sckorkut 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Bilinç dışı bir amaç da atfedilebilir yaşama. Mümkün olduğu kadar çok cansız öğeyi (atomu) kendi derişimi oranlarında çoğaltmak. Etraftaki herşeyi almak ve çoğalmak. Link to post Sitelerde Paylaş
Fraunhofer 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Devinim = Canlılık Link to post Sitelerde Paylaş
sckorkut 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Enerji dönüşümleri ile ilgili her doğal süreç için bir tür canlı diyebiliriz. Canlılık bu dönüşümlerin nihai şeklidir. Büyük patlama, yıldızların oluşumu, gezegenlerin oluşumu... Evrendeki herşey enerji dönüşümü. Bir süpernova ile bir kediyi birbirinden ayırmayan bir tanımımız mı var? Link to post Sitelerde Paylaş
Fraunhofer 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Süpernova bir varoluş tutumu... Bir tavır öbeği... Kedi de aynı şekilde... Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Büyük patlama, yıldızların oluşumu, gezegenlerin oluşumu... Evrendeki herşey enerji dönüşümü. Bir süpernova ile bir kediyi birbirinden ayırmayan bir tanımımız mı var? Aslında maddenin davranışlarını canlı ve cansız olarak tanımlamak zorunda değiliz. Canlılık keyfi bir tanımlamanın ürünüdür. Link to post Sitelerde Paylaş
sckorkut 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Ama bilim tanımlar ve sınıflar. Tanımlama ve sınıflama olmadan bilim nasıl olur, bilmiyorum. Meselâ Linnaeus'un yalnızca "canlı" olarak gördüklerini değil de çevresindeki herşeyi ikili isimlendirdiğini düşünün. Darwin çakıltaşlarının ve deniz dalgalarının da mı doğal seçilimle türleştiğini düşünecekti? Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Ama bilim tanımlar ve sınıflar. Tanımlama ve sınıflama olmadan bilim nasıl olur, bilmiyorum. Meselâ Linnaeus'un yalnızca "canlı" olarak gördüklerini değil de çevresindeki herşeyi ikili isimlendirdiğini düşünün. Darwin çakıltaşlarının ve deniz dalgalarının da mı doğal seçilimle türleştiğini düşünecekti? Canlılık paradigması son yıllarda cansız maddeye doğru kaymıştır. Artık canlılık aynı şey değildir. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Hepinize Manfred Eigen'in bir kitabını öneriyorum. From Strange Simplicity to Complex Familiarity A treatıse on matter, information, life and thought... İkinci cildi çıkacak yakında.. Entropi, informasyon ve yaşamın karmaşık ilişkilerini bu kitaplarda bulabilirsiniz. İkinci daha çıkmadı. Bende birincisi var.. Çok ilginç bir kitap. Link to post Sitelerde Paylaş
Fraunhofer 0 Mayıs 10, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2014 gönderildi Canlılık, sadece madde ve davranışı ile izah edilip içine akla geleni ve henüz sığmayanı boca ettiğimizde, yaptığımız doğru ise, bu sadece bir bakış açısı mıdır* Yoksa ölçülebilir midir? Ölçüm sonucu sadece tanımı mı revize edecek yoksa bunun başka sonuçları mı var merak ediyorum? Link to post Sitelerde Paylaş
nemesis_ 0 Mayıs 11, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 11, 2014 gönderildi Bence canlılık ile cansızlık arasındaki sınırı aramak, ilk tavuğu aramaktan farksız. Tavuğu kesin çizgilerle atalarından ayıramayız. Kesin bir çizgi belirleyemiyoruz çünkü canlılar sürekli değişim halinde. Canlılık kavramını da cansızdan kesin bir çizgiyle ayırmak mümkün değil. Virüsler canlılık ile cansızlık arasında bir form. Sırf birkaç özelliği gelişmiş canlılara benzemiyor diye cansızdır demek doğru değil. Onlar hücresiz canlılar. İşte bu noktada da canlı kavramının insanlar tarafından tanımlanmış, ön kabulden başka bir şey olmadığını görebiliyoruz. Canlılığı fiziksel açıdan tanımlayacaksak ille de : Artan entropiye karşı direnç gösteren, organize maddeler grubu demek daha doğru olur. Üreme gibi faktörler gereksiz ön kabuldür bana göre. Link to post Sitelerde Paylaş
nemesis_ 0 Mayıs 11, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 11, 2014 gönderildi Bence canlılık ile cansızlık arasındaki sınırı aramak, ilk tavuğu aramaktan farksız. Tavuğu kesin çizgilerle atalarından ayıramayız. Kesin bir çizgi belirleyemiyoruz çünkü canlılar sürekli değişim halinde. Canlılık kavramını da cansızdan kesin bir çizgiyle ayırmak mümkün değil. Virüsler canlılık ile cansızlık arasında bir form. Sırf birkaç özelliği gelişmiş canlılara benzemiyor diye cansızdır demek doğru değil. Onlar hücresiz canlılar. İşte bu noktada da canlı kavramının insanlar tarafından tanımlanmış, ön kabulden başka bir şey olmadığını görebiliyoruz. Canlılığı fiziksel açıdan tanımlayacaksak ille de : Artan entropiye karşı direnç gösteren, organize maddeler grubu demek daha doğru olur. Üreme gibi faktörler gereksiz ön kabuldür bana göre. Nöronlar da üreyemiyorlar ancak oldukça canlılar. Link to post Sitelerde Paylaş
sckorkut 0 Mayıs 13, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2014 gönderildi Hepinize Manfred Eigen'in bir kitabını öneriyorum. From Strange Simplicity to Complex Familiarity A treatıse on matter, information, life and thought... Anlaşılan bu kitabı okumadan bu tartışmayı sürdüremeyeceğiz. Çok pahalı ve ulaşılması zor bir kitap. Kütüphanelerde de yok bakabildiğim kadarıyla. Link to post Sitelerde Paylaş
x+y=z 0 Mayıs 13, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2014 gönderildi Canlılık,ahlak kurallari,iyi ve kötü,irade ve bunlar gibi daha niceleri madde ile enerjinin dönüşümleri sırasındaki ortaya çıkan yanılsamalardan ibarettir. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 13, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2014 gönderildi Canlılık,ahlak kurallari,iyi ve kötü,irade ve bunlar gibi daha niceleri madde ile enerjinin dönüşümleri sırasındaki ortaya çıkan yanılsamalardan ibarettir. Ahlak kuralları da nereden çıktı.. Canlı cansız ayırımının yapılamaması bu konuda saçma yorumlar yapmanın mazereti olmamalı.. Link to post Sitelerde Paylaş
x+y=z 0 Mayıs 13, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2014 gönderildi Ahlak kurallarının var olmadığının en büyük kanıtı evrende canlı ile cansız arasında bir farkın bulunmamasıdır.Fakat bu konu hakkında güncel bir başlık bulamadığımdan konu ile dolaylı yoldan alakalı olması sebebiyle buraya yazmak zorunda kaldım,bir dahakine daha dikkatli olurum,uyarınız için teşekkürler. Link to post Sitelerde Paylaş
sckorkut 0 Mayıs 14, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2014 gönderildi Canlı, kendisini oluşturan atomların sürekli bir devinim yaptığı karmaşık bir yapıya sahip, her türlü etkinliğin canlının bütünlüğünü korumak ve idame ettirmek amacına hizmet etmek üzere senkronize edildiği, fizik yasalarına harfiyen uyulan bir enerji değişimi olduğu, son derece kompleks ve sürekli süreçlerin aslında olağan fizik yasalarına uymak şeklinde tezahür ettiği, kendisinden önce gelenlerin devamı olduğu gibi, kendisinden sonra gelecek olanlarla da devam eden, bu arada atomlarının sürekli deviniminden dolayı, her anı farklı bir şekil alan,sıradışı bir varlıktır. Sonuçta canlıyı cansızdan ayıran yaşamın bu iki özelliği. Gerisi, fizik yasaları falan tartışılmaya değmez, çünkü farklı fikir çıkmaz. 1. Canlılık evrenin bildiğimiz kadarında yalnızca bir kez, bir yerde ortaya çıkmıştır. Nasıl ortaya çıktığı konusunda çok çok çok az bilgi sahibiyiz. Hâlen, bir canlı "elde etmek" istiyorsak başka canlılara ihtiyacımız var. 2. Bu sıradışılık, her ne kadar "demode" olduğu düşünülebilirse de aşılamamış olan élan vital kavramıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 14, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2014 gönderildi Sonuçta canlıyı cansızdan ayıran yaşamın bu iki özelliği. Gerisi, fizik yasaları falan tartışılmaya değmez, çünkü farklı fikir çıkmaz. 1. Canlılık evrenin bildiğimiz kadarında yalnızca bir kez, bir yerde ortaya çıkmıştır. Nasıl ortaya çıktığı konusunda çok çok çok az bilgi sahibiyiz. Hâlen, bir canlı "elde etmek" istiyorsak başka canlılara ihtiyacımız var. 2. Bu sıradışılık, her ne kadar "demode" olduğu düşünülebilirse de aşılamamış olan élan vital kavramıdır. Canlılığın yalnız bir yerde ortaya çıktığını bilmiyoruz. Bütün bildiğimiz canlılığın bir yerde ortaya çıktığı. Ondan eminiz. Bir yerde ortaya çıktı ise, başka yerlerde de ortaya çıkma olasılığı vardır. Bunu reddedemeyiz. Dolayısıyla canlılık bildiğimiz kadarıyla yalnız bir yerde ortaya çıkmıştır diyemeyiz. Çünkü burada kullandığımız yalnız sıfatı kesinlik ifade ediyor. Bu yanlış bir ifade. élan vital kavramı artık kullanılmıyor. Modası geçti. Link to post Sitelerde Paylaş
depresyon_ 0 Mayıs 14, 2014 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 14, 2014 gönderildi Peki DNA yada RNA'ya sahip olmayan canlı benzeri şeyler var mı? Yoksa bu bir zorunluluk mu? Eğer öyle ise kalıtsallığa göre de değerlendirilebilir. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 14, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2014 gönderildi Peki DNA yada RNA'ya sahip olmayan canlı benzeri şeyler var mı? Yoksa bu bir zorunluluk mu? Eğer öyle ise kalıtsallığa göre de değerlendirilebilir. Prionlar var. Doğaları protein.. Dokunarak diğer proteinleri kendilerine benzetiyorlar ve onları işlevsiz yapıyorlar. Link to post Sitelerde Paylaş
sckorkut 0 Mayıs 24, 2014 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2014 gönderildi Ben hâlâ aynı görüşteyim. Canlı ile cansız arasında tanımlanması gereken ve fiziksel olmayan bir fark vardır. Prionlar, virüsleri bir kenara bırakın. Onlar ayrıntı bu tartışmada. Bir de şu açıdan bakalım. Bu tartışmayı kuramı değil kılgıyı göz önüne alarak sürdürelim. Laboratuarda deney yapıyoruz. Abiyogenez deneyi. Hangi "madde" ile işe başlarız? Hangi "ürün"ü elde ettiğimizde rafımızda Nobel Fizik Ödülü için yer ayırırız? Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts