Jump to content

Faraday Kafesi


Recommended Posts

Elektromanyetik dalgaların algılanabilmesi için bir takım şartlar gerekiyor. Önce şuna bir bakın:

QRZ11.jpg

Bu bir anten, boyu ne kadar bir tahmin edin. Neden peki?

Teknik olarak bir EM sinyalinin bir elektrik sinyali oluşturabilmesi için, antenin boyunun o dalgaboyunda olması gerekiyor. Yada, 1/2, 1/4, 1/8 gibi katlarında olması en azından. Yoksa sinyal oradan geçip gidiverir. Bir sinir hücresinin boyunun milimetreden bile küçük olduğunu düşünürseniz, algılanabilecek dalga boylarının da çok kısa olması gerektiğini görebilirsiniz. Ki onlarda bildiğimiz görünür ışığa vs. denk geliyor zaten. UV ışık içinde bu geçerli, göremeyiz belki ama hücrelerimiz bunu yakalayabilir, ısı ve güneş yanığı olarak önümüze çıkarlar.

Kısaca, EM spektrumun çok büyük bir kısmını, boyumuz bir anten olmak için çok küçük olduğundan dolayı hiç bir şekilde hissedemiyoruz. Yani bize bir etkileri yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 114
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Canlılar çevrelerinden kendilerine ulaşan sinyalleri ve uyarıları reseptörler aracılığı ile algılarlar.

Vücudun her tarafında dağılmış olan sinir uçları reseptörleri oluştururlar. Bu reseptörler aracılığı ile temperatür (sıcak-soğuk), basınç, titreme, ağrı ve deği duyuları beyne iletilirler. Elektromanyetik radyasyonun belli bir spektrumu için (görünen ışıklar için) gözde özel reseptörler vardır. Yani EM spektrumunun büyük bir kısmını algılayamamamızın nedeni boyumuzla ilgili değildir. Onları EM olarak algılayacak reseptörler yoktur. Şiddetli EM radyasyon ağrı reseptörlerini uyarabilir ve yanma hissine neden olabilir. Ama bu EM için spesifik bir algı değildir. Her türlü etki ağrı reseptörlerini uyarabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılar çevrelerinden kendilerine ulaşan sinyalleri ve uyarıları reseptörler aracılığı ile algılarlar.

Vücudun her tarafında dağılmış olan sinir uçları reseptörleri oluştururlar. Bu reseptörler aracılığı ile temperatür (sıcak-soğuk), basınç, titreme, ağrı ve deği duyuları beyne iletilirler. Elektromanyetik radyasyonun belli bir spektrumu için (görünen ışıklar için) gözde özel reseptörler vardır. Yani EM spektrumunun büyük bir kısmını algılayamamamızın nedeni boyumuzla ilgili değildir. Onları EM olarak algılayacak reseptörler yoktur. Şiddetli EM radyasyon ağrı reseptörlerini uyarabilir ve yanma hissine neden olabilir. Ama bu EM için spesifik bir algı değildir. Her türlü etki ağrı reseptörlerini uyarabilir.

Canlılar çevrelerinden kendilerine ulaşan sinyalleri ve uyarıları reseptörler aracılığı ile algılarlar.

Vücudun her tarafında dağılmış olan sinir uçları reseptörleri oluştururlar. Bu reseptörler aracılığı ile temperatür (sıcak-soğuk), basınç, titreme, ağrı ve deği duyuları beyne iletilirler. Elektromanyetik radyasyonun belli bir spektrumu için (görünen ışıklar için) gözde özel reseptörler vardır. Yani EM spektrumunun büyük bir kısmını algılayamamamızın nedeni boyumuzla ilgili değildir. Onları EM olarak algılayacak reseptörler yoktur. Şiddetli EM radyasyon ağrı reseptörlerini uyarabilir ve yanma hissine neden olabilir. Ama bu EM için spesifik bir algı değildir. Her türlü etki ağrı reseptörlerini uyarabilir.

dediğinizi anladım. mesela termal dalgalarıda göremeyiz ama bizi ısıtırlar onun gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

http://en.wikipedia....isual_phenomena

Kozmik isinlardan bazilari gozde isik parlamalarina yol aciyor. :)

Notrino dedektoru gozlerimiz var. :)

Kozmik ışınları değil de onların zararlı etkilerini algılıyoruz.

Yani kozmik ışınlar için ayrı ve özel reseptörlerimiz yok. Mevcut reseptörler onlardan etkileniyor.

Aslında zararlı ve tehlikeli bir durum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kozmik ışınları değil de onların zararlı etkilerini algılıyoruz.

Yani kozmik ışınlar için ayrı ve özel reseptörlerimiz yok. Mevcut reseptörler onlardan etkileniyor.

Aslında zararlı ve tehlikeli bir durum.

bu bahsettiğiniz algı herhalde bizim duyu organlarımızla olmuyor. yani biz bunu farkedemiyoruz. hiç kozmik ışın yüzünden gözlerimin kamaştığını veya başına böyle bir şey geleni duymadım. yada şunu demek istediniz kozmik ışının yoğun olduğu bir noktaya baktığımızda gözdeki bazı reseptörler ışının algılamamasına rağmen ışın onları yakıyor fakat biz bu yanmayı algılamıyoruz(kör filan etmez ise ya da ağır görme kayıpları oluşturmaz ise)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılar çevrelerinden kendilerine ulaşan sinyalleri ve uyarıları reseptörler aracılığı ile algılarlar.

Vücudun her tarafında dağılmış olan sinir uçları reseptörleri oluştururlar. Bu reseptörler aracılığı ile temperatür (sıcak-soğuk), basınç, titreme, ağrı ve deği duyuları beyne iletilirler. Elektromanyetik radyasyonun belli bir spektrumu için (görünen ışıklar için) gözde özel reseptörler vardır. Yani EM spektrumunun büyük bir kısmını algılayamamamızın nedeni boyumuzla ilgili değildir. Onları EM olarak algılayacak reseptörler yoktur. Şiddetli EM radyasyon ağrı reseptörlerini uyarabilir ve yanma hissine neden olabilir. Ama bu EM için spesifik bir algı değildir. Her türlü etki ağrı reseptörlerini uyarabilir.

hocam bu arada şunu söyleyeyim bu emd yi yani görünür ışığı algılayabilecek reseptörler sadece gözde bulunur değil mi? yani göz haricinde herhangi bir emd yi algılayacak reseptör hiçbir yerde yok?

Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam bu arada şunu söyleyeyim bu emd yi yani görünür ışığı algılayabilecek reseptörler sadece gözde bulunur değil mi? yani göz haricinde herhangi bir emd yi algılayacak reseptör hiçbir yerde yok?

İnsanlarda yok... Bir sürü hayvan türü var. Onlarda olabilir. Onlarda EM radyasyonun başka dalgalarını algılayan reseptörler de vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ama evrim teorisine göre bu ifade zor.

Zor falan değil. Deniz canlılarında kara canlılarında olmayan bir sürü duyu var.

Böcekler için de aynı durum söz konusu...

Arılar ultraviolet ve infrared spektrumunu görürler örneğin. İnsanlar göremezler.

Canlılarda kaç türlü duyu olduğunu bile bilmiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zor falan değil. Deniz canlılarında kara canlılarında olmayan bir sürü duyu var.

Böcekler için de aynı durum söz konusu...

Arılar ultraviolet ve infrared spektrumunu görürler örneğin. İnsanlar göremezler.

Canlılarda kaç türlü duyu olduğunu bile bilmiyoruz.

peki bu canlılar için bu tür emd ler sadece göz ile mi algılanır? örneğin sesleri gören canlılar var filan deniyor.ben bunun için evrime göre zor dedim. yani tamam gelişmiş bir göz sistemi olabilir buna birşey söyleyemem ancak kulağıyla ya da beyniyle görmesi(göz haricinde beyniyle emd leri algılaması göz kullanmadan yani görmeden ortamda emd olduğunu farketmesi) veya dilleriyle emd algılaması gibi durumlar için söyledim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

peki bu canlılar için bu tür emd ler sadece göz ile mi algılanır? örneğin sesleri gören canlılar var filan deniyor.ben bunun için evrime göre zor dedim. yani tamam gelişmiş bir göz sistemi olabilir buna birşey söyleyemem ancak kulağıyla ya da beyniyle görmesi(göz haricinde beyniyle emd leri algılaması göz kullanmadan yani görmeden ortamda emd olduğunu farketmesi) veya dilleriyle emd algılaması gibi durumlar için söyledim.

yani ben bunun için zor diye söylemiştim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlılar çevrelerinden kendilerine ulaşan sinyalleri ve uyarıları reseptörler aracılığı ile algılarlar.

Vücudun her tarafında dağılmış olan sinir uçları reseptörleri oluştururlar. Bu reseptörler aracılığı ile temperatür (sıcak-soğuk), basınç, titreme, ağrı ve deği duyuları beyne iletilirler. Elektromanyetik radyasyonun belli bir spektrumu için (görünen ışıklar için) gözde özel reseptörler vardır. Yani EM spektrumunun büyük bir kısmını algılayamamamızın nedeni boyumuzla ilgili değildir. Onları EM olarak algılayacak reseptörler yoktur. Şiddetli EM radyasyon ağrı reseptörlerini uyarabilir ve yanma hissine neden olabilir. Ama bu EM için spesifik bir algı değildir. Her türlü etki ağrı reseptörlerini uyarabilir.

Hacı, burnundaki koku alma reseptörlerin 75 cm olsaydı, FM yayınlarının kokusunu mükemmelen alabiliyor olurdun. Hemde o reseptörler malum sadece koku alma için evrilmiş oldukları halde.

Reseptörlerin olmayış sebebi, EM tayfındaki sinyallerin dalga boyunun çok büyük olması.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı, burnundaki koku alma reseptörlerin 75 cm olsaydı, FM yayınlarının kokusunu mükemmelen alabiliyor olurdun. Hemde o reseptörler malum sadece koku alma için evrilmiş oldukları halde.

Reseptörlerin olmayış sebebi, EM tayfındaki sinyallerin dalga boyunun çok büyük olması.

Reseptörler nasıl evrilmişlerdir?

Reseptörlerin evrilmesi EM tayfı ile mi ilgilidir, yoksa başka bir mekanizma mı geçerlidir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Reseptörler nasıl evrilmişlerdir?

Reseptörlerin evrilmesi EM tayfı ile mi ilgilidir, yoksa başka bir mekanizma mı geçerlidir?

Farketmez hacı. Vücudun tepeden tırnağa pozitif, negatif iyon dolu. Yani bilfiil bir iletkensin. Anten dediğin şeyde bir iletken ve sadece ve sadece iletkenden ibaret. Ve sende bir antensin, Radyo Dalgalarını, yani o faraday kafesinin ilgi alanına giren EM sinyallerini toplama kabiliyetin var. Bunları hissedemiyor olman, sinir hücrelerinin oluşan EMK değerini bir uyarıma çevirecek şekilde yerleşmemiş olması. Eğer sinir hücrelerin yeterince büyük olsaydı, alt ucu ile üst ucu arasında EM sinyalinin oluşturduğu voltaj farkı, bir elektrik akımı olarak o siniri tetiklerdi.

Dilersen, radyonu uzak bir FM vericiye ayarla, antenini kapatıp. Sonra elinle tut anteni, nasıl güzel alıyorsun sinyali gör kendin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Farketmez hacı. Vücudun tepeden tırnağa pozitif, negatif iyon dolu. Yani bilfiil bir iletkensin. Anten dediğin şeyde bir iletken ve sadece ve sadece iletkenden ibaret. Ve sende bir antensin, Radyo Dalgalarını, yani o faraday kafesinin ilgi alanına giren EM sinyallerini toplama kabiliyetin var. Bunları hissedemiyor olman, sinir hücrelerinin oluşan EMK değerini bir uyarıma çevirecek şekilde yerleşmemiş olması. Eğer sinir hücrelerin yeterince büyük olsaydı, alt ucu ile üst ucu arasında EM sinyalinin oluşturduğu voltaj farkı, bir elektrik akımı olarak o siniri tetiklerdi.

Dilersen, radyonu uzak bir FM vericiye ayarla, antenini kapatıp. Sonra elinle tut anteni, nasıl güzel alıyorsun sinyali gör kendin.

Evet. Açıklaman doğru ama, ben başka türlü bir cevap bekliyordum.

Reseptörler rastgele mutasyonlarla evrilmişlerdir.. Tabii bu mutasyonlar doğal seçilime tabidirler.

Mümkün olanın dışında bir reseptör ortaya çıkamaz. Bu fizik olarak mümkün değildir.

Reseptörler canlının fizik yapısı ile ilgili olmak zorundadırlar.

Bu nedenden insan her EM dalgayı algılayacak reseptörlere sahip olamaz ve onları algılayamaz.

EMR'unu bazı dalgalarını algılamak mümkündür. Gözün evrilme nedeni budur. Yani gözün evrilmesi ve canlıların görmesi fizik olarak mümkündür.

Ama uzun radyo dalgalarını almaları fizik olarak mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vücudumuzun dalga boyun uygun bir EM dalgayı algılayabilmesi için izole edilmiş bir anten sistemine ihtiyacımız var. Uzun bir sinir hücremiz üzerine düşen bir EM dalga sinir hücresinin iki ucunda bir gerilim farkı doğuramaz. Her iki ucu sinir hücresine giren halkası olan bir sinir hücremiz olsaydı o zaman belki algılardık. Ama yine de bu sinir hücresinin vücudun diğer hücrelerinden izole veya ayrık durması gerekir.

İnce bir bakır teli halka şeklinde iki hücremize sapladığımızı düşünürsek, EM dalgalar düştüğünde telin iki ucu arasında gerilim farkından elektrik sinyalleri oluşacaktır. Hücremiz bunu şiddeti artıp azalan elektrik sinyali olarak algılayacaktır. Tabi tek dalga boyunda EM dalga düştüğünü farzediyoruz. Aksi takdirde bir kapasitör, bobin sistemi ile dalga boyu ayırıcısına ihtiyac var.

Evrimsel süreçte bu işlemleri yapacak bir organizmanın gelişmesi olanaksız. Boeing 747 nin parçalarının rasgele birleşip uçak oluşturması gibi bir durum.

Görünür ışığa dayalı algılama moleküler düzeyde çok daha basit olduğundan, evrimle ortaya çıkmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vücudumuzun dalga boyun uygun bir EM dalgayı algılayabilmesi için izole edilmiş bir anten sistemine ihtiyacımız var. Uzun bir sinir hücremiz üzerine düşen bir EM dalga sinir hücresinin iki ucunda bir gerilim farkı doğuramaz. Her iki ucu sinir hücresine giren halkası olan bir sinir hücremiz olsaydı o zaman belki algılardık. Ama yine de bu sinir hücresinin vücudun diğer hücrelerinden izole veya ayrık durması gerekir.

İnce bir bakır teli halka şeklinde iki hücremize sapladığımızı düşünürsek, EM dalgalar düştüğünde telin iki ucu arasında gerilim farkından elektrik sinyalleri oluşacaktır. Hücremiz bunu şiddeti artıp azalan elektrik sinyali olarak algılayacaktır. Tabi tek dalga boyunda EM dalga düştüğünü farzediyoruz. Aksi takdirde bir kapasitör, bobin sistemi ile dalga boyu ayırıcısına ihtiyac var.

Evrimsel süreçte bu işlemleri yapacak bir organizmanın gelişmesi olanaksız. Boeing 747 nin parçalarının rasgele birleşip uçak oluşturması gibi bir durum.

Görünür ışığa dayalı algılama moleküler düzeyde çok daha basit olduğundan, evrimle ortaya çıkmıştır.

Al bir tane daha :)

Bak, tekrar yazayım: Sen bir iletken olarak, zaten yeterince yeterli bir antensin. Yani gerekli olan anten değil, antende oluşan EMK'yı kullanacak bağlantı, o da yok sende.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Al bir tane daha :)

Bak, tekrar yazayım: Sen bir iletken olarak, zaten yeterince yeterli bir antensin. Yani gerekli olan anten değil, antende oluşan EMK'yı kullanacak bağlantı, o da yok sende.

Tek başına anten olabilirim ama alıcı cihaz olamam.

Radyonun anteninin tuttuğunuzda ses kalitesinin artması seni yanıltıyor. Vücudumuzla bir radyoya anten yerine, toprak hattı oluştutursak ses kalitesi daha fazla artar.

Bedenimiz hiç bir dalga boyu için uygun bir anten değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet. Açıklaman doğru ama, ben başka türlü bir cevap bekliyordum.

Reseptörler rastgele mutasyonlarla evrilmişlerdir.. Tabii bu mutasyonlar doğal seçilime tabidirler.

Mümkün olanın dışında bir reseptör ortaya çıkamaz. Bu fizik olarak mümkün değildir.

Reseptörler canlının fizik yapısı ile ilgili olmak zorundadırlar.

Bu nedenden insan her EM dalgayı algılayacak reseptörlere sahip olamaz ve onları algılayamaz.

EMR'unu bazı dalgalarını algılamak mümkündür. Gözün evrilme nedeni budur. Yani gözün evrilmesi ve canlıların görmesi fizik olarak mümkündür.

Ama uzun radyo dalgalarını almaları fizik olarak mümkün değildir.

Aslında biyolojik olarak RF Sinyallerini alabilecek reseptörler mümkün. Fakat, sorun şu ki, manalı bilgi içerebilen ve kafi şiddette olan RF Sinyalleri ancak bir kaç nesildir var. Bu sürede evrimsel olarak mantıklı bir gelişim gösterebilecek bakteri, böcek vs. için, hala mantıklı veri içeren bir RF sinyali yok hala.

Köpekbalıkları, RF sinyallerini, LF, ELF sinyallerini alabilir. Lorenzini ampulleri bu işe yarar, bu sayede avlarının yerini bulurlar. Yunuslar bazı RF sinyallerini alabilirler. Arılar, bir tür radyo vericisi gibi çalışarak, özel uçuşlar yapıp elektrik sinyalleri ile haberleşebilir. Pek çok balık ve kuşlar UVA - UVB ışığı görebilir. Bir sürü yılan türü IR ışığı görebilir. Doğada elektrik sinyallerini alabilen bir sürü tür mevcut zaten halihazırda.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...