Jump to content

Muhammed Tevrat ve Incil


Recommended Posts

Merhaba,

Bu konuda müslümanlar genelde çok yanlıs bilgilere sahipler. Kuran Tevrat ve incilin tahrif edildigini söylemiyor. Daha dogrusu, eklemeler yapıldıgını söyluyor, bazı kitaplarin saklandıgını (apokrif) soylüyor... Ve en önemliside, Tevratın (ilk bes kitabın) yanlıs " harekelerle " yanlıs okundugunu soylüyor. Bilinmeliki arabcadaki gibi, süryanice ve ibranicede sesli harfler yazılmiyordu Muhammed döneminde. Hatta, tevratin kelimeleri çok el yazma rulolarda yapısıktı, ve bir çok okuma ve desifre varyantları vardı...

Muhammed döneminde, masoretler nüshaları ayıklama sürecini amorayimlerin daha once baslattıgı dogrultuda, hızlandırmıslardı. Bir çok uymayan el yazmaları yok ediliyordu, ve helenistik ve iskenderiye kiraati öne çıkarıllıyordu. Bu islemlere, kohanim olan, yani Aharon soyundan gelen Medine rahibler siddetle karsı çıkıyorlardı. Ve bu siddetle kınama kur'anda aynen naklediliyor. Bir çok uzmanca, Muhammed kendi kanonik Mukaddes Kitabını kurumsallastırmak istemisti. Hakikaten, bazı kanonik inciller kadar eski, hatta dahada eski olan apokriflerle benzerlikler var Kuranda. Hakikaten geç dönem hıristiyanlıkta icat edilen Tanri oglu ve teslis kavramlarıysa reddedilir, Tevratin ögretileri dogrultusunda.

Özetlersek, o dönemde Tevrat hala harekesizdi ve tamamen sabitti. Fakat desifre edilme hataları söz konusuydu, ve incil Isanın kendi ögretileri anlamında kullanılmaktaydı, o el incil yazmaları anlamında degil.

Ayrıca, Muhammed Tevrat'in tarihi ögretmek veya uzay bilimi vermek için degil de insanları tanrıya yönledirmek amacıla kaleme alındıgını herkesten daha iyi bilmekteydi elbette. Lakin Araplar sami dilinin inceliklerini çabuk gelisen toprakları ve karısan milletler için arapçayı asama asama sadelestirme sonucunda, kendi kitaplarını dahi anlamaz hali geldiler.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Su Tevrat'in eski örnelerde kelimeler arasinda bosluk oldmadigini görebiliriz, ibranicedeki nushada sesli harfler dahi yok ! Okuma ve desifrede eski Babil, Sumer kulturu ve hellenistik etkiyle bilgin Rahipler, Amorayimler ve Massoralar'ca surgunden itibaren saga sola çekilerek okumalarin ne denli orijinal nushadan uzaklasmaya el verisli oldugunu tahmin edebiliriz...

2nd_century_Hebrew_decalogue.jpg

septuagint-manuscript.jpg

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

(Nisa/46) : "Yahudilerden, (Tevrat'taki) kelimelerin konuldukları yerleri değiştirip tahrif edenler (mânâlarını bozanlar) ve dillerini eğip bükerek ve dîni yererek : “İşittik ve isyan ettik. İşit, işitmez olası ve “râinâ” (bize bak: yahudi dilinde ahmak)” diyorlar. Ve eğer onlar, “İşittik ve itaat ettik, işit ve bize bak.” deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha sağlam (daha iyi) olurdu. Küfürleri sebebiyle onları lanetledi."

Bu ayette söz edilen tahrifin kelimelerin taskiminde ve sesli harflerle biçimlendirilmesinde, Muhammed'e karsi yapildigi gibi, orijinal manadan uzaklastirilmasi olarak zikrediliyor. Buna Yesribli Kohanimler de kizmaktaydi. Ve Massoralarin sumer, babil ve yunan kulturune göre "bilgin" desifreyi empoze etmesiyle, kendi babil istilasi öncesinden kalma midrasim ve okuyusularinin yok olma endisesindelerdi. kuran bu nedenle hem Tevrata uymayi emrediyor onlara, hem de bu yapilmakta olan Massoralarin biçimlendirmelerini elestiriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran nisa 46 da tevratı kastetmez, kelime oyunu ile muhammedle dalga geçilmesini anlatır. Oraya tevrat uydurması zorlamadır.

Maide 33-48 arası ve nicesinde tevrat ve incilin o devir için doğru, tastikli ve orjinalliğinin korunmuşluğu kuranda bol bol zikredilirki yarattığı çelişkiler kuranı çöpe atmaya yeterde artar bile. Yani islam bu doğrulama,tastikleme manevrasıyla kendini sağlama alıp kabul ettirmeye çalışmakla büyük hata yapmıştır. Ardından gelenlerede tevrat incil bozulmuştur yalanı kalmıştır ki kuran onları yalanlar, yani kendini yalanlar.

Üçüde insan ürünü, üçüde çelişik birbirleriyle, üçüde dünyayı cehenneme çevirmekte emperyalizmin oyuncağı konumunda.

Sevgi saygımla...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen önce okudun mu anlatilanlari, veya okudunsa anladin mi ? Muhammed döneminde, Tevrat degisik okunmaktaydi. Kelimeler yapisik ve sesli harfsiz idi... Massoralar bunu standartlastirmaktalardi. Bu nedenle, Kuran Yesribdeki Kohanimlerin versiyonu ile uyusmaktaydi. Tefsir kitaplari sureleri bir çok israiliyyat ile yorumlamaktalar bu nedenle. Örnegin Firavunun sudan çikarilmasi bir israiliyatta bulunmakta... Hiç bir bilgisi olmadan yoruma soyunanlara bayiliyorum. Ne akil, hem konuyu zaptetmeyeceksin, hem senelerce filoloji, tarih tenkit egitimi alip, lisanslari alan kimseleri kendince elestireceksin.

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran nisa 46 da tevratı kastetmez, kelime oyunu ile muhammedle dalga geçilmesini anlatır. Oraya tevrat uydurması zorlamadır.

(...)

Sevgi saygımla...

(Al-i Imran/78) : ”Onlardan bir grup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken, dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri, Tanri katından olmadığı halde, Bu Tanri katındandır derler. Onlar bile bile Tanriya iftirâ ediyorlar."

Burada da Yahudiler kelimelerle oynamakla, ve Tevrat için de böyle yapmakla suçlanmaktalar. kuran ayristiklari konularda hukmedilmeden de bahsedilmekte zaten bu nedenle.

(Muminun/53) : "Fakat emirler konusunda ayrıldılar, kendi kitaplarından diger kitapları inkar ettiler ve her bölük, kendi elindekine razı oldu, onunla övünmiye koyuldu."

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tefsirlerde İsrailiyat mı var ne var bizi hiç ilgilendirmez. Biz tefsire bakıp da Kuran'da şu yazıyormuş demiyoruz. Arapça dediğimiz dil de bizlerin dili gibi bir insan dili. Allahça değil, uzaylıca değil. Bizim gibi insanların konuştuğu sıradan bir dil. O yüzden kolaylıkla tercüme edilebilir. Kelimelerin anlamı zamanla değişmiş ise, dil bilim diye bir şey var. Onu da anlarız. O yüzden tefsire mefsire bakmıyoruz. Kuran'da ne yazıyor ona bakıyoruz.

Kuran'da ise insan haklarına, insan özgürlüklerine ve insanlık erdemine tümden ve toptan aykırı şeyler yazıyor. Hiç bir ipe sapa gelir bir şey yazmıyor. Apaçık görünüyor ki bu metinleri Tevrat'tan kopya çekerek cahil yağmacılar yazmış. Tevrat da Mısırlılardan kopya çekilerek yazılmıştır.

Bu bu kadar açık, net ve kesin. Bunu eğip büküp bir şey söylüyorum havalarında Kuran'ı bir şeymiş zannettirme çabaları yersiz. Kuran'ı yazanların son derece cahil kişiler oldukları apaçık. Bunda hiç şüphe yok. Çağlarının bilgisinin bile gerisinde koyu cahil kişiler. Kuran'a bir tane insanlığa yararlı, dişe dokunur işe yarar bir bilgi yazmayı başaramamışlar. Varsa yoksa inanç, cinsiyet ve hür - köle ayrımcılığı, öldürün, savaşın, cizye alın, işgal edin, din dayatın... Başka bir şey yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dunyada ne cahil ve aptal insanlar var. Ha konusmussun, ha konusmamissin, hiç fark etmez. kendi istediklerini gerçek olarak görurler, ve iki ile iki dört edercesine aksini ispat etsen köpurur hakaret ederek saldirirlar. Benim kimseye bir sey ispat etmek gibi bir derdim yok, buna ayiracat vaktim de yok. Ben bilimsel veriler paylasiyorum, ilgilenen faydalanir, ilgilenmeyen isine bakar. Saygilar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerçekten dünyada öyle aptal ve cahil insanlar var ki, apaçık cahil yağmacıların yazdığı metinleri bir matah şeymiş gibi sunma çabası içine giriyorlar. Buna kendileri inanıyorlarsa ayrı bir aptallık, inanmıyor propagandasını yapmaya çalışıyorlarsa ayrı bir rezillik. Her durumda bu ilkel, vahşi yağmacı yazmalarını savunmaya kalkışmak insanlık adına bir utanç...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Levia yine kızmışsın.. :) Direk kişisel ısırma pozisyonu almışsın. Bak verdiğin ayetlerin hiç birinde tevratın bozulduğunu yada farklı okunduğunu değil, birilerinin bilerek çarpıtarak (tıpkı senin gibi) nasılsa kimse anlamaz diye anlamını farklı yorumlarla sözel kullandığını belirtir. Bilimsel veri diye bize kuran denen arabın çakma kitabındaki ayetlerin anlamını farklı gösterme çaban ahanda o ayetlerde yazanlardır.

Ayet farklı okunmuyor, sen insanları bilimsel,filimsel saçmalamalar diyerek anlamaz bilmez yutarlar demogojinle ortalıkta dolanıyorsun.

Haddini aşma,senin sözde bilimselliğinide senide severim. ;)

Sevgi saygımla...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dunyada ne cahil ve aptal insanlar var. Ha konusmussun, ha konusmamissin, hiç fark etmez. kendi istediklerini gerçek olarak görurler, ve iki ile iki dört edercesine aksini ispat etsen köpurur hakaret ederek saldirirlar. Benim kimseye bir sey ispat etmek gibi bir derdim yok, buna ayiracat vaktim de yok. Ben bilimsel veriler paylasiyorum, ilgilenen faydalanir, ilgilenmeyen isine bakar. Saygilar.

Siz musanın asa,sını biliyormusunz. Önce yılana döndü korktu kaçtı. Sonra ejderha oldu sildi süpürdü ama firavun teslim olmadı o gene bildiğini okudu iki denizin arasında bogulmayı seçti!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eski Misirda, yilanlar dehsetli ve korku uyaran bir sinsi yaratik olarak görülmektelerdi. Rê'nin bir yilanca isirilmasindan sonra, Isis ancak onu hayata döndürebilmisti. Her gece günesin kaybolmasina Apofis adinda bir yilanin onu yutmasi nedendi... Kimi güçlü sihirbazlar denizi açip, dibindeki esyalari çikariyorlardi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Levia ,sahip olmadığın bilgiyle ,ibraniceyle fikirler üretmeye çabalamışsın ama olmamış. Bilmek zorunda da değilsin bunları ama uydurma . Kohanimler keimesine çok güldüm. Kohenlerler gibi komik bir şey olmuş. Ya kohenler de ya sadece kohanim de.

tarihinde mark of cain tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Eski Misirda, yilanlar dehsetli ve korku uyaran bir sinsi yaratik olarak görülmektelerdi. Rê'nin bir yilanca isirilmasindan sonra, Isis ancak onu hayata döndürebilmisti. Her gece günesin kaybolmasina Apofis adinda bir yilanin onu yutmasi nedendi... Kimi güçlü sihirbazlar denizi açip, dibindeki esyalari çikariyorlardi.

21. Yüzyılda ve şehir hayatı yaşıyorum. Yılanları sadece tv de görüyorum ayrıca vahşi dediğim çita yıda nedense yılından korkuyorum içime ürperti giriyor ama çıtayı görünce onu öpüp sevesim,elle dokunma isteğim geliyor. Yılan hala ürperti veren birşey günümüzde,

"alçak yılan gibi süzüldü sinsice aramıza girdi. Yılanın soyu ondan bu beklenir" gibi cümlelerle yapılan birşeyi maddeye mana vererek anlatırız. Musaf ta böyle onlatimlar sıkça var. O kültür maddeye mana vererek kendi ataların anlaşa biliyordu. Araya yıllar ve kültür farkı girince anlaşılan kelimeler anlamsız hal aldı düz okunun ca,kelimeler sabit bırakılınca. Asa yılana nasıl döner! 21. Yüz yılda bile insanlar yanlarında asa taşıyor. Madde olarak şekil değişsede görev bakımından aynı " işimizi gördüğümüz güç,kuvvet aldığımız" her hangi madde asa oluyor. Peki bu yılana nasıl dönüyor?

Birde düşüncelerimiz var yanımızda gezdirdigimiz!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eski Misirda, Heka asasi olaganustu harikalar gerçeklestirme gucune sahipti. Ucunun yuvarlasmis sekli, bir suruyu yöneten çoban gibi, Firavunun insanlara rehberligini simgeliyordu.

47.jpg

Eski Misirda, Bayram gunlerinde, Firavunun hekimleri ile Set sihirbazlari meydanlarda sihir yarislariyla senlik yaparlardi....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizinle aynı firakanstan konuşmuyiruz ben ne yazdım siz ne anlatıyorsunuz. Evrim var ise asa evrim geçirdi. Birde böyle düşünün. Yarışma programlarinda,oyunlarda bilmem ne dallarda insanlar asa larıyla harikalar yapıyor. Insanlar oraları panayır,şenlik yeri yapar o günler bayram günü olur. Üçbin yıl önce nasılsa şimdi de aynı. Siz hala asa ya sihirli tahta diye bakarsanız o hala var sihirbazlar ancak göz boyar onun dışına çıkacak güçleri yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O bizim bu çagimizdaki algimiz. Eskiler, sihirbazlar da dahil olagan ustu guçlerle sihirlerini gerçeklestirdiklerini, ve fiziksel kanunlari zorladiklarindan emindiler. Tipki depremin bir ceza oldugundan emin olduklari gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki o insanlar aptal biz gibi gerçekle,sihiri ayırt edemiyordu. Firavun damı aptal,beyinsiz! Musanin karşısına onca mecnun,büyücü çıkartıyor hepsinin farklı farklı özellikleri var bir birlerine hiç teslim olmamışlar hemde ama Musanin rabbine teslim oluyorlar. Firavun gibi yaşayan,gözüken bir gücün himayesi altında üstelik firavun musayi halkın önünde kim yenerse ödül vereceğini söylediği halde. Teslim olan mecnun,büyücüler ne gördü de firavunun dediklerini unuttular! Onların gördüğünü firavun ve askerleri de gördü neden peşinden gittiler çok mu akıllı oldukları için ikiye ayrılan nil nehrini gören biri Musanin peşine hangi akla gider. Üstelik Musanin yanında gelenler de firavundan kurtulduktan sonra başka kavim lere dagiliyo. Musa az bir toplulukla hak olanı yaşıyor. Bu kıssa yı nasıl okuyorsunuz o insanlar büyüye aldanacak kadar aptalmıdırlar yoksa bu bir hikaye geçmiştekilerin masalarımı diyeceksiniz.

Üç bin yıl önce yasadaydinız o toplum deprem için ne düşünüyorsa öyle inanacaktınız. Akillinin biri depremi allah veriyor yada ben yapıyorum diyip gücü kullananın peşinden gidecekdiniz. Şimdi Teknolaji var cevap veriyor birzamanlar cevap verilmeyenlere ama hala insan batıl düşünceleri taşıyor. Birine birşey oluyor birisi ordan çıkıyor allah cezasını verdi diyip peşine insan toplaması gibi

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...