Jump to content

Canlı ile cansız arasında belirgin bir çizgi var mıdır?


Recommended Posts

Bu konuyu doğru yere açıp açmadığımı bilmiyorum yanlış yer ise özür diliyorum.

Konu hakkında ki kavramlara pek hakim değilim canlı tam olarak neye denir cansız neye denir bilmiyorum. Ama sorum basit canlı ile cansız arasında kesin bir çizgi var mıdır? Bu cevap müslümanlar için basit tabi ''ruh varsa canlı ruh yoksa cansızdır'' o yüzden boşuna bu cevabı yazmayınız.

Canlıda cansızda maddelerden oluşuyor, görünüşe göre canlılar daha kompleks yapıda ki kimyasal olayların gerçekleştiği maddeler. Canlıların en temel yapıtaşlarından olan hücreyi ele alalım mesela. Bu hücreden devamlı molekülleri azaltmaya başlarsak ne zaman cansız diyebiliriz? Veya virüsler için canlı mı cansız mı tanımını kullanmalıyız.

Mesela evrim esnasında bu kesin çizgiler olmaz. Atıyorum İnsanın 10 milyon yıl önce ki atası olan primat türü ile insan arasında ki geçen nesillerde kesin bir ayrıt olamıyor. Burdan sonra insan burdan önce maymun diyebileceğimiz bir nesil yok. Peki canlılık konusunda bu var mıdır?

Laboratuvar ortamında Carbon kullanmadan canlı diyebileceğimiz bir yapı oluşturabilir miyiz?

Sanırım bu konu hakkında biraz fazla soru sordum ama yoğunlaşmak istediğim mesele canlı ile cansız arasında ki o çizgi. Öyle bir çizgi var mı yada bir yerden sonra kesin canlı bir yerden evvel kesin cansız diyebileceğimiz noktalar var mı?

canlı ve cansız arasındaki çizgi hımmm .bu aralar benimde kafama takılan konulardan birisi bu . Canlı ve cansız arasındaki çizgi ?Sanırım organik bileşikler ve canlılar arasındaki çizgi işleyiş farkı . Bana göre inorganik maddeler ve organik maddeler evrim sürecinde canlı varlıkları oluşturmuşlar .Şimdi biraz hetetrof görüşüne uygun ancak hetetrof görüşü şu an için ispatlanamadı .Çalışmalar la ilgili olrak da Stanly miller deneyleri var protein benzeri yapıların oluşmasını sağlamış .İlk atmosfere yakın bir ortam oluşturmuş.Ancak orada da oksijen miktarındaki sıkıntılar var neyse .Bilim daha önce başaramadığı pek çok şeyi zaman içerisinde başarıyor.Benim inancım zamanla bilimin bu sorunları da arkasında bırakacağı yönünde . Bir de burada maymunlar kellimesine değinmek istiyorum.Maymunlarla ilgili olrak söylemek istediğim şu .Maymunlar bir Guruba ait bir isim değil .Halk arasında kullanılan bir değim maymunu sağdece bir türe atmiş gibi bir izlenim var halbu ki bu çok geniş bir yelpazeyi içine alıyor .Bilim ve Ütop ya Evrim sayısı bu konuda çok geniş bir bilgi sunuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 61
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Canlı ile cansız arasında belirgin bir çizgi var mıdır?

Başlığın sorusu bu.. Bu soruyu kimse yanıtlamamış.

Canlı ile cansız arasında belirgin bir çizgi yok.

Cansızdan canlıya geçiş tedrici.. Arada çizgi değil, bir bölge var.. Kesin bir çizgi yok.

Canlılık bir spektrum oluşturuyor.

Prion----->viroid------->virusoid------>virus------->prokaryot------>archea----->eukaryot

İlginç olarak bu canlıların evrim sırası böyle değil.

Yani evrim prionla başlamıyor. Prion eukaryot'dan çıkıyor. Virusların kaynağı da prokaryotlar.

Biyolog değilim.Kırmızı olarak boyadıklarım canlı diğerleri değil.Bakterilerin mayaların spor durumlarınında canlı olmadığını düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Matter güzel bir açıklama yapmış ama biraz eksik.

Canlının maddenin organizasyon ürünü olduğu doğru.. Çok doğru.. Ama yeterli değil.

Bu organizasyonun bir sırası var. O da çok önemli. Hatta en önemlisi o... Böyle bir sıra izlenmezse canlılık ortaya çıkamaz.

Canlılığın en büyük özelliği maddenin bir sıra izleyerek organize olmasıdır. Bu sıraya zaman da katalizör olarak katılır.

Zamanlama da çok önemlidir.

Tabii böyle bir organizasyonu yapan elementlerin doğası da önemlidir. Ancak bazı özel kimyasal niteliklere sahip olan elementler bu şekilde bir sıralanma ile canlı varlıkların ortaya çıkmasına neden olabilirler.

Peki neden yanardağların içinde yaşayan canlı yok bir maddenin ateşin içinde canlıya dönüşebilmesi için ne gereklidir?
Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki neden yanardağların içinde yaşayan canlı yok bir maddenin ateşin içinde canlıya dönüşebilmesi için ne gereklidir?

Yanardağ bacalarının etrafında yaşayan termofil arke türleri var.

1000 derecede kararlı molekül var mı ki bu moleküller bir yapı oluşturup canlılık aktiviteleri gösterebilsin ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrenin bildiğimiz şeklide bir organizasyon kazanabilmesi için gerekli bir yasa olmalı..

Bu yasa maddenin davranışlarındaki rastgelelikten bir tür düzen oluşturmaktadır.

Evrende milyarlarca galaksi, her galakside milyarlarca yıldız ve sayısız gezegen vardır.

Bu tasarımdan çekim kuvveti sorumludur.

Çekim kuvveti sayesinde evren bildiğimiz şekilde organize olmuştur.

Yani maddenin davranışlarını denetleyen ve onların alacakları şekilden sorumlu olan bir kuvvet vardır.

O küvvet olmasaydı evren bu şekilde tasarımlanamazdı.

Canlılık da bir tasarımdır. Madde canlı olarak organize olmuştur.

Bu organizasyon için sıra ve zaman önemlidir ama, onlardan sorumlu bir yasa da olmak zorundadır.

Madden kendi kendine bir sıra izleyerek organize olması beklenmemelidir.

Madde canlılık kazanmak için bir sıraya uymak üzere tasarımlanmak zorundadır.

Maddenin bir sıra izleyerek organize olmasından sorumlu olan bu yasa nedir?

http://haci-haci.typepad.com/canlilarda_santral_otorit/maksi%CC%87mum-entropi%CC%87-%C3%BCreti%CC%87mi%CC%87/

Maksiumun entropi üretimi yasası, evrende canlılığın ortaya çıkmasından sorumludur. Canlılık entropiye rağmen değil, entropiden dolayı ortaya çıkmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevaplarınız için teşekkürler arkadaşlar, @ölügen_91 evet maymun kelimesini gene dikkatsizliğim yüzünden yanlış kullanmışım insanın 10 milyon yıl önce ki atasını kastettin

Peki organik maddeler dediğimiz maddeler olmadan laboratuvar ortamında canlı diyebileceğimiz bir şey yapılması mümkün müdür?

Ve birde şu ölüm mevzusu, bir insan ölümüne sebep olacak bir şeyden sonra (mesela kalbine kurşun yedi) nereden sonra ölü sayılır? Ölü sayıldıktan sonra bile vücudunda hala yaşayan hücreler yok mudur? Canlı ile cansız arasında bir çizgi olmadığına göre ölüm konusunda da bu çizgiden bahsedemeyiz değil mi? Mesela kalbinden vurulan birisi ne zamandan sonra ölü ne zamandan sonra canlı sayılır kesin bir şey söyleyemeyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevaplarınız için teşekkürler arkadaşlar, @ölügen_91 evet maymun kelimesini gene dikkatsizliğim yüzünden yanlış kullanmışım insanın 10 milyon yıl önce ki atasını kastettin

Peki organik maddeler dediğimiz maddeler olmadan laboratuvar ortamında canlı diyebileceğimiz bir şey yapılması mümkün müdür?

Ve birde şu ölüm mevzusu, bir insan ölümüne sebep olacak bir şeyden sonra (mesela kalbine kurşun yedi) nereden sonra ölü sayılır? Ölü sayıldıktan sonra bile vücudunda hala yaşayan hücreler yok mudur? Canlı ile cansız arasında bir çizgi olmadığına göre ölüm konusunda da bu çizgiden bahsedemeyiz değil mi? Mesela kalbinden vurulan birisi ne zamandan sonra ölü ne zamandan sonra canlı sayılır kesin bir şey söyleyemeyiz.

Organik maddeler olmadan virüsten bile daha basit bir canlı belki olabilir bilemiyorum. Ancak prokaryotlar gibi gelişmiş bir hücreden söz edilebileceğini sanmıyorum. Organik dediğimiz moleküller C,H ve O atomlarını içeren bileşikler. Özellikle karbon atomu, 4 bağ yapabiliyor olduğundan çok önemli. Bu atomların bileşikteki gerek dizilimleriyle gerek miktarlarıyla milyonlarca farklı kombinasyonu oluşabiliyor. Dehidrasyon ( Polimerleşme, küçük moleküllerin birleşmesi ) ve hidroliz ( büyük moleküllerin su ile küçük moleküllere parçalanması ) reaksiyonları gerçekleştirebiliyor. Örneğin bitki hücrelerinin, hücre çeperini oluşturan selüloz molekülü, binlerce glikozun birleştirilmesiyle oluşuyor. Ya da hayvanlarda fazla glikozu depolamak için glikozlar birleştirilip glikojene çevriliyor. Organik bileşikler, birleşip devasa moleküller oluşturabilmesi açısından bu yüzden çok önemli. İnorganik bileşiklerle böyle devasa moleküller oluşturmak mümkün değil. Ayrıca inorganik bileşikler, organik bileşiklere göre aşırı reaktif. En ufak etkiyle parçalanabiliyorlar. Örneğin birbirine sımsıkı bağlı NaCl bileşiği bile suyla temas ettiği an Na ve Cl olarak parçalanıyor. Bunların aksine organik bileşiklerin değişim geçirebilmesi için yüksek ısı, katalizör gibi dış etkenlere ihtiyaç var. Daha kararlılar.

İnorganik bileşiklerden canlı oluşabilseydi zaten oluşmuş olurdu diye düşünüyorum.

İnsanın kişiliği, benliği; beyni öldüğü zaman ölür. Kalbi durduğu zaman beyin hücrelerinin yaşaması için gereken maddeler taşınamayacağı için bir süre sonra nöronlar ölür. Bu saatten sonra diğer dokularda canlılık olsa bile, bahsettiğimiz canlılık artık hücresel boyutlarda olur. Ortada insan kalmaz. Ahmet isimli bir bireyin beyin ölümü gerçekleştiğinde artık Ahmet'in canlılığından bahsedemeyiz. Ahmet hukuken ölmüştür. Ancak onu oluşturan hücreler hala canlı olabilir. Onlar da zamanla ölür.

tarihinde nemesis_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bİr canlı ile cansızı oluşturan atomlar aynı, derişimler farklıdır.

Yerkabuğunda

• Oksijen → % 46,6

• Silisyum → % 27,7

• Alüminyum → % 8,1

• Demir → % 5,0

• Kalsiyum → % 3,6

• Sodyum → % 2,8

• Potasyum → % 2,6

• Magnezyum → % 2,1

Canlıda

• Oksijen → % 65

• Karbon → % 18

• Hidrojen → % 10

• Azot → % 3

• Kalsiyum → % 2

• Fosfor → % 1,1

• Potasyum → % 0,35

• Kükürt → % 0,25

• Sodyum → % 0,15

Yeni ölmüş bir canlıda da aynı oranlar vardır.

O hâlde canlılık şöyle tanımlanabilir: Çevresindeki enerjiyi (güneş enerjisi, moleküllerdeki kimyasal enerji vb. ) kendi bileşenlerini belirli oranlarda tutabilmek ve kendisinin aynısı diğer canlı yapılar oluşturabilmek için kullanabilme yeteneği. Yani kendi iç sistemini düşük entropili tutabilme yeteneği. Evrendeki toplam entropi giderek artar, yani evren daha homojen ve enerji üretilemez hâle gelir ama canlılar geçici bir süre için iç sistemlerini düşük entropili tutabilirler.

Virüsler ise enerji ve basit moleküller dışında başka bir canlı hücrenin üretim mekanizmalarına da (ribozomlar vb.) gereksinim duydukları için canlı sayılmazlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O hâlde canlılık şöyle tanımlanabilir: Çevresindeki enerjiyi (güneş enerjisi, moleküllerdeki kimyasal enerji vb. ) kendi bileşenlerini belirli oranlarda tutabilmek ve kendisinin aynısı diğer canlı yapılar oluşturabilmek için kullanabilme yeteneği. Yani kendi iç sistemini düşük entropili tutabilme yeteneği. Evrendeki toplam entropi giderek artar, yani evren daha homojen ve enerji üretilemez hâle gelir ama canlılar geçici bir süre için iç sistemlerini düşük entropili tutabilirler.

Virüsler ise enerji ve basit moleküller dışında başka bir canlı hücrenin üretim mekanizmalarına da (ribozomlar vb.) gereksinim duydukları için canlı sayılmazlar.

Siz önce canlının tanımını yapıyor, sonra neyin canlı neyin cansız olduğuna karar veriyorsunuz.

Bu yanlış bir yaklaşım. Son yıllarda bilim bu yaklaşımdan uzaklaşmaya başladı.

Canlılık maddenin davranış biçimlerinden biridir.

Davranışlarına bakarak virusların canlı olup olmadıklarına karar vermelisiniz. Moleküler ve elementer yapısına bakarak onların cansız oldukları sonucuna varmak yanlış bir sonuca varmaktır. Canlıyı yalnız davranışları ile cansızdan ayırabilirsiniz. Viruslar, viroidler, virusoidler, hatta prionlar davranışları ile canlı oldukları izlenimi uyandırmaktadırlar. Onların neden olduğu bulaşıcı hastalıklardan ölenler sizi bağışlamazlar. Özellikle deli dana hastalığı kadar kötü ve bulaşıcı bir hastalıktan ölenlerin sizi bağışlaması mümkün değil. Bir prion protein hücreye girince kendisi gibi olmayanları kendisine benzeterek önce hücrenin, sonra hastanın ölümüne neden oluyor. Hücre içinde çoğalıyor. Davranışları diğer canlılardan farklı değil. Ama moleküler yapısı çok farklı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama elbette canlıyı cansızdan ayırmak için bir tanım getirmeye çalışacağız. Bilim nasıl bir yaklaşım getiriyor?

Canlılık maddenin hangi davranış biçimidir? Diğer davranış biçimleri nasıldır? Bir tanım getirmek gerek.

Virüsler tartışılabilir belki ama (çok atipik bir canlı sayılabilirler belki) prionları da canlı mı sayacağız?

Hücrenin ölümüne yol açan herşeyi canlı sayamayız. Radyasyon da hücre moleküllerini bozarak ölümüne neden olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama elbette canlıyı cansızdan ayırmak için bir tanım getirmeye çalışacağız. Bilim nasıl bir yaklaşım getiriyor?

Canlılık maddenin hangi davranış biçimidir? Diğer davranış biçimleri nasıldır? Bir tanım getirmek gerek.

Virüsler tartışılabilir belki ama (çok atipik bir canlı sayılabilirler belki) prionları da canlı mı sayacağız?

Hücrenin ölümüne yol açan herşeyi canlı sayamayız. Radyasyon da hücre moleküllerini bozarak ölümüne neden olur.

Burada canlılık kriteri, hücre veya bir başka canlının ölümüne neden olmak değil.

Prionlar insanlarda ve bazı hayvanlarda enfeksiyonlara ve ölümlere neden olurlar ama, diğer canlılar için prionlar canlılık için gereklidirler.

Canlılığın tek kriteri maddenin davranış biçimi olmasıdır. O da geniş bir yelpaze oluşturur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılığın tek kriteri maddenin davranış biçimi olmasıdır. O da geniş bir yelpaze oluşturur.

Bunu biraz açar mısın?

Canlılığın tek kriteri olan maddenin davranış biçimi nedir? Nasıl tanımlanır? O geniş yelpazede hangi davranış biçimleri var?

Canlı olmayan maddede hangi davranış biçimleri var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlı, kendisini oluşturan atomların sürekli bir devinim yaptığı karmaşık bir yapıya sahip, her türlü etkinliğin canlının bütünlüğünü korumak ve idame ettirmek amacına hizmet etmek üzere senkronize edildiği, fizik yasalarına harfiyen uyulan bir enerji değişimi olduğu, son derece kompleks ve sürekli süreçlerin aslında olağan fizik yasalarına uymak şeklinde tezahür ettiği, kendisinden önce gelenlerin devamı olduğu gibi, kendisinden sonra gelecek olanlarla da devam eden, bu arada atomlarının sürekli deviniminden dolayı, her anı farklı bir şekil alan,sıradışı bir varlıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

..., kendisini oluşturan atomların sürekli bir devinim yaptığı karmaşık bir yapıya sahip, her türlü etkinliğin ... bütünlüğünü korumak ve idame ettirmek amacına hizmet etmek üzere senkronize edildiği, fizik yasalarına harfiyen uyulan bir enerji değişimi olduğu, son derece kompleks ve sürekli süreçlerin aslında olağan fizik yasalarına uymak şeklinde tezahür ettiği, kendisinden önce gelenlerin devamı olduğu gibi, kendisinden sonra gelecek olanlarla da devam eden, bu arada atomlarının sürekli deviniminden dolayı, her anı farklı bir şekil alan,sıradışı bir varlıktır.

Ateş canlı mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mezar taşı olarak üretilmiş mermer bloktaki mikroskobik çatlaktan ışığa ulaşmış çim tanesinin davranışı ile tatlı su kaynağının denize ulaşması için karada açmış olduğu yolu eş değerlendirmenin en asgari ölçeği nedir? Suyun denize ulaşmak gibi bir amacı yoktur. Çimin de güneşe ulaşmak gibi bir amacı yoktur. Fizik yasaları, çimin varlığını sürdürmesi için gereken şekilde işler. Aynı işleyiş su kaynağının akarsu yaratmasında da geçerlidir. Fizik yasalarının amacı yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaten amaç diyemediğimiz için tanım yapmakta zorlanıyoruz. Amaç metafizik bir kavram olarak kalıyor. Fizik yasalarının amacı yok ama termodinamik yasalar gereği yönü var.

Ben yaşamın bu yönde kısa süreli, geçici geri dönüşler olduğuna inanıyorum. Elbette fizik yasaları içinde. Yani sistemin toplam entropisi artıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...