Jump to content

LUT PEYGAMBER NE DEDİ?


Recommended Posts

  • İleti 62
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

KUR'AN'DA LUT KAVMİ

Lut,kavmine dediki:Alemlerde,sizden önce hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz?

Gerçekten siz,kadınları bırakıp,şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?Doğrusu siz haddi aşan bir kavimsiniz.

LUT KAVMİNİN CEVABI;"Bunları yurdunuzdan sürüp çıkarın,muhakkak bunlar,çokça temizlenen insanlardır"demekten başkası olmadı.

Bunun üzerine Biz,karısı dışında,Lut'u ve ailesini kurtardık;karısı ise helake uğrayanlardan oldu,ve onların üzerine bir azap sağanağı yağdırdık.Bak!Mücrimlerin(suçluların)akibeti nasılmış?

HİCR (15) / 57-77

Lut ki,ona hüküm ve ilim verdik.Ve onu,amelleri kötü olan kavminden kurtardık!Şüphesiz onlar,kötü ve fasık bir kavimdi.Onu(Lut)rahmetimize soktuk,muhakkak o salihlerdendi.

Arkadaşlar anlaşıldığı üzere her dönemde haddini aşan,yoldan çıkan insanlar olmuştur,olucaktır.Muhakkak onların akıbeti bellidir,onlar için büyük bir azap vardır,inansanız da inanmasanızda,bunun farkında olan,ve ona göre davranan insanlar olmak duasıyla

Link to post
Sitelerde Paylaş
post='1219069']

Evet açıklıyor :)[/b]

Bakın Sayın kardeşim bir zamanlarda Pompei harabeleri için Lut kavmi deniyordu.Şimdi ondan vazgeçildi Lut gölündeki kalıntılarla uğraşılıyor.Yeryüzünde hiçbir toplum baştan aşağı homoseksüel olamaz.

Lut kavmini anlayamayız. O Kavmin önünden hep gündüzleri geçeriz ama Geceleride geçtiğimiz halde onları yine idrak edemeyiz.Halbuki onlar hep vardır. ve Lutda hala hepimizdedir. Lut bir Ruhtur.Fi tarihinde yaşamış bir Peygamber falan değildir. O Biz insanların içinde yaşayan Yaşam sevgisi yaşam tutkumuzdur.

Lut kavmi hikayesi yaşamda işini gücünü ve ona bağlı olarak Ailesini,kaybeden Emekleri hebaya gitmiş insanların Hala yaşama olan bağlılıklarını onların haleti ruhiyelerini anlatan bir kıssadır sadece.

Neydi bu Manevi homoseksüalite?:İşinizi ailenizi seversiniz onlardan zevk alırsınız ama bu işin erkek tarafıdır.Ama birde işin dişi yönü vardır onlar aynı zamanda sizin problemleriniz yani Sizin Dertlerinizdirde.İşte onlara karşı olan sevgi ve zevklerimizle birlikte onların problemlerinide çözmek durumundayız.Ekmeği sevgimizle yapalım . Ama Yapalım!

Şayet sırf onların bize getirdikleri zevkler ve sevgilerle yaşamaya kalkarsak onları elimizden kaybederiz.İşte buna Manevi homoseksüalite denir. yani Muhabbete muhabbet binmesidir. bu durum ise bizlere zamanla Saygısızlığa Sabırsızlığa veee SEVGİSİZLİĞE götürür.Sadom Ve Gamorayı yıkan Üç melekde bunlardı.İkisi Şehrin içine girdi Sevgisizlik meleği(Kuvvesi) de Şehirleri dışardan çepe çevre çevirdi.şehirlerden biri İş yaşantımızdı diğeri ise aile yaşantımız.Ve Mahfoldular Yaşam sevgisinin biricik eşi Emek ana hep gerilere baktııı durduu. ve sonunda Tuz oldu.

Yaşam sevgisi sonunda manası Küçük Şehir olan SOARA sığındı.Orası kanaat şehriydi. Varsın olsun yinede güzeldir yaşamak ahhh yaşamak! dedi.

Bir acı gurbet şarkısı gidir yaşamak ahhh yaşamak

Varsın olsun yinede güzeldir yaşamak ahh böyle yaşamak

tarihinde yeniçeri53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dikkatli okumamışsın.

Bir duble yazayım bari :P

Bahçeme girdim, kızkardeşim, yavuklum!

Mürrümü topladım, pelesenkim ile;

Gümecimi yedim, balımla beraber:

Şarabımı içtim, süTümle beraber.

Ey dostlar! yiyin; İçin. sevgililer! ve mestolun.

Ben uyuyordum, yüreğim ise uyanıktı;

Kapıyı çalan sevgilimin sesi:

Bana aç. kızkardeşim, sevgilim, benim eşsiz güvercinim!

:D kizkardesine yaziliyo herif.

nedir bu ensest silsilesi boyle muslumanlarda da var bu ensesti kabul gorme nede olsa ensest iliskiden turedi insanlik.yadirganacak seyler degil bunlar.

Kaynağını hatırlamamakla beraber, bazı eski toplumlarda sevgili için kızkardeş sözcüğünün kullanımının kültürel bir şey olduğunu okumuştum. Diğer taraftan, ortadoğuda eş/kızkardeş motifi epey eskiye dayanır. İbrahim'in karısını aynı babadan kız kardeşi olarak tanıtıp firavuna vermesi , firavunlarda kızkardeşle olan evlilikler, sümerlerde enki'nin yarı kız kardeşi olan karısı nin-kurshag vb.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakın Sayın kardeşim bir zamanlarda Pompei harabeleri için Lut kavmi deniyordu.Şimdi ondan vazgeçildi Lut gölündeki kalıntılarla uğraşılıyor.Yeryüzünde hiçbir toplum baştan aşağı homoseksüel olamaz.

Lut kavmini anlayamayız. O Kavmin önünden hep gündüzleri geçeriz ama Geceleride geçtiğimiz halde onları yine idrak edemeyiz.Halbuki onlar hep vardır. ve Lutda hala hepimizdedir. Lut bir Ruhtur.Fi tarihinde yaşamış bir Peygamber falan değildir. O Biz insanların içinde yaşayan Yaşam sevgisi yaşam tutkumuzdur.

Lut kavmi hikayesi yaşamda işini gücünü ve ona bağlı olarak Ailesini,kaybeden Emekleri hebaya gitmiş insanların Hala yaşama olan bağlılıklarını onların haleti ruhiyelerini anlatan bir kıssadır sadece.

Neydi bu Manevi homoseksüalite?:İşinizi ailenizi seversiniz onlardan zevk alırsınız ama bu işin erkek tarafıdır.Ama birde işin dişi yönü vardır onlar aynı zamanda sizin problemleriniz yani Sizin Dertlerinizdirde.İşte onlara karşı olan sevgi ve zevklerimizle birlikte onların problemlerinide çözmek durumundayız.Ekmeği sevgimizle yapalım . Ama Yapalım!

Şayet sırf onların bize getirdikleri zevkler ve sevgilerle yaşamaya kalkarsak onları elimizden kaybederiz.İşte buna Manevi homoseksüalite denir. yani Muhabbete muhabbet binmesidir. bu durum ise bizlere zamanla Saygısızlığa Sabırsızlığa veee SEVGİSİZLİĞE götürür.Sadom Ve Gamorayı yıkan Üç melekde bunlardı.İkisi Şehrin içine girdi Sevgisizlik meleği(Kuvvesi) de Şehirleri dışardan çepe çevre çevirdi.şehirlerden biri İş yaşantımızdı diğeri ise aile yaşantımız.Ve Mahfoldular Yaşam sevgisinin biricik eşi Emek ana hep gerilere baktııı durduu. ve sonunda Tuz oldu.

Yaşam sevgisi sonunda manası Küçük Şehir olan SOARA sığındı.Orası kanaat şehriydi. Varsın olsun yinede güzeldir yaşamak ahhh yaşamak! dedi.

Bir acı gurbet şarkısı gidir yaşamak ahhh yaşamak

Varsın olsun yinede güzeldir yaşamak ahh böyle yaşamak

Yeni şeyler söyleyen canlara kurban olurum,eline sağlık.,
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar yanlış anlaşılmasın,sözüm homoseksüellere deil kesinlikle,bu tamamen bir tercih meselesidir,bunun tararlarını ve zararlarını kişi kendi idrak edebilecek kapasitededir muhakkak,ama hakverirsiniz ki burda bidönem yaşanmış bir olayı ve o dönemde hiçte hoş karşılanamayan bir olayı tartışıyoruz,zamanı ve ilk kez böyle bir olayın yaşanmış olduğunu göz önünde bulundurursak yaşananları daha hoşgörüyle karşılamamız mümkün

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar yanlış anlaşılmasın,sözüm homoseksüellere deil kesinlikle,bu tamamen bir tercih meselesidir,bunun tararlarını ve zararlarını kişi kendi idrak edebilecek kapasitededir muhakkak,ama hakverirsiniz ki burda bidönem yaşanmış bir olayı ve o dönemde hiçte hoş karşılanamayan bir olayı tartışıyoruz,zamanı ve ilk kez böyle bir olayın yaşanmış olduğunu göz önünde bulundurursak yaşananları daha hoşgörüyle karşılamamız mümkün ��

:huh: Müslüman mısın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakın Sayın kardeşim bir zamanlarda Pompei harabeleri için Lut kavmi deniyordu.Şimdi ondan vazgeçildi Lut gölündeki kalıntılarla uğraşılıyor.Yeryüzünde hiçbir toplum baştan aşağı homoseksüel olamaz.

Lut kavmini anlayamayız. O Kavmin önünden hep gündüzleri geçeriz ama Geceleride geçtiğimiz halde onları yine idrak edemeyiz.Halbuki onlar hep vardır. ve Lutda hala hepimizdedir. Lut bir Ruhtur.Fi tarihinde yaşamış bir Peygamber falan değildir. O Biz insanların içinde yaşayan Yaşam sevgisi yaşam tutkumuzdur.

Lut kavmi hikayesi yaşamda işini gücünü ve ona bağlı olarak Ailesini,kaybeden Emekleri hebaya gitmiş insanların Hala yaşama olan bağlılıklarını onların haleti ruhiyelerini anlatan bir kıssadır sadece.

Neydi bu Manevi homoseksüalite?:İşinizi ailenizi seversiniz onlardan zevk alırsınız ama bu işin erkek tarafıdır.Ama birde işin dişi yönü vardır onlar aynı zamanda sizin problemleriniz yani Sizin Dertlerinizdirde.İşte onlara karşı olan sevgi ve zevklerimizle birlikte onların problemlerinide çözmek durumundayız.Ekmeği sevgimizle yapalım . Ama Yapalım!

Şayet sırf onların bize getirdikleri zevkler ve sevgilerle yaşamaya kalkarsak onları elimizden kaybederiz.İşte buna Manevi homoseksüalite denir. yani Muhabbete muhabbet binmesidir. bu durum ise bizlere zamanla Saygısızlığa Sabırsızlığa veee SEVGİSİZLİĞE götürür.Sadom Ve Gamorayı yıkan Üç melekde bunlardı.İkisi Şehrin içine girdi Sevgisizlik meleği(Kuvvesi) de Şehirleri dışardan çepe çevre çevirdi.şehirlerden biri İş yaşantımızdı diğeri ise aile yaşantımız.Ve Mahfoldular Yaşam sevgisinin biricik eşi Emek ana hep gerilere baktııı durduu. ve sonunda Tuz oldu.

Yaşam sevgisi sonunda manası Küçük Şehir olan SOARA sığındı.Orası kanaat şehriydi. Varsın olsun yinede güzeldir yaşamak ahhh yaşamak! dedi.

Bir acı gurbet şarkısı gidir yaşamak ahhh yaşamak

Varsın olsun yinede güzeldir yaşamak ahh böyle yaşamak

Vay bee hikayeye bak! :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaynağını hatırlamamakla beraber, bazı eski toplumlarda sevgili için kızkardeş sözcüğünün kullanımının kültürel bir şey olduğunu okumuştum. Diğer taraftan, ortadoğuda eş/kızkardeş motifi epey eskiye dayanır. İbrahim'in karısını aynı babadan kız kardeşi olarak tanıtıp firavuna vermesi , firavunlarda kızkardeşle olan evlilikler, sümerlerde enki'nin yarı kız kardeşi olan karısı nin-kurshag vb.

Yunan Mitolojisinde de var öyle anlatımlar evet.

Mesela Tanrıça Hera, Zeus'un kızkardeşidir.

Sevgili için kızkardeş kullanımı, eski toplumlarda kültürel bir şeyse, ilginçmiş.

Yine de Neşideler Neşidesi'ndeki kızkardeş hitabı kültürel bir tabir olmamalı;

Tevrat'ın benzer anlatımınlarına bakılırsa...

Lut'un kızlarının, babalarından hamile kalması gibi ensest hikayeler de Tevrat'ta anlatılıyor...

tarihinde Mırnaw tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayetlerden zaten bir şey anlamıyorsunuz, onu anladık, bari şunu okuyun:

Arabistan Yarımadasında Ürdün ile İsrail arasında bulunan ve "Bahr-i Lût" veya Ölü Deniz olarak da isimlendirilen Lût gölü hakkında ilmî mahiyette ilk araştırma 19. asrın sonlarına doğru, W.F. Lynchin idaresindeki sefer heyeti tarafından yapılmıştır. Bunu Fransız ve İngiliz ilim adamlarının yaptıkları araştırmalar takip etmiştir (1).

Ölü Deniz ismi, Tevrat'ın ilk kitabında (Tekvin XV) tasvir edilen âfet ve âsi kavimlerin yaşadığı memleketin yere batıp, bunlara ait şehirler olan Sodom ve Gomorre'nin göl altında kaybolması menkıbesi ile alâkalı görünür. Bu isim aynı zamanda göl çevresinin çorak manzarası, göl sularının hayattan mahrum bulunması gibi hâdiseler ile de desteklenir (2). Ayrıca Tevrat'ta, gölün üzerinde toplanan ziftten dolayı asfalt gölü de denmektedir (3).

Lût gölünün yüzölçümü 1015 km2, uzunluğu 84 km, ortalama genişliği 17 km.dir. Ortalama derinliği ise 146 m.dir. Güneye doğru inildikçe derinlik 10-11 metreye kadar azalarak sığlaşır. Şeria vadisinin güneyinde meridyen doğrultusunda uzanan, tektonik bor çöküntüsünün dibinde bulunan bu göl, Akdeniz'in seviyesinden 395 m. aşağıdadır. Lût gölünün dibinin seviyesi ise yine Akdeniz'in seviyesinden 790-800 m. aşağıdadır. Ama 790 m. seviyesi uzun zamandır hep aynı kalmaktadır. Bu seviye değişikliklerinin sebebi, yazın önemli olan buharlaşmadır. Halbuki Ürdün nehri, hergün buraya 6 milyon m3 su taşımaktadır. Üst seviyede buharlaşan suyun kalınlığı günlük 13 mm. dir. Aşın buharlaşma sebebiyle gölün üzeri çoğu zaman mavimtırak bulutlarla kaplıdır (4). Bu gölün bir hususiyeti de suyundaki tuz yoğunluğun un % 30'u bulmasıdır. Halbuki Öteki denizlerde tuz yoğunluğu ancak % 3 kadardır. Lût gölünün tuz yoğunluğunun bu kadar vüksek olmasının sebebi göle akan Şeria nehrinin, yatağı boyunca sürüklediği kimyevî maddelerin çok fazla olması ve kızgın güneşin tesiri ile oluşan aşırı buharlaşmadır. O kadar ki tuzu çok yoğun olduğundan dolayı, göle giren bir kimsenin suya batması ve yüzme bilmeyenlerin boğulma ihtimali yoktur. Sanki yüzme yeleği takmış gibi, su insanı kaldırır, suyun yüzeyinde tutar. Hatta İsrailoğullarının Roma hakimiyetine karşı isyan etmeleri üzerine M.S. 70 yılında Kudüs'ü muhasara eden Tifus (ki sonra Roma İmparatoru olmuştur) ölüme mahkum ettiği birkaç esiri zincirlere vurdurarak Lût gölüne attırmış, fakat mahkumlar boğulmayarak su üzerinde kalmışlardır. Esirlerin bir kaç kez göle atılıp, sanki mantar gibi tekrar suyun yüzüne çıktıklarını gören Tifus, hâdisenin tesiriyle mahkûmları bağışlayıp öldürmekten vazgeçmiştir (5).

Göl içinde en fazla bulunan tuz, magnezyum klorür (MgCl) %10.2 dir. Bunu sodyum klorür (NaCl) %7.9, kalsiyum %3,7 ve potasyum %1.5 klorür ile sodyum bromür %5 takip etmektedir (6).

Yahudiler, bugün Lût gölünden geniş ölçüde mutfak tuzu ve potasa (potasyum karbonat K2C3) üretmektedirler.

İlk zamanlarda "Ölü Deniz" bugünkü kadar güneye uzanmıyordu. Bugünkü Ürdün şehirlerinden el-Kerek'in, tam karşısındaki el-Lisan yarımadası Ölü Deniz'in ucu durumunda idi. Bunun güneyinde kalan ve şimdi deniz sularının altında kalan vadi, Lût kavminin helaki ve ortadan kaybolmasıyla Lût gölü aşağıya kadar uzayarak genişlemiştir (6).

ÖLÜ DENİZDE KAYBOLAN MEDENİYET

Lût gölünün güneyinde ve doğusunda, bugün tamamen ıssız kalan bölgelerinde bir çok eski yerleşim merkezinin kalıntıları ve izleri vardır. Bu izlerden, bu bölgenin vaktiyle hayli kalabalık (400. 000 civarında) bir nüfusa sahip olduğu anlaşılıyor. Halbuki bu bölge bu kadar insanı cezbedecek fizikî bir güzelliğe sahip değildir. Ağaçlar, yeşil sahalar veya sulu yerler çok azdır (7).

Tarihçilere göre Hz. İbrahim'in M.Ö. 200 yılları civarında yaşamış olduğunu tahmin ediyorlar. Bu bakımdan, bölgenin, en iyi dönemini Hz. İbrahim ile yeğeni Hz. Lût devrinde yaşadığını kabul edebiliriz.(8)

Ürdün'ün nüfus bakımından en kalabalık ve her tarafı yemyeşil olan bölgesi, Tevrat'ta "Sodom" adıyla geçen vâdi idi. Cenâb-ı Allah, Sodom ve Gomorre'yi mahvetmeden önce buralar Bağ (Aden) ve Mısır gibi mamur bölgelerdi. (9)

Sodom ve Gomorre şehirlerinin üzerlerine milyonlarca ton taş, toprak, lav vb. yığılması ve o şehirlerin sular altında kalması düşünülüp ibret alınmalı. Bakınız Yüce Beyan ne diyor: "İşte bunda firaset ehline ibret ve kudretimize delalet vardır. O yerler yolun üzerindedir. Bunda mü'minler için ibret vardır"(10).

"Elbette siz, sabahları onların yerlerine uğrarsınız. Geceleyin de uğrarsınız. Hâlâ akıllanmaz mısınız?"(11).

Mevdûdî'nin açıklamalarına paralel bir görüşü savunan Alman bilim adamı Werner Keller de "Tevrat gerçekten haklı imiş" adlı eserinde Sodom ve Gomorre şehirlerinin felaketten önce ve sonraki durumlarını şöyle anlatıyor:

"Lût gölünün doğu kısmında bir yarımada oluşturan "dil" gibi bir kısım, gölün içine uzanmıştır. Bu kısma Araplar "el-Lisan" yani "dil" adını vermişlerdir. Burada suyun tabanında, adeta gölü ikiye bölen fakat görülmeyen keskin bir dirsek uzanmaktadır. Bu yarımadanın sağında taban 400 m. derin olduğu halde sol tarafı şaşılacak derecede sığdır. Son senelerde yapılan ölçümlerden burasının derinliğinin ancak 15-20 m. kadar olduğu anlaşılmıştır. Kayıkla Lût gölünün bu alt ucunda gezildiği zaman, güneş ışınları da suya uygun bir biçimde yansıyorsa, insan şaşılacak bir manzara ile karşılaşır. Şöyle ki: Kıyıdan biraz ötede suyun içinde orman ağaçlarının belirdiği görülür. Bunlar, gölün son derece yoğun olan tuzlarının konserve ettiği ağaçlardır.

Derinlerde yeşil renkte görülen ağaç gövdeleri ile ağaç artıklarının çok eski olması gerekir. Bir zamanlar bu ağaçların yaprakları yeşerdiği ve çiçek açtıkları zaman, ihtimal ki Lût (as.) da buralarda sürülerini otlatmıştır. Lût gölünün bu garip "dili" bir zamanlar Siddim vadisi idi. Anlaşılan azab, bir bahar mevsiminde gelmiştir.

SODOM VE GOMORRE NASIL BATTI?

Amerikalı jeologlar ilk önce Şeria nehri yatağının niçin dik olduğunu açıklamışlardır. Gerçekten nehrinin yatağını oluşturan 190 km. lik bir mesafede, Şeria 190 m. lik bir meyille düşüş yapmaktadır. Bu durum ve Lût gölünün de deniz seviyesinden 400 m. alçak olması, büyük bir jeolojik hâdisenin burada kendisini göstermesinden ileri gelmiştir.

Şeria nehri vadisi ile Lût gölünün durumu da küremizin bu bölgesinden geçen bir çatlağın ancak bir parçasından ibarettir. Küre kabuğunda bu çatlağın durumu ve uzunluğu son zamanlarda tesbit edilmiş bulunmaktadır. Bu çatlak, Toros dağlarının eteklerinden başlayıp güneye doğru Lût gölünün güney kıyılarından ve Akabe çölü üzerinden Akabe körfezine uzayıp, oradan da Kızıl Deniz'i geçerek Afrika'da son bulmaktadır. Bu uzun çöküntünün uzayıp gittiği yerlerde, kuvvetli yanardağ hareketlerinin bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır. İsrail'deki Galileo dağlarında, Ürdün'ün yüksek yayla kısımlarında, Akabe Körfezi vb. yerlerde bazaltlar ve lavlar bulunmaktadır.

Bu bölgede birgün kendisini göstermiş olan muazzam çökmede, herhalde patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve tâbiî gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim vadisi ile birlikte Sodom ve Gomorre kentleri de yerin derinliklerine gömülmüşlerdir. Bu deprem sırasında yer kabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanlara serbestçe yol vermiştir. Şeria'nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup, buralarda kireç katmanları yer almaktadır (12).

Mevdûdî, "ve orada elemli azaptan korkanlar için (Allah'ın kudretine delalet eden) alâmetler de bıraktık." (13) ayetini şöyle tefsir ediyor:

"Burada bahsedilen alâmet, Lût gölünün güney kısmıdır. Bu kısmın bugün de büyük bir medeniyete mezar olduğunun hikayesini dile getirmektedir. El-Lisan adındaki küçük yarımadanın güneyindeki sığ bölümün, felaketten sonra ortaya çıkması anlayanlara bir işarettir. Bunun yanında 1965'de bu bölge civarında ve el-Lisan'da Amerikan arkeologlarının yaptığı kazılarda, büyük bir mezarlık ortaya çıkmıştır. Burada 20.000'den fazla mezar olduğu tesbit edilmiştir. Bu işaretlerden yakın bir yerde büyük bir şehrin bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu keşif ayrıca, söz konusu şehrin, yere battığı tezini de güçlendiriyor. Çünkü zamanımızda bu bölgede başka kalabalık herhangi bir yerleşim bölgesi yoktur. Lût gölünün güney kısmında büyük bir felaketin belirtileri olarak büyük kara lekeler, yanmış taşlar, soğumuş lavlar, petrol, mazot ve tabiî gaz kalıntıları da karşımıza çıkıyor. Bütün bunlardan insan, bir zamanlar burada bir kıyametin koptuğunu açıkça anlıyor.

Arkeologlar, Lût kavminin helak oluş tarihini M.Ö.1900 yılları olarak hesaplıyorlar. Amerikalı ilim adamı Jack Finegan, 1951 senesinde kaleme aldığı bir makalesinde şunları söylüyor: "...Arkeolojik deliller iyice incelenirse, Lût gölünün güney kısmındaki suların yükselmesinin sebebi anlaşılır. Bu bölgede bulunan Sodom ve Gomorre şehirleri, büyük bir zelzele ile birlikte, yıldırım ve göktaşı yağmuru, yerden fışkıran zehirli gazlarla ve büyük bir patlama neticesinde toprağın derinliklerine gömülmüşlerdir" (14).

Ulan embesil misin sen?

Adam konuda kuranda yazan lut hikayesini anlatıyor.

Lut birbirinizi becermeyin gelinn benim kızları becerin demiş.

Sen de gelmişsin jeolokasyon yazısı asıyorsun.

Kızlarını becerttirmek istemesi, kızların babalarıyla cinsel münasebeti ve jeolokasyonla açıklanıyor mu?

Şurası lutun göz göze geldiği yer,

Şurası lutun adamlara gömdüğü yer

Falan mı?

Sen embesil misin?

Ayetin içeriğine bak.

Gelin kızlarımı becerin.

Yeterki birbirinizin dötünü skmeyin diyor.

Daha açık nasıl anlatılır sana?

Bu yazdığınla bunun ne alakası var?

Aklın sıra uzun bir yazı asıp, ona cevap vermiş niteliğimi vermeye çalışıyorsun?

Kıt zekalı.

tarihinde Materyalist Bilinç tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşam bağlılığımızın iki problemi vardır. Bunlar onun kızlarıdır. Büyük olan kız bizden üstün olan insanlar karşısındaki başarısızlıklarımız.Diğeri ise bize nazaran küçük (Bizden üstün olmayanların) bizden daha başarılı olabilmeleri durumu. Onlar bizi celallendirir. Celal öfkedir. Öfke ise bir manevi şaraptır. İşte bu iki durum bizlerdeki yaşam sevgisini tetikler. Ve bu problemlerle yüzleşmeye başlarız. Kafatası mağaramızda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya ne alakası var materyalistbilinç dostum, Hz.Lut'un kızları hakkındaki ayeti zaten saptırdınız, oraya girmiyorum, yorumumun başında bahsettiğim buydu. Paylaştığım yazıda da o bölgede oluşan jeolojik ve arkeolojik kalıntılarda orada büyük bir doğal afetin yaşandığını gösteriyor ve Kur'an da bahsedilen ayetlerle büyük benzerlik gösteriyor. Bize göre zaten kesin de bari sizin için yavaş yavaş algılamanızı sağlar diye 'büyük benzerlik' diyorum. Araştırma ihtiyacı hissedersiniz umarım diye.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya ne alakası var materyalistbilinç dostum, Hz.Lut'un kızları hakkındaki ayeti zaten saptırdınız, oraya girmiyorum, yorumumun başında bahsettiğim buydu. Paylaştığım yazıda da o bölgede oluşan jeolojik ve arkeolojik kalıntılarda orada büyük bir doğal afetin yaşandığını gösteriyor ve Kur'an da bahsedilen ayetlerle büyük benzerlik gösteriyor. Bize göre zaten kesin de bari sizin için yavaş yavaş algılamanızı sağlar diye 'büyük benzerlik' diyorum. Araştırma ihtiyacı hissedersiniz umarım diye.

Ayetin içeriğine dön.

Ve homoseksüellere kızlarını becermeleri için sunmasını açıklamaya çalış.

Homofobik olmasını bir kenara koyalım. Homofobikliği de sen eviriri çevirir homoseksüel hakları savunucusu yaparsın kuranı :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ayetin içeriğine dön.

Ve homoseksüellere kızlarını becermeleri için sunmasını açıklamaya çalış.

Homofobik olmasını bir kenara koyalım. Homofobikliği de sen eviriri çevirir homoseksüel hakları savunucusu yaparsın kuranı :)

Haha var ya,ahanda köşeye sıkıştırdım hissiyatıyla hareket ediyorsunuz ya,ne o gülücükler falan :) Bi kere şunu hiç mi düşünmüyorsun, peygamberimiz hiçbir zaman ne yaşadığı dönemde ne de ondan sonra sapıklıkla eleştirilmedi. Yalancı dediler, sahtekar dediler ama asla sapık demediler. Hiçbir tarihi kaynakta da böyle bir ifade bulamazsın. Bunu kafanda bir köşeye hiç unutmamacasına koy! Hz.Lut'un kızları hakkındaki ayetle ilgili olarak ta dünya kadar açıklama var. Şimdi yine bir yazı paylaşcam sonra Nolan kızacak :) o yüzden bu araştırmayı sana bırakıyorum materyalistbilinç dostum, ha birde unutmadan madde her zaman yok olmaya mahkumdur, baki olan maneviyattır, ruhtur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya ne alakası var materyalistbilinç dostum, Hz.Lut'un kızları hakkındaki ayeti zaten saptırdınız, oraya girmiyorum, yorumumun başında bahsettiğim buydu. Paylaştığım yazıda da o bölgede oluşan jeolojik ve arkeolojik kalıntılarda orada büyük bir doğal afetin yaşandığını gösteriyor ve Kur'an da bahsedilen ayetlerle büyük benzerlik gösteriyor. Bize göre zaten kesin de bari sizin için yavaş yavaş algılamanızı sağlar diye 'büyük benzerlik' diyorum. Araştırma ihtiyacı hissedersiniz umarım diye.

açık söylemmek gerekirse nereye varmak istediğinizi anlamadım. tüm bu yazdıklarınızdan anlamamız gereken şu mu: "o sapkın kavim gerçekten yaşadı ve helak oldular, işte bilimsel olarak da helak oldukları afetin izleri" anlatmak istediğiniz bu mu? rica etsem benim için biraz açar mısınız meseleyi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

peygamberimiz hiçbir zaman ne yaşadığı dönemde ne de ondan sonra sapıklıkla eleştirilmedi. Yalancı dediler, sahtekar dediler ama asla sapık demediler. Hiçbir tarihi kaynakta da böyle bir ifade bulamazsın. Bunu kafanda bir köşeye hiç unutmamacasına koy!

birşey soracağım siz islam tarihini kabul etmeyen kesimden misiniz, yoksa kabul eden kesimden mi? yani siz muhammedin babasını, erkek kardeşini ve eşini öldürdükleri, ve kendisinden 41 yaş küçük olan çocuk ile nikahsız birlikte olduğunu kabul ediyor musunuz?

sorma nedenime gelince, siz demişsiniz ya: "hiçbir zaman ne yaşadığı dönemde ne de ondan sonra sapıklıkla eleştirilmedi" kimin neyi eleştirip neyi eleştirmediği umrumda değil, başkalarının eleştirdiklerini eleştirip, eleştirmediklerini eleştirmeyen bir koplayayıcı robot olsaydım halen müslüman olurdum. size sormak istediğim ise, şimdi günümüzde şu yukarıdaki iğrenç olaya rağmen halen daha peygambere sapık demeyen, yukarıdaki olayı: "normal" kabul eden birçok insan var. bu yüzden size sormak istedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

açık söylemmek gerekirse nereye varmak istediğinizi anlamadım. tüm bu yazdıklarınızdan anlamamız gereken şu mu: "o sapkın kavim gerçekten yaşadı ve helak oldular, işte bilimsel olarak da helak oldukları afetin izleri" anlatmak istediğiniz bu mu? rica etsem benim için biraz açar mısınız meseleyi?

Aynen öyle dostum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

birşey soracağım siz islam tarihini kabul etmeyen kesimden misiniz, yoksa kabul eden kesimden mi? yani siz muhammedin babasını, erkek kardeşini ve eşini öldürdükleri, ve kendisinden 41 yaş küçük olan çocuk ile nikahsız birlikte olduğunu kabul ediyor musunuz?

sorma nedenime gelince, siz demişsiniz ya: "hiçbir zaman ne yaşadığı dönemde ne de ondan sonra sapıklıkla eleştirilmedi" kimin neyi eleştirip neyi eleştirmediği umrumda değil, başkalarının eleştirdiklerini eleştirip, eleştirmediklerini eleştirmeyen bir koplayayıcı robot olsaydım halen müslüman olurdum. size sormak istediğim ise, şimdi günümüzde şu yukarıdaki iğrenç olaya rağmen halen daha peygambere sapık demeyen, yukarıdaki olayı: "normal" kabul eden birçok insan var. bu yüzden size sormak istedim.

benmasumum dostum, yine aynı standart iftiralar. Bak sana ne tavsiye edeceğim. Madem her şeyi araştıran bir yapın var, eh be güzel kardeşim, bu iftiralar hakkında bir ton yazı var, hem de bu iddiaları çürüten yazılar. Benim bu konuda söyleyeceklerim zaten bu yazıların içindeki sözlerden oluşacaktır ve hatta belki eksik bile kalacaktır. Eğer sen gerçekten ciddi anlamda bu konuyu öğrenmek istiyorsan netten araştır,kitap karıştır güzel kardeşim, bütün yorumları da yan yana koy ve sonra da kararını ver. Allah yardımcın olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...