Jump to content

başımızdaki BEKÇİ


Recommended Posts

En’am-104. Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır.Ben başınızda bekçi değilim.

BEKÇİ olan KİM ??? yahut olmadığını söleyen ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

En’am-104. Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır.Ben başınızda bekçi değilim.

BEKÇİ olan KİM ??? yahut olmadığını söleyen ?

HUD 86 : "İnanmışsanız Allah'ın bıraktığı kâr, daha hayırlıdır size ve ben de size bir bekçi değilim."

(De ki:) ön eki olmayan ve Muhammed'i ele veren nice ayetten (vahiy olduğu iddia edilen yaşama dair uyarılardan) sadece ikisi Hud 86 ve Enam 104 . Bu anlamda Muhammed sadece tebliğ eden bir aracı olduğunu (Allah'tan inen vahiyler olduğunu), bilinmeyenli denklemleri çözmesi için önüne getirmemeleri gerektiğini, ne tebliğ edilirse onu aktardığını anlatma çabası içinde. Çünkü Allah'ın varlığı konusunda ikna edemiyor insanları. Var ise Muhammed'in onu görmüş olması lazım. İsa'dan hareketle oğlu nasıl olabilir? vb. soruların muhatabı. Üstelik Mekke 10. yıl olmuş, henüz mesajı (ilahi vahyi) doğru, ikna edici bir şekilde tebliğ edememiş.

Bu tür ayetlere müslüman arkadaşların yaklaşımı şöyle oluyor: Allah 1. tekil kişi olmuş Muhammed yerine, onun görevinin sadece tebliğ etmek olduğunu onun ağzından bildirmiş. Eğer bu açıklamayı mantıklı olarak kabul edeceksek, kuran boyunca karşımıza çıkan " de ki" leri ya da "de " leri tamamen çıkarmamız lazım ki, daha anlaşılır bir metin haline gelsin.

Dün de bir arkadaşa sorduğum "biz" aslında "kim ya da kimler" sorusunun ikna edici yanıtını alamadım. Alamayacağımı biliyorum, çünkü zaten yanıtı algılayarak soruyorum.

Allah kuranı indirmeden önce (Muhammed kurandan önce) eğer bütün bir dil bilgisi kitabı gönderseydi (yazsaydı), bu sıkıntılar ortaya çıkmayacaktı. Tümünü izah edecek ve vahiylerimi (koyduğum maddeleri) bu kurallar ışığında okuyun diyecekti.

Ama, Allah'ın vahiylerini (Muhammed'in anayasa maddeleri) sürekli olarak Arap Dili ve Edebiyatı kurallarına uydurunca doğaldır ayetler de içinden çıkılmaz hale geliyor ve hatalı manalarla elimizde patlıyor. Bir "de ki" ekinin kuran'da ne kadar önem arz ettiğinin tefsirciler kadar, onu okuyan inananların farkına varmaması elbette aklın kullanımı noktasında ne seviyede olunduğunun göstergesi.

Gerek kuranın yıllarca Türkçe anlama, okuma stillerinin uzağında tutulması, gerekse Arapça kıraatının yüceleştirilmesi ve ona mistik bir hava katılması; özünün yorumlanmasından ziyade 19 saçmalığına takılıp kalınması da kimlerin ne tür bir misyonerliği sürdürdüğünün de ifadesi.

Eğitim sisteminin içindeyim. Eğitim sisteminin nasıl bitirildiğini anlayamadan ülkemizde, zaten kuran ve muadili dini metinlerin anlaşılmazlığını anlamak da bir o kadar zor!

Sonuç: Muhammed ve saz arkadaşları (bazen kendini gizlemeyi başarmış bazen ise gizleyemeyecek kadar ifşa etmişler)

tarihinde estrelland tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Her ayetin başına "de ki" diye tek tek yazılmalı mıdır yani? Sizlerin edebiyat hocanız kimlerdi, hakkaten lisedeki edebiyat notunuz kaç?

Hud suresi 85 ve 86. ayetlere bakarsan, orada bekçinin kimler olduğu söyleniyor .. o sure de Hud kendisinden bahsederken, Enam suresinde ise ayet Muhammed peygamberi işaret eder.. Enam 107'de zaten neyin ne olduğu anlatılmış..

İlgili ayetleri yan yana getirince kabak gibi ortaya çıkan ifadeleri sanki çelişkiymiş gibi piyasaya sunmanız ve "ben sorguluyorum" gibi devasa bir iddia da bulunmanız hakkaten tuhaf ..

"Ben sorguluyorum" gibi bir sözü üstüne almış kişiler çakıl taşı bile olamayacak basit iddialarla gelmezler.

tarihinde YalnizcaKuran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Her ayetin başına "de ki" diye tek tek yazılmalı mıdır yani? Sizlerin edebiyat hocanız kimlerdi, hakkaten lisedeki edebiyat notunuz kaç?

Hud suresi 85 ve 86. ayetlere bakarsan, orada bekçinin kimler olduğu söyleniyor .. o sure de Hud kendisinden bahsederken, Enam suresinde ise ayet Muhammed peygamberi işaret eder.. Enam 107'de zaten neyin ne olduğu anlatılmış..

İlgili ayetleri yan yana getirince kabak gibi ortaya çıkan ifadeleri sanki çelişkiymiş gibi piyasaya sunmanız ve "ben sorguluyorum" gibi devasa bir iddia da bulunmanız hakkaten tuhaf ..

"Ben sorguluyorum" gibi bir sözü üstüne almış kişiler çakıl taşı bile olamayacak basit iddialarla gelmezler.

Bekçi olmadığını vurgulayan ha Şuayb olmuş ha Muhammed. Tartışılan konu ne? İfadelerdeki şahıs zamirlerinin ya da öznelerin yarattığı mana karışıklığı. Dolayısıyla eğer anlamları ve dönemleri tartışılsa idi, birden fazla ayet, tefsir ve rivayetlerle desteklenerek tartışılırdı. Bu anlamda karşınızda lise öğrencileri yok ancak bizim karşımızda lise zihniyeti var. Dolayısıyla anlaşmak da mümkün değil.

İniş sırasına göre değerlendirelim her iki ayeti:

Enam-55 (Mekke-9.yıl)

Hud -52 (Mekke-9.yıl)

Şuayb peygamber kıssasını duyan ve bunu aktaran Muhammed, diline yerleşmiş cümleleri daha sonra kullanmayı alışkanlık edinmiştir. O halde; Enam'ın ilgili maddesi, özdeşim kurma yoluyla Hud 52'nin tekrarından başka şey değildir. Bu defa kıssanın yerini Muhammed'in kendi kavmi ile yaşadıkları, bekçi de doğal olarak Muhammed'in kendisi olmuştur.

Edebi bilgiden yoksunluk, kuran gibi apaçık indiğini söyleyen ve öğüt kitabı olduğunu defalarca zikreden kitaptaki bu basit bağlantıları kuramamaktır. Kendisinin beşer, kitabın da öğüt kitabı olduğunu defalarca vurgulayan Muhammed'in satır aralarında verdiği şifreleri çözmekten yoksun olmak, aklı kullanamamaktır.

Bunun için çok fazla kitap okumak, paragraf-cümle analiz çalışmaları yapmak, kelime dağarcını da TÜRKÇE sözcüklerle zenginleştirmek gerekir. Bu yeti eğer şanslı iseniz okul hayatınızdaki edebiyat öğretmeninizin kaliteli ve ilgili olmasıyla o yıllarda kazanılabilir. Ancak ülkemiz eğitim sistemi ezberci öğretim ve sınav başarısına dayalı olduğu için (not sormanızın temelinde bu alışkanlık yatıyor), sizin kabak gibi ortaya çıkan ayet mantıksızlığının üzerini örtmek için çırpınmanız bana şahsen ve hakikaten şaşırtıcı gelmiyor.

Arada zaten cebrail varsa, Allah cebrail aracılığı ile kelamını tebliğ ettiriyorsa, de ki dediği cebrail.

Cebrail kelamı iletirken neden "dedi ki" ifadesini kullanmayıp "de ki" ifadesini kullansın! O dedi ki: O diyor ki: O kim? Allah. Kime diyor? Cebrail'e. Muhammed'e aktaran kim? Cebrail. Cebrail "O dedi ki: " yahut " O diyor ki:" dese daha mantıklı edebi açıdan üstelik her ayet başlangıcında veya ilk kelamdan önce bir defa dense kâfi.

Ya da zaten bunları diyen Allah ise neden "de ki " "dedi ki" deme gereği duysun. Üstelik zorda kalmadıkça da kullanmıyor.

And içmeye neden gerek duydu ise aynı sebepten ötürü olabilir elbette.

Hadi Allah böyle bir gereksinim duydu. İlahiyatçılar neden "kul" sözcüğünün olmadığı ayet başlarına aç parantez - dedi ki - kapa parantez ekleme gereği duyuyor, onu da kuranı okuyan herkes anlıyor.

HUD: (1-2) Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (Diyanet-Aslında bu ayette yok de ki ibaresi)

Allah; Cebrail, Muhammed, Ömer, Ayşe ve artık yanlarında kim varsa ve müdahil olma, sözüne kitapta yer bulma hakkı kimlerdeyse onları görüyoruz.

Ancak bu karmaşanın içinden çıkılamadığı için "takdiridir, mecazdır, öyle varsayılır, zorunda değildir, aslında şuna demiştir, aslında bunu yapmıştır". Sanki o dönemde yaşadılar da Allah'tan vahyi kendileri aldı müslümanlar öyle bir direniş!

Hadi vatan elden gidiyor deyip sokağa çağırsak, yerlerinden kalkıp Muhammed'i savundukları kadar vatanı savunamayacak kadar da aciz ve ödlektirler müslümanlar!

Bizzat yaşadık, gördük!

tarihinde estrelland tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Örneğin incilde var bu. İncilde hiç tanrı doğrudan konuşmaz. Hep isa konuşur ve rab buyurdu ki diye söze başlar.

Daha dakka bir gol bir, kuranın ilk ayeti: "Hamd allaha mahsustur." Bunu allah söylüyorsa hamd bana mahsustur derdi. Muhammed söylüyorsa kuranda hiç "de ki" olmamalıydı. Tümünde muhammed konuşmalıydı.

Anlatım sıfır yani, yok... Almışlar sazı ellerine, ne soylamışlar, ne boylamışlar bilen yok, karmakarışık... Kesin olan, "biz" diyenler muhammedi peygamber diye lanse eden ve ona şu ayeti üret diye direktif veren ekip. Muhammed diye bir emir kulları yaşadıysa da böyle, hiç yaşamadı uydurdularsa da böyle. Muhammed ya hiç yoktur, ya varlığı yokluğu farksız bir emir kuludur, ayet üretmesi karşılığı bol kadın ve ganimet verilen bir memurdur. İş ekibin, biz diye ayet üreten, Mekke iktidarını devirmeyi ve yağma, talan yapmayı amaçlayan muhalifler.

Suriye muhalifleri neyse, aynısı... İslam hiç değişmemiştir. Yağma, talan için allah inancını kullanma. Budur.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun için çok fazla kitap okumak, paragraf-cümle analiz çalışmaları yapmak, kelime dağarcını da TÜRKÇE sözcüklerle zenginleştirmek gerekir. Bu yeti eğer şanslı iseniz okul hayatınızdaki edebiyat öğretmeninizin kaliteli ve ilgili olmasıyla o yıllarda kazanılabilir. Ancak ülkemiz eğitim sistemi ezberci öğretim ve sınav başarısına dayalı olduğu için (not sormanızın temelinde bu alışkanlık yatıyor), sizin kabak gibi ortaya çıkan ayet mantıksızlığının üzerini örtmek için çırpınmanız bana şahsen ve hakikaten şaşırtıcı gelmiyor.

Böyle ifadeler kırıcı oluyor :(

Arada zaten cebrail varsa, Allah cebrail aracılığı ile kelamını tebliğ ettiriyorsa, de ki dediği cebrail.

Cebrail kelamı iletirken neden "dedi ki" ifadesini kullanmayıp "de ki" ifadesini kullansın! O dedi ki: O diyor ki: O kim? Allah. Kime diyor? Cebrail'e. Muhammed'e aktaran kim? Cebrail. Cebrail "O dedi ki: " yahut " O diyor ki:" dese daha mantıklı edebi açıdan üstelik her ayet başlangıcında veya ilk kelamdan önce bir defa dense kâfi.

Ya da zaten bunları diyen Allah ise neden "de ki " "dedi ki" deme gereği duysun. Üstelik zorda kalmadıkça da kullanmıyor.

And içmeye neden gerek duydu ise aynı sebepten ötürü olabilir elbette.

Hadi Allah böyle bir gereksinim duydu. İlahiyatçılar neden "kul" sözcüğünün olmadığı ayet başlarına aç parantez - dedi ki - kapa parantez ekleme gereği duyuyor, onu da kuranı okuyan herkes anlıyor.

HUD: (1-2) Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (Diyanet-Aslında bu ayette yok de ki ibaresi)

Allah; Cebrail, Muhammed, Ömer, Ayşe ve artık yanlarında kim varsa ve müdahil olma, sözüne kitapta yer bulma hakkı kimlerdeyse onları görüyoruz.

Ancak bu karmaşanın içinden çıkılamadığı için "takdiridir, mecazdır, öyle varsayılır, zorunda değildir, aslında şuna demiştir, aslında bunu yapmıştır". Sanki o dönemde yaşadılar da Allah'tan vahyi kendileri aldı müslümanlar öyle bir direniş!

Kur'an anlatımlarında ki şahıs zamirlerinin yer yer farklılaşmasına neden bu kadar takılıyorsunuz anlamış değilim. İşin edebi sanat kısmını bir kenara bırakalım.

Yahu bir kişi kafasından 20 küsür yıl boyunca kitap uyduracak olsa böyle hatalar yapar mı? Bugün Türkiyede ki en aptal insana 20 yılda 6bin küsür cümlelik bir kitap yaz sana 10 milyon dolar vereceğiz dense o kişi böyle basit "hata"lar yapar mı?

Muhammed dediğiniz kişi eğer peygamber değilse tam bir şark kurnazı ve muhteşem bir deha demektir... 20 küsür yılda bulunduğu toplumu iyi yahut kötü bir yönde dönüştürmek her babayiğitin harcı değil.

Hele ki bugün 6 kişilik ailesini yönetemeyen milyonlarca insanın olduğu bir yerde bunu kavramakta zor değil.

E peki böylesi bir şark kurnazı, fırsatçı, muhteşem bir deha beyaz sayfada ki çikolata lekesi gibi belirgin grammer hatalarına düşer mi?

Biraz mantığımızı, öngörümüzü işletelim..

Hadi vatan elden gidiyor deyip sokağa çağırsak, yerlerinden kalkıp Muhammed'i savundukları kadar vatanı savunamayacak kadar da aciz ve ödlektirler müslümanlar!

Doğrusunu söylemek gerekirse,

Muhammed peygamberin mesajı ile uyduruk "vatan" kavramını yan yana getirmen bile abes :)

tarihinde YalnizcaKuran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle ifadeler kırıcı oluyor :(

KIRILINCA, KIRABİLİYORSUNUZ!

Kur'an anlatımlarında ki şahıs zamirlerinin yer yer farklılaşmasına neden bu kadar takılıyorsunuz anlamış değilim. İşin edebi sanat kısmını bir kenara bırakalım.

Yahu bir kişi kafasından 20 küsür yıl boyunca kitap uyduracak olsa böyle hatalar yapar mı? Bugün Türkiyede ki en aptal insana 20 yılda 6bin küsür cümlelik bir kitap yaz sana 10 milyon dolar vereceğiz dense o kişi böyle basit "hata"lar yapar mı?

Muhammed dediğiniz kişi eğer peygamber değilse tam bir şark kurnazı ve muhteşem bir deha demektir... 20 küsür yılda bulunduğu toplumu iyi yahut kötü bir yönde dönüştürmek her babayiğitin harcı değil.

Hele ki bugün 6 kişilik ailesini yönetemeyen milyonlarca insanın olduğu bir yerde bunu kavramakta zor değil.

E peki böylesi bir şark kurnazı, fırsatçı, muhteşem bir deha beyaz sayfada ki çikolata lekesi gibi belirgin grammer hatalarına düşer mi?

Biraz mantığımızı, öngörümüzü işletelim..

OLAYI ÇÖZDÜNÜZ!

Doğrusunu söylemek gerekirse,

Muhammed peygamberin mesajı ile uyduruk "vatan" kavramını yan yana getirmen bile abes :)

VATAN UYDURUKSA; MUHAMMED UYDURUK VATAN ÜZERİNDE MİLLET VE DEVLET DİYE 23 YIL YIRTINACAĞINA, İLAHİ MESAJA ODAKLANIP 1 SAATTE DOĞRU ŞEKİLDE AKTARSAYDI.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 months later...
Arada zaten cebrail varsa, Allah cebrail aracılığı ile kelamını tebliğ ettiriyorsa, de ki dediği cebrail.

zaten bunları diyen Allah ise neden "de ki " "dedi ki" deme gereği duysun. Üstelik zorda kalmadıkça da kullanmıyor.

And içmeye neden gerek duydu ise aynı sebepten ötürü olabilir elbette.

nisa 164 ve taha 17 vb. ayetlerden anlaşılıyorki yeryüzünde iken allah yalnızca musa ile aracısız konuşmuş ve ilginç bir de sorusu var allahın musa'ya; sağ elindeki nedir ey Musa? bu soruya bence psikolojiye ilgi duyan müslümanlar yanıt verebilir. musanın asasını ne için kullandığını bilen bir tanrı için o soru, musa'nın peygamberlik amacındaki aksatlık veya sapmalık olması nedeniyledir olasılıkla

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...