Jump to content

Neden çoğalma içgüdüsü var?


Recommended Posts

Şunu aradan çıkaralım. Benim kişisel görüşlerimle ilgili çıkarımlarda ve ön yargılarda bulunmazsanız sevinirim. Ne düşündüğümü ben söylemediğim sürece ancak yanlış tahmin edebilirsiniz.

Evet, neden bütün canlılar kendilerini çoğaltma içgüdüsüne sahip? Bireysel hayatta kalma içgüdüsü nispeten daha anlaşılır bir şey ama neden tür olarak da hayatta kalma içgüdüsü var? Neden yavrulama isteği ve bu yavruyu koruma isteği var? Canlı bir varlık öyle yaşayıp gitse ve ölse daha iyi değil mi? Hatta bence canlı bir varlığın var olması bile saçma. Yaşama isteği sadece daha fazla soruna sebep olmuyor mu? Acı, kan, vahşet, hastalıklar, doğa felaketler vb. Evrende sadece boş gezegenler ve yıldızlar olsaydı her şey daha "kolay" olmaz mıydı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çünkü, bütün canlıların bu nesle kadar gelebilenlerinin soy ağacında üreme iç güdüsü bulunuyor. Evrim birikimler sürecidir. Üreme iç güdüsü bulunmayan canlıların nesilleri tükenir. Örneğin pandalar, üremek için bir çaba göstermedikleri için, insanlar tarafından zorla devam ettirilmeye çalışıyorlar. Üreme iç güdüsü aslında diğer bütün özelliklerden çok da farklı değildir, buna sahip olanların nesilleri sürdüğü için, doğal olarak yeni nesillerde de bu sistem özellik büyük ihtimalle devam etmektedir. Etmediği yerde, türün ya da en azından soyun sonu gelir.

Özetle, bu biraz müslülerin her şey bir amaçla yaratılmış inancına benziyor; yani hemen her canlı türünde üreme görüyoruz diye, bütün canlılarda üreme içgüdüsü vardır diyemeyiz, çünkü bu içgüdüye sahip olanların nesillerini görebiliyoruz, bu içgüdüye sahip olmayanların soyu tükeniyor.

Evrimde mantık aramak doğru değil. Örneğin, bir canlı türünün erkekleri, başarılı biçimde çiftleştikten sonra dayanılmaz acılar içinde ölüyor olsun. Bu tür için hiçbir şekilde problem değildir, çünkü erkek çiftleşmiş ve soyun devamı için gerekli olanı gerçekleştirmiştir. Niye ölüyor da, niye hayatını yaşamıyor da denilemez, zira evrim süreci hak, hukuk, adalet gözeten bir yapı değil, sadece soyun devamı ile genler ile mutasyonların aktarılması sürecidir.

Üreme ve çoğalma içgüdüsü dediğiniz de bunun gibidir. Evrimsel süreçte gelinen noktada, üreme isteği -beyin fonksiyonları, hormonlar vb sayesinde- bulunan bireyler çoğalır ve bu özelliklerini çoğunlukla yeni nesillere de aktarır. Doğal olarak yeni nesillerin bir kısmı da bunları tekrarlar. Tekrarlamayan "hasarlı" bireylerin hasarlı yapıları sonraki nesillerde devam etmediği için, soyları tükenir.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çünkü, bütün canlıların bu nesle kadar gelebilenlerinin soy ağacında üreme iç güdüsü bulunuyor. Evrim birikimler sürecidir. Üreme iç güdüsü bulunmayan canlıların nesilleri tükenir. Örneğin pandalar, üremek için bir çaba göstermedikleri için, insanlar tarafından zorla devam ettirilmeye çalışıyorlar. Üreme iç güdüsü aslında diğer bütün özelliklerden çok da farklı değildir, buna sahip olanların nesilleri sürdüğü için, doğal olarak yeni nesillerde de bu sistem özellik büyük ihtimalle devam etmektedir. Etmediği yerde, türün ya da en azından soyun sonu gelir.

Özetle, bu biraz müslülerin her şey bir amaçla yaratılmış inancına benziyor; yani hemen her canlı türünde üreme görüyoruz diye, bütün canlılarda üreme içgüdüsü vardır diyemeyiz, çünkü bu içgüdüye sahip olanların nesillerini görebiliyoruz, bu içgüdüye sahip olmayanların soyu tükeniyor.

Evrimde mantık aramak doğru değil. Örneğin, bir canlı türünün erkekleri, başarılı biçimde çiftleştikten sonra dayanılmaz acılar içinde ölüyor olsun. Bu tür için hiçbir şekilde problem değildir, çünkü erkek çiftleşmiş ve soyun devamı için gerekli olanı gerçekleştirmiştir. Niye ölüyor da, niye hayatını yaşamıyor da denilemez, zira evrim süreci hak, hukuk, adalet gözeten bir yapı değil, sadece soyun devamı ile genler ile mutasyonların aktarılması sürecidir.

Üreme ve çoğalma içgüdüsü dediğiniz de bunun gibidir. Evrimsel süreçte gelinen noktada, üreme isteği -beyin fonksiyonları, hormonlar vb sayesinde- bulunan bireyler çoğalır ve bu özelliklerini çoğunlukla yeni nesillere de aktarır. Doğal olarak yeni nesillerin bir kısmı da bunları tekrarlar. Tekrarlamayan "hasarlı" bireylerin hasarlı yapıları sonraki nesillerde devam etmediği için, soyları tükenir.

Çok mantıklı aslında. Tabi ki çoğalma içgüdüsü zayıf veya olmayan canlı kendini türünü sürdüremeyecektir.

Benim merak ettiğim konu şu; çoğalma süreci o kadar zahmetli ki o canlı ölüp gitse daha iyi değil mi? Canlılığa niye ihtiyacı var ki maddenin?

allah böyle evrimleştirmiş...

Kesinlikle, sonuçta her şeyi allah yapmıştır. En güzel doğa harikalarını ve milyonlarca insanı öldürebilen virüsleri...

tarihinde Xibalba tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok mantıklı aslında. Tabi ki çoğalma içgüdüsü zayıf veya olmayan canlı kendini türünü sürdüremeyecektir.

Benim merak ettiğim konu şu; çoğalma süreci o kadar zahmetli ki o canlı ölüp gitse daha iyi değil mi? Canlılığa niye ihtiyacı var ki maddenin?

Böyle bir soru sorduğuna göre maddenin ihtiyaçları ya da amaçları olduğu ve bunun doğrultusunda hareket ettiği gibi bir düşüncen mi var? Eğer böyle düşünüyorsan bilemem ama maddenin aşkın bir amacı olmadığını düşünüyorsan eğer yani ateistsen bence bu anlamsız bir soru. Şöyle açıklayayım:

@bir_akil_insan çok güzel anlatmış, üreme içgüdüsü güçlü olan ve üremeyi başarabilen canlılar hayatta kaldığı için her şeyde bir varlığını sürdürme çabası görüyoruz. Fakat senin sorundaki problem şu ki bu varlığını sürdüren canlılar arasında "ne gerek var ki ölüp gitsek daha iyi olmaz mı?" diye sorabilecek tür olarak bildiğimiz kadarıyla sadece insan var. Yani insan dışındaki diğer varlıklar böyle bir soru soracak bilince sahip değiller. Dolaysıyla "öf ya çok zahmetli ve saçma bir şey bu üreme olayı" diyemezler ve içgüdüleri doğrultusunda büyük bir istekle ve çabayla üreyip giderler...

Yani burada senin "Daha iyi değil mi?" "Daha kolay olmaz mı?" "Ne gerek var ki?" gibi sorularını insan dışındaki varlıklara yöneltmen ve onlar sanki insansı bir bilince sahipmiş gibi gibi cevap araman pek anlamlı değil...

Bence bu soruların muhatabı insanlar... Doğanın bize verdiği var olma istencine neden binbir zahmete ve acıya rağmen bu kadar çılgınca tutunuyor ve bunun gereğini yapıyoruz? Yoksa bu istence ille de uymamız gerektiği bir yanılgı mı? Yoksa acılarımızdan kurtulmamızın çaresi bu istence karşı çıkmak mı? (Schopenhauer zehirlenmesi geçiriyorum sanırım, sen bana bakma :) )

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani burada senin "Daha iyi değil mi?" "Daha kolay olmaz mı?" "Ne gerek var ki?" gibi sorularını insan dışındaki varlıklara yöneltmen ve onlar sanki insansı bir bilince sahipmiş gibi gibi cevap araman pek anlamlı değil...

Evrimde gereksiz hiç bir şey yok değil mi? Örneğin bir hayvan nesiller içerisinde mutasyonla saçma sapan gereksiz bir özellik kazanırsa zaten bu özelliğe sahip olan bireyler doğal seleksyonla yok olacaktır. Demeye çalıştığım şey de buydu. Hayat herhangi bir canlı için çok fazla riski olan bir bahis ve canlı olmanın, cansız olmaya göre bir avantajı olmalı ki canlılar ortaya çıksın değil mi? Cansız olmak çok daha avantajlı gibi görünüyor, öyle duruyor madde, ne acı çekiyor, ama gerçi zevk de alamıyor.

Neyse en başa dönelim. Dünyada ilk defa hayatın ortaya çıkışına. İlk önce maddenin John Conway'in "Hayat Oyunu"'undaki gibi belli şartlar atında maddenin hayat kazandığını var sayalım, yani bazı algoritmalara uygun şekilde hareket eden moneküler robot gibi canlılar. Bu ortamda oluşan canlılar geçiciler ve kendilerini çoğaltma gibi bir özellikleri yok. Tamamen raslantısal varlıklar, bazı hareketler ve aksiyonlar gerçekleştirip yok oluyorlar. Ne yaptıklarının farkında bile değiller sonuçta bir takım monekülden ibaretler. Milyarlarca yıl süre içerisinde DNA tamamen raslantısal şekilde oluşuyor. Ve canlı varlıklar kendileri çoğaltmaya başlıyorlar, sanki bir ihtiyaç varmış gibi. Sanki onları oluşturan cansız atomlar değilde canlı küçük yaratıklarmış gibi. Sanki atomların ve hatta daha küçük olan parçacıkların bu organizmalardan bir faydası olacakmış gibi.

Şimdi anlatabildim mi kendimi? Hayat materyalizm açısından tamamen bir saçmalık ve gereksiz karışık bir madde yığının rastgele bilinçsiz şekilde sağ sola savrulmasından ibaret. Ama hiç öyle gibi değil, değil mi?

Ayrıca etiketleme konusunda aceleci olmayın lütfen. Ben herhangi bir "sultan" biçiminde evreni yöneten bir güce inanmıyorum.

tarihinde Xibalba tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimde gereksiz hiç bir şey yok değil mi? Örneğin bir hayvan nesiller içerisinde mutasyonla saçma sapan gereksiz bir özellik kazanırsa zaten bu özelliğe sahip olan bireyler doğal seleksyonla yok olacaktır.

Hayır. Mutasyonlar amaç gözetmez ve seçim yapmaz. Örneğin, insanların çoğu dillerini kıvırabilmektedir. Bazıları ise bunu yapamazlar. Bu bilinen bir gen mutasyonudur ve bunu yapabilen ile yapamayan arasında en ufak bir üstünlük yoktur ve bu tamamen gereksiz bir özelliktir. Mutasyonların, varlığın yaşamını olumsuz etkileyenleri ancak belki seçilimde kaybetmeye yol açabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayat herhangi bir canlı için çok fazla riski olan bir bahis ve canlı olmanın, cansız olmaya göre bir avantajı olmalı ki canlılar ortaya çıksın değil mi? Cansız olmak çok daha avantajlı gibi görünüyor, öyle duruyor madde, ne acı çekiyor, ama gerçi zevk de almıyor

"Avantajlı olma" dediğin ilke evrimin işleyişiyle ve varlığı devam ettirmeyle ilgili bir ilke. Oysa canlılığın ortaya çıkışı bambaşka bir meseledir. Evrim canlılık ortaya çıktıktan sonraki süreçtir. Maddenin davranışında avantaj diye bir ilke yoktur sadece doğa kurallarından kaynaklanan zorunluluklar vardır. Yani bir helyum atomu evrimde olduğu gibi bir şeylere karşı avantaj elde etme kaygısıyla hareket etmez. Sadece fizik kurallarının gereği neyse öyle davranır. Canlılığın ortaya çıkışı da böyle bir şey... Sözün özü; canlılığın ortaya çıkışının avantajlı olma ilkesiyle filan bir ilgisi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimde mantık aramak doğru değil. Örneğin, bir canlı türünün erkekleri, başarılı biçimde çiftleştikten sonra dayanılmaz acılar içinde ölüyor olsun. Bu tür için hiçbir şekilde problem değildir, çünkü erkek çiftleşmiş ve soyun devamı için gerekli olanı gerçekleştirmiştir. Niye ölüyor da, niye hayatını yaşamıyor da denilemez, zira evrim süreci hak, hukuk, adalet gözeten bir yapı değil, sadece soyun devamı ile genler ile mutasyonların aktarılması sürecidir.

Bu kısma örnek vermekte fayda var ki, bunun zaten var olan bir işleyiş olduğu daha iyi anlaşılsın. Bazı örümcek türlerinde, erkek dişi tarafından çiftleşmeden sonra yenilir. Peygamber develerinde, erkek çiftleşme esnasında kafasından başlanarak yenilir, vücudun geri kalanı halen çiftleşmeye devam etmektedir vb. (isim ve eylemdeki uyuma dikkat çekmekte fayda var)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğa felsefe yapmaz.

Doğa, ''ne yapsam daha iyi ne yapsam daha kötü olur'' diye karar alarak işe başlamaz. -zaten iyi-kötü doğada yoktur.

Ürememek bizim anlayışımza göre iyidir, varolmamanın varolmaktan daha iyi olduğunu biz ayırtedici zekamız sayesinde kavrarız.

Ama doğa kör ilerler, plansız ilerler. O sadece ilerler.

Doğanın merhameti de yoktur, ''varolup ta boşa acı çekmesinler'' diye umursamaz.

Doğanın tek umursadığı şey enerjiyi dönüştürmektir. Sadece enerjinin dönüşümü vardır.

Canlılar; doğarak, öldürerek, üreyerek ve ölerek ernerjinin sonsuz devinimine katkıda bulunurlar.

Yani, aslında doğa derken yine neyin yapılması neyin yapılmamasına karar veren otorite canlılık değil fizik yasalarıdır. Ve fizik yasaları, biyolojinin yasalarından daha da kördür.

Bu konuda Hacı nın şu yazısı daha aydınlatıcı olabilir : http://haci-haci.typ...k-kanunlar.html

tarihinde ad hominem tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunu aradan çıkaralım. Benim kişisel görüşlerimle ilgili çıkarımlarda ve ön yargılarda bulunmazsanız sevinirim. Ne düşündüğümü ben söylemediğim sürece ancak yanlış tahmin edebilirsiniz.

Evet, neden bütün canlılar kendilerini çoğaltma içgüdüsüne sahip? Bireysel hayatta kalma içgüdüsü nispeten daha anlaşılır bir şey ama neden tür olarak da hayatta kalma içgüdüsü var? Neden yavrulama isteği ve bu yavruyu koruma isteği var? Canlı bir varlık öyle yaşayıp gitse ve ölse daha iyi değil mi? Hatta bence canlı bir varlığın var olması bile saçma. Yaşama isteği sadece daha fazla soruna sebep olmuyor mu? Acı, kan, vahşet, hastalıklar, doğa felaketler vb. Evrende sadece boş gezegenler ve yıldızlar olsaydı her şey daha "kolay" olmaz mıydı?

Canlıların kendi varlıklarını devam ettirmek için yaptıkları birşey yok. Ama yaptıkları bazı şeyler onların varlıklarının devamını sağlıyor.

Hepsi o kadar. Eğer onları yapmasalardı tükenirlerdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Sanki atomların ve hatta daha küçük olan parçacıkların bu organizmalardan bir faydası olacakmış gibi.

Aynen bu durum var zaten. Entropi artışını hızlandırır canlılık denilen şey. Uygun koşullarda tam da bu nedenle ister istemez var olacaktır canlılık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yani burada senin "Daha iyi değil mi?" "Daha kolay olmaz mı?" "Ne gerek var ki?" gibi sorularını insan dışındaki varlıklara yöneltmen ve onlar sanki insansı bir bilince sahipmiş gibi gibi cevap araman pek anlamlı değil...

Doğa felsefe yapmaz.

Evrimde mantık aramak doğru değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...