Jump to content

sarıkamış ve çanakkale savaşlarında kürtler neredeydi dersiniz


Recommended Posts

İşte böyleee

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında Kürtlerin durumu

5 Comments

k1-300x227.jpg

Çanakkale

Yalanlarla dolu bir coğrafyada, yalan yanlış bilgilerle donatılarak yaşıyoruz maalesef. Bu yalanlardan biri ve en büyüğü ise Kürtleri şirin gösterenlerin son zamanlarda sürekli gündeme getirdikleri “bu vatan için birlikte savaştık” ve “Çanakkale’de Kürtler de savaştı” yalanlarıdır.

Kürtler katıldılar mı?

Bu yazımızda rakamlara ( Genel Kurmay Başkanlığı ) dayandıracağız ki Türk’ün kutlu zaferlerine Kürdü ortak etmek isteyenler söz söyleyemesin.

Başlangıç olarak Osmanlı devletinin, Avrupa kaynaklarında geçen birinci dünya savaşı öncesi nüfus ve demografik verilerine göz atalım.

1914 nüfus sayımına göre Osmanlının resmi nüfusu 14 milyon civarındadır. Lakin bu nüfus sayımında sayılmayan göz ardı edilen unsurlar da katılırsa ve yabancı gizli servis raporları göz önüne alınırsa Osmanlının nüfusu 18 milyon olarak karşımıza çıkıyor.

İngiliz kayıtlarına göre;

Osmanlı nüfusu : 18.000.000;

Kürt unsur : 2.800.000

Alman istihbarat raporlarına göre;

Osmanlı nüfusu : 18.000.000 (İngilizler ile aynı)

Kürt unsur : 1.600.000

Alman ve İngiliz belgelerindeki Kürt unsur arasındaki çelişki İngilizlerin, Zazaları da Kürt nüfus toplamına katmasından kaynaklanıyor belli ki.

Birinci dünya savaşında silah altına alınan toplam asker;

Osmanlı Harbiye Nazırlığı resmi rakamı : 2.998.000

İngiliz kayıtlarına göre; toplam silah altına alınan personel : 3.156.000

Kürt unsur : 44.000

Alman istihbarat raporlarına göre;

Toplam silah altına alınan personel : 2.998.000

Kürt unsur : 44.000

Bu rakamlara istinaden şunu diyebiliriz ki, rakamlar Osmanlının müttefiki olan Almanya’nın istihbarat birimlerinin hazırladığı raporlara dayandırılmıştır, İngilizler de Alman raporlarını referans almışlardır.

Şimdi alman raporlarını referans alarak sesli düşünelim.

Osmanlı tabası içindeki Kürt nüfusun oranı : 18.000.000 /1.600.000= yaklaşık olarak yüzde 10

Osmanlı ordusundaki Kürt unsur oranı : 2.998.000 / 44.000= yaklaşık olarak yüzde 1,5 hadi biz ona yüzde 2 diyelim ki yuvarlak olsun.

Bir dengesizlik var gibi. Evet var…

Zira Osmanlı’da Kürt-Türk diye kayıt tutma yoktu, Müslüman-Gayrimüslim olarak kayıt tutulurdu. Yani Kürtler Osmanlının asli unsurlarından biriydi.

Şimdi sevgili Kürt savunucularına soruyoruz.

Osmanlının asli unsur olarak kabul ettiği ve nüfusunun yüzde 10′una tekabül eden halk, Osmanlının en çetin dönemi olan birinci dünya savaşı esnasında neden asli unsur olmamış ve Osmanlı ordusunda nüfusuna oranla yer bulmamış?

Geçelim…

Çanakkale cephesinde şehit sayıları:

Yine alman istihbarat raporlarından;

Toplam şehit : 48148

Kürt unsur : 221

Çanakkale de silah altına alınan toplam Kürt unsur: 12.000

Toplam şehit sayısının binde 5′i…

Kürtlerin belki şehit sayısı ve Çanakkale savaşına olan katkıları daha fazla olabilirdi. Lakin, Kürtler bugün iddia ettikleri gibi bu vatanın asli unsuru gibi davranmadılar, örneğin Çanakkale savaşında tek bir kurşun dahi atmadan dağılan 77. alayın tamamı Kürt ’dür.

Savaştan kaçan bu Kürt askerler cephe gerisinde Osmanlı ordusunu uğraştırmış, erzak ve mühimmat konvoylarını yağmalayarak düşmandan daha fazla zararlar vermiş ve savaş dolayısıyla haklarında infaz kararı çıkarılmış ve yakalanan firariler derhal infaz edilmiştir.

Yine Kürtlerden mürekkep bir başka alay olan 72. alay ise çatışmaların en çetin olduğu Conk bayırında kanatlarını korumakla görevli olduğu 57. alayı yüzüstü bırakmış, silahlarını dahi düşmana terk ederek etrafa dağılmış ve hatta esir düşmüşlerdir.

Şefik Aker Paşa anılarında bu kahpelikten bahsetmektedir.

Edward J. Erickson adlı bir İngiliz savaş tarihçisi “Ordered to Die” (türkçe çevirisi “size ölmeyi emrediyorum”) diye bir kitap yazmıştır. Bu kitap birinci dünya savaşında Osmanlı ordusunu anlatıyor. Fakat kitabın çoğu yerinde “Osmanlı ordusu” yerine “Türk ordusu” denmiş.

Yazar sunuş kısmında bunu şöyle açıklıyor: “bu kitap 1. dünya savaşında Osmanlı ordusu adını taşıyorsa da aslında Türk ordusunu anlatmaktadır.

“Gerçekten de, savaşa baktığımızda en acımasız düşmanları olan İngilizlerin Osmanlılarla değil, her zaman -Türklerle savaştıklarını görürüz.”, “her ne kadar Osmanlı imparatorluğu hukuki olarak varlığını hala sürdürmekte ve ayrıca Araplar ve Kürtler gibi bağlı halklar orduda hizmet etmekteyseler de ordunun özü Türk’tü ve siperde ölmek gerektiğinde ölenler genellikle Türkler oluyordu”

Şimdi dönem dönem biz bunları yazdığımızda, şanlı Çanakkale zaferimize ortak çıkmaya çalışanlar Kürt şehit sayısının az olmasını, Çanakkale ’nin coğrafi uzaklığına bağlıyor ve “Kürtlerin diğer cephelerde savaşıp şehit olduğundan bahsediyorlar”…

Diğer cepheler, hangileri? Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya yakın olan cepheler.

Misal Sarıkamış.

Kürtlere Çanakkale’den çok daha yakın Sarıkamış’ta Osmanlı harp tarihi kayıtlarına göre verdiğimiz şehit sayısı 50.000′dir.

İngiliz kaynakları bu rakamın 90.000 olduğunu refere eder, Rus kaynaklarına göre bu rakam 108.000′dir.

Savaş öncesi Osmanlı resmi kayıtlarında silah altına alınan Kürt unsur sayısının 44.000 olduğunu yukarıda belirtmiştik.

Sarıkamış harekatına vilayet’i sitte diye adlandırdığımız coğrafyadan intikal eden şehit sayısı ise 1300′dür.

Bu 1300 şehidin 1000 kadarı Erzurum ve Gaziantep vilayetlerinden olup geri kalanı diğer vilayet’i sitte sancaklarındandır.

Yani Osmanlı kaynaklarını referans alırsak 50.000 şehidin sadece 300′ü Kürt’tür ki bu oran Çanakkale savaşındaki oranın hemen hemen aynısıdır.

k2.jpg

Sarıkamış

Sarıkamış’ı ele almışken, Sarıkamış’ta Kürtlerin neler yaptığını incelemeye devam edelim.

Miralay Hafız Hakkı beyin aktarımlarından;

“soğuk ve Moskofla mücadelede oldukça başarılıyız. lakin cephe gerimize sarkan Ermeni ve Kürt çeteleri tüm ikmal bağlantılarımızı tehdit ve yok etmekte gayet başarılılar. Bu şartlar altında bu savaş kazanılamaz…

Bir diğer kaynak ise, Sarıkamış harekatını Rus Genel Kurmayına mensup general Nikolski bütün cephe savaşlarını günü gününe not etmiş ve eser Rusya’da yayınlandıktan sonra emekli kaymakam Nazmi (Osman) bey eseri Türkçeye tercüme ederek 1934 yılında 120 sahife halinde erkan-ı harbiye matbaasında bastırabilmiştir.

General Nikolski’nin notlarındaki aktarımlarından;

“Türkler, cephe gerilerini ve ikmal yollarını sağlama almadan böyle bir harekata girişiyorsa bunun adı “intihar”dır. Başka bir şey olarak adlandırılamaz…”

k31.jpg

Sarıkamış Harekatı

Rus istihbaratından albay Alexiyev’in aktarımından;

“Ermeni gerillalar Arşen ve Reizyan‘dan aldığım raporlar doğrultusunda sayılarının azlığından ve Türklere karşı başarısız olacaklarından çekindiğimi söylediğimde, kendileri ile birlikte 1500 Kürt’ün hareket ettiğini beyan ettiler. Bunların hepsini Kasparyan ve Skolitsa ile birleştirmek sureti ile tokat’tan Van’a kadar olan sahada Türklerin cephe gerisine sarkarak zaferimize önemli katkılarda bulundular.”

Bir başka Rus gizli servis raporuna bakacak olursak;

Kirmanşah’tan Tahran’a…

Kirmanşah konsolosluğu idarecisinin gizli telgrafı,

30 Aralık 1914

Tahran’a.

Kirmanşah’a gelen Amir Han Zaharyants, Kürdistan da ve Hamadan da Türklere karşı Ermeni ve Kürt mücahitlerden birlik oluşturmak niyetinde ve genel saymandan ona belirtilen bölgede herhangi bir göstermelik görev verilmesini talep ediyor. Misyonun planını bildiğini belirtiyor. Kendisine esas olarak güvenmek mümkün müdür?

Talimatınızı rica ediyorum, imza: Dolgopolov

(rgvia fond 2000, liste 1, dosya 3851, yaprak 75)

Sarıkamış‘ı da geçelim mi?

Hadi bir başka yakın coğrafya’ya, Irak cephesine gidelim.

Kut ül amare savaşında Osmanlı kayıpları : 25.000

İngiliz raporlarına göre Kut ül amare şehit olan Kürt unsur : 40 (sadece kırk)

Peki hemen yaşadıkları coğrafyanın yanı başındaki bu savaşta nerede bu asli unsurumuz?

Her neyse.

Çanakkale ve birinci dünya savaşı esnasında Kürtlerin durumu tamamen budur. Dahası da var.

Kürtler neden savaşmaktan imtina etti?

Kürtler savaşa gönüllü olmadı zira Osmanlı toprakları 5. kol faaliyet alanıydı. Osmanlı ile savaşan tüm devletler Kürt coğrafyasında nifak dağıtmak ve Kürtleri angaje etmek için cirit atıyorlardı.

Kürtlere çok önemli vaatler yapılıyordu.

“Osmanlı savaşı kaybedecek, Kürtler kazanan tarafta olursa gelecek onların olur…”

İşte bu vaatler ile Kürtler Osmanlı ordusuna katılmak yerine, kendi bölgelerinde eşkıyalık yapmayı, Osmanlıyı arkadan vurmayı ve İngiliz, Fransız ve Rus kuvvetlerine yardımcı olmayı seçtiler.

Kurtuluş savaşı;

Kurtuluş savaşımız cephelerinde de durum birinci dünya savaşı cephelerinden farksızdı.

Kürtler kurtuluş savaşına iştirak etmedikleri gibi, birinci dünya savaşından güçlü, kayba uğramamış, donanımlı ve zengin çıkmışlar. Kurtuluş mücadelesi veren şanlı ordumuzun amacına ulaşmaması için ellerinden gelen yapmışlardır.

Kürt İsyanları Tablo

Simko isyanı :1919-22

Ali Batı isyanı :11 Mayıs 1919

Şeyh Mahmut Berzenci isyanı :21 Mayıs 1919

Koçgiri isyanı : 6 Mart 1921

Ey bu vatanın asli unsuru olan Kürtler sizin tabirinizle “Türkiye milleti”(!) kurtuluş mücadelesi verirken bunları neden yaptınız?

Hadi diyelim ki tüm Kürtleri genellememek gerek bu isyanlarda, diğer Kürtler ne yaptı? Kurtuluş savaşımızda şehit olan Kürt sayısı kaç?

Bununla ilgili herhangi bir yabancı gizli servis yahut devlet istihbarat raporuna rastlayamadık. Lakin Kürt coğrafyası olarak kabul edebileceğimiz bölgelerin şehit .

sayıları şu şekilde;

Ağrı : 1

Batman : 1

Bingöl : 55

Bitlis : 23

Hakkari : 1

Mardin : 111

Diyarbakır : 110

Muş : 18

Siirt : 23

Şırnak : 8

Şanlıurfa : 152

Van : 43

Toplam : 546

Kurtuluş savaşında verdiğimiz toplam şehit : 15.055 (on beş bin elli beş)

Bu bir kaynak, bir başka kaynakta durum daha da vahim;

http://www.bilinmeye...tulustablo1.png

Tablo

Bir diğerinde ise şu tablo karşımıza çıkıyor;

http://www.bilinmeye...ta-1024x698.png

Tablo

Bu rakamları baz alırken 1920′li yıllarda bu vilayetlerde Türk-Türkmen nüfusunun Kürt nüfusundan daha fazla olduğu göz ardı edilmemelidir. Yani yukarıda verilen rakamlar Türk şehitleri de kapsamaktadır.

Türk ve Kürt şehitlerin rakamlarını yarı yarıya kabul edecek olursak en iyimser rakamla kurtuluş savaşı sırasında sadece

546 / 2= 273 (iki yüz yetmiş üç) Kürt şehit olduğunu idrak edebiliriz…

Şimdi gerek Birinci dünya savaşı, Çanakkale savaşı ve diğer cepheler ile Kurtuluş savaşımız esnasında Kürtlerin bu vatanın asli unsurları(!) olarak milli mücadelelere intikalleri ve verdikleri kayıplar ortada.

Ayrıca Kürt teali cemiyetinin faaliyetleri, Şeyh Sait isyanı, Mutkili Hacı Musa, Yusuf Ziya bey, İhsan Nuri, Vanlı Rasim, Tevfik Cemal ve Teğmen Ali Rıza gibi Kürt hainlerin yaptıkları da TBMM’nin zabıtlarında hala belgeli ve arşivli bir şekilde durmakta.

Bunlar bir yana bizler, Mustafa Kemal’in idam emrini verenin Kürt Mustafa paşa olduğunu da unutmadık hala…

Milli mücadelede Kürtlerin bir başka ihanet vesikası da Ali Galip olayıdır.

İngiliz ajanı Binbaşı Noel, Ali Galip ve Kürdistan teali cemiyeti liderleri Malatya’ya geçerler. Burada bir Kürt birliği kurarak Sivas yolunda Mustafa Kemal’i öldürecekler ve kongrenin toplanmasına engel olacaklardır.

Ancak Mustafa Kemal girişimi haber alır ve tedbir alır.

Malatya’da Türk birlikler İngiliz ajanı, Ali Galip ve Kürdistan teali cemiyeti liderlerini kıstırırlar. Tutuklama emri vardır. Noel, İngilizlerden yardım ister. Saraya baskı yapılır fakat sonuç vermez, en sonunda kaçmak zorunda kalırlar.

Görüldüğü üzere daha Sivas kongresi öncesinde bile Kürtler İngilizlerle, İstanbul hükümeti ile birlikte Mustafa Kemal’e karşıdır.

İngiliz gizli belgeleri de bunu doğrulamaktadır.

28 kasım 1919’da Mr. Kindson’un Londra’ya gönderdiği raporda şöyle yazılıdır:

“Kürtlere her ne kadar inanmasak da onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir.”

9 Aralık 1919 tarihli Yüksek Komiser Robeck’in Lord Curzon’a raporunda ise şunlar yazılıdır:

“Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar. Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor. Kuvvetler, Kürtleri Mustafa Kemal Paşa’ya karşı kullanmak için para ödemeye hazırdırlar”

Bitmedi…

İngiliz gizli belgelerinin verdiği bilgiye göre Kürtler aynı zamanda yunanlılarla da temas halindedir.

Amasya’da yunan temsilcisi ile görüşen Kürtler, Yunanlılara Türk ordusunda ele geçirilen Kürt esirlere iyi davranılmasını ve bu esirlerin Türk ordusuna karşı kullanılmasını önerir. Teklif kabul edilir ve esir Kürtler yunan ordusunun hizmetine girerler.

Kürt-Yunan işbirliğinin en büyük sonucu ise Koçgiri İsyanı’dır. Yunan ordusu büyük ilerleyişe geçmeden hemen önce Kürtler isyan eder. Yunan ordusu Bursa’ya doğru ilerlerken Kürtler Sivas’a doğru yürümeye başlar.

Amerikan askeri Ateşe ‘si durumu şöyle rapor eder:

“… Yunanlılar önemli bir zafer kazanırlarsa Kürt isyanı Türkiyenin arkasını ciddi bir şekilde tehdit edebilir.

Ancak batıdaki savaş Türklerin lehine gelişirse,

Türkler, ellerindeki yarım düzine yetenekli liderden biriyle Kürt sorununa son verebilir. İngilizler kuşkusuz bu durumu bilmektedirler. Gene de Kürt sorunu ile meşgul olduğu sürece Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler. Dolayısıyla Kürt akımına yardımcı olmaktadırlar.

Koçgiri İsyanı’nın başlangıç tarihi sadece Yunan ilerleyişine değil aynı zamanda Londra ve San Remo Konferansları’na da denk gelir. Ankara hükümeti ve milli mücadele Kürtler kullanılarak böylece sıkıştırılmaktadır.

“1071’de Türklere yardım etmeseydik Malazgirt’i kazanamazlardı” ile başlayıp “Cumhuriyeti birlikte kurduk, ama sonradan bize ihanet edildi.” safsataları artık yerini milli duruşa,

milli bilince bırakmalı ve bu vatana ve millete ihanet edenler, arkadan vuranlar değil, Türkiye’nin gerçek sahibi olan Türk milleti konuşmalıdır artık.

PKK ile verilen Şehit verilerimizi de unutmayalım.

http://www.bilinmeye...10/pkktablo.png

Tablohttp://www.bilinmeye...0/pkkharita.png

Tablı

http://www.bilinmeye...arita6buyuk.png

Tablo

http://www.bilinmeye...arita7buyuk.png

Tablo

Türk tarihi

Tolonbey

_____________________________________________________________________________________________

tarihinde tolonbey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

faydalı bir paylaşım. kürt toplumu, türk toplumunun üstünde daima yük olmuştur, kambur olmuştur ve olmaya devam da ediyordur.tarih bize kürt halkının genel olarak sırt biçiçi olduğunu gösteriyor. ölen kürt şehitlerini ve düşmanla çarpışan kürt gazilerini saygı ve hürmetle anıyorum elbette ki fakat bu insanlar bu genellemeyi bozamayacak kadar azınlıktadır... bunların yanı sıra günümüzde, kürtlerin bir kaç çağ geride yaşıyormuşcasına sosyal davranış bozukluğuna sahip olmaları konusu da belirgin ve reddedilemez bir gerçektir. kürtlerin, aydınlanması ve nefretten arınması gereken bir toplum olduğunu düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

faydalı bir paylaşım. kürt toplumu, türk toplumunun üstünde daima yük olmuştur, kambur olmuştur ve olmaya devam da ediyordur.tarih bize kürt halkının genel olarak sırt biçiçi olduğunu gösteriyor. ölen kürt şehitlerini ve düşmanla çarpışan kürt gazilerini saygı ve hürmetle anıyorum elbette ki fakat bu insanlar bu genellemeyi bozamayacak kadar azınlıktadır... bunların yanı sıra günümüzde, kürtlerin bir kaç çağ geride yaşıyormuşcasına sosyal davranış bozukluğuna sahip olmaları konusu da belirgin ve reddedilemez bir gerçektir. kürtlerin, aydınlanması ve nefretten arınması gereken bir toplum olduğunu düşünüyorum.

Bunları söylerken Türk toplumu kendi özeleştirisini yapıyor mu peki ?

not : Şahsıma yüklenme ben Türk milletine mensubum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunları söylerken Türk toplumu kendi özeleştirisini yapıyor mu peki ?

not : Şahsıma yüklenme ben Türk milletine mensubum.

türk toplumunun, kürt sorununda oynadığı rolün, kürtlerin oynadığı rol ile kıyaslanamaz kadar küçük olduğu kanısındayım.tarihten bugüne, tek ulus, tek cumhuriyet, tek bayrak altında barışçıl bir şekilde yaşamayı reddedip ayrılık planları kuran,bunun için kalleşliğe umarsızca başvuran, kaçakçılık ve milleti soyma konularında kendilerini olağan üstü bir biçimde geliştiren bir toplum bence sorunun kaynağının kendilerinde olduğunu gösteren bir toplumdur. biz de devlet ve millet olarak bölücü terör örgütü destekçileri olan bu milli gelir hırsızlarını desteklemek, sahiplenmek istemiyoruz. kürt sorununda ki rolümüz de bu tam olarak. asla "yaşayan her kürt bu bahsettiğim profile sahiptir" demiyorum fakat duruma orantısal ve istatistiksel bir biçimde yaklaşırsak, genelleme yapıldığında bu azınlığın neredeyse kaybolduğunu göreceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlığı ve destek verenleri kınıyorum. Ben şuyum, ben buyum demek bir müslüman için ırkçılıktır ve ırkçılık müslümana yasaklanmıştır. Çok şükür müslümanım ve sizin gibi zihniyetlerden uzağım diyebilecek insanların var olması temennisiyle, tolonbey gibilerinin fitnelerinin insanlardan uzak olmasını diliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bazı gerçekler yok fitne,yok bilmem ne adı altında istediği kadar saklansın.

bu ne fitnedir nede başka bir şey,elde veriler varsa ve bu veriler üzerine konuşuluyorsa bu fitnelik değil bu gerçektir.

buna benzer bir ifadeyi O.Pamukoğlu sık sık dile getirmiş ve oda yazılı kaynakları referans göstermiştir..

Fitne vs konusuna tekrar değinirsek,günümüzde kimin fitne saldığını,kimin halkı ikiye böldüğü özellikler şu günlerde gün gibi ortadadır,siz hala başınızı kuma sokup görmemeye devam edin,ama gerçek her zaman gerçektir ve öyle kalacaktır.

evet,cumhuriyetin kuruluş aşamasında bu devekuşları kadar kürt toplumu da cumhuriyete düşmanlığını,bağnazlığını göstermiştir.aynı bugün olduğu gibi..

ve bunları dile getirmek ne zamandan beri gerçekleri söylemek değilde fitne olmuştur ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim dedem tam dokuz kardeslermis .

Ve yedisini seferberlik zamaninda nasil kaybetigini anlatirdi.

Üc kardesi ile birlikte üstelik ayni cepede ve kendisinden kücük hasan ve huseyini nasil ruslarin onun yasamindan altiklarini anlatirdi.

Omuzundaki kursun izini buyuk bir gururla bana gösterirdi .

Neyse simdi konumuza dönersek.

Yukarda verilen rakamlara göre tunceli 9 sehit vermis.

Yani buda demektirki ruslarin fransizlarin benim ailemle alip veremetikleri bir sorunu varmis gibi gözüküyor :)

Simdi benim bu kaynaklarin saglamligina inanmami bekliyebilirmisiniz??

Link to post
Sitelerde Paylaş

Belirli ırklara karşı bende bir "önyargı" var. Evet, önyargı olduğunu kabul ediyorum. Arapları ve Kürtleri sevmem. Bu iki ırklan bireylerle bizzat fazlaca iletişimde bulundun mu? Hayır. Bu yüzden bunun önyargı oluşunu kabul ediyorum. Ancak yine de önyargılarımda haksız olduğumu düşünmüyorum. Arapları dinlerinden dolayı sevemiyorum, Kürtleri de hep bir başkaldırı ve memnuniyetsizlik içinde oldukları için sevmiyorum. Bu ülkede kim sırf Kürt olduğu için dışlanmış? Lazlara karşı neden bir önyargım yok mesela? Ya da İngilizlere? Tabii ki genelleme yapıp söz konusu ırkın bütün mensuplarını çizmiyorum. Örneğin, ateist bir Arap çok ilgimi çekebilir. Her türlü baskıya rağmen bir şeyleri sorgulayabilmiş olması hayranlık uyandırıcı olur benim için. Aşık bile olurum ben ona!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dostlar,

- Bilin ki herkes kendi tarihini yazıyor. Yani olan olayları kendine göre düzenleyip, kendi gelecek kuşağına bilgi olarak bırakıyor. O yüzden hiçbir belgeyi, toplamın içindeki yerini bilmeden kabullenmemeli.

- Arapları, Kürtleri şunu bunu hain ilan etmek, o çağın gereklerini, gerçeklerini bilmeden yapıldığında sadece cahilliktir. 20. yüzyılda dünyayı saran milliyetçilik akımlarını, bunun Osmanlı yönetim ve tebasına olan etkilerini, dünyanın bir yanında kurulan devletleri, Osmanlı'nın 3 asır süren yozlaşma ve dağılmasını, kötü yönetimini, bitip tükenmeyen savaşları, fakirliği, açlığı bilmeden, dünyayı sadece dostlar ve hainler diye ayıranların dostu kalmaz ki, ırk savunucusu ırkçı kardeşlerimin durumu budur.

- Türkler son asır haric, hiçbir zaman Türk devleti kurmadılar. Çünkü kültürleri, kendilerinden çok daha kalabalık Türk-olmayan unsurlarla beraber yaşama ve onları beraber yaşatmaktı. Bunu da, gittikleri yerlere adalet, birlik, dirlik ve kardeşlik götürerek yaptılar. Irk ve hatta nefret üzerinden yürümeye çalışan kardeşlerim, bu ülkenin en büyük gücünü bilmemekte ve tırpanlamaktalar.

- Kendi kültürünüze, geçmişinize yabancı durmayın. Sevmiyorsanız sevmeyin ama bilip de öyle sevmeyin. O zaman Türk olduğunuzu, ne Kürtlere, ne Araplara, ne Avrupa Birliği'ne, ne Amerika'ya yaslanmak zorunda olmadığınızı, kimseden korkmak, nefret etmek zorunda olmadığınızı, Türk olduğunuzu, kucaklayan, birleştiren, çekip-çeviren, değer katan olduğunuzu, 3000 yıldır bu vasıflarla ayakta durduğunuzu, yayıldığınızı, devletler, egemenlikler ve medeniyetler kurduğunuzu hatırlayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türklüğe bir faydası olmayan yazı. Hernekadar Ulusalcılığı benimsesemde: 1970 li yıllarda Sayın Doğu Perinçeğin Atatürkün Kürtlerle anlaşma yaptığını bu anlaşmaya göre Kurtuluş savaşı kazanıldığında Kürtlere Özerklik verileceği vaadinde bulunduğunu bu yüzden Şayet iktidar olursa Derhal Kürtlere Özerklik vereceği hususundaki söylemleri hiç aklımdan maalesef çıkmıyor!Bakın bir gazeteci olarak Apoyla röportaj yapabilirsiniz bu başka şeydir ama Kürt federasyonu savunursanız işin rengi değişir.Neyse bugün hiç olmazsa doğru yolda ancak vur dediysek öldürmeyelimde!Bu son derece HASSAS bir konudur.Bu gün Ülkücü hareket içinde olan Kürt asıllı kardeşlerimiz vardır.Kalıdıki GAZİANTEP savunmasını Şahan beyi, Maraşın savunmasını Sütçü İmamı neyle izah edeceğiz?Hayır Onlar Kürt değilmiydi diyeceğiz? Şu cümleleri bile kurmak ağırıma gidiyor.Çünkü Türk Kürt yazmak bile hiç hoş değil. Kahrolsun bu Bölücü Siyasi Terör örgütleri!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bende kurtuluş savaşını kürtlerle birlikte verdigmize inanmıyorum.

Kürtleri sevmiyorum, tabi genelleme yapmak yanlış olabilir.Fakat kürtler bize kendilerini kötü tanıttılar.Bu bakımdan sevmemenin suçlusu kürtlerdir.Çevremde ne kadar pis işlerle ugrasan varsa hepsı kürt.İlkokulda kürtler toplanıp savunmasiz çocukları döverlerdi. Türk ve kürt halki arasında kültürel olarak büyük bir uçurum var bunu çevremizde rahatça görebiliyoruz.dişarı çıkıyorum bakıyorum çevreme kürtlerin cogu elinde tespı sagda solda kızlara bakıyo.Bu tur gozlemlerim yuzumden kurtlerden igrendim.

Türkleride eleştiririm kimse bişey demez ama kurtleri elestirince irkcı olurum.Dunyada araplar ve kurtleri malesef önyargılarımdan dolayı sevmiyorum.

Ve Türk ve Kürdün kardeş olduguna inanmıyorum.

Tarihe ve gunumuze baktıgınızda politik olarak surekli yaris halindeler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1970 li yıllarda Sayın Doğu Perinçeğin... Şayet iktidar olursa Derhal Kürtlere Özerklik vereceği hususundaki söylemleri hiç aklımdan maalesef çıkmıyor!...... Neyse bugün hiç olmazsa doğru yolda

Yine bilmediğimiz kavramlara yelken açıyoruz Gerçekçi dostum.

80 yargılamaları sırasında Perinçek mahkemeye şunları söyledi: "Bizi yargılayamazsınız, çünkü biz size polisten de askerden de çok daha fazla yardımcı olduk". 80 öncesinde devrimcilerin, solcuların, muhaliflerin ev adreslerini dergisinde çarşaf çarşaf yayınlayarak, mevcut çatışma ortamında öldürülmeleri için hedef göstermekle yetinmedi, daha da yardımcı olmak için bölgenin krokilerini de vermeyi ihmal etmedi. Perinçek, muhalif solun içinde ancak bir utanç kaynağı, ancak siyasete yeni atılmış çocukları kandıran bir beşinci kol faaliyeti olarak bilindi.

Kahrolsun bu Bölücü Siyasi Terör örgütleri!

Birilerini kahretmeden, yok etmeden yapamıyoruz değil mi.

.

tarihinde ozkanates tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine bilmediğimiz kavramlara yelken açıyoruz Gerçekçi dostum.

80 yargılamaları sırasında Perinçek mahkemeye şunları söyledi: "Bizi yargılayamazsınız, çünkü biz size polisten de askerden de çok daha fazla yardımcı olduk". 80 öncesinde devrimcilerin, solcuların, muhaliflerin ev adreslerini dergisinde çarşaf çarşaf yayınlayarak, mevcut çatışma ortamında öldürülmeleri için hedef göstermekle yetinmedi, daha da yardımcı olmak için bölgenin krokilerini de vermeyi ihmal etmedi. Perinçek, muhalif solun içinde ancak bir utanç kaynağı, ancak siyasete yeni atılmış çocukları kandıran bir beşinci kol faaliyeti olarak bilindi.

Birilerini kahretmeden, yok etmeden yapamıyoruz değil mi.

.

Ben onlarıda çok iyi biliyorum Özkancığım merak etme.

Tamam tamam o zaman yaşasın PKK ve onun işbirlikçileri olan Onlara Özerklik sağlayacak AKP işbirlikçileri! Rahatladınızmı? Tabi tabi onlar Güvercin canım.Ama bu sizin fikriniz.

Tabiki kahredeceğiz. İşbirlikçilerin kahretmek istediği Ordumuzla beraber o kanlı örgütü yok edeceğiz.

tarihinde gerçekçi53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bende kurtuluş savaşını kürtlerle birlikte verdigmize inanmıyorum.

Kürtleri sevmiyorum, tabi genelleme yapmak yanlış olabilir.Fakat kürtler bize kendilerini kötü tanıttılar.Bu bakımdan sevmemenin suçlusu kürtlerdir.Çevremde ne kadar pis işlerle ugrasan varsa hepsı kürt.İlkokulda kürtler toplanıp savunmasiz çocukları döverlerdi. Türk ve kürt halki arasında kültürel olarak büyük bir uçurum var bunu çevremizde rahatça görebiliyoruz.dişarı çıkıyorum bakıyorum çevreme kürtlerin cogu elinde tespı sagda solda kızlara bakıyo.Bu tur gozlemlerim yuzumden kurtlerden igrendim.

Türkleride eleştiririm kimse bişey demez ama kurtleri elestirince irkcı olurum.Dunyada araplar ve kurtleri malesef önyargılarımdan dolayı sevmiyorum.

Ve Türk ve Kürdün kardeş olduguna inanmıyorum.

Tarihe ve gunumuze baktıgınızda politik olarak surekli yaris halindeler.

Hiena kardeşim, daha 30 yıl önce,

Güneydoğu'nun insanı, portakalı ancak hapiste görür, tadardı.

Kasabaya tek bir kasa sebze gelir, onu da kapan kapatırdı.

Öğretmenlerin soba küllerinden yanmamış kömürler ayıklanır, ısınılırdı.

Güneydoğu'da yaşam koşulları sertti, hayatta kalma kavgası vardı.

Bu yüzden gün gelir, bahçeye giren bir tavuk yüzünden vuruşulur, ölünürdü.

İki dakika durup kendimize soralım,

Bize öğretilen sadece Arap ve Kürt kardeşlerimizi küçümsemek mi,

Yoksa kendimizden, kendimizin her renginden korkarak yaşamak mı.

Ötekileştirilmeyen, düşman haline getirilmeyen, korku neslesi haline getirilmeyen rengimiz var mı.

Beyaz Türkler, kendilerinin sivil silahşörlerini bile gözlerini kırpmadan kıyımdan geçirmişken,

Diğer grupların halini, hele muhaliflerin ve azınlıkların halini bir durup düşünmek gerekmez mi.

Bugüne kadar korkutulmadığımız, ondan korkutulduğumuz için kıyımdan geçirilmesine göz yummadığımız hangi grup kaldı.

Bu ülke, 5.000 adet Beyaz Türk'ün değil; bu ülke, onun içinde yaşayanların.

Bu ülke Kürtlerin, Arapların, Türklerin, Alevilerin, solcuların, muhaliflerin, aydınların, dindarların, ülkücülerin, bizim bütün renklerimizin.

Bu kültür 3.000 yıl başkalarıyla birlikte yaşayarak ve başkalarını birlikte yaşatarak ayakta durdu.

Etrafınıza bu gözle bir bakın; çekilen onca acıya karşın, yine de yeşermekte olan fidanı göreceksiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiena kardeşim, daha 30 yıl önce,

Güneydoğu'nun insanı, portakalı ancak hapiste görür, tadardı.

Kasabaya tek bir kasa sebze gelir, onu da kapan kapatırdı.

Öğretmenlerin soba küllerinden yanmamış kömürler ayıklanır, ısınılırdı.

Güneydoğu'da yaşam koşulları sertti, hayatta kalma kavgası vardı.

Bu yüzden gün gelir, bahçeye giren bir tavuk yüzünden vuruşulur, ölünürdü.

İki dakika durup kendimize soralım,

Bize öğretilen sadece Arap ve Kürt kardeşlerimizi küçümsemek mi,

Yoksa kendimizden, kendimizin her renginden korkarak yaşamak mı.

Ötekileştirilmeyen, düşman haline getirilmeyen, korku neslesi haline getirilmeyen rengimiz var mı.

Beyaz Türkler, kendilerinin sivil silahşörlerini bile gözlerini kırpmadan kıyımdan geçirmişken,

Diğer grupların halini, hele muhaliflerin ve azınlıkların halini bir durup düşünmek gerekmez mi.

Bugüne kadar korkutulmadığımız, ondan korkutulduğumuz için kıyımdan geçirilmesine göz yummadığımız hangi grup kaldı.

Bu ülke, 5.000 adet Beyaz Türk'ün değil; bu ülke, onun içinde yaşayanların.

Bu ülke Kürtlerin, Arapların, Türklerin, Alevilerin, solcuların, muhaliflerin, aydınların, dindarların, ülkücülerin, bizim bütün renklerimizin.

Bu kültür 3.000 yıl başkalarıyla birlikte yaşayarak ve başkalarını birlikte yaşatarak ayakta durdu.

Etrafınıza bu gözle bir bakın; çekilen onca acıya karşın, yine de yeşermekte olan fidanı göreceksiniz.

bu ülke kürdün,türkün,arnavutun,çerkezin,dinsizin,dindarın, doğru söylüyorsun. ama bu ülke asla bu ülkeyi bölmek isteyenlerin değil. 3000 yıl boyunca da bu birlik, ülkeyi bölmek isteyen insanları sineye çekerek korunmadı. an itibariyle hiçbir türk oğlu türk bu ülkenin bölücülerine destek çıkmaz. bir arnavut olarak bende çıkmam ve soydaşlarıma kefilim. bir çerkez de çıkmaz, lazı da çıkmaz, abazası da çıkmaz. kimin çıktığı gün gibi meydanda. önyargı iyi bir şey değildir ve herhangi bir çıkarımda bulunulması için yetersizdir. fakat belli bir önyargı genelleşmeye başlarsa çıkarım yapmaya da başlanır, yapılan çıkarım da, önyargının yayılması ile aynı orantıda, kabullenmeye başlanır.ve zamanla önyargı, önyargılığını kaybeder,kendi gerçekliğine bürünür. kürt sorunu da budur. kürt sorundur. kürt çoğu zaman kürt için bile sorundur. az biraz şehir yüzü görmüş bir kürt farklı bir kürt ile aynı apartmanda oturmaktan bile kaçınır.sosyal yaşantısında olabildiğince kaçınır soydaşından çünkü bilir kendisine sıkıntı getireceğini.bunlar rutin yaşantıda karşılaştığımız durumlardır.tekrardan söylemek istiyorum, bahsettiğim kitle tüm kürt toplumu değildir. çoğu kürttür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte böyleee,

Bu ülkeyi koruyan kollayanların bu ülkeyi parçalamak isteyenlerin kafasına BALYOZU indirenlerdır bu ülkenin aslı vatandaşı..

Türküyle

Kürdüyle

Çerkezi

Abazasıyla

Lazıyla

Gürcüsüyle

Arabıyla veseiresiyle.

Bu ülkeyi parçalamak Türkte olsa onunda düşmeniyiz..

Üç yıl Sarıkamışda görev yaptım.

Şunu gördüm şunu öğrendim.

Kürtler Jandarma görmek istemezler

Polis görmek istemezler

Eskerlik yapmak istemezler.

Medeniyetin herşeyinden nefret ederler çoğunlukla.

Bu nedenle medeniyete karşıdırlar.

Eskeri okuldaykan yaz aylarında üç arkadaş olarak Erzincan sağlık dayrasında çalışırdık.Dağ köylerine ileç dağıtır evleri dezenfekte ederdik beş kuruş almadan.

Bir gece saat 23,00 sıralarında Erzincanın dağ köyü Erzincan şelelesinin bulunduğu köye gittik.Köyde bir kalacak yer aradık.Sonunda bir ışık gördük kapıyı çaldık adam açtı kapıyı içerde çalışıyordu.

Nerde buranın muhtarı azası dedik.Elimizde validen bir kağıt var.Bunlar bizi misefir edecek dedik.Adam hele içeri gelin dedi.

Girdik içeriye,adam dediki bu köyün tümü yaylaya çıktı.

Dedimki yahu burasıda yayla.

Köylü yaylaya çıkmamış olsaydıda sizi konuk almazdılar.

Peki dedim sen niye bizi içeri aldın?

Dediki ben dersim harbı dolayısıyla Bursaya SÜRGÜNE gönderildim.

Orda 15 yıl kaldım INSANLIK öğrendim bu nedenle sizi severek içeri aldım.

Bunu söyleyen Erzincanın Gırnevik köyünden bir kürt vatandsımız.

Ve o gece onun evinde kaldık.

Bu kürdün ne demek istedigini umarım anlamışınızdır.

Biz ıyı ınsanlarla degil kötü ınsanlarla sorunumuz vardır.

Biz Irkları degil iYİYLE KÖTÜYÜ ayrıştırırız.

Bunuda her medeni ınsan yapmak zorundadır.

Osmanlı kürtleri dağlardan indirip medenileştirsin deye iki eskeri birlik kurar.

Ağaları subay yapar gerisinide esker.

Alayda hanki silehler varsa o silehleri bunlara verir.Hepsinede maaş bağlar.

Kürtler iki ay kadar bu iki alayda eyitim yaparlar.

Bir gün alay komutanları sabahlayın kışlalara gelirlerki ne kürtler var nede sılahlar,alıp dağlara kaçmışlar.

Erzincanda kürt olmayan halk arasında şöyle bir laf vardır.

Kürtten evliya

Koyma avluya

Ya samıyı çalar

Yada sambağıyı.

Samıyla

Sambağı boyunduruğu öküzlerin boynunda tutan cubuk ve çubukları birbirine bağlayan ipcikler.

Bunu demekle ne bulursa götürür demek istiyürler.

Abdulhamit bunları sılahlandırdığı için Türk köylerini kolayca soyabiliyürdüler.

Çünkü diger halkta sılah denen birşey yoktu.

Bu konuda geçmişte yazdığım yazılarımvar.

Ararsanız bulursunuz.

Ama dürüst Kürtler benim nazarımda dürüst Türklerle eşittir.

Tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiena kardeşim, daha 30 yıl önce,

Güneydoğu'nun insanı, portakalı ancak hapiste görür, tadardı.

Kasabaya tek bir kasa sebze gelir, onu da kapan kapatırdı.

Öğretmenlerin soba küllerinden yanmamış kömürler ayıklanır, ısınılırdı.

Güneydoğu'da yaşam koşulları sertti, hayatta kalma kavgası vardı.

Bu yüzden gün gelir, bahçeye giren bir tavuk yüzünden vuruşulur, ölünürdü.

İki dakika durup kendimize soralım,

Bize öğretilen sadece Arap ve Kürt kardeşlerimizi küçümsemek mi,

Yoksa kendimizden, kendimizin her renginden korkarak yaşamak mı.

Ötekileştirilmeyen, düşman haline getirilmeyen, korku neslesi haline getirilmeyen rengimiz var mı.

Beyaz Türkler, kendilerinin sivil silahşörlerini bile gözlerini kırpmadan kıyımdan geçirmişken,

Diğer grupların halini, hele muhaliflerin ve azınlıkların halini bir durup düşünmek gerekmez mi.

Bugüne kadar korkutulmadığımız, ondan korkutulduğumuz için kıyımdan geçirilmesine göz yummadığımız hangi grup kaldı.

Bu ülke, 5.000 adet Beyaz Türk'ün değil; bu ülke, onun içinde yaşayanların.

Bu ülke Kürtlerin, Arapların, Türklerin, Alevilerin, solcuların, muhaliflerin, aydınların, dindarların, ülkücülerin, bizim bütün renklerimizin.

Bu kültür 3.000 yıl başkalarıyla birlikte yaşayarak ve başkalarını birlikte yaşatarak ayakta durdu.

Etrafınıza bu gözle bir bakın; çekilen onca acıya karşın, yine de yeşermekte olan fidanı göreceksiniz.

Güneydoğuyla ilgili çok hikaye anlatılıyor..Ama zorluk çektikleri sanırım bir gerçek..

Kardeşim bu fidan yetişir mi bilmiyorum..

Bana göre türkiye her geçen gün bir iç savaşa daha çok yaklaşıyor gibi geliyor.

Dileğimiz türk ve kürdün kardeş kardeş yaşaması

fakat kürt liderleri ve politikası her geçen gün güçleniyor..

Ve bunlar yeterli gücü kendilerinde bulduklarında savaşmaktan çekinmeyecekler.

Kürt nüfusu türk nüfusundan yaklaşık 5 kat daha hızlı artıyor..

Cumhuriyetin ilk yıllarında güneydoğuda binlerce türk varken bugün o bölgelerde türk nüfusunu arayıp bulmak oldukça güç..

Ben savaşmadan ve kan dökülmeden doğunun kürtlere verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Fakat bu imkansız gibi birşey..

Ben her şeyin kan dökülmeden savaşılmadan yapılması taraftarıyım..

Umarım Türkiye bu mesele yüzünden daha fazla zarar görmez.

Fakat iç savaş potansiyeli oldukça yüksek...

Ve gelecekte birgün illa bu savaş patlak verecek..

Umarım kansız savaşsız ve ekonomi zarar görmeden bu meseleler atlatılır.

Eğer bu iç savaş çıkarsa hem kürtler hem türkler on yıllarca bu savaşın yıkıcı etkisini atlatamayacak bir durumda olacak..İki tarafta kendisinin ipini çekmiş olacak...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...