Jump to content

Dİn kısıtladıkları...


Recommended Posts

Biraz evveel legrandmensonge nin müzikle alakalı konusu gördüm de aklıma geldi...

İnanan bir müslüman ile İnanmayan bir Ateistin arasında bir işi yapıp yapmamada ne kadar bir ffark var...

Yani bir Ateistin yapabildiği ama Müslümanın yapamadığı şeyler nelerdir?

Dİn bizi sosyal yaşamda kısıtlıyor mu??

Link to post
Sitelerde Paylaş

evet din adamı fena kısıtlar..

mesela ben victoria s secret defilesi bakmaya gidebilirim,param çok ise..

ama mümin gidemez..ona haramdır. harama bakmak günahtır..

yılbaşında alkol içerim.. o içemez.. haramdır..

sevgilim le dans ederim..mümin edemez..haramdır.. ederse allah onu yakar.. bu zinaya teşviktir..

bu liste çok uzar daha.. müslüman çıkışlı olduğum için islamı baz aldım.. yoksa diğer dinleride yazacak patansiyel var..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş

islamdan başlayacak olursak hayatın her alanına müdahale eden bir oluşumdur..

yatarken yatış pozisyonuna bile müdahildir..yok aksini yapan muhammedin sünnetini terk etmiş olur..

kısaca şimdi portaldan bir yazı getireceğim.. bakın din adama neler yaptırıyor:

""""Gazali'nin KİMYA-İ SAADAT adlı kitabının bir bölümünde neler anlattığını, ne kadar önemli bir alim olduğunu ve ne kadar gerekli işlerle uğrastığını gözler önüne seren, ibret dolu yazısını okuyoruz:

"Müslüman kişi abdest yapacağı zaman mümkuüse bir duvarın, yüksek bir yerin arkasınadır. Oturmadan avret yerini açmamalıdır. Yüzünü güneşe ve aya dönmemelidir. Kıbleye arkasını çevirmeli, yüzü de kıbleye gelmemelidir. Ancak bir binada olursa caizdir. Fakat en iyisi sola veya sağa almaktır. Durgun suya su dökmemelidir. Meyva ağacının altına abdest bozmamalıdır. Otururken sol ayağına dayanmalıdır. Helaya girerken sol ayakla, çıkarken sağ ayakla başlamalıdır. Üzerine Allahu Teala'nın ismi yazılı hiçbir şeyi açıkta bırakmamalıdır. Başı açık helaya girmemelidir. Helaya girerken şu duayı okumalıdır 'maddi ve manevi pisliklerden ve şeytandan Allah'a sığınırım'. Çıkarken de 'yarayışlı maddeleri alıkoyup yaramayanları benden uzaklaştırmak lütfunu bahşeden Allah'a hamd ederim'. Temizlenme işine gelince, üç kerpiç parçasını yahut düzeltilmiş üç taşı büyük abdestten önce alır. Kaza-yı hacet bitince sol eliyle alır ve necaset olmayan yerden başlayıp necaset olan yere sürer ve orada dondurur ve necaseti bulaştırmadan kaldırır. Böylece üç taşı kullanır. Eğer temizlenmezse iki taş daha kullanır. Böylece kullanılan taş sayısının tek olmasına dikkat eder. Sonra düz bir taşı sag eline alır, zekerini sol eliyle tutar, o taş üzerine üç defa sürer, yahut duvara üç ayrı yere sürer. Sol eli hareket eder sağ eli değil. Fakat en iyisi taştan sonra su ile de yıkanmaktır. Suyu kullanmak istediği zaman sağ eliyle su döker sol eliyle temizlenir. Hiç necaset kalmadığını anlayıncaya kadar devam eder. Bunun gibi küçük abdestten sonra temizlenirken, elini üç defa zekerin altına koyup sallar ve üç adım yürür, üç defa öksürür. Bundan daha fazla kendine eziyet vermemelidir. Yoksa şüpheye vesveseye düşer. Bunları yapar ve bundan sonra her zaman istincayı müteakip üzerinde bir yaşlık olduğunu zannederse, donuna su serpsin ve yaşlık bu sudandır desin. Peygamber efendimiz (S.A.V.) vesvese edenler için böyle buyurmuştur. İstincayı bitirince elini duvara, yahut toprağa sürer, sonra yıkar. Boylece hiç koku kalmaz. Küçük abdest esnasında 'Allah'ım kalbimi nifaktan temizle, fercimi fuhuştan koru' demelidir."

Görüldüğü gibi özet halinde getirdiğimiz bu yazıda, İslam dünyasının bu büyük alimi, insanların yakasını tuvalette bile bırakmamaya büyük özen göstermektedir.""""

sayın oğuzun portalda bir yazısıdır bu..

yani ulema heleda bile nefes aldırmayacak adama.. helada bile din..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biraz evveel legrandmensonge nin müzikle alakalı konusu gördüm de aklıma geldi...

İnanan bir müslüman ile İnanmayan bir Ateistin arasında bir işi yapıp yapmamada ne kadar bir ffark var...

Yani bir Ateistin yapabildiği ama Müslümanın yapamadığı şeyler nelerdir?

Dİn bizi sosyal yaşamda kısıtlıyor mu??

en büyük etkisi özgür düşünceyi engellemesi, dolayısı ile bir dindar asla gerçek anlamda bilim adamı olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Hrisytiyanlık benzeri tüm ilahi inanç sistemleri gibi dönemin hurafesidir.. İnsanları gerçek dünyadan, dolayısıyla birbirinden koparma amacına hizmet eder.. İnsanların otoriyeti sorgulamadan itaat etmesini sağlar.. Herşeyi kontrol eden bir tanrı olduğu iddiasıyla, insanların sorumluluk duygusunu zayıflatır ve utanç verici suçları din uğruna olduğu taktirde haklı kılar.. Ama en önemlisi, gerçeği bildiği halde bu hikayeleri kullanan insanlara toplumu yönetme ve kontrol etme gücü sağlar.. Dini dogmalar, icat edilegelmiş en güçlü araçtır ve diğer birçok hikayeye kanmak için insan psikolojisinde bir temel oluşturur.''

Zeitgeist belgeselinden alıntı -

Türkiyede ki müslümanların yarısından fazlası komünizmin ne demek olduğunu bilmeden bu kavramın tam karşısında yer alıyor .. işte bu bilgisiz insanların nasıl kontrol edilebildiğinin açık göstergesidir.. İnsanların yaşadığı dünyayla arasında ki bağı zayıflatıp, öbür dünyayı özleyen milyarlarca insan yaratıyor.. Ve en önemliside koyduğu yasaklarla insanın doğasını bozuyor (bknz: tecavüzün yaygınlaşması)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biraz evveel legrandmensonge nin müzikle alakalı konusu gördüm de aklıma geldi...

İnanan bir müslüman ile İnanmayan bir Ateistin arasında bir işi yapıp yapmamada ne kadar bir ffark var...

Yani bir Ateistin yapabildiği ama Müslümanın yapamadığı şeyler nelerdir?

Dİn bizi sosyal yaşamda kısıtlıyor mu??

Selamlar dirilişbaşlıyor

Ben şahsım adıma kendi kısıtlarımı, toplum olmanın gerektirdiği genel kurallar yanında aklım ile oluşturmayı diğer bütün dayatmalara ve yasaklara yeğ tutarım.

Cennetle ile müjdelenen, cehennem ile korkutulan bir insanın eylemleri ne kadar erdemliyse, dayak yemekten korktuğu için bir şeyi yapmayan çocukta o kadar erdemlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Abdestim bozulmasın diye çaba harcayan müslüman kendi kendini kısıtlar.. Ramazanlarda aç gezen, aç gezdiği için gözü kararıp doğru dürüst iş yapmayan, mesai bitmeden iftara yetişeyim diye işten tüyen müslüman bir ay kısıtlanmıştır.. Günde beş vakit namaza vakit ayırması ise cabası.. Müslüman genel olarak iş yapmamayı, işten kaytarmayı meziyet sayar. Zaten tembel ve miskindir. Müslümanın yaptığı hiçbir işten hayır gelmez. Zaten müslüman ülkelerin hepsi geri kalmıştır.. Nedeni de kısaca bunlardır..

oguz bey bu kısının sahsi bır kısıtlamasıdır.kımse ona abdestını tut dıye bır zorunluluk getırmez.ısterse iftarını mesai suresınde de acabılır.ayrıca gunde bes vakıt namazı aksam kazaa da yapabılır.farzlarını kılarak.sonuc olarak elınde olmayan bır olay soz konusu.ayrıca.

Namazın beş vakit olmadığı ikindi, yatsı namazlarının farz olmadığı, daha İslamiyetin ilk yıllarında Hariciler ve Mutezile tarafından da savunulmuştur. Namazın illaki beş vakit olduğunu ispata çalışanların bunu gerçekleştirmek için uydurduğu hadis ise korkunçtur. bu hadise göre Peygamberimiz miraçta Allah?ın huzuruna çıkar ve Allah namazı elli vakit farz kılar, daha sonra Hz. Musa?ya rastlayan Peygamberimiz?i Hz. Musa, bu kadar namazın çok olduğu, ümmetin buna güç yetiremeyeceği şeklinde uyarır, sonra Peygamberimiz Allah?tan indirim ister, Allah da namazın sayısını indirir. Yolda Hz. Musa yine bu kadar namaz vaktinin de çok olduğunu söyler. Bu git gel böylece namaz beş vakte inene kadar dokuz kez gerçekleşir. Nitekim namazın sayısı beşe gelince Hz. Musa yine indirimi tavsiye etse de Peygamberimiz artık utandığı (!) için namaz indirimi durur. Bu hadise göre Allah insanların kaç vakit namaza güç yetireceğini bilmez, Peygamberimiz ise hiçbir şeyden haberi olmayan bir garibandır. Hz. Musa ise hem Peygamberimiz?in akıl hocası, hem Allah?ın hükmünün düzelticisi, hem de bizim kurtarıcımızdır. Namazın beş vakit farz kılınmasının hikayesi işte böyle kabul edilemez bir hadise dayanır. Namazın beş vakit olduğu Kuran?a değil işte böyle izahlara özellikle de bu hadise dayandırılmaktadır. Miraçtan önce namazların sabah ve akşam olmak üzere yalnızca iki vakit kılındığını söyleyen hadislerin olması da (Bakınız Buhari 1/93 Tecrid Tercemesi 2/233, Hadis no 228) namazın vakitlerinin bu ?miraç hadisiyle? arttırıldığının delilidir. Namazlar daha evvel iki vakit olarak kılınıyorsa, sonradan ilave edilen üç namaz niye Kuran?da geçmemektedir? Kuran?da sadece Bakara Suresi 238. ayetteki ifadeyle ?orta namazı?nın sonradan ilave edildiği iddia edilebilir. Peki 4.,5. namaz olan ikindi ve yatsı namazları hangi Kuran ayetinden çıkarılacaktır, bunların ismi niye Kuran?da yoktur? Allah ve Peygamberimiz?e iftira olan böyle hadisler yerine Kuran?da doğruyu arayanlar, namaz hakkında gerekli bilgiye kavuşacaklardır. Kuran?la yetinmeyip dini pratiklerini uydurma hadislere dayandırmaya çalışanlar ise örneğini gördüğümüz gibi mantıksızlıklar, iftiralar, çelişkiler içinde kalacaklardır.

ıste suclarken bu ınsanları suclayın.saygılar

tarihinde rockafeller tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Biraz evveel legrandmensonge nin müzikle alakalı konusu gördüm de aklıma geldi...

İnanan bir müslüman ile İnanmayan bir Ateistin arasında bir işi yapıp yapmamada ne kadar bir ffark var...

Yani bir Ateistin yapabildiği ama Müslümanın yapamadığı şeyler nelerdir?

Dİn bizi sosyal yaşamda kısıtlıyor mu??

dinin insanı sosyal yaşamdan uzaklaştırdığı bir palavra olabilir ancak..

dünyanın ipini elinde bulunduran ülke yada insanlar hristiyan, yahudi yada müslümandır.

bir ateist sevgilisiyle dans edip kelebekler gibi uçarken birileri dünyanın ipini çoktan sırtına almıştır.

şimdi söyleyin..

hangi kesim uyurgezerdir..yada hangi kesim gerçek bir özgürlüğe sahiptir.

ayakları yere basan bir insanla karşılaşmak umuduyla birkez daha..

Link to post
Sitelerde Paylaş
dinin insanı sosyal yaşamdan uzaklaştırdığı bir palavra olabilir ancak..

dünyanın ipini elinde bulunduran ülke yada insanlar hristiyan, yahudi yada müslümandır.

bir ateist sevgilisiyle dans edip kelebekler gibi uçarken birileri dünyanın ipini çoktan sırtına almıştır.

şimdi söyleyin..

hangi kesim uyurgezerdir..yada hangi kesim gerçek bir özgürlüğe sahiptir.

ayakları yere basan bir insanla karşılaşmak umuduyla birkez daha..

aklı kıt biri daha,

biz onu öbür dünyadan paye almak umudu taşıyan insanlar için dedik,

öbür dünya ya inanan ve orası için çalışan bir adamı kısatlar din..

anladın mı..??

şimdi kenara çekil..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeniden selamlar..

Din, insanoğlunun kendi açmazlarıyla dünyayı yaşanmaz hale getirmesine karşılık , ona rağmen ona uzatılan bir reçetedir.

Buda nın kendi toplumuna rehber olabilmek için kendiyle girdiği mücadele sonucunda ulaştığı bilinç seviyesidir din.

Aristonun insanlara bilgelik etmesidir din , işlerin girift ( karışık ) yanlarını onların anlayabildiği dilden onlara aktarmasıdır.

Mevlana nın "saf aşk" ı ararken , kendini ararken , sonsuz olana kavuşmayı isterken kullandığı metodolojidir din

Link to post
Sitelerde Paylaş

fotoda üs ortadadi demit tasiyiciya bakin, nasil kesilmis gibi duruyor! Bu yikimda öyle temiz kesik olurmu acaba?

Ve demir gücden kirilmis olsa, kaynak isiz olurmu?

5100%20melted%20core%20columns.jpg

selam aldiris etmeyin yanlis Konuya ekleme yapmisim.... :unsure:

tarihinde Tas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Din, insanoğlunun kendi açmazlarıyla dünyayı yaşanmaz hale getirmesine karşılık , ona rağmen ona uzatılan bir reçetedir.

Buda nın kendi toplumuna rehber olabilmek için kendiyle girdiği mücadele sonucunda ulaştığı bilinç seviyesidir din.

Aristonun insanlara bilgelik etmesidir din , işlerin girift ( karışık ) yanlarını onların anlayabildiği dilden onlara aktarmasıdır.

Mevlana nın "saf aşk" ı ararken , kendini ararken , sonsuz olana kavuşmayı isterken kullandığı metodolojidir din

kısaca

din dogruların ve yanlısların belirlenme cabasıdır diyebiliriz. sorun da tam burda:

siddhartha gautama da idealleri kendine gore belirledi, tsou yen de iyi ile kotuyu kendine gore tanımladı

siz onların yada sizin yarattıgınız budist veya taoist inancına inandıgınızda zaten kafadan; birtakım yasamsal idaelleri, hicbir akılcı dayanaga, gozleme dayanmadan, yani bilgiye ulasmadan sallamıs ve bunu da gercekmis gibi uyguluyor oluyorsunuz

kendi kendinizin urunu olan kurgusal gercekliginiz ile, kendinizi kısıtlamayı gecin, uretilmis biratakım goruslerin oyuncagı haline getiriyorsunuz

bu durumu kendinize nasıl acıkladıgınız onemli degil, isteyen karsısına ilk cıkan demir kesiginden de binbir turlu gorus uretebilir

Link to post
Sitelerde Paylaş
kısaca

din dogruların ve yanlısların belirlenme cabasıdır diyebiliriz. sorun da tam burda:

siddhartha gautama da idealleri kendine gore belirledi, tsou yen de iyi ile kotuyu kendine gore tanımladı

siz onların yada sizin yarattıgınız budist veya taoist inancına inandıgınızda zaten kafadan; birtakım yasamsal idaelleri, hicbir akılcı dayanaga, gozleme dayanmadan, yani bilgiye ulasmadan sallamıs ve bunu da gercekmis gibi uyguluyor oluyorsunuz

kendi kendinizin urunu olan kurgusal gercekliginiz ile, kendinizi kısıtlamayı gecin, uretilmis biratakım goruslerin oyuncagı haline getiriyorsunuz

bu durumu kendinize nasıl acıkladıgınız onemli degil, isteyen karsısına ilk cıkan demir kesiginden de binbir turlu gorus uretebilir

demir bu dünyaya ait olmayan bir elementtir. Modernite bu kurgusal gerçekliği kabul etti !

Kur'an da ismi geçen tek element : Demir ( Hadid ) . ( adına sure inen )

İnsanoğlunda kainatta yaratılan her elementin bulunduğu söylenir, kainatta her ne var ise insanda özeti bulunur denir .

Buda bunu kendi kendine fark etti. ve yolculuğu ölümü sorgulayarak başladı .

Mevlana ölmeyi istedi ( ölmeden ) ,

Ama bunu hakkıyla yapabilen tek bir kişi var(dı) : Hz. Muhammed .

sırr'ul Kur'an denen bir olgu vardır. bizlerin kurgusal gerçekliğinde. bizler bu dünyada misafir olmayı ve bu şekilde ölmeyi tercih ediyoruz rehberimizin ( peygamberimizin ) bizlere öğrettikleriyle .

siz kur'an ın meal iyle ilgileniyorsunuz ve akılla tanrı yı ispat etmeye / red etmeye çalışıyorsunuz.

bu çaba imkansız ise ( kesinlikle ) , Sırr'ul Kur'an ı keşfeden Buda'nın , Mevlana nın o kurgusal gerçekliği sizle paylaşması da imkansız , çünkü ona deli diyecektiniz , yahut bu öncekiler gibi "sahte bir peygamber" hemen asılmalı diyecektiniz.

her insan sırr'ul kurandan bir parça taşır . bunu keşfederse yolculuğu başlar .

kendi sırrını aramaya koyulur.

Sır eninde sonunda sahibine ( ehline ) geri döner .

En iyi sır saklayan Allah , akabinde ise yaratılmış olan Hz. Muhammed dir.

nebilerin resullerden farklılığı burada başlar ve biter .

öncelik/sonralık ezelde bellidir.

zamana bir nehir derseniz nehrin içinden çıkmadan onun debisini ölçemezsiniz.

bunu müslüman olmadan yapabildiğini idddia eden bir yazar var: inceleyin lütfen , Kitabın adı : M.S. 2150 , kitapyurdunda bulabilirsiniz.

nehrin dışına çıkabilmenin en kolay yolu sırrı en iyi saklayanı örnek almak ve bunu uygulamaktır.

herkes özüne uygun hareket eder.

sizin özünüzde saf güzellik var ise ve bunu size verilen akıl nimetiyle korumayı başarıyor iseniz , size dünyanın bilgisi dışında gözükmeyen alemin ( algılarla resmedilemeyen alem ) size aktığını göreceksiniz.

Buda bunu yaptı ve öldü . Sonra sonra Hz. Muhammed doğdu , ama en iyi biçimde ve en doğru metodlarla yaptı. farkları birisi emirle hareket etti diğeri mizacı ile . doğru-yanlış ı ayırt etmenin bilgisi İslam'la geldi.

İnsan , Bizim sırrımız , Biz de İnsan'ın sırrıyız .

( Allah )

Sevgiler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...