Jump to content

Ateizm ne işe yarar?


Recommended Posts

  • İleti 591
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Dış dünyada renk olup olmadığını anlamak için insan zihninden bağımsız bir dış dünya modeli olması lazım elimizde. Böyle bir model olmadığına göre...

Kırmızı dediğimiz nesne neden kırmızı dediğimiz ışığı yansıtıyor da diğerlerini emiyor? Neden nesneler ışığı farklı farklı yansıtıyor?

İyi bir soru, ama yeri burası değil.

http://www.ateistforum.org/index.php?showtopic=58768

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaten elimizde öyle bir model var. Ona da bilim diyoruz.

Örneğin bize göre madde katıyken bilim %99'u boşluk diyor. Biz radyo dalgalarını göremezken bilimsel araştırmalar yapılıyor bu dalgaların üzerinde. Bilim tat diye bir kavramı kabul etmiyor.

Nasıl ki ekşiliğin maddi bir gerçekliği yok, rengin de yok. Biz de bunu beyinden bağımsız ölçüm araçlarıyla anlıyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oysa sana ağır ağır ye dedik ama, gene boğazına kaçırmışsın.

Sen ve senin gibilerin yaptıkları insanları ötekileştirmektir. Sizin gibi düşünmeyenleri saçmalamakla suçlamak, herşeyi kendinin doğru bildiğini sanmak, doğru olabileceğini sorgulamamak, yaftalamak. Bunlarında ilerisine gidip mal, salak, cahil, öküz, embesil gibi ithamlarda bulunmak .

Bırakın bu tür yaklaşımların düşünen, sorgulayan bir insanı ateist yapabileceğini senin gibi yobaz ateistler insanları müslüman yapar.

Bilim adamları şayet derse ki; Yok olmaz öyle şey! saçmalık! hayal ürünü.. O zaman kimse birşeyi araştırmaz, bilim de bugünkü seviyelerine gelemezdi.

Çok şükür bir takım yobaz ateistler gibi olan bilim insanları yok.

Bilim bu şekilde işlemez işleyemez.

İlk önce hayal etmekle başlarsın olaya. Hayal insanı düşündürür düşünmek sorgulamayı beraberinde getirir sonra sorgulamaya başlarsın...

Sorgulamak hipotezleri teorileri geliştiririr.

Nitekim Einstain'ın bir sözü vardır. "Herşey hayal etmekle başlar"

Kimbilir belkide bizim bu tartıştığımız konuları okuyan biri ileride evrimi çok daha sağlam temellere dayandırır yada tam tersi yerle bir eder?

Bilim birşeyin aksi ispatlanıncaya kadar onu doğru sayar. Bu bağlam da bilimin bir dini olsaydı agnostik olurdu.

Bilim de bilim lülülü diye saçmalayan yobaz ateistlere ayrıca duyrulur.

Önce ithamlardan başlayalım. Sen bu konu boyunca attığın iletilerdeki ithamların, küfürlerin bir dökümünü yapsana bakalım. Benim en son hatırladıklarım "cahil beyinsiz" ve "cahil adam"..Şimdi, sen bunları yazmışken, kalkıp hangi yüzle beni bununla itham edebiliyorsun? Biraz adap, biraz yüz yahu..

Bilim bu şekilde işlemezmiş. Hayal etmekmiş.

O zamaan;

İnsanların neden kanatları yok?

Ağaçların neden ayakları yok? Yoktan da öte: Getirin bana fosilleriniii

Gözünden şimşek çıkan,

Osuruğu zehirli olan,

İkişer üçer tane beyni olan hayvanlar neden yok..?

Kıçımızdan neden alevler çıkmıyor?

...hayal, hayal de..sınırı nerde çekiyorsun cavalry? Hayal vardır, bir de bokunu çıkartmak vardır. Hayal de bir yere kadar be adam.

Sen bokunu çıkarttın. Biz de onu söylüyoruz. Nereye kadar hayal!

Böyle çalışmaz dediğin bilimin senin bahsettiğin konular üzerine makaleleri nerede? Var mı bir tane?

Hakemli journallarda? Pubmed'de?

Hem, sen hayal mayal etmiyorsun ki be adam! Resmen dayatıyorsun. Kıçından birşey uydurup sonra o uyduruğun hesabını evrimden soruyorsun!

Evrimin de saçmalıkları var, evrimin de açıklayamadıkları var diyorsun.

Uydurduğun hayalleri evrim açıklayamıyor diyorsun.

Farkında mısın yaklaşımın hep "o niye olmamış, o zaman bu niye olmamış, şu niye öyle gelişmemiş şeklinde"

Anladın mı? Sen niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olan hayaller kuruyorsun. En sonunda da kıçında patlıyor.

Darwin gözlemleri ve varolan fenomenler üzerinden mi hareket etmiş, yoksa; Galapagos İspinozlarının kıçından niçin alev çıkmıyor, bu ağaçlar neden koşmuyor diyerek mi işe başlamış. Kuramını geliştirmiş.

Biraz akıl, az biraz "izan" ihsan eylesin yüce zeus sana.

Çok basit sığ ve yüzeysel bir cevap.

Evrimi cidden asıl sen anladığına eminmisin? Evrim de herşey mümkündür. Evrim pekala başka bir gezegen de azot soluyan sıvı metan içen canlılar olabilir der.

Şu cevabından sonra cevap bile vermeye gerek yoktu ama devam edelim...

Ağaçlarında kolları olabilirdi kendisini yemeye çalışan hayvanları tokatlardı ne güzel.

Yapma Cavalry, kaypaklık ediyorsun Cavalry..Basit ve sığ değil. Arif olan anlar bu cevabı. Üzerine üstlük bak hemen altında nasıl devam ediyor. Kafan almadığı için peşisıra ne yazmışız: "yine de bir kez daha en baştan anlatalım".sonra da ne geliyoor: "Zürafa ve gırtlak siniri" Kafası almayanlar için daha detaylı bir örnek. Ama cavalry bu noktaya hiç değinmiş mi? Tabi ki hayır! düpedüz kaypaklık! Sen kendini uyanık mı zannediyorsun? Üzerine üstlük anibal bir altta bir daha yazmış. Cavalry'den hiçbirisine de tık yok. Gerçek şu ki; kafası az biraz çalışan adam sığ ve yüzeysel dediğin ilk verdiğim cevap ve ipucunda, kafası daha da az çalışan adam dahi, sonraki örneklerden bunu haydi haydi anlar. Gurur yapma. İnat etme. Ha, daha da anlamıyorsan bilim forumuna ayrıca aç başlığı orada tartışalım. Konu şöyle daha da gün yüzüne çıksın. Buyur. Başlık: Ağaçlar neden koşmuyor? Alçak evrim! :) Yalnız dikkat et, tez zamanda tavan arasına gitmesin.=)

Hadi böyle olduğunu düşünelim. Herşeyin eşit şartlar da olduğu evrimin ilk zamanlarında dediklerim pekala olabilirdi. Olmamış diyelim başladığına dair de bir kanıt yok.

Lan olmamış, olmamış işte. Olmayanla işimiz ne. Yürümek için önce beyin benzeri bir yapının olması lazım. Daha gelişmiş bir sinir sisteminin olması lazım. Bir çeşit iskelet yapısının olması lazım. Tarlada mı yetişiyor bunlar? Bitkilerin zaten daha ekonomik ve daha verimli bir metabolik yapıları var. Onlar başka bir konuda uzmanlaşmış ve işi bitirmiş. biyokütlenin büyük bir kısmı onların. Cevap burda işte. Bak bir neden daha var verilmiş olan, öngörülen; selüloz. Bitki hücrelerinin etrafını çevreleyen mukavemetli şey. Hani hayvan hücrelerinde olmayan. Hayvanlarda sadece bir mebran var hücreyi çevreleyen. Bitkinin rijitliğini sağlayan şey. Bir ağacın sümük gibi yere yapışmak yerine, yukarı doğru dimdik yükselmesini sağlayan şey. bünyenizde çok fazla selüloz olursa, yapısal rsertlikten dolayı, bir yere saplanıp kalırsınız. Neyse, biz yine de bardağın dolu tarafını görelim. İlk mesajlarından bu yana inat ettiğin noktalar gittikçe azalıyor. Muzdu, kamuflajlı böcekti, ağaçtı, bilmemneydi derken, yavaş yavaş temizleniyorsun. Buna da şükür. Aklın yolu bir.

Karaya ilk önce bitkiler çıktıysa, hayvan çeşitliliğinden bitki çeşitliliği neden daha az? Nitekim böcek çeşitliliğinin bu kadar çok olmasının nedenini evrim milyonlarca yıldır dünyada olmalarına bağlıyor. Ama bu iki argüman birbirine tamamen zıt...

Evrime göre karaya ilk bitkiler çıktı sonra hayvan türleri. Bu hayvanlar onların gölgelerinde serinlemek için çıkmadılar ki? Onları yemek tüketmek için çıktılar. Bitkilerin evriminin hayvanların evriminden çok daha karmaşık olması gerekirdi.

Karaya önce bitkiler çıktıysa, bitkilerden neden daha fazla olsun! Zaten ilk cümlende cevabı yazmışsın ya? İlk bitkiler çıktığı ve nişi doldurduğu için olmasın o sakın? Bu iki argüman nasıl zıt? Bak ilk cümlen mealen diyor ki: neden daha sonra çıktıkları halde bitki çeşitliliğinden azlar? Sonraki cümlen ise diyor ki: milyonlarca yıldır dünyada oldukları için çeşitliller/başarılılar. Çelişkiyi görebiliyor musun? Önce gelen yeri kapıyor, eh haliyle peşisıra onu dolduruyor. Bitkiler hayvanlara muhtaç değil ki, hayvanlar bitkilere muhtaç. Bitkiler olacak ki en temelinden besin zinciri başlasın. Bu da bitkilerin hayvanlardan fazla olmasını koşullayan faktörlerden biri.

Evet başlar hemde nasıl başlar mevcut gen huvuzundaki çeşitlilikten herhangi bir kıtlık durumunda çok daha iyi sonuçlar çıkarabilir.

İyi de zürafada neden yapamamış o zaman? Ya da senin şu ağaçların neden yürümemiş? Türlerin silimesinden bahstmiyorum. Varolanın üzerindeki yapısal değişikliklerden bahsediyorum. Ben o örneği ağaçlara istinaden verdim. Neden artık koşamayacaklarına ilişkin. sen yassı dil balıklarını bilir misin?

http://evrimagaci.org/fotograf/54/4363

http://www.evrimteor...&Itemid=111

Oradan alıntı:

Belli ki, kendilerini avcılardan saklamak ve avlanmak için yan yatıp denizin dibine uzanmak oldukça avantajlı gelmiş. Bu tabii ki balık için bir problem yaratıyor; dipteki bu gözler hem işe yaramaz olabiliyor hem de kolayca zarar görebiliyorlar. Bunu düzeltmek için de, doğal seleksiyon vücudun şeklini bozmak yerine gözün yer değiştirmesi yolunu seçiyor.

Kastettiğim budur. Evrim daha önce geçilmiş olan önceki bir kavşağa geri dönerek diğer yola sapmak benzetimine benzer şekilde işlemez. Morfolojiyi bozup, ilgili yerleri silip yeniden düzenleyerek sıfırdan yeni bir morfoloji yaratamaz. Varolanın üzerinde çalışır. Sebep aynı: Böyle bir değişiklik için gerekli olan üyük mutasyonları riskli(genellikle ölümcül), masraflı, hem de olasılık olarak (hem olabilmek, hem de tam zamanında olabilmek anlamında, zürafa örneğinde olduğu gibi) imkansıza yakın olmasıdır. Birikimli seçilim işi(elinden geldiğince) halleder. Bu yüzdendir ki ortaya yassı dil balığı gibi bir "garabet" çıkmıştır.

Sen muhtemelen olayı yanlış anladın. Somut bir örnek ver de "mevcut gen huvuzundaki çeşitlilikten herhangi bir kıtlık durumunda çok daha iyi sonuçlar çıkarabilir" tümcenden ne demek istediğini, neyi kastettiğini anlayalım. (Bak çok basit, sığ ve yüzeysel bir cevap da diyebilirdik senin gibi :) )

Evet aynen bitkiler neden hayvan olmamış diye soruyorum. Çok cahilsin. Bir ağaç, kaplan yada leopar kamuflajı geliştirir, bu hayvanların yaşadığı yerde senin zürafalarının hiçbiri onları yemeye cesaret edemezdi.

Şimdi sen kamuflajı sadece görüntü olarak düşünürsün. Kokuda bir kamuflajdır. Bir ağaç leopar kokusu salgılasa ceylan'ın zürafa'nın tillahı ona yaklaşmazdı. Ağaç da yenmezdi...

Yapma be Cavalry. Nasıl yapacak onu bir anlatsana hele. Böcek yaprağın üzerine konuyor. Yaprak sabit, böcek hareketli. Böcek sürekli sürekli ürüyor. Üreme oranı oldukça yüksek bir tür. Bir çok canlıya oranla çok daha kısa sürelerde evrim geçirebilir. Bizim için yaklaşık 700 yıl alacak on jenersayon onun için çok daha kısa bir süreyi içeriyor. Öyle oluyor da.

Ağaçta öyle mi? ağaç dediğininin bununla uzaktan yakından alakası yok ki. Ağaçla tohumla ürer, çoğalır. Hayvan hareketli, ağaç sabit, neye, kime göre kamuflaj sağlayacak. Neyi nasıl temel alacak? ağaç başka yerde, tohumu başka yerde.(lan nelerden konuşuyoruzi beni dealet ediyosun ya bu deli saçmalığına) Olsa olsa başka bir sabit bir şeye kamufle edebilir kenidini, taş maş, ya da başka bir bitkiye, zehirli olanlardan biri falan. Ya da belki boyut olarak ne bileyim.

Düşünüyorum: Ortamda bulunan bulunan bir kısmı bir şekilde görece taşa başka sabit bir şeye benzemektedir. (Nasıl olduğunu ben canlandıramıyorum) Böylelikle onları yiyen avcılardan bir kısmı aradaki farkı tam seçemediği için, diğerlerine yöneliyordur. Görece benzeyenlerin gen havuzundaki frekansı artıyordur. Ya da görece çevredeki zehirli btkilere benzerlik gösteren konu bitkimiz, bu benzerliğine istinaden o zehirli bitkilerden uzak duran böceklerin kendisinden de uzak durması sayesinde gen havuzundaki frekansını arttırır.

Diğerlerini sana teslim ediyorum. Hem biz mi kafa patlatacaz. Şimdi, söyle bakalım alican, o ağaçlar zürafaya nasıl benzeyecek, ya da leopar salgısını nasıl salgılayacak? Modellemeni yap bakalım. Simülasyonu geliştir. Nasıl olacakmış o iş?

Haydi meydan senin!!!

(Bak çok basit, sığ ve yüzeysel bir cevap da diyebilirdik senin gibi :) )

Sorunun cevabı 1 satır üstte. Ama senin anlayabilme becerin o kadar kısıtlı ki...

O zaman şimdiki maymunlar neden insan olmuyor olayını ironi olarak görüyorum dalga geçmek tii'ye almak için çıkartılmış olabilir.

Sorunun cevabı 1 satır üstte. Ama senin anlayabilme becerin o kadar kısıtlı ki...=))

Hayır o deney değildi. İzlediğim her belgeselin içindeki labaraturların bilim insanlarının adlarının kayıtlarını mı tutacağim yoksa ezberleyecekmiyim? Kaç yıl önce izlediğim bir belgeseldi yılını bile hatırlamıyorum. Urey-miller deneyine şöyle bir baktımda, "2008 yılının Ekim ayında, yeniden analizi[6] yapılan deneyin malzemelerinin, düzenek içinde 5 değil 22 tane amino asit ürettiği yayınlanır." yazıyor.

Evet 22 amino asitle yapmışlardı bunu hatırladım. Demekki 2008-2010 yıllarında izlemişim.

E nedir o zaman, urey-miller deneyi mi?

Evrim ile biyoloji'yi birbirinden ayıran ilk seni görüyorum. Dur daha neler göreceğiz bakalım. Cahilliğin sınırlarını 1 puan daha aştın.

Evrimin üzerinde tam olarak düşünmeyip, sırf sağdan soldan okudukları ile evrimi katıksız savunan tipik bir yobaz ateistsin.

Evrim üreme yeteneğini kazanmış her canlı'yı yetişkin olarak görür.

http://biyolojininal...lari.nedir.com/

Daha fazla yazmaya gerek görmüyorum. Artık senin sidik yarışı/cahillik çizelgene göre 1 puan mı koyarsın, 1000 puan mı, bu şerefi sana bırakıyorum.

Tekrar ediyorum. Üreme yeteneği kazanmış canlı, üreme yeteneği kazanmış canlıdır. Hepsi bu. Uygun şartlar gerçekleşirse ürer. Ee? Biyolojiye göre üreme yeteneği kazanmış canlı, üreme yeteneğini kazanmış canlıdır. Bu bir kabahat mi? Bu nasıl bir deli saçmalığıdır. Nasıl bir hastalıklı zihn gelir bunu buraya bağlar? Yine kıçından birşey uydurup, gelip hesabını evrimden, doğal seçilimden soruyorsun. eğer böyle bir şey olursa pozitif hukuk hesabını sorar. Adam da eşşek gibi verir.

Bak bak bak, ayrıca "yine" kaypaklık edip gerisini "yine" görmezden gelmişsin:

Biyoloi ya da evrim üreme yeteneği kazanmış canlılara gidip tecavüz edin mi diyor? Bu nasıl bir zorlama bir saldırganlıktır be adam? Gene kafandan bir element uydurup, uydurduğun şeyin hesabını bizden soruyorsun. O adama ancak sen doğal seçilimden bir bok anlamamışsın, aynı cavalry gibi denir. aldın mı cevabını!

Doğal seçilime hizmetmiş! Sen harbi kafayı peynir ekmekle yemişsin. Sapık mısın, bunlar ne cins fantezilerdir anlamadım. Doğal seçilimin gelişmesine katkıda bulunmak ne demek yahu? Cevap: Hiçbirşey demek. Sadece nereden ısıracağını şaşırmış cahil cühela bir beynin element üretimi.

Kaçmak yok.

El cevap? :)

Evrimin açıklayamadığı çok fazla soru var düşünürsen 10'larca değil 100'lerce değil 1000'lerce olduğunu görürsün.

Şimdi git ve doğru bildiğin ama üzerinde hiç düşünmediğin yanlışları yeni ateist adaylarına yada yobaz ateistlere yedirmeye çalış.

Sorun da bu işte. Dötünden uydurduğun deli saçması hayal ürünleri evrime maledip, sonra gelip uydurduğun o saçmalıkların hesabını evrimden sorman. Garip garip, türlü türlü hallere girmen.

Oysa, cevapları, o saçmalıkları uyduran "senin" vermen gerektiğinden haberin bile yok. Cevapları bekliyoruz.

Eğer senin evrimin cevaplayamadığı sorulardan anladıkların bunlarsa, evrimin cevaplayamadığı hiç soru kalmamış demektir.

Ha gördüğüm kadarı ile sen gayet de güzel yiyorsun bu arada. İlk mesajlarından itibaren bir bak bakalım dizgeye. Yobaz ateistlere ne hacet.

Sen daha neden-sonuç ilişkisi ile ereksellik-amaçsallığı ayırt edeme, sonra gel doğru bildiğin yanlışlardan bahset.

Sen daha abiyogenez-evrim ayrımından bihaber ol (Gençbakış hayatının ayarını vermiş sana), sonra cahilliğin sınırlarından bahset.

Soru

Evrim yaşamın dünyada mı başladığını yoksa uzay'dan mı bile geldiğini açıklayamıyor ki...

Cevap

Sosyologlar arabaların neden gittiğini açıklayamıyor ki...

Oyoyoy..Ben olsam bir daha insan içine çıkamam.

Adam yaşamın başlagıcının hesabını evrimden soruyor. O konunun biyokimya ve abiyogenez'in kapsamında olduğundan bir haber.

Bu resmen zırcahilliktir. Bunu yazan adamın, bu konu ile ilgili cahillikten bahsetmeye hakkı dahi yoktur.

Tekrar ediyorum.

Bu konuları biyoloji başlığına taşı.

Eğer makul olduklarına güveniyorsan.

Açacağın başlığa şu tecavüz örneğini de koymayı unutma.

Hani şu evrimin cevap vermesi gereken sorulardan olan.

Koymazsan ben itina ile eklerim merak etme.

Seni koruyup kollamak görevimiz. :)

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Not: aslında bu başlığı da .iç ediyoruz alakasız bir içerikle. Her nasılsa Cavalry buraya taşıdı ilmeği. Ben de yazmış bulundum artık ama bir şekilde öteki tarafa da alabiliriz. Ben icap ederse bundan sonraki ilk cevabı yine öteki tarafa yazarım..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bitkiler nasıl toprağa kök salmış?

Milyonlarca yıl kıtlık çekip kıpırdamadan tek bir noktada yaşayıpdamı toprağa kök salmışlar?

Aaa bak toprağa kök salayım orada besin vardır. Ondan sonra evrilir kooocaman ağaç olurum ne cool ne kadar güzel diye mi düşünmüşler?

Dünya da sadece 3 (üç) çeşit canlı türü olduğunu farzedelim.

1. Bir mantar.

2. Mantarı yiyen bir hayvan.

3. Mantarı yiyen hayvanı avlayan avcı.

Şimdi bu canlıların sadece kayalıklı bir bölgede yaşadıklarını farz edelim.

Milyonlarca yıl sonra mantarı yiyen hayvan mı kayalara benzemeye başlar yoksa avcı hayvan mı kayalara benzemeye başlar?

Dur sen söylemeden ben söyleyeyim. Sen mantarı es geçip hiç ediyorsun. Mantarında kayaya benzemesi pekala mümkündür.

Neden mi sorunun cevabını kendim verdim? Çünkü, senin gibi kıt düşünen cahil bir insanla daha fazla muhatap olmak istemiyorum.

Kendisine cevap yazılınca kendisinin önemli mi olduğunu zannediyor nedir? Saçmaladıkça saçmalıyor.

Leopar avlarını ağaçların üzerinde yemiyor mu? Bir etkileşim bile söz konusu pekala ağaç da bir leopar kokusu salgılayabilirdi.

Ben sadece leopar ve ağaç'dan örnek verdim. Geçmişte 100'lerce buna benzer etkileşim söz konusu olmuş olmalı. Günümüzdede olmaya devam etmektedir.

Senin gibilerin önüne bir tabak armut koysalar, bunlar nasıl oluşmuştur diye sorsalar;

Armut tesadüf eseri oluşmuştur ama tabağı insan yapmıştır der.

Ama adamın kendisinin armut olduğundan haberi yok. :lol:

Sosyologlar arabaların neden gittiğini açıklayamıyor ki...

Oyoyoy..Ben olsam bir daha insan içine çıkamam.

Adam yaşamın başlagıcının hesabını evrimden soruyor.

Sosyologlar bakın arabalar kendi kendisine oluşmuştur, nasıl oluştuğunu açıklayamıyoruz. Sonra evrilmiş dünyanın farklı yerlerine yayılmışlardır diye bir söylemde bulunmuyor. Doğal olarak arabaların nasıl gittiğine dair bir açıklama yapma gereksinimleride yok.

Sosyologlar bu teflon gibi adamları incelemeli. Bilime çok önemli katkılar sağlayabilirler.

Bu adama daha fazla cevap vermeye gerek bile yok.

tarihinde Cavalry tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılığın nasıl oluştuğu evrimin ilgi alanına girmiyor.

O işler öyle şura kayalık olsun, üstte avcı olsun diyerek olmaz. Aksine mantar yenilerek daha fazla çoğalma şansı elde ediyorsa daha belirgin hale bile gelebilir.

Buna karar veren nedir? Yani mantar kayalara benzersem, avcı beni göremez o halde daha az avlanırım neslim tükenmez diye mi düşünüyor?

Yoksa;

Ya bırak bak şu hayvan beni yiyoyor. Zaten her tarafa taşıyor. Nasıl olsa ne kadar yenilirsem yenileyim fark etmez daha fazla ürerim diye mi düşünüyor?

Bunlara göre atomların zekası olduğu kanaatine mi varmalıyız?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kimse bir şey düşünmüyor.

Her şey doğada olup bitiyor, o kadar doğal ki biz bunu kavramlaştırdığımız zaman yanılgıya düşünüyoruz.

Peki buna göre insanların ve bazı hayvanların davranışlarının sonradan öğrenilerek yada taklit edilerek gerçekleştirildiğini biliyoruz.

Doğar doğmaz suda yüzmeye başlayan bir ördeğin suda nasıl yüzüleceğini bilmesini nasıl açıklıyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir Müslüman'ın eğitimi ne olursa olsun; o, her şeyi herkesten daha iyi bilir. Kendi anlamadığı konuları da Ulu Put'a havâle eder. Bilgi sâhibi olmadığı bir konuda, başka bir insanın bilgi sâhibi olabileceğini düşünülmesini, dekendisine hakâret kabul eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır. Hayvanlarda taklit sandığınız kadar yaygın değil.

Siz yemeyi, içmeyi, tuvaletinizi yapmayı nasıl öğrendiniz? Kuşlar uçmayı öğrenmiyorlar, zaten sinirleri ona uygun. Onlar sadece pratikle o yeteneklerini güçlendiriyorlar.

Yaygın olmadığını bende biliyorum.

Sizin kaçtane kuşun uçmaya çalışırken heba olduğundan/öldüğünden haberiniz yok sanırım.

Ördekler bu konuda çok farklı. Alın bir ördek yumurtası yatırın kuluçkaya annesini yada başka bir ördeği hiçbir şekilde görmesin. Ördek yumurtadan çıktıktan sonra tak diye yüzmeye başlar.

Bu arada ben yüzmeye çalışırken boğulan ördek de duymadım/görmedim.

Malumunuz DNA'yı oluşturan atomlar. DNA şayet bir canlı'dan başka bir canlıya genetik bilgileri aktarabiliyorsa bu DNA'nın bir hafızası olduğu anlamına gelir.

Hafızası olan birşeyin zekasıda olmalı. Bu durumda DNA zekidir diyebilirmiyiz?

Bak adam akıllı konuşunca ne güzel şeyler ortaya çıkıyor.

Evrim DNA'nın zekası vardır deseydi, tesadüften çok daha mantıklı olurdu. :lol:

Gerçi gene ilk DNA'nın nasıl oluştuğunu açıklamak zorunda kalır tıkanırdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dna zeki falan değil. DNA aktarılıyor, aslında tüm olay kopyalamakta gizli, yaşayıp yaşamaman önemli değil. Zaten ördeğin DNA'sında bu var. Yüzmek bu işin fıtratında var.

Biz o hafızadakileri yapıyoruz. Eğer ürememize engel teşkil edecek bir durum oluşursa o DNA devam etmekte zorlanıyor.

Her şey bir bellektir esasında, bilgisayarın belleği vardır, ben bir ışığı açık bırakırsam o bile bir bilgi taşır. DNA da bir nevi hafızadır, nasıl ki bilgisayar programlarının zekası yok, DNA'nın da yok. Ancak DNA programın da bilgisayarın da bilgisini içeriyor.

Eğer DNA'nız gen havuzunda çoğalmaya yeterli değilse o DNA yolculuğa devam edemez, bu da bize tasarım var, zeka var izlenimi uyandırır. Yüzemeyen ördek ortaya çıkaran bir mutasyon oluşursa, o ördek üreyemez.

Kısacası DNA'nın zekası falan yoktur. Ancak ortaya çıkardığı sistem zekice hareketler yaparsa üreme şansı artabilir, artmayabilir de. Biz bu koşulları konuşuyoruz ancak doğada olup bitiyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece niye teist olmadığımı savunabiliyorum.

Niye ateist olunması gerektiğini bile açıklayamıyorum.

Bu meretle hiçbir ahlak, ideoloji, amaç vesaireyi, mutlak bir doğrulukta temellendiremiyorum.

Bunları yapamadıktan sonra, diğer akımlardan ne farkı var ki bunun?

Ateist olunması gerekiyor diye bir şart yok.

Ateizm teizme tepkidir. Teizme tepki duyuyorsan, yani "allah var (yani cin var melek var mucizeler var vs.)" diyen adama "sana inanmıyorum" demek istiyorsan, bu ateizm.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...