Jump to content

Mehmet Akif'in Kuran Çevirisindeki Püf Noktası.


Recommended Posts

Bugünkü Sözcü'de ilginç bir konu var. Okumak yararlı olabilir.

http://sozcu.com.tr/...kilmadi-544314/

Yazının hemen üçüncü paragrafında şöyle bir ifade var:

Ekmeleddin İhsanoğlu, 2004’de Tempo dergisine dedi ki: “Rahmetli babam Mehmet İhsan Efendi, Akif’in çok yakın dostu idi. Akif, son İstanbul yolculuğu öncesi meali babama verdi: ‘Ben sağ olur da gelirsem, eksikliklerini tamamlar, meali basarız; şayet ölürsem meali yakınız’ dedi. Daha sonraları, babam vefat etmeden önce beni çağırdı: ‘Evladım! Masanın sağ gözünde bir takım defterler var. Ben vefat ettikten sonra, o defterleri yakacaksın’ dedi. Babamın vefatından (1961) bir süre geçtikten sonra, durumu İbrahim Sabri Efendi’ye bildirdim. Daha sonra masanın gözündeki mealleri aldık. İ. Hakkı Şengüler’in Abbasiye’deki evinin balkonunda büyük bir leğen içinde mealleri teker teker parçalayıp yaktık. Babamın, dolayısıyla da merhum Akif’in vasiyetini böylece yerine getirmiş olduk…”

İhsanoğlu ne de olsa bir Müslüman; Kuran'a toz kondurmuyor. Ama Mehmet Akif'in gerçek sözleri şöyledir:

"Allah'ın kitabı bu kadar kötü olamaz, olmamalı... Ola ki yanlış çevirmişimdir. Günaha girmek istemem. Düşünmek istiyorum. Ben sağ olur da gelirsem, düzeltir basarız; şayet ölürsem meali yakınız."

Akif dürüst bir insandı. Kuran'ı anlaması geç yaşlarında mümkün oldu. Yusuf İslam'ın "Müslümanları daha önce görseydim Müslüman olmazdım" dediği gibi, Akif de gençliğinde Kuran'ı anlamış olsaydı, herhalde İslam'ı o kadar hararetle savunmaz, en kötümser olasılıkla Tevfik Fikret veya Atatürk gibi agnostik olurdu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugünkü Sözcü'de ilginç bir konu var. Okumak yararlı olabilir.

http://sozcu.com.tr/...kilmadi-544314/

Yazının hemen üçüncü paragrafında şöyle bir ifade var:

Ekmeleddin İhsanoğlu, 2004’de Tempo dergisine dedi ki: “Rahmetli babam Mehmet İhsan Efendi, Akif’in çok yakın dostu idi. Akif, son İstanbul yolculuğu öncesi meali babama verdi: ‘Ben sağ olur da gelirsem, eksikliklerini tamamlar, meali basarız; şayet ölürsem meali yakınız’ dedi. Daha sonraları, babam vefat etmeden önce beni çağırdı: ‘Evladım! Masanın sağ gözünde bir takım defterler var. Ben vefat ettikten sonra, o defterleri yakacaksın’ dedi. Babamın vefatından (1961) bir süre geçtikten sonra, durumu İbrahim Sabri Efendi’ye bildirdim. Daha sonra masanın gözündeki mealleri aldık. İ. Hakkı Şengüler’in Abbasiye’deki evinin balkonunda büyük bir leğen içinde mealleri teker teker parçalayıp yaktık. Babamın, dolayısıyla da merhum Akif’in vasiyetini böylece yerine getirmiş olduk…”

İhsanoğlu ne de olsa bir Müslüman; Kuran'a toz kondurmuyor. Ama Mehmet Akif'in gerçek sözleri şöyledir:

"Allah'ın kitabı bu kadar kötü olamaz, olmamalı... Ola ki yanlış çevirmişimdir. Günaha girmek istemem. Düşünmek istiyorum. Ben sağ olur da gelirsem, düzeltir basarız; şayet ölürsem meali yakınız."

Akif dürüst bir insandı. Kuran'ı anlaması geç yaşlarında mümkün oldu. Yusuf İslam'ın "Müslümanları daha önce görseydim Müslüman olmazdım" dediği gibi, Akif de gençliğinde Kuran'ı anlamış olsaydı, herhalde İslam'ı o kadar hararetle savunmaz, en kötümser olasılıkla Tevfik Fikret veya Atatürk gibi agnostik olurdu.

Gerçek sözlerle ilgili olarak kaynak var mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanın dinini kurtarmak için diğer bir müslümanı satması da ne güzelmiş. Kuran'ın zırva olduğunu gören herkes: zaten masoncuydu, rakıcılarla arkadaştı, oluveriyor.

İslam dinine en büyük tehlike kendi içindeki ayrılıklar galiba. Ben mehdi'yim, o müfessir, şu müceddid, bunlar yobaz, şunlar mason kavgası sürüp gidiyor. Kendi nefsinin keyfine din oluşturanlar da bunlara ortam sağlıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu Mehmet Akif'te beni çeken bir şey var. Bu adama hiç kötü bir şey söyleyesim gelmiyor. Asım şiirinde bir ateist portresi çiziyor, felaket. Fakat kızamıyorum bu adama. Düpedüz islamcı dogmatik bir adam. Fakat yine kızamıyorum. Ne kusurunu görsem kızamıyorum.

Dogmatiğin iyisi olur mu sorusuna kesinlikle olmaz dememe engel olan tek kişi bu adam. Birisi bana bu adamın kötü bir yanını gösterse de bu dertten kurtulsam. :D Bu adam dogmatik ama iyi bir adam. Başka da iyi bir müslüm hiç görmedim, görmüyorum.

Ne zaman Safahat'ı açıp okusam zevkle okurum. Ayetleri filan görmem.

Ben bu adamın yazdığı o mealden şüpheleniyorum. Bu adam çok dürüst bir adam. Göz göre göre yalan söylemeyi kendine yedirememiş olmalı ve iyiye yorulması olanağı bulunmayan ayetleri olduğu gibi tercüme etmiş olmalı. Tabii sonra da sıkıntı basmıştır. Ben bunu yayınlarsam kaç kişi dinden çıkar diye kara kara düşünmüştür. Kendi eliyle imha edememiş. Hem emek, hem de yazdıkları doğru ve başka da böyle doğru yazan yok! Elmalılı dahil buna. Elmalılı kurnazca bir yol izlemiş ve tercüme eder gibi yaparken aslında etmemiştir. Atatürk ondan bin kez kurnaz, bu numarayı bilmez olur mu ama, o gün yapacağı ancak bu kadar. O gün için tercüme etmek bile büyük devrim. Adamlar "tercüme edilmez, arapça okunacak" diyorlar. Atatürk kendi de yazardı bunu. Ama inandırıcı olmaz, kasten kötü tercüme etmiş derlerdi.

Artık biri gerçek, saptırılmamış meali yazacak ama kim ve ne zaman? Benim vaktim olsa yazar, bu safsatanın ipliğini pazara çıkarırım. Ama zamanım yok. Pek gereği de yok gibi, ondan üşeniyorum. Zaten ipliği pazara çoktan çıktı. Bu müslümler okumaz. Okusa da anlamaz. Anlasa da anlamazlığa vurur. Bunların yüzü asla kızarmaz. Bunlar için bir şey yapmak bataklık kurbağalarını temizlensinler diye yıkamaya benzer. Yazsan:

"Kısas size yazıldı, hüre hür, köleye köle, dişiye dişi."

Bunu okuyan müslümlerin diyeceği aynen şu: "Eee, ne olmuş, ne kötülük var bunda? Fıstık gibi ayet!"

Elinin körü olmuş. Hiç bir yanlışlık yok. Aynen devam edin! Bu safsatalara, insanlık dışı sözlere inanmaya aynen devam. Siz buna layık olmasanız bu çukurda olmazdınız. Sakın o çukurdan çıkmayın. Orada kalın. Bunlar için parmağımı oynatırsam namert olayım. Bunlardan asla bir cacık olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mehmet Akif dincilere de yaranamamıştır.

Çünkü Müslümanların içinde bulunduğu sefilliği açıkça söylemiştir. Bunu her ne kadar İslam'a bağlamamışsa da, 'arif olan' anlıyor.

Her şey her zaman açık açık ifade edilmeyebilir. Bazen susmak da çok şey söyler.

Dürüst ve açık sözlü Müslümanlara sözümüz yok.

İhsan Eliaçık gibileri buna örnektir.

Başımızın üstünde yerleri var.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam dinini yahudiler yaratmıştır. Kitabı da onlar yazdı zaten; kitap özellikle nifak, düşmanlık, kin, gaddarlık, intikam ve öfke duygularını beslemek için yazılmıştır. Bu kitap kara büyüdür; kabalacıların yarattıkları en büyük lanetlerden biridir. Kurandan birlik beraberlik çıkartmaya çalışmak imkansızdır. Nasıl çevrilirse çevrilsin faydası olmaz. Dürüst insanları deliliğe sürükleyebilir. Akif bu durumda kitabın boşluğunda boğulmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

basmıştır. Ben bunu yayınlarsam kaç kişi dinden çıkar diye kara kara düşünmüştür. Kendi eliyle imha edememiş. Hem emek, hem de

Çıkar uğrune gerçeği gizlemek başlıca kötülüklerden değil midir? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil midir? Mehmet Akif'e elbette kızmak gerekmez, ama hiç değilse: adamdır, da denemez. Nihayet bu sömürü düzeninin devam etmesine, ondan bu yana gelmiş geçmiş milyarlarca insanın pisliğin içinde debelenmesine, milyarlarca kadının hayvan yerine konmasına, ırzına geçilmesine neden olmuştur.

İstiklal şairidir, ama istiklalimizin ırzına geçilmesinin başlıca nedenlerindendir. İslam'ın gerçek yüzü görülseydi, bugün yine din yüzünden bu halde olacak mıydık?

Dogma ile çürümüş diğer beyinlerden bir farkı yoktur. Kendince dürüstlüğünden ödün vermeden, ama araya: tüh dönemedim de, tüh işte fırsat olmadı da alıp bastıramadım da, aslında yaptımdı da, bahaneleri koyarak kendi kendini rahatlatmaya çalışmış olduğu anlaşılıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani... Sonuçta psikopat işkenceci allahın işkencelerinden tırsmış bir korkak... Arabın yavelerine metelik veren kişilere benim hiç aklım ermez. Yani insan bir düşünür, bu arap bunu uydurmuş inanıyor da ben niye inanıyorum? Bana ne bu arabın safsatalarından?

Benimki sadece bir zan. Ama zanla tabii ki hareket edemeyiz. Sanki bu adam epey bir dinsiz olmayı düşünmüş ama buna cesaret edememiş gibi geliyor bana. Bu zan hiç bir şey göstermez ve kanıtlamaz. Kişisel zannımdan başka bir şey değildir. Gerçeğe gelirsek bu adam cumhuriyete katkı vermeyi reddetmiş bir dogmatik. Gidip arapların içinde arap dogmaları ile yaşamayı yeğlemiş. Onu defterden silebiliriz.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Akif tipik bir dogmatik değildir. Kurtuluş savaşına katılmış, bu savaş için şiir, marş yazmıştır. Tipik Islamcılar o dönemler padişahı destekliyordu ve Kurtuluş Savaşına karşı çıkıyordu.

Kurtuluş Savaşı'na katılmak, bugün bakıldığında sıradan ve olağan bir davranış gibi görülebilir ama öyle değildir. Kurtuluş Savaşını örgütleyen kadro Ittihad Terakkidir. Ittihad Terakki, bugün olduğu gibi o gün de gerici ve batıcı devşirmelerin nefret ettiği bir örgüttü çünkü Abdülhamid'i tahttan indirmişlerdi.

Akif vatan için Ittihad Terakki ile yan yana durmayı kabullenmişti. Önemli dersler içeren bu davranışı, ona saygı duymak için yeterlidir.

Âkif'in söylediği iddia edilen şu söz, "Allah'ın kitabı bu kadar kötü olamaz" farklı şekilde yorumlanabilir. Akif, kendi çevirisini kast etmiş olabilir, Allah'ın kitabı bu kadar kötü olamaz, daha güzel bir çeviri için çalışmalıyım demiş olabilir. Mantıken, Kuran'ı çevirmeye karar veren bir kişi, bu çeviriye girişmeden önce de Kuran'ı okuyor ve anlıyor olmalıdır. Eğer o kitabın kötü olduğunu düşünüyorsa, bunu çeviriye başlamadan önce de biliyor olmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence Akif allahın olduğundan çok ciddi kuşkular duymuş birisi. Kurandan ayet cımbızlayıp müslüm olmak kolay. Aaaa bak dinde zorlama yoktur yazıyor, ne güzel din işte deyip gerisini okumayanları çok görüyoruz. Ama tek tek tümünü inceleyince şüpheleri doruğa çıkmıştır. Bundan eminim. Fakat dinsiz olmaya cesaret edememiş. Sonuçta korkakmış. Psikopat allah işkence eder, hem de hurilerden de oluruz demiş. Durum bu.

O allah bu kadar kötü kitap yazmaz dediği meal yayınlansa da Elmalılı'ya gerek kalmasa, belki bugün durum farklı olurdu. Gel de İnönü'yü hatırlama. "Dürüstler de sahtekarlar kadar cesaretli olmadıkça bir ülke yükselmez."

Benim hiç aklım ermiyor ve çok hayret ediyorum. Arap olmayan birinin kuranla muranla işi ne? Bana ne yahu arapların uyduruk mitolojisinden? Ben durduk yerde buna niye inanacağım? Durduk yerde Yunan mitolojisine inanıp Zeus'a tapıyor muyum? Hayır. Eee?

Bu bir insanlık utancı değil mi? Elleri kılıçlı birileri çıkmış gelmiş, eee buna inanacaksınız! İnsan inadına inanmaz be! Bu ne rezalet?

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Âkif'in söylediği iddia edilen şu söz, "Allah'ın kitabı bu kadar kötü olamaz" farklı şekilde yorumlanabilir. Akif, kendi çevirisini kast etmiş olabilir, Allah'ın kitabı bu kadar kötü olamaz, daha güzel bir çeviri için çalışmalıyım demiş olabilir. Mantıken, Kuran'ı çevirmeye karar veren bir kişi, bu çeviriye girişmeden önce de Kuran'ı okuyor ve anlıyor olmalıdır. Eğer o kitabın kötü olduğunu düşünüyorsa, bunu çeviriye başlamadan önce de biliyor olmalıdır.

Bu da bir olasılık. Fakat şunu göz önüne almakta fayda var:

Kuran anlaşılmak gayesi güdülerek okunulan bir kitap değildir. Hele ki mesele hatmetmek veya ezberlemek ise, zaten yapılan iş okumak da değildir. Bu yüzden, insanlar ancak meal işine soyunana kadar tam olarak ne ile uğraştıklarını bilemezler. Ne zaman ki meale veya tefsire soyunurlar, o zaman ne tür bir pisliğe bulaştıklarını anlarlar. Çünkü artık, daha önce hiç düşünmeden geçtikleri ayetleri, artık düşünmekte; bir başka dile tam olarak çevirebilmek için ne anlama geldiklerini, kılı kırk yararak anlamaya çalışmaktadırlar. Bunları yaptıkça, daha önce başka ayetlerde yaptıkları çeviriler ve onlarla olan zıtlıkları akıllarına dank etmeye başlar.

Mealcilerin bir kısmı: allahın kitabı bu kadar pislikle dolu olamaz, der ve yaşar nuri ya da edip yüksel gibi mabadından ayet üretmeye başlar. Bir kısmı, bunca zaman ekmek yediği zırvaların ne olduğun görür, ama artık dönüş yapmayı kendine yediremez ve devam eder. Bir kısmının zaten beyni öldüğü için; bir diğer kısmı allahın bir bildiği vardır, beni bu işle imtihan ediyor der ve sorgulamadan geçer. Sorgulayanlar ise söverim böyle kitabın cildine der ve dinden çıkar.

Sanıyorum ki Akif daha önce sorgulamadığı ayetleri, anlamaya başladığı ve birbirleri ile olan tutarsızlıklarını gördüğü için bu imtihandan uzak durmayı seçmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan hiç bir şey bilmiyor olsa, bu niye bu kadar papağan gibi aynı şeyleri tekrar edip duruyor diye bile şüphelenir. Ya bir değişik bir şey söylesin ya! Savaşın, öldürün, yakarım, zakkum yediririm, huri verecem, şarap içirecem... Deli bile her gün her gün aynı nane, usanır yahu!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kutsal kitapların çevrilmesi başlı başına devrimci bir faaliyettir. Martin Luther, sonuçta Katolik inancından daha azgın ve bağnaz Protestan inancının doğmasına sebep oldu, ama yaptığı iş sadece kutsal kitabı çevirmekti. Martin Luther faaliyetine başladığında Katolik kilisesi bin yaşını geçmişti. Ama kutsal metinler çevrilince iskambil kulesi gibi yıkıldı.

Bugün dünyanın en tutucu Katolik ülkesi Polonyadır. Polonyalılar, Ikinci Dünya Savaşına kadar İsa'yı Polonyalı sanıyormuş. İsa'nın Ortadoğulu bir Yahudi olduğunu söylemeye kalktığınızda, şiddetli bir tepki ile karşılaşacağınız kesindir. Bazıları direkt olarak sizi öldürmeye kalkacak, bazıları ise ayet ve hadisleri bir tokat gibi yüzünüze çarpacak ve İsa'ya ettiğiniz bu iftiradan dolayı utanmanızı bekleyecekti.

Ikinci Dünya Savaşına kadar dedim ama, bugün çok da değişmemiş olabilir. Îmanı tam bir Polonyalıyı biraz konuşturduğunuzda, İsa'nın Ortadoğulu kavruk bir Yahudi olduğuna pek de inanmadığını fark etmek şaşırtıcı olmaz. İsa'nın elma yanaklı, boylu poslu bir Polonyalı olduğunu, İsa'nın Yahudi olduğunu iddia edenlerin gizli ve kötücül örgütler olduğunu sıralamaya başlayabilir. Ipini elinden kaçırdığınızda uçup giden uçan balon gibi, imanlı Polonyalının kafası da uçar uçar ve giderek gözden kaybolur.

Velhasılı kutsal kitap çevirmek devrimci bir iştir. Bu işle uğraşanlarda bir değişim oluşması normaldir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kutsal kitap çevirmek devrimci bir iştir.

Aynen öyledir. Atatürk'ün ömrüne sığdırdığı devrimler inanılmaz. Dünyada benzeri yok. Dogmanın en şiddetlisi ve yapışkanına boğazına kadar batmış boğulmuş bir halkı o bataklıktan çıkarmak inanılmaz bir başarı.

Avrupa'da da hristiyan dogması vardı denebilir ama orada bazı altyapılar vardı. Rönesans, reform başarılmıştı. Aşama aşama başarılar kaydetmişler, dogmayı yenmişlerdi. Atatürk ise boğazına kadar dogma bataklığına gömülmüş bir halkı bir hamlede, altyapı, süreç olmaksızın çıkardı. Ne altyapı vardı osmanlıda, hiç! Jön Türklerle, İttihat Terakki ile filan ciddi bir altyapı oluşmuş değildi. Bunlar elbette bir geçiş sağladı ama Rönesans gibi Reform gibi bir altyapı osmanlıda hiç hazırlanmadı.

Bizi Atatürk devrimlerinden koparıp o bataklığa tekrar gömmeye çalışanlara nefretler olsun. Bu zehirli bataklık böceklerinden nefret etmek yerinde bir davranış olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...