Jump to content

Diyelim ki Allah yok !


Recommended Posts

Advanced Member sen demedin mi big bang teorisi diye..

ben de diyorum ki bunu Kur-an da diyor.

Şimdi "big bang" teorisi ile ilgili gördüğüm ayeti kerimeleri zikredeyim:

"İnkar edenler bilmezler mi ki göklerle yer bitişik idi. Biz onları ayırdık" (Enbiya, 30). Bu ayet, başlangıçta kainatın bir madde teşkil edip onun ayrılmasıyla meydana geldiğini beyan etmektedir. Big Bang nazariyesinin ifade edilmesinden 56 yıl önce (1936'da) yayınlanan tefsirinde müfessir Elmalılı M. Hamdı Yazır, bu ayeti açıklarken şöyle diyordu:

"Semavat ve arz ikisi bitişik bir şeydi, Allah aralarını ayırdı" demektir. Bu mana madde-i ula nazariyesine de temas eder (ilk madde teorisine temas eder.)3 "O yeri yayan, onda oturaklı dağlar çakan, ırmaklar yaratan ve bütün meyveleri çift yaratandır." (Rad, 3) ayetinin tefsirinde de şöyle diyordu: "Yani azgın maddesi, bed-i halkta (yaratılışın başlangıcında) suret-i icmalde yaratılmış (toplu, yoğun bir şekilde) yaratılmış olan madde-i üladan (ilk maddeden) veya ecsam-ı ibtidaiyyeden veya ecram-ı semaviyyeden (gök cisimlerinden) fasl ve fetk olunarak medd edilmiştir (ayrılıp yayılmıştır.)4

"Büyük patlama" teorisi, ilk patlamadan sonra atomların yaratıldığını, atomlardan da gaz ve toz bulutlarının yaratıldığını göstermektedir. Şu ayet açıkça bir gaz safhasından bahseder:

"Sonra (Allah 'in iradesi) duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yere: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma girin" dedi. îkisi de: "İsteyerek geldik" dediler." (Fussilet, 11) Ayette geçen duhan "toz, duman, nebülöz" safhasını düşündürmektedir.

"Büyük patlama" nazariyesinin ihtiva ettiği ve A. Ersnestein, E. Hubble, A. Lemaitre gibi bir çok bilginin ortaya koydukları "kainatın genişlemesi"ne gelince, şu ayet-i kerime ile ilgili olabilir:"Biz göğü sağlamca kurduk ve gerçekten Biz onu genişletmekteyiz." (Zariyat, 47) Ayette geçen sema (gök) sözü edilen dünya dışındaki bütün kainat demektir. Ayetteki mûsiunhem semanın genişliğini hem de Allah'ın onu genişletmekte öldüğünü ifade eder. Astronomi alimleri kainatın dış nebulelerinin, güneş sisteminden ve birbirlerinden uzaklaştıktan neticesini çıkardılar. Bu esasa göre kainat hareketsiz olmayıp, sabun köpüğü veya balonun genişlemesi gibi bir genişleme durumundadır."5

Bu keşfin en önemli bir sonucu, eski Yunan filozoflarından beri bir çok filozofun inkarına sebep olan bir dogmayı yıkmış olmasıdır. O da maddenin ezeli olduğu fikridir. Müslümanlar ise bu fikri Kur'an'a imanlarına dayanarak, başlangıçtan beri reddetmişlerdir (Tevil eden bazı İslam filozofları hariç)

Fakat görüldüğü üzere, Kur'an'da sadece bazı prensiplere işaretler vardır ki bu da arif olanlara yetmektedir. Yoksa Fen bilimlerinin detaylarının onda yer almasını beklemek abestir. Zira her şeyden önce Kur'an'in esas maksada insanlara akıl ve tecrübeleriyle kesin olarak ulaşamayacakları ilahi hakikatleri bildirmektir. İnsanların elde edebilecekleri bilgileri kendilerine bırakır. Bununla beraber bir takım prensiplere işaret etmeyi ihmal etmez. Diğer taraftan Kur'an bundan on beş asır önce yaşamış insanlarla, şimdikilere ve kıyamete kadar gelecek insanlara hitab etmektedir. Çeşitli seviyeler, bu kadarcık işarete kanaat getirmelidirler. Bu işaretler birleşerek, bu evsaftaki bir kitabın, ancak kainatın yaratıcısı tarafından gönderilmiş olduğunu ispatlarlar. Kur'an-ı Kerim'in bu kabil müteşabih ayetleri birer yıldız gibidir. Bakan herkes görebilir. Kimisi bir sarı lira gibi parlar görürken büyük teleskoplarla bakan uzmanlar, bizden milyonlarca ışık yılı ötede, güneşten bile kat kat büyük bir gök cismi olduğunu anlarlar. Önemli olan onun, bütün fanilerin üstünde herkese ışık vermesidir.

Bu keşif, son asırlardaki bazı keşifler gibi gayri Müslimlerin çalışmalarıyla oldu. Gayret gösteren bazı bilginler Allah'ın bu sırları açmasına sebeb oldular. Bunların bazıları belki yaratıcıya da inanmıyorlar. Bazıları ise Kur'an'a ve Son Peygamber (as.)'e inanmıyorlar. Sanki Kur'an, bu duruma da işaret ederek, Allah'ın bu hakikatlere muvaffak kıldığı azimli ilim sahiplerini Kur'an'a inanmaya davet etmek üzere:"(Kur'an'ı) inkar edenler bilmezler mi ki göklerle yer bitişik idi, Biz onları ayırdık" buyurmaktadır. Vallahu teâla alem.

Enbiya/30 ayetinde geçen ”Göklerle yerin başlangıçta yapışık/bitişik olduğu ve sonradan tanrı tarafından birbirinden ayrıldığı” ifadesini modern bilimin Big Bang Kuramı ile ilişkilendirmek gerçekten de maharet ister.

Yukarıya alıntıladığımız mucize yalanı metninde kabul edilen şudur:

  • ”Gerçekten de Big Bang’in ilk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir noktada toplandığını görürüz. Diğer bir deyişle herşey, hatta henüz yaratılmamış olan “gökler ve yer” bile bu noktanın içinde, birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumdadırlar.”

Demek ki ayette hangi iki cismin başlangıçta bitişik olduğunun ve sonradan ayrıldığının hiçbir önemi yok. Örneğin ayette ”Ay ile Dünya bitişikti” veya ”Ağaçlarla kuşlar bitişikti” veya “herhangi iki cisim bitişikti ve sonradan ayrıldı” yazmış olsaydı mucize yalancıları aynı mantıkla bunu yine ‘big bang’e işaret olarak yorumlayacaklardı; ne de olsa patlayan noktada evreni meydana getiren bütün maddeler toplanmıştı.

Ayrıca mucize yalancıları, diğer birçok mucize reddiyesinde de değindiğimiz gibi Kuran’da geçen ”yer” kelimesinin “üstünde yaşadığımız Dünya” anlamına geldiğini savunuyorlar (örn. bkz. Yedi Kat Yer ve Yerküre’nin Katmanları).

”Gökler” sözcüğünün de -hangisi işlerine gelirse- bazen ”evren/kâinat” bazen de ”Dünya’nın göğü/atmosfer” anlamına geldiğini iddia etmekteler (örn. bkz. Yedi Kat Gök ve Atmosferin Katmanları).

Burada ”gökler”den hangisinin kastedildiğini somut olarak açıklığa kavuşturma zahmetine girmemişler. Kastedilen eğer Dünya’nın göğü yani atmosfer ise bunu ‘big bang’a bağlamak zaten gülünç olur. Nitekim Dünya’nın atmosferi ‘big bang’den milyarlarca sene sonra oluşmuştur.

Ama ”gökler”den kastedilen eğer ”evren/kâinat” ise evren ile Dünya’nın başta bitişik olduğu ve sonradan birbirinden ayrıldığı gibi saçma birşey hayal etmemiz gerekir. Dünya’nın koskoca evrende herhangi bir toz taneciği olduğu gerçeği bilinmiyorken ve bütün kâinat, üstünde yaşadığımız Dünya’dan (Yerküre’den) ve bu Dünya üzerine kurulmuş göklerden ibaret sanılıyorken böyle bir ifade anlamlı olabilirdi. Fakat günümüzün bilgisi açısından bu iddiayı koyabileceğimiz bir yer yok. Hele hele bu iddiayı Big Bang Kuramı ile bağdaştırmak saçmadır.

Big Bang Kuramı’na göre patlamadan bu yana 13,7 milyar sene geçmiştir. Yer’in yani Dünyamızın yaşı 4,5 milyar senedir. Arada 9,2 milyar senelik bir zaman farkı vardır. Bu durum ve şu anda gözlemleyebildiğimiz evren dikkate alındığında Dünyamızın bu evrende önemsiz bir konumda bulunduğu görülecektir. Ayrıca aradaki zaman farkı göz önünde bulundurulursa “gök ile yerin bitişik olması” tezinin ne kadar saçma olduğu ortaya çıkacaktır.

Yerin ortaya çıkabilmesi için 9,2 milyar sene geçmesi gerekmiştir. Şayet ”gökler” ile kastedilen evren/uzay ise yer uzaya bitişik olmamış, onun içinde yer almıştır. Elbette yerküre merkezli düşünen ve modern bilimden habersiz Kuran yazarlarının bu farkındalıkta olmaları beklenemez.

3. Eski Yaratılış Efsanelerinde ”Göklerle Yerin Ayrılması”

Evrenin varoluşunda bir aşama olarak ”yer ile göğün ayrılması” birçok eski yaratılış efsanesinde yer almaktadır.

Çok tanrılı Sümer Mitolojisi’nde bu anlatım şöyle geçer:

  • Gılgamış Destanı – S.Noah Kramer, Tarih Sümerde BaşlarAdı yokken göğün daha
    Yerin daha adı yokken
    Babaları okyanustan
    Anaları Ki-ama-t kargaşasına
    Sular karışıp bir oluyordu.

    Gök, yerden ayrıldıktan sonra
    Yer, gökten ayrıldıktan sonra
    İnsanın adı konduktan sonra
    An, göğü alıp götürdükten sonra
    Enlil, yeri alıp götürdükten sonra.

Sümerler’den sonra Babil Yaratılış Efsanesi Enuma Eliş’te de bu inanç yer almaktadır. “Başlangıçta tatlı su, tuzlu su, sis ve bulut karışımından oluşan bir karmaşa (kaos) vardı. O zaman henüz tanrılar bile yoktu. Tanrılar bu kaosa bir düzen vermek için geldiler ve yapışık olan yer ile göğü ayırdılar” denilmektedir. Ancak efsanenin Babil anlatımında Sümer Tanrısı Enlil’in yerini Babil Tanrısı Marduk almaktadır.(1)

Eski Mısır Mitolojisi’nde ilk tanrı Atum‘un oğlu Şu, Yer’le göğü birbirinden ayırandır. Şu‘nun (kendi kızkardeşinden yaptığı) çocukları olan Nut göğü, Geb de yeri temsil eder. (2)

Aynı olgu Tevrat’ta şu şekilde yer almaktadır:(3)

  • Tanrı “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu.
  • Ve öyle oldu; Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
  • Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

Görüldüğü üzere, ”yerle göğün birbirinden ayrılarak yaratılışı” en eski medeniyetlerin mitolojilerinden çıkmış ve birbirinden iktibas edilerek, zamanla evrimleşerek Tevrat’a oradan da -muhtemelen- Kuran’a geçmiştir.

4. Sonuç

Enbiya/30 ayetinde geçen “göklerle yerin ayrılması” hikayesi modern Big Bang Kuramı ile hiçbir şekilde ilişkilendirilemez; aksine bu kurama ters düşmektedir.

Çünkü ”yer” büyük patlamadan milyarlarca sene sonra oluşmuştur.

Bununla birlikte ”göklerle yerin ayrılması” efsanesi Kuran öncesi varoluş mitolojilerinde de geçmektedir. Ufak bir tarihi araştırma bile bu ayetin ancak günümüzün bilimi ile keşfedilebilmiş olan yepyeni bilgilere mucizevi bir şekilde işaret ettiğini değil aksine tarih boyunca medeniyetlerin birbirine aktarageldiği bir efsanenin tekrarı olduğunu gösterecektir.

Dipnotlar

(1) bkz. Enuma Eliş – Almanca

(2) bkz. Kratz/Spieckermann: Götterbilder, Gottesbilder, Weltbilder; 1. Cild, Sayfa 20

(3) Tevrat, Yaratılış 1 /6-8

www.mucizeyalanlari.com sitesinden alınmıştır

tarihinde Zavallı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 223
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

töz dediğin allah oluo zaten .....yahut tanrı....

adını deiştiriosunuz sadece....ha tanrı demişin - allah demişin - god demişin ha TÖZ demişin...

farkeden ne ?

TÖZ deyince daha mı bi VAMIŞ gibi gelio sizlere ?

OLMUO KARŞİM :). Yahu hiç mi ontoloji okumadınız? Töz.arkhe başlangıç ilk olan.Madde de dersin ruhda dersin ne dersen de orası beni ilgilendirmez senin felsefen neyse o töz odur.

Bu kadar saldırgan olma sebebinizi anlamadım.

Neyse anlaşılan yanlış bir siteye geldim ben sartrenin dediği gibi tanrının -hadi senin dediğin gibi olsun ''tözün''- yokluğuna iman etmiş siz postmodern ateistleri kendi haline bırakayım.Ateistin yobazı hiç çekilmiyor çünkü.

Link to post
Sitelerde Paylaş

OLMUO KARŞİM :). Yahu hiç mi ontoloji okumadınız? Töz.arkhe başlangıç ilk olan.Madde de dersin ruhda dersin ne dersen de orası beni ilgilendirmez senin felsefen neyse o töz odur.

Bu kadar saldırgan olma sebebinizi anlamadım.

Neyse anlaşılan yanlış bir siteye geldim ben sartrenin dediği gibi tanrının -hadi senin dediğin gibi olsun ''tözün''- yokluğuna iman etmiş siz postmodern ateistleri kendi haline bırakayım.Ateistin yobazı hiç çekilmiyor çünkü.

:)

TÖZ: Spinoza'nın tanımı ile"Varoluşu için başka bir şeye gereksinme duymayan şey.

http://www.nedirnedemek.com/t%C3%B6z-nedir-t%C3%B6z-ne-demek

e bu tanım - allah - tanrı - god ile bire bir AYNI ?

allah ezeli ve ebedidir....doğmamıştır - doğurmamıştır...vs.vs.vs

Link to post
Sitelerde Paylaş

:)

TÖZ: Spinoza'nın tanımı ile"Varoluşu için başka bir şeye gereksinme duymayan şey.

http://www.nedirnede...r-töz-ne-demek

e bu tanım - allah - tanrı - god ile bire bir AYNI ?

allah ezeli ve ebedidir....doğmamıştır - doğurmamıştır...vs.vs.vs

Buram buram yobazlık kokuyor mesaj.

Carl saganın garajındaki ejderdir belki de?

Neyse ya boşverin siz tözü mözü ontolojiyi felan. tanrı yok, din yok, ateizm çok güzel-havalı,düşünmeye gerek yok islamı yerme ile devam edin siz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli kardeşim

Advanced Member ..

Öncelikle senin de dediğin gibi Big Bang ı bende Kur'an-ı Kerim de tasdik ediyor..

AZAP RÜŞVET KONUSUNA GELİNCE

Ceza ve ödülün rüşvet ve umutsuz bir korku şeklinde takdim edilmesi yanlış olur. Ödülve ceza, insanın terbiyesinde ve gelişiminde sadece bir teşvik ve dizayndır. Yani insanın kamil makamlara ulaşmasında bir dinamik, bir teşviktir. Bu beşeri sistemlerde de aynıdır.

Okulda başarılı ve çalışkan olan öğrenciye yıldızlı pekiyi vermek, tembel ve başarısız olan öğrenciye de zayıf notu vermek aynı maksada matuf şeylerdir. Ödül ve ceza olmasa çalışkanlık ile tembellik arasındaki fark temyiz ve tefrik edilemeyecek. Bu durumda, yani öğretmenin çalışkan ile tembel talebeyi aynı kefeye koyması bir haksızlık ve zulüm olur.

İkincisi, Allah’ın iki türlü isim silsilesi vardır. Biri cemal silsilesi, diğeri ise celal silsilesidir.

Cemal silsilesinde lütuf, ikram, şefkat, nur, ihsan, af, hüsün gibi manalar hükmeder. Aynı şekilde bu manaların her dairede tecelli ve taallukları vardır.

Mesela, insanın kalp dairesinde reca ve ümit olarak, terbiye dairesinde mükafat ve ödül olarak, ahiret dairesinde cennet ve nur olarak tecelli eder.

Celal silsilesinde ise kahır, intikam, ceza, nar, azamet, kibriya gibi manalar hükmeder. Aynı şekilde bu manalar mahlukat dairelerinde de tecelli ve taallukları vardır.

Mesela, insanın kalp dairesinde haşyet ve korku olarak, terbiye dairesinde mücazat ve ceza olarak, ahiret aleminde ise cehennem ve nar olarak tecelli eder.

Yani cennet ve cehennem sadece bir ödül ve ceza manası ile bakmak yanlıştır. Cennet ve cehennemin Allah’ın isimlerine ayna ve mazhar olmak gibi çok önemli vazifeleri de vardır.

Üstad Hazretleri bu hakikate şöyle işaret ediyor:

"Bu iki sıfatın Lafza-i Celalden sonra zikirlerini icap eden münasebetlerden birisi şudur ki:"

"Lafza-i Celalden, celal silsilesi tecelli ettiği gibi, bu iki sıfattan dahi cemal silsilesi tecelli ediyor. Evet, herbir alemde emir ve nehiy, sevap ve azap; terğib ve terhib, tesbih ve tahmid, havf ve reca gibi pek çok füruat, celal ve cemalin tecellisiyle teselsül edegelmektedir."
(1)

Üçüncüsü insanların ödül ve cezadan soyut olarak yaşamasının imkansızlığı kan ve gözyaşlarından anlaşılmaktadır.Yani insanoğlu nihayetsiz hayra kabiliyetli olduğu gibi nihayetsiz şerre de kabiliyetli olarak yaratılmıştır. Bu kabiliyeti de ödül ve ceza manasını zaruri bir şekilde iktiza ediyor. Şayet ceza olmasa dünyada hayat ve yaşam diye bir şey kalmaz herkes herkesin hakkına mütecaviz olur. Zalim, cani ve sapkın insanların çokça bulunması meselemizi kati olarak ispat ediyor. Ödül ve ceza manasına karşı olmak hayali ve fantezi olan hümanizmin bir hezeyanıdır.

******

Önce ifadenin saçmalığını gör: Allah'ı inkar eden bir insan isterse melek gibi olsun zaten cehennemlik, "...bunların yanında küfür ahlaksızlık var ise" ne demek?

Bu cümlenden müsliman iken islamı araştırmadığın belli oluyor. Çünkü cennet ve cehennemin katları, dereceleri vardır..

burada her iyi müslüman yüksek dereceli cennetlere kötü hayatı kötülüklerle geçmiş birisi ise düşük dereceli cennete gidecektir.

ancak iyi hristiyan, yahudi,ateist,vs... cehennemin iyi olan (daha az azap çekilen ) yerlerine gidecektir...

Ateistler her pisliği yapar anlayışına gelinirse ;düşünsene sonsuza kadar yok olacaksın bu anlayışla hareket eden bir insan ile, yaptığım en küçük günahın bile cezası olacak diyen birinin davranışlarında elbette farklılıklar olacaktır..

arkadaşım son cümlelerinde söylediklerin tamamen saçma git bu masalları islami forumlarda senin gibi tiplere anlatım birbirinizin imanına cila sürün.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buram buram yobazlık kokuyor mesaj.

Carl saganın garajındaki ejderdir belki de?

Neyse ya boşverin siz tözü mözü ontolojiyi felan. tanrı yok, din yok, ateizm çok güzel-havalı,düşünmeye gerek yok islamı yerme ile devam edin siz.

neresinde yobazlık ? allah dememde mi ? tanrı dememde mi ?

TÖZ nedir ? sen anlat hele bir de ? TÖZ ile neyi kanıtlamak derdindesin ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrının özü, varolması yani varlığıdır.Olması zorunlu olanın olmaması imkansızdır.

''Tanrı tözdür,kendi içinde varlığını sürdüren ve ancak kendi içinde tasarlanıp ortaya çıkmış mutlak varlıktır'' der spinoza öğretisi.

Buram buram yobazlık kokuyor mesaj.

Carl saganın garajındaki ejderdir belki de?

Neyse ya boşverin siz tözü mözü ontolojiyi felan. tanrı yok, din yok, ateizm çok güzel-havalı,düşünmeye gerek yok islamı yerme ile devam edin siz.

Neden zorunlu diye sorulduğunda, çünkü tözdür dediniz. İletileriniz şunları anlatıyor.

- Tanrı vardır.

- Kendiliğinden vardır.

- Çünkü tözdür, yani varlık cevherinin kendisidir.

- Bu yüzden olması zorunludur.

- Yani vardır.

Tanrı vardır -> çünkü vardır. Doğru mudur?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neden zorunlu diye sorulduğunda, çünkü tözdür dediniz. İletileriniz şunları anlatıyor.

- Tanrı vardır.

- Kendiliğinden vardır.

- Çünkü tözdür, yani varlık cevherinin kendisidir.

- Bu yüzden olması zorunludur.

- Yani vardır.

Tanrı vardır -> çünkü vardır. Doğru mudur?

Doğrudur sayın hakim,

Bu arkadaş aklı sıra tanrıyı bir, "aksiyom/belit" olarak konumlandırmaya çalışıyor..,

Kale boş nasılsa :)

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
name='bir_akil_insan' timestamp='1404689834' post='1185351']

Neden zorunlu diye sorulduğunda, çünkü tözdür dediniz. İletileriniz şunları anlatıyor.

- Tanrı vardır.

- Kendiliğinden vardır.

- Çünkü tözdür, yani varlık cevherinin kendisidir.

- Bu yüzden olması zorunludur.

- Yani vardır.

Tanrı vardır -> çünkü vardır. Doğru mudur?

[/b]

Tanrı tözdür,kendi içinde varlığını sürdüren ve ancak kendi içinde tasarlanıp ortaya çıkmış mutlak varlıktır.Töz,kendi içinde kuruludur ve onun mahiyeti varoluşunu içerir.Bu varoluş ebedidir.Çünkü ebediyet mutlak olarak konulmuş olan varoluşun kendinden başka bir şey değildir.Aynı sebeple töz sonsuzdur.Sonlu varoluş içinde daima bir olumsuzlama barındırır.''Her sınırlama bir yoksamadır.'' Buna karşın töz ''kendi kendinin evetlemesidir.'' İiçinde hiçbir yoksamayı barındırmaz bu nedenle sonsuzdur.Tözün,sadece bir varlık tarzı olarak sonsuz olduğunu söylemek yeterli değildir,bütün varlık tarzlarına aften sonsuzdur.Töz,sonsuz sayıda niteliğie sahiptir ki onlardan her biri ebedi varlığını ifade eder.Bu şekilde tanımlanan tözü tanrı olarak adlandırırız.Başka bir ifade ile tanrı, bütün tasarımları aşan mutlak bir varlıktır.Spinoza sonsuz sayıdaki modilerin tözün içinden mutlak zorunlulukla ortaya çıktığını söylemektedir.

Nasıl ki tanrı kendi varlığının nedeni ise bizim varlığımızında nedenidir.Varlıkların oluşmasına neden olan zorunluluğun gücü nedeniyle tabiatta rastlantısal hiçbirşey yoktur.Reel varoluşundan sıyrılmış diyebileceğimiz hiçbir mümkün varlık mevcut değildir. Belitmiş aksiyommuş.Postmodernateist önermelerini merak ediyorum ben asıl.Tanrı yoktur çünkü tanrı yoktur.Töz yoktur çünkü töz yoktur.

Kafanız o kadar teist inançlarla bulanmış ki ''tanrı'' kavramını bu inançlar içine sığdırıp bırakacak kadar aciz konuma düşmüşsünüz.Töz diyorum tanrı diyorum adamın aklına islam tanrısı geliyor gelmiyorsa benim hatam yanlış yaklaşıyorum olaya her neyse sizlere de hak vermiyor değilim nevrozlara dönüşmüş bu halleriniz.Bu da son mesajım olsun sağlıcakla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı tözdür,kendi içinde varlığını sürdüren ve ancak kendi içinde tasarlanıp ortaya çıkmış mutlak varlıktır.Töz,kendi içinde kuruludur ve onun mahiyeti varoluşunu içerir.Bu varoluş ebedidir.Çünkü ebediyet mutlak olarak konulmuş olan varoluşun kendinden başka bir şey değildir.Aynı sebeple töz sonsuzdur.Sonlu varoluş içinde daima bir olumsuzlama barındırır.''Her sınırlama bir yoksamadır.'' Buna karşın töz ''kendi kendinin evetlemesidir.'' İiçinde hiçbir yoksamayı barındırmaz bu nedenle sonsuzdur.Tözün,sadece bir varlık tarzı olarak sonsuz olduğunu söylemek yeterli değildir,bütün varlık tarzlarına aften sonsuzdur.Töz,sonsuz sayıda niteliğie sahiptir ki onlardan her biri ebedi varlığını ifade eder.Bu şekilde tanımlanan tözü tanrı olarak adlandırırız.Başka bir ifade ile tanrı, bütün tasarımları aşan mutlak bir varlıktır.Spinoza sonsuz sayıdaki modilerin tözün içinden mutlak zorunlulukla ortaya çıktığını söylemektedir.

Nasıl ki tanrı kendi varlığının nedeni ise bizim varlığımızında nedenidir.Varlıkların oluşmasına neden olan zorunluluğun gücü nedeniyle tabiatta rastlantısal hiçbirşey yoktur.Reel varoluşundan sıyrılmış diyebileceğimiz hiçbir mümkün varlık mevcut değildir. Belitmiş aksiyommuş.Postmodernateist önermelerini merak ediyorum ben asıl.Tanrı yoktur çünkü tanrı yoktur.Töz yoktur çünkü töz yoktur.

Kafanız o kadar teist inançlarla bulanmış ki ''tanrı'' kavramını bu inançlar içine sığdırıp bırakacak kadar aciz konuma düşmüşsünüz.Töz diyorum tanrı diyorum adamın aklına islam tanrısı geliyor gelmiyorsa benim hatam yanlış yaklaşıyorum olaya her neyse sizlere de hak vermiyor değilim nevrozlara dönüşmüş bu halleriniz.Bu da son mesajım olsun sağlıcakla.

Bilinmezlerin yarattığı korkuların üstünlerde can bulması, üstünleri rahatlatma amaçlı ritüellerin dinlere dönüşmesi, dinlerin kendi tanrılarını icat etmesi ve medeniyetin ilerleyerek dinlerin masallar olduğunun ortaya çıkması ile tanrıların dinlerden soyutlanması aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Dinler kalmadığında ya da elle tutulur bir tarafları olmadığı görülmeye başlandığında, tanrılara işsiz kalmamaları için yeni kimlikler, yeni görevler ve yeni bağlamlar uydurulmaya başlanmış. İslamın tanrısı emekliliğini ilim diyarlarında geçirirken, diğerleri de kendilerine uygun mekanlar seçmişler.

Bakın: konuya tanrı şöyledir diye başladığınızda, eğer bu bir eleştiri veya sadece tanımlama değilse, söylediğiniz herhangi birşeyin önemi yoktur. Çünkü tanrı dediğiniz, yukarda anlattığım gibi masallardan süzülüp gelen bir figürdür. Onu hangi dinden koparmış ve yeni görev, yeni tanımlar vermiş olursanız olun, onun kaynağı masallardır.

Şunu savunduğunuza inanabilirsiniz: Ben dinlerle ilintili bir tanrıya inanmıyorum, varoluşun kendi içinde bir bütün olduğunu ve varlığın zaten tanrının kendisi olduğun düşünüyorum.

Basit bir soru belki sizi kendinize getirebilir: Bir tanrı veya varlık cevheri olduğu inancını nerden aldınız?

Bu inancı doğadan aldıysanız, felsefenizin madde ile kesiştiği nokta neresidir? Yani cevhere ulaşmak için fiziksel dünyadan, düşünsel dünyaya geçiş yaptığınız nokta neresi? Çünkü bu noktayı biliyorsanız, tanrı ya da tözden maddeye dönüş yolunu da biliyorsunuz demektir, bu durumda, bu eğer tekrar edilebilir bir yol ise en azından bilimde çığır açacağınızın farkında olmalısınız.

Bu inancı dinlerden aldıysanız, dinlerin masal olduğunu anlayıp da tanrı korkularından kurtulamayanlar gibi ilime, yani gözünüzün önündeki zırvaları soyutlayarak kendi içlerinde tutarlı yeni anlamlar türetme çabalarına daldığınızın farkında mısınız?

Bunları saldırmak amacıyla söylemiyorum. Amacım felsefe yapmak da değil, çok anladığım işler değildir. Sadece size şunu hatırlatmaya çalışıyorum: bilinen bütün tanrılar masallarında fiziksel evreni sahiplenmiş, onunla etkileşmiş, onu yaratmış, şekillendirmiştir.

Siz, eğer tanrı kavramı ile bu tanrılardan hiçbirini kastetmiyorsanız, dinleri reddettiğiniz halde onların kalıntısı olan bir yaratıcı/tanrı/varlık/töz kavramı peşinde olmanızın nedeni nedir? Bunlardan en az birini sahipleniyorsanız, onu masallarından koparıp, asla ulaşılamayacağı ve sorgulanıp, zarar verilemeyeceği kadar uzaklara soyutlamanızın nedeni nedir? Bunlardan hiçbirini sahiplenmiyorsanız, evreni yaratmış, onunla etkileşmiş hiçbir tanrı/töz fikrini kabul etmiyorken, tanrı/töz/yaratıcı kavramını nerden buldunuz?

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Vahşi misin nesin....seni adam yerine koyup insan gibi cevap verip duruyorlar sense yok zavallılar yok iki ayaklı şeytanlar yok akılsızlar saydırıyorsun...aslında hata yapıyorlar çünki anlama kapasiten anlatılanları anlamaya yetmiyor belliki...senin gibi cevap verelim... Zavallı iki ayakli akılsız bir düşün bakalım...diyelimki allah var peki bu allah neden müslümanlardan nefret ediyor...bak bakalım dünyaya fakirlik içinde yüzen hep cahil çöl iklimlerine esir bakımsız hiç bir şey görmemiş mal mal yaşayanlar neden hep müslüman...birbirlerini yüzyıllardır kesip duran insanlar neden hep müslüman..neden israil 4 kez tüm araplarla savaşıp hep kazandı...allah neden meleklerini göndermedi müslolara yardıma...aç bak bakalım kurana o değiştirildiğini iddia ettiğin tevrat için ne diyor...tevratı tasdik ediyoruz diyor daha doğru bir kitap yok diyor....enfal süresini oku geleceği bilmediğini kabul ediyor...o çok adaletli büyük dinin köleliği kaldırmıyor..sex kölesi cariyeleri ganimet kabul ediyor...o yüce dinin 8 10 yaşındaki çocukları morukların koynuna sokuyor...akılsız herif yıldızların dünyaya döküleceğini bizim de onlarla şeytan taşlayacağımızdan bahsediyor sen nasıl bir adamsınki buna inanabilirsin...bitmedi....allah dediğin kabedeki ay tanrısı...aslında putperets olduğunuzdan bile haberin yok sen allah inancını muhammedmi getirdi sanıyorsun ...muhammedin babasının adı ne ???? Abdullah ..yani allahın kulu demek...islam öncesi ay tanrısı senin allah dediğin minarelerdeki hilal ay nerden geldi sanıyorsun....diğer dinler semavi olarak kabul etmez islamı putperest dindir...salak salak ayet asma ...ayetlerle döverler seni burda...zavallı dediğn insanlar senden 40 kere daha iyi bilir islamı..... Neymiş cehennemde yanacakmışız ....eğer tanrı varsa eminim böyle aptalca sapıklıktan geçilmeyen vahşi ilkel bir dine nasıl inandın deyip sizi atacak cehenneme

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah inancı müslümlerin savunacakları en iç en son kaledir. Bu inancı yerle bir etmeden islamı çökertemezsiniz. Müslümler her şeyden vazgeçebilirler. Hadisleri inkar etmek zaten onlara çok kolaydır. Kuranlarını savunurken daha büyük direnç gösterirler. Fakat duruma göre, kanıtlamanın gücüne göre, onu da allahın göndermediğini kabul edebilirler. Yine kanıtın gücüne göre peygamber dedikleri adamların kafalarından allah böyle diyor dediklerini de kabul edebilirler.

Bütün bu siperleri terkedip en iç kaleyi savunmaya kadar çekilebilirler. O en iç en son kale, allahtır.

Artık allahı savunma konusunda canlarını dişlerine takarlar. Bu konuda geri adım atmazlar. Gerçi bu konuda bile geri adım atanları çok gördük. Fakat bu adımlar iki geri bir ileri şeklinde ya da bir geri iki ileri şeklindedir. Allah yoktur demeye yanaşmazlar. Çünkü artık ellerinde savunacak hiç bir şeyleri kalmıyor. Bu son kale ve son sancak.

O yüzden islamın kalbine, yani allaha ilişmeyen her türlü agnostik, deist, panteist tavırlar islamın gerçek anlamda karşıtı değil, savunucusu, yardımcısı ve destekçisidir. İslamın kalbine indirilmeyen, indirilmekten kaçınılan her darbe, islamın hayatta kalmasına yardım eder.

Allah yoktur. İslama karşı bunu savunmadan hiç bir başarı elde edemezsiniz. Bu insanlık mikrobu, beyinleri zombiye çevirmeye devam eder. Bu zombiyi tam beyninden veya bu vampiri tam kalbinden vurmak gerekiyor. Aksi halde bu vahşi mikrop, insanlığın tüm değer ve erdemlerine çirkin vahşi saldırılarını düzenlemeye, insanlığı katletmeye devam edecektir. Allahı var kabul etmek, islamın tüm cinayetlerine ortak olmaktır. Bu böyle biline...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı tözdür, kendi içinde varlığını sürdüren ve ancak kendi içinde tasarlanıp ortaya çıkmış mutlak varlıktır.

Millet, ömrünüzde duyup duyabileceğiniz en saçma laf salatası budur. Bundan daha saçmasını duyamazsınız. İşte müslümlerin imza attığı en saçma hezeyan. Bunu bir kenara not edin. Bu kadar saçmasını bir daha zor duyarsınız. Vay müslümler vay... Bu hallere kadar düştünüz... Demek kendi kendine bir şey olmazdı ha... :lol: :lol: :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Millet, ömrünüzde duyup duyabileceğiniz en saçma laf salatası budur. Bundan daha saçmasını duyamazsınız. İşte müslümlerin imza attığı en saçma hezeyan. Bunu bir kenara not edin. Bu kadar saçmasını bir daha zor duyarsınız. Vay müslümler vay... Bu hallere kadar düştünüz... Demek kendi kendine bir şey olmazdı ha... :lol: :lol: :lol:

Kendi içinde tasarlanmış

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi kendine oluşmuş! :lol: :lol: :lol:

Ne armut piş ağzıma düşçü bu müslümler yahu! Allahları bile kendi kendine oluşuyor armut gibi yattıkları yerde ağızlarına düşüyor!!! :D Ondan sonra da dört dönüm bostan, yan gel yat osman! Kafirler bilimi teknolojiyi çalışsın bulsun, bunlar yattıkları yerden yok kıblematik, yok zikirmatik, yok ezan okuyan saat, yok kuran okuyan kalem... :D Bir de vekaleten namaz kılan oruç tutan robot yapsalar bunlara süper olacak!

"Benim robot 365 gün 12 ay oruç tutuyo! Çok süper! Cennette altın kaplama köşk, içinde yetmiş huriyle tapulu, garanti!"

"Ohoo, benim robot onu zaten yapıyo da, bir şarjda tam beşyüz rekat namaz kılıyo! Şarjı çok gidiyo! Çok da hızlı şarj oluyo! Yarım saat sonra şarj dolu, namaza devam! Gavur yapıyo abi!"

"Hee laaa! Yazık kafirler ne çalışıyo! Japonyadan çekik gözlü cariye ısmarladım! Sana da getirtelim! Cillop, cillop! Yeme de, silikondan yapılma, ısırdın mı tamiri zor oluyo, devrelerine su kaçıyo, yanında yat!"

"Ben cariyeleri Çinden getirtiyom, hem yarı fiyatına, hem onlar da çekik gözlü. Azıcık silikonları sert ama taş gibi hatunlar işte, daha iyi!"

"Yok abi, Japon malından şaşmayacan!"

Hayatları beleş koalaların! Koala nedir gogıldan bakın. Ben söylersem olmaz şimdi...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Advanced Member

cevabını daha alamadım ???

ben evreni aşağıda verdiğim 4 maddenin içinden birisinde oluştuğunu düşünüyorum sende bu görüşe katılıyorsan hangisi oldugunu söyler misin ?

Birincisi: “Evcedethü-l esbab” Yani, “Esbab bu şey’i icad ediyor.”

İkincisi: “Teşekkele binefsihi” Yani, “Kendi kendine teşekkül ediyor, oluyor, bitiyor.”

Üçüncüsü: “İktezathü-t tabiat” Yani, “Tabiîdir, tabiat iktiza edip icad ediyor.”

Dödüncüsü: Bir Kadîr-i Zülcelal’in kudretiyle icad edilir...


Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...