Jump to content

Hadi Ateistler bunu da açıklayın...


Recommended Posts

Muhammed övülmüş kişi demek değil mi? Bir isimden ziyade sıfat gibi duruyor. Böyle bir sıfatın kutsal metinler içinde kullanılmış olması oldukça mantıklı. Övülmüş kişi, ermiş kişi, arınmış kişi vb. Anlamlara gelen birçok kelime kutsal metinlerde yer alabilir. Hastalıklı beyinler bu kelimeleri kendi iddialarını desteklemek için rahatlıkla eğip bükebilirler.

Diyelim ki Budist metinlerde, ileride bir övülmüş kişinin geleceği söyleniyor. O övülmüşün bu övülmüş olduğunu nereden bileceğiz? Tarihte belki yüzbinlerce peygamberlik iddiasında olup deli muamelesi gören insan vardır. Belki de bahsi geçen övülmüş, o deli muamelesi görenlerden biriydi. Budist metinlerde, övülmüş kişinin TC kimlik numarası mı var?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 44
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Muhammed övülmüş kişi demek değil mi? ..............

Diyelim ki Budist metinlerde, ileride bir övülmüş kişinin geleceği söyleniyor. O övülmüşün bu övülmüş olduğunu nereden bileceğiz? ..........

Bu belirleme önemli.

Bu müslümler diyelim bir metinde sövülmüş kişi diye bir ifade görseler, "hah işte bakın bu övülmüş kişi" diyeceklerdir. Bunların söylemeyeceği yalan, çevirmeyecekleri dolap yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hint Vedalarında gerçekten böyle şeyler yazıyor mu bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim ki Hint vedaları nereden baksanız en az dört bin yıllık bir geçmişe sahip metinler. Dilin sürekli değişmesi sebebiyle bu metinlerde gerçekte neden bahsedildiğini doğru anlamak çok eski zamanlardan itibaren sorun olmuş ki sırf Vedaları doğru anlamak ve aktarmak için tarihteki ilk dilbilim çalışmalarını başlatan insanlar da Hintli rahiplerdir. Düşünün ki adamlar 3 bin yıl önce filan bu Vedaları tam olarak doğru anlayabilmek için dilbilimsel çalışma yapıyorlar ...

Durum böyleyken bizim kuantum tefsircilerinin güzel kafasına sahip bir kaç Hindu'nun, Vedaları günümüz gerçeklerine göre çevirmeleri ve yorumlamaları beni çok şaşırtmaz... Yani bu iş tamamen bizimkilerin Kuranı yorumlayıp solucan delikleri, karanlık enerjiler filan çıkarmaları gibi saçma sapan asılsız şeyler de olabilir söyleyeyim... Temkinli olmak gerek :)

tarihinde Theravada tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hint Vedalarında gerçekten böyle şeyler yazıyor mu bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim ki Hint vedaları nereden baksanız en az dört bin yıllık bir geçmişe sahip metinler. Dilin sürekli değişmesi sebebiyle bu metinlerde gerçekte neden bahsedildiğini doğru anlamak çok eski zamanlardan itibaren sorun olmuş ki sırf Vedaları doğru anlamak ve aktarmak için tarihteki ilk dilbilim çalışmalarını başlatan insanlar da Hintli rahiplerdir. Düşünün ki adamlar 3 bin yıl önce filan bu Vedaları tam olarak doğru anlayabilmek için dilbilimsel çalışma yapıyorlar ...

Durum böyleyken bizim kuantum tefsircilerinin güzel kafasına sahip bir kaç Hindu'nun, Vedaları günümüz gerçeklerine göre çevirmeleri ve yorumlamaları beni çok şaşırtmaz... Yani bu iş tamamen bizimkilerin Kuranı yorumlayıp solucan delikleri, karanlık enerjiler filan çıkarmaları gibi saçma sapan asılsız şeyler de olabilir söyleyeyim... Temkinli olmak gerek :)

Evet ama onları müslümlerden başka ciddiye alan biri yok ki. Veda mucizelerini nasa bile kabul etmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet ama onları müslümlerden başka ciddiye alan biri yok ki. Veda mucizelerini nasa bile kabul etmiş.

NASA mı kabul etmiş? :blink:

NASA Hint dili ya da ne bileyim teoloji enstitüsü filan mı arkadaşım Hint vedalarında gerçekten bunların yazdığını test edip onaylasın, neden bahsediyorsun sen :)

Adamın birisi çıkıp NASA'da çalışan birisine Vedalar'da bunlar yazıyor derse adam bu bilgiler doğru bravo diyebilir... Aynı Amerikalı adama gidip Kuran'da evrenin genişlediği yazıyor derlerse ona da valla bravo filan diyebilir. Adamın tutup da o ayette gerçekte neden bahsediyor diye hadis, tefsir filan tarayacak hali yok ya... NASA onayladı nedir yahu, ne dediğinin farkında mısın sen?

Ben yukarıdaki yazıda farklı bir şeyden bahsediyorum. Vedalar'da yazılanların gerçekten bu şekilde yorumlanıp yorumlanamayacağı konusunda dilbilimsel açısından çekincelerimi belirtiyorum..

tarihinde Theravada tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed övülmüş kişi demek değil mi? Bir isimden ziyade sıfat gibi duruyor. Böyle bir sıfatın kutsal metinler içinde kullanılmış olması oldukça mantıklı. Övülmüş kişi, ermiş kişi, arınmış kişi vb. Anlamlara gelen birçok kelime kutsal metinlerde yer alabilir. Hastalıklı beyinler bu kelimeleri kendi iddialarını desteklemek için rahatlıkla eğip bükebilirler.

Diyelim ki Budist metinlerde, ileride bir övülmüş kişinin geleceği söyleniyor. O övülmüşün bu övülmüş olduğunu nereden bileceğiz? Tarihte belki yüzbinlerce peygamberlik iddiasında olup deli muamelesi gören insan vardır. Belki de bahsi geçen övülmüş, o deli muamelesi görenlerden biriydi. Budist metinlerde, övülmüş kişinin TC kimlik numarası mı var?

Evet haklısın.Her dilde aynı anlamda isimler olabilir.Japonlarda da aynı anlamda isim vardır belki.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimci ateist prof Ali demirsoy'dan sitocrom- c açıklaması:

"Bir sitokrom-c'nin dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denecek kadar azdır. yani canlılık eğer belirli bir dizilimi gerektiriyorsa, bu tüm evrende bir defa oluşacak kadar az olasılığa sahiptir denebilir. ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır.Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. o zaman birinci varsayımı irdelemek gerekir. sitokrom-c'nin belirli bir amino asit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda hiç yanlış yapmadan insanlık tarihini yazma olasılığı kadar azdır (maymunun rastgele tuşlara bastığını kabul ederek).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimci ateist prof Ali demirsoy'dan sitocrom- c açıklaması:

"Bir sitokrom-c'nin dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denecek kadar azdır. yani canlılık eğer belirli bir dizilimi gerektiriyorsa, bu tüm evrende bir defa oluşacak kadar az olasılığa sahiptir denebilir. ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır.Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. o zaman birinci varsayımı irdelemek gerekir. sitokrom-c'nin belirli bir amino asit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda hiç yanlış yapmadan insanlık tarihini yazma olasılığı kadar azdır (maymunun rastgele tuşlara bastığını kabul ederek).

Müslümanların müslümanlık yaptığı bir makaslama çalışması. Gerçekte ise, şu şekilde devam eder:

Bu durumda enzimlerin çok daha kısa molekül olarakortaya çıktığını ve ancak belirli amino asitlerin belirli yerlerde bulunma zorunluluğununolduğunu varsayarız. Yani bir enzim bir molekül canlılığın temelini oluşturmuştur.Daha sonra enzim molekülleri gelişmeye başlamıştır. Değişim mutasyonlarla ve belki de bazı

eklenmeler ile ortaya çıkmıştır.

Şair burada, ön kabulleri ele alarak, olasılık değerleri üzerinden olması gerekene ulaşmaya çalışmaktadır. Diğer taraftan, koyu renkli kısım da müslümalların öne sürdüü saçmalığı değerlendirmektedir. Alıntılanan kesit, tam olarak şunu anlatmakta: Hiçbir şey bir defada şu an sahip olduğu dizilimle ortaya çıkmamış, bazı temel yapıların üzerine yeni yapılar geldikçe bugünkü haline kadar evrilmiştir. Bu da zaten müslümallara yıllardır anlatmaya çalıştığımız şeydir. Ama müslümallar ne hikmetse, hep evrimcilerin, tüm sistemin bir defada bugünkü haline geldiğini öne sürdüğüne inanır.

Yazının tamamı buradadır: http://www.scribd.com/doc/73935367/Canl%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n-olu%C5%9Fumu

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanların müslümanlık yaptığı bir makaslama çalışması. Gerçekte ise, şu şekilde devam eder:

Şair burada, ön kabulleri ele alarak, olasılık değerleri üzerinden olması gerekene ulaşmaya çalışmaktadır. Diğer taraftan, koyu renkli kısım da müslümalların öne sürdüü saçmalığı değerlendirmektedir. Alıntılanan kesit, tam olarak şunu anlatmakta: Hiçbir şey bir defada şu an sahip olduğu dizilimle ortaya çıkmamış, bazı temel yapıların üzerine yeni yapılar geldikçe bugünkü haline kadar evrilmiştir. Bu da zaten müslümallara yıllardır anlatmaya çalıştığımız şeydir. Ama müslümallar ne hikmetse, hep evrimcilerin, tüm sistemin bir defada bugünkü haline geldiğini öne sürdüğüne inanır.

Yazının tamamı buradadır: http://www.scribd.com/doc/73935367/Canl%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n-olu%C5%9Fumu

Sağlıklı beyinler için yazının bir sonraki paragrafını yorumlayalım. Bu dizilimin rastlantısal olarak gerçekleşmesinin imkansız olduğunu kabul eden ve bu konuda çok da uç bir örnek veren ateist bilimadamı yazının devamında bu iş için özel aminoasitler gerekiyor ve onlarında belirli yerleri olmalı diyor. Yani gene öyle rastgele bir durum yok. Ateistin aklınca akıl vermeye ve konuyu çarpıtmaya çalıştığı gibi değil anlayacağınız. Birde unutmayalım bunu varsayıyor aslında öyle bir şey yok yani kısaca hayal kuruyoruz diyor. Burada ne tesadüf var ne mutasyon.Aminoasit denilen şey cansız bir moleküldür cansız nesnelerin ne seçim hakkı olur nede zorunluluğu.Biraz aklını ve vicdanını çalıştıranların net olarak görebileceği gibi zamanla birbirine eklenen şeyler sadece ateistlerin kurduğu pembe evrim hayallerinde yer alıyor. Dikkat edin Sitocrom-c hücrenin yüzlerce mekanizmasından sadece biri. Tamamında olasılık hesabı yapacak bir matematik ilmi ve bir sayı henüz yeryüzünde keşfedilmiş değil. Sağlıklı zihinlerin net olarak görebileceği gibi yazının devamı da ilk kısmında olduğu gibi kendi içinde bir itiraf daha barındırıyor.

Bu kişi bilimadamına yakışır şekilde insanlara kendi boş hayallerini değil gerçekleri anlatsa o yasak kelimeyi söylemek zorunda kalacağını da çok iyi biliyor: 'YARATICI'.

İşte ateistlere yıllardır anlatamadığımız konulardan biride bu. Buradaki en cahil klavye ateistinden tutun bilimadamı geçinenine kadar hepsi aynı hasta ve tutarsız psikolojiye sahip. Bu öyle kısır bir psikoloji ki daha okuduğunu anlamaktan acizken, cahillikte kendisi depar atarken başkalarına akıl vermeye kadar götürüyor insanları.

tarihinde elest tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sağlıklı beyinler için yazının bir sonraki paragrafını yorumlayalım. Bu dizilimin rastlantısal olarak gerçekleşmesinin imkansız olduğunu kabul eden ve bu konuda çok da uç bir örnek veren ateist bilimadamı yazının devamında bu iş için özel aminoasitler gerekiyor ve onlarında belirli yerleri olmalı diyor. Yani gene öyle rastgele bir durum yok. Ateistin aklınca akıl vermeye ve konuyu çarpıtmaya çalıştığı gibi değil anlayacağınız. Birde unutmayalım bunu varsayıyor aslında öyle bir şey yok yani kısaca hayal kuruyoruz diyor. Burada ne tesadüf var ne mutasyon.Aminoasit denilen şey cansız bir moleküldür cansız nesnelerin ne seçim hakkı olur nede zorunluluğu.Biraz aklını ve vicdanını çalıştıranların net olarak görebileceği gibi zamanla birbirine eklenen şeyler sadece ateistlerin kurduğu pembe evrim hayallerinde yer alıyor. Dikkat edin Sitocrom-c hücrenin yüzlerce mekanizmasından sadece biri. Tamamında olasılık hesabı yapacak bir matematik ilmi ve bir sayı henüz yeryüzünde keşfedilmiş değil. Sağlıklı zihinlerin net olarak görebileceği gibi yazının devamı da ilk kısmında olduğu gibi kendi içinde bir itiraf daha barındırıyor.

Bu kişi bilimadamına yakışır şekilde insanlara kendi boş hayallerini değil gerçekleri anlatsa o yasak kelimeyi söylemek zorunda kalacağını da çok iyi biliyor: 'YARATICI'.

İşte ateistlere yıllardır anlatamadığımız konulardan biride bu. Buradaki en cahil klavye ateistinden tutun bilimadamı geçinenine kadar hepsi aynı hasta ve tutarsız psikolojiye sahip. Bu öyle kısır bir psikoloji ki daha okuduğunu anlamaktan acizken, cahillikte kendisi depar atarken başkalarına akıl vermeye kadar götürüyor insanları.

Hala aynı magandalığa devam..

Hala daha sitokrom-c yüzsüzlüğü..

hala daha alıntı ve cımbızlama yüzsüzlüğü..

Bak proteinler ve michael behe suyu ısıtmışlar seni bekliyorlar diğer tarafta..Fazla bekletme gücenirler..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sağlıklı beyinler için yazının bir sonraki paragrafını yorumlayalım. Bu dizilimin rastlantısal olarak gerçekleşmesinin imkansız olduğunu kabul eden ve bu konuda çok da uç bir örnek veren ateist bilimadamı yazının devamında bu iş için özel aminoasitler gerekiyor ve onlarında belirli yerleri olmalı diyor. Yani gene öyle rastgele bir durum yok. Ateistin aklınca akıl vermeye ve konuyu çarpıtmaya çalıştığı gibi değil anlayacağınız. Birde unutmayalım bunu varsayıyor aslında öyle bir şey yok yani kısaca hayal kuruyoruz diyor. Burada ne tesadüf var ne mutasyon.Aminoasit denilen şey cansız bir moleküldür cansız nesnelerin ne seçim hakkı olur nede zorunluluğu.Biraz aklını ve vicdanını çalıştıranların net olarak görebileceği gibi zamanla birbirine eklenen şeyler sadece ateistlerin kurduğu pembe evrim hayallerinde yer alıyor. Dikkat edin Sitocrom-c hücrenin yüzlerce mekanizmasından sadece biri. Tamamında olasılık hesabı yapacak bir matematik ilmi ve bir sayı henüz yeryüzünde keşfedilmiş değil. Sağlıklı zihinlerin net olarak görebileceği gibi yazının devamı da ilk kısmında olduğu gibi kendi içinde bir itiraf daha barındırıyor.

Bu kişi bilimadamına yakışır şekilde insanlara kendi boş hayallerini değil gerçekleri anlatsa o yasak kelimeyi söylemek zorunda kalacağını da çok iyi biliyor: 'YARATICI'.

İşte ateistlere yıllardır anlatamadığımız konulardan biride bu. Buradaki en cahil klavye ateistinden tutun bilimadamı geçinenine kadar hepsi aynı hasta ve tutarsız psikolojiye sahip. Bu öyle kısır bir psikoloji ki daha okuduğunu anlamaktan acizken, cahillikte kendisi depar atarken başkalarına akıl vermeye kadar götürüyor insanları.

Allah'ın Adem'i yapmak için kullandığı çamurda Sitocrom-c hazır var mıydı yoksa Allah ruhundan üfleyince mi oluştu? Sence Allah bu çamuru nereden getirtti? Bizde de bu çamurdan olsa, bizde o çamura insan şekli verip üflesek o çamur bir canlı bir insana dönüşür mü?

Bir insanın canlılığın nasıl oluştuğunu bilmemesi, belirli atomların belirli şartlarda kimyasal tepkimeye girip belirli molekülleri oluşturmasını kafası almayabilir ama bunları anlamıyor, kafası almıyor diye gidip arapların masallarına sarılması, hayatın anlamını, sırrınını arapların masallarında araması ahmaklıktan başka bir şey değil, hele bu arap masallarına inanmadığı için bir tanrının onu sonsuza kadar yakacağını sanması hiç akıl alacak gibi değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hala aynı magandalığa devam..

Hala daha sitokrom-c yüzsüzlüğü..

hala daha alıntı ve cımbızlama yüzsüzlüğü..

Bak proteinler ve michael behe suyu ısıtmışlar seni bekliyorlar diğer tarafta..Fazla bekletme gücenirler..

Lenin-stalin-mao-polpot-darwin amcalarında öbür tarafta alevli partiye bekliyorlar seni.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Lenin-stalin-mao-polpot-darwin amcalarında öbür tarafta alevli partiye bekliyorlar seni.

Öbür taraf dediğim "öbür başlık"..atıp tuttuğun diğer başlık; "Evrimsel Çıkmaz"..michael beheler, proteinler, aminoasitler..

"Öbür tarafı" yanlış anladım ayağına pas geçmeyesin sakın.

Ha, şu sitokrom-c'ye de gelecez...endişelenme..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah'ın Adem'i yapmak için kullandığı çamurda Sitocrom-c hazır var mıydı yoksa Allah ruhundan üfleyince mi oluştu? Sence Allah bu çamuru nereden getirtti? Bizde de bu çamurdan olsa, bizde o çamura insan şekli verip üflesek o çamur bir canlı bir insana dönüşür mü?

Bir insanın canlılığın nasıl oluştuğunu bilmemesi, belirli atomların belirli şartlarda kimyasal tepkimeye girip belirli molekülleri oluşturmasını kafası almayabilir ama bunları anlamıyor, kafası almıyor diye gidip arapların masallarına sarılması, hayatın anlamını, sırrınını arapların masallarında araması ahmaklıktan başka bir şey değil, hele bu arap masallarına inanmadığı için bir tanrının onu sonsuza kadar yakacağını sanması hiç akıl alacak gibi değil.

Topraktan yaratılışı mantıklı bulmayanların ne tür saçmalıklara inandığına bir bakalım.

Canlılığın oluşumu ile ilgili soru karşısında yıllarını evrim ve ateizme veren, çoğu ateistin hayranı olduğu, avatarlarına resmini koyduğu evrimci ateist prof Richard dawkingsin ulaştığı müthiş bilimsel sonuç :))))) (İsteyenler bu programın videosunu youtube üzerinden izleyebilir)

Sunucu: İlk canlı nasıl oluştu sizce sayın dawkins?

Richard dawkings: İlk canlıyı uzaylıların getirmiş olabileceğini düşünüyorum. Dünya dışından bir medeniyet tohum atmış olabilir.

tarihinde elest tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Topraktan yaratılışı mantıklı bulmayanların ne tür saçmalıklara inandığına bir bakalım.

Canlılığın oluşumu ile ilgili soru karşısında yıllarını evrim ve ateizme veren Evrimci ateist prof Richard dawkingsin ulaştığı müthiş bilimsel sonuç :))))) (İsteyenler bu programın videosunu youtube üzerinden izleyebilir)

Sunucu: İlk canlı nasıl oluştu sizce sayın dawkins?

Richard dawkings: İlk canlıyı uzaylıların getirmiş olabileceğini düşünüyorum. Dünya dışından bir medeniyet tohum atmış olabilir.

Bilime inanmayıp da, gökten zembille indiğimiz saçmalığına, çamurlara inanmak serbest ama değil mi..

Sen o videoyu'da getir hele bir de muhabbet olsun :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Topraktan yaratılışı mantıklı bulmayanların ne tür saçmalıklara inandığına bir bakalım.

Canlılığın oluşumu ile ilgili soru karşısında yıllarını evrim ve ateizme veren Evrimci ateist prof Richard dawkingsin ulaştığı müthiş bilimsel sonuç :))))) (İsteyenler bu programın videosunu youtube üzerinden izleyebilir)

Sunucu: İlk canlı nasıl oluştu sizce sayın dawkins?

Richard dawkings: İlk canlıyı uzaylıların getirmiş olabileceğini düşünüyorum. Dünya dışından bir medeniyet tohum atmış olabilir.

Yahu çamur alıp üfleyerek insan yapmanın neresi mantıklı? Daha önce de dediğim gibi canlılığın nasıl oluştuğunu bilmeyebilirsin, bilmediğimiz o kadar çok şey var ki ama bunları bilmiyorsun diye gidip arap masallarına inanmak, bu masallara inanmazsan sonsuza kadar yakılacağını düşünmek de ne oluyor? Yahu akıl var, mantık var, hadi bir tanrı var diyelim, bu tanrı neden bir insanı başka insanlara inanmadı diye sonsuza kadar işkence ede ede yaksın? Ne biçim bir tanrı hayali kuruyorsunuz kafanızda?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...