Jump to content

Laplace'ın Şeytanı


Recommended Posts

Laplace'ın şeytanını duymuşuzsunuzdur. İlk önce Laplace'ın şu sözlerini hatırlayalım:

“Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

Deterministik Laplace, bu sözleriyle aslında özgür iradenin olmadığını mı söylüyor? Bence öyle. Yani bizim özgürce yaptığımız seçim, aslında birçok nedeninin bir araya gelmesiyle oluşan doğal bir sonuç. Tabi biz bunları fark edemiyoruz, yaptıklarımızı özgürce yaptığımızı sanıyoruz. Laplace'ın şeytanı gibi bir varlık olsaydı bizim ne yapacağımızı önceden bilecekti.

Ne dersiniz bu konuda?

tarihinde Attar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 65
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Laplace'ın şeytanını duymuşuzsunuzdur. İlk önce Laplace'ın şu sözlerini hatırlayalım:

“Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

Deterministik Laplace, bu sözleriyle aslında özgür iradenin olmadığını mı söylüyor? Bence öyle. Yani bizim özgürce yaptığımız seçim, aslında birçok nedeninin bir araya gelmesiyle oluşan doğal bir sonuç. Tabi biz bunları fark edemiyoruz, yaptıklarımızı özgürce yaptığımızı sanıyoruz. Laplace'ın şeytanı gibi bir varlık olsaydı bizim ne yapacağımızı önceden bilecekti.

Ne dersiniz bu konuda?

Bu felsefi bir yaklaşım. Bilimsel delillerden yoksun. Bilimsel yöntemlerle varılan bir sonuç değili. Düşünerek varılan bir sonuç.

Düşünülmesinde bir sakınca yok elbette ama, ciddiye alınması için bazı somut delillerle desteklenmesi gerekiyor.

Nerede o somut ve bilimin kabul edeceği deliller?

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu mantiga gayet yatkin. her parcacigin konumu ve hizini tam manasiyla gercekten bilen ve bunlari degerlendirebilen bir varlik icin her sey bilinebilir. ornegi cok kucultursek elimizdeki 10 tane bozuk parayi havaya attigimizda aslinda onlarin nereye ve hangi konumda dusecekleri atilirken bellidir ancak bunu hesaplayabilecek bir varlik icin... sadece boyle bir varlik olmadiginda ozgur iradeden bahsedilebilir cunku bunlari bilen hicbir bilinc olmassa hersey random olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

http://tr.wikipedia.org/wiki/Pierre-Simon_Laplace

Laplace matematik ve fizik alaninda deha olmasina ragmen nasil bu hatayi yapmis anlamis degilim.

Laplace pi sayisini ,tanjant,sinus,cosinus vb fonksiyonlarin tam degeri bulmak icin sonsuz zaman gecmesi gerektiginide biliyor.

Laplace kadar matematik bilseydim.Kesin bilginin kesin olcumun imkansiz oldugunu hem soylerdim hemde ispat ederdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gelecegi bilmek onu etkilemekle esdegermidir diyorsun yani ?

Özgur irade nedir ? Içgudunun durtusuyle bir sey yapman özgurlukmudur, veya o durtuye karsi koyarak onu yapmamak mi özgurluk ? Özgurluk yoksa, suç kavrami yok mu olur ?

Bir kural koyup, iki robot kurulsa ve hareketlerine göre ya parçalansalar ya da tutulsalar bunda akla ters bir sey olur mu ?

tarihinde Levia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu başlığı fark etmeyerek, kendini özgür sanarak mı açtın?

ehl-i dünya, özgür sanarak açtım fakat özgür irade üzerine düşünüyorum kesin bir fikre ulaşamadım.

Bu felsefi bir yaklaşım. Bilimsel delillerden yoksun. Bilimsel yöntemlerle varılan bir sonuç değili. Düşünerek varılan bir sonuç.

Düşünülmesinde bir sakınca yok elbette ama, ciddiye alınması için bazı somut delillerle desteklenmesi gerekiyor.

Nerede o somut ve bilimin kabul edeceği deliller?

hacı, Felsefi bir yaklaşım değil. Delil olarak sayısız şey söylenebilir. Örneğin; bir top atışında, birçok faktörü katarak topun nereye düşeceğini hesaplayabiliyoruz. Laplace'ın Şeytanı ise çok çok daha fazla şeyi hesaplıyor sadece. Senin de dediğin gibi gerçekleşmesi çok zor ama düşünerek bu sonuca varabiliyoruz. Yani mantıklı.

Doga_Bilim in bahsettiği kesin ölçüm sorunu var. Fakat bunun da engel teşkil edeceğini sanmıyorum. Çünkü belli bir hassaslıktan sonra yapılan ölçümler aynı sonucu verecektir. Veya yaklaşık diyelim. Yani pi sayısının sonsuz basamağını bilmeye gerek yok, belli bir basamaktan sonra gerisi pek etki etmez.

sadece boyle bir varlik olmadiginda ozgur iradeden bahsedilebilir cunku bunlari bilen hicbir bilinc olmassa hersey random olur.

BabyKnight, böyle bir varlık olmasa bile özgür iradeden bahsedilebilir mi emin değilim. Mesela bilenleriniz vardır, kuantum bilgisayarlar ile hesaplama süresinin ortadan kalkacağı söyleniyor. Müthiş bir işlem gücü olacak. Aynı zamanda her tarafımızı saran kameraların, internetin hakkımızda inanılmaz bilgi topladığı da gerçek. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, Laplace'ın Şeytanı'nın bilgisayarlar olabileceğini düşünüyorum. Hakkımızda topladıkları sayısız veri ve yüksek işlem gücü ile bilgisayarlar bizim hareketlerimizi tahmin etmeye başlayabilir. Google'ın dediği gibi: "Google'da bir şey arıyorsanız o bizim hatamız." Yani biz daha arama yapmadan önce bilgiyi karşımıza getirecekler. Bu tahmin işinin doğruluğu arttıkça olay "geleceği görmeye" gidebilir. Demem o ki bahsettiğin varlık yakında ortaya çıkabilir.

Levia, sorularını tam anlayamadım, demek istediği şu: gelecek çoktan belli! yani ben özgür irademle seçimler yapıyorum ama yapacağım seçimler de çoktan belli. Örneğin, okula gitmek için otobüs durağında bekliyorum. Yanımdan geçen birinin parfüm kokusu bilinçaltımda okulla ilgili kötü bir anıyı çağrıştırdı. Dün, şimdi çok başarılı olmuş birinin zamanında okuldan atılmış olduğuyla ilgili bir belgesel izledim. Tabi ben bunları bilinçli düşünmüyorum. Bunlar bilinçaltımda etki ediyor. Bir yandan da gelecek otobüs ileri de kırmızı ışıklara takıldı ve gecikti. Ben de tüm bu nedenlerin etkisiyle "bugün de okula gitmeyivereyim" deyip eve dönmeye karar verdim. Bahsettiğim sebeplerin hepsi geçmişte oldu ve geleceği çoktan belirledi. Yani aynı anda otobüsün durağa geç geleceğini, benim izlediğim filmlerden etkilenen biri olduğumu ve dün o belgeseli izlediğimi, aldığım o kokuyu ve yaşadığım kötü anıyı bilen bir varlık olsaydı benim eve döneceğimi de bilirdi. Tabi ben burada birkaç sebep verdim ve biraz saçma bir örnek oldu. Aynı anda bütün nedenleri bilen bir varlıktan bahsediyor Laplace. Ki sanırım dediği gibi "gelecek gözlerinin önüne serilirdi."

Şimdi benim kararımı özgür irademle mi verdim yoksa sebeplerin doğal bir sonucu olarak mı ortaya çıktı? Dediğin gibi özgür irade nedir sorusuna geliyoruz burada. Çok karışık bir konu, bir sonuca varmak zor :unsure:

Link to post
Sitelerde Paylaş

ehl-i dünya, özgür sanarak açtım fakat özgür irade üzerine düşünüyorum kesin bir fikre ulaşamadım.

hacı, Felsefi bir yaklaşım değil. Delil olarak sayısız şey söylenebilir. Örneğin; bir top atışında, birçok faktörü katarak topun nereye düşeceğini hesaplayabiliyoruz. Laplace'ın Şeytanı ise çok çok daha fazla şeyi hesaplıyor sadece. Senin de dediğin gibi gerçekleşmesi çok zor ama düşünerek bu sonuca varabiliyoruz. Yani mantıklı.

Doga_Bilim in bahsettiği kesin ölçüm sorunu var. Fakat bunun da engel teşkil edeceğini sanmıyorum. Çünkü belli bir hassaslıktan sonra yapılan ölçümler aynı sonucu verecektir. Veya yaklaşık diyelim. Yani pi sayısının sonsuz basamağını bilmeye gerek yok, belli bir basamaktan sonra gerisi pek etki etmez.

BabyKnight, böyle bir varlık olmasa bile özgür iradeden bahsedilebilir mi emin değilim. Mesela bilenleriniz vardır, kuantum bilgisayarlar ile hesaplama süresinin ortadan kalkacağı söyleniyor. Müthiş bir işlem gücü olacak. Aynı zamanda her tarafımızı saran kameraların, internetin hakkımızda inanılmaz bilgi topladığı da gerçek. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, Laplace'ın Şeytanı'nın bilgisayarlar olabileceğini düşünüyorum. Hakkımızda topladıkları sayısız veri ve yüksek işlem gücü ile bilgisayarlar bizim hareketlerimizi tahmin etmeye başlayabilir. Google'ın dediği gibi: "Google'da bir şey arıyorsanız o bizim hatamız." Yani biz daha arama yapmadan önce bilgiyi karşımıza getirecekler. Bu tahmin işinin doğruluğu arttıkça olay "geleceği görmeye" gidebilir. Demem o ki bahsettiğin varlık yakında ortaya çıkabilir.

Levia, sorularını tam anlayamadım, demek istediği şu: gelecek çoktan belli! yani ben özgür irademle seçimler yapıyorum ama yapacağım seçimler de çoktan belli. Örneğin, okula gitmek için otobüs durağında bekliyorum. Yanımdan geçen birinin parfüm kokusu bilinçaltımda okulla ilgili kötü bir anıyı çağrıştırdı. Dün, şimdi çok başarılı olmuş birinin zamanında okuldan atılmış olduğuyla ilgili bir belgesel izledim. Tabi ben bunları bilinçli düşünmüyorum. Bunlar bilinçaltımda etki ediyor. Bir yandan da gelecek otobüs ileri de kırmızı ışıklara takıldı ve gecikti. Ben de tüm bu nedenlerin etkisiyle "bugün de okula gitmeyivereyim" deyip eve dönmeye karar verdim. Bahsettiğim sebeplerin hepsi geçmişte oldu ve geleceği çoktan belirledi. Yani aynı anda otobüsün durağa geç geleceğini, benim izlediğim filmlerden etkilenen biri olduğumu ve dün o belgeseli izlediğimi, aldığım o kokuyu ve yaşadığım kötü anıyı bilen bir varlık olsaydı benim eve döneceğimi de bilirdi. Tabi ben burada birkaç sebep verdim ve biraz saçma bir örnek oldu. Aynı anda bütün nedenleri bilen bir varlıktan bahsediyor Laplace. Ki sanırım dediği gibi "gelecek gözlerinin önüne serilirdi."

Şimdi benim kararımı özgür irademle mi verdim yoksa sebeplerin doğal bir sonucu olarak mı ortaya çıktı? Dediğin gibi özgür irade nedir sorusuna geliyoruz burada. Çok karışık bir konu, bir sonuca varmak zor :unsure:

Böyle bir konu açmıştım bende. Ben ise bir yaratıcının olması durumunda özgür iradeden kesinlikle bahsedilemeyeceğini belirtiyordum. Yaratıcının olmaması durumunda ise durum bu başlıkta belirttiğim gibi bunları algılayacak bir bilinç olmadığına göre rastgeleleşiyor. Bir yaratıcı yaratırken zaten tüm bilgileri bilecek ve hesaplayacağı için yarattığı anda geleceği ile birlikte yaratıyor aslında.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizik hiçbir zaman yalnız teoriye ve hesaplamalara güvenmez.

Çünkü hemen her zaman hesaba dahil edilmeyen ayrıntılar ve değişgenler vardır.

Bir tür uygulamaya konulmayan teorik bilgi güvenilir değildir.

Hatta bazı durumlarda yapılan uygulamalar yeterli olmayabilir ve öldürücü bir sorun yıllar sonra ortaya çıkabilir.

Delilden kastımız odur. Mantıklı olması önemli değil. Elbette mantıklı olacak.

Laplace'in şeytanı bana sorumsuzluğu çağrıştırıyor.

Tabii bu şeytana güvenenler de sorumsuz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fizik hiçbir zaman yalnız teoriye ve hesaplamalara güvenmez.

Çünkü hemen her zaman hesaba dahil edilmeyen ayrıntılar ve değişgenler vardır.

Bir tür uygulamaya konulmayan teorik bilgi güvenilir değildir.

Hatta bazı durumlarda yapılan uygulamalar yeterli olmayabilir ve öldürücü bir sorun yıllar sonra ortaya çıkabilir.

Delilden kastımız odur. Mantıklı olması önemli değil. Elbette mantıklı olacak.

Laplace'in şeytanı bana sorumsuzluğu çağrıştırıyor.

Tabii bu şeytana güvenenler de sorumsuz..

Laplace bu ifadesi ile yaratıcının olamayacağını söylüyor bence :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

200 yıl kadar önce Laplace, Newton kanunlarının ne kadar başarılı olduklarını dikkate alarak, “evrende mevcut maddelerin konumları, momentumları ve onların etkileyen güçler bilinirse, geçmiş hakkında bilgi sahibi olmak ve geleceği kesinlikle bilmek mümkündür”, demiştir.

Bu sözler açıkca Laplace’in Newton’a duyduğu güvenin sonsuz olduğunu göstermektedir.

Son yüzyıl içindeki gelişmelerden haberi olsaydı, mezarında kemikleri sızlardı Laplace'in. Aslında Newton’a bu kadar güvenmesi kendi hatası idi. Laplace’in bu sözleri onun kadere olan inancını da dile getiriyordu.

Eğer cisimler değişmeyen bazı yasalara uyarak hareket ediyorlar ve o yasalar her zaman geçerliklerini koruyorlarsa, geleceği tahmin etmek mümkün olduğu gibi, geleceğin değişmeyeceğini de kabul etmek zorunluğu vardır diyordu, Laplace.

Başka bir deyişle Laplace’e göre geleceğin akibeti geçmişte saptanmıştır. Bu durumda diyebiliriz ki Big Bang sırasında geleceğin akibeti, tabiri caiz ise, kaderi, saptanmış olmalıdır.

Bu büyük sözlerin söylenişinin üzerinden yaklaşık 100 yıl geçtikten sonra, Alman asıllı ünlü fizikçi Werner Heisenberg (1901-1976), herşeyin bilinemeyeceğinin bir fizik yasası olduğunu bulmuş ve onu açıkca formüle etmiştir.

Bu yasa Heisenberg’in belirsizlik (kesinsizlik) yasası olarak bilinir.

Bu ilginç ve temel yasa için kuantum şüphe terimini de kullanmak mümkündür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Heisenberg kuantum belirsizliğini atom düzeyinde tanımlamıştır.

Ama bu kuramı evrensel boyutlarda da tanımlamak mümkündür.

Hatta diyebiliriz ki evrensel boyutlarda bu kuramın anlamı çok daha derin olup, yaratılışın gizemine ışık tutmaktadır.

Heisenberg belirsizlik kavramını 1920’li yılların sonlarına doğru somutlaştırmıştır.

Kuantum belirsizlik aslında son derece belirli bir kuramdır.

Kuantum zerreler, örneğin elektronlar için geçerili olup, önemli bir fizik yasasıdır.

Bu yasaya göre elektronların yerini ve momentumlarını aynı anda ölçmek mümkün değildir.

Burada kullanılan momentum bir yöne doğru hareket etmekte olan objenin hızı ve kütlesinin çarpımının ürünüdür.

Günlük yaşamda hareket halinde olan parçacıkların yerini ve momentumlarını saptamak bir sorun oluşturmaz.

Örneğin bilardo topunun bilardo masasının neresinde olduğunu, hızını ve yönünü aynı anda kolaylıkla biliriz.

Kuantum varlıkları, örneğin elektron ve fotonları, yakından inceleyen Heisenberg, onların davranışlarının bilardo topunun davranışlarından çok farklı olduğunu gözlemlemiştir.

Bu gözlem ilk bakışta insan aklı ve rasyonalitesi ile çelişiyor gibi görünmektedir ama, elektron ve fotonlarla ilgili dalga ve zerre düalitesi dikkate alınırsa, hiç de olağanüstü değildir.

Elektron ve fotonların kuantum davranışlarını dalga ve zerre olarak tanımlamak mümkündür.

Dalgaların uzayda yeri kesin değildir.

O halde bu varlıkları uzayda kesin olarak lokalize etmek de mümkün değildir.

Bunun daha iyi anlaşılması için somut bir örnek olarak deniz dalgalarını gösterebiliriz.

Hareket halinde olan dalgayı bir nokta olarak belirtemezsiniz.

Bazı yerlerde daha çok, diğer yerlerde daha az belirlidir.

Heisenberg ayrıca bu zerrelerin yerlerinin kesinlik kazanması durumunda, momentumlarının giderek daha belirsiz olduğunu bulmuştur.

Momentumlarının belirli olduğu durumlarda ise yerleri belirsizlik kazanmaktadır.

Heisenberg bu iki belirsizliği matematiksel bir formülle bir araya getirmiştir.

Ortaya çıkan formül Heisenberg’in belirsizlik ilişkisi olarak bilinir.

Bu belirsizlik doğanın en önemli temel yasalarından, hatta yapı taşlarından biridir.

Örnek olarak en basit atom olan Hidrojene bakalım.

Hidrojende yalnız tek bir protondan oluşan çekirdeğin etrafındaki bir yörüngede tek bir elektron dönmektedir.

Bu elektronun yeri az çok bilinmektedir.

Ama buna rağmen hızını ve momentumunu bilmeye olanak yoktur.

Çünkü tek olmasına rağmen elektron, aynı zamanda dalga da olduğu için, Hidrojen çekirdeğinin etrafında bir bulut oluşturmaktadır.

Elektronun oluşturduğu bu bulutun bazı yerlerinde daha çok, diğer yerlerinde daha az zaman geçirdiğini söyleyebilirsiniz.

Kuantum belirsizlik için ilginç bulacağınız bir örnek daha verebilirim.

Aslında bu örnek evrenin varoluş nedenine de ışık tutmaktadır ama, ona sonra değineceğiz.

Bunda elektronun yeri ve momentumunda olduğu gibi, farklı bir çift kuantum niteliği ele alabiliriz.

Onlar enerji ve zaman olsunlar.

Heisenberg’in belirsizlik kuramı ile Einstein’ın özel görelik kuramını birleştirip, herhangi bir hacimdeki boş uzayı dikkatle izlerseniz, o boşlukta ne kadar enerji olduğunu bilemezsiniz.

Bunu bilmeyen yalnız siz değilsiniz. Doğa da bilemez.

Bu doğanın bilinmezlik yasasıdır.

O boşluğu ne kadar kısa bir zaman için izlerseniz, enerji muhtevasından o kadar az emin olursunuz.

O boşlukta enerji yok demeyin. Çünkü var!

Çok kısa bir zaman için boşluğu enerji doldurur ama, belirsizlik ilişkisi tarafından saptanan belli bir zaman dilimi içinde yok olur gider.

Enerjinin ömrü 10^-21 saniyedir.

Yeri gelmişken bu enerjiden de kısaca bahsedeyim.

Bu enerji kendini foton şeklinde belli edebilir.

Hiç yoktan aniden ortaya çıkar ve çıktığı gibi hızla kaybolur gider.

Bazı durumlarda bu enerji elektron kılığına da bürünebilir.

Tabii yine belirsizlik ilişkisinin izin verdiği bir zaman dilimi içinde var olabilir. O sürenin sonunda yok olup gider.

Bu kısa ömürlü varlıklar için yalancı zerreler (virtual particles) denir ve bu süreç kısaca vaküm dalgalanması olarak bilinir.

Bütün bu gözlemleri evrenin başlangıcını simgeleyen bir model olarak kabul etmek mümkündür.

Gözlemler diyorum, çünkü Casimir deneyi ile adı geçen yalancı zerrelerin varlığını göstermek mümkündür.

Bu modelde vaküm da denen boş uzay, kuantum düzeyde müthiş bir etkinlik göstermektedir.

Elektronlar, yalancı zerreler ve fotonlardan oluşan bir okyanus içine serpiştirilmiş elementer zerrelerdir.

Bu okyanusda fotonlar ve yalancı zerreler birbirleri ile sürekli bir etkileşme halindedirler.

Belirsizlik ilkesi ile ilgili önemli bir diğer sonuç da kuantum sistemlerinde hareketesizliğin olmamasıdır.

Bu sistemde her şey sürekli bir hareket halindedir.

Kuantum mekaniğinin hükmettiği bir alemde-ki sınırları bir atomla belirlenmiştir- zerrelerin davranışı geniş bir yelpaze oluşturur.

Zerreler sert duvarlara penetre olabilirler ve geçmemeleri gereken engelleri aşarlar.

Elektronlarına bağlı olarak atomlar farklı enerji düzeylerine sahip olabilirler.

Aynı koşullar altında yapılan aynı deneyler her zaman aynı sonucu vermezler.

Kuantum olguların sonuçlarını daha önceden saptamak mümkün değildir.

Deneylerin sonucu da bir yelpaze oluşturur.

Sonuçlar olasalık dağılımı olarak ifade edilirler.

Kuantum mekaniği her ne kadar kendini, yalnız mümkün olabilecek en küçük ölçüde belirtirse de, aynı zamanda irili ufaklı bütün kozmik yapıların ve evrenin gözlemlediğimiz şekilde ortaya çıkışından sorumludur.

Bazı kuantum mekanik ilkelerden dolayı hızla genişleyen bir yalancı zerre, evreni oluşturmuştur.

Kuantum mekanik dalgalanmalar yaratılışın ilk mikro saniyesi içinde maddenin ortaya çıkmasını sağlamış, daha sonra aynı ilkeler galaksilerin tohumunu atmıştır.

Yıldızların merkezinde enerji kuantum ilkelere uyarak açığa çıkmaktadır.

Mevcut bütün elementlerin varlık nedeni kuantum ilkeleridir.

Kayalardan oluşan gezegenlerin varlık nedeni de kuantum yasalarıdır.

Kayalar ve evrende mevcut her türlü katı ve solid yapı, kuantum mekanik süreçlere bağlı olarak ortaya çıkmışlardır.

Dünyanın derinliklerinde açığa çıkan nükleer enerji de varlığını önemli bir ilke olan kuantum mekanik tunelleşmeye borçludur.

Kimyasal bağlar ve elektron paylaşmak ana teması üzerine kurulan yaşam bile, kuantum mekanik bir süreçtir.

Aralarında belirsizlik ilkesinin de olduğu kuantum mekanik yasaların bu kadar olumlu ve somut sonuçlar vereceğini hiç tahmin etmiş miydiniz?..

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı, senin de dediğin gibi kuantum yasaları atom altı parçacıklar için geçerli. Heisenberg'e göre atom altı parçacıkların davranışlarını kestiremiyoruz, tamam. Ama ne bileyim mesela Newton'ı yasalarını kullanarak Ay'a gitti insanlık. Yani bu yasalar da işliyor. Belki kuantum boyutuna inmeden, atom üstü boyuttaki veriler bilinse yine Laplace'ın dediği mümkün olabilir. Anlamadığım şey şu: örneğin demirden bir topu oluşturan atomların etrafındaki elektronların hızını bilsek yerini bilmiyoruz, yerini bilsek hızını kestiremiyoruz. Ama o demir topu fırlattığımızda aynı anda hızını da yerini de ölçebiliyoruz değil mi? Belli bir boyuttan sonra apayrı kanunlar işlemeye başlıyor. Böyle olunca da kuantum ve Newton yasaları apayrı şeylermiş gibi bir algı oluşuyor bende. Ve Laplace kısmen haklıymış gibi geliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

The Death of Determinism

When we measure (that is, interact with) a system it will be found to be in one of its base states with a probability given by the absolute value of the amplitude for that state. So if we interact with the nucleus in such a way as to discern its state we shall find it either un-decayed or decayed, just as when we open the box we find the cat either alive or dead.

But it seems that we have no way to predict which outcome we shall find. We can predict only the probabilities of outcomes. We are unable to say anything about what causes a particular outcome to be realized. Indeed, the conventional view is that outcomes are random in an absolute sense. Nature is fundamentally non-deterministic. This is a decisive break with the Newtonian world view.

Doğa deterministik değildir. Newton kanunlarının pratik uygulamaları yalnız bir yere kadar geçerlidir.Örneğin güneş sisteminde. Onun dışında yanlış sonuç abartılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...

Laplace'ın şeytanını duymuşuzsunuzdur. İlk önce Laplace'ın şu sözlerini hatırlayalım:

“Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

Deterministik Laplace, bu sözleriyle aslında özgür iradenin olmadığını mı söylüyor? Bence öyle. Yani bizim özgürce yaptığımız seçim, aslında birçok nedeninin bir araya gelmesiyle oluşan doğal bir sonuç. Tabi biz bunları fark edemiyoruz, yaptıklarımızı özgürce yaptığımızı sanıyoruz. Laplace'ın şeytanı gibi bir varlık olsaydı bizim ne yapacağımızı önceden bilecekti.

Ne dersiniz bu konuda?

bu durumda soru mantikli olmasina ragmen şu sorular sorulur.....

1.evrenin tamamina yada onemli bir bolumune etkide bulunabiliyormu....

2.bu varlik tanri tarzindamidir.....

3. bilmesi neyi değiştirir...

4. bu varlik fizik yasalarina tabii midir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana göre belirsizlik ilkesi gözlemcinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır ve laplacenin şeytanı için bir sorun teşkil etmemektedir.Bilim ilerledikçe devreye yeni etkenlerin gireceğini (paralel evrenler, keşfedilmemiş atomaltı parçacıklar vb.) ve belirsizlik engelinin aşılacağını düşünmekteyim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu mantiga gayet yatkin. her parcacigin konumu ve hizini tam manasiyla gercekten bilen ve bunlari degerlendirebilen bir varlik icin her sey bilinebilir. ornegi cok kucultursek elimizdeki 10 tane bozuk parayi havaya attigimizda aslinda onlarin nereye ve hangi konumda dusecekleri atilirken bellidir ancak bunu hesaplayabilecek bir varlik icin... sadece boyle bir varlik olmadiginda ozgur iradeden bahsedilebilir cunku bunlari bilen hicbir bilinc olmassa hersey random olur.

Bozuk paraların düşeceği yer belliyse ya da hesaplanabilir diyorsak,gözlemcinin olup olmaması neyi değiştirir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...