Jump to content

Dünyada kafirlerin varlığı Allah'ın varlığının apaçık kanıtıdır


Recommended Posts

Her yere gidildi güzel kardeşim. Onca doktor gezdiler. Acayip kuru idi kuzenimin cidi. Sonra dediğim gibi, 1 gün sonra düzeldi. Hani, ondan önce, dua dan önce, de böyle git geller olsaydı, bir düzelip bir bozulsaydı anlardım ama sırf o gün düzeliyor, ve tesadüfe bak ki (!) 1 gün öncesinde de dua okunmuş. Yani bilim bir çare bulamamıştı

Bugun duzelip yarin bozulmuyor....uzun zaman icinde tekrar ediyor...

Teyzene sole bosa para vermesin ufurukculere....o paralari toplayip yurtdisinda arayin careyi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 124
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bunlar yalan... Plasebo etkisi ve periyodik hafiflemeler dışında ciddi bir iyileşme görülmesi olanaksızdır. Bir çok hastalığın uyku ve atak dönemleri vardır.

Niye böyle kerametleri hep müslüler görüyor? Biz görelim de biz imana gelelim! :lol:

Ha pardon, bizim kalplerimiz mühürlüydü. Biz cehennemliktik. Allah cehennemi dolduracağına ant içmişti değil mi... Pardon! :D Biz cehennemin dolgu malzemesiyiz. Yoksa cehennem boş kalır, allah yalancı çıkar! :lol:

Vallahi yalan yok. Olayı anlatıyorum: Bu hastalık vardı kuzenimde, tüm yöntemler denendi düzelmedi, menzilden gelen öneri yapılınca, 1 gün sonra iyileşti, sonra teyzem bu olayı, kemalist akrabalarına söyledi. O akrabalarda, duayı, menzili küçümsedi, sonra kuzenim tekrar eski haline döndü. Dua yı bize veren adam unutmuş bize söylemeyi, başkasına söylemeyecekmişiz duayı. Söylendiği için bozuldu.

Sen şimdi dersin tesadüftür diye.

Ben de diyorum ki niye dua edildikten 1 gün sonra hemen o hastalık geçiyor, başkaları bu olayı duyduktan sonra tekrar bozuluyor. Bence denk gelmiş olamaz.Çünkü daha önce böyle gitgeller olmamış diye biliyorum.

Bugun duzelip yarin bozulmuyor....uzun zaman icinde tekrar ediyor...

Teyzene sole bosa para vermesin ufurukculere....o paralari toplayip yurtdisinda arayin careyi...

Para istemiyor zaten Menzil tarikatı. Allah rızası için yapıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vallahi yalan yok. Olayı anlatıyorum: Bu hastalık vardı kuzenimde, tüm yöntemler denendi düzelmedi, menzilden gelen öneri yapılınca, 1 gün sonra iyileşti, sonra teyzem bu olayı, kemalist akrabalarına söyledi. O akrabalarda, duayı, menzili küçümsedi, sonra kuzenim tekrar eski haline döndü. Dua yı bize veren adam unutmuş bize söylemeyi, başkasına söylemeyecekmişiz duayı. Söylendiği için bozuldu.

Sen şimdi dersin tesadüftür diye.

Ben de diyorum ki niye dua edildikten 1 gün sonra hemen o hastalık geçiyor, başkaları bu olayı duyduktan sonra tekrar bozuluyor. Bence denk gelmiş olamaz.Çünkü daha önce böyle gitgeller olmamış diye biliyorum.

Para istemiyor zaten Menzil tarikatı. Allah rızası için yapıyorlar.

:D üfürükcülere inanmayın

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vallahi yalan yok. Olayı anlatıyorum: Bu hastalık vardı kuzenimde, tüm yöntemler denendi düzelmedi, menzilden gelen öneri yapılınca, 1 gün sonra iyileşti, sonra teyzem bu olayı, kemalist akrabalarına söyledi. O akrabalarda, duayı, menzili küçümsedi, sonra kuzenim tekrar eski haline döndü. Dua yı bize veren adam unutmuş bize söylemeyi, başkasına söylemeyecekmişiz duayı. Söylendiği için bozuldu.

Sen şimdi dersin tesadüftür diye.

Ben de diyorum ki niye dua edildikten 1 gün sonra hemen o hastalık geçiyor, başkaları bu olayı duyduktan sonra tekrar bozuluyor. Bence denk gelmiş olamaz.Çünkü daha önce böyle gitgeller olmamış diye biliyorum.

Para istemiyor zaten Menzil tarikatı. Allah rızası için yapıyorlar.

Nereden Buldun Fevzeddin Bey?

.

Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyü, 1970′li yıllarda tanınmaya başlandı. Alkol ve uyuşturucu tutkunları bunları bırakmak için Mezil’e gidiyor “Şeyh”denilen Muhammed Reşit Erol’un okuyup-üflemesinden sonra bu alışkanlıklarından kurtulduklarını söylüyordu. 12 Eylül 1980harekatından sonra, Erol da önce Ankara ardından Çanakkale’de zorunlu ikamete tabi tutuldu.

Muhammed Reşit Erol, Ankara’da Çankaya’da Abdullah Cevdet Sokak’ta ikamet ediyordu. Kendisinden “Mübarek” diye söz ediliyordu. Katarakt ameliyatını da Ankara’da yaptırdı. Gözü de o dönemde açıldı. Köy statüsünde olan Esenboğa Havaalanı yolundaki Pursakları üs tutmaya başladı. Erol’un vefatından sonra yerine büyük oğlu Fevzeddin Erol geçti. Erol’un özellikle Sağlık Bakanlığı bürokrasisi ve ihalelerinde de etkili olduğu da belirtiliyordu.

TSK’dan atıldı dergaha girdi

AKP iktidardan sonra, Jandarma, “Menzil Dergahı”na baskın yaptı. Şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşıldı. Çünkü gözaltına alınanlardan 35′i kamu görevlisiydi. Aralarında polis, öğretmen, müdür düzeyinde kişiler vardı. 7 kişinin durumu ise daha başka bir özellik taşıyordu. Çünkü bunlar, irticai faaliyetleri nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden “ihraç” edilmiş astsubaylardı. Üstelik bunlardan A.D.. “erkekler dergahı”nın sorumluluğunu yapıyordu.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Hamza Uçar tarafından hazırlanan 2004/3 sayılı iddianameye göre Asliye Ceza Mahkemesi’nde “şeyh” Fevzeddin Erol’un da aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında dava açıldı. Uzun süren yargılamalardan sonra, dava beraatle sonuçlandı.

Afyon, Ankara ve Sivrihisar

Menzil grubu açılımı önce Afyon’dan başlattı. Menzilcilerin faaliyetleri üzerine Afyon Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fevzeddin Erol hakkında kovuşturma başlattı. 20 Nisan 1999 tarih ve 1999/679 Esas sayılı iddianame hazırlandı. Afyon 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava 16 Ocak 2001 tarih ve 2001/312 sayılı kararıyla dava ertelendi. Hakkında yasaya muhalefet suçundan kamu davası açılan Fevzeddin Erol ve diğer sanıklar bu olaydan sonra Ankara’ya gelip Pursaklar’da “dergah” açıp faaliyetlerini burada yürütmeye başladı. İşte, o dönemde Sivrihisar’da çiftlik arazisi gündeme geldi.

Asıl sorulması gereken soru

Fevzeddin Erol’un çalışmalarını rahatlıkla yürütmek için Sivrihisar’da Aşağıkepen köyü Veletler mevkiinde arazi satın almaya başladı. alınan arazi şöyle- böyle değil tam 1 milyon dolarlık… Rakamı yanlış okumadınız tam 1 milyon dolar… Bu ne para, bu ne güç öyle? İşin ilginç yönlerinden birisi de, AKP’nin 2002 seçimlerini kazanmasının hemen ardından arazilerin 30 Aralık 2002 tarihinde şeyh tarafından alınmasıdır…

Türkiye’de her alanda ihtiyaca göre yasa çıkarılmış. “Nereden Buldun Yasası” da işte bir ihtiyacı gidermek için çıkarılmıştı. Kazancıyla orantılı olmayan para ve mal edinenlere “Nereden Buldun?” diye sorulması gerekiyor.

Fevzeddin Erol’un eğer iddianamede belirtildiği gibi Sivrihisar’da Sakarya Nehri kenarında 1 milyon dolara 2.803 dönüm arazi aldıysa ilgili makamların da “Fevzeddin Bey bu kadar parayı nerden buldun” demesi gerekiyor.

Menzil Şeyhi olarak bilinen Fevzeddin Erol, Sivrihisar’da binayı aldığı zaman orada üç-beş bina bulunuyordu. Bugün ise farklı bir yer. Orada ne olup bittiği de devlet tarafından bilinmiyor. Çünkü, ülkede“irticai faaliyetler” artık araştırılamıyor.

Fevzeddin Erol’un kapattığı araziler, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın niçin ilgi alanına girmiş? Girer, çünkü Sivrihisar’da askeri havaalanı var. Bu alanın dibinde “şeyh”in arazi kapatmasının da bir anlamı olmaz mı? Ya da başka bir kamu kuruluşunun isteği üzerine bu hava fotoğrafları çekilmiş olmaz mı? Bunlar, mahkemede kuşkusuz ortaya çıkacaktır.

Peki, Menzilciler’in “Bilvanis” adını verdiği çiftlik, Türk Hava Kuvvetleri tarafından bombalanır mı? Dönemin Eskişehir 1′nci Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Bilgin Balanlı imzasıyla 2007 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na “emir verildiğinde havadan yere taarruzlar icra etmek üzere ayrıntılı hedef analiz çalışması yapılacaktır” deniliyor.

Hatırlatalım, bu yazıda Bilgin Balanlı‘nın adı var ama imzası yok. bu yazı için Genelkurmay Başkanlığı’nın da ne dediğine bakalım:

“Çiftliğe Hava Kuvvetlerimiz tarafından hava saldırısı yapılacağına dair habere dayanak teşkil eden belgenin gerçek olmadığı anlaşılmıştır.”

Çiftliğin bombalanacağına ilişkin imzasız yazılar kadar, 1 milyon dolarlık arazinin şeyh tarafından nasıl alındığı da sorgulanmalı…

http://izindemisiniz...uldun-diye.html

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dogmatikler parasal bir çıkar olan yere sineklerin bala üşüştüğü gibi üşüşür. Sünnettir. Yağmaya, köle, cariye ele geçirmeye üşüştükleri gibi, bu sünneti hakkıyla devam ettirirler.

Beyni uyuşmuş zombilere çevrilmiş dogmatikler ise dönen dolapları görmezler bile. Şeyhin kerametleri, şeyhin keşifleri, şeyhin irşatları gibi safsatalarla uyuştukça uyuşturulur, sömürülürler.

Ülke yoğun bir dogma zehirlenmesi ile komaya sokulmuş durumda. Bu ölüm baygınlığından kurtulup ayağa kalkabilecek mi zaman gösterecek. Kurtulamazsa dogmatikler ve emperyalistler ele ele bu kez Sevr'i başaracaklar. Benim kişisel görüşüm Sevr adım adım ve başarıyla hedefine doğru ilerliyor. Halkın uyanma olasılığı zayıf...

Bize bir Atatürk daha lazım olacak gibi görünüyor. Atatürk'ler... Göreve hazır olun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
sinekler

Tarihte tanrıya verilmiş en yakışan isim, "baal zubab"dır. Bu, "sineklerin tanrısı" anlamına gelir. Bu isimle bir kitap da yazılmıştır. Kitapta tanrıya hiç atama yoktur. Ama niye bu adın verildiğini okuyunca anlarsınız.

Şöyle söyleyeyim: Bir canlı öldüğünde üzerine sinekler toplanır. Tanrı fikri ölümle beslenen, ölümden varlık bulan bir fikirdir. "Baal zubab" bunu anlatır.

Tanrıya bundan daha iyi bir isim önerilibilir mi? Pek tutmaz ama sadece bir öneri "baal subab" olabilir. Sibopların tanrısı...

Babilliler dinlerine inanmayan kafirleri öldürünce gehannem adını verdikleri bir dereye atar, onları sineklerle baş başa bırakırlardı. Sineklerin tanrının azap melekleri olduklarına inanırlardı. Cehennem inancının kaynağı bu kadar basit bir nedene dayanır.

Kendi ölülerini ise gömerlerdi. Sanki gömünce sineklerden başka haşerat yok! :lol: Aptallık işte, mantık aranmaz. :D Göz görmeyince gönül katlanır hesabı! :D Dogma budur. Kendini kandır, hayal et, avun... Uyu uyu yat uyu...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sanki gömünce sineklerden başka haşerat yok! :lol: Aptallık işte, mantık aranmaz.

İnsanların hep derdi, ölünce kendilerine ne olacağıdır. Bazı toplumlar başka canlılara yem olmayı çok normal görür ve ölülerini başka canlılara yemeleri için sunarlar. Hatta bunu kutsal, doğaya dönüş olarak görürler. Diğer insanların anlayamadığı, ama en akıllıca diyebileceğim inanç budur.

Bazı toplumlar ise tersini düşünüp yenmemek için yakmayı akıl ederler. Bu akıllıca değil. Ama bir mantığı var. Ölen için hiç biri farketmez. Kalan yakınları için ceset yakıldığı an onunla ilgili düşünceler son bulur. Kavanozda bir kaç litrelik bir küldür artık o. Gözünün önündedir, ona bir şey olmaz.

En aptalcası koca koca alanları mezarlık diye işgal etmek. Bu çok aptalcadır. Uygar ülkeler çok az bir alan ayırırlar mezarlığa ve o alanı asla genişletmez, asla ek alan açmazlar. Orada yatabilmek için belli bir yasal süre vardır. Süre dolunca kaldırılır. Tabii cesetleri yakıp küllerini küçük bir alanda gömmek de akıllıca bir çözüm. Sonuçta bir dikili taş kadar yer kaplar.

Cesetleri yıkayıp edip (lan neyini yıkıyorsun, gömeceksin yahu! :D ) kefene sarıp gömmek ve kocaman alanlar işgal etmek en aptal toplumların yaptığı geri zekalılıklardandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iyi de bize adam ufurmedi ki yazılı bir kağıtta dua tarzı bir şey verdi. Ayrıca keramet gormuş bir insanı koyun olmakla suclayamazsiniz. Adam keramet gormuş yani bu direk şeyhin ve islamın hak olduğunu gösterir. Hani derseniz kerametleri sadece duydugu halde inanıyor onu anlarım. Ama keramet yasamış bir insanın ateist olması dünyadaki en aptalda şeydir

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iyi de bize adam ufurmedi ki yazılı bir kağıtta dua tarzı bir şey verdi. Ayrıca keramet gormuş bir insanı koyun olmakla suclayamazsiniz. Adam keramet gormuş yani bu direk şeyhin ve islamın hak olduğunu gösterir. Hani derseniz kerametleri sadece duydugu halde inanıyor onu anlarım. Ama keramet yasamış bir insanın ateist olması dünyadaki en aptalda şeydir

Keramet göstermek Peygamberlere özgü değil midir ? adına da MUCİZE denmez mi ?

bu durumda sizin KERAMET gösteren şahıslarınız da PEYGAMBER olmuş olmuyorlar mı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keramet diye bir şey yoktur. Yalan. Bu kadar açık ve net. Yalan...

Ne yani şimdi süpermeni gördüm uçuyordu, bana selam verdi, o arada bir uçağı düşerken kurtardı dese inanacak mıyız? Olamayacak şeylere inanılmaz. Çünkü olamayacak şeylerdir. Olabilecek şey var, olamayacak şey var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Keramet göstermek Peygamberlere özgü değil midir ? adına da MUCİZE denmez mi ?

bu durumda sizin KERAMET gösteren şahıslarınız da PEYGAMBER olmuş olmuyorlar mı ?

Hayır. Doğaüstü olayı, Peygamber gösterirse mucize, evliya gösterirse keramet denir. Hiçbir evliya bırakın Peygamberi, sahabeliğin en alt seviyesindeki sahabe kadar bile olamaz üstünlük açısından.

Keramet diye bir şey yoktur. Yalan. Bu kadar açık ve net. Yalan...

Ne yani şimdi süpermeni gördüm uçuyordu, bana selam verdi, o arada bir uçağı düşerken kurtardı dese inanacak mıyız? Olamayacak şeylere inanılmaz. Çünkü olamayacak şeylerdir. Olabilecek şey var, olamayacak şey var.

Yalan mı söylüyorlar? Ben bizzat yaşadığım dua olayını anlattım. Ayrıca cinci hocalara gidip herşeyi biliyor diyenler var. (Cinci hocalar cinlele iletişime geçip günümüzden ve geçmişten haber getirebilir, geleceği ise bilemez, cinci hocalar geleceği, sallamaktadır.) Ben de ailemle gitmiştim. Hakikaten öyle olmuştu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır. Doğaüstü olayı, Peygamber gösterirse mucize, evliya gösterirse keramet denir. Hiçbir evliya bırakın Peygamberi, sahabeliğin en alt seviyesindeki sahabe kadar bile olamaz üstünlük açısından.

Yalan mı söylüyorlar? Ben bizzat yaşadığım dua olayını anlattım. Ayrıca cinci hocalara gidip herşeyi biliyor diyenler var. (Cinci hocalar cinlele iletişime geçip günümüzden ve geçmişten haber getirebilir, geleceği ise bilemez, cinci hocalar geleceği, sallamaktadır.) Ben de ailemle gitmiştim. Hakikaten öyle olmuştu.

MUCİZE ile KERAMET arasındaki FARK nedir kardeşim ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

bizzat yaşadığım dua olayı

O zaman sen de yalan söylüyorsun. Durum son derece açık. Olmayacak şey olamaz. Kendine de yalan söyleyebilir insan. İnanmaya çalışıyor ve kendine de yalan söylüyorsun. Derdin sadece inanmayı başarabilmek. İnancını kaybetmekten hayatını kaybetmekten daha çok korkuyorsun. Çünkü cehennemde yanacağına, üstelik hurileri kaçıracağına şartlanmışsın.

Yani DBK sendromundan muzdaripsin. Dogmatik Beyin Koşullanması. Acil şifalar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
MUCİZE ile KERAMET arasındaki FARK nedir kardeşim ?

Şöyle açayım: Peygamber avucuna aldı taş konuştu diye yalan söylüyorlar. Bu bir. Şeyh avucuna aldı taş konuştu diye yalan söylüyorlar bu da iki.

Bu iki aynı yalanın birine keramet, birine mucize adı verilince yalan olmaktan mı çıkıyorlar, ne oluyor? Daha mı inandırıcı oluyorlar? hangisi daha inandırıcı oluyor? Taşın konuşması mı yoksa taşın konuşması mı? Hangisi daha inandırıcı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şöyle açayım: Peygamber avucuna aldı taş konuştu diye yalan söylüyorlar. Bu bir. Şeyh avucuna aldı taş konuştu diye yalan söylüyorlar bu da iki.

Bu iki aynı yalanın birine keramet, birine mucize adı verilince yalan olmaktan mı çıkıyorlar, ne oluyor? Daha mı inandırıcı oluyorlar? hangisi daha inandırıcı oluyor? Taşın konuşması mı yoksa taşın konuşması mı? Hangisi daha inandırıcı?

Bir de aynı şeyi müslüman olmayan biri yaparsa buna da "istidraç" diyorlarmış. İstidraç derece'den gelir, Allah onu derece derece günaha sokuyormuş, ona tuzak kuruyormuş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bence bir insanın kafir, ateist v.s olabilmesinin tek şartı Allah,tanrı,yaratıcı ve kutsal kitaplarda yazanlar ile kendi kafasındaki şeylerin,değerlerin,ilkelerin, çelişiyor olmasıdır ve ateistler arasında şöyle bir mantıkta yürütenler olabilir, kendi değer yargıları,istekleri, arzuları doğrultusunda nasıl olsa tanrı, yaratıcı, Allah beni dikkate almıyor bende onu dikkate almam dediklerini yapmam, ben yaratıcı için önemli değilsem benim içinde yaratıcı önemli değildir gibi düşünebilirler.

Herhangi bir insan, ister inansın ister inanmasın bir doğruya karşı çıkıyorsa bu sabit düşüncesinden döndürecek kanıt göstermek hiçte kolay bir iş değildir. mesela doğruya-gerçeğe karşı çıkan bu sabit düşüncesini çürüttüğümüzde bile sabit düşüncesi eskisinden daha fazla taş gibi katı olur. kendi çelişkisinin farkına varıp değilmiş gibi davranan insana ne denir, yaşayan ölü.çelişkisinin farkına varıp çare arasaydı onu düzeltmek için çabalasaydı ancak aklı başında biri derdim.

şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere

Allah'ın kafirler tarafından da tanınmak zorunluluğu olması Allah'ın gerçek doğru olduğunun kanıtıdır. Allah'ın kendisine inanmayan kafirler- ateistler tarafından bile kullanılma zorunluluğu Allah'ın varlığını gösteren en güçlü kanıtlardan biridir. örnek vereyim ki konu daha net anlaşılsın, mesela bir kafir ateist v.s evrensel doğruların varlığına inanmayacaksa, hiçbirşey evrensel doğru değildir demek zorundadır. aslında kafir farkında olmadan evrensel doğru olduğu kabul edilen herşeyin yanlış olduğunu doğrular.

saygılar

Kafirlerin varlık nedeni kendilerinden menkul değildir. Onlar bir inancı reddedikleri için kafirdirler.

Bu başlık tipik Müslüman zırvalığı. Mantıksız, içeriksiz ve anlamsız...

Ve aslında Müslüman olmayanlara hakaret etmek amacı güdüyor.

Bu haliyle küstahca bir ahlaksızlık..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...