Jump to content

Recommended Posts

Bi gidin be müslümler! Bu kadar da zırvada zirve yapılmaz be! İyice çığırdan çıktınız. Bi kıçı kırık dogmayı savunacaz diye bu kadar da kıvranılmaz be! Bir halta yarar bir düzgün bir şeye benzer bir şey olsa neyse! Taş devri bilgisinden geri olan cahillerin zırvaları! İnsanı illa zekanıza hakaret ettireceksiniz.

Mağdur edebiyatına o kadar alışmışsınız ki, mazoşist olmuşsunuz siz. Mağduru oynamadan yapamıyorsunuz! İlla mağdur olacaksınız. Kendinizi mağdur durumuna düşürmek, hakaret edilmek için elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz. Aptalı, salağı oynuyor, illa aptal denilsin, salak denilsin de mağdur olalım diye çırpınıyorsunuz. Yettiniz be!

Arkadaşım, Halep oradaysa arşın da burada!

İlgili Ayetler göz önünde.. Ayetlere ilişkin sunulan düşünceler, kanıtlarda göz önünde.. Hikaye yazmak dışında sunulan bir karşı tez de henuz çıkmadı.

Bu tabloya karşın bu ne hırçınlık?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 130
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1. Mucize İddiası

Harun Yahya (Adnan Oktar)’a ait sitelerden:

Göğe ve Tarık’a andolsun, Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır. (Tarık Suresi, 1-3)

Kuran’ın 86. suresi olan “Tarık”, “tark” kökünden türeyen bir kelimedir. Kelimenin asıl manası, bir ses işitilecek şekilde şiddetle vurmak, çarpmak anlamlarına gelir. Kelimenin en temel anlamı olan, “vuruş”, “şiddetle vuran” anlamları dikkate alındığında, bu surede çok önemli bir bilimsel gerçeğe dikkat çekildiği görülecektir. Bu bilgiye değinmeden evvel ayette bu yıldızları tarif eden diğer kelimeler şöyledir:

Yukarıdaki ayette geçen “ettariki” ifadesi, geceyi delen, karanlığı delen yıldız, gece doğan, delip geçen, vuran, döven, çalan, keskin yıldız anlamlarına gelir. Ayrıca ayette geçen “vav” ifadesi ile yemin edilerek, yemin edilen şeylerin -göğün ve Tarık’ın- önemine dikkat çekilmektedir.

Jocelyn Bell Burnell, 1967 yılında İngiltere Cambridge Üniversitesi’nde yaptığı araştırmalar esnasında, düzenli bir radyo sinyali yakalamıştı. Ancak o döneme kadar kalp çarpmasındaki gibi düzenli vuruşların kaynağı olabilecek bir gök cismi bilinmiyordu. Fakat 1967 yılında astronomlar, kendi ekseni etrafında dönen çekirdekteki madde yoğunlaştıkça yıldızın manyetik alanının da yoğunlaştığını ve böylece yıldızın kutuplarında Dünya’nın manyetik alanından 1 trilyon kat daha fazla kuvvet oluştuğunu belirlediler.

Bu derece hızla dönen ve bu kadar güçlü bir manyetik alana sahip bir nesnenin, yıldızın her dönüşünde, koni şeklinde seyreden çok güçlü radyo dalgalarının oluşturduğu bir ışın yaydığını fark ettiler. Bir süre sonra söz konusu sinyallerin kaynağının, nötron yıldızlarının çok büyük bir hızda dönmeleri olduğu anlaşılmıştır.

Keşfedilen bu nötron yıldızlarına “pulsar” adı verilir. Süpernova patlamalarıyla ölerek “pulsar” haline gelen bu yıldızlar, evrenin en ağır kütleli, en parlak ve en hareketli cisimleridir. Bazı yaşlı pulsarlar kendi çevrelerinde saniyede 600 kez dönerler.

Pulsar kelimesi, İngilizcede “pulse” fiilinden türetilmiştir. American Heritage Sözlüğü’ne göre söz konusu fiil “düzenli ve ritmik vurma” anlamına gelir. Webster Sözlüğü ise aynı kelime için “hızla vurmak, kalp gibi atmak” anlamlarını verir. Yine American Heritage Sözlüğü’ne göre benzer köke ait bir başka fiil olan “pulsate” ise “ritmik olarak genişlemek ve büzülmek, vurmak” anlamlarını taşır.

İşte bu keşiften sonra Kuran’da “tarık” yani “vuruş” kelimesi ile ifade edilenin, pulsar ismi verilen nötron yıldızları ile büyük bir benzerlik gösterdiği anlaşılmıştır.

Süper dev yıldızların çekirdekleri çökerek nötron yıldızlarını oluşturur, bu küçük ve aşırı yoğunlukta, hızla dönen küre şeklindeki madde, yıldızın ağırlığının ve manyetik alanının çoğunu hapseder ve sıkıştırır. Hızla dönen bu nötron yıldızının oluşturduğu kuvvetli manyetik alanın, Dünya’dan tespit edilebilen güçlü radyo dalgalarının yayılmasına neden olduğu anlaşılmıştır.

Tarık Suresi’nin üçüncü ayetinde ise, delen, delip geçen, delik açan, aydınlatan anlamlarına gelen “ennecmu essakibu” ifadesi ile Tarık’ın karanlığı delip geçen parlak yıldız olduğu belirtilmiştir. Tarık Suresi’nin ikinci ayetinde de, “Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir?” sorusundaki “edrake” ifadesi kavramayı, anlamayı ifade eder.

Güneş’in birkaç misli olan yıldızların sıkışmasıyla oluşan pulsarlar, kavranması güç gök cisimleri arasındadır. Ayetteki soru ifadesiyle bu vuruşlu yıldızın kavranmasının zor olduğu vurgulanmaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.)

Görüldüğü gibi Kuran’da Tarık olarak tarif edilen yıldızlar, 20. yüzyılın sonlarında keşfedilen pulsarlarla büyük bir benzerlik içindedir ve bizlere Kuran’ın bir başka bilimsel mucizesini göstermektedir.

2. Sahtekarlık Örneği

Son paragrafı tekrar okuyunuz:

”Görüldüğü gibi Kuran’da Tarık olarak tarif edilen yıldızlar 20. yüzyılın sonlarında keşfedilen pulsarlarlabüyük bir benzerlik içindedir ve bizlere Kuran’ın bir başka bilimsel mucizesini göstermektedirler.”

Oysa aynı mucize iddacıları ayeti hem de aynı internet sitesinde bambaşka bir mucize iddiası için de istismar etmekteler.

=> bkz:

http://www.mucizeyal.../karadelikler/"

Orada bu ayette tarık olarak adlandırılan yıldızın astronomi biliminin “karadelik” olarak adlandırdığı olguya bir işaret olduğunu söyleyen aynı zevat burada da tarık adlı yıldızın pulsarlara işaret ettiğini söylemekte…

“Tarık” kelimesi karadelikleri mi işaret etmektedir yoksa pulsarları mı? Yoksa “Tarık” kişinin işine geldiği zaman istediği gibi kullanacağı joker olarak nitelendirilebilecek bir mucize kaynağı mıdır?

Anlaşılan ya mucize iddiacılarının kafası karışmıştır ya da ”nasıl olsa temel düstur düşünmeden inanmaktır; ben atayım da nasıl olsa kabul edilir!” diye düşünmektedirler.

Birbirini takip eden iki iddiada bu kadar çelişki az rastlanır bir şeydir.

http://ateizm.blogsp...-pulsarlar.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. Mucize İddiası

Harun Yahya (Adnan Oktar)’a ait sitelerden:

Göğe ve Tarık’a andolsun, Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır. (Tarık Suresi, 1-3)

Kuran’ın 86. suresi olan “Tarık”, “tark” kökünden türeyen bir kelimedir. Kelimenin asıl manası, bir ses işitilecek şekilde şiddetle vurmak, çarpmak anlamlarına gelir. Kelimenin en temel anlamı olan, “vuruş”, “şiddetle vuran” anlamları dikkate alındığında, bu surede çok önemli bir bilimsel gerçeğe dikkat çekildiği görülecektir. Bu bilgiye değinmeden evvel ayette bu yıldızları tarif eden diğer kelimeler şöyledir:

Yukarıdaki ayette geçen “ettariki” ifadesi, geceyi delen, karanlığı delen yıldız, gece doğan, delip geçen, vuran, döven, çalan, keskin yıldız anlamlarına gelir. Ayrıca ayette geçen “vav” ifadesi ile yemin edilerek, yemin edilen şeylerin -göğün ve Tarık’ın- önemine dikkat çekilmektedir.

Jocelyn Bell Burnell, 1967 yılında İngiltere Cambridge Üniversitesi’nde yaptığı araştırmalar esnasında, düzenli bir radyo sinyali yakalamıştı. Ancak o döneme kadar kalp çarpmasındaki gibi düzenli vuruşların kaynağı olabilecek bir gök cismi bilinmiyordu. Fakat 1967 yılında astronomlar, kendi ekseni etrafında dönen çekirdekteki madde yoğunlaştıkça yıldızın manyetik alanının da yoğunlaştığını ve böylece yıldızın kutuplarında Dünya’nın manyetik alanından 1 trilyon kat daha fazla kuvvet oluştuğunu belirlediler.

Bu derece hızla dönen ve bu kadar güçlü bir manyetik alana sahip bir nesnenin, yıldızın her dönüşünde, koni şeklinde seyreden çok güçlü radyo dalgalarının oluşturduğu bir ışın yaydığını fark ettiler. Bir süre sonra söz konusu sinyallerin kaynağının, nötron yıldızlarının çok büyük bir hızda dönmeleri olduğu anlaşılmıştır.

Keşfedilen bu nötron yıldızlarına “pulsar” adı verilir. Süpernova patlamalarıyla ölerek “pulsar” haline gelen bu yıldızlar, evrenin en ağır kütleli, en parlak ve en hareketli cisimleridir. Bazı yaşlı pulsarlar kendi çevrelerinde saniyede 600 kez dönerler.

Pulsar kelimesi, İngilizcede “pulse” fiilinden türetilmiştir. American Heritage Sözlüğü’ne göre söz konusu fiil “düzenli ve ritmik vurma” anlamına gelir. Webster Sözlüğü ise aynı kelime için “hızla vurmak, kalp gibi atmak” anlamlarını verir. Yine American Heritage Sözlüğü’ne göre benzer köke ait bir başka fiil olan “pulsate” ise “ritmik olarak genişlemek ve büzülmek, vurmak” anlamlarını taşır.

İşte bu keşiften sonra Kuran’da “tarık” yani “vuruş” kelimesi ile ifade edilenin, pulsar ismi verilen nötron yıldızları ile büyük bir benzerlik gösterdiği anlaşılmıştır.

Süper dev yıldızların çekirdekleri çökerek nötron yıldızlarını oluşturur, bu küçük ve aşırı yoğunlukta, hızla dönen küre şeklindeki madde, yıldızın ağırlığının ve manyetik alanının çoğunu hapseder ve sıkıştırır. Hızla dönen bu nötron yıldızının oluşturduğu kuvvetli manyetik alanın, Dünya’dan tespit edilebilen güçlü radyo dalgalarının yayılmasına neden olduğu anlaşılmıştır.

Tarık Suresi’nin üçüncü ayetinde ise, delen, delip geçen, delik açan, aydınlatan anlamlarına gelen “ennecmu essakibu” ifadesi ile Tarık’ın karanlığı delip geçen parlak yıldız olduğu belirtilmiştir. Tarık Suresi’nin ikinci ayetinde de, “Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir?” sorusundaki “edrake” ifadesi kavramayı, anlamayı ifade eder.

Güneş’in birkaç misli olan yıldızların sıkışmasıyla oluşan pulsarlar, kavranması güç gök cisimleri arasındadır. Ayetteki soru ifadesiyle bu vuruşlu yıldızın kavranmasının zor olduğu vurgulanmaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.)

Görüldüğü gibi Kuran’da Tarık olarak tarif edilen yıldızlar, 20. yüzyılın sonlarında keşfedilen pulsarlarla büyük bir benzerlik içindedir ve bizlere Kuran’ın bir başka bilimsel mucizesini göstermektedir.

2. Sahtekarlık Örneği

Son paragrafı tekrar okuyunuz:

”Görüldüğü gibi Kuran’da Tarık olarak tarif edilen yıldızlar 20. yüzyılın sonlarında keşfedilen pulsarlarlabüyük bir benzerlik içindedir ve bizlere Kuran’ın bir başka bilimsel mucizesini göstermektedirler.”

Oysa aynı mucize iddacıları ayeti hem de aynı internet sitesinde bambaşka bir mucize iddiası için de istismar etmekteler.

=> bkz:

http://www.mucizeyal.../karadelikler/"

Orada bu ayette tarık olarak adlandırılan yıldızın astronomi biliminin “karadelik” olarak adlandırdığı olguya bir işaret olduğunu söyleyen aynı zevat burada da tarık adlı yıldızın pulsarlara işaret ettiğini söylemekte…

“Tarık” kelimesi karadelikleri mi işaret etmektedir yoksa pulsarları mı? Yoksa “Tarık” kişinin işine geldiği zaman istediği gibi kullanacağı joker olarak nitelendirilebilecek bir mucize kaynağı mıdır?

Anlaşılan ya mucize iddiacılarının kafası karışmıştır ya da ”nasıl olsa temel düstur düşünmeden inanmaktır; ben atayım da nasıl olsa kabul edilir!” diye düşünmektedirler.

Birbirini takip eden iki iddiada bu kadar çelişki az rastlanır bir şeydir.

http://ateizm.blogsp...-pulsarlar.html

İki ayrı görüşü birbiriyle karşılaştıran kişi son derece subjektif önermelerle makalesini kaleme almış .. Neyse, klasik ateist perspektifi eleştirecek değilim.. Eleştirsek dahi bir kazanım olmayacağı aşikar.

Ayrıca, Tarık'ın karadelik olamayacağını önceki yorumlarda bildirmiştim .

.

tarihinde YalnizcaKuran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında göktaşı çok sıradan bir olaydır ve her gece defalarca gerçekleşir.

Elbette. Özellikle Perseid yağmuru çok yoğun olur.

yeryüzüne yakın bir yerde patlamış olan

Nadir dediğim bunlar.

tam da Muhammed'in sevinçten göbek atacağı, hemen ayetler yumurtlayacağı kitlesel korkular.

Aynen öyle...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de diyelim ki bu senaryon doğru. Kur'anda böyle şeyler için "Necm/yıldız" ifadesi mi kullanılır?

"ŞİHAB" sözü ne güne duruyor?

Dönemin arapları demeyecek miydi "Ya muhammed sen necm düştü diyorsun lakin o düşen ŞİHAB'tır. Arap oğlu arapken arapçayı mı unuttun" diye karşı taaruza geçmezler miydi..

Arkadaş, sallayın bişey dediğimiz yok lakin iki kelime de fonksiyonel kullanım alanı olarak birbirinden farklı :)

.

Yanına gidince Muhammed'e sorabilirsiniz.

Muhammed'in herhangi bir şeyinin tutarlı, akla ve mantığa uygun, gerçeklere uygun olduğunu iddia eden biz değiliz ki, niye öyle yapmış da böyle yapmamış diye düşünelim? Biz sadece cahil bedevinin veya bedevilerin; neyi, neden yapmış olabileceği konusunda, eldeki deliller ışığında, akıl yürütmekteyiz.

Muhammed göktaşına neden parıltılı dememiş de yıldız demiş diye sorgulayacaksanız, yıldızlar için neden şeytanlara atılan taşlardır demek yerine şeytanlara atılan alevli oklardır dememiş diye düşünmenizi de beklerim. Zira göktaşı normal bir taştan çok alevli bir ok şeklinde görünür.

Belki bu şekilde ne kadar boş hesapların peşinde koştuğunuzu farkedebilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir karşı tez de henuz çıkmadı.

Sana göre öyle. Burda senin istediğin o antitez apaçık ortaya kondu. Sizin allahınız perde koyacağım derken yanlışlıkla sizin gözünüze perde koymuş. Bir perde koyacak, onu da yüzüne gözüne bulaştırmış. Allahınız sizden beter, siz allahınızdan betersiniz. Tam tencerenize göre kapak yapmış, tam kendiniz gibi bir allah yaratmışsınız!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanına gidince Muhammed'e sorabilirsiniz.

Muhammed'in herhangi bir şeyinin tutarlı, akla ve mantığa uygun, gerçeklere uygun olduğunu iddia eden biz değiliz ki, niye öyle yapmış da böyle yapmamış diye düşünelim? Biz sadece cahil bedevinin veya bedevilerin; neyi, neden yapmış olabileceği konusunda, eldeki deliller ışığında, akıl yürütmekteyiz.

Muhammed göktaşına neden parıltılı dememiş de yıldız demiş diye sorgulayacaksanız, yıldızlar için neden şeytanlara atılan taşlardır demek yerine şeytanlara atılan alevli oklardır dememiş diye düşünmenizi de beklerim. Zira göktaşı normal bir taştan çok alevli bir ok şeklinde görünür.

Belki bu şekilde ne kadar boş hesapların peşinde koştuğunuzu farkedebilirsiniz.

"Mesabih" ifadesi salt yıldızları kapsamaz. Lakin çoğu kez yıldızlar için kullanılmıştır..

Şeytana atılan taşlar "mesabih" şeklinde yazılmıştır, bunlar gök taşlarını ifade eder. Biraz karmaşık gibi duruyor lakin yapacak birşey yok. Arapça böyle

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sana göre öyle. Burda senin istediğin o antitez apaçık ortaya kondu. Sizin allahınız perde koyacağım derken yanlışlıkla sizin gözünüze perde koymuş. Bir perde koyacak, onu da yüzüne gözüne bulaştırmış. Allahınız sizden beter, siz allahınızdan betersiniz. Tam tencerenize göre kapak yapmış, tam kendiniz gibi bir allah yaratmışsınız!

Objektif bir göz konu içeriğindeki yorumları sâlim bir kafa ile okuyunca hangi çıkarımın daha tutarlı ve "gerçeği" yansıttığını fark edecektir.

.

tarihinde YalnizcaKuran tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Göğe ve târıka andolsun.

2- Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?

3- O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.

4- Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın.

5- Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.

6- Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı.

7- Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

8- Şüphesiz Allah’ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter.

9- Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla!

10- (O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı.

11- Yağmurlu göğe andolsun,

12- Yarık yarık çatlamış yere andolsun.

13- Şüphesiz o Kur’an, hak ile batılı ayırd eden bir sözdür.

14- O, boş bir söz değildir.

15- Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar,

16- Ben de bir tuzak kurarım.

17- Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!

-----------------------------------------------------

arkadaş....ne bir anlam bütünlüğü var ----ne mantıklı bir izah var....

3 ile 4 -arasında -----nasıl bir BAğLANTI var ???

4 ile 5- arasında -----nasıl bir BAğLANTI var ???

8 ile 9- arasında -----nasıl bir BAğLANTI var ???

10 ile 11 arasında -----nasıl bir BAğLANTI var ???

12 ile 13 arasında -----nasıl bir BAğLANTI var ???

14 ile 15 arasında -----nasıl bir BAğLANTI var ???

---------------------------------------------------------------------------

tarık nedir ? bilirmisin ?....bilmezsin.....karanlığı delen yıldızdır...

iyi ama karanlığı delen yıldızı ben görmüyormuyum da bilmiyorum ?? KÖR müyüm ben arkadaş ?? bu nedir yaw?

bel ile kaburga arasından FIŞKIRAN SU ?? ne bu ??

Link to post
Sitelerde Paylaş

1- Göğe ve târıka andolsun.

2- Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?

3- O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.

....

Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık. Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü gidilecek yerdir o!. MULK 5 - 6

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kafayla yağmacılığı ve çapulculuğu, katliamcılığı öven Adiyat adı verilmiş bölüm de şöyle açıklanabilir:

1. Harıl harıl koşanlara,

Burada motor pistonlarının hızlı şekilde silindir içerisinde hareketi anlatılmaktadır.

2. kıvılcım saçanlara,

Burada ise silindir içerisindeki bujilerin çakması ve benzini ateşlemesi anlatılmaktadır.

3. Baskın yapanlara,

Burada da silindir içerisinde benzin hava karışımının sıkıştırılmasından bahsetmektedir.

4. Tozu dumana katanlara,

Burada ise silindir içerisine enjektörlerin yakıt püskürtmesi anlatılmıştır.

5. Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki ,

Burada iseee... Kem küm... Neyse, sonuç olarak ayeti kerimetül celilede içten yanmalı, hem de enjeksiyonlu ileri teknoloji benzin motorundan bahsedilmekte olup, bu apaçık mucizedir. Az daha kurcalasak turbo şarjdan da mutlaka bahsediyor, hele dizel motoru hiç es geçmiyordur. Az daha okusak benzinin oktanı, motorun yağı suyu da kesin vardır. Allah ne süper lan!

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim söylemim kanıta dayalı. Kafadan uydurdumuz birşey değil.

Hayallerin ne zamandan beri kanıt oldu? Benimki de kanıta dayalı o zaman. Mancınık mermisi geceyi deliyor mu? Deliyor. Vuruyor mu? Vuruyor. Bundan ala kanıt mı olur?

İyi de diyelim ki bu senaryon doğru. Kur'anda böyle şeyler için "Necm/yıldız" ifadesi mi kullanılır?

"ŞİHAB" sözü ne güne duruyor?

Dönemin arapları demeyecek miydi "Ya muhammed sen necm düştü diyorsun lakin o düşen ŞİHAB'tır. Arap oğlu arapken arapçayı mı unuttun" diye karşı taaruza geçmezler miydi..

Arkadaş, sallayın bişey dediğimiz yok lakin iki kelime de fonksiyonel kullanım alanı olarak birbirinden farklı :)

Neden necm=yıldız ifadesi kullanılmasın? Günümüzde bile meteor düşmelerine eskiden kalma alışkanlıkla yıldız kaydı denmiyor mu?

Sen bu yıldız kaydı deyiminin nereden geldiğini sanıyorsun?

Mülk/5. Ve andolsun ki, dünyanın semasını kandillerle süsledik. Ve onları, şeytanlar için (atılacak) taşlar kıldık.

Bu ayette de şeytanlara atılan taşlara yıldız denmiş. Sen hiç eşanlamlı kelimeler diye bir şey duymadın mı? Ya benzetme?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yalnızca Kuran kardeşim kimin yüreği hopluyor cevap vermedin? yüreği hoplamayı herhangi bir duygu olarak kabul edebilirsin :D

İlk atarca 1967 yılında Cambridge Üniversitesi'nden Jocelyn Bell Burnell ve Antony Hewish tarafından keşfedilmiştir. Antony Hewish radyo dalgalarıyardımıyla kuasarlardaki (yıldızımsı cisim) parlamaları incelemek için 4 dönümlük bir araziyi kaplayan ve yapımı iki yıl süren oldukça büyük bir radyo teleskop inşa etmişti. Jocelyn Bell Burnell bu araştırma ekibine henüz asistanken antenin çalışmaya başlamasından kısa bir süre sonra 1967 yılının Temmuz ayında katıldı. Radyo teleskobun sağlıklı bir şekilde çalıştırılmasından ve elde edilen verilerin analizinden sorumluydu. Bell araştırma ekibine katılmasının üzerinden 2 ay geçmeden gökyüzünde belli bir bölgeden gelen ilginç bir sinyalin varlığını keşfetti. Bu durumu araştırma ekibinin başındaki Antony Hewish’e anlattığında Hewish ölçümlerin daha hızlı kaydedicilerle yapılmasına karar verdi. İlerleyen günlerde oldukça keskin, kendini birkaç saniyede bir tekrar eden bir sinyal buldular.

  • Tarık 86:1 - Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, çıkıverip de yürek hoplatana İnsanlar bunu bilmiyorsa kimin yüreği hopluyor? (korku manasında değil herhangi bir duygu manasında, sevinç, hüzün vs...)

"Ayet, dönemin insanlarının Tarık yıldızını bilmediğini zaten söylüyor " demiştin

tarihinde BabyKnight tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yapacak birşey yok. Arapça böyle

Ha yani arapça böyle diye şimdi allahın da yapacak bir şeyi yok!!!

Allah arapçada yıldızla göktaşına verecek iki ayrı ad bulamamış!

Ne desem şaşırdım! Oha my god mı desem, ne desem bilmem ki!

En iyisi madem bu kadar cahildin, iki lafı bir araya getiremiyordun, kitap yazmak senin neyine diyeyim bari! Hayır resim yap, müzik dinle, kumda oyna da ne demeye kitap yazıyorsun yahu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Levia nın boşluğunu Yanlızcakuran devralmış :)

Bu ne akıl be kardeşim,kimsenin göremediğni görmüşsün helal sana...

İQ kaçtı ?

İman edersek zekamız senin seviyene çıkarmı acaba ?

La bu müslümanlar çok zeki yaa imreniyorum gerçekten,bütün müslüman ülkeler,çok zeki,çok akıllı adamlarla dolu...

Pulsarı da çözdüler görüyon mu :)

İbni kim bulmuş bu pulsar olayını ??

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada: panikle gaz, fren ayrımını yapamayıp, allah'ın bizlere haber verdiği muhteşem araba mucizesi ile halkın arasına dalan kişiler anlatılmaktadır.

Sen yanlis biliyorsun. Su asagidaki lafla Halley kuyruklu yildizindan bahsediyor. Bildiginiz uzere bu kuyruklu yildiz devamli dolaniyor, nice topluluklarin arasina girip cikiyor. Ozellikle seytanlari bicerek ilerliyor. Toz duman arasinda dusmanimiz olan seytani dagittigi anlatiliyor. Bundan ala kanit mi olur? Varsa karsi tezininz savunun. :))

5. Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki ,

tarihinde skander tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım, Halep oradaysa arşın da burada!

İlgili Ayetler göz önünde.. Ayetlere ilişkin sunulan düşünceler, kanıtlarda göz önünde.. Hikaye yazmak dışında sunulan bir karşı tez de henuz çıkmadı.

Bu tabloya karşın bu ne hırçınlık?

Senin zeka seviyene uygun bu ayetleri yeniden yorumlayalim, karsi tez olsun. Malum akla mantiga dayali karsi tezleri anlamiyorsun, sacmalayalim, belki anlarsin.

  • Tarık 86:1 - Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, çıkıverip de yürek hoplatana

Burda ramazan davulcusu Tariktan bahsediyor. Gece geliyor. Tokmak vuruyor, insani uykusundan uyandirip, yuregi hoplatiyor. Tarif birebir ramazan davulcusu.

  • Tarık 86:2 - Nereden bileceksin sen nedir Târık?
  • Burda hangi ramazan davulcusu Tarik oldugunu bilemezsiniz diyor. Yani Uskudarda mi, bagdatta mi, londrama mi bilemezsiniz, ezikler diyor.

Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o.B

  • Burda tokmagi oyle bir patlatiyorki davulundan isik saciyor, karanligi deliyor diyor.

  • Tarık 86:4 - Hiçbir benlik yoktur ki, üzerinde bir koruyucu/bir bekçi bulunmasın.
  • Burda benlik davul. Tarigi davulun basina koyduk, onu korusun, bekcisi olsun diyor. Tokmagiyla isik sacsin, ama davulu delmesin diyor.

  • Tarık 86:5 - İnsan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!
  • Burada insan insan degil. Bildiginiz pamukkale travertenleri. Sanat eseri yapmis, onu ovecek az sonra.

  • Tarık 86:6 - Fırlayan bir suyun bir parçacağından yaratıldı o.
  • Travertenlerin olusmasi icin su gerekiyor. Hemde firlayan, akan bir su olmasi gerekiyor. Burda sair ona deginiryor.

  • Tarık 86:7 - Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su.
  • Burda bel ve kaburgalar ile suyun topragin bogrunden cikmasini anlatiyor. Bel ile kaburga ile topragin derinlerinden kirecli yerinden cikardigimiz su diyor. Bak burdada kirec mucizesi var. O zamanlar insanlar travertenlerin nasil olsutugunu bilmiyor, Kuranda bunlarin nasil olsutugu bu ayette anlatiliyor. Alin bir Kuran mucizesi daha atayizler.

BUnlari bu sekilde anlamayuan kafirdir, simdiden uyarayim. Cehennemliktir. Ben okudum boyle anladim. Varsa anti-tezininz savunun atayistler. Yoksa imana gelin.

tarihinde skander tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...