Jump to content

Mi'rac bedenen mi gerçeklesti ?


Recommended Posts

  • İleti 252
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Nebe suresinin 12. ayetinde "Sizin üstünüze yedi sağlam sema bina ettik" deniliyor. Yani 7 sağlam uzay mı ? Sema herhangi bir şeyin üst tarafı demektir. burada üst/alt sizin konumunuza göre değişir. Mesela dünya'ya göre venüs semadadır, venüse göre ise dünya semadadır ! Bu böyledir çünkü kur-an, evrene jeosentrik (dünyadan) bakar. Güneşin, Ay'ın ve diğer gezegenlerin harekatını da bu bakış açısına göre tanımlar:

Yasin 40: Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece, gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Bu gayet tabiidir. Çünkü kadim insanlar uzaya, uzay mekaniğini çözmek maksadıyla bakmadılar. Onlar astronomik değil, astrolojik düşünüyorlardı. Bu sebeple gözle görülen 7 gezegeni (güneş dahil) dünya semasının katlarına yerleştirdiler ! Dünya seması yedi kattır, fakat bu semanın yedi kat ile sınırlı olduğu anlamına gelmez. Dünya semasından sonra yıldızların bulunduğu sekizinci sema vardır, maahaza dokuzuncu sema vardır... Kadim tolumlar meseleye astrolojik cihetle yaklaştıkları için, bu gün bizler, kur-an terminelojisini bilimsel retorik ile kıyaslayıp çelişki bulmaya tevessül ediyoruz.. Bu da büyük bir hatadır... Eski toplumlar gökyüzü hakkında sandığınız kadar cahil değildiler: Sümerler "mul.mul içinde yedi tanış gezinen vardır" demişler. Yani yedi gezineni tanıoruz / biliyoruz ama bütün hepsi bundan ibaret değil. aynı zamanda tanış olmayan gezinenlerin de var diyorlar.. çünkü "mulmul ul-şu 12" = "mulmul on ikiden oluşan bir banttır" ifadelerine de rastlanıyor onların metinlerinde. Öyle anlaşılıyor ki sümerler, 7 gezineni çıplak gözle gözlemleyebildikleri için bunları "tanış gezinen" olarak isimlendirmişler. fakat esasta MUL.MUL'un 12 gezinenden müteşekkil olduğuna inanmışlardır... Hatta sümerler bu 12 gezinenlik sistemin esasta Güneş merkezli olduğunu da biliyorlardı:

10302365_10204199866625004_418448336352102807_n.jpg

Aynı şekilde kur-an yedi semadan bahseder, bu yeedi sema içinde tüm tolumların bildiği yedi tanış gezinen vardır ki bunlar çıplak gözle gözlemlenebilen Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn... Ancak bunlar haricinde de gezinenler vardır.

Yusuf 4: Yusuf, babasına şöyle demişti: “Babacığım! Gerçekten ben on bir kevkebi, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı."

Yusuf, yıldız anlamına gelen Necm kelimesi yerine kevkeb ifadesini tercih ediyor !

Arapçada kevkebe fiili de ışıldamak anlamına gelir. Ancak müfredetta v-k-b kökünden gelen kevkeb'in kaya (taş) anlamına geldiği de söyleniyor. Bu kevkeb ifadesi yıldızları değil gezegenleri tanımlıyor olması gerekir. Çünkü "Saffat 6: Muhakkak ki Biz; dünya semasını kevkebler (el-kevakebi) ile donattık." diyor ayet. Burada dikkat etmek gerek. kur-an'da bir çok ayette yedi kat semadan bahsedilirken, bir kişi bile çıkıp sormamış yedi sema nedir diye ! Çünkü yedi katlı sema inancı zaten biliniyordu. hemen bütün eski toplumlarda var olan bir inançtır bu. Örnekse sabiiler, semayı yeedi kat olarak kabul edip her bir kata bir gezinen yerleştirmişlerdir:

1. SİN / ay - kamer

2. NBU / merkür - utarit

3. DLİBAT / venüs - zühre

4. ŞAMİŞ / güneş - şems

5. NİRİG / mars - merih

6. BİL / jüpiter - müşteri

7. KİVAN / satürn - zuhal

Türklerin inanç ve düşünce yapısında da görülen bu bilgiler mitolojik bir tarzda anlatılmakta ve yediye ayrılan iklimlerin her birini bir yıldız idare etmektedir. Bunlar:

1. İklim: Hint Diyarı bölgesini içine almakta ve Zuhal yıldızı tarafından idare edilmektedir. Rengi siyah olup 7. gökte yer almaktadır.

2. İklim: Çin diyarı bölgesini içine almakta ve Müşteri yıldızı tarafından idare edilmektedir. Rengi kahverengi olup 6. gökte yer almaktadır.

3. İklim: Türk diyarı bölgesini içine almakta ve Mirrih yıldızı tarafından idare edilmektedir. Rengi kırmızı olup 5. gökte yer almaktadır.

4. İklim: Horasan diyarı bölgesini içine almakta ve Güneş tarafından idare edilmektedir. Rengi sarı olup 4. gökte yer almaktadır.

5. İklim: Mavareünnehir diyarı bölgesini içine almakta olup Zühre yıldızı tarafından idare edilmektedir. Rengi yeşil olup 3. gökte yer almaktadır.

6. İklim: Rum diyarı bölgesini içine almakta olup Utrait tarafından idare edilmektedir. Rengi mavi olup 2. gökte yer almaktadır.

7. İklim: Bulgar diyarı bölgesini içine almakta olup Ay tarafından idare edilmektedir. Rengi beyaz olup 1. gökte yer almaktadır.

işte sümerlerin bahsettiği yedi tanış gezinen (dünya merkezli bakan gözlemcinin tanıyabildiği / görebildiği yedi gezinen) Güneş, Ay ve diğer 5 gezegendir. Sümer menşeli bu inanç, dinler içinde en kadim din sayılan sabiilikte tezahür ettiği gibi Türklerde de kendisini gösteriyor:

Talak 12: Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını (mislini) yaratandır...

Yani ne diyor: Allah yedi tane sema yarattığı gibi, bu yedi semaların miktarınca da yer yaratmıştır. yedi arz'ın neresi olduğu Türklerin inanç sistemlerinde açığa çıkıyor: Hint diyarı, Çin diyarı, Türk diyarı, Horasan diyarı, Mavereünnehir diyarı, Rum diyarı, Bulgar diyarı...

Yeri böyle diyar diyar ayırmayı keşif eyleyenler sadece Türkler değil elbette. Bakınız Mircea eliade dinler tarihine giriş adlı eserinde neler yazıyor:

"Afrika mitolojisinde Bambara inanışına göre evren işitilemeyen tek bir ünlemden, yani kök ses Yo'dan yaratılmıştır. Yo gökyüzünü,yeryüzünü ve tüm canlı şeyleri yaratır.İnsan bilinci Yo'dan ve yaratıcı cinler Faro,Teliko ve Pemba'dan gelir.Su cini Faro yeryüzünün yedi kıtasına denk düşmek üzere yedi gökkubbeyi yaratır ve yağmurla döller."

Demek ki arz'ın 7 bölgesi, kur-an'da yedi arz olarak zikrediliyor ! Tekerrürde fayda var, Muhammed yedi semadan ve yedi arzdan bahsettiğinde kimse ona "nedir bunlar ?" dememişse, demek ki bu yedi arz ve semanın mahiyeti o dönem insanlarının aşina oldukları nosyonlardır. Elbette bu aşinalık kadim milletlerin bıraktığı mirastan kaynaklanır...

Kur-an, o dönem insanlarına bilmedikleri bir şeyler anlatıyor değil. Öyle olsaydı çeşitli polemikler ortaya çıkardı ve biz mutlaka buhariden, müslimden bunları okurduk. Eğer kur-an yedi sema ifadesiyle güneş sistemini kastetmiyor olsaydı, ilk müfessirlerin bunu söylemesi gerekirdi. Fakat ilk dönem müfessirler açık ve net bir şekilde yedi semadan kastın Satürn'e kadar olan kısım olduğunu açıkca zikretmişler. Bakınız 1300'lü yıllarda yaşamış olan ibni kesir tefsirinde yedi sema nasıl tanıtılıyor:

"Görmediniz mi, Allah'ın göğü yedi kat olarak nasıl yarattığını? Her bir katı diğerinin üzerinde halkettiğini." Bu, yalnızca göğün vasıta­larıyla mı kavranır, yoksa his ile idrâk edilen hallerden bir hal midir? Bilindiği gibi yıldızların yürütülmesi ve tutulması da bu haller içerisin­dedir. Zîrâ yedi gezegen birbirinin tutulmasına sebep olur. Bunların en altındaki dünya göğünde bulunanı Ay gezegenidir. O, üstünde bulunan­ların tutulmasını sağlar. İkincisi Utârid, üçüncüsü Zühre, dördüncüsü Güneş, beşincisi Merîn, altıncısı Müşteri, yedincisi Zuhal gezegenidir. Diğer yıldızlara gelince, bunlar sabit yıldızlardır. Sekizinci feleğe «sabit yıldızlar feleği» adı verilir. Bunlar (filozoflar) dan şeriatı benimseyen­ler, ona Kürsî adını verirler. Dokuzuncu felek, Atlas feleğidir.

...Her bir gezegen kendine göre yörün­gesinde mesafe kat'eder. Ay yörüngesini her ayda bir kere kat'eder. Güneş yılda bir kere, Zuhal otuz yılda bir kere yörüngesini dolaşır. Çünkü onun yörüngesi daha geniştir. Ancak hepsinin hareketi hız ba­kımından birbirine uygundur. Bu konuda onların (Astronomi bilginle­ri) söylediklerinin özeti bundan ibarettir. (bkz: ibni kesir, Nuh suresi tefsiri)

Son olarak şunu da ekleyeyim: Bazı müfessirler, yedi arzın yedi farklı arz (gezegen) olduğunu da söylemişlerdir. Bu arzların yedi sema içinde bulunduğunu ve günü geldiğinde insanoğlunun bu arzlara çıkacağını da eklemişlerdir. Elbette bu tefsirlerin dayanağı şu ayetlerdir:

Nuh 15: Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka (tıbakan) nasıl yaratmıştır

İnşikak 19: Siz mutlaka tabakadan tabakaya bineceksiniz (yerleşeceksiniz).

Zariyat 22: Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yedi mukemmel ve sayisiz demek. Gunesin hareketi de Samanyolu içinde. Siddetli olunca tabi saglama baglaniyo.. Galiba onu ima ettin sen ?

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Siddetli olunca tabi saglama baglaniyo..

"sab'an shidaada" : Galiba onu ima ettin sen ?

Yani Muhammed zamaninda yildizlan parlamiyordu diyorsun, ve birinci semada gunes, ay ve 5 gezegen vardi, diger kalan 6 semalar ise gunes sistemi disi diyorsun ? Yildizlarin o zaman parlamadigini iddia ediyorsun, ama bir çok ayette yildizlardan söz ediliyor ?

Birinci semada diyelim ki gezegenler, gunes ve ay var, o zaman neden diger yildizlar da kandil gibi parlamiyor tam olarak ? =D

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Siddetli olunca tabi saglama baglaniyo..

"sab'an shidaada" : Galiba onu ima ettin sen ?

Yani Muhammed zamaninda yildizlan parlamiyordu diyorsun, ve birinci semada gunes, ay ve 5 gezegen vardi, diger kalan 6 semalar ise gunes sistemi disi diyorsun ? Yildizlarin o zaman parlamadigini iddia ediyorsun, ama bir çok ayette yildizlardan söz ediliyor ?

Birinci semada diyelim ki gezegenler, gunes ve ay var, o zaman neden diger yildizlar da kandil gibi parlamiyor tam olarak ? =D

Halen sema ifadelerinin galaksileri kapsadığını iddia ediyorsun :)))))

Yani, ilgili ayetlerde 7 sema ile aslında kesrettin kinaye yapılmış ve sonsuz galaksilerin yaradılışına dikkat çekilmiştir diyorsun..

Dün gece Nuh suresinde aşağıda alıntıladığım ayeti örnek vermeme rağmen tabaka tabaka galaksilerin(!) yerini halen gösteremedin..

Sana tavsiyem,Yanlış bilgide ısrar etme ..

3 - E lem terev keyfe halakallâhu seb’a semâvâtin tıbâkâ(tıbâkan).

e lem tera : görmüyor musunuz

keyfe : nasıl

halaka : yarattı

allâhu : Allah

seb'a : yedi

semâvâtin : semalar, gök katları

tıbâkan : tabakalar, katlar

'Görmediniz mi Allâh nasıl yedi göğü birbiri üstünde tabaka tabaka yarattı?'

--

sana zahmet bir anlatıver, galaksiler nasıl tabaka tabaka oluyormuş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur-an'dan önce bütün toplumlar yedi sema'yı hakiki anlamda kullanmışlar, bu yedi sema içinde bulunan gezinenleri tek tek bildirmişler. ama kur-an'a gelince ne hikmetse bu yedi ifadesi sınırsızlık anlamına kullanılmış öyle mi. Acaba arapçada "had / sınır" kelimesi yokmuymuş da, yedi rakamını kesretten kinaye olarak kullanmış Allah ?

Muhammed zamanında yıldızlar parlamıyordu diyen yok sana ! Güneş ve Ay birinci semada değil, bunlar yedi semanın farklı katlarındadır. Yıldızlar ise yedi semadan (dünya semasından) sonra gelir, sekizinci semadadır. Bu bölgenin Kürsi ismiyle anıldığını en eski müfessirler belirtiyorlar...

tarihinde Özden Kurt tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur-an'dan önce bütün toplumlar yedi sema'yı hakiki anlamda kullanmışlar, bu yedi sema içinde bulunan gezinenleri tek tek bildirmişler. ama kur-an'a gelince ne hikmetse bu yedi ifadesi sınırsızlık anlamına kullanılmış öyle mi. Acaba arapçada "hudud / sınır" kelimesi yokmuymuş da, yedi rakamını kesretten kinaye olarak kullanmış Allah ?

Muhammed zamanında yıldızlar parlamıyordu diyen yok sana ! Güneş ve Ay birinci semada değil, bunlar yedi semanın farklı katlarındadır. Yıldızlar ise yedi semadan (dünya semasından) sonra gelir, sekizinci semadadır. Bu bölgenin Kürsi ismiyle anıldığını en eski müfessirler belirtiyorlar...

oooo sende iyice çorba etmişsin :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

oooo sende iyice çorba etmişsin :)

Geçin bu işleri kardeşim. Biraz ayeklarınız yere bassın. uçtunuz iyice. Eğip bükmenin alemi yok. En eski müfessirler bunu böyle anlamış ve yazmış. üstelik kur-an'ın icat buyurduğu bir mesele de değil bu. Zaten kadimde var olan ve ayrıntılarıyla anlatılmış bir konu...
Link to post
Sitelerde Paylaş

10402834_10204195024583956_857389195879885878_a.jpg

Yukardaki resimde Güneşten başlayarak saydığımızda -Ay'ı da hesaba katarsak- dünyanın 4. sıraya denk geldiği görülüyor. Bu, gezegenlerin Güneşe olan uzaklıklarına göre olan hakiki sıralanış biçimidir ! Ancak bu diziliş, teolojik ya da astrolojik anlayıştaki dizilişle uyumsuz gibi görünmektedir. Zira teolojik anlayışa göre, Dünya, zemin kat olarak kabul edilir (jeosentrik / dünyadan bakış), Güneşin ise 4. katta bulunması gerekiyor. Biz bu resmi heliosantrik modelden jeosentrik modele dönüştürdüğümüzde, yani Dünyayı, uydusu Ay ile birlikte merkeze aldığımızda, her şey yerli yerine oturmaktadır. Tek yapmamız gereken dünya ile Güneş'in yerini değiştirmek: Bu durumda geri kalan 5 gezegenin, Güneşe olan gerçek uzaklıklarına göre sıraya dizildiklerini görüyoruz... Söz konusu sema katlarının her birinde, Sümerlerin "yedi tanış gezinen" dedikleri gezegenler bulunmaktadır. İŞTE BURASI DÜNYA SEMASIDIR. "Sizin üstünüze yedi sağlam sema bina ettik" denilen kısım ! Bundan sonra sekizinci sema vardır. Yani yıldızların ve takımyıdızların (burçların) bulunduğu sema..

Cosmos.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dunyadan gözle görulen parildayan cisimler neye ait ? samanyoluna. O halde, Muhammed zamaninda tek bilinen sema Samanyoluydu. Gerçi nebula seklindeki Andromeda gözle bulut seklinde görulur, ama onun Samanyolundan baska bir obje oldugunu o zaman ispat etmek imkansizdir. Ben ayetlerde ifade edilen ve tarihsel olarak bilinen uzerinden konusuyorum.

Yok sema gök musmus, yik saglam imis, bunlar beni baglamaz. Yedi ve alti rakamlarinin eskilerdeki anlamsalligini da ispat ettim. Yanlis varsa o duzeltilir, yoksa yorumlar, bereket versin eksik degil..

Link to post
Sitelerde Paylaş

10402834_10204195024583956_857389195879885878_a.jpg

Yukardaki resimde Güneşten başlayarak saydığımızda -Ay'ı da hesaba katarsak- dünyanın 4. sıraya denk geldiği görülüyor. Bu, gezegenlerin Güneşe olan uzaklıklarına göre olan hakiki sıralanış biçimidir ! Ancak bu diziliş, teolojik ya da astrolojik anlayıştaki dizilişle uyumsuz gibi görünmektedir. Zira teolojik anlayışa göre, Dünya, zemin kat olarak kabul edilir (jeosentrik / dünyadan bakış), Güneşin ise 4. katta bulunması gerekiyor. Biz bu resmi heliosantrik modelden jeosentrik modele dönüştürdüğümüzde, yani Dünyayı, uydusu Ay ile birlikte merkeze aldığımızda, her şey yerli yerine oturmaktadır. Tek yapmamız gereken dünya ile Güneş'in yerini değiştirmek: Bu durumda geri kalan 5 gezegenin, Güneşe olan gerçek uzaklıklarına göre sıraya dizildiklerini görüyoruz... Söz konusu sema katlarının her birinde, Sümerlerin "yedi tanış gezinen" dedikleri gezegenler bulunmaktadır. İŞTE BURASI DÜNYA SEMASIDIR. "Sizin üstünüze yedi sağlam sema bina ettik" denilen kısım ! Bundan sonra sekizinci sema vardır. Yani yıldızların ve takımyıdızların (burçların) bulunduğu sema..

Cosmos.jpg

Peki dünya semasını kandillerle, lambalarla süsledik ayetlerindeki kandiller, lambalar ne anlama geliyor? Dünya seması ne demek?

Mülk/5. Ve andolsun ki, dünyanın semasını kandillerle süsledik.

3. es semâe : sema, gökyüzü

4. ed dunyâ : dünya

5. bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle

Saffat/6. Muhakkak ki Biz; dünya semasını, yıldızları ziynet kılarak süsledik.

3. es semâe : sema, gökyüzü

4. ed dunyâ : dünya

5. bi zîynetin : ziynet ile

6. el kevâkibi : yıldızlar

Fussilet/12. Ve dünya semasını kandillerle muhafaza ederek süsledik.

11. ve zeyyennâ : ve süsledik

12. es semâe : sema, gök

13. ed dunyâ : dünya

14. bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne samanyolu, Ne Andromedasi?

Muhammed galaksileri nerden bilsin! Adam tam 7 tane gökten bahsediyor!

"Ey Cibril! bu kim?" dedim.

"Baban Âdem" dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldı, hayır ile dua etti

"Hoş geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi.

Sonra baktım bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar makadlarından çıkıyordu.

Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.

O: "Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir" dedi.

Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.

"Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar." dedi. "

Sonra baktım bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeğe başladılar.

"Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim.

O:

"Bunlar zinakarlar" dedi. "Allah'ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler."

Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim...

Dedi ki:

"Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. "onların misali kendisini şeytan çarpmış olan kimse gibidir".

Sonra birtakım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar, baş aşağı ayaklarından asılmış.

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim. O:

"Bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır" dedi.

Sonra ikinci göğe çıktık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki dünya semasını kandillerle, lambalarla süsledik ayetlerindeki kandiller, lambalar ne anlama geliyor?

Mülk/5. Ve andolsun ki, dünyanın semasını kandillerle süsledik.

Kandil diye çevirilen kelime orjinal (arapça) metinde misbah / mesabih olarak geçer:

Mülk 5: Andolsun biz, en yakın göğü / dünya semasını ışıldayanlarla (bi mesabiha) donattık.

Bu ışıldayanlar yıldız (necm) olarak yorumlanmıştır. gerekce olarak da gezegenlerin ışıldamaması gösterilmiştir!

Oysaki bu doğru değildir gezegenler dünyadan bakan kişi için ışıldamaktadır

1966965_1508739026014195_3136371449407704650_a.jpg

Söz konusu ayetlerde "necm" kelimesi yerine "kevkeb" kelimesinin seçilmiş olması da bu ışıldayanları diğer ışıldayanlardan (yıldızlardan) ayırmak içindir elbette.

"Saffat 6: Muhakkak ki Biz; dünya semasını kevkebler (el-kevakebi) ile donattık."

Fusillet 12: Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü ışıldayanlarla (bi mesabiha) donattık ve onu koruduk.

tarihinde Özden Kurt tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Saffat/6. Muhakkak ki Biz; dünya semasını, yıldızları ziynet kılarak süsledik.

3. es semâe : sema, gökyüzü

4. ed dunyâ : dünya

5. bi zîynetin : ziynet ile

6. el kevâkibi : yıldızlar

Kevkeb ve Necm eş anlamlı kabul ediliyor ve meallerde YILDIZ diye çeviri yapılıyor. Bunun sebebi, eski insanların yıldız ve gezegen ayrımı yapmamış olmasıdır ! Ancak bu onların bu gök cisimlerinin farklı yapılarda olduğunu bilmedikleri anlamına gelmez. Mesela milat öncesine ait bazı metinler, Ay'ın fazlarını güneşten aldığı ışıkla oluşturduğunu tafsilatlı olarak anlatmışlar. Bakınız. IŞIK VERENLERİN DEVİRDAİMİ

Maahaza kur-an, eğer ki burada bir nüansa dikkat çekmek gereği duymasaydı, gök cisimleri için NECM ve KEVKEB gibi iki farklı kelime kullanılmazdı. Ne olabilir bu nüans ! Şu olabilir ki daha önce de belirttim bunu:

Arapçada "kevkebe" fiili ışıldamak anlamına geliyor. Zaten burdan hareketle kevkeb için yıldız demişler ! Fakat müfredat sahibinin de söylediği gibi v-k-b kökünden gelen kevkeb'in kaya (taş) anlamına geldiği de bildiriliyor. işte kevkeb'i Necm'den ayıran nüans budur ! Kevkeb'in taş, kaya gibi katı bir cisim olduğunu düşünebiliriz !

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...