Jump to content

İdam Geri Gelmeli mi?


İdam Geri Gelmeli mi?  

25 oy

You do not have permission to vote in this poll, or see the poll results. Please sign in or register to vote in this poll.

Recommended Posts

Burada zeki insanlar görüyorum, böyle konuları tartışmak bile yersiz. Bir hayatı almanın cezası bile ölüm olamz. Kaldı ki muebbet hapis ile kıyaslandığında ölüm gayet tatmin edici güzellikte. Ancak ölüm olmaz! Bu konu hakkında uzun yazıp nedenini açıklardım fakat çok uykum var şuan..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İdama bir ceza olarak bakmak doğru değil.

Ceza süreğendir. Ders vermek amaçlıdır. İdam kesintidir, bir ders amacı gütmez.

Kesinti ancak yapılacak birşeyin kalmadığı durumlarda uygulanabilir. Toplum için zararlı ve şartlar dahilinde düzeltilemez, topluma kazandırılamaz bireylerin toplumla ilişkisini sonlandırmak için uygulanır, uygulanmalıdır.

Kapalı toplumlarda idam malesef tasfiye aracıdır. Aklını din, allah, yallah diye görünmezlerle yemiş bireylerin sıradan insan olarak görüldüğü toplumlarda yasama, yürütme, denetleme ve kolluk da bu tür inanlardan oluşacağı için, idam kesinlikle bir tasfiye ve intikam aracı halini alır. Yani aslında kendileri toplum için zararlı ve şartlar dahilinde düzeltilemez bireyler haline gelmiş olan bu parazitlerin, toplumla ilişkisinin kesilmesi için kullanılması gerekirken; bu bireylerin sayıca çokluğu nedeni ile heryere yayılmış olmaları dolayısı ile toplumun git gide parazitlerce teslim alınması için kullanılır.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Devletin verdiği cezayı tanımlama hak ve yetkisini nereden aldınız? Yukarı yazılan "ceza ders verme amaçlıdır" açıklamasının kaynağı, dayanağı nedir? Buna niçin iman etmeliyiz?

İnsanlar, zarar gördüklerinde bu zararı veren kişilerin cezalandırılmasını isterler. Onun eğitilip topluma kazandırılmasını istemezler. Liberaller bu insani duyguyu gayrimeşru ilan ediyorlar. Gerçekte kendileri de aynı duyguları taşıdıkları halde, yüzsüzce bir tiyatro oynamayı sürdürüyorlar. Bir haksızlıkla karşılaştıklarında, kendilerine zarar verenin eğitilmesini değil cezalandırılmasını yüksek sesle söylemekten çekinmiyorlar. Ama "ceza ders verme amaçlıdır" sakızını çiğnemeyi entelektüel bir gevezelik olarak sürdürüyorlar.

Suçun cezalandırılmasını istemek en temel insani duygulardan biridir. İnsan aklının birer fonksiyonu olan vicdan, ahlak gibi duygular, ancak suç cezalandırıldığında huzur bulur. Çocuklara tecavüz edip öldüren bir insanın eğitilmesini istemem. Artık o eğitim eşiğini geçmiştir. O noktaya gelene kadar eğitilmiş olması gerekiyordu. O noktadan sonra yapılması gereken o insanı ortadan kaldırmaktır. Dünyanın her yerinde, hangi insana sorarsanız sorun ezici oranda aynı cevabı alırsınız. Peki o zaman liberallerin bu dayatması neyin nesidir? Kimsenin görmediği, duymadığı, hissetmediği apayrı bir süper-ahlak icad ettiler de biz mi bilmiyoruz?

İdam cezasının "demokratik olmayan" toplumlarda kötü şekilde kullanılacağı hurafesine de inanmıyorum. Haziran ayından bu yana hükümete karşı olduğu için 9 genç öldürüldü. Belki yüzlerce insan da kalıcı şekilde yaralandı. O 9 genç meydanlarda değil de, idam sehpasında ölmüş olsalardı bugün olduğundan daha mı ölü olacaklardı? Devletler ve hükümetler, muhaliflerini zaten öldürür. Bunu "açık", "demokratik" devletler de yapar. Devlet öldürür.

Mesele, suçun cezalandırılması konusunda bir ahlak prensibinde anlaşmaktır. Liberaller bunu kabullenemiyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanıyorum ki bu cevap benim yazımadır.

Devletin verdiği cezayı tanımlama hak ve yetkisini nereden aldınız? Yukarı yazılan "ceza ders verme amaçlıdır" açıklamasının kaynağı, dayanağı nedir? Buna niçin iman etmeliyiz?

Devletin cezalandırma nedenini tanımlamamış olması, onun yoruma açık bırakır. Ceza kanununun 1. maddesi Ceza Kanunun amacını söyler; bununla beraber ceza kanunun herhangi bir yerinde cezalandırmanın amacı anlatılmaz. Bu yüzden cezayı ve cezalandırma amacını yorumlamakta herhangi bir problem bulunmamaktadır.

Benim yorumlarımı da yorumlayabilirsiniz; fakat yorumlarım da dahil olmak üzere hiçbirşeye iman etmemelisiniz.

Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.

Toplum barışını korumak ve suç işlenmesini önlemek ancak caydırıcılıkla; bir durumun caydırıcılığı da ancak kötü deneyimler ile edinilen dersler sayesinde mümkündür.

Ceza arapça karşılık demektir ve karşılığın iyi ya da kötü olduğu hakkında herhangi bir fikir vermez. Biz bunu karşılık olarak değil, kötü, zarar verici fakat öğretici karşılık anlamına çevirerek kullanırız.

Zarar verici veya kötü karşılıklar ile insanlara eylemlerinin yaptırımları olacağını anlatırız. Bu şekilde hem durumu deneyimleyen bireyler, hem de bu bireyler üzerinden durumu gözlemleyen toplum eylemlerin yaptırımları ve karşılıkları olacağı dersini çıkartır. Caydırıcılık, alınan dersin etkisi oranında gerçek hayat üzerinden onanır.

Liberaller ile ilgili kısımları onlarla tartışmanızda fayda var.

Ayrıca bir başlangıç olarak şu iyi bir okuma olacaktır:

http://www.erzincan....09 XIII_1-1.pdf

İdamın caydırıcılığının herhangi bir kanıtı bulunmamaktadır. İnsan öyle veya böyle öleceğini zaten bilir. Fakat insan öyle veya böyle kalıcı bir ceza alıp almayacağını bilmez. Zaten ölecek olan bireyi, daha önce öldürmekle tehdit etmek faydasızdır. Birey ölümü hak edecek kadar büyük bir suç işlerken zaten bunu göze almıştır. Ya kaçar, kurtulur; ya daha erken ölür. Birey ölümü hakedecek bir suç işlememişse, bu zaten idamın tamamı ile yanlış amaca hizmet ettiğini gösterir.

Sonuç olarak: idam bir ceza değil, bir sözleşme sonlandırılmasıdır. Bireyin toplumla olan sözleşmesinin, onun toplum içindeki varlığının zarar verici olması ve onun hiçbir şekilde topluma kazandırılabilir olmaması nedeni ile sonladırılmasıdır.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada zeki insanlar görüyorum, böyle konuları tartışmak bile yersiz. Bir hayatı almanın cezası bile ölüm olamz. Kaldı ki muebbet hapis ile kıyaslandığında ölüm gayet tatmin edici güzellikte. Ancak ölüm olmaz! Bu konu hakkında uzun yazıp nedenini açıklardım fakat çok uykum var şuan..

Yani size göre bazı suçları işleyenleri öldürüp, ızdıraplarına son vereceğimize, onları yaşatarak işkence edelim.

Çünkü hapis işkencedir...

Bunu mu demek istiyorsunuz?

O zaman hapis cezasını ağırlaştırıp, işkenceyi artırabiliriz. Daha başka işkenceleri ekleyebiliriz. Ama idam etmeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani size göre bazı suçları işleyenleri öldürüp, ızdıraplarına son vereceğimize, onları yaşatarak işkence edelim.

Çünkü hapis işkencedir...

Bunu mu demek istiyorsunuz?

O zaman hapis cezasını ağırlaştırıp, işkenceyi artırabiliriz. Daha başka işkenceleri ekleyebiliriz. Ama idam etmeyiz.

Hayır, psikolojiyle ilgilenenler iyi bilirki insanın dayanma seviyesinin ötesindeki her zorlayıcı etken geçersizdir. Yani bir insanın intihar sınırı bellidir ve o sınırı aştıktan sonraki cezalar ancak kişinin fantezi dünyasına veya nefretine-saykoluğuna-sadistliğine kalmıştır. Örneğin, doymak için vücudunun ihtiyaç duyduğu oran bellidir, geç acıkmak için daha fazla yemen daha çabuk çıkarmana neden olacaktır.

intihar-acıya dayanma seviyesi bellidir derken ne demek istedigimi soyelyeyim; insan 40-50 del arası acıya dayanabilir. bu doğum yapan kadınlarla şaşırtıcı şekilde 60 dele kadar çıkabilmektedir ki konu bu değil. şimdi bu güzel bir örnek fikrimi anlatmam için, aynen bu şekilde belli bir işkenceden ötesi de işe yaramayacaktır. bundan sonrası nefret savaşına dönüşür, o mağdur nefreti kazanır siz ise zaferle nefret ibüyütürsünüz. Konu derinleşirse haksız olduğumuz çok konu çıkar demokratik yapımızdan dolayı. Öldürme dürtüsü de insanın içinde vardır, bu diğer dürtülerin ürünüdür (nefret-kin-intikam-açlık). Psikolojik olarak ele alındığında öldürmenin bile gerekçeleri ortaya koyulup savunlabilir. Bu sebeptendir ki yasalar bu durumları baz alarak hafifletici etkenler inşa ederler. Akşamları odaklanamadığım için tam yazamıyorum kusura bakma, diğer cevabım da böyle kaldı ama anlatabilmişimdir umaırm.

yani şimdi diyeceksin ki "o zaman cezalandırma diye bir şey olmasın mı?" bu da değil tam olarak fakat bu dünyanın gerçeği var ki acı üzeirne kurulu. En güzel örneği doğal hayattan almak gerek. Hayatta kalma mücadelesinde o kadar acıklı olaylar meydana gelir ki hayvanlar arasında, fakat onlar bizim kadar derin acılar yaşamazlar cünkü hayata anlam yüklemeye calısmamıslardır, içlerinden gelen hislerle yaşarlar. medeniyat adıyla takım elbise ve kravatlara bürünmüş olmamız içimizden o hayvanı çıkarıp attığımız anlamına gelmiyor ne yazık ki.

tarihinde Pessimist'iki tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır, psikolojiyle ilgilenenler iyi bilirki insanın dayanma seviyesinin ötesindeki her zorlayıcı etken geçersizdir. Yani bir insanın intihar sınırı bellidir ve o sınırı aştıktan sonraki cezalar ancak kişinin fantezi dünyasına veya nefretine-saykoluğuna-sadistliğine kalmıştır. Örneğin, doymak için vücudunun ihtiyaç duyduğu oran bellidir, geç acıkmak için daha fazla yemen daha çabuk çıkarmana neden olacaktır.

Haklısın kardeşim. Bütün yapacağınız insanın dayanma seviyesinin ötesine geçmemek yani.

İyi bir işkence taktiği.. İdama karşı olan birinden bunları duymak ironi gerçi..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Haklısın kardeşim. Bütün yapacağınız insanın dayanma seviyesinin ötesine geçmemek yani.

İyi bir işkence taktiği.. İdama karşı olan birinden bunları duymak ironi gerçi..

Oradan o sonucu çıkarman üzdü. Ben senin beni şu gönderinden yanlış anladığını görerek onu söyledim;

Yani size göre bazı suçları işleyenleri öldürüp, ızdıraplarına son vereceğimize, onları yaşatarak işkence edelim.

Çünkü hapis işkencedir...

Bunu mu demek istiyorsunuz?

fakat sen cevabımı da yanlış anlamışsın.. :)

sayın haci, tek bir konuyla ele alırsak böyle anlaşmazlık çıkar tabi, bir suçlu neden suçlu olur'dan başlamak gerekir önce. ayrıca ben çaresizliği anlatmaya çalıştım suç karşısında. yani bir yanda insanın doğası ve dürtüleri, diğer yanda medeniyetin düzen dayatması.. inançlı insanlar gibi herşeyin düzeni vardır, hayat tam kıvamındadır demiyorum ben, hayat öyle bir yer değil. yani çözümsüzlük içindeyiz bu konuda, ben de onun nedenini anlattım az çok. şunu da biliyoruz ki cezalandırma faydasızdır, korkutabildiği kadar yarar sağlar. kader mahkumları benim önceki post'umu anlarlar.. ayrıca tecavüze uğrayıp ömür boyu onun acısını yaşayan kadınlar da.. o kadınlar tecavüz edeni öldürdüğünde idam edilecek örneğin, buna çözümün nedir? adalet hiçbir zaman tam olarak sağlanamaz. bu felsefi görüş gerçeği en olağan şekilde yansıtmaktadır. ben de tam olarak çözüm bulamadığımız için adını "çözümsüz" bırakmayı tercih ediyorum. "BENİM BÖYLE BİR FİKRİM VAR, BENCE BU ÇOK SÜPER, BAKIN ADALET BÖYLE OLMALI" dersem baştan kaybederim.

tarihinde Pessimist'iki tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesele karışık değil.

Kapalı alanda sigara içerseniz bu suçunuzun karşılığında 164 TL para cezası ödersiniz, taammüden bir insanı öldürürseniz bu suçun karşılığında siz de öldürülürsünüz. Bunun nesi karışık? Ha, verdiğiniz örnekteki gibi, bir kadın kendisine tecavüz etmek isteyen bir adamı öldürürse bu taammüden adam öldürme olmaz, meşru müdafa olur. Bunun sonucunda o kadın tabii ki idam edilmez. Niye kafanız karışıyor? Çok basit bir konu bence.

Modern ve havalı görünmek isteyenler, idam cezasına karşı çıkıyor. Kendi çocuklarına bir adam tecavüz edip öldürürse aynı fikri böyle rahatlıkla savunabilecekler mi? Ama öyle şeyler hep başkalarının başına gelir değil mi?

Kısas fikri, insan aklının ürettiği en temel duygulardan biridir. Bir film izlerken iyi adamın kötü adamı öldürmesinden rahatsızlık duymayız. Bunun sebebi, temel duygularımızdan biri olan kısasın tatmin olmuş olmasıdır. Kısas duygumuz niçin gayrimeşru olsun? Bazı insanlar, bir hukuk teorisi uydurmuş ve suçun karşısında kısas esas alınmaz, ders verme esas alınır demiş olabilir. Ben niçin temel bir duygumu değil de o teoriyi doğru kabul edeyim?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 weeks later...

İdama karşıyım..

Bugün okuduğum/gördüğüm bir haber..Çok duygusal bir an gerçekten..

93.jpg

Oğlunun katilini ipten aldı

İdamdan son anda kurtulan gencin annesi, oğlunu affeden acılı annenin ayaklarına böyle kapandı.

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/81655/2/7/oglunun-katilini-ipten-aldi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kesinlikle gelmemeli. hatta Ceza hukukunda bireyin bedeninin dokunulmazlığı tüm dünyada garanti altına alınmalı. İdam ; Bu idamlık suçtur dediğimiz bir eylemin oluşmasına zemin hazırlayan asıl sorumlu yöneticilerin daha doğrusu sömürücü zümrenin kendilerine kalkan yaptıkları araçlardan sadece bir tanesidir. Bu tür vakalarda ana neden mutlaka irdelenmeli ve ortak toplumsal hareketlerle çare aranmalıdır.İşin kolaylaşması için hemen söyleyeyim günümüzde ister küçük ister büyük olsun tüm suçların %99 u ekonomik nedenlere dayanır. Ekonomi dengelenmeye başladığında suçlar azalır. Ekonomi mükemmel hale geldiğinde ise suçların %99 u otamatik olarak ortdan kalkar kalan %1 ise tıbbın ilgileneceği konudur Çözülmesi biraz zaman alabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...