARDAN bazılarının şikateci konuşmaları olmuş
BU KAFİRLER bize her türlü fenalığı yaptı islama kılıç çekti ana vatanımızdan kovdu daha kılıçlarının üzerinde bizim kanımız kurumadı
En kötü günlerde En acı meşekketlere Göğüs geren biz olduğumuz halde
refah zamanında ise başkaları istafade ediyor dediler
Peygamberimiz birisini çağırdı siz tarafınızdan böyle bir konuşma oldumu dedi
Allah ve resülu daha iyi bilir Reislerdei hiç biri öyle bir şey söylemeiştir.
yalnız bazı gençler münafıkalrın tesiri ile bu gibi hissyata kapıldıklarını maalesef bende duydum dedi
Peygamberimiz Ensarın toplanmasını emretti ve dedi ki
Ey ensar sizler Evvela delalatte olduğunuz halde Allahın benm vasıtımla size hideyete kavuşturduğu Doğru mudur ?
Sizler Nifak ve şikak içinde yüzerken şekavetin kurbanı olarak birbirinizi imha ederken Allahu Teale benim vasıtamla sizin Kalbleriniz (sevgilerinizi) bileştirmedi mi? Siz fakir bir halde iken Cenabı hakk Lutfu keremiyle benim gösterdiğim yoldan size felaha çıkarmadı mı? refaha kavuşturmadı mı? saadete ermediniz mi?
peygamberimiz bunu derken.. Ensar kendinde geçmiş göz yaşları içersin de Evet ya Reslüllah Allahın ihsanına ve Onun Resülu Ekremi olan senin sayende her şeye kavuştuk diye nida ettiler
peygamberimiz sözüne şöyle devam etti
Hayır ! ben sizden böyle cevap beklemiyordum... siz bana şöyle cevap verecektiniz.
Ya Muhammed herkese sana inanmayarak red edip koğdukları zaman biz sana inandık kollarımız açtık Destek olduk. Evet hiç kimse sana bakmadığı zaman bir seni himaye ettik fakir geldin sana baktık yardim ettik.. işte böyle derseniz o vakit siz doğru söylüyorsunuz diye tasdik edeceğim...
peygamberimizin bu sözleri Ensarın gönlünü yıkmıştı hepsi hıçkırıklar içinde ağlıyordu peygamberimizde rikkat gelmişti onunda gözleri yaşla doldu
her tarafı sukunet kaplamıştı biraz durakladıktan sonra
peygamberimiz tekrak hitaap etmeye başladı
Ey Ensar başkaları GANİMETİERİ verdiğimiz koyunları keçileri develeri alarak götüreceklerdir. Sizde Beni Muhammedi Allahın resulünu alarak Yurdunuza MEDİNEYE döneceksiniz..
Soruyorum: Beni mi istersiniz. yoksa Koyunları keçileri mi istersiniz? sizin için madeniye benmle dönmek mi daha hayırlıdır yoksa GANİMETLERLE dünya malıyla mı dönmek mi daha hayırlıdır? diyince
hiç kimsede nefes alacak takat kalmamıştı Şikayette bulunanlar nedemaet göz yaşları aşık olanlar Maşuk incinmiş diyerekten üzüntü göz yaşları akıtıyordu
herkes titrek edayla Ya resülüllah Dünkü kartardığın cahiliyet zamanınn Kimselerinin kusuruna bakma... bizi affet.. biz seni istiyoruz diye yalvarıyorlardı

Ebu lehebde peygamberimizin amcasıydı. cehenenim dibine gitti yok hayır öyle demeyelim ayıp :D bunlar cennetlik

Kafir oğlu kafir babasını çok sevdi diye mi hazreti Saffiye ile evlendi. :D hazreti saffiyenin babası cehennemin dibinde. buda bizim ayıbımız :D

Ebu cahilin Oğlu İkame Müslüman olduğunda

Peygamberimiz "Ey ashabım beni seven ne olur İkameye bir laf söylemesin geçmiş yaptıklarını yüzüne vurmasın"

Ebu cehil İkamenin babası O halde peygamberimiz Ebu cahilide mi çok seviyordu :D Ebu cehile de bir laf söylemeyelim hasumuhaaa :D

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Okuda öğren bunları..

Ebu lehebde peygamberimizin amcasıydı. cehenenim dibine gitti yok hayır öyle demeyelim ayıp :D bunlar cennetlik

Kafir oğlu kafir babasını çok sevdi diye mi hazreti Saffiye ile evlendi. :D hazreti saffiyenin babası cehennemin dibinde. buda bizim ayıbımız :D

Ebu cahilin Oğlu İkame Müslüman olduğunda

Peygamberimiz "Ey ashabım beni seven ne olur İkameye bir laf söylemesin geçmiş yaptıklarını yüzüne vurmasın"

Ebu cehil İkamenin babası O halde peygamberimiz Ebu cahilide mi çok seviyordu :D Ebu cehile de bir laf söylemeyelim hasumuhaaa :D

Ama burada durum farklı, bu sefer aşk ilan eden peygamberin. Muhammed Ebu Süfyan ve oğlu Muaviye'yi büyük bir aşkla seviyormuş. Şimdi arap putu Muhammed'in bu kadar aşk beslediği kişileri cehenneme atar mı?

Şimdi sen düşün, hem Muhammed'in hem de putun büyük bir aşk ve muhabbet beslediği kişilere laf söyledin, Allah bunu yanına bırakmaz, kazığa oturtur seni.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...