Jump to content

Mürted öldürme şekli


Recommended Posts

modest, eğer desen ki "allah yoktur, peygamber filan da göndermemiştir, kuranı da yazan insanlardır. Ama ben yine de müslümanım. İslamı bir felsefe olarak görüyorum."

Bunun tartışılacak bir tarafı olur.

Ama sen böyle demiyorsun. Aslında ne demeye çalıştığın anlaşılmıyor. Kuran'da yazanları doğal olarak kabullenemiyorsun. Zaten kabullenilir şeyler de değil.

Ama buna karşılık kendin bir kuran kavramı yaratamazsın. Açık ve net bunu insanlar yazmıştır demen gerekiyor. Gerçekten üstün olan hiç bir şey yoktur. Gerçeği açıkça söylemekten çekinmemelisin. Bunu forumda bile yapamıyorsan, hiç başaramıyorsun demektir.

Hayalinde yarattığın başka bir kurana inanmak çözüm değil. İnsanlar ne bilsin senin kuran dediğin zaman hayalindeki sahte ve serap bir kurandan bahsettiğini? "Haaa bak bu da inanıyor kurana, kuranda iyi şeyler var diyor bu da" derler ve din sömürüsüne kuvvet vermiş olursun. Sen iyi şeyler yazıyor kuranda dediğin için birileri de islam yalanları ile köleliğini sürdürür.

Bu yaptığından insanlığa karşı sorumlusun. Sömürüye destek çıkıyor ve "sömürün, köleleştirin, allah ile kuran ile aldatın ve sömürün" demiş oluyorsun. Dogmatizmin, sömürünün, allah ile kandırmanın yanındasın. Aydınlanmanın, bilinçlenmenin karşısındasın maalesef.

Allah yok peygamber yok musaf insan uydurması diyince ben bilinçlenmişmi olacagım !!! Bu dua mantığıdır...

Insan uydurması diye birşey varmıdırki ben musa insan uydurdu diyim. Insan var olanı kullanır. Insan yazımı bir kitap diyorum. Buradan şu çıkar hata heva ve hefes. Musaftaki yazıları kabullenme ne demek. Herkez öldürün,kesin okuyor bu anlamı verdi diye bende böyle okuyayım. Yazıların,anlamlarına hiç değişmeden nesiller boyu gideceğini düşünerekmi okuyayim bumudur aydın olmak. Musaf muteşabih olarak mana anlatım olarak yazılmış ve insana yaşam biçimi anlatıyor ben bunu okuyorum olmasaydı bu bilgi tabiat,tada var zaten. Ben alacağım bilgiye bakarım. Sonuç olarak ben yaşamaya geldim yaşamak için bilgi gerek bunu toplar kendime kuran yapar onu yaşarım. Ben milletin allah,peygamber,kitap anlayışının dışındayım. Işimi allahın adı ile de görmüyorum,ki sömürgeci olayım yada destekçi. Siz beni bildikleriniz ile yargılamayın beni anlamıyor bu ben a

Kaynaklaniyorsada genede yargılamayın birşey değişmeyecek!..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 159
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bay Dragon,bahsettiğiniz konuyu tartışmıyorum,ben daha kuranı,islam tarihini,hadisleri vb okuyup bitirmedim,öğrenmekteyim.Bana göre tanrı bizden yapmamızı istediklerini sadece vicdanımızla bildirmemeli,eksik kalır, yani bence :)

Takdir ettim, doğrusu enine boyuna araştırmak bilgi sahibi olmak ve yorumlamaktır. Konuşma tarzınız da sizi çoğu insandan farklı kılıyor.

İslam üzerindeki araştırmalarınızdan sonra;

Tanrısal yaklaşım adına: Vicdan'a Akıl'da eklenirse, bunu bilim ile de birleştirirseniz o zaman farklı tanımlanmış, kitaplarda yer almayan bir tanrı sentezleyebilirsiniz. En azından olasılıklardan biri olur. Bu konuda size yetersiz gelirse, bir tanrının olması ve olmaması arasındaki argümanları incelersiniz. Bu aşamada ateizm-deizm ya da agnostik bir felsefe de belirleyebilirsiniz.

İnsan düşünebilen, sorgulayabilen geliştirebilen bir varlık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anladığım kadarıyla kuran, evreni okuyup nasıl yaşamamız gerektiğini bildiren ilkelerimizi oluşturmak, islamiyet de bu ilkelerin bize emrettiklerine itaat etmek ve onlara teslim olmaktır aynı zamanda kuranı olan ve teslim olana müslüman denir,doğru mudur?

Mushafı insan yazmıştır ama bu insan yazdıklarının bilgisine nereden ulaşmıştır?O da yaratılanlardan edindiyse,mushafın diğer kitaplardan farkı nedir?Herkes bu şekilde kitap yazar.Müslümanlığın bu mushafla bir ilgisi var mıdır? Hayatı bu saydıklarınız çerçevesinde yorumlayıp yaşayan herkes müslüman mıdır,hindular müslüman mıdır?Bu yaşam tarzına sahip olmamızı yaratıcı mı istemiştir,o istediyse bunu nereden biliyoruz?Yok eğer İstemediyse bizi neden yaratmış?

Çok tüketen insanın vicdanı yapma o kadar tüketme demiş,fakat o yapmış.İlkelerine teslim olmamış, o müslüman değil midir?Öte yandan,ailesi namaz kılıyor diye(çevre faktörü),neden kılıyorum ki diye çok düşünmeden namaz kılan biri de müslüman değil midir?

Doğrudur...

Mushafın özelliği, Mütaşabih yazılmış mana anlatım üzerine bir konuya degil birçok konuya hitab edip hayatımıza yön veriyor. Vahi özelliği var yani bir bilgi! Herkez böyle bir kitap yazabilir o özellik insanda var. Müslüman deyince ben yaratıcının yaşam biçimine tam manada teslim olan anlıyorum. Bunun adı Müslüman, Hıristiyan, hindu olmuş mühim degil önemli olan yaşantı. Musaf herkeze hitap ediyor. Dediğim gibi Müslümanlık yaşantı ile alakalı dünyanın neresinde olursanız olun.benim anladığım budur. Iyi olmak adaletli olmak paylaşmak bazen yetmiye bilir. Hindular müslümanmı,onlarda da vahi bilgi var bakaraya saygılarından bellidir yaşam tarzından bellidir. Bu yaşam tarzını yaratıcı istemiştir. Bize örneklerler bitki,hayvan,evren üzerinden göstermiştir. Hepsinin özelliği,anlattığı birşeyler var biz onların verdiklerini kullanıyoruz aklımız bilincimiz buna müsayit!! Onun istediğini nerden biliyoruz, ben yaratıcı degilim kullanıcıyım var olan birşeyler var bunu Kuran bir güç var. Doğada yaratılan herşeyin bir rolü var görevleri ile haşir,neşir birtek insan rolünü bilmiyor. Biz bu rolü yaratılandan alıyoruz!!

Çok tüketip hefesine göre ancak kendini rahatlatmak için konuşan Müslüman yaşantısına bana göre uymuyor. Müslüman adil davranır lüks içinde yaşarken bunu başkalarını kullanarak yapmamalı eğer lüks içinde yaşamayı seçtiyse bunu herkezle beraber eşit birşekilde yaşamalı. Kıldığı namazın bir yaratıcıdan geldiğine idrak etmeden sadece doğduğu topraklarda öğrendiği şekilde devam eden biri gene kırıtellere uymuyor."biz atalarımızı dogru bir yol üzerine bulduk" kıldığı namaz ülkelere göre degişiyor,mezhebe göre degişiyor buradaki garipliği görmeli insan keza farklı bir zamanda Hıristiyan,budist,hindu gibi yaşam tarzının oldugu ülkelerde dünyaya gelse idi namazdan haberi olmayacaktı. Kıldığı namazın doğruluğunu bilmeden yapmak bana göre geçersiz herşeyden öte tanrı bun neden emretsin buna cevap vermeden atalarını takip etmek körü körüne yapmak demek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizinkisi tasavvufi bir yaklaşım. Temel düşünceleriniz alevi akımlarına yatkın. Sonuç itibari ile kural kitabı içinden hareket edenlerden daha ötede hümanist ve barışçıl bir yaşam biçiminiz var. Bana göre kurana uygun değildir, size göre öyledir orası önemli değildir de, benim insani değerlerime uygun olduğunuz bana yeterli.

Önemli olanda bu olmalı...

Ne garip bazısı siz gibi yorumlamamış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğrudur...

Mushafın özelliği, Mütaşabih yazılmış mana anlatım üzerine bir konuya degil birçok konuya hitab edip hayatımıza yön veriyor. Vahi özelliği var yani bir bilgi! Herkez böyle bir kitap yazabilir o özellik insanda var. Müslüman deyince ben yaratıcının yaşam biçimine tam manada teslim olan anlıyorum. Bunun adı Müslüman, Hıristiyan, hindu olmuş mühim degil önemli olan yaşantı. Musaf herkeze hitap ediyor. Dediğim gibi Müslümanlık yaşantı ile alakalı dünyanın neresinde olursanız olun.benim anladığım budur. Iyi olmak adaletli olmak paylaşmak bazen yetmiye bilir. Hindular müslümanmı,onlarda da vahi bilgi var bakaraya saygılarından bellidir yaşam tarzından bellidir. Bu yaşam tarzını yaratıcı istemiştir. Bize örneklerler bitki,hayvan,evren üzerinden göstermiştir. Hepsinin özelliği,anlattığı birşeyler var biz onların verdiklerini kullanıyoruz aklımız bilincimiz buna müsayit!! Onun istediğini nerden biliyoruz, ben yaratıcı degilim kullanıcıyım var olan birşeyler var bunu Kuran bir güç var. Doğada yaratılan herşeyin bir rolü var görevleri ile haşir,neşir birtek insan rolünü bilmiyor. Biz bu rolü yaratılandan alıyoruz!!

Tarif ettiğiniz şekilde(doğru anladıysam) zaten bir sürü kitap(mushaf) var.Yuhanna incili,Mevlana'nın Mesnevi,Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt,Aforizmalar vb kitapları,Gılgamış destanı,imgelerle dolu şiirler...Peki Kuranı Kerim adlı mushafın diğerlerinden bir farkı var mı?Bu kitabın her yeri mi müteşabih?

Yine yaratılanlara bakarak yaratıcının bizden istediği yaşam biçimininin ne olduğunu anlayabiliyoruz.Gerçekten anlayabiliyor muyuz?Yaratıcının bizden yapmamazı istedikleri,emirleridir ,hem tabiatla bize bunların ne olduğunu da gösteriyor,ama daha önce ''Tanrı emir vermiş olsa idi ben o emirden çıkamam buna gücüm yetmez,aklım,da yetmez! '' demiştiniz.Tanrı bir şeyler yapmamızı istiyor,gösteriyor,bunun ne olduğunu da anlayabiliyoruz,o halde nasıl oluyor da tanrı emir vermiyor,vermiş olsa aklımızı kullanmamış oluruz diyorsunuz sanırım, yanlış anlamadıysam :)Tanrı taklidi namaz emrini de neden versin dediniz, emir veriyor ama vermiyor ,nasıl yani??

Evrende yasa,kural var dediniz,yani evrendekilerin uyduğu yasalar,herkesin kendi yasası,ilkesi değil.İnsan da buna ihtiyaç duymuştur.Yalnız yaşamadığı için zamanla değişebilen ama öznel olmayan yasalara uyma ihtiyacı taşır insan değil mi?Ama sorgulayan,vicdanını da dinleyen,hayatı anlamlandıran insanların ilkeleri çoğu zaman özneldir.Yaratıcı neden böyle bir şey istiyor?Yaratıcı biz öldükten sonra bize ne yapacak?Ne yapacağını kesin olarak bilebilir miyiz?Doğada hep bir yenilenme var,yaratıcı öldükten sonra bizi yenileyecek mi ? Yaratıcı adil olmamızı istiyor,kendisi adil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok tüketip hefesine göre ancak kendini rahatlatmak için konuşan Müslüman yaşantısına bana göre uymuyor. Müslüman adil davranır lüks içinde yaşarken bunu başkalarını kullanarak yapmamalı eğer lüks içinde yaşamayı seçtiyse bunu herkezle beraber eşit birşekilde yaşamalı.

Şimdi kısa bir hikaye yazıyorum :)

Sebastian ve julia, büyükannelerinden kalma büyük bir mirasa sahiptir.Hiç bir çaba sarfetmeden, emek harcamadan sadece tüketerek yaşadıkları malikanelerinde oldukça mutludurlar.Çünkü hayat onlara güzeldir. Mirasları büyük de olsa küçük bedenlerinden başka bir şey düşünemeyecek kadar da bencildirler.Paylaşmazlar.Bir de yanlarında çalışan bahçıvan Mark Amca vardır.Sabahın erken saatlerinde uyanır,güneş batana kadar tüm işlerini titizlikle yapar.Bu koca bahçenin bakımını yapmak hiç de kolay değildir,hem görevleri bununla bitmez.Gün geçtikçe gücü de azalmaktadır...

Mark Amcanın yakın dostu Zülver bir gün onu ziyarete geldiğinde;

- Mark hep düşünüyorum,başlarım böyle adalete, birileri deli gibi çalışırken fakir,birileri malak gibi yatarken zengin,birileri yıllarını maden ocaklarında geçirirken,onların aydınlığını bile sömürüyor birileri..Ben artık bu düzene bir son vermek istiyorum!!

-Sevgili dostum,ancak sistemi değiştirirsek bunu durdurabiliriz.

-Belki Mark,fakat o kadar zamanımız yok!

Zülver düşünür düşünür..

Artık vicdanının sesini dinlemeye karar verir.Elinden geldiği kadar,bu adaletsizliği düzeltmeye çalışacaktır.Çünkü tabiat ona insanın adil olması ve heveslerini dinlememesi gerektiği mesajını verir.Bazı insanlar heva ve heveslerini dinler,öyleyse bazıları da bu yanlışı düzeltmelidir der kendi kendine.Bu uğurda atacağı ilk adım,Sebastian'ın kasasından bir miktar para ve mücevher alıp,bunları her gün alın teri döken ama sefaletten bir türlü kurtulamayan bir kaç tanıdığa götürmek olacaktır.Çevresine de bunun yapılması gerektiğini anlatacak,örgütlenecek böylece yavaş yavaş sistemi ortadan kaldıracaktır.

İşte böyle bir hikaye ( biraz uçuk oldu ama :) )

Şimdi Zülver,doğaya baktı düşündü,sorguladı,vicdanını da dinledi.Kendi ilkelerine göre bunu yapmalıydı.Zülver iyi bir müslüman mı?Yaratıcı bu yaptıklarından memnun olacak mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarif ettiğiniz şekilde(doğru anladıysam) zaten bir sürü kitap(mushaf) var.Yuhanna incili,Mevlana'nın Mesnevi,Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt,Aforizmalar vb kitapları,Gılgamış destanı,imgelerle dolu şiirler...Peki Kuranı Kerim adlı mushafın diğerlerinden bir farkı var mı?Bu kitabın her yeri mi müteşabih?

Yine yaratılanlara bakarak yaratıcının bizden istediği yaşam biçimininin ne olduğunu anlayabiliyoruz.Gerçekten anlayabiliyor muyuz?Yaratıcının bizden yapmamazı istedikleri,emirleridir ,hem tabiatla bize bunların ne olduğunu da gösteriyor,ama daha önce ''Tanrı emir vermiş olsa idi ben o emirden çıkamam buna gücüm yetmez,aklım,da yetmez! '' demiştiniz.Tanrı bir şeyler yapmamızı istiyor,gösteriyor,bunun ne olduğunu da anlayabiliyoruz,o halde nasıl oluyor da tanrı emir vermiyor,vermiş olsa aklımızı kullanmamış oluruz diyorsunuz sanırım, yanlış anlamadıysam :)Tanrı taklidi namaz emrini de neden versin dediniz, emir veriyor ama vermiyor ,nasıl yani??

Evrende yasa,kural var dediniz,yani evrendekilerin uyduğu yasalar,herkesin kendi yasası,ilkesi değil.İnsan da buna ihtiyaç duymuştur.Yalnız yaşamadığı için zamanla değişebilen ama öznel olmayan yasalara uyma ihtiyacı taşır insan değil mi?Ama sorgulayan,vicdanını da dinleyen,hayatı anlamlandıran insanların ilkeleri çoğu zaman özneldir.Yaratıcı neden böyle bir şey istiyor?Yaratıcı biz öldükten sonra bize ne yapacak?Ne yapacağını kesin olarak bilebilir miyiz?Doğada hep bir yenilenme var,yaratıcı öldükten sonra bizi yenileyecek mi ? Yaratıcı adil olmamızı istiyor,kendisi adil mi?

Musaf nebiler tarafından yaşanmıştır. Burda vahiy bilgisi vardır bu bir özelliktir! Incil,tevrat,zebur ve bilmediklerimiz bunlarda aynı ve bütündür. Sonradan yazma yoktur düzeltip yaşama vardır. Mevlana ve digerleride insana yön veren eserler. Bunların kaynağı gene nebilerden geliyor muteşabih olarak bizlere yön veriyor. Bunlar musafla bir tutulabilinir fakat muhkem diyemeyiz yaratıcıdan diyemeyiz... Kitabın bir kısmı da muhkem olarak yazılmış kimileri kesin bilgi olarak okuyor. Kimileri ise mana vermeye gerek yok tek anlam çıkartarak gerçek budur diyerek okuyor. Kelimelere,atalarımıza güvenip musaf tanrıdan dır diyemeyiz bunlar benim kendi anladığımdır.

Tanrı bize emir değil nasıl yaşamamız gerektigini söylüyor. Ben anlayabildigimi yaşıyorum yani doğru bildiğimi. Tanrı emir verse biz o emirden çıkamayız buna gücümde,aklımda yetmez, emir dediğimiz bizzat tanrı tarafından her insana açıkca beyan etmesi gerek bu açıdan adil olsun. Örneğin namaz herkez emir diyor fakat dünyanın tamamı nerde ise habersizdi birzamanlar. Ben namaz emretti diye düşünmüyorum orda yanlış anlaşılmış namaz kılanlar namazın allahın emri diye kılmalarını sorguzluk diye anlattım. Tekrarlıyım bizim yaptıklarımız emir değil seçimdir.

Kurallar kişiden kişiye toplumdan topluma değişir. Bu değişen kurallar kişiye rahatlık huzur vs verirken bir diğerine işkence,cehennem gelebilir. Yalnız değiliz kendimizi düşündüğümüz gibi etrafımız,gelecek nesilide düşünmeliyiz. Öznel yasalar kişiye,aileye,topluma huzur verir dünya geneline hitap etmediğinden ufak tan büyüğe doğru hep kan,nefer gider. Öznel bir bütün olmalıki dünyada kan dursun. Kişi kendi öznel yapıyor kuralları bunun yaratıcı ile alakası yok bence. Aksine kurallar bütün adil okundugunda yaşam daha güzel cennet olunacağını anlıyorum ben.

Yaratıcı bedenimiz öldükten sonra bize ne yapacak, Bunu bilemeyiz buna cevap vermek insanı yoldan çıkartır ve bizi neden yarattı ozaman sorusu sordurur. Bunlara hocalar,hacılar cevap veriyor fakat ben bu cevapları muhkem bulmuyorum. Doğada yenilenme var,yer değiştirme var, ben kendimi sadece etten,kemikten oluşan birşey görmüyorum. Onun boyu kısa bunun burnu yamuk o niye zenci beni neden erkek yarattı şu niye sakat vs vs bunları baz alarak adaletlimi tanrı diye düşünmek pek doğru değil. Benim anladığım bizler bedeni kullanarak birşeyle öğreniyor gidiyoruz. Tekrar bedenimiz olacak,mı,nasıl olacak,cinsiyetimiz olacak,mı belirsiz Bundan önce varmıydık hatırlamıyoruz beden ölümü bir sonmu bilmiyoruz. Bunları sadece konuşuyor fikir üretiyoruz fakat bana göre bunlar zaman kaybı hakkında bilgimiz olmadıgı konular asıl gayemizden uzaklaştıran konular.Yaratıcı adilmidir,bana göre adildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi kısa bir hikaye yazıyorum :)

Sebastian ve julia, büyükannelerinden kalma büyük bir mirasa sahiptir.Hiç bir çaba sarfetmeden, emek harcamadan sadece tüketerek yaşadıkları malikanelerinde oldukça mutludurlar.Çünkü hayat onlara güzeldir. Mirasları büyük de olsa küçük bedenlerinden başka bir şey düşünemeyecek kadar da bencildirler.Paylaşmazlar.Bir de yanlarında çalışan bahçıvan Mark Amca vardır.Sabahın erken saatlerinde uyanır,güneş batana kadar tüm işlerini titizlikle yapar.Bu koca bahçenin bakımını yapmak hiç de kolay değildir,hem görevleri bununla bitmez.Gün geçtikçe gücü de azalmaktadır...

Mark Amcanın yakın dostu Zülver bir gün onu ziyarete geldiğinde;

- Mark hep düşünüyorum,başlarım böyle adalete, birileri deli gibi çalışırken fakir,birileri malak gibi yatarken zengin,birileri yıllarını maden ocaklarında geçirirken,onların aydınlığını bile sömürüyor birileri..Ben artık bu düzene bir son vermek istiyorum!!

-Sevgili dostum,ancak sistemi değiştirirsek bunu durdurabiliriz.

-Belki Mark,fakat o kadar zamanımız yok!

Zülver düşünür düşünür..

Artık vicdanının sesini dinlemeye karar verir.Elinden geldiği kadar,bu adaletsizliği düzeltmeye çalışacaktır.Çünkü tabiat ona insanın adil olması ve heveslerini dinlememesi gerektiği mesajını verir.Bazı insanlar heva ve heveslerini dinler,öyleyse bazıları da bu yanlışı düzeltmelidir der kendi kendine.Bu uğurda atacağı ilk adım,Sebastian'ın kasasından bir miktar para ve mücevher alıp,bunları her gün alın teri döken ama sefaletten bir türlü kurtulamayan bir kaç tanıdığa götürmek olacaktır.Çevresine de bunun yapılması gerektiğini anlatacak,örgütlenecek böylece yavaş yavaş sistemi ortadan kaldıracaktır.

İşte böyle bir hikaye ( biraz uçuk oldu ama :) )

Şimdi Zülver,doğaya baktı düşündü,sorguladı,vicdanını da dinledi.Kendi ilkelerine göre bunu yapmalıydı.Zülver iyi bir müslüman mı?Yaratıcı bu yaptıklarından memnun olacak mı?

Zülver doğayı okudu bu yaşantının doğru olmadığını anladı fakat sistemi yıkmak için denediği yol yanlış"o insanların üzerine bekçi değil sadece söyler ve yaşar" para,mal,mülk hepsi birer put bunları yılmadan sistem değişmez,onları kullanarak,ta. Tabi günümüz şartında onlar olmada hiçbirsey yapamıyoruz fakat hepsi tükenen,eksilen,değersiz olan şeyler. Zülver,in sistemi yıkması için yapması gereken bulduğu o bilgiyi insanlara paylaşmasını daha doğru buluyorum.onun gibi insanlar çoğaldıkca sistem de değişmiş olacaktır. Öte yandan kişi kendinden sorumludur.

Yaratıcı memnun olacakmı bilemem anladığım yaptığının yanlış oldugunu. Her nekadar zenginden alıp kendi için değil toplum için kullansada izin olmadan yapılmış bir olay buda iyi birşey değil. Bu durumda ben,siz bir çok insan aynı yola başvursa ülkede huzursuzluk,bozgunculuk boy gösterir keza yapmadan yaptı diyen toplumumuz var zaten...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın modest;

Her insan aynı zeka kapasitesine sahip değil biliyorsunuz. Bu neden ile belli bir zeka seviyesinin altında kalanlar dinen sorumlu tutulmazlar da.

Peki, çok zeki, keskin görüşlü algıları yüksek biri ile, sadece aptalık sınırını belli oranda aşmış birinin deneyimlerinin aynı olacağını düşünmüyorsunuz değil mi?

Çocukken ölenlerin dünya üzerinde neyi deneyimlediklerini düşünüyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın modest;

Her insan aynı zeka kapasitesine sahip değil biliyorsunuz. Bu neden ile belli bir zeka seviyesinin altında kalanlar dinen sorumlu tutulmazlar da.

Peki, çok zeki, keskin görüşlü algıları yüksek biri ile, sadece aptalık sınırını belli oranda aşmış birinin deneyimlerinin aynı olacağını düşünmüyorsunuz değil mi?

Çocukken ölenlerin dünya üzerinde neyi deneyimlediklerini düşünüyorsunuz?

Sevgili mrdragon,

Ben din deyince bir yaşam biçimi anlıyorum. Bu yaşam biçiminde zekası yüksek ile gelişmemiş arasında ayrım görmüyorum. Sonuç olarak her iki tarafta bir hayat yaşıyor. Zekası gelişmemiş insanda kastım ezbere yaşayan,doğru,güzel için bir fikir üretmeyen,her söylene kanan,işine gelene tamam diyen insandır. Aklı ile bedeni uyuşmayan,bilinci açık olmayan,zihinsel özürlü dediklerimiz değil...

Tabiki aynı seviyede olmazlar algılamada fakat bu onlar ile irtibatın koparılmasına neden değil. Aynı okulu,işi,yolu,mekanı paylaşıyoruz. Keza kimse zekasına da laf söyletmez. Anlatmak ile olmuyor ise yaşıyarak anlatmak bu gibi durumlarda daha doğru.

Çocuk,ken ölenler neyi deniyimledi, bedenleri öldü bilinçleri değil tekrar gelecekler...

Bazen diyorum,ki bu hayat benim hayatım benim dışımda,ki herşey bana kitap olmuş ölen çocuklar,sakatlar,kazalar,savaşlar vs vs hepsi bana bir bilgi oluyor ben bunlardan güzel olanı doğru olanı seçip yaşıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zavallı o şekilde değil ruhlamüslüman inancında bir yerde bekletilirler bedenler dünyada tekrar yaratıldığında bedene iade edilir.

çocukken ölenler diyor adam.....çocuk doğduğunda - RUHSUZ mu doğar ? ......ölünce ruhu tekrar geri gelecekmiş başka bedende baksana - adam öle diyor.... :D

bunun adına REENKARNASYON denir :D

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Musaf nebiler tarafından yaşanmıştır. Burda vahiy bilgisi vardır bu bir özelliktir! Incil,tevrat,zebur ve bilmediklerimiz bunlarda aynı ve bütündür. Sonradan yazma yoktur düzeltip yaşama vardır. Mevlana ve digerleride insana yön veren eserler. Bunların kaynağı gene nebilerden geliyor muteşabih olarak bizlere yön veriyor. Bunlar musafla bir tutulabilinir fakat muhkem diyemeyiz yaratıcıdan diyemeyiz... Kitabın bir kısmı da muhkem olarak yazılmış kimileri kesin bilgi olarak okuyor. Kimileri ise mana vermeye gerek yok tek anlam çıkartarak gerçek budur diyerek okuyor. Kelimelere,atalarımıza güvenip musaf tanrıdan dır diyemeyiz bunlar benim kendi anladığımdır.

Vahiy derken bu kelimeyi hangi anlamıyla kullandığınızı anlamadım.Mushaf nebiler tarafından yaşanmıştır derken de ne kastettiğinizi tam anlayamadım :) (isterseniz açıklamayabilirsiniz)Yaratıcı bazı bilgileri ,bazı peygamberlere vahyetmiş,daha sonra da bu bilgilerin yazıyla kalıcı olmasını sağlanmış,mushaf oluşmuş böyle mi??Bazı nebiler de mushafta yazılı olanları okuyup anlamlandırıp yaşamış mı,peki resuller ne yapmış,yoksa mushaftakiler yaratıcının sözleri değil de, peygamberlerin sözleri ve yaşantıları mı ?Peygamberler kimlerdir?Nebiler yaratıcının elçileri midir?

Diyorsunuz ki,sonradan mushaf yazılmaz,içindekiler düzeltilip uygulanabilir.Yaratıcı mushaftaki bilgilerden istediğinizi alın, yanlışları da düzeltip yaşayın mı demiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurallar kişiden kişiye toplumdan topluma değişir. Bu değişen kurallar kişiye rahatlık huzur vs verirken bir diğerine işkence,cehennem gelebilir. Yalnız değiliz kendimizi düşündüğümüz gibi etrafımız,gelecek nesilide düşünmeliyiz. Öznel yasalar kişiye,aileye,topluma huzur verir dünya geneline hitap etmediğinden ufak tan büyüğe doğru hep kan,nefer gider. Öznel bir bütün olmalıki dünyada kan dursun. Kişi kendi öznel yapıyor kuralları bunun yaratıcı ile alakası yok bence. Aksine kurallar bütün adil okundugunda yaşam daha güzel cennet olunacağını anlıyorum ben.

Ben de öyle düşünüyorum,öznellik de olmak zorunda ama bu kuralsızlıkla elde edilmez, hatta o zaman özgürlükten bahsedemeyiz, dolayısıyla da seçimlerimizden öyle değil mi ?Hem nesnel hem de adil olmalı.Her bir kimseden yapabileceğini istemeli,bu kuralları da genelleştirmeli.

Kişinin kuralları öznel yapmasının yaratıcıyla ilgisi var,tanrı kural koymuyor ve sadece düşünün,bakın etrafınıza,ders alın ,vicdanınızı dinleyin,anladığınız gibi yaşayın,tercih sizin, ben bunu istiyorum diyorsa,çokları kendine göre haklıdır.Tanrının da memnun olması gerekir,çünkü istediği budur.Bugün vicdanları sızlamadan masumlara kıyanlar da haklıdır kendilerine göre.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı bize emir değil nasıl yaşamamız gerektigini söylüyor. Ben anlayabildigimi yaşıyorum yani doğru bildiğimi. Tanrı emir verse biz o emirden çıkamayız buna gücümde,aklımda yetmez, emir dediğimiz bizzat tanrı tarafından her insana açıkca beyan etmesi gerek bu açıdan adil olsun. Örneğin namaz herkez emir diyor fakat dünyanın tamamı nerde ise habersizdi birzamanlar. Ben namaz emretti diye düşünmüyorum orda yanlış anlaşılmış namaz kılanlar namazın allahın emri diye kılmalarını sorguzluk diye anlattım. Tekrarlıyım bizim yaptıklarımız emir değil seçimdir.

Emir,komut,istek ne dersek diyelim tanrı nasıl yaşamamız gerektiğini söylüyorsa,bir netlik var ve uymamız gereken kurallar var demektir.Tabi bize bunları söylerken şunu yaparsanız iyi olur,yapmasanız da olur,yapın bence demiyorsa...

Tanrı emir veriyorsa,dışına çıkabiliriz çünkü şu anda bize müdahale etmiyor.Hem daha sonra bu yaptıklarımıza yüzleşecek miyiz bilmiyoruz,çünkü bedenimiz öldükten sonra ne olacağını bilmiyoruz,zaman kaybı,bilmemize de gerek yok?? :wacko: Bence adil olmak herkesten aynı şeyleri yapmasını istemek değildir,çünkü şartlar ,zaman,durum eşit değil.

tarihinde geçerken tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratıcı bedenimiz öldükten sonra bize ne yapacak, Bunu bilemeyiz buna cevap vermek insanı yoldan çıkartır ve bizi neden yarattı ozaman sorusu sordurur. Bunlara hocalar,hacılar cevap veriyor fakat ben bu cevapları muhkem bulmuyorum. Doğada yenilenme var,yer değiştirme var, ben kendimi sadece etten,kemikten oluşan birşey görmüyorum. Onun boyu kısa bunun burnu yamuk o niye zenci beni neden erkek yarattı şu niye sakat vs vs bunları baz alarak adaletlimi tanrı diye düşünmek pek doğru değil. Benim anladığım bizler bedeni kullanarak birşeyle öğreniyor gidiyoruz. Tekrar bedenimiz olacak,mı,nasıl olacak,cinsiyetimiz olacak,mı belirsiz Bundan önce varmıydık hatırlamıyoruz beden ölümü bir sonmu bilmiyoruz. Bunları sadece konuşuyor fikir üretiyoruz fakat bana göre bunlar zaman kaybı hakkında bilgimiz olmadıgı konular asıl gayemizden uzaklaştıran konular.Yaratıcı adilmidir,bana göre adildir.

Neden yoldan çıkarır?Tanrının adaletli olduğunu nasıl anlıyoruz peki?

Bana kalırsa zaman kaybı dememeliyiz buna,çok sevdiğimiz biri öldüyse onun tamamen yok olup olmadığını bilmek isteriz ve cevabını öğrenmek de bir çok şeyi değiştirebilir.

Zülver doğayı okudu bu yaşantının doğru olmadığını anladı fakat sistemi yıkmak için denediği yol yanlış"o insanların üzerine bekçi değil sadece söyler ve yaşar" para,mal,mülk hepsi birer put bunları yılmadan sistem değişmez,onları kullanarak,ta. Tabi günümüz şartında onlar olmada hiçbirsey yapamıyoruz fakat hepsi tükenen,eksilen,değersiz olan şeyler. Zülver,in sistemi yıkması için yapması gereken bulduğu o bilgiyi insanlara paylaşmasını daha doğru buluyorum.onun gibi insanlar çoğaldıkca sistem de değişmiş olacaktır. Öte yandan kişi kendinden sorumludur.

Yaratıcı memnun olacakmı bilemem anladığım yaptığının yanlış oldugunu. Her nekadar zenginden alıp kendi için değil toplum için kullansada izin olmadan yapılmış bir olay buda iyi birşey değil. Bu durumda ben,siz bir çok insan aynı yola başvursa ülkede huzursuzluk,bozgunculuk boy gösterir keza yapmadan yaptı diyen toplumumuz var zaten...

Ben de yaptığının yanlış olduğunu düşünüyorum.Ama o kendine göre doğru olanı yaptı,hem de bizim tanımladığımız yaratıcının istediğini yaparak bu yolu seçti.Mutlak doğrudan bahsetmek bir tarafa, tanrıya göre yanlış doğru,iyi kötü var mı bilemiyoruz.O halde tanrının var olup olmaması insan yaşantısını nasıl etkiler?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...