Jump to content

19 mucizesi ile ilgili


Recommended Posts

  • İleti 230
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu 19 saplantısı, kesinlikle bir akıl hastalığı tedavi öneriyorum

Bu temelde hareket eden birisi güneşe,kurbağaya,şeytana tapması farketmez hazırladığı kitapta belli bir sayıya uygun harf, cümle dağılımı seçse yeterli

İçinde ne olursa olsun doğrudur öylemi birde müjde kaynağın kendisinden gelecek biz bir kitap indirdik indirmeyenleri 42 ye sokacağız 42 nedir bilirmisin hem sen 42 nedir nerden bileceksin vb...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amaç sorgulamak/araştırmak olmayınca böyle afallamalara çok denk geliniyor.

Yazmayayim diyorum ama bu kadar sacmaliga dayanamadim.

O kadar zamandir burda yazıyorsun ama ne yazık milim ilerleme yok! Dr. Kemal gibi!!! Aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun.

Senin kutsal kitabında erkek kadından üstündür yazıyor, hırsızların ellerini kesin yazıyor.

Bunlar yetmiyormuş gibi insanların öldürülmesini istiyor. Sen bunları görmek istemiyorsun, bahaneler üretip duruyorsun, kendi kendini kandiriyorsun.

Allah "öldür" diyor! İnsanları seven bir tanrı, her nedenle olursa olsun, insanların birbirlerini öldürmelerini ister mi? Üzerinde 19 yazsa ne olur, 29 yazsa ne olur! İnsana insanı öldürmesini tanrı ister mi?

Arastirmakmis! Neyi arastiriyorsun? Yok su kelime 19a uymadi öbürünü dene! "kes" diyormuş, "öldür" diyormuş bunlar önemli değil!!!

İsa "yanağına tokat vururlarsa diğer yanağını uzat" dediği halde insanlar öldürmeye devam etti!!!

Ama

Allah, insanlar belki öldürmeyi unutmuşlardir diye kitabında tekrar tekrar öldürmeyi emreder!!!

Müslümanlarda buna bahane ararlar!!! Müslüman "araştırması" budur ;-)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amaç sorgulamak/araştırmak olmayınca böyle afallamalara çok denk geliniyor.

hanefi mezhebi mensubu değilsiniz...

sünnet sizi ilgilendirmiyor...

ama sunnete göre oruç,zekat,namaz kılıyorsunuz ve abdest alıyorsunuz...

kuranin değiştirilemez olduğunu iddia ediyorsunuz ve...

tevbe 9:128-129 ayetleri nin sonradan eklendiğini kabul ediyorsunuz

19 mucizesini savunuyorsunuz...

kurandaki hatalar umrunuzda değil sadece 19 önemli ama sekkar demek cehennem demektir...sekkarin üzerinde 19 var demek meleklerin sayısıni ifade eder...bunu kabul etmiyorsunuz...ha 19 olsa ne olur kuran değiştirilmis olur...

Reşad Halife (19 Kasım 1935 31 Ocak 1990) Kur'an'da 19 Mucizesi olarak bilinen ve İslâm dünyasında tartışmalara yola açan "matematiksel sistemi" 1974 yılında ortaya atan reformist din adamı.

Mısır'da doğdu. ABD'de biyokimya dalında doktora yaptı. Bir süre Birleşmiş Milletler'de bilim danışmanı olarak çalıştı. Uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış iki düzine makalesi bulunmaktadır.

1974 yılında Kur'an'da 19 sayısı ve katları üzerine kurulu bir matematiksel sistemin mevcut olduğunu ve 9:128-129 ayetlerinin bu matematiksel sistemi bozduğunu iddia ederek bu ayetlerin Allah'a ait olmadığını öne sürdü ve bu ayetleri içermeyen Kur'an nüshasını çevirisi ile beraber 1989 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde yayımladı. Allah'ın 3:81, 33:7, 46:9-11 ve 72:26-28 ayetlerinde haber verilen elçisi olduğunu iddia etmesi ile İslâm dünyasının tüm tepkilerini üzerine çekti. Reşad Halife, hadis ve sünnetin "şeytanî öğretiler" olduğunu, hadislerin Peygamber adına uydurulmuş, kitleleri dinden ve Allah'tan uzaklaştıran palavralar olduğunu, sadece Kur'an'nın dînî kaynak alınması gerektiğini savundu.

19 Mart 1989 tarihinde toplanan ve aralarında Şeyh Abdülaziz Bin Baz ile Yusuf Kardâvî'nin de bulunduğu 38 kişilik "Dünya İslâm Fıkıh Konseyi" tarafından Salman Rüşdi ile birlikte ölüme mahkûm edildi. Kendisi hakkındaki ölüm fetvası ve tehditlerine rağmen her gün sabah gün doğmadan önce Tucson Camisi'ne gitmeyi rutin haline getiren Reşad Halife, bu davranışının bedelini hayatı ile ödedi. Camiye saklanan iki kişininin saldırısına uğrayan Reşad Halife, yirminin üzerinde yerinden bıçaklanarak 31 Ocak 1990 tarihinde öldürüldü. Cinayetin El-Kaide örgütünde "The Manager" olarak bilinen ve ikiyüzün üzerinde kişinin öldüğü Amerika Birleşik Devletleri'nin Tanzanya ve Kenya elçiliklerinin bombalanması olayına karışan, 1998'de yakalanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Wadih el-Hage tarafından organize edildiği anlaşıldı. 19 yıl boyunca sürekli sahte isimler kullanan ve yer değiştiren diğer katili Glen Cusford Francis ise 2009 yılında Kanada'da yakalanarak Amerika Birleşik Devletleri'ne iade edildi.

Aralarında Filipin İslâmî Araştırmalar Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cesar Adib Majul (ö. 2003) ile Dr. Edip Yüksel'in de bulunduğu taraftar kitlesi, başta Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada olmak üzere Dünya'nın çeşitli ülkelerine yayılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazmayayim diyorum ama bu kadar sacmaliga dayanamadim.

O kadar zamandir burda yazıyorsun ama ne yazık milim ilerleme yok! Dr. Kemal gibi!!! Aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun.

Senin kutsal kitabında erkek kadından üstündür yazıyor, hırsızların ellerini kesin yazıyor.

Bunlar yetmiyormuş gibi insanların öldürülmesini istiyor. Sen bunları görmek istemiyorsun, bahaneler üretip duruyorsun, kendi kendini kandiriyorsun.

Allah "öldür" diyor! İnsanları seven bir tanrı, her nedenle olursa olsun, insanların birbirlerini öldürmelerini ister mi? Üzerinde 19 yazsa ne olur, 29 yazsa ne olur! İnsana insanı öldürmesini tanrı ister mi?

Arastirmakmis! Neyi arastiriyorsun? Yok su kelime 19a uymadi öbürünü dene! "kes" diyormuş, "öldür" diyormuş bunlar önemli değil!!!

İsa "yanağına tokat vururlarsa diğer yanağını uzat" dediği halde insanlar öldürmeye devam etti!!!

Ama

Allah, insanlar belki öldürmeyi unutmuşlardir diye kitabında tekrar tekrar öldürmeyi emreder!!!

Müslümanlarda buna bahane ararlar!!! Müslüman "araştırması" budur ;-)

Araplarin dediklerini papagan gibi tekrar etmen arastirmadigini gosteriyor.

Papagan olmakla sorgulamis olmuyor kimse.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Araplarin dediklerini papagan gibi tekrar etmen arastirmadigini gosteriyor.

Papagan olmakla sorgulamis olmuyor kimse.

Bu lafı da arabın dinine körü körüne bağlanan birisi söylüyor, komediye bak! İşin daha ilginç yanı, arabın laflarını papağan gibi tekrar edenin sen olduğunun bile farkında değilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu lafı da arabın dinine körü körüne bağlanan birisi söylüyor, komediye bak! İşin daha ilginç yanı, arabın laflarını papağan gibi tekrar edenin sen olduğunun bile farkında değilsin.

O kitabın içinde ne yazdığı ile ilgilenmiyor. İçinde yazanlar anlatıldığında da duymazdan/görmezden geliyor. Onun için kitap kutsal ve tanrısaldır, çünkü 4 işlem ile birkaç tane sayıya ulaşılabiliyor. Bunun dışında dinin kendisi ile de aslında ilgilenmiyor. Bir sanal kaçış yeri oluşturmuş, elindeki -içinde ne yazdığı ile kesinlikle ilgilenmediği- uyduruk kitabın tanrıdan geldiğine inanarak rahatlıyor.

Kirec'in bir başka hali.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

O kitabın içinde ne yazdığı ile ilgilenmiyor. İçinde yazanlar anlatıldığında da duymazdan/görmezden geliyor. Onun için kitap kutsal ve tanrısaldır, çünkü 4 işlem ile birkaç tane sayıya ulaşılabiliyor. Bunun dışında dinin kendisi ile de aslında ilgilenmiyor. Bir sanal kaçış yeri oluşturmuş, elindeki -içinde ne yazdığı ile kesinlikle ilgilenmediği- uyduruk kitabın tanrıdan geldiğine inanarak rahatlıyor.

Kirec'in bir başka hali.

Aslında ilgilendiriyordur da karşısında bizler gibi düşünebilen insanlar olduğu ve bize kitabındaki saçmalıkları açıklayamadığı için o konulara pek giremiyor, oysa karşısında her lafına kafa sallayan dinciler olsa bak nasıl girer kitabın içeriğine.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Araplarin dediklerini papagan gibi tekrar etmen arastirmadigini gosteriyor.

Papagan olmakla sorgulamis olmuyor kimse.

Güleyim mi, aglayayim mi tam anlayamadim.

Yazdiklarinla ciddiysen gercekten acinacak durumdasin.

Eglence olsun diye yazdiysan güzel espri olmus. Ben kendiyle alay edebilen insanları severim.

Su soruda aklında olsun, belki ilerde bir gün kendi kendine sorma ihtiyacı duyarsin.

TANRI İNSANLARIN BİRBİRLERİNİ ÖLDÜRMESİNİ İSTER Mİ????

19lu veya 19suz ;-)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuranda gerçekten 19 uyumu olsa bile, bu bir mucize değildir.

Kuran metinlerinin hırsızlama ile oluşturulduğu kesin. Yahudi tarikatları milattan öncesinden beri ebcet ve cifir ile uğraşıyorlardı. Özellikle Kabbala öğretisinde cifir ve ebcet çok önemli yer tutar. İnsanlar yazıyı icat ettiklerinde hemen akıllarına bu sembollere sayı değerleri atamak gelmiştir. Daha hiyeroglif yazısı icat edildiğinde bu fikir vardı.

Kabbala öğretisi hâla o kadar yaygındır ki şaşarsınız. Orhan Pamuk, romanında Kabbala öğretisi doğrultusunda sayısal atamalar yaptığı için Nobel edebiyat ödülü almıştır. Çünkü yahudiler bilimde, edebiyatta, her alanda etkindirler. Romandaki Kabbala öğretisi atamalarını bu öğretiyi bilenler hemen anlar. Orhan Pamuk da Kabbala'yı öğrenmiş ve romanında açıkça uygulamıştır.

Tevrat ve incil'de Kabbala öğretisi doğrultusunda bir çok şifre vardır. Kuran'da da tabii ki aynısı vardır.

Bunda şaşılacak hayret edilecek mucizevi hiç bir yan yok. Binlerce yıllık bir öğreti bu. İncil'de de var ama hiç bir papaz çıkıp incil'de 19 mucizesi filan diye salak gibi ortalığa dökülmez. Çünkü işin iç yüzünü bilirler. Hiç bir haham da böyle salakça işlere kalkışmaz. Yoksa tevrat'ta ta 19 şifresi vardır. Onlar bu işin mimarı olarak sadece bıyık altından gülerler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlar yazıyı icat ettiklerinde hemen akıllarına bu sembollere sayı değerleri atamak gelmiştir. Daha hiyeroglif yazısı icat edildiğinde bu fikir vardı.

Eski Mısır'da yazı yazmak din adamlarının tekelindeydi. Bu kutsal bir işti ve sıradan halk öyle yazı filan yazamazdı, yasaktı. Yazıyı sadece bu işin eğitimini alan din adamları yazabilirdi. Papirüs kutsal bir nesneydi, sıradan insanlar eline alamazdı. Papirüsler tapınaklarda saklanır ve sadece din adamları eline alabilir, okuyabilir, yazabilirdi.

Neden böyleydi, çünkü bu eğitimli din adamları rasgele bir şey yazmazlardı. Ölçer, biçer, hesaplar, tüm ayrıntıları birbirine uydurur, öyle yazarlardı. Halkın hesaplanmamış bir şey yazmasına izin verilmezdi.

Bu papirüsler ne yazık ki dayanıksız oldukları için günümüze gelememiştir. Papirüs zamanla liflerine ayrılarak dağılır. Çünkü papirüs bitkisel liflerin ağır taş bloklar altında ezilmesiyle yapılırdı. Zaten üzerindeki ağırlık baskısı kalktığı anda papirüs lifleri farkedilmeden ayrılmaya başlardı bile. Eski Mısır'ın ancak taş yazıtları günümüze gelmiştir. Bunlar da savaşlar, firavunların yaptıkları, nereleri aldıkları, hangi orduyu yendikleri, kaç düşman öldürdükleri, kaç esir aldıkları filanla ilgilidir.

Dinsel metinler günümüze gelse, din olgusunun oluşumu hakkında daha fazla bilgi edinebilirdik. Yine de tanrıları ortadan kaldırıp tek tanrı bırakma fikrinin firavun Akhenaton'a ait olduğunu biliyoruz.

Neyse, bu kültür birikimi yahudilere geçti ve yahudiler aynı yöntemleri izlediler. Kabbala öğretisini bilenler kutsal metinlerde kullanılacak kelimelerin ve bu kelimelerle oluşturulacak cümlelerin kararlaştırılmasında söz sahibiydi. Örneğin NUH kelimesi ile onun 950 sene yaşadığı iddiası arasında bir ebcet bağlantısı vardır. Tabii ki ayrıntısını bilmiyorum ve böyle saçmalıklarla uğraşmam. Ama bu bağlantılar kutsal metinleri yazanlar tarafından ayarlanırdı. Hiç bir şey rasgele hesaplamadan yazılmazdı. Adamın adının nuh olması ile 950 sene yaşadığının uydurulması hesap kitap sonucu kararlaştırılır, yazılırdı ve sayısal şifreler kutsal metinlerin anahtarlarıydı, bunları sadece din adamları bilirdi.

Peki buna neden gerek duyuldu? Bir kere bu işin sıradan bir iş olmaması için. Din adamı olmanın bir ayrıcalık, bir kafa işi olması için. En zeki adamlar seçilip tapınağa alınıp din adamı olurdu. Bu din adamları sınıfının kendi anladıkları bir şifreli sistemleri olması ayrıcalıklı üstünlüklerini korumanın anahtarıydı. Sayısal sistemi anlayamayan kişileri derhal dışlarlardı. Bu sistem kutsal ayrıcalıklı ve nüfuzlu, üstün din adamı olmanın garantisiydi.

Hiyeroglif yazısı İbrani yazısının kökeninde, İbrani yazısı da Arap yazısının kökenindedir. Fakat önemli olan bir konu var ki islamda böyle hesapla ebcetle uğraşan bir din adamları sınıfı olmamıştır. İşte burası çok önemli.

Bu durum, kuran'ın öyle yirmi bilmem kaç yılda filan oluşmadığını gösteriyor. Bu kuran, uzun bir sürede oluşturulmuş ve bir çok düzenlemeden geçmiştir. Bu bir kaç yüzyıl bile sürmüş olabilir. Büyük olasılıkla bir mezhep kurmaya çalışan bazı din adamlarının bir çalışmasıdır. Zaten hristiyanlık da yahudiliğin bir mezhebiydi.

Kuran uzunca bir oluşturulma döneminden geçmiş ve sonra da onu hazırlayanlar tarafından değil, başkaları tarafından ortaya çıkarılıp arap yarımadasına egemen olmak için kullanılmış görünüyor.

Bir kaç sorun daha var: Kuran son şekli verilmiş haliyle mi alınıp hazır bir reçete gibi mi kullanıldı, yoksa onu kullananlar üzerine eklemeler yaptı mı?

Kuranı yazanlar gelecekte çıkacak bir peygamberi önceden kararlaştırıp adını övülmüş yani muhammed koymuş olabilirler mi? Yani adı hasan basan ne olursa olsun sıfatı, lakabı muhammed olacak şeklinde... Bu çok mümkün görünüyor. Eğer böyleyse hazır reçete varsayımı doğru demektir. Aynen alıp aynen değiştirmeden kullanmış olabilirler.

Ben bunu ağırlıklı görüyorum. Bu cahil yağmacı herifler din adamlarının yeni bir mezhep kitabı olarak hazırladıkları bu kitabı hiç değiştirmeden alıp bir din kitabına dönüştürdüler. İçindeki muhammed figürünü de aynen alıp kullandılar. Bu da muhammedin hiç yaşamamış olması anlamına geliyor.

Durum ve sonuç bence bu şekilde çıkıyor.

Hatta bu cahil yağmacı kuran'ı kullanan heriflerin tevbe adı verilmiş bölümün sonuna iki ayet ilave ettikleri iddiası da olmayacak olamayacak bir durum değil. Bu gayet mümkün. Tabii ondokuzcuların dediği gibi allahın kitabına insanlar ilave yapmış değil.

Din adamlarının yazdığı özenle bezenle şifreledikleri kitaba hesaptan hiç anlamayan cahil yağmacı adamlar iki ayet ilave etmiş olabilir yani, buna niye itiraz edelim...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Küçük bir pürüz var. Kuran'da "size din olarak islamı seçtim" şeklinde bir ifade var.

Bu durumda kuran yeni bir mezhep kitabı olarak değil, doğrudan bir din kitabı olarak ortaya atılmış oluyor.

Bir daha düşünürsek... Bu kuran'ı yazanlarla bunu kullananlar arasında bayağı bir organik bağ var gibi görünüyor.

Bu bayağı bir "organize işler" türünden bir iş... İlginç...

Tabii zamanda yolculuk yapma olanağımız yok. Çıkarımlar yapmaya çalışıyoruz. Ama bahsettiğim ayet aklıma gelince bu işin bayağı bir organize işlerden olduğu olasılığı ağırlık kazanıyor. Mafyavari... Karanlık ilişkiler... Karşılıklı çıkarlar... Alavere dalavere memetler gider nöbete... Cariyeler... Ganimetler... İktidar... İktidara çıkar için yalakalık... Hiç değişmeyen insanlık dümenleri...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Son bir olasılık daha olabilir: O zamanda din ve mezhep farklı kavramlar olarak algılanmıyor da olabilir. Din zaten tutulan yol anlamında. Her tutulan yola din diyordu olabilirler. Mezhep kavramı sonradan ortaya çıktı zaten. Kuran'da mezhep diye bir kavram yok.

Akla başka olasılıklar da gelebilir. Epey bir kafa yordum şu an bu konuya. Şöyle bir özet yapayım:

1. Kutsal metinlerde şifreleme çok çok eski bir gelenek.

2. Hepsinde olduğu gibi kuran'da da şifreleme var.

3. Bu durum mucize, allahtan geldiğinin kanıtı filan değil. Bu iddiaya sadece gülünür.

4. Son olarak, muhammedin hiç yaşamamış olduğuna artık yüzde 99,99 gözüyle bakmaya başladım.

5. Yeter, kafa çekmiyor artık. Yarın bir gün katkı yapan olursa bakarım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...