Jump to content

Faraday Kafesi


Recommended Posts

  • İleti 114
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kırmızı ile yazılan ileti doğru sayılır.

hani tamam kanser etse bile farkındalık oluşmaz derken tabi ki kanser edince kanser olduğumuzu biliriz benim farkındalıktan kastım manyetik alanın bizim hücrelerimizde meydana getirdiği olayların yani bize etkimesinin duyu organlarımızca alınamayacağını keza duyu organlarımız ile alınamayan şeyin de bizde impulsa dönüşüp beyne iletilemeyeceğinden bizim vücudumuzda manyetik alanın ve elektromanyetiksel dalganın yaptıklarının(en ufak bir biçimden en büyük bir etkileşmeye hepsi dahil) farkında olamayacağımızdır (bunu sebebi ise o çeşit iletileri alacak sinir hücresi ve reseptörlerin insanda bulunmasının mümkün olmayışıdır). yani impulsa çevrilemiyorsa beyne iletilemez ve farkındalık olmaz demek istemiştim.

işin özü buydu benim için.

tarihinde limalima tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Sen elinle tutarsan sinyalleri topluyorsun, yani bir EMK, elektromotor kuvveti oluşturuyorsun. Bu da radyodaki devrede bir gerilim oluşması demek. Sen anteni tutmasan da, üzerinde bu EMK, yani kaba tabirle voltaj oluşuyor. Bu voltaj normalde çok ama çok düşük, taş çatlasın bir kaç milivolt. Tipik olaraksa bir kaç mikrovolt sadece. Bu nedenle de o voltajı hissedemiyorsun.

Eğer radyo sinyali türündeki EMD'yi hissedebilecek sensör-sinir hücrelerin olsaydı, bunu hissederdin. Fakat yok. Normal sinirlerin yeterince büyük olsaydı, gene hissederdin, ama ceryan çarpmış gibi, ama bir tür sızı gibi, ama bir koku gibi, atıyoruz işte, zira öyle hücrelerin de yok.

''Normal sinirlerin yeterince büyük olsaydı, gene hissederdin, ama ceryan çarpmış gibi, ama bir tür sızı gibi, ama bir koku gibi, atıyoruz işte, zira öyle hücrelerin de yok.'' hocam burada şöyle bir ifade kullanmışsınız ''bir tür sızı gibi, ama bir koku gibi'' burada demek istediğiniz spesifik olmayan algılama mı? mesela şöyle düşünelim elinizde bir poşet var ve poşeti tutuyorsunuz siz ve de bu poşetin içine önce 1 tane elma koyuyorlar bu işlemden sonra siz o elmanın sizin elinizde meydana getirdiği ağırlık hissini algılıyorsunuz. daha sonra poşetteki elma çıkartılarak yerine elma ile aynı ağırlıktaki 1 portakal koyuyorlar ve siz gene o portakalın sizin elinizdeki meydana getirdiği ağırlık hissini algılıyorsunuz tabi siz bu iki işlemde de poşete ne koyulduğunu görmüyorsunuz. bu durumda siz poşetteki elmayı veya portakalı algılayamazsınız yalnızca portakal ve elmanın ağırlığının sizin elinizde meydana getirdiği ağırlık hissini algılarsınız. yani demek istediğim kaynağını ve özelliğini belirtmeyen algılamadır bu. ya da şöyle bir örnek vereyim bir radyo istasyonu belli bir frekansta yayın yapmakta A şarkısını çalıyor bizim de hücrelerimiz yeterince büyük olduğunu varsayalım bu A şarkısı çalınırken bizim hücrelerimizde belli bir emk oluşuyor ve sızı meydana geliyor daha sonra A şarkısı bitiyor başka bir şarkı çalınıyor tabi frekansı aynı radyonun ve az önceki ile %100 aynı emk gene oluşuyor hücrelerinizde ve gene aynı sızı meydana geliyor daha sonra radyo şarkı çalmıyor ancak yayın devam ediyor tabi yayın devam ettiği için hücrelerimizde % 100 olarak aynı emk oluşmaya devam ediyor ve tabi ki gene aynı sızı oluşuyor. yani kaynakta ne olup bittiği önemli olmayan sadece enerjisine göre olan bir algılama.

siz hücrelerimiz büyük olsaydı ceryan çarpmış gibi sızı gibi veya koku gibi algı olacak derken benim bu kırmızı ile yazdığım yerdeki ile aynı olan bir algılamadan mı bahsettiniz?

Hocam sizi sıktığımı biliyorum Bu bu konu ile ilgili girdiğim son giri. bilgi öğrenmeye çok takıntılı bir insanım. cevap verirseniz bu yazdığıma çok çok minnettar olurum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

Vücudumuzun dalga boyun uygun bir EM dalgayı algılayabilmesi için izole edilmiş bir anten sistemine ihtiyacımız var. Uzun bir sinir hücremiz üzerine düşen bir EM dalga sinir hücresinin iki ucunda bir gerilim farkı doğuramaz. Her iki ucu sinir hücresine giren halkası olan bir sinir hücremiz olsaydı o zaman belki algılardık. Ama yine de bu sinir hücresinin vücudun diğer hücrelerinden izole veya ayrık durması gerekir.

İnce bir bakır teli halka şeklinde iki hücremize sapladığımızı düşünürsek, EM dalgalar düştüğünde telin iki ucu arasında gerilim farkından elektrik sinyalleri oluşacaktır. Hücremiz bunu şiddeti artıp azalan elektrik sinyali olarak algılayacaktır. Tabi tek dalga boyunda EM dalga düştüğünü farzediyoruz. Aksi takdirde bir kapasitör, bobin sistemi ile dalga boyu ayırıcısına ihtiyac var.

Evrimsel süreçte bu işlemleri yapacak bir organizmanın gelişmesi olanaksız. Boeing 747 nin parçalarının rasgele birleşip uçak oluşturması gibi bir durum.

Görünür ışığa dayalı algılama moleküler düzeyde çok daha basit olduğundan, evrimle ortaya çıkmıştır.

düşen dalganın tek dalga boyunda olup olmaması algılamayı nasıl etkileyecek ki? yani çift dalga boyu olunca farklı mı oluyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

düşen dalganın tek dalga boyunda olup olmaması algılamayı nasıl etkileyecek ki? yani çift dalga boyu olunca farklı mı oluyor?

10 kişinin aynı anda konuştuğu bir odada herkesi aynı anda duymak gibi. Ben iki kişiyi aynı anda duyamıyorum. Duyuyorum belki ama sadece birini anlayabiliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

10 kişinin aynı anda konuştuğu bir odada herkesi aynı anda duymak gibi. Ben iki kişiyi aynı anda duyamıyorum. Duyuyorum belki ama sadece birini anlayabiliyorum.

algı denilen şey eşik şiddetinin aşılması değil midir? eişk şiddeti aşıyorsa bir şey algılanır. bu her türlü algı için geçerli

Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam bu cep telefonları tek bir dalga mı yayıyor.

GSM iletimini bilmiyorum.

Ana frekans ve Sinyal modulasyon frekansları olma üzere çeşitli frekanslar içeriyordur.

İnternete göre

900MHz veya 1800 MHz ana sinyaller ve frekans kayması da 200KHz civarında.

GSM900 935-960MHz 890-915MHz

GSM1800 (PCN) 1805-1880MHz 1710-1785MHz

Link to post
Sitelerde Paylaş

GSM iletimini bilmiyorum.

Ana frekans ve Sinyal modulasyon frekansları olma üzere çeşitli frekanslar içeriyordur.

İnternete göre

900MHz veya 1800 MHz ana sinyaller ve frekans kayması da 200KHz civarında.

GSM900 935-960MHz 890-915MHz

GSM1800 (PCN) 1805-1880MHz 1710-1785MHz

yok o anlamda sormadım. mesela bir cep telefonunun emd gücü 10x diyelim. bu 10x güç mesela 1000 tane 0,01 lik güçlerden mi oluşur? yoksa tek bir 10x den mi oluşur?

Link to post
Sitelerde Paylaş

yok o anlamda sormadım. mesela bir cep telefonunun emd gücü 10x diyelim. bu 10x güç mesela 1000 tane 0,01 lik güçlerden mi oluşur? yoksa tek bir 10x den mi oluşur?

Elektromagnetik dalganın gücü ile fotonun enerjisi farklı şeyler.

Einstein'ın açıklamasını yaptığı fotoelektrik etki ile olayı açıklarsak.

Bir yüzeye (metal, yarı iletken, ametal, sıvı, gaz) düşen ışık şiddetini ne kadar artırısak artıralım yüzeyden elektron koparılamaz.

Elektronun kopması için o elektronun uzaklaşma enerjisine denk frekans ya da dalga boyunda ışın göndermek gerekir. Buna fotonun enerijisi diyoruz.

E=hv

Burda E dalganın enerjisi, h planck sabiti, v de frekans

Elektronun kopmasına uygun dalga boyunda emd yi bulduk diyelim. Koparılan elektron sayısını artırmak için ışının şiddetini yani gücünü artırmamız gerekiyor. Yani foton sayısını artırmamız gerekiyor.

Her bir fotonun taşıdığı enerji frekansla orantılı iken, dalganın gücü biri zamanda birim hacimden gecen foton sayısı ile orantılı. Dalganın elektriksel alanı ve manyetik alanı birbirine dik olarak titreşir. Bu nedenle hesaba katılan değer ortalama güçtür. Dalganın gücü değil de şiddeti olarak adlandırmak daha doğru olur.

Aynı frekansta salınan ince bir tel ile bir kalın halatın taşıdığı güç veya enerji aynı değildir. Ama her ikisini oluşturan atomların sahip olduğu enerjiler aynıdır.

10x gücündeki bir EMD de 10x*hv veya 10x*c/lamda kadar foton bulunur.

tarihinde anarkom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Elektromagnetik dalganın gücü ile fotonun enerjisi farklı şeyler.

Einstein'ın açıklamasını yaptığı fotoelektrik etki ile olayı açıklarsak.

Bir yüzeye (metal, yarı iletken, ametal, sıvı, gaz) düşen ışık şiddetini ne kadar artırısak artıralım yüzeyden elektron koparılamaz.

Elektronun kopması için o elektronun uzaklaşma enerjisine denk frekans ya da dalga boyunda ışın göndermek gerekir. Buna fotonun enerijisi diyoruz.

E=hv

Burda E dalganın enerjisi, h planck sabiti, v de frekans

Elektronun kopmasına uygun dalga boyunda emd yi bulduk diyelim. Koparılan elektron sayısını artırmak için ışının şiddetini yani gücünü artırmamız gerekiyor. Yani foton sayısını artırmamız gerekiyor.

Her bir fotonun taşıdığı enerji frekansla orantılı iken, dalganın gücü biri zamanda birim hacimden gecen foton sayısı ile orantılı. Dalganın elektriksel alanı ve manyetik alanı birbirine dik olarak titreşir. Bu nedenle hesaba katılan değer ortalama güçtür. Dalganın gücü değil de şiddeti olarak adlandırmak daha doğru olur.

Aynı frekansta salınan ince bir tel ile bir kalın halatın taşıdığı güç veya enerji aynı değildir. Ama her ikisini oluşturan atomların sahip olduğu enerjiler aynıdır.

10x gücündeki bir EMD de 10x*hv veya 10x*c/lamda kadar foton bulunur.

Elektromagnetik dalganın gücü ile fotonun enerjisi farklı şeyler.

Einstein'ın açıklamasını yaptığı fotoelektrik etki ile olayı açıklarsak.

Bir yüzeye (metal, yarı iletken, ametal, sıvı, gaz) düşen ışık şiddetini ne kadar artırısak artıralım yüzeyden elektron koparılamaz.

Elektronun kopması için o elektronun uzaklaşma enerjisine denk frekans ya da dalga boyunda ışın göndermek gerekir. Buna fotonun enerijisi diyoruz.

E=hv

Burda E dalganın enerjisi, h planck sabiti, v de frekans

Elektronun kopmasına uygun dalga boyunda emd yi bulduk diyelim. Koparılan elektron sayısını artırmak için ışının şiddetini yani gücünü artırmamız gerekiyor. Yani foton sayısını artırmamız gerekiyor.

Her bir fotonun taşıdığı enerji frekansla orantılı iken, dalganın gücü biri zamanda birim hacimden gecen foton sayısı ile orantılı. Dalganın elektriksel alanı ve manyetik alanı birbirine dik olarak titreşir. Bu nedenle hesaba katılan değer ortalama güçtür. Dalganın gücü değil de şiddeti olarak adlandırmak daha doğru olur.

Aynı frekansta salınan ince bir tel ile bir kalın halatın taşıdığı güç veya enerji aynı değildir. Ama her ikisini oluşturan atomların sahip olduğu enerjiler aynıdır.

10x gücündeki bir EMD de 10x*hv veya 10x*c/lamda kadar foton bulunur.

çok teşekkür ederim

Link to post
Sitelerde Paylaş

uzun dalga alıcıları, anten kullanmaz. Daha doğrusu, anten olarak, farklı bir yapıda tertibat kullanılır. Mesela Loop Antenna gibi, Ferrit Antenna gibi. Bunlar anten prensibiyle değil, başka prensiplerle çalışır.Gözlerimizde aslen böyle bir şey.

peki bu özellik insanda sadece gözde mi var? yani insanda sadece göz mü başka prensiplerle ışığı alabilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Makul seviyede EMK oluşması için, sinir hücresinin boyunun EMD'nin boyuna yakın, olması gerekir''. daha önce açtığım faraday kafesi konusunda böyle bir bilgiyle karşılaştım.

aklıma şöyle bir soru geldi: emd nin hızının çok düşük olduğu bir ortamda olsak tabi hız düşünce dalgaboyu da düşecektir. bu durumda düşük dalga boyu bizdeki herhangi hücrenin boyuna denk duruma gelip yada bizdeki herhangi hücre boyuna yakın duruma gelip bizde emk oluşturabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...