Jump to content

Recommended Posts

Şimdi gelelim "misbah" konusuna...

Misbahın ne yıldız için, ne göktaşı için kullanımı kesinlikle uygun değildir. Misbah kandil demektir. Yıldızlar kandil filan değiller ve olamazlar, benzetilemezler. Yıldızlar güneşlerdir. Bunlara misbah demek zaten halt etmektir. Hem yıldızlara, hem meteorlara misbah demek haltın tüy dikilmişi! Böyle saçmalık olmaz. Öyle kayan, akan kandil olmaz.

Misbah, evet kandil demektir..

Peki kandilerin ortak özelliği nedir? - etrafa yaydıkları ışığı yansıtma sonucu değil de kendileri üretmeleridir..

Yani bir "ayna" misbah olmaz, lakin bir"mum" misbah olabilir..

Yıldızlar etraflarına yaydıkları ışıkları kendilerini kendileri ürettikleri için misbah kategorisine girerler.. Atmosferde yanan meteorlar sahip oldukları alevi kendi kütleleri dolayısı ürettikleri için "geçici misbah" kategorisine girerler..

Yani, yukarıdaki yorumda yürüttüğün mantık örgüsü hatalı..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 130
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mülk 5 son derece açık ve net.

Zeyyennes sema ed dünya: Dünya göğünü süsledik. Bi mesabiha: Misbahlar ile. Ve cealna: Ve biz yaptık. Ha: Onları. Rucumen: Taşlama Lişşeyatin: Şeytanlar için.

Apaçık yıldızlara misbah diyor ve onları şeytanları taşlamak için yaptık diyor. Yıldızlar süsmüş, artı şeytan taşlamak içinmiş. Biter yani... Yıldızları ve meteorları aynı şeyler zannediyor. Açık, net...

Bu ilkel metinlerin modern bilim karşısında üfürük (diyeyim de kabalık olmasın, daha ağırını hakeder ama) değeri yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Şihab" manası çok genel bir sözcük.. Dünyadan gökyüzüne bakan bir kişi için o sözcük "meteor" anlamı kazanması kuvvetle muhtemeldir. Cin suresinden verilen örneklerde, Cinlere atılan şeylerin özel bir tür meteor olduğunu sonucuna buradan varıyoruz.

Dikkat edilirse ilgili ayet 3. bir göz ile anlatılmıyor, bir Cin'in bakışı ile anlatılıyor. Zulkarneyn kıssasını hatırlayın orada güneşin bir balçığa battığı anlatılırken bu durum zülkarney'in gördüğü görüntünün betimlemesiydi

Peki cinler bizler gibi görür? - Bunun cevabını bilmiyoruz.. Bu tasvir tıpkı Zilkarneyn'de olduğu gibi bir resmin betimlemesi olabilir.. Yani bu betimleme üzerinden yorum yaparsak güneşin balçığa batıp batmamasını tartışmak gibi bişey olur yani yanılırız.

Şunu da eklemem gerekir;

Mülk 5. Ayeti düşününce “3.göz” ile ilgili söylediğim ve zülkarneyn’e benzettiğim kısmın yanlış olduğunu düşünüyorum..

Görüldüğü üzere bir müslüman daima eleştirel düşünmelidir.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

1) Ayette bahsedilen Tarık (sabah yıldızı) Venüs'tür.

2) O zamanlar insanlar sabah ve akşam gözüken parlak cismin; Venüs gezegeni olduğunu bilmedikleri gibi aynı gök cismi olduğunu da bilmiyorlarmış. YILDIZ SANIYORLARMIŞ.

3) Tarık'ın göktaşlarıyla alakası yoktur çünkü tekildir.

4) Göğüsten attırılan da spermdir.

Gerisi tartışmak boştur, insan aklına hakarettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım,sana tavsiyem,

Kurandan mucize çıkarma çabalarını, müslümanların(ahmakların) olduğu forumlarda sergile.

Senelerdir sen ve senin gibilerin forumları çöplüğe çevirmelerinden bıktık.

Bu çabayı niye sergilediğini de biliyorum,aklınca tebliğ yapmaya çalışıyorsun.

Bu başlık ve buna benzer başlıklardaki saçmalıklarınıza, farklı forumlarda ve bu forumda defalarca cevap verildi.

Bilmelisin ki, dinsizlerin çoğunun,sen ve senin gibi tebliğcilerden ,islam dini hakkında kat kat fazla bilgisi vardır.

Yani,islam dinini bilmeden,araştırmadan laf olsun diye dinsiz olmamışlardır.

Kısacası,bu forumdaki dinsizlerden sana ekmek çıkmaz, kendi zamanını da boşa harcama,forumu da çöplüğe çevirme.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarık için kimileri Saturn diyor. En yüksekte olduğu için (yani 7. gökte), göğü delen olarak tanımlanıyordu diyorlar. Sidretül münteha ya en yakın yıldız. Bir de ancak arş melekleri var.

Tarık için kimleri de Venüs diyor. Hem gece hem gündüz görüldüğü için Pisagor'a kadar iki farklı yıldız olarak zannediliyordu. Pisagor ikisinin de aynı yıldız olduğunu gösterdi (MÖ 5. yy). Ancak MS 17. yüzyılda Galileo venüsün evreleri olduğunu ve yıldız değil bir iç gezegen olduğunu buldu.

Hem gece hem de sabah göründüğü için göğü delen yıldız olarak da zannedilmiş olabilir.

Kurandaki kozmoloji tevratın yazıldığı zamana ait bir kozmolojidir. Fazla görmeyin. Ancak o kadar biliyorlar.

tarihinde anarkom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine ard niyetle yaklaşıyorsun.

Önceki sayfalarda forum üyelerinden biri Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirini paylaştı.. O tefsir tam olarak bu konuyu aydınlatmaz lakin uzakta olsa bilgi sağlar

Tefsirde dikkat edersen "Tarık" sözcüğünün ilk, güçlü anlamlarının hep "vuruş" olduğunu göreceksin..

Notron yıldızının ilk keşfi yapıldığında bu "vuruşlara" bakan bilim insanları yanılarak bunların UFO'lardan geldiğini sandılar zira inanılmaz derece periyodiktiler..

Tarık süresinin ilgili ayetlerine bakarsan, kaburgalar ve bel arasında fışkıran bir sudan bahseder.. Yani, kalpten şiddetli bir basınçla vucuda yayılan kandan bahsedilir. Kalbin genel karakteristiği "ritmik atmasıdır".. Zaten ritmik atmadığı takdirde hastalık belirtisi olarak kabul edilir..

Notron yıldızlarına "pulsar" ismi verilmesi.. Kur'anda bu tip yıldızların "tarık" ismiyle anılması ve hemen devamında ki ayette kalbin ritmik atımı ile vucuda yayılan kanı işaret etmesi "tesadüf" kılıfına sığdırılamayacak kadar olağanüstü bir anlatım metodudur.

1. Kaburgalar ile sırt, bel arasından gelen su menidir bu ayete göre. Sen bu ayette kalp kelimesini nerede gördün? Kan kelimesini nereden çıkardın? Bu arapçada kan ve kalp kelimeleri yok mu?

2. Bu bel ve kaburga kemikleri arasından gelen su ile insan yaratılıyormuş. Bu suyla kanın ne alakası var?

3. Tarık kelimesinin vuruş anlamı olması nötron yıldızlarının ritmik radyasyon salınımıyla ne alakası var? Tarık kelimesinin ritmik vuruş anlamı var da biz mi bilmiyoruz. Bu tarık kelimesini yere düşen meteorun yere vuruşu için kullanamaz mıyız?

4. Bu Allah, "sen tarık nedir, nereden bileceksin" diye böbürlendikten sonra "Tarık kalbin ritmik bir şekilde kan pompalaması gibi ritmik atan bir yıldızdır." demesini bilemeyecek kadar ifade özürlü mü?

Hadi biz arabın Allah'ının zırcahil olduğunu biliyoruz da sen iyice bu Allah'ı bir de ne demek istediğini bile doğru dürüst anlatamayan aptal bir tanrı yerine koymuş oldun.

Kuran'ı arapçadan çevirilmesi ile uğraşılması yetmezmiş gibi bir de Allah'ın ne anlatmak istediğini açıklayacak senin gibi kerameti kendinden menkul insanlar mı lazım? Araya Cebrail girmiş, Muhammed girmiş, araplar girmiş, çevirmenler girmiş, bir de üstüne üstlük bir de sen giriyorsun. Bir domates bile bahçeden masamıza gelirken araya bu kadar aracı girmiyor.

Hadislerle şuan ki konunun bir ilgisi olduğunu zannetmiyorum.. Temel arapça sözlük kâfidir.

Ayrıca, Kur'an 1400 yıl öncesinin Arapçası ile yazılmıştır.. Yani o adamların kullandığı kelimeler ne ise ne bir fazla ne bir eksik, o sözcükler kullanılarak ayetler indirilmiştir..

Araplar gök cisimlerine birbirinden farklı isimler vermişler.. O isimler bazen birbiriyle tamamen ayrışık iken bazen de mana bakımından iki şeyi kapsarlar lakin cümlenin gidişatına göre insanlar o iki şeyi kapsayan mananın hangi manayı kapsadığını anlarlar..

"Şihab" manası çok genel bir sözcük.. Dünyadan gökyüzüne bakan bir kişi için o sözcük "meteor" anlamı kazanması kuvvetle muhtemeldir. Cin suresinden verilen örneklerde, Cinlere atılan şeylerin özel bir tür meteor olduğunu sonucuna buradan varıyoruz.

Dikkat edilirse ilgili ayet 3. bir göz ile anlatılmıyor, bir Cin'in bakışı ile anlatılıyor. Zulkarneyn kıssasını hatırlayın orada güneşin bir balçığa battığı anlatılırken bu durum zülkarney'in gördüğü görüntünün betimlemesiydi

Peki cinler bizler gibi görür? - Bunun cevabını bilmiyoruz.. Bu tasvir tıpkı Zilkarneyn'de olduğu gibi bir resmin betimlemesi olabilir.. Yani bu betimleme üzerinden yorum yaparsak güneşin balçığa batıp batmamasını tartışmak gibi bişey olur yani yanılırız.

Bir kelimenin hangi anlamda kullanıldığı en iyi hayatta nasıl kullanıldığı ile anlaşılır. Onun için okulda çocuklardan kelimeleri cümle içinde kullanmaları istenir.

Cin/7-8. “Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.” “Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.”

Bu ayetlerde hareket halindeki yakıcı ışıklardan falan bahsedilmiyor, gökte duran sabit ışıklardan bahsediyor. Meteor ancak atmosfere girince ışık ve ısı yaymaya başlar ve hareket halindedir,

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tefsirde dikkat edersen "Tarık" sözcüğünün ilk, güçlü anlamlarının hep "vuruş" olduğunu göreceksin..

Notron yıldızının ilk keşfi yapıldığında bu "vuruşlara" bakan bilim insanları yanılarak bunların UFO'lardan geldiğini sandılar zira inanılmaz derece periyodiktiler..

Tarık süresinin ilgili ayetlerine bakarsan, kaburgalar ve bel arasında fışkıran bir sudan bahseder.. Yani, kalpten şiddetli bir basınçla vucuda yayılan kandan bahsedilir. Kalbin genel karakteristiği "ritmik atmasıdır".. Zaten ritmik atmadığı takdirde hastalık belirtisi olarak kabul edilir..

Notron yıldızlarına "pulsar" ismi verilmesi.. Kur'anda bu tip yıldızların "tarık" ismiyle anılması ve hemen devamında ki ayette kalbin ritmik atımı ile vucuda yayılan kanı işaret etmesi "tesadüf" kılıfına sığdırılamayacak kadar olağanüstü bir anlatım metodudur.

Vuruş kelimesi var elimizde. nötron yıldızı hakkında verdiğin bilgiye de eyvallah. ama geriye kalan ayetlerde ne kan ne de kalp var. kendin uydurup mucize çıkarmaya çalışıyorsun. bak yazayım sana kurduğun bağlantıyı. orada olmayanları kırmızı renkli yapacağım.

Sıvı -> Kan -> kalp -> ritmik atış -> vuruş -> pulsar

eşdeğer örnek olsun diye bunları da ben kurdum.

Sıvı -> Su -> mavi -> parlayan -> venüs

Sıvı -> meni -> sperm -> kuyruk -> karanlığı delip geçen -> göktaşı yağmuru

seninki oluyor da benim ki neden olmasın ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarık 86:1 - Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, çıkıverip de yürek hoplatana.

Tarık sözcüğünün bir diğer anlamı "Vuruş"tur.. Peki bu sözcük ile Kur'anda bahsedilen yıldızın ne gibi bir ilişkisi olabilir..

Bilindiği gibi ingilizcede "pulsate" nabız gibi vuruşları ifade eder.. "Pulsation" da "vuruş,titreşim" demektir.. Ve ilginçtir ki son zamanlarda keşfedilen nötron yıldızlarını diğer yıldızlardan ayıran karakteristik özelliklerinden biri "pulsar" ismini hak etmeleridir. Yani etraflarına nabız atışları şeklinde titreşimler yaymalarıdır.. Görüldüğü üzre, Kur'anın gökyüzünde ki bir yıldız için "Tarık" ifadesini kullanması hiçte rastlantısal bir tanımla değildir.

"Tarık" bir sinema yıldızıdır. Gerçekten de o, adına yemin edilmeye değerdir, parlaktır, yakışıklıdır, boylu posludur, onu tanımayan yok gibidir. O, Erkekleri kıskançlıktan çatır çatır çatlatan, kadınların yüreklerini hop hop hoplatandır. Aynı zamanda iyi tokmakçıdır.

Tarık 86:2 - Nereden bileceksin sen nedir Târık?

Asıl sen bilmiyorsun koskoca Tarık'ı.

Tarık 86:3 - Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o.

Parlaklığıyla akan, kalpleri delip geçen bir yıldızdır o.

Tarık 86:4 - Hiçbir benlik yoktur ki, üzerinde bir koruyucu/bir bekçi bulunmasın.

Ben ve benim gibiler hariç, bu dediğin kullar ve köleler içindir. Ben, üzerimde benden başka bir güç tanımıyorum. Buyur, aksini ispatla, hemen, şimdi, şu anda. Sana ömrümün sonuna kadar da mühlet veriyorum, bu kıyağımı da unutma...

Tarık 86:5 - İnsan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!

Sana göre güya senin tarafından çamurdan yaratılmışım. Bunu kendime hakaret sayıyor ve aynen iade ediyorum. Ben, beni ana-babamın neden, niçin, nasıl yarattığını biliyorum. Öbür tarafını ne sen sor, ne de ben söyleyeyim. Sen her şeyi bildiğini iddia ediyorsun ama bi halt bildiğin yok. Biliyormuş havalarında sorular soruyorsun ki, birileri araştırsın, bulsun da sahiplenesin, seni uyanık seni... Buna, boş atıp dolu tutmak denir, yemezler...

Tarık 86:6 - Fırlayan bir suyun bir parçacağından yaratıldı o.

Tarık suresi 6. ve 7. ayette de ifade edilen suyun genelde insan üreme hücrelerini barındıran "meni" olduğu zannedilmiştir. Lakin 6. ve 7. ayetler birlikte düşünüldüğünde bunun üreme hücreleriyle bir ilgisi olmadığı burada anlatılan şeyin kalpten basınçla vucuda yayılan kan olduğu aşikardır.. Zira emriyoda kalp atımları 6. haftada başlar ve emriyonun gelişimi için bu ayrıntı çok önemlidir.

Kullarının kullandığı "Fırlatma" diye, bir deyim var, sayende bu deyimin nereden geldiğini de öğrenmiş olduk

Tarık 86:7 -Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su.

Evet, "Tarık" iyi bilir o suyu, çok hatun hamile bırakmıştır, kerata. Bizim köyde (halk arasında), o suya "Bel" denir. Şeytanın aldattığı her delikenlının, ilk aldatılmayla birlikte beynine, çivi yazısı gibi çaklır. Demek, bu yanlış bilginin ve bilgilendirmenin kaynağı da sensin. Çünkü, Günümüzün bilimi buna "alakası yok" diyor.

Tarık suresinin ilk 7 ayeti gerçekten de olağanüstü naif bir anlatım içerir..

Surenin girişinde uzayda kalp atımları şeklinde etrafına sinyaller yayan 1967 yılında cambridge'de keşfedilen Nötron yıldızından bahsettikten hemen sonra insanda ki kalp atışlarından bahsetmesi ve bu iki olgu arasında bir benzerlik kurmamızı beklemesini objektif bir göz açısından değerlendirirsek bu ifadelerin çok açık bir bilgi kümesini ifade ettiği yani mucize olduğu ortadadır.

Ne demezsin, sevdiği kıza şiirli seranat yapan çaylak delikanlı gibi bir Allah. Gökle, yıldızla romantik bir giriş yapıyor, sonra işi "bel"e getirip, niyetini deşifre ediyor.

Pulsarlara ilşkin bilgi için; http://tr.wikipedia.org/wiki/Pulsar

Adres için teşekkür ederiz. Cahiliyeli cahil Muhammed'in cahiliye kitabının ayet denilen masallarını, bilimle karriştıracak ve kıyaslayacak kadar cahil veya münafık veya şarlatan değiliz.

Venüs, halk arasında Zühre Yıldızı, Çolpan veya Çoban Yıldızı, Akşam Yıldızı, Sabah veya Tan Yıldızı olarak bilinen, Muhammed'in de Tarık Yıldızı dediği bir yıldız mıdır. Yoksa, güneşten sonra gök yüzünün en parlak cismi ve onun uydusu olan bir gezegen midir???

Yakıtını/enerjisini kendisi üreten ve bu nedenle yıldız olarak tanımlanan göz önündeki güneşe, "kandil" diyerek, yakıtı hariçten verilen kandil lambasına benzeten Muhammed'i Allah mi pulsarlardan bahsetmiş.

Demek ki, Allah hipermetropmuş.

Görüldüğü gibi Tarık suresi iddia edildiği gibi bir çelişki içermemektedir.Bazı kişilerin Kur'an ayetlerini gereği gibi -bazen dönemsel bilgi yetersizliklerin dolayı- yanlış değerlendirmesi Kur'ana gölge düşürmez..

Kurana hiç bir şekilde gölge düşürülemez, çünkü; gölge alacakaranlık, kuran zifiri karanlıktır.

Ne de olsa orjinal metin ellerimizde ve orjinal metine bakınca şunu çok açık bir şekilde görüyoruz ki, "Kur'anın yazarı" 2014 yılında olmamıza rağmen 1400 yıl önceki kitabıyla bizden fersah fersah ileride yol almaktadır.

Kendi çağının bilgisinin bile çok gerisinde olan "kuran" adlı cahiliye kitabını, değil bilimle, bilimin "b"si ile kıyaslayabilmek ve bu cahiliye kitabını bilimin de önüne geçirerek, geleceğe hitap ettiğini iddia edebilmek için, ya cahil, ya münafık, ya da süperstar şarlatan olmak gerekir.

.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Literatürde tarık adlı özel bir yıldız yok.

Ufo'cular tarık için Sirius yıldızı diyor.

Diyanet vakfı sabah yıldızı yani Venüs gezegeni diyor.

Bazı İslami yorumcularsa pulsar adlı bir tür yıldız olduğunu söylüyorlar.

Satürn gezegeni olduğunu söyleyen varmış( Ali F.kri Yavuz)

Elmalılı ise herhangi bir yıldız olabilir diyor.

Cediy(Oğlak) ve Billy Meier'in ünlü uzaylılarının geldiği Süreyya(Pleiades)de olabilir diyen varmış

Tanrı’nın, insanları “sırt” ile “göğüs kafesi” arasından çıkan sudan yarattığını, ve tekrar yaratabileceğini anlatmak amacıyla “gökyüzüne” ve “Tarık’a” yemin ettiği görülmekte.

Yorumcular ise, “Tarık” sözcüsünün, “tokmak vurur gibi şiddetle vuran” ya da “geceleyin gelip kapı çalan” veya “gönül hoplatan” anlamlarına gelebileceğini, “necini sakıb”ın da, şiddetli ışığıyla karanlığı delen her parlak yıldız ya da “kuş vakarı yükseldi” tabirine atfen “yüksek yıldız” ya da “sabah yıldızı” ya da ‘”Ülker yıldızı” (Süreyya) ya da hatta “Kur’an” anlamına gelebileceğini söylerler.

Fakat, Tanrı, yukarıdaki ayete göre, bu yeminlerini, iki bakımdan güçlü olduğunu anlatmak amacıyla yapmaktadır ki, bunlardan biri insanları koruyucularla ve denetleyicilerle çevrili kılmış olduğudur. Şöyle diyor:

“...Hiç kimse yoktur ki, üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın...”(Tarik Suresi, ayet 3).

Yani Tanrı şunu yeminler ederek anlatmaktadır ki, her insan, her an için Tanrı’nın gözetimi altındadır; yani insan hiçbir zaman kendi başına bırakılmamıştır; her an Tanrı’nın kontrolüne tabi kılınmıştır. Ve her insanı, Tanrı’nın emriyle, önünden ve arkasından koruyarak izleyen melekler vardır. Muhammed’in söylemesine göre, her Müslüman kişiye yüz altmış melek koruyucu ve denetleyici olarak görevli kılınmış olup, bu melekler “bal çanağından sinek kovalar” gibi şeytanları kovalarlar; ayrıca, her insanın yaptığı ya da düşündüğü şeyleri deftere yazarlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

  • Tarık 86:1 - Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, çıkıverip de yürek hoplatana.

Yürek hoplama ifadesini kalbin vuruşları/çarpması gibi fiziki olarak anlayabileceğimiz gibi duygusal bir ifade olarakta anlayabiliriz. İlgili ayette "duygusal bir ima" ile kullanıldığını düşünmek çok çok uzak bir anlam. En yakın ve açık olan anlam "Vuruş/kalbin düzenli çarpması"dır..

:D yüreğim hopladı resmen

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nötron Yıldızı ve Tarık Suresi

Bilim adamları Güneş'e benzer yapıdaki üç parlak yıldızın sesini kaydedildiğini açıkladı. Geçtiğimiz yıllarda Corot uzay teleskopu kullanılarak kayıtların yapıldığını belirten bilim adamları, seslerin kalbin nabız atışlarına benzediğini söyledi.

Yıldız seslerinin yaklaştıkça da kapı çalması veya tokmaklanması gibi ses çıkardığını vurgulayan bilim adamları, bu yöntem sayesinde ilk kez, 100 ışık yılı uzaklıktaki yıldızların doğasına ilişkin bilgilerin elde edildiğini bildirdi. Yıldız sismolojisi adı verilen ses kayıt tekniği, uzay bilimcilerin giderek daha çok ilgilendikleri bir araştırma yöntemine dönüşüyor.

Kalifornia Üniversitesinden Richard Rothschild, yıldızların hem içlerinde hem de dış kabuklarında benzeri sesler çıkardığını açıkladı. Bir güneş gibi olan nötron yıldızlarındaki patlamaların ardından parlak bir yıldız doğurduğunu belirten Rothschild sözlerini şöyle bitiriyor; “This explosion was akin to hitting the neutron star with a gigantic hammer, causing it to ring like a bell/Bu patlama nötron yıldızına dev bir tokmak gibi çarpıyor ve ardından zil sesi gibi ses çıkarıyor.”

Mısırlı ünlü bilim adamı Prof. Dr. Zağlul en-Neccar (Zaghloul Al-Najjar), yıldız sesinin kaydedilmesi ile Kurân-ı Kerîm'deki bir mucizenin daha aydınlatıldığını belirtti.

Kurân-ı Kerîm'deki Tarık Suresinin buna işaret ettiğini ifade eden Prof. Dr. Zağlul, Arapça olan Tarık'ın manasının "[bir şeye] vurdu" veya "bir şeyi [döğdü/tokmaladı]" anlamındaki taraka fiilinden türetildiğini, bu nedenle, taraka'l-bâb, "kapıyı çaldı/tokmakladı" anlamına geldiğini söyledi. Kurân-ı Kerîm üzerine yaptığı araştırmaları ile tanınan Prof. Dr. Zağlul en-Neccar, Wales Üniversitesinde jeoloji alanında doktorasını tamamladı.

Kurân-ı Kerîm'de yüce Allah şöyle buyurmaktadır; “Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, kapı çalana/o, çıkıverip de yürek hoplatana. Tarık, bilir misin nedir? O pırıl pırıl parlayan bir yıldızdır.” (Tarık Suresi / 1-3) [6

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurân-ı Kerîm'de yüce Allah şöyle buyurmaktadır; “Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, kapı çalana/o, çıkıverip de yürek hoplatana. Tarık, bilir misin nedir? O pırıl pırıl parlayan bir yıldızdır.” (Tarık Suresi / 1-3) [6

Senin bu anlatımınla ortada çok edepsizce bir durum seziyorum. Gece geliyor, kapıyı çalıyor, tokmak gibi vurup yürek hoplatıyor. Erotik hikaye mi yazıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

tarığın gök yüzünde olduğunu söylüyo

Tarık suresi(1-5): Gökyüzüne ve târıka (şiddetle darbeleyen, çakan, döven) yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? (O, karanlığı) delen yıldızdır. Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın. İnsan neden (hangi şeyden) yaratıldığına bir baksın.

Tarık nedir? Ve bir gök cismi ile insanın yaratılması arasında ne gibi bir bağlantı vardır?

Bugünkü bilgilerimizle Tarık süresinin ilk beş ayetini yorumlamak için önce bazı bilgiler edinmemiz gerekir. Bu nedenle aşağıda başka bir yerden alınmış. Bilgileri dikkatlice öğrenmemiz gerekir.

Pulsar (atarca) “kalp gibi atan” anlamına gelmektedir. İngilizcede “kalbin atması” anlamına gelen “pulsate” kelimesinden türetilmiştir. Pulsarlar, içinde bulundukları nebulaların çekirdeği ve kalbi hükmünde oldukları kadar, kalp atışları gibi muntazam fasıllarla (ritimlerle) uzaya radyo dalgaları gönderen nötron yıldızlarıdır.

Bir nötron yıldızı, süpernova patlaması sonucu parçalanan bir yıldızın merkezinin kendi üzerine çökmesiyle oluşur. Nötron yıldızları oldukça yoğun kütleli, çok küçük çaplı, yüksek manyetik alana sahip ve kendi çevresinde muazzam hızlarda dönen gök cisimleridir. Güneşimiz gibi yıldızlar hiçbir zaman bir nötron yıldızı oluşturamaz. Bu tip yıldızlar yakıtları tükendikten sonra beyaz cücelere dönüşmektedirler. Sadece büyük kütleli yıldızlar (Güneşimizden en az 8 kat daha fazla kütleye sahip yıldızlar) süpernova patlaması sonucu kendi üstüne çökerek nötron yıldızı oluşturabilir. Güneşimizden en az 25 kat daha büyük kütleli yıldızlarsa aynı zincirleme olayları yaşadıktan sonra kara delik oluşturabilirler.

Nötron yıldızı teorisinin ortaya atıldığı 1934 yılından atarcaların keşfedildiği 1967 yılına kadar bu gök cisimlerinin optik olarak dünyadan gözlemlenebileceği düşünülmüyordu. Kendi etrafında yüksek hızlarla dönen nötron yıldızı kutuplarından uzaya doğru çok yüksek hızlarda parçacık saçar. Bu şekilde belli aralıklarla elektromanyetik ışıma yapan nötron yıldızlarına pulsar adı verilir. Manyetik kutuplardan çıkan bu ışınım (darbe) görüş çizgimizi kestiği sürece pulsar dünyadan gözlemlenebilir. Yani ışınım süreklidir ancak bu ışınım dünyadan kesik kesik izlenebildiği için cisim bize periyodik elektromanyateik ışınımlar yapan bir kaynak gibi gözükür. Buna deniz feneri etkisi denmektedir.

Yıldıza verilen ilk isimden de anlaşılacağı gibi “radyo darbeli yıldız” (atarca) ilk keşfedildiğinde bir saat gibi düzenli olan yayınım karakteristiği oldukça gizemli bulunmuş ve dünya dışı yaşamın bir belirtisi olabileceği düşünülmüştür.

Süpernova, enerjisi biten Büyük Yıldızların şiddetle patlaması durumuna verilen addır. Bir süpernovanın parlaklığı Güneş’in parlaklığının yüz milyon katına varabilir. Biyolojik ve medeniyet açısından süpernova patlamaları çok önemlidir. Çünkü periyodik cetvelde bulunan elementlerin demire kadar olanlar yıldızların içinde oluşabilmektedir. İnsanın yaratılabilmesi için demirden daha ağır elementlere de ihtiyaç vardır. Bunlar kısaca İyot, çinko, bakır, kobalt, krom, selenyum…dur. Demir atomu çok dayanaklı bir atomdur. Demir atomunu parçalamak için yıldızların enerjisi yetersizdir. Yani demirden daha ağır elementlerin oluşabilmesi için süpernova patlamasının gerçekleşmesi gerekir. Yani bir pulsar yani Tarık oluşmalıdır.

Bu bilgilerden sonra Tarık’ın aslında bir pulsar olduğunu ve bir süpernova patlaması sonucu oluştuğu ve aynı zamanda insanı da oluşturan elementlerin bu esnada meydana geldiği anlatılmaktadır.

Surenin devamında ise insanın yaratılması ile ilgili başka bir paragraf açılarak “atılan bir sudan” denerek olayın diğer bir boyutu anlatılmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

:lol: Yahu var ya, şuraya inanın bir karış suratla oturdum. Hiç ama hiç güleceğim yoktu. Şu bizin Tarık'ın ucunun nerelere vardığını okuyunca gülmeye başladım.

La bu müslümler iyi ki varlar haaa! Para ödeyip palyaço tutsan bu kadar güldüremez! "Tarık Necmi Sakıp" Bu yani! Buuunca martavalın, bunca yalan dolanın, bunca sahtekarlığın aldatmacanın altında bu üç kelime var! :D

Eğer bu müslülerde sinek beyni kadar beyin varsa... Yanlış anlaşılmasın... Boyutu değil işlevi önemli. :lol: İşlevsel olarak diyorum. Sinek beyni çok iş görür, küçümsemeyin. Dogmatik beyin bu kadar çalışsın, işte mucize budur asıl!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...