Jump to content

Hz Muhammed'in İnsanlığa getirdikleri


Recommended Posts

  • İleti 84
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evet, sorumlusun, bu dinin reklamını yaptığın sürece, bu dinin yaşamasına, kelle sayısına katkıda bulunduğun sürece sorumlusun. Sen istediğin kadar onların yaptığı beni bağlamaz de, o adamlar senin de reklamını yaptığın bu dinden besleniyorlar. Bu adamları bu din ortaya çıkarıyor.

Problem dinin kendisinde değil, problem insanda. İnsan Kur'an'da ne görmek istiyorsa onu görür.

Kıssadan hisse

Yaşlı kızıldereli reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla,sordu dedesine: Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.

- "Onlar" dedi, "benim için iki simgedir evlat."

- "Neyin simgesi" diye sordu çocuk.

- "İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen su gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.

Çocuk, sözün burasında; 'mücadele varsa, kazananı da olmalı' diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

- "Peki" dedi. "Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?"

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.

- "Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem!"

Link to post
Sitelerde Paylaş

1378084_535359673209892_446374612_n1.jpg

İslama Göre Türkler İsteseler de Müslüman Olamazlar

"Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet

kopmayacaktır." Muhammed (Bkz. Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadisno:2912; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, ünen, Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk)

"Tevrat"ın Tanrı"nın son derece "ırkçı" olduğunu hemen herkes bilir. Kimi araştırmacılar, bu"Tanrı"daki özelliğin, Yahudilik için "yararlı" olduğunu da savunurlar. Ne var ki, şu da gerçek: Bugün, "yahudiler"in sergiledikleri tüyler ürpertici ve insanlık dışı acımasızlıklarda , Tevrat'taki "Tanrı"nın (Yehova) ilkel, katı bir ırkçı oluşunun payı az değildir.

Kur'an'ın Tanrı"sının ırkçılığı Tevrat'ınkinin "ırkçılığı"nı herkes bilir de, "Kur'an'ın Tanrı'sı"nın "ırkçılığı"nı çoğu kimse bilmez. Ve kimi "iyi niyetli aydınlar" bile; Kur'an'ı ve "Tanrı"sını"evrensel" sanır. Oysa, Kur'an'ınki, Tevrat'ınkinin bir çeşit "kopya"sıdır. Bunu, bu "Tanrı"nın "İsrailoğulları "nı nasıl tanıttığından bile anlamak mümkün: Kuran'a Göre En Üstün Toplum, İsrail Toplumu" Buna, kimileri şaşacaklar.

Ne ki, bir gerçek. İşte ayetler: Kur'an'ın "Tanrı"sı, tıpkı, Tevrat'ın "Tanrı"sı "Yehova" gibi, iki yerde, aynen şöyle seslenir: "Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti ve sizi dünyalara üstün kıldığımı hatırlayın." ( Bakara, ayet: 47, 122. Diyanet çevirisi.) Bir yanda İslam dünyasındaki Yahudi düşmanlığı, öbür yanda da, Kur'an'daki Tanrının srailoğullarına böyle seslenişi... Bir çelişkidir bu. Bunu da geçelim. Arap toplumundan başkası "muhatap" değil Kur'an'da birçok şeyler anlatılır.

Kaynakları biliniyor bugün. Ama tanrıdan diye sunulur. Bu "Tanrı"yla "insanlar" arasında, daha doğrusu, zamanına göre bir kesim insanlar, bir toplum ya da bir toplumun kesimi arasında da bir "elçi". "Tanrı Elçisi" diye sunulur. "Peygamber" deniyor. Kur'an'da anlatılan o ki, "Tanrı" şu açıklamayı yapmakta: -"Biz her peygamberi, kendi toplumunun diliylegönderdik. İlle de böyle yaptık ki, o toplumdan olanlara nlatabilsin." (İbrahim suresi, ayet: 4.)

Demek ki, Kur'an'a göre, "Tanrı'nın elçisi"nin bir "toplum"u var. "Elçi", "ırk"ından geldiği bu "toplum"la "Tanrı" arasında yapar aracılığını. Ne iletecekse bu "toplum"a ve "kendi diliyle" iletmekle yükümlü. Kur'an'da anlatılan bu. Yine buna göre; Muhammed de bu yükümlülüğü taşımakta. Onun da bir "toplumu" var ve o da Tanrı"sıyla bu "toplum" arasında "aracı". "KITALUT-TURK" ("TÜRKLERLE ÖLDÜRÜŞME") HADİSLERİNDEN. Sonunda Türkler kesilecekler...(Ebu Davud, Kitabu'l-Cihad/9, hadis no:4305.)

Kur'an'ın bütünü içinde, Muhammed'in "kavm"ından, yani "toplum"undan "Tanrıvahiyleri"ni, bu topluma iletmek zorunda olduğundan, bunu yaptığından söz edilir.Muhammed'in "toplum"u, "Arap toplumu"dur. Öyleyse "muhattap" da bu toplumdur. Kur'an, kendi deyimiyle Arapça, seslendiği kesim de, Araplar. Ama "Araplar"ın da tümü değil; yalnızca "bir kesimi". Korkutma yalnız "Mekke ve çevresi"ne Ayetler çok açık. "Kur'an"la yapılan "uyarı"ların, "korkutma"ların, "Mekke" (Ümmü'l-Kura) ve "çevresi"ne yönelik lduğu, En'am suresinin 92., Şura suresinin 7. ayetinde, kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla anlatıyor. Evet, Kur'an'ın "muhatab"ı, "Mekke ve çevresi"dir yalnızca.

Bugün kendilerini müslüman sayan öteki toplumlarda hiçbirisinin, bu kapsamda yeri yoktur. Knou, bu denli açık. Muhammed'in "tüm insanların peygamberi", Kur'an'ın da "tüm insanlara yönelik" olduğunun anlatıldığı ayetler de var. Kur'an'daki nice çelişkilerden biridir bu. Ama, "kendisine açıklama yapılan toplum"un "Arap toplumu", bu toplum içinde de yalnızca "Mekke ve çevresi"nin ( hem de o zamanki) "halk"ı olduğu da bir gerçek. Başka toplumlardan, bu arada "Türkler"den "müslüman" olanlar olmuş; daha doğrusu kendilerini "müslüman" saymışlar; ama Kur'an'ın hangi toplumu "müslüman" saydığı önemli.

Özellikle "Türkler" için "hadis"ler vardır. Türkler için hiç de iyi şeyler söylemeyen bu hadisler, örnek ve yürekli bilim adamı Prof. Dr. İlahn Arsel'in "Arap Milliyetçiliği ve Türkler" adlı kitabında çok çarpıcı biçimde yer almakta. ( Bkz. İstanbul, 1987, İnkılapKitabevi, s. 18 ve öt.)

Muhammed'in Türk düşmanlığı Kendilerini "müslüman" sayan "Türkler"i Muhammed, "müslüman" saymak şöyle dursun; "düşman" diye ilan etmiştir. İslam dünyasında en sağlam kabul edilen hadis kitaplarında da bu var. Başlı başına bir bölüm olarak. Bölümün adı da çok. İlginç: "Kıtalu't-Türk". Anlamı da: "Türklerle öldürüşmek (savaş)". Buhari'de, Ebu Davud'da ve Tirmizi'de bölümün adı bu. İbn Mace'de "Babu't- Türk", yani "Türkler Bölümü".

Müslim'deyse, "Kıyamet alametleri" arasında yer alıyor. Muhammed, "Peygamberliğinin bir kanıtı" olarak, gelecekten haber verirken, Kıyametin bir alameti olarak Türklerle nasıl çarpışılacağını, müslümanların, Türkleri nasıl öldüreceklerini de anlatıyor. Hem Türk diye ad vererek, hem de tarif ederek, yüzlerinin, gözlerinin, burunlarının, derilerinin, renklerinin nasıl olduğunu anlatarak. Anlaşılan o ki, Türkler konusunda kendisine bir takım bilgiler verilmiş. Muhammed'in anlatmasına göre, "Türklerle öldürüşme", taa "Kıyamet"e dek sözkonusu. Kıyametin bir alameti olarak da müslümanlar, yeryüzündeki Türkleri öldürüp temizleyecekler. Yoksa kıyamet kopmayacak. İşte hadislerden bir kesim: - Müslümanlar, Türklerle öldürüşmedikçe, kıyamet kopmayacaktır. Yüzleri kalkan gibi, üst üste binmiş(kalın) derili olan bu toplumla.... kıl giyerler."( Bkz. Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/62-65, hadis no:2912; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'l-Melahim/9 Babun fi Kıtali't Türk, hadis no: 4303; Nesei, Sünen, Kitabu'l-Cihad/ Babu Gazveti't-Türk...)

-"Siz (müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır." (Buhari, e's-SAhih, Kitabu'l-Cihad/96; Müslim, e's- Sahih, kitabu'l-Fiten/62 hadis no: 2912; Ebu Davud, Sünen, hadis no: 4304; Tirmizi, h. no: 2251; İbn Mace, h. no: 4096-4099)

"KITALU'T-TURK" HADİSLERİNDEN. "Türklere karşı k'tal, kesinlikle olacak."...(Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/96) "Şu da kıyamet alametlerinden: Kıldan (keçe)ayakkabı giyen bir toplumla vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi, üst üste derili toplulukla vuruşmanız-öldürüşmeniz kıyamet alametlerindendir. Siz (müslümanlar), küçük gözlü, kızıl yüzlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan Türklerle öldürüşmedikçe kıyamet kopmaz."( Bkz. Buhari, e's-Sahih, kitabu'l-Cihad/95; Müslüm, e's-Sahih, Kitabu'l-Fiten/66, hadis no: 2912; İbn Mace, h.no: 4097-4098).

- "Sizinle(siz müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir. Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır."(Ebu Davud, sünen, hadis no: 4305.)

Muhammed'in, bugün kendisine "Peygamberimiz, efendimiz" diyen Türklere bakışı tutumu budur işte. İnsanlara "insan" olarak bakmak gerekir. Hangi ırktan, hangi renkten ve hangi "din"den olurlarsa olsunlar ya da hiçbir dinden olmasınlar. Ama "dinler", "dinliler", "ırkçılar" böyle bakamamakta. Yahudisi, Hristiyanı, İslam inanırı hep birbirine düşman. Irkçılar da kendi ırklarından olmayanlara karşı böyle. Bugün dünyamızın yaşadığı nice acı olaylarda, bu ilkelliğin payı az değildir. Bunlardan arınmalı artık insanlık. Yoksa acımasızlıklar, acılar,gözyaşları sürüp gidecektir.

Sorgulayan

https://www.facebook...410743279143758

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an insanın aynasıdır NOLAN.

Ne görüyorsan sen o'sundur.

Haklısın galiba..İnsanlık tarihi boyunca insanlar DÖVÜŞMÜŞLER-CİNAYET İŞLEMİŞLER-İŞKENCE ETMİŞLER..Kuran'da da bol bol DÖVÜN-KESİN-PARÇALAYIN-BOYUNLARINI VURUN-ÖLDÜRÜN yazar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

islamda+ahlak.jpg

İşte Peygamber sav ın insanlığa getirdiklerinden bir demet

İslam iyiliği emreder kötülükten sakındırır

insanlar bu kuralları ihlal ediyorsa bu onların sorunudur

islamın değil

Ancak bir dinci bunları Muhammed'in getirdiğini sanacak kadar salak olabilir. Bunlar insanlığın ortaya koyduğu değerlerdir, dinler o kadar ahlaksızdır ki insanlığın kendi bulduğu değerleri bile çalar, kendine mal eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ancak bir dinci bunları Muhammed'in getirdiğini sanacak kadar salak olabilir. Bunlar insanlığın ortaya koyduğu değerlerdir, dinler o kadar ahlaksızdır ki insanlığın kendi bulduğu değerleri bile çalar, kendine mal eder.

düne kadar insan düşünen hayvandır diyen ateistler şimdi insanlıktan bahseder oldu

ne insanlığı

o zaman hayvanlar aleminde de bu değerlerin olması lazım dimi ama?

Link to post
Sitelerde Paylaş

düne kadar insan düşünen hayvandır diyen ateistler şimdi insanlıktan bahseder oldu

ne insanlığı

o zaman hayvanlar aleminde de bu değerlerin olması lazım dimi ama?

Ancak bir salak kendini hayvan ile kıyaslayıp bu değer hayvanda yok, ben de var, demek ki ben iyiyim der. Kendini hayvanlarla ile değil insanlarla kıyaslayacaksın.

Bak ne demişiz, düşünen hayvan. Hiç düşünmez misin? Demek ki Muhammed sana bunları söylemeseydi tam hayvan olacaktın. Bunları düşünecek kadar beyin yok mu sende?

Link to post
Sitelerde Paylaş
İşte Peygamber sav ın insanlığa getirdiklerinden bir demet

İslam iyiliği emreder kötülükten sakındırır

insanlar bu kuralları ihlal ediyorsa bu onların sorunudur

islamın değil

Hristiyanlarda veya budistlerde yok mu bunlar?

Yeryüzünde ahlaklı olmayı öğütleyen tek dini,İslam sanıyorsunuz <_<

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamın emrettiği ahlak, müslüm olanadır. Çalmayacaksın diyorsa müslümün malını çalmayacaksındır. Öldürmeyeceksin diyorsa müslümü öldürmeyeceksindir. Tecavüz etmeyeceksin diyorsa müslüme tecavüz etmeyeceksindir.

İslamda müslüm olmayanın cizye verip boyun eğmesinden başka, o da hristiyan veya yahudi olmak şartıyla, hakkı yoktur. Üstelik bu cizyeyi de "küçülerek" verecek. Kuranda böyle yazar. Nasıl bir aşağılık duygusunun eseriyse, böyle yazmışlar. Küçülerek elleriyle verecekler o cizyeyi de! Başka hiç bir inanç sahibinin, hayat hakkı dahil, hiç bir hakkı yoktur. Malı, canı, namusu müslüme helaldir.

Kuran'da elleriyle "küçülerek" cizye ödeyen ehli kitaptan başkasının görüldüğü yerde öldürülmesi veya sürgün edilmesi yazar. Hem küçülerek ödeyecek, hem de eliyle ödeyecek! Bu nasıl bir saçmalıksa? Yani şimdi faraza şeriat olsa, hristiyan ve yahudiler vergi dairesinin önünde kuyruğa girecekler. Öyle bankadan filan havale yok! Elleriyle verecekler diyor! Niyeyse, illa elleriyle! Ben demiyorum, kuranda öyle yazıyor. İçeri ödeme yapmaya girince de heralde dizleri üzerinde yürüyecekler! Çünkü kuranda küçülerek verecekler cizyeyi yazıyor!

Ben bir şey uyduruyorsam, arap olayım. Kuranı açıp bakınca böyle yazıyor. Yazmasa da ben söylesem, tamam. Ama açıyorum, bakıyorum, böyle yazıyor!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed, müslüman olmayanların yurtlarını, mallarını yağmayı, onlara karşı savaşı, cihatı, fethi emretmiş, teslim olmayanların öldürülmesini istemiştir.

Baska:

savaş ganimeti,

sübyan kızlarla evlilik,

köle ve cariye sahibi olmak

"Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır. Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi? Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır. Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız. Matta - 7

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak ne demişiz, düşünen hayvan. Hiç düşünmez misin? Demek ki Muhammed sana bunları söylemeseydi tam hayvan olacaktın. Bunları düşünecek kadar beyin yok mu sende?

yazdıkça ahmaklığın belirginleşiyor bari sus adam sansınlar

1.si senin gibi düşünen hayvan olmaktansa düşünmeyen muti güzel ahlaklı mümin olmayı tercih ederim

2.evet bunu doğru söyledin hz.Muhammed SAV. bana islamı getirmeseydi

senin gibi düşünen hayvan olup hayvan gibi yaşayacaktım

yani kural kaide düstur haram helal yok tam hayvanlık yani

3.evet iman insanı insan eder küfür ise insanı hayvandan da aşağı mertebeye düşürür sözü isbat olmuş oldu

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakın HZ Muhammed İnsanlığa ne getirmiş insanı nasıl tanımlamış:

Hem madem gözümüzle görüyoruz ve aklımızla anlıyoruz ki; insan şu kâinat ağacının en son ve en cem'iyetli meyvesi

ve hakikat-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm cihetiyle çekirdek-i aslîsi ve kâinat Kur'anının âyet-i kübrası

ve ism-i a'zamı taşıyan âyet-ül kürsisi ve kâinat sarayının en mükerrem misafiri

ve o saraydaki sair sekenelerde tasarrufa me'zun en faal memuru

ve kâinat şehrinin zemin mahallesinin bahçesinde ve tarlasında, vâridat ve sarfiyatına ve zer' ve ekilmesine nezarete memur

ve yüzer fenler ve binler san'atlarla techiz edilmiş en gürültülü ve mes'uliyetli nâzırı

ve kâinat ülkesinin arz memleketinde, Padişah-ı Ezel ve Ebed'in gayet dikkat altında bir müfettişi, bir nevi halife-i arzı

ve cüz'î ve küllî harekâtı kaydedilen bir mutasarrıfı

ve sema ve arz ve cibalin kaldırmasından çekindikleri emanet-i kübrayı omuzuna alan ve önüne iki acib yol açılan,

bir yolda zîhayatın en bedbahtı ve diğerinde en bahtiyarı, çok geniş bir ubudiyetle mükellef bir abd-i küllî

ve kâinat sultanının ism-i a'zamına mazhar ve bütün esmasına en câmi' bir âyinesi

ve hitabat-ı Sübhaniyesine ve konuşmalarına en anlayışlı bir muhatab-ı hassı ve kâinatın zîhayatları içinde en ziyade ihtiyaçlısı

ve hadsiz fakrıyla ve acziyle beraber hadsiz maksadları ve arzuları

ve nihayetsiz düşmanları ve onu inciten zararlı şeyleri bulunan bir bîçare zîhayatı

ve istidadca en zengini ve lezzet-i hayat cihetinde en müteellimi ve lezzetleri dehşetli elemlerle âlûde

ve bekaya en ziyade müştak ve muhtaç ve en çok lâyık ve müstehak ve devamı

ve saadet-i ebediyeyi hadsiz dualarla isteyen ve yalvaran

ve bütün dünya lezzetleri ona verilse, onun bekaya karşı arzusunu tatmin etmeyen

ve ona ihsanlar eden zâtı perestiş derecesinde seven ve sevdiren

ve sevilen çok hârika bir mu'cize-i kudret-i Samedaniye ve bir acube-i hilkat ve kâinatı içine alan

ve ebede gitmek için yaratıldığına bütün cihazat-ı insaniyesi şehadet eden..

böyle yirmi küllî hakikatlar ile Cenab-ı Hakk'ın Hak ismine bağlanan ve en küçük zîhayatın en cüz'î ihtiyacını gören ve niyazını işiten

ve fiilen cevab veren Hafîz-i Zülcelal'in Hafîz ismiyle mütemadiyen amelleri kaydedilen

ve kâinatı alâkadar edecek ef'alleri o ismin kâtibîn-i kiramlarıyla yazılan

ve her şeyden ziyade o ismin nazar-ı dikkatine mazhar bulunan bu insanlar,

elbette ve elbette ve her halde ve hiçbir şübhe getirmez ki; bu yirmi hakikatın hükmüyle,

insanlar için bir haşr ü neşr olacak ve Hak ismiyle evvelki hizmetlerinin mükâfatını ve kusuratının mücazatını çekecek.

Ve Hafîz ismiyle cüz'î-küllî kayd altına alınan her amelinden muhasebe ve sorguya çekilecek.

Ve dâr-ı bekada saadet-i ebediye ziyafetgâhının ve şekavet-i daime hapishanesinin kapıları açılacak.

Ve bu âlemde çok taifelere kumandanlık yapan ve karışan ve bazan karıştıran bir zabit,

toprağa girip her amelinden sual olunmamak ve uyandırılmamak üzere yatıp saklanmayacaktır.

Asa-yı Musa ( 37 )

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed, köleliği kaldırmış olsaydı; insanlığa büyük bir hizmetinden bahsedilirdi. Ama kitabında kölelikten bahsederek, kadın kölelerle yani cariyelerle ilişkiyi caiz görerek köleliği meşrulaştırmıştır. O yüzden de insanlıktan kölelik en son İslam’da, Suudi Arabistan’da kaldırılabilmiştir. Halbuki Muhammed kaldırsaydı, ilk kaldırılan Arabistan olurdu.

Muhammed, savaşın doğru olmadığını belirtse, mecbur kalmadıkça ve saldırıya uğramadıkça savaşmayı yasaklasa insanlığa bir hizmetinden söz edilebilirdi. Ama tersini yaptı. İslam’ı dünyaya ve diğer dinlere üstün kılmak için savaşmayı, cihadı emretti. İslam uğrunda savaşarak ölenlerin cennetlik olduğu yalanıyla insanları aldattı, savaşa teşvik etti. Bunun en büyük acısını ise Türkler yaşadılar. Türkler, tarihlerinde en acımasız, en hunharca katliamları müslüman Araplardan gördüler. Talkan ve Curcan’da 100.000′e yakın Türk öldürüldü. Onbinlerce Türk köle yapıldı. Kadınlar, kızlar cariye pazarlarında satıldılar.

Muhammed, sevgiden, aşktan, dostluklardan bahsetseydi ve bunları övseydi yine insanlığa bir katkıda bulunmuş olacaktı. Ama onun bahsettiği tek sevgi vardı, Allah sevgisi. O yüzden müslümanlar, müslüman olmayanları sevmedikleri gibi birbirini de sevmediler. Birbirlerine düştüler. Birbirlerini öldürdüler. İlk halifelerden üçünün öldürülmesi, Cemel Savaşı, Sıffin Savaşı, Harra ve Kerbela katliamları bunun örnekleridir. Tarih boyunca da devam etmiştir. Hala da birbirlerini öldürmekteler.

Muhammed, doğayı ve hayvanları sevmekten, korumaktan söz etse yine iyi bir hizmet yapmış olurdu. Ama ne hayvanları sevmekten bahseder ne ağaçları kesmemekten, ormanları korumaktan. Çiçek sevgisini bile ağzına almamıştır. Sadece kediden, örümcekten, karıncadan, güvercinden, balarısından, deveden bahsedildiği için müslümanlar neredeyse o hayvanları kutsallaştırmış ama diğerlerine karşı acımasız olmuştur. Örneğin yoğun bir köpek düşmanlığı vardır ki köpekler en faydalı ve sadık hayvanlardandır.

Muhammed, kitap okumayı da teşvik etmemiştir. O sadece Kur’an’ın okunmasını emretmiştir. O yüzden de Kur’an’dan başka ne kadar kitap varsa yokedilmiştir. İslam öncesi Araplar hakkında doğru dürüst bir bilginin olmaması bu yüzdendir. Kendi ülkelerinin, milletlerinin geçmişini acımasızca tarihe gömmüşlerdir. Kesin bir bilgi yok ama eğer doğruysa Ömer’in İskenderiye Kütüphanesini yakış sebebi de bu olabilir. Binlerce değerli tarihi eser bu ilkellikler nedeniyle Romalılar, Araplar ve Moğollar tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Muhammed’in ilimden anladığı da dindir, dini konulardır. Bilime yönelik hiçbir sözü yoktur. Herşeyi Allah’la ilişkilendirerek bilimin önünü tıkamıştır. Uydurduğu akıldışı, bilimdışı safsatalar nedeniyle 21.yüzyılda bile hala müslümanlar bilime sarılamamış, hala 1400 yıl önceki zırvalara inanmayı sürdürmüştür.

Muhammed için hastalığın ilacı okumak, üflemektir. Ne tıptan ne ilaçtan bahsetmiştir. Tersine hastalığı sırasında kendisine verilen ilaç yüzünden etrafındakileri haşlamıştır. Şifa için önerdiklerinden biri deve sidiğidir ki çağımızın İslamcıları hadisi sahih kabul etmekle beraber bazı hadislerde deve sidiği ile birlikte deve sütünü de yazdığını öne sürerek durumu hafifletmeye çabalarlar. Elle tutulur tek bahsi baldır ki o da Muhammed’den 1000-1500 sene öncesinden beri bilinmekteydi ve Tevrat’ta yazılıydı.

Muhammed’in fenle, teknolojiyle ilgili getirdiği bir yenilik de olmadığı gibi bu alanda kendinden önce bulunmuş olanlar hakkında da bilgisi yoktur. Örneğin tekerlekli arabalar Muhammed’den binlerce sene öncesinden beri vardı. Ama hiç bahsetmemiş ve kullanıma almamıştır. Muhammed’den 2000-2500 yıl önce beyin ameliyatı yapıldığı bulunmuştur. Milattan önce Hipokrat, metinlerinde beyinden geniş şekilde bahsetmiştir. Ama Muhammed beyini bilmez. O beyinin fonksiyonlarını kalp görüyor zanneder. Thales, Muhammed’den 1200 yıl önce matematikte çığır açmış bir bilgindir ama Muhammed miras hesabında basit aritmetikte bile hata yapacak kadar matematik bilgisinden yoksundur.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Sonuç olarak Muhammed’in insanlığa yararlı tek bir savunulacak hizmeti olmamıştır. Bir yenilik getirmemiş, bir güzellik sunamamıştır. İnsanlığa büyük katkılarda bulunmuş bilim adamları, kaşifler onun gözünde müslüman olmadıkları sürece ebedi cehennemliktir. Kendisine ve getirdiği dine inanmadıkları için hesap gününde tartıya bile alınmayacak ve dünyadaki tüm iyi-güzel işleri boşa gitmiş olacak ve cehennemi boylayacak, sonsuza kadar yakılacaklar, irin içmeye ve zakkum yemeğe mahkum olacaklardır. Edison, Galileo, Gutenberg, Copernic, Newton, Benjamin Franklin, Pascal, Faraday, Morse, Einstein ve aklınıza gelen tüm insanlığa katkıda bulunmuş gayrimüslimler onların gözünde ebedi azaba layıktırlar.

Alinti

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümlerin böyle düşünmeyi, daha doğrusu düşünememeyi nasıl başardıklarına hayret ediyorum. Daha doğrusu etmiyorum, çünkü dogma insanı düşündürmez. Konuşursa mantık ve akıldan yoksun hezeyanlar ortaya koyar. İnsan madem düşünen hayvansa, hayvanlarda da insanlardaki değerler olmalıymışmış! Yahu denmiş işte, düşünen hayvan diye! Demek ki diğer hayvanlar düşünemiyor! İnsan düşündüğü, düşünen hayvan olduğu için değerler ortaya koyuyor! Bu kadar basit bir konuyu anlamamak, ancak dogmanın aklı köleleştirmesi ile açıklanır. İnsanın düşünen hayvan olduğunu kabul ettiğin an, değerler üretebileceğini de kabul etmiş olursun! Hayvanların niye aynı değerleri üretemediğini de açıklamış olursun yahu!

İnsanın diğer hayvanlardan farkı, düşünebilmesi ve bu sayede değerler üretebilmesi! Bunu küçük bir çocuk bile anlar! Yani bu dogma beynin felaketi. İnsanın beyninin uğrayabileceği en kötü hastalık! Tıp alzaymıra çare bulabilir ama dogmanın tedavisi ufukta bile gözükmüyor. İşin kötüsü, biyolojik hiç bir belirti vermediği halde zihin hasta! Bu yüzden tedavisi yok. Sağlıklı gibi görünüp en hasta zihin olması insanlığın en büyük açmazı.

Kaldı ki hayvanlarda planlama, hesaplama, sorun çözme yetilerinin varlığı deneylerle kanıtlı durumda. Ama insan bu konuda rakipsiz. Olay sadece bu! Düşünen hayvan olduğumda niye değer üretemeyeyim, diğer hayvanlar gibi olayım? Kendi ağzınla söylüyorsun işte, düşünen hayvanım! Düşünüyorsam değer üretirim. Bunda anlaması zor olan nedir müslümler?

Yarım yamalak aklınızla bedevi arapların yazdığı metinlerdeki ezberlerinizi tekrarlayarak akıl dışı dogmalarınıza inanmayanları hayvandan aşağı filan diye nitelemekle nasıl bir çukura düştüğünüzü göremeyecek kadar düşüncesizsiniz. Terörist eşkiyalarınızın niye insanları koyun gibi boğazladıkları anlaşılıyor. Bu kadar da insanlıktan çıkmamalıydınız. Sonra da vay bize zulüm ediliyor diye bağırıyorsunuz. Sizden daha zalim kim var acaba?

Bir de üstelik dinimiz barış dinidir diye iddia ediyorsunuz. Benim gibi inanmayanlar pisliktir, hayvandan aşağıdır diyen bir kitaba sahip çıkanların barıştan nasıl olup da söz edebileceklerini düşünecek kadar akıldan bile yoksunsunuz.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yazdıkça ahmaklığın belirginleşiyor bari sus adam sansınlar

1.si senin gibi düşünen hayvan olmaktansa düşünmeyen muti güzel ahlaklı mümin olmayı tercih ederim

2.evet bunu doğru söyledin hz.Muhammed SAV. bana islamı getirmeseydi

senin gibi düşünen hayvan olup hayvan gibi yaşayacaktım

yani kural kaide düstur haram helal yok tam hayvanlık yani

3.evet iman insanı insan eder küfür ise insanı hayvandan da aşağı mertebeye düşürür sözü isbat olmuş oldu

1. Sen kim düşünen hayvan olmak kim, sen zaten düşünmeyen bir hayvansın, 1400 yıl önceki araplar senin yerine düşünmüş, sana nasıl davranacağını, nasıl oturup kalkacağını öğretmiş, olmuşsun eğitimli bir hayvan. Biraz da düşünmeyi deneyip insan olmaya çalışsan daha iyi olur.

2. Bir insan kendini bu kadar alçaltabilir, hiç aklı başında birisi eğer falanca kişi olmasaydı benim hayvandan farkım olmazdı der mi? Bu ben düşünemeyen, akıl edemeyen biriyim bana birileri nasıl davranacağımı, nasıl hareket edeceğimi söylemesi lazım demektir.

3. İman dediğin şey Ebu Cehil diye aşağıladığınız adamda da vardı, tanrılarına insan kurban eden bir aztek de, bir maya da iman sahibiydi, sadece senin putunla onların putu farklıydı. Bir puta iman etmekle insan mı olduğunu sanıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed, köleliği kaldırmış olsaydı; insanlığa büyük bir hizmetinden bahsedilirdi. Ama kitabında kölelikten bahsederek, kadın kölelerle yani cariyelerle ilişkiyi caiz görerek köleliği meşrulaştırmıştır. O yüzden de insanlıktan kölelik en son İslam’da, Suudi Arabistan’da kaldırılabilmiştir. Halbuki Muhammed kaldırsaydı, ilk kaldırılan Arabistan olurdu.

Muhammed, savaşın doğru olmadığını belirtse, mecbur kalmadıkça ve saldırıya uğramadıkça savaşmayı yasaklasa insanlığa bir hizmetinden söz edilebilirdi. Ama tersini yaptı. İslam’ı dünyaya ve diğer dinlere üstün kılmak için savaşmayı, cihadı emretti. İslam uğrunda savaşarak ölenlerin cennetlik olduğu yalanıyla insanları aldattı, savaşa teşvik etti. Bunun en büyük acısını ise Türkler yaşadılar. Türkler, tarihlerinde en acımasız, en hunharca katliamları müslüman Araplardan gördüler. Talkan ve Curcan’da 100.000′e yakın Türk öldürüldü. Onbinlerce Türk köle yapıldı. Kadınlar, kızlar cariye pazarlarında satıldılar.

Muhammed, sevgiden, aşktan, dostluklardan bahsetseydi ve bunları övseydi yine insanlığa bir katkıda bulunmuş olacaktı. Ama onun bahsettiği tek sevgi vardı, Allah sevgisi. O yüzden müslümanlar, müslüman olmayanları sevmedikleri gibi birbirini de sevmediler. Birbirlerine düştüler. Birbirlerini öldürdüler. İlk halifelerden üçünün öldürülmesi, Cemel Savaşı, Sıffin Savaşı, Harra ve Kerbela katliamları bunun örnekleridir. Tarih boyunca da devam etmiştir. Hala da birbirlerini öldürmekteler.

Muhammed, doğayı ve hayvanları sevmekten, korumaktan söz etse yine iyi bir hizmet yapmış olurdu. Ama ne hayvanları sevmekten bahseder ne ağaçları kesmemekten, ormanları korumaktan. Çiçek sevgisini bile ağzına almamıştır. Sadece kediden, örümcekten, karıncadan, güvercinden, balarısından, deveden bahsedildiği için müslümanlar neredeyse o hayvanları kutsallaştırmış ama diğerlerine karşı acımasız olmuştur. Örneğin yoğun bir köpek düşmanlığı vardır ki köpekler en faydalı ve sadık hayvanlardandır.

Muhammed, kitap okumayı da teşvik etmemiştir. O sadece Kur’an’ın okunmasını emretmiştir. O yüzden de Kur’an’dan başka ne kadar kitap varsa yokedilmiştir. İslam öncesi Araplar hakkında doğru dürüst bir bilginin olmaması bu yüzdendir. Kendi ülkelerinin, milletlerinin geçmişini acımasızca tarihe gömmüşlerdir. Kesin bir bilgi yok ama eğer doğruysa Ömer’in İskenderiye Kütüphanesini yakış sebebi de bu olabilir. Binlerce değerli tarihi eser bu ilkellikler nedeniyle Romalılar, Araplar ve Moğollar tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Muhammed’in ilimden anladığı da dindir, dini konulardır. Bilime yönelik hiçbir sözü yoktur. Herşeyi Allah’la ilişkilendirerek bilimin önünü tıkamıştır. Uydurduğu akıldışı, bilimdışı safsatalar nedeniyle 21.yüzyılda bile hala müslümanlar bilime sarılamamış, hala 1400 yıl önceki zırvalara inanmayı sürdürmüştür.

Muhammed için hastalığın ilacı okumak, üflemektir. Ne tıptan ne ilaçtan bahsetmiştir. Tersine hastalığı sırasında kendisine verilen ilaç yüzünden etrafındakileri haşlamıştır. Şifa için önerdiklerinden biri deve sidiğidir ki çağımızın İslamcıları hadisi sahih kabul etmekle beraber bazı hadislerde deve sidiği ile birlikte deve sütünü de yazdığını öne sürerek durumu hafifletmeye çabalarlar. Elle tutulur tek bahsi baldır ki o da Muhammed’den 1000-1500 sene öncesinden beri bilinmekteydi ve Tevrat’ta yazılıydı.

Muhammed’in fenle, teknolojiyle ilgili getirdiği bir yenilik de olmadığı gibi bu alanda kendinden önce bulunmuş olanlar hakkında da bilgisi yoktur. Örneğin tekerlekli arabalar Muhammed’den binlerce sene öncesinden beri vardı. Ama hiç bahsetmemiş ve kullanıma almamıştır. Muhammed’den 2000-2500 yıl önce beyin ameliyatı yapıldığı bulunmuştur. Milattan önce Hipokrat, metinlerinde beyinden geniş şekilde bahsetmiştir. Ama Muhammed beyini bilmez. O beyinin fonksiyonlarını kalp görüyor zanneder. Thales, Muhammed’den 1200 yıl önce matematikte çığır açmış bir bilgindir ama Muhammed miras hesabında basit aritmetikte bile hata yapacak kadar matematik bilgisinden yoksundur.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Sonuç olarak Muhammed’in insanlığa yararlı tek bir savunulacak hizmeti olmamıştır. Bir yenilik getirmemiş, bir güzellik sunamamıştır. İnsanlığa büyük katkılarda bulunmuş bilim adamları, kaşifler onun gözünde müslüman olmadıkları sürece ebedi cehennemliktir. Kendisine ve getirdiği dine inanmadıkları için hesap gününde tartıya bile alınmayacak ve dünyadaki tüm iyi-güzel işleri boşa gitmiş olacak ve cehennemi boylayacak, sonsuza kadar yakılacaklar, irin içmeye ve zakkum yemeğe mahkum olacaklardır. Edison, Galileo, Gutenberg, Copernic, Newton, Benjamin Franklin, Pascal, Faraday, Morse, Einstein ve aklınıza gelen tüm insanlığa katkıda bulunmuş gayrimüslimler onların gözünde ebedi azaba layıktırlar.

Alinti

Bu kadar yalan dolana pes demek kalıyor

baştan sona iftira hangibirinin yanlışlığını anlatayım

o kadar vaktim yok maalesef

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümlerin böyle düşünmeyi, daha doğrusu düşünememeyi nasıl başardıklarına hayret ediyorum. Daha doğrusu etmiyorum, çünkü dogma insanı düşündürmez. Konuşursa mantık ve akıldan yoksun hezeyanlar ortaya koyar. İnsan madem düşünen hayvansa, hayvanlarda da insanlardaki değerler olmalıymışmış! Yahu denmiş işte, düşünen hayvan diye! Demek ki diğer hayvanlar düşünemiyor! İnsan düşündüğü, düşünen hayvan olduğu için değerler ortaya koyuyor! Bu kadar basit bir konuyu anlamamak, ancak dogmanın aklı köleleştirmesi ile açıklanır. İnsanın düşünen hayvan olduğunu kabul ettiğin an, değerler üretebileceğini de kabul etmiş olursun! Hayvanların niye aynı değerleri üretemediğini de açıklamış olursun yahu!

İnsanın diğer hayvanlardan farkı, düşünebilmesi ve bu sayede değerler üretebilmesi! Bunu küçük bir çocuk bile anlar! Yani bu dogma beynin felaketi. İnsanın beyninin uğrayabileceği en kötü hastalık! Tıp alzaymıra çare bulabilir ama dogmanın tedavisi ufukta bile gözükmüyor. İşin kötüsü, biyolojik hiç bir belirti vermediği halde zihin hasta! Bu yüzden tedavisi yok. Sağlıklı gibi görünüp en hasta zihin olması insanlığın en büyük açmazı.

Kaldı ki hayvanlarda planlama, hesaplama, sorun çözme yetilerinin varlığı deneylerle kanıtlı durumda. Ama insan bu konuda rakipsiz. Olay sadece bu! Düşünen hayvan olduğumda niye değer üretemeyeyim, diğer hayvanlar gibi olayım? Kendi ağzınla söylüyorsun işte, düşünen hayvanım! Düşünüyorsam değer üretirim. Bunda anlaması zor olan nedir müslümler?

Yarım yamalak aklınızla bedevi arapların yazdığı metinlerdeki ezberlerinizi tekrarlayarak akıl dışı dogmalarınıza inanmayanları hayvandan aşağı filan diye nitelemekle nasıl bir çukura düştüğünüzü göremeyecek kadar düşüncesizsiniz. Terörist eşkiyalarınızın niye insanları koyun gibi boğazladıkları anlaşılıyor. Bu kadar da insanlıktan çıkmamalıydınız. Sonra da vay bize zulüm ediliyor diye bağırıyorsunuz. Sizden daha zalim kim var acaba?

Bir de üstelik dinimiz barış dinidir diye iddia ediyorsunuz. Benim gibi inanmayanlar pisliktir, hayvandan aşağıdır diyen bir kitaba sahip çıkanların barıştan nasıl olup da söz edebileceklerini düşünecek kadar akıldan bile yoksunsunuz.

senin her yazın malesef saçma sapan

hangibirine cevap verelim?

sen kendini düşünen hayvan olarak tanımlıyor

insanlık alemindeki güzel hasletleri bu düşünceye bağlıyorsan

sana hayırlı olsun

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...