Jump to content

Allahu Eckber sözü nerden geliyor ?


Recommended Posts

Merhaba.

Allahu Eckber yani Türkceye cevirirsek "Allah en büyüktür" sözünün ben temelini arastirmak istedim.

Belki bildiginiz gibi Ezanda da günde 5 kere Allah En büyüktür diye bagriyorlar.

Peki bu neye dayaniyor neden bunu söylüyorlar ?

Bir kac yabanci (Ingiliz,Alman Forumlar ve diger) Ateizm forumlarinda bunun üzeri ilginc seyler okudum.

Allahu Eckber sözü Islamin baslangicina kadar gidiyor.

Diger Forumlara göre Allah mekkede bircok Tanridan biri yani Putdan biri olurken yeni Müslümanlar Allahu Eckber bagirmaya baslamislar. Yani Allahtan büyügü yok, O Tanrilar o putlar arasi Allah en büyügü.

Bu Ezani'da aciklamis olur. Ezanda günde 5 kez Allah enbüyüktür ve Muhammed onun elcisidir diye söylenir bunun Amaci Gayrimüslümanlara bu bilgileri kafalarini kazimak her gün dinletirmek.

Peki Allah zaten Tek Tanrisa Allahu Eckber demek yani En büyügü Allahtir demek, baska Tanrilarin varligini idda edip Sirk kosmak degilmidir ?

Sizin bu konu üzeri bilginiz ne ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahu ekber sözü, en büyük allah demek midir, yoksa allah tektir demek midir?

Benim bugüne kadar bildiğim allah tektir demektir.

''Allah en büyüktür'' demektir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

bağlamına göre enteresan bir anlamı vardır...

kötülüklere ve zulme karşı bir başkaldırı çığlığı olarak söylenmiş ve artık bir sembol olmuştur...

insanları ezip üzüp zulumler altında inleten güçlü büyük odaklara gruplara çetelere karşı söylenmiş...

onlara sizden büyük allah var denilmiş...

sizin hepinizden büyük en büyük bir adil hesap sorucu zulmünüzün cezasını soracak...

zalime karşı söylendiğinde en doğru anlamını bulur...

bizlerde bu söz ile zulme dur deme hareketinin başladığını anlarız...

yani anlamalıyız...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahu ekber sözü, en büyük allah demek midir, yoksa allah tektir demek midir?

Benim bugüne kadar bildiğim allah tektir demektir.

evet, en büyük demektir.

KBR kökünden geliyor.

dişili kübra'dır. mahkeme-i kübra'da ki kübra.

ya da mesela yeni padişah, padişah'ın ekber evladı seçilir gibi.

aynı kökten kibir, büyüklük taslamak anlamına geliyor.

öğretmek gibi olmasın tabii de maksat bilgi paylaşmak :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba.

Allahu Eckber yani Türkceye cevirirsek "Allah en büyüktür" sözünün ben temelini arastirmak istedim.

Belki bildiginiz gibi Ezanda da günde 5 kere Allah En büyüktür diye bagriyorlar.

Peki bu neye dayaniyor neden bunu söylüyorlar ?

Peki Allah zaten Tek Tanrisa Allahu Eckber demek yani En büyügü Allahtir demek, baska Tanrilarin varligini idda edip Sirk kosmak degilmidir ?

Sizin bu konu üzeri bilginiz ne ?

Cahiliye çağı olarak bilinen dönemde de Allah'a ahad ve ulaşılmaz gözüyle bakılmıştır. Bununla beraber farklı kabilelerin alt düzeydeki Tanrılarına (yani, Hubel Lat, Uzza, Menat gibi putlara / yıldızlara) da o'nun şefaatçileri olarak bağlanılmıştır...

Bu noktada kur-an'ın putlara atıf yaparak kullandığı "min dunillahi" ifadesi dikkat çekiyor. ki çevirmenlerin üstünde ittifak edemediği çok sayıdaki sözcükten birisi de bu. Meallere bakarsanız: Allahtan başka / Allahı bırakıp / Allah haricinde vb. çevirilerle karşılaşırsınız. Bana göreyse en doğru çeviri "Allah'ın astları" şeklinde olmalı. ancak ne hikmetse hiçbir çeviride bu mana verilmemiş ! Diyanetin çevirisi ve benim yaptığım çeviriyi karşılaştırdığımda ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır.

Nahl suresi 20: Allah’ı bırakıp da taptıkları şeyler, yaratılmış olduklarına göre hiçbir şey yaratamazlar...(Diyanet çevirisi)

Nahl suresi 20: Allah'ın astlarından (min dunillahi) dua ettikleriniz hiçbir şey yaratamazlar...

ikinci sırada okuduğunuz çeviri bana ait. Diyanetin çevirisi yanlıştır diyorum çünkü; Arapçada "Den / dan" eki olan "Min" lafzını ayetten çıkartmışlardır. Tabii ki aynı sözcüğü "Allahtan başka" şeklinde çevirenlere de yanlış çeviri yapıyorlar diyemeyiz. fakat,

Arapçada "ondan başka" ifadesinin tam karşılığı: "min gayrihi", "Allahtan başka" ifadesinin tam karşılığı ise: "min gayrillahi" şeklinde söylenebiliyor. "dunuhi" dediğimizde "onun astları" olarak okumanız daha doğru olur. Bu nüans önemlidir.

http://tr.wiktionary.org/wiki/dun

http://tr.wiktionary.org/wiki/madun

çeviriyi bu şekilde yaptığımızda kur-an kontekstine daha uygun hale gelir diye düşünüyorum. Çünkü Allah daha büyüktür / En büyüktür. (ekber)

kelimenin kullanımıyla ilgili bir örnek daha verelim:

Nisa suresi 48: Şüphesiz Allah, kendisine ortak (şirk) koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun altında (dune) kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.

Bildiğiniz gibi "Şirk" en büyük günahtır. Diğer günahlar ise onun dunundadır (altındadır.)

Demek ki Dunillah = Allah'ın astları anlamına geliyor. Allah ise bu sebeple EKBER (daha büyük / en büyük) olarak anılıyor...

Evs b. hacer et-temimi (ö.620)'nin şu beytinde söylediği gibi:

"Yemin ederim ben lat'a, uzza'ya ve onun dinini benimseyene.

ve yemin ederim Allah'a, kuşkusuz onlardan daha büyüktür allah..."

Peki Allah da tıpkı Lat, Menat, Uzza gibi bir put mudur ?

Ankebut 17: ...ta’budune min dunillahi evsanen = Allahtan başka putlara tapıyorsunuz

"Allahtan başka putlar" derken Allah da putlardan bir put olarak mı kabul ediliyor ? Burası yoruma açık... "Allaha tapmıyorsunuz da putlara tapıyorsunuz" şeklinde de anlaşılabilir ! Fakat bu mana, kur-an kontekstine aykırıdır. zira müslümanlar arasında ittifakla kabul edilir ki, müşrikler Allahı bırakmazlar, ancak putları Allaha ortak koşarlar. o halde Allah bir put mu ?

Bu noktada durup, meseleyi en başından ele almak gerekiyor !

Bildiğiniz üzre Kabe'de 360 Put bulunmaktaydı. Bu putlar arasında Hubel ismindeki put'un oldukca önemli bir yeri vardır. Ay tanrısı olarak bilinen Hubel, Mekke'de Kureyş kabilesinin hüküm sürdüğü sıralarda tapınılan baş tanrıdır. Kırmızı bir taş türünden yapılmış heykeli Kabe'nin içinde bulunuyordu. önemli olaylarda danışılmak üzere kullanılan 7 oktan oluşan fal oklarıyla tanınırdı. Bir ilah olarak Mekke'nin koruyucu ilahı (Savaş tanrısı) olarak görülürdü. Hubel'in Arabistan'da ortaya çıkmadığı, buraya sonradan getirildiği de biliniyor. Zira adı incelendiğinde, bu sözcüğün o sıralarda Mezopotamya ve civarında yaygın olarak tapınılan bir ilah olan BAAL (bel) olduğu anlaşılmaktadır. Baal sözcüğü, başına Sami dildeki belgili tanım olan HA (eril) eki getirilerek kullanıldığında Ha Baal (ingilizce: The Baal gibi) şeklindedir. Hubal ise aynı sözcüğün Arap Yarımadası'ndaki söyleniş biçimidir.

Hubal: Ha Baal -> Hu-bal -> The Baal

Hubal'ın Mezopotamya'dan geldiğine ilişkin diğer bulgular, bu ilaha ait tapınmayla ilgili özelliklerden görülmektedir. Hubal'a ait olan fal oklarıyla fal bakma geleneği Babillilerin (keldanilerin) fal bakma yöntemlerinden biridir. Hubal'la ilgili önemli bir konu da, Hubal'ın simgesinin Hilal olması. Hilal şeklindeki Ay tapınması Babil'deki hilal, yıldız ve güneş tapınmasından doğmuştur. (bkz: Wikipedi)

Yukardaki alıntıda da söylendiği gibi Hubel, putperest arapların pantehonunda baş tanrı (Ay tanrısı) olarak kabul edilmektedir. Ancak arap toplumunun tamamını putperest olarak adlandırmak ve topyekün, Hubeli baş tanrı kabul ederek ona taptıklarını söylemek yanıltıcı olur. Zira aynı tarihlerde araplar arasında, kabedeki 360 putluk pantehonu kabul etmeyen, buna karşı "la ilahe illallah" diyerek tevhidi savunan -ve Hanif ismiyle anılan- kişiler de vardı.

Zeyd b. Amr b. NufeyI, Abid b. el-Abras, ümeyye b. Ebi's-Salt gibi isimlerin mensup olduğu tevhidi benimseyen haniflerin ilahı ALLAH idi... HUBEL ise 360 putluk putperest pantehonunun lider putu idi. Bu iki farklı ilah'ın sanki aynı özne imiş gibi sunulması bariz bir hatadır. islam öncesi dönem samimiyetle incelenirse, hakikati arayanlar için bu hata aşikar olur. Evvela Hubel savaş tanrısıdır. Yaratıcılık marifeti yoktur. Allah ise hem hanifler arasında ve hem de putperestler arasında kadiri mutlak yaratıcı olarak kabul edilir.. Bu ayrımı yapmak gayet kolay; islam öncesi cahiliye şiirine göz atmak kafi...

Zira "Tevhit inançlı kişilerin şiirleri, inanç ve içerik yönünden içinde yaşadıkları Cahiliye şiirinden farklılık arz etmektedir. Bunlardan Zeyd b. Amr'ın, kavminin inandığı batıl inançlarından ve putlara ibadet etmelerinden kendisinin tamamen beri olduğunu ve yüce yaratıcısına iltica ettiğini ilan ettiği şiirinden bazı beyitleri şöyle:

İşler taksim edilmişken (gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadayken),

ben tek olan Rabbe mi yoksa binlerce rabbe mi ibadet etmeliyim ?

Lat'ı da Uzzâ'yı da hepsini terk ettim; zaten benim gibi yiğit ve sabırlı biri böyle yapar

Ne Uzzâ'ya tapınırım, ne de onun iki kızına; ne de Benî ‘Amr'ın iki putu etrafında dönerim.

Ben, henüz rüşde ermemişken rabbimiz sayılan HUBEL'e de artık (Bundan Böyle) ibadet etmeyeceğim.... Rabbiniz ALLAH'a olan sorumluluğunuzun bilincinde olun ve o şuuru koruyun; zira takvaya bağlı kaldığınız sürece helak olmazsınız."

(bkz: Cahiliye şiirinde bazı dini motifler, dr ali bulut)

Gördüğünüz gibi hem Hubel ve hem de Allah isimleri aynı şiirde zikredilirken, Hubel, şairin rüşte ermeden önce (olgunlaşmadan / doğru yolu bulmadan önce) taptığı ilah olarak tanımlanıyor, Allah ise rüşte eren kişinin taptığı hakiki ilah olarak tanımlanmakta. o halde bu ikisinin aynı özne olduğunu iddia etmek mesnetsiz ve zorlama bir yorumdur...

Hubelekber meselesine gelince ! şu adreste Serdar Kaangil tarafından yazılan makalede geçen ilgili bölüm şöyle:

"Uhud savaşında müslüman ordusunu hezimete uğratan Kureyş’in lideri Ebu Sufyan “Hubeluekber! Hubeluekber!” diye sevinçten haykırıyordu..

Öldüğünü sandığı Muhammed’in talimatıyla Ömer de “Allahuekber!” diye karşılık verdi."

Yukarda okuduğunuz iddia doğru değildir. çünkü kaynaklarda ebu sufyanın "Hubelüekber" ifadesini kullandığına dair bir kayıt yoktur. söz konusu ifade "ULİ HUBEL" şeklinde geçmektedir. Müslümanların cevabı ise "Allahu ekber" değil "ALLAHU ALA" şeklinde olmuştur.

tarihinde Özden Kurt tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ekber, kebir kelimesinden enüstünlük biçimidir. Kebir kelimesi ise kef-ba-res harflerinden olusup, önemli, buyuk, muhtesem anlamlarindadir. Bu bir övgu.

Arapçada : tahmid (övmek, sevgi belirtmek), tesbih (kutsamak, noksandan arindirmak, temizlemek) ve tekbir (övmek, yuceltmek, kutsamak) tantiyi övmenin degisik sekilleri. Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba.

Allahu Eckber yani Türkceye cevirirsek "Allah en büyüktür" sözünün ben temelini arastirmak istedim.

Belki bildiginiz gibi Ezanda da günde 5 kere Allah En büyüktür diye bagriyorlar.

Peki bu neye dayaniyor neden bunu söylüyorlar ?

Bir kac yabanci (Ingiliz,Alman Forumlar ve diger) Ateizm forumlarinda bunun üzeri ilginc seyler okudum.

Allahu Eckber sözü Islamin baslangicina kadar gidiyor.

Diger Forumlara göre Allah mekkede bircok Tanridan biri yani Putdan biri olurken yeni Müslümanlar Allahu Eckber bagirmaya baslamislar. Yani Allahtan büyügü yok, O Tanrilar o putlar arasi Allah en büyügü.

Bu Ezani'da aciklamis olur. Ezanda günde 5 kez Allah enbüyüktür ve Muhammed onun elcisidir diye söylenir bunun Amaci Gayrimüslümanlara bu bilgileri kafalarini kazimak her gün dinletirmek.

Peki Allah zaten Tek Tanrisa Allahu Eckber demek yani En büyügü Allahtir demek, baska Tanrilarin varligini idda edip Sirk kosmak degilmidir ?

Sizin bu konu üzeri bilginiz ne ?

Bence bu konuyu biraz yanlış anlamışsın , bu Müslümanlara namaz vakitlerini hatırlatmak için yapılmıştır.Allah en büyüktür ifadesi ise islam gelip putlar yıkıldıktan sonra söylenmiştir. Yani islamdan sonra bu putlar zaten tanınmıyordu.Burada diğer putlar arasında en büyüktür demek anlamsız.Yanlış bir yorum yapmışsın.Konuya dönersek yazdıklarından bağımsız olarak Arapların Son putu Allahtır ama bu gerçek putrestirler demek değil.Mecazen yani .Yoksa Budistler putperestler ayrı Müslümanlar ayrı vs..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...