Jump to content

Benim tam bir müslüman olmama yardım edebilecek biri var mı?


Recommended Posts

Kâinatta bir düzen ve ölçü var.

Bu bize aşikar bir şekilde hikmet ve adalet sahibi, Adil ve her işi hikmetli olan bir Allah'ın var olduğunu aşikare gösteriyor.

Adalet sahibi olan yüce Allah; insan için mükafat ve cezaya sebep olacak, mahiyeti meçhul bir cüz’-i ihtiyarî vermiştir.

O Adil ve Hakim olan yüce Allah'ın, pek çok hikmetini bilmediğimiz gibi, şu cüz’-i ihtiyarînin kaderle nasıl uygun düştüğünü bilmediğimiz, olmamasına delalet etmez.

       

Zorunlı olarak, ister istemez herkes kendisinde bir ihtiyar (yani seçme özgürlüğü) hisseder. O ihtiyarın varlığını vicdanen bilir. Var olan şeylerin mahiyetini bilmek ayrıdır, var olduğunu bilmek ayrıdır. Çok şeyler var; varlığı bizce aşikar olduğu halde, mahiyeti bizce meçhul… İşte şu cüz’-i ihtiyarî, öyleler sırasına girebilir. Herşey, bizim bilgimize münhasır değildir. Bilmiyor olmamız, onun yokluğuna delalet etmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 387
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

arkadaşlar özgür irade konusu bir sonraki adımımız olacak ve dahada uzun süreceğine eminim

ama ilk önce şuna bir kesin teşhis koyalım Allah'ın yazdığı, bilgisi değişirmi?

Aynı zaman parelelindemi yaşıyoruz?Dua ettiğimizde yazgımız değişir mi?

tarihinde matrixx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Katılıyorum.

Burada yaşananlar bizi kalbimizdeki iyilik yahut kötülükle yüzleştirme amaçlı bir senaryo...

O yüzden Allah’ın fikir değiştireceğini-daha dogrusu değiştirmeye ihtiyacı olacagını hiç sanmıyorum! Böyle birşey Kuran’da tanımlanan zamandan-mekandan münezzeh ve ezeli bilgi sahibi Allah betimlemesine ters...

Bencede ters bu yüzden bu konunun üstünde duruyorum çünkü değişebileceğini söyleyenleri haklı çıkaran Kuran'da bir kıssa var

Hızır ile Musa'ın yolculuğu anlatılırken Hızır'ın bir çocuğu öldürdüğünü Musa'nın sebebini sorduğunda büyüseydi kötü bir evlat olup anne babasını yoldan çıkaracak

onlara eziyet verecek olmasının yerine küçükken öldürüldüğünü söyler

imtihan olsaydı cehennemi hak edecek birinin küçükken öldürülerek cennete gitmesini nasıl açıklıyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

değişmek- değişmemek; bunlara bize göre olan kavramlardır. mutlak manada ilmi ezelideki takdirin değişmesi söz konusu olamaz. fakat bunun ne manaya geldiğini anlamak için "ezeli" kavramının mahiyetçe ne demek olduğunu anlamak gerekiyor.

Allah'ını seversen; bana "ezeli" kavramının mahiyetini anlatacak bir açıklama yapabilir misin ? Bu kavramı açıklamaktan aciz kalan insan aklı, nasıl "ezeli ilmi ve ezeli takdiri" açıklayabilir. Varlığını bildiğimiz ama mahiyetini bilemediğimiz şeylerdir bunlar. bu noktada yapılması gereken şey, aklıda yaratan ezeli ilim sahibinin bu konu hakkında söylediklerine iman etmektir. çünki o herşeyi bilir. biz ise ancak onun bize bildirdiği kadarını bilebiliriz.

"sadaka belayı defeder" hadisinden tut, hızır kıssasına kadar...

hatta "dua" konusu da buna dahildir.

madem takdir edilmiş ne için dua edeyim şeklindeki bir itirazı ortaya atan adam;

çaresiz kaldığı ve tek kurtuluşun yüce Allah'tan olabileceğini anladığı bir zamanda,

mesela bir trafik kazası ile burun buruna geldiği anda o adam; dünyanın en azılı ateisti de olsa; dili ile söylemese dahi kalbi ile "ALLAH" der ve medet ister.

neyse..

laf salatası yapması kolay. süslü süslü mantık oyunlarıyla birbirimizi iknaya çalışmaya gerek yok.

ruh yalan söylemez.

vicdan aldatmaz.

ruhun ve vicdanın sesine kulak vermek lazım. herşey akıldan ibaret değildir.

"aşk" denen gerçeği akılla anlatabilir misin bir kalbsiz mahluka. istediğin kadar delillerle anlatmaya çalış aşkı ona. anlatamazsın. akıl bittiği yerde başlar aşk.

bir tavuğun, yavrusunu korumak için arslanın ağzına atlmasını ve kendini yavrusu için feda etmesini, hangi kalbsiz sapık filozofa anlatabilirsin.

çok konuştum ve artık yoruldum.

Allah cümlemize hidayet etsin.

zaman her geçen gün azalıyor ve bize verilen süre tükeniyor.

son pişmanlık fayda vermez. aynen denizde boğulan firavunun son anda iman ettiğinde o iman kendisini kurtaramadığı gibi.

.

.

.

tarihinde sehervakti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
anlaşıldı böyle olmayacak yöntemi değiştiriyorum

Sen kendini öğrenci yerine koy bende öğretmeninim sana sezon başında diyorumki seni çok iyi tanıyorum senin alacağın notları bildiğimden

karneni hazırladım değişmeyecek senin tepkin ne olur öğretmene inandığın ve güvendiğini var sayarak sınıfta kalma korkun olabilir mi?

(örneği kendi içinde ele alma Allah'ın imtihanında olan bizlerin Levhi Mahfuzda her şeyin kayıtlı olduğunu bilmesi gibi)

matrixs abi ben kaderi cok iyi bilmiyorum madem 10 yıldır okuyorsun sen bana cvb ver.Şimdi bu örnekten yola cıkarsak eger; oğretmen sınavaa hazırlanan yada ön sınıfa hazırlanan bi öğrenciye neden bunu söylesin?Söyloeyeceksae o zman o öğrencinin orda olmasının nedeni abes olomaz mı?

Sonucu biliyorum demesi burda su manaya mı geliyor ''sen ne kadar calışırsan calış veya ne kadar calışmazsan calışma sonuc benim elimde benim dediğim mi olur''' diyor?

Diyelim öğretmen kendi kanaatine göre yazıyor bu öğrencinin calışma veya calışmamasını engellemeli mi?Zira öğretmen neticeyi biliyorum demiş ne olursa olsun benim dediğim olcak dememiş kji?

Ve son olarak öğrenci oğretmenin bildiğini biliyor ama onun bilmesi neticeyi değiştirmiyorsa ve öğrencide hazırlıklı değilse neden sonucundan korkmasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
matrixs abi ben kaderi cok iyi bilmiyorum madem 10 yıldır okuyorsun sen bana cvb ver.Şimdi bu örnekten yola cıkarsak eger; oğretmen sınavaa hazırlanan yada ön sınıfa hazırlanan bi öğrenciye neden bunu söylesin?Söyloeyeceksae o zman o öğrencinin orda olmasının nedeni abes olomaz mı?

Sonucu biliyorum demesi burda su manaya mı geliyor ''sen ne kadar calışırsan calış veya ne kadar calışmazsan calışma sonuc benim elimde benim dediğim mi olur''' diyor?

Diyelim öğretmen kendi kanaatine göre yazıyor bu öğrencinin calışma veya calışmamasını engellemeli mi?Zira öğretmen neticeyi biliyorum demiş ne olursa olsun benim dediğim olcak dememiş kji?

Ve son olarak öğrenci oğretmenin bildiğini biliyor ama onun bilmesi neticeyi değiştirmiyorsa ve öğrencide hazırlıklı değilse neden sonucundan korkmasın?

kaç yaşındasın bilmiyorum sana tavsiyem bu konuyu daha fazla okumaki yoldan çıkmayasın

Link to post
Sitelerde Paylaş
"sadaka belayı defeder" hadisinden tut, hızır kıssasına kadar...

hatta "dua" konusu da buna dahildir.

madem takdir edilmiş ne için dua edeyim şeklindeki bir itirazı ortaya atan adam;

çaresiz kaldığı ve tek kurtuluşun yüce Allah'tan olabileceğini anladığı bir zamanda,

ruhun ve vicdanın sesine kulak vermek lazım. herşey akıldan ibaret değildir.

"aşk" denen gerçeği akılla anlatabilir misin bir kalbsiz mahluka. istediğin kadar delillerle anlatmaya çalış aşkı ona. anlatamazsın. akıl bittiği yerde başlar aşk.

bir tavuğun, yavrusunu korumak için arslanın ağzına atlmasını ve kendini yavrusu için feda etmesini, hangi kalbsiz sapık filozofa anlatabilirsin.

çok konuştum ve artık yoruldum.

Allah cümlemize hidayet etsin.

zaman her geçen gün azalıyor ve bize verilen süre tükeniyor.

son pişmanlık fayda vermez. aynen denizde boğulan firavunun son anda iman ettiğinde o iman kendisini kurtaramadığı gibi.

ne yorulması daha kaderin özgür irade kısmını konuşmadık

hızır örneğindeki adaletide anlatmadın(ki 10larca hoca hala bu kıssayı araştırıp bana anlatacaklarına dair söz verdiği halde dönmemiştir)

Link to post
Sitelerde Paylaş
kaç yaşındasın bilmiyorum sana tavsiyem bu konuyu daha fazla okumaki yoldan çıkmayasın

22 yasındayım cok mu kücüğüm neyse bildiğim kadarını yazayım ,yoldan cıkmam merak etme:)

Kader ve Kaza konusuna 3 örnek verelim, bu örneklerle konuyu zihnimizde daha iyi toplarız..

1-Bir film defalarca gösterilse, bunu önceden seyretmiş birisi, ikinci, üçüncü defa seyrederken, (Baş roldeki oyuncu, attan düşüp ölecek) dese, o dediği için mi filmdeki oyuncu ölüyor, yoksa, söyleyen daha önce seyrettiği için mi biliyor?

Elbetteki izleyen kişi, filimde olup bitenleri daha önceden bildiği için, söylüyor..

Kim diyebilir ki “bu adam böyle söylediği için çocuk düştü”..Komik ve abes olur..

Allahü teâlâ da ezeli ve herşeyi kuşatan ilmi ile kimin nerede nasıl öleceğini ve Cennete mi Cehenneme mi gideceğini elbette bilir. İşte Allah’ın bütün bu durumları ezelden bilmesi yani, zamanın bütün anlarında yaşanacak olayları bilmesi kaderdir..

Bu ilmini de levh-i mahfuzda beyan etmiştir..

Yani Allahü teala bizim cehennemlik olacağımızı söylediği için biz cehennemlik olmuyoruz, bizim hangi amellerde bulunacağımızı sonsuz ilmi ile bilip ,levh-i mahfuzda da beyan ediyor,biz cehennemlik ameller işlediğimiz için cehennemlik oluyoruz....

Zamanı gelince kaderde olacak durumları da yaratması “kaza”dır..

2.örnek- Takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı, hesaplanarak yazılıyor. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye bilinen saatlerde doğup batmaz. Takvime yazılması, güneşin doğmasını ve batmasını etkilemez. Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bildiği için, bunları levh-i mahfuza yazmıştır.İşte bu kaderdir..Zamanı gelince de sonsuz kudretiyle yaratması “kaza”dır..

3- Bir öğretmen, daha önceki birçok tecrübesine dayanarak, çok tembel bir öğrencisi için, (Bu öğrenci bu sınavı kazanamaz) diye bir deftere yazsa, yazılan yazı, o öğrencinin sınavını etkilemez. Öğrenci imtihanı kazanamayınca, (Sen deftere yazdığın için ben imtihanı kazanamadım) diye suçu öğretmene yüklemesi yanlış olur.

Allahü teala da sonsuz ilmi ile kaderi, levhi mahfuza yazmıştır, bir kimse diyemez ki” sen öyle yazdığın için ben cehennemlik oldum” ..tam aksine o adam’ın cehennemlik ameller işleyeceğini bildiği için levh-i mahfuzda yazılı..

Allahü teala insanlara bir seçim hakkı vermiştir bazı konularda..Her konuda değil elbette..Mesela ailemizi, cinsiyetimizi,boyumuzu,göz rengimizi,nerde doğacağımızı biz değil , Allahü teala belirliyor..Ama bunlardan sorumlu tutmuyor zaten..”Senin neden boyun kısa” diye bir imtihana tabi tutmayacak elbette..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama bize seçim hakkı verdiği konularda bizi imtihana tutacak..Çoktan seçmeli bir sınavdayız..değişik şıklar var..Bu şıklar içinden istediğimizi işaretleme yeteneğini ve iradesini bize vermiş..önümüze bir sofra kurulsa hangi yemekleri yeme tercihini kendimiz yapıyoruz, ve irademizle belirliyoruz..Bir kişinin malını gaspetsem mi gaspetmesem mi diye biz irade ediyoruz, bugün ne kıyafeti giysem diye biz tercih yapıyoruz,hangi mesleği seçeyim diye biz irade ediyoruz..Örnekler uzatılabilir..

(Allahü teâlâ, onların yaptıklarının hepsini soracaktır.) [Hicr 92, 93]

(İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. İnkâr edenlere Cehennem ateşini hazırladık.) [Kehf 29]

Demek ki, Allahü teala imtihanda olan biz insanlara isteme ve dileme hakkı vermiş bir ölçüde..İşte buna cüz’i irade diyoruz..

İnsan bu cüz’i irade ile bilinçli olarak yaptığı işlerden ve eylemlerden sorumludur..

İnsan cüz’i iradesi ile irade ediyor , Allahü teala da yaratıyor..Çünkü imtihan..

İmtihan gereği, çoktan seçmeli sorularda yanlış cevaplar da olacak ki, imtihan olsun..İmtihan sırasında yanlış cevabı işaretleyen birisine ,”hey onu işaretleyemezsin,izin vermem.illa şunu işaretleyeceksin” denmez..çünkü imtihanın doğasına aykırı..

Allahü teala da kötü işlere razı değildir elbette..Ama imtihan gereği, o kötü sayılan filleri de yaratan O’dur..Biz irade ederiz yaratan Allahü teala..Şimdi ben bu yazıyı yazıyorum, yazıyı yazmayı cüz’i irademle isteyen benim, ama “yazı yazma” fiilini yaratan Allahü teala..Ben irade ettiğim için sorumlu ben oluyorum..

Çoktan seçmeli bir sınavda da yanlış cevabı irade edip işaretleyen de kendi yanlış cevabından sorumlu olur..”Bu yanlış cevabı siz koydunuz, kalemi de siz verdiniz,sırayı da siz verdiniz” deyip o sorumluluktan kurtulamaz elbette..

Kuranı Kerimde şeytan ile olan diyalog da bize örnektir..Şeytan da bir cüzi iradeye sahipti ve o iradesiyle kendi seçimiyle ziyan edenlerden oldu..Allahü teala şeytanı küçük bir imtihana tabi tuttu ve şeytan kaybetti..

Biz insanları da kendi peşinden sürüklemek için var gücüyle çalışıyor..Allahü teala da bize rehber ve muallim olarak peygamberleri ve kitaplarını göndermiş, bizlere doğru yol-yanlış yol nedir, bunu bildirmiş..

Ve

(İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. İnkâr edenlere Cehennem ateşini hazırladık.) [Kehf 29]

buyurarak kişinin kendi yaptıklarından elbet sorumlu olduğunu ve yanlış yolları tercih ettiği zaman da o yanlışların sonuçlarına katlanması gerektiğini açık ve net bir şekilde beyan etmiş..

Biz de “işittik ve itaat ettik” diyerek doğru yolların üzerinde bulunmalıyız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 yasındayım cok mu kücüğüm neyse bildiğim kadarını yazayım ,yoldan cıkmam merak etme:)

bende 25 yaşındayım ama 40 gibi düşünüyorsun derler nice 22 likler gördüm çocuk gibi mantığı olan

mesala öğretmen örneğini kendi içerisinde değerlendirmiş mantıksız bulmuşsun konuyu en baştan bir daha oku

cüzzi irademiz olduğunu anlatmaya çalışıyorsun 10 kere yazdım henüz onu tartışmıyoruz

şu hızır olayınada bi el at bakalım ne sonuç çıkaracaksın

tarihinde matrixx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
bende 25 yaşındayım ama 40 gibi düşünüyorsun derler nice 22 likler gördüm çocuk gibi mantığı olan

mesala öğretmen örneğini kendi içerisinde değerlendirmiş mantıksız bulmuşsun konuyu en baştan bir daha oku

cüzzi irademiz olduğunu anlatmaya çalışıyorsun 10 kere yazdım henüz onu tartışmıyoruz

şu hızır olayınada bi el at bakalım ne sonuç çıkaracaksın

sen önce benim soruma cvb ver ben de gidip yemek yiyeyim gelince onuda konusuruz oldu mu?

Ha bu arada cocuk akıllı olsam ne olur cocuklara hakikat lazım değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

diyelim ki; senin sorduğun soruların bir kısmına ben ya da bir başkası seni ikna edecek cevap veremedi. bu neyi açıklar ki ?

Kur'an'ın kelamullah olduğuna dair yüzlerce kesin delilin hepsini ne yapacaksın o zaman ? Bütün o delillere karşı gözünümü yumacaksın bir kaç sorunun cevabını bulamadım diye; beni ikna edemediler diye.

Veyahut fahr-ı kainat'ın son nebi olduğuna dair binlerce delili ne yapacaksın ?

Sen yanlış yapıyorsun.

Kendi açından yanlış yapıyorsun.

Kafandaki soruların arkı arkası kesileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. "vesvese veren" şeytan seni ve bütün ademoğullarını yoldan çıkartmak için yemin etmiş ve bunun için tüm hünerlerini sergilerken, mümkün bu kuşkulardan kurtulmak.

Halbuki yapman gereken şudur.

Emniyetli taraf olan "iman" safına geç. ve ateistler "iman" a dair bütün kesin delilleri çürütmeye davet et. Bırak onlar yırtınsınlar kendi zırvalaıklarını ispat için. Çünki, bizim onlara ispat etmeye ihtiyacımız yok. Tam tersi, onların ihtiyacı var.

Son derece hafif ve kolay olan ve çok az sayıdaki dini emirlere itaat etmek; cennet bir tarafa dursun, daha bu dünyadaki lezzetleri için yapılmaya değer.

Günahlarda, azda olsa, geçici de olsa bir lezzet bulunabilir. Amma küfür, özellikle küfrü mutlak olan ateizde zerre miskal bir lezzet yoktur. Elem üstüne elem, azap üstüne azaptır.

Şeytanın en tehlikeli bir oyunu nedir bilir misin ?

"tarafsızlık muhakemesi" aldatmacasıyla insanları imandan eder. halbuki şeytanın tarafsızlık dediği şey; "geçici bir şekilde dinden-imandan çıkmaktır" bu şekilde aldatır insanları. mesela derki : "kurana beşer kelamı nazarıyla bak" işte şeytanın bu hilesine karşı ona şu cevabı vermek lazımdır. "kuran Allah kelamıdır. ve yüzlerce delilleri vardır. sen o bütün delilleri teker teker çürütmediğin sürece bana "beşer kelamı farzet" demeye hakkın yoktur.

son sözüm matrix;

emniyetli taraf olan "iman" safına dahil ol. ve ateistlere de ki:

"getirin delilinizi, ispat edin bana, ikna edin beni. ben iman safında olmakla hiçbir şey kaybetmem. cenneti- cehennemi bir kenara bırak; imanın daha bu dünyada bana temin ettiği huzur ve ferah, emniyet ve saadet kafidir. amma , ya siz bir yerlerde hata yapıyor ve yanılıyorsanız benim milyonlar senelik istikbalimi sizin üç-beş kuruntunuzun hatırına hiç riske atarmıyım." de.

bir de "iman" kuru bir tasavvurdan ve tasdikten ibaret değildir. yaşadıkça, kalbe nüfuz ettikçe meyveler çiçekler açan kocaman bir ağaçtır. bir ayeti sıradan bir mümin dinler çok az etkilenir. kamil bir iman sahibi dinler ve çok fazla istifade eder. bu yüzden yola çıkmak lazım. tasavvur ve varsayımlar ile iman açılmaz adama. bizzat içine girip yaşamak lazım.

Allah hidayet versin.

Bu sözlerimi sakın yabana atma.

ve bana cevap dahi yazma.

sakla sende kalsın arkadaş.

umarım Allah sana kamil bir iman nasip ederde cennette karşılaşırız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
diyelim ki; senin sorduğun soruların bir kısmına ben ya da bir başkası seni ikna edecek cevap veremedi. bu neyi açıklar ki ?

Kur'an'ın kelamullah olduğuna dair yüzlerce kesin delilin hepsini ne yapacaksın o zaman ? Bütün o delillere karşı gözünümü yumacaksın bir kaç sorunun cevabını bulamadım diye; beni ikna edemediler diye.

Veyahut fahr-ı kainat'ın son nebi olduğuna dair binlerce delili ne yapacaksın ?

Sen yanlış yapıyorsun.

Kendi açından yanlış yapıyorsun.

Kafandaki soruların arkı arkası kesileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. "vesvese veren" şeytan seni ve bütün ademoğullarını yoldan çıkartmak için yemin etmiş ve bunun için tüm hünerlerini sergilerken, mümkün bu kuşkulardan kurtulmak.

Halbuki yapman gereken şudur.

Emniyetli taraf olan "iman" safına geç. ve ateistler "iman" a dair bütün kesin delilleri çürütmeye davet et. Bırak onlar yırtınsınlar kendi zırvalaıklarını ispat için. Çünki, bizim onlara ispat etmeye ihtiyacımız yok. Tam tersi, onların ihtiyacı var.

Allah hidayet versin.

Bu sözlerimi sakın yabana atma.

ve bana cevap dahi yazma.

sakla sende kalsın arkadaş.

umarım Allah sana kamil bir iman nasip ederde cennette karşılaşırız.

VE AYNI SON

Tüm konuştuğum hocalar gibi ......cevap bulamassan ne olmuş........şeytanın vesveseleri düşünme..........soruların arkası kesilmeyecek

SORGULANMADAN YAŞANILAN HAYAT HAYAT DEĞİLDİR

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir şeyi değiştirdiği zaman onu değiştireceğini ezelden beri bilir mi, bilmez mi?

"ezel" nedir ?

başlangıcı olmayan.

bana "başlangıcı olmamanın" ne demek olduğunu izah et, bende sana bunu izah edeyim.

Ezel gibi terimleri kullanmak benim adetim değil. Bunu siz kullanıyorsunuz hem de ne olduğunu kendiniz bile anlamadan aşağıda itiraf ettiğin gibi:

Allah'ını seversen; bana "ezeli" kavramının mahiyetini anlatacak bir açıklama yapabilir misin ? Bu kavramı açıklamaktan aciz kalan insan aklı, nasıl "ezeli ilmi ve ezeli takdiri" açıklayabilir. Varlığını bildiğimiz ama mahiyetini bilemediğimiz şeylerdir bunlar. bu noktada yapılması gereken şey, aklıda yaratan ezeli ilim sahibinin bu konu hakkında söylediklerine iman etmektir. çünki o herşeyi bilir. biz ise ancak onun bize bildirdiği kadarını bilebiliriz.

Böyle bir kavramı ortaya ben atmıyorum! Siz atıyorsunuz ve sonra da bunun sırrına eremeyiz, bize de iman etmek düşer diye sıyrılıveriyorsunuz, ki bunun da kendini kandırmaktan bir farkı yok! Demek ki hiçbir şeyi açıkladığınız yok. O zaman açıklama iddiasıyla ortaya çıkmayın! Baştan söyleyin.

"ezel" denilen kavramı hep kullanıyoruz.

ezeli ilimden, ezeli takdirden bajsediyoruz.

ezel nedir ?

çoğumuz zannediyoruz ki ezel ; geçmişe doğru uzanan bir silsilenin uç noktası. bu tariften sonrada ilmi ezeli, takdiri ezeli kelimelerine yanlış manalar veriyoruz, sonra da işin içinden çıkamıyoruz.

geçmişte bir uç noktada ezel kavramını tasavvur etmek, bir kere "ezel" kelimesinin manasına muhaliftir. Çünki ne kadar gidersen git, mutlaka o gittiğin noktadan da önce bir nokta olacaktır. o halde ezeli bulmak imkansızdır.

Halbuki "ezel" denilen kavram; hem geçmişi, hem geleceği hemde şu an ki hali kapsayan bir kavramdır. "ezel" de yazıldı demek; hem geçmişte, hem gelecekte hemde şu an "yazılması" manalarını da içine alan bir kavramdır.

E yani bugün yazdığını dün bilmiyor muydu diye sorarlar o zaman.. Ya da daha basit bir soru. "Allah kararını değiştirebilir" dedin yukarıda. KArarını değiştireceğini önceden bilir mi, bilmez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
"sadaka belayı defeder" hadisinden tut, hızır kıssasına kadar...

hatta "dua" konusu da buna dahildir.

madem takdir edilmiş ne için dua edeyim şeklindeki bir itirazı ortaya atan adam;

çaresiz kaldığı ve tek kurtuluşun yüce Allah'tan olabileceğini anladığı bir zamanda,

mesela bir trafik kazası ile burun buruna geldiği anda o adam; dünyanın en azılı ateisti de olsa; dili ile söylemese dahi kalbi ile "ALLAH" der ve medet ister.

neyse..

Peki çaresizlikten kendini kandırması ile farkı ne bunun? Nasıl ayırdedebilir kendini kandırmadığını? Duanın acizlikten doğan bir asılsız sığınma gereksinimi olmadığını kim nasıl bilebilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kader ve Kaza konusuna 3 örnek verelim, bu örneklerle konuyu zihnimizde daha iyi toplarız..

1-Bir film defalarca gösterilse, bunu önceden seyretmiş birisi, ikinci, üçüncü defa seyrederken, (Baş roldeki oyuncu, attan düşüp ölecek) dese, o dediği için mi filmdeki oyuncu ölüyor, yoksa, söyleyen daha önce seyrettiği için mi biliyor?

Elbetteki izleyen kişi, filimde olup bitenleri daha önceden bildiği için, söylüyor..

Kim diyebilir ki “bu adam böyle söylediği için çocuk düştü”..Komik ve abes olur..

İlgisiz örnek.. Filmde oynayanların özgür iradesi var mı?

Allahü teâlâ da ezeli ve herşeyi kuşatan ilmi ile kimin nerede nasıl öleceğini ve Cennete mi Cehenneme mi gideceğini elbette bilir. İşte Allah’ın bütün bu durumları ezelden bilmesi yani, zamanın bütün anlarında yaşanacak olayları bilmesi kaderdir..

Bu ilmini de levh-i mahfuzda beyan etmiştir..

Yani Allahü teala bizim cehennemlik olacağımızı söylediği için biz cehennemlik olmuyoruz, bizim hangi amellerde bulunacağımızı sonsuz ilmi ile bilip ,levh-i mahfuzda da beyan ediyor,biz cehennemlik ameller işlediğimiz için cehennemlik oluyoruz....

Zamanı gelince kaderde olacak durumları da yaratması “kaza”dır..

Pejki Allah bizim cennemlik olduğumuza dair ilmini levh-i mahfuzda beyan etmiş olduğu halde buna rağmen iman edip cehennemlik olmaktan kurtulabilir miyiz?

2.örnek- Takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı, hesaplanarak yazılıyor. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye bilinen saatlerde doğup batmaz. Takvime yazılması, güneşin doğmasını ve batmasını etkilemez. Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bildiği için, bunları levh-i mahfuza yazmıştır.İşte bu kaderdir..Zamanı gelince de sonsuz kudretiyle yaratması “kaza”dır..

Güneşin istediği saatte doğup istediği saatte batma iradesi var mıdır? Böyle bir iradesi olsaydı keyfine göre doğup batabilseydi takvimlere ne zaman doğup batacağı yazılabilir miydi?

Yine ilgisiz örnek!

3- Bir öğretmen, daha önceki birçok tecrübesine dayanarak, çok tembel bir öğrencisi için, (Bu öğrenci bu sınavı kazanamaz) diye bir deftere yazsa, yazılan yazı, o öğrencinin sınavını etkilemez. Öğrenci imtihanı kazanamayınca, (Sen deftere yazdığın için ben imtihanı kazanamadım) diye suçu öğretmene yüklemesi yanlış olur.

Öğretmenin bilgisi mutlak mıdır? Öğrenci öğretmenin bütün tahminine karşın sebat edip çalışarak onu yanıltamaz mı? Yoksa öğretmen gaybı mı biliyor?!

Yine ilgisiz örnek!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Andromeda,kader anlayışının çıkmazıyla ilgili çok güzel bir yazı yazmış aslında.Onun açıklaması üzerine bir şey yazmanın anlamı yok!!Dikkatlice okuyun sevgili dindarlar.

Sevgili matrixx:

... bilmek ile yapmak yani hayata geçirmek farklı şeyler.

Israrla söylüyorum herşeyi bilmesi ile herşeyi kendisinin yapıp etmesi farklı şeyler...

Sakın ısrar etme.Aksi takdirde Allah kavramını çelişkiye düşürürsün.Bilmek ile yapmak ayrı şey olunca, kader çelişkisine nasıl bir açıklama getirebilirsin ki?Allah benim ateist olacağımı biliyordu ama seçimimde bana müdahale etmedi.Daha neden müdahale tesin ki?Zaten ilk müdahalesini Levhimahfuzda 0 zaman noktasında yapmış ve ateist olacağımı bilip yazmıştır,öyle değilmi?Önceden yazgımız yazılmamış,şu anda ve an be an yazılıyor demek,Levhimahfuz iddiasına ters düşmezmi?Hayır düşmez diyenlere o halde,kader çelişkisinden önce Levhimahfuz iddiasını tartışmamız gerektiğini söylüyorum.

Tüm Olaylar "Levh-İ Mahfuz" İsimli Kitapta Kayıtlıdır

Allah, bizim için geçmiş ve gelecek olan tüm olay ve varlıkları, tek bir anda yaratmıştır. Kuran'da, tüm insanların ve varlıkların kaderlerinin Rabbimizin katında, Levh-i Mahfuz'da yani "Ana Kitap"ta saklandığı şöyle bildirilmektedir:

"Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın." (Neml Suresi, 75)

http://levhimahfuz.com/

Şimdi çelişkiyi bir daha düşünün.0 noktasında; geçmişte yaşanan,şu anda yaşanan ve gelecekte yaşanacak olan herşey Allahın kitabında yazılıdır yani belirlenmiştir.O halde ben kurma oyuncaklar gibi kuruldum ve kurulma enerjisinin bitimine kadar belirlenmiş olanı(levhimahfuzda önceden yazılmış olanı) yaşıyorum.Sonuç,ben ateist olma seçimini yapmadım,Allah levhimahfuzda önceden herşeyi belirlediği için benim yazgımı da belirlediğinden ateist oldum.Yani benim ateist olmam Allahın istediğindendir,iradesindendir,seçimindendir.Ve senin dindar olman da Allahın isteğinden,iradesinden ve seçimindendir.Unutmayın,eğer bir bilinç,diğer bilinci kapsıyorsa,özgür iradeli iki bilinçten bahsedilemez.

Hani demiştik ya Tanrı kavramı için herşeye gücü yeten, bunu alabildiğince düşünmen gerek
İşte asıl kaos burada.Herşeye gücü yeter,o halde önceden belirlediği herşeyi değiştirme gücüne sahiptir.Tamamen tutarsızlık nedeni bir ölçüdür bu!

Yanlış anlaşılma olmasın diye ısrarla vurguluyorum;

Biz o şıkkı seçeceğimiz için Allah biliyor.

Allah bildiği için biz o şıkkı seçmiyoruz.

Sakın ısrar etme.Allah bildiği için biz o şıkkı seçmiyoruz da ne demek?Allah benim ateist olacağımı biliyormuydu?Evet.(levhimahfuza bakınız) O halde ben ateistliği seçmesem Allahın bildiğine karşı çıkmış olmazmıyım?Evet.

Biz o şıkkı seceğimiz için Allah biliyor demek büyük bir gaftır.Allahı insanın bilincine bağımlı kılmaktır dediğin.Yani ben Ateist olmayı seçmesem Allah ateist olacağımı bilemezdi değilmi?O halde benim ne olacağımı bilmem Allaha bilme gücünü veriyor,senin söyleminle.Bir diğer çelişki,Allah önceden yapacağım herşeyi biliyorsa(levhimahfuza bakınız bir zahmet),bu durumda benim özgürlüğümden,irademden bahsedilemez.Çünkü Allahın bilinci benim bilincimi kapsar olmalıdır.Esasında biz O'nun istediği gibi, yani 0 noktasında Levhimahfuza yazdığı gibi yaşıyoruz.O'nun yazgımızda belirlediği sınırların dışına çıkamayız.O halde suçlu yok,günah yok,cehennem yok,yargılanma yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdıkların Allahın inkarıdır ve sen bu yazılarınla çoktan yoldan çıktın bile ama farkında değilsin.Neyse aramıza hoşgeldin.

Kader ve Kaza konusuna 3 örnek verelim, bu örneklerle konuyu zihnimizde daha iyi toplarız..

1-Bir film defalarca gösterilse, bunu önceden seyretmiş birisi, ikinci, üçüncü defa seyrederken, (Baş roldeki oyuncu, attan düşüp ölecek) dese, o dediği için mi filmdeki oyuncu ölüyor, yoksa, söyleyen daha önce seyrettiği için mi biliyor?

Elbetteki izleyen kişi, filimde olup bitenleri daha önceden bildiği için, söylüyor..

Kim diyebilir ki “bu adam böyle söylediği için çocuk düştü”..Komik ve abes olur..

1)Film=dünyadaki yaşam 2)Oyuncular=insanlar 3)İzleyen kişi=Allah Allah ve kader konusu tartışıldığına göre, verdiğin film örneğinde ki benzerliklerin, benim gösterdiğim eşitlikler gibi olmalıdır.Ve sorduğun soru şu;Filmi izleyen(Allah), başrol oyuncunun filmde attan düşüp öleceğini, filmi izleyen(Allah) dediği için mi yoksa daha önceden seyrettiği için mi biliyor?Elbette ki izleyen kişi(Allah) dediği için değil, filmde olup bitenleri daha önceden bildiği için,söylüyor.!!

Anlayacağın vargın, Allah dediği için oyun oynanmıyor,bildiği için oyun oynanıyor şeklinde.Yani bergüzar gibi,bilmekle demek arsında bir fark olduğunu söylüyor ama bir adım öteye gidip bilmeği demeye üstün kılıyorsun.Halbu ki Allah için önceden bilmek ile söylemenin aynı sonuçları doğuracağını ikinizde gözardı ediyorsunuz.

Allahü teâlâ da ezeli ve herşeyi kuşatan ilmi ile kimin nerede nasıl öleceğini ve Cennete mi Cehenneme mi gideceğini elbette bilir. İşte Allah’ın bütün bu durumları ezelden bilmesi yani, zamanın bütün anlarında yaşanacak olayları bilmesi kaderdir..

Bu ilmini de levh-i mahfuzda beyan etmiştir..

Yani Allahü teala bizim cehennemlik olacağımızı söylediği için biz cehennemlik olmuyoruz, bizim hangi amellerde bulunacağımızı sonsuz ilmi ile bilip ,levh-i mahfuzda da beyan ediyor,biz cehennemlik ameller işlediğimiz için cehennemlik oluyoruz....

Zamanı gelince kaderde olacak durumları da yaratması “kaza”dır..

Allah senin cehenneme gideceğini söylese cehennemlik olmazmısın?Allaha aykırılık olmazmı bu.Yazdıklarının tümü çelişkili,göremiyormusun?

2.örnek- Takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı, hesaplanarak yazılıyor. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye bilinen saatlerde doğup batmaz. Takvime yazılması, güneşin doğmasını ve batmasını etkilemez. Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bildiği için, bunları levh-i mahfuza yazmıştır.İşte bu kaderdir..Zamanı gelince de sonsuz kudretiyle yaratması “kaza”dır..
Bu örneklerden çıkarılacak sonuç insan yazarsa yazdığı için olmaz,Allah yazarsa yazdığı için olur.E zaten matrix'te sana onu sormuş arkadaş.Allah madem yazdığı için herşey oluyor o halde benim işleyeceğim günahlar kime göre günah sayılıyor?Başka bir Allahmı var?

3- Bir öğretmen, daha önceki birçok tecrübesine dayanarak, çok tembel bir öğrencisi için, (Bu öğrenci bu sınavı kazanamaz) diye bir deftere yazsa, yazılan yazı, o öğrencinin sınavını etkilemez. Öğrenci imtihanı kazanamayınca, (Sen deftere yazdığın için ben imtihanı kazanamadım) diye suçu öğretmene yüklemesi yanlış olur.
Şimdi öğretmen yerine Allahı koy ki, matrix en başından bunu demişti zaten,dinleyen yok ki!!

''Bir Allah, daha önceki birçok tecrübesine dayanarak, çok tembel bir öğrencisi için, (Bu öğrenci bu sınavı kazanamaz) diye bir deftere yazsa, yazılan yazı, o öğrencinin sınavını etkilemez. Öğrenci imtihanı kazanamayınca, (Sen deftere yazdığın için ben imtihanı kazanamadım) diye suçu Allaha yüklemesi yanlış olur.'' Ama yazılan yazı hem öğrencinin sınav sonucunu etkilemeyecek hem de imtihanı kazanamayınca suçu Allaha yüklemesi yanlış olur diyorsun.Ee ne yapsın öğrenci, arkadaş, hem Allah tarafından sınırları belli olacak hem de bu sınırı aşamadığı için suçu Allaha değil kendisine mi atacak?Resmen saçmalıyorsunuz.

Allahü teala da sonsuz ilmi ile kaderi, levhi mahfuza yazmıştır, bir kimse diyemez ki” sen öyle yazdığın için ben cehennemlik oldum” ..tam aksine o adam’ın cehennemlik ameller işleyeceğini bildiği için levh-i mahfuzda yazılı..
''Allahü teala da sonsuz ilmi ile kaderi, levhi mahfuza yazmıştır'' diyorsun sonrada biri kalkıp sen öyle yazdığın için cehennemlik oldum diyemiyecekse o halde yazılana ne oluyor, ey arkadaş?.Siz herhalde yazılanın sadece kitapta kalıp sonra da herşey yaşanıp bitince kitaptan karşılaştırılıp ''aha zaten yazmıştım'' şeklinde mi anlıyorsunuz levhimahfuzu?Ben bile sizden daha iyi anlıyorum bu ateist kafamla halbu ki!!

Levhimahfuza yazılan herşey aynen cereyan etmek zorundadır.Bunu şu ufak beyninize sığdırınız lütfen!!

Allahü teala insanlara bir seçim hakkı vermiştir bazı konularda..Her konuda değil elbette..Mesela ailemizi, cinsiyetimizi,boyumuzu,göz rengimizi,nerde doğacağımızı biz değil , Allahü teala belirliyor..Ama bunlardan sorumlu tutmuyor zaten..”Senin neden boyun kısa” diye bir imtihana tabi tutmayacak elbette..

Seçim hakkı verdiği an,onun bilebileceği sınırların dışına çıkarım.Öyle şeymi olur?Bu hakkı bana verdiği an artık Allah benimdir!!

Sonuç;Allah benim yapacaklarımı önceden bildiği vaya yazdığı veya söylediği için(LM'a bakınız) benim yapacaklarımın sorumlusu ben değil, Allahtır.O halde, ne yapacağımı önceden belirleyen Allah benden hesap soramaz!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili matrix, sevgili katılımcılar; anlaşılacağı üzere Kader konusu, Tanrının tanımı gibi iki ucu boklu değnektir!

Sevgili matrix,bu iddialı konu, bana benim açtığım ''İnancınızı bilimsel materyalizmden bağımsız tanımlayabilirmisiniz?'' iddialı konumu hatırlattı.Orada da sevgili din sever arkadaşlarımız tanımda tıkanınca şu sonucu çıkardım;Tanrı tanımında madde ile ilgili kavramlara yer verildiği an,Tanrı maddenin içine çekilir ve böylece maddenin yasalarına tabi olmak zorunda kalır.O halde Tanrı tanımsızdır ve 1 milyar insan tanımsız bir şey uğruna hayatlarını heder ediyor.Ne yazık,ne yazık!!

Saygılarımla!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...