Jump to content

Ateizm bazı şeyleri isbatlamak zorunda değil mi?


Recommended Posts

Evet, bir fende ve bir san'atta mütehassıs bir iki zâtın o fen ve o san'ata ait hükümleri ve fikirleri,

onda ihtisası olmayan bin adamın, hattâ başka fenlerde âlim ve ehl-i ihtisas da olsalar,

muhalif fikirlerini hükümden iskat ettikleri gibi; bir mes'elede,

mesela, Ramazan hilâlini yevm-i şekte ispat etmek ve

"Süt konservelerine benzeyen ceviz-i hindî bahçesi rû-yi zeminde var" diye dâvâ etmekte iki ispat edici,

bin inkâr edici ve nefyedicilere galebe edip dâvâyı kazanıyorlar.

Çünkü ispat eden yalnız bir ceviz-i hindîyi veyahut yerini gösterse kolayca dâvâyı kazanır.

Onu nefiy ve inkâr eden bütün rû-yi zemini aramak,

tamakla hiçbir yerde bulunmadığını göstermekle dâvâsını ispat edebildiği gibi;

Cenneti ve dâr-ı saadeti ihbar ve ispat eden, yalnız bir izini sinemada gibi keşfen, bir gölgesini, bir tereşşuhunu göstermekle

dâvâyı kazandığı halde; onu nefiy ve inkâr eden, bütün kâinatı ve ezelden ebede kadar zamanları görmek ve göstermekle ancak inkârını ve nefyini ispat ile dâvâyı kazanabilir.

Ve bu ehemmiyetli sırdandır ki,

"Hususi bir yere bakmayan ve İmân hakikatler gibi umum kâinata bakan nefiyler, inkârlar - zâtında muhâl olmamak şartıyla - ispat edilmez" diye ehl-i tahkik ittifak edip bir düstur-u esasî kabul etmişler.


İşte bu kat'î hakikate binaen, binler filozofların muhalif fikirleri,

böyle imanî meselelerde birtek muhbir-i sâdıka karşı hiçbir şüphe, hattâ vesvese vermemek lâzımken,

yüz yirmi bin ispat edici ehl-i ihtisas ve muhbir-i sâdıkın ve hadsiz ve nihayetsiz müsbit

ve mütehassıs ehl-i hakikat ve ashab-ı tahkikin ittifak ettikleri erkân-ı imaniyede, aklı gözüne inmiş,

inkârlarıyla şüpheye düşmenin ne kadar ahmaklık ve divanelik olduğunu kıyas ediniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 503
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evet, bir fende ve bir san'atta mütehassıs bir iki zâtın o fen ve o san'ata ait hükümleri ve fikirleri,
onda ihtisası olmayan bin adamın, hattâ başka fenlerde âlim ve ehl-i ihtisas da olsalar,
muhalif fikirlerini hükümden iskat ettikleri gibi; bir mes'elede,
mesela, Ramazan hilâlini yevm-i şekte ispat etmek ve
"Süt konservelerine benzeyen ceviz-i hindî bahçesi rû-yi zeminde var" diye dâvâ etmekte iki ispat edici,
bin inkâr edici ve nefyedicilere galebe edip dâvâyı kazanıyorlar.
Çünkü ispat eden yalnız bir ceviz-i hindîyi veyahut yerini gösterse kolayca dâvâyı kazanır.
Onu nefiy ve inkâr eden bütün rû-yi zemini aramak,
tamakla hiçbir yerde bulunmadığını göstermekle dâvâsını ispat edebildiği gibi;
Cenneti ve dâr-ı saadeti ihbar ve ispat eden, yalnız bir izini sinemada gibi keşfen, bir gölgesini, bir tereşşuhunu göstermekle
dâvâyı kazandığı halde; onu nefiy ve inkâr eden, bütün kâinatı ve ezelden ebede kadar zamanları görmek ve göstermekle ancak inkârını ve nefyini ispat ile dâvâyı kazanabilir.
Ve bu ehemmiyetli sırdandır ki,
"Hususi bir yere bakmayan ve İmân hakikatler gibi umum kâinata bakan nefiyler, inkârlar - zâtında muhâl olmamak şartıyla - ispat edilmez" diye ehl-i tahkik ittifak edip bir düstur-u esasî kabul etmişler.
İşte bu kat'î hakikate binaen, binler filozofların muhalif fikirleri,
böyle imanî meselelerde birtek muhbir-i sâdıka karşı hiçbir şüphe, hattâ vesvese vermemek lâzımken,
yüz yirmi bin ispat edici ehl-i ihtisas ve muhbir-i sâdıkın ve hadsiz ve nihayetsiz müsbit
ve mütehassıs ehl-i hakikat ve ashab-ı tahkikin ittifak ettikleri erkân-ı imaniyede, aklı gözüne inmiş,
inkârlarıyla şüpheye düşmenin ne kadar ahmaklık ve divanelik olduğunu kıyas ediniz.

What?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet, bir fende ve bir san'atta mütehassıs bir iki zâtın o fen ve o san'ata ait hükümleri ve fikirleri,
onda ihtisası olmayan bin adamın, hattâ başka fenlerde âlim ve ehl-i ihtisas da olsalar,
muhalif fikirlerini hükümden iskat ettikleri gibi; bir mes'elede,
mesela, Ramazan hilâlini yevm-i şekte ispat etmek ve
"Süt konservelerine benzeyen ceviz-i hindî bahçesi rû-yi zeminde var" diye dâvâ etmekte iki ispat edici,
bin inkâr edici ve nefyedicilere galebe edip dâvâyı kazanıyorlar.
Çünkü ispat eden yalnız bir ceviz-i hindîyi veyahut yerini gösterse kolayca dâvâyı kazanır.
Onu nefiy ve inkâr eden bütün rû-yi zemini aramak,
tamakla hiçbir yerde bulunmadığını göstermekle dâvâsını ispat edebildiği gibi;
Cenneti ve dâr-ı saadeti ihbar ve ispat eden, yalnız bir izini sinemada gibi keşfen, bir gölgesini, bir tereşşuhunu göstermekle
dâvâyı kazandığı halde; onu nefiy ve inkâr eden, bütün kâinatı ve ezelden ebede kadar zamanları görmek ve göstermekle ancak inkârını ve nefyini ispat ile dâvâyı kazanabilir.
Ve bu ehemmiyetli sırdandır ki,
"Hususi bir yere bakmayan ve İmân hakikatler gibi umum kâinata bakan nefiyler, inkârlar - zâtında muhâl olmamak şartıyla - ispat edilmez" diye ehl-i tahkik ittifak edip bir düstur-u esasî kabul etmişler.
İşte bu kat'î hakikate binaen, binler filozofların muhalif fikirleri,
böyle imanî meselelerde birtek muhbir-i sâdıka karşı hiçbir şüphe, hattâ vesvese vermemek lâzımken,
yüz yirmi bin ispat edici ehl-i ihtisas ve muhbir-i sâdıkın ve hadsiz ve nihayetsiz müsbit
ve mütehassıs ehl-i hakikat ve ashab-ı tahkikin ittifak ettikleri erkân-ı imaniyede, aklı gözüne inmiş,
inkârlarıyla şüpheye düşmenin ne kadar ahmaklık ve divanelik olduğunu kıyas ediniz.

Said'in ruhu mu yazıyor ne ?

Bu yazıyı görünce

Allahım bu ne ? diyesim geldi. O kadar yani

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...