Jump to content

Niçin bir tanrı olmasın?!


Recommended Posts

  • İleti 358
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Uzaylılarla temas kuracağız ama müslümanlar uzaylıları da Allah'ın yarattığını söyleyecekler :D

Böyle bir temas,Dünya üzerindeki tüm dinlerin ortadan kaldırılması için yeterli bir nedendir..Yolun sonudur bu..!

Böyle kısaca açıklamadan anlamaz bunlar. Ben biraz açayım:

Aslında allahın bitmesi için uzaylılara gerek bile yok. Allahın işi zaten çoktan bitik de, gel de saftiriklere anlat… Allahın olması için bütün dinlerdeki tanrıların hepsinin adının allah olması gerekirdi. Adı allah olan bir tanrı, adının değişmesine izin vermezdi. Diller dinler değişir ama bu mazeret değil. Allahın tüm insanlığa kendini allah diye tanıtması gerekirdi. İnsanlar dini değiştirmiş de olsalar, allahın adını değiştirmiş de olsalar, bir sürü tarihsel belge var, bunlarda allah adına raslanması gerekirdi. İnsanlık bu adı kazıyıp yok edemez. Allahın buna izin vermemesi gerektiğini geçtik, bu normal şartlarda da olanaksızdır. Diyelim adem diye bir ilk insan var ve bu allahı kendi kafasından uydurdu. Bu uydurma bile zaman içinde kaybolamaz. Adem laftan sözden anlayan birisi olsa, onun torunları bir insanlık kültürü oluşturacak ve yazmayı bilmeseler de bu kültür nesilden nesile gelecektir. Allahı türlü kılıklara sokmaları, başka tanrılar üretmeleri bir şey değiştirmez. Allah adını hatırlayan birileri mutlaka olur ve biz bunun yazılı bir tarihsel belgesine mutlaka ulaşırdık.

Zaten adem diye biri de bu yüzden yok. Hiçbir tarihsel yazılı belgede adem diye bir şey geçmiyor. Ta ki uydulana kadar… Uydurulduktan sonraki tarihteki belgelerde elbet geçecek. Tüm bilinen insanlık tarihinde, Sümer tabletlerinde, Mısır hiyerogliflerinde, antik Yunan yazmalarında en az bir kere geçmesi gerekir. Hiç yok…

Adem ve allah (veya allahı kabul etmeyen hristiyan ve yahudiler için söylüyorum, yehova) ortadoğuda milata yakın yüzyıllarda uydurulmuş masallar… İnsanlığın tarihin ilk dönemlerinde yarattığı hiçbir yazılı taşa, tablete kazınmış yazıda geçmiyorlar. İbranilerin masalları oldukları apaçık.

Uzaylılar gelse ve iletişim kurabilsek allahı duyunca “kepale kepal! Ne allahı yahu? Bizde evrenin yaratıcısı olarak kepal’e inanılır” gibi bir şey diyeceklerdir. Hadi oranın adem’i barsut olsun. Ama allah tüm evrende allah olmak zorundadır. Bu ise olanaksız. Dünyada bile olmamış bu… Uzayda elbet olanaksız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

............Uzayda elbet olanaksız.

Kesinlikle öyle..

Mesela Babil'de Hammurabi veya Nebukadnezar'a ait kanıtlar var..Mısır'da Keops veya Akhenaton'a ait kanıtlar var,Hindistan'da veya Çin'deki kralların/valilerin kayıtları var amma velakin antik tarihte Allah'a/Adem'e/Nuh tufanına veya İbrahim'e ait bir tane kayıt/kanıt/argüman/delil YOK..!

Bu saçmalıklar,senin de dediğin gibi yahudilerin insanlara empoze etmesiyle öğrenilmiş..Yahudilerden önce Tanrı ve Tanrılar var ama bir tanesinin adı da Allah değil..Nuh tufanına çok benzer bir olay yaşandığı kayıtlarda var ama adı Nuh tufanı değil..Adem'e benzer bir karakter var ama adı Adem değil.. :)

tarihinde NOLAN tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Herkese merhaba...Forumda yeni ama ateistlikte oldukça eskiyim. Henüz başlık açma yetkim olmadığından ilk mesajımı, kısa bir aramadan sonra, ifade etmek istediğim konuya en yakın gördüğüm bu başlık altında yazacağım.

Niçin bir tanrı olmasın? Bu soru akla çok tartışılan diğer bir soruyu getiriyor: Tanrının yokluğu kanıtlanabilir mi?

Tabi konuyla ilgili çok sayıda tez var. Hatta bırakalım teistlerle ateistleri, ateistlerle agnostikleri birbirinden ayıran farklı argümanlar var. Konuyla ilgili naçizane düşündüğüm ve yeni olduğunu sandığım (zira başka bir yerde okumadım şimdiye kadar) bir argümanı gündeme getirmek istiyorum. Diğer tezlerin yanı sıra aşağıdaki argümanla da tanrının yokluğu kanıtlanabilir:

Ölçümüz felsefe ve mantık olursa tanrının yokluğu kanıtlanabilir. Yani mantığı reddetmediğimiz taktirde tanrının var olmasının imkansız olduğunu görebiliriz. Aslında tanrının yokluğu mantık reddedilirse de kanıtlanabilir zira basit bir mantık sınavından bile geçemeyen bir iddianın zaten gerçekle bir alakası olamaz. Aşağıda bu konuda farklı görüşte olanlar için bir kelam sorusu veriyorum. Yanıtlamaya çalışacakların çok dikkatli okumalarını ve düşünerek yanıtlamalarını öneririm.

Semitik dinlere (İslam, Hıristiyanlık, Musevilik) göre tanrı evreni bilinçli olarak yaratmıştır. Bildiğiniz gibi eylemler ikiye ayrılır: Bilinçli olanlar ve bilinçsiz olanlar. Bilinçsiz olanlar, bir patlama karşısında irkilmek gibi eylemlerdir ki, tanrının evreni bilinçli olarak yarattığı ileri sürüldüğüne göre konumuz dışıdır.

Tabi, hiç daha fazla açılmadan "tanrının evreni yaratmasına eylem diyemeyiz, ol deyince olmuştur" da denebilir. Hiç önemli değil... Öyle de kabul edebiliriz.

Bilinçli bir eylem yapmak için önce o eylemi yapmayı "istemek" gerekir. "Ol deyince oldu" görüşü bizi ne kadar "eylem" kelimesinin dışına çıkarır, tartışılır ama "istencin" dışına çıkarmadığı kesindir. Yani adına ister "tanrı eylem gerçekleştirdi" deyin, ister "ol deyince oldu" deyin fark etmez, Eğer bilinçli ise ardında bir "isteğin" olması gerekir.

Peki "isteklerin", diğer deyişle "arzuların" kaynağı nedir? Bilaistisna "ihtiyaçlardır". İhtiyaç olmadan arzu olmaz. Delinin kafasında huni olmasını arzu etmesi bize göre mantıksız olabilir, bir ihtiyaç gibi görünmeyebilir ama ona göre bir ihtiyaçtır.

Arzuyu doğuran ihtiyaçların illa maddi olması gerekmez. "Sevilme ihtiyacı" da bir ihtiyaçtır. "Sıkılmak", "sıkıntıdan kurtulma" arzusunu doğurur... Örnekleri uzatmayayım... Şimdi geldik esas noktaya:

Tanrı, dinlerin ileri sürdüğü gibi, kendi halinden memnun, kendi kendisine yeterli, kendisi dışında maddi veya manevi hiç bir ihtiyacı olmayan bir varlıksa, "arzusunun" olmaması gerekmez mi? Zira daha önce de dediğimiz gibi arzuların kaynağı ihtiyaçlardır.

Peki "arzu" olmadan nasıl bilinçli bir eylemde bulunulabilir? Bir "ihtiyaç" tetiklemediyse, tanrı evreni var etmeyi nasıl arzu edebilir ki? Dolayısıyla ortada dinlerin ileri sürdüğü niteliklere sahip bir tanrı olsa evreni yaratmaması gerekirdi. Yaratmışsa "bir ihtiyacı vardır" denebilir ki böyle demek semitik dinlerin "tanrı" tanımını değiştirir, bizi Hintlilerin "Atman" inancına sürükler. Uzatmamak için o konuya girmiyorum.

Görebildiğim kadarıyla saf mantığın bizi götürdüğü yer burası. Bu paradoks nasıl yanıtlanabilir?

"Tanrının hali, oluşu ve yaptıkları bizim mantık terazimizle değerlendirilemez" denebilir elbette ama bunu söylemek, iddia edilen niteliklere sahip bir tanrının varlığının mantık dışı olduğunu kabul etmek anlamına gelmez mi?

Tabi bir de tasavvufa girilebilir ama o da durumu kurtarmaz. Yine daha fazla uzatmamak için nedenini şimdilik izah etmiyorum.

tarihinde Hebdo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Argüman, doğru... Tanrı kendisinden başka hiç bir şey yokken kimin, neyin tanrısı olacak?

Bu paradoks, hiç bir şey yokken tanrı vardı ve her şeyi tanrı yarattı ile tanrı hiç bir şeye muhtaç değil tezlerini çürüm çürüm çürütür...

Tanrının olmadığı son derece açık ve kesindir. Çünkü tanrı olanaksızdır. Olanaksız olan bir şey olamaz.

Bir konu daha var, kuran'da allahın insanları yaratma gerekçesi ibadet etmeleri için diye gösterilir. Tevratta ise daha açık sözlü ve dürüst davranılarak tanrının insanları kendisini sevmeleri için yarattığını yazmış.

İnsanları korku damarından yakalamak kolay olduğu için dogmalar asla tamamen yenilmezler. Bir kıza aşık olursun, tanrı kendisini değil o kızı çok sevdiğin için seni değil, o kızı cezalandıracak ve seni de üzüntüye boğarak cezalandıracak diye korkarsın.

Sevdiğin kıza bir araba çarptı, kanser oldu diye bir haber alacağım diye korkudan tir tir titrersin. Tanrım ne olur gücüne gitmesin onu çok sevmem diye psikolojin bozulur.

Tanrı inancı, dünyada bozuk psikolojinin ana nedenidir. Hele bir de gerçekten araba çarpar, gerçekten kanser olursa bozuk psikolojiyi asıl o zaman görürsün. Bu olmaz, neyse bir çocuğunuz olur, bu sefer çocuğun için korkmaya başlarsın. Tanrı onu benden alır mı korkusu başlar.

Tanrı, doğanın bize attığı en büyük kazıktır.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Argüman, doğru... Tanrı kendisinden başka hiç bir şey yokken kimin, neyin tanrısı olacak?

Bu paradoks, hiç bir şey yokken tanrı vardı ve her şeyi tanrı yarattı ile tanrı hiç bir şeye muhtaç değil tezlerini çürüm çürüm çürütür...

Tanrının olmadığı son derece açık ve kesindir. Çünkü tanrı olanaksızdır. Olanaksız olan bir şey olamaz.

Bir konu daha var, kuran'da allahın insanları yaratma gerekçesi ibadet etmeleri için diye gösterilir. Tevratta ise daha açık sözlü ve dürüst davranılarak tanrının insanları kendisini sevmeleri için yarattığını yazmış.

İnsanları korku damarından yakalamak kolay olduğu için dogmalar asla tamamen yenilmezler. Bir kıza aşık olursun, tanrı kendisini değil o kızı çok sevdiğin için seni değil, o kızı cezalandıracak ve seni de üzüntüye boğarak cezalandıracak diye korkarsın.

Sevdiğin kıza bir araba çarptı, kanser oldu diye bir haber alacağım diye korkudan tir tir titrersin. Tanrım ne olur gücüne gitmesin onu çok sevmem diye psikolojin bozulur.

Tanrı inancı, dünyada bozuk psikolojinin ana nedenidir. Hele bir de gerçekten araba çarpar, gerçekten kanser olursa bozuk psikolojiyi asıl o zaman görürsün. Bu olmaz, neyse bir çocuğunuz olur, bu sefer çocuğun için korkmaya başlarsın. Tanrı onu benden alır mı korkusu başlar.

Tanrı, doğanın bize attığı en büyük kazıktır.

Sen de bu korkular yok mükemmel bir hayatın var herhalde :) ulan ne zalimsin ya

Şöyle bir hayatına bakta söylediklerinde karşılaştır ve nasıl bir vicdansız olduğunu anla

Gerçi bu yapacak bir kapasite olsa zaten yapardın çoktan.

Tanrısız bir dünyanın adaletsiz bir yer olacağı kesinken bunu görmeyip tanrısızlığı gerçek ilaç olacağını düşünmek tam bir ahmaklıktır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrısız bir dünyanın adaletsiz bir yer olacağı kesinken bunu görmeyip tanrısızlığı gerçek ilaç olacağını düşünmek tam bir ahmaklıktır

Bunu neye dayandırıyorsunuz. Nasıl ve neden kesindir?

Anlatacaklarınız her ne ise, verdiğiniz örneklerin zaten bir tanrının vr olduğuna inandığınız durumda da gerçekleştiğinin farkında olarak yazarsanız iyi olacaktır. Örneğin: dünyada sakat doğan çocuklar var, işte bu haksızlıktır vb diyecekseniz, bilmeniz gerekir ki, bunları sakat olarak doğuran, yani haksızlığın sebebi, sizin inancınıza göre, sizin tanrınızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı inancının dünyadaki adalete bir katkısı olduğunu zannetmiyorum. dinlerle birlikte düşünürsek, adalete zarar verdiği kesin. Çünkü ahiret inancı insan hayatına verilen değeri azaltıyor.

İnsanlık için birşeyler yapma konusunda toplumları gevşetiyor. Ayrıca dinlerdeki tehdit ve rüşvet sistemi, kişilik gelişimine de zarar veriyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru. Mesela küme düşen bir takıma "başımızda bir teknik direktör olmasaydı küme düşerdik" dersek, bu ne anlama gelir?

Takımın başında teknik direktör yok demektir.

Ancak bu adaletsizliğe "imtihan" etiketi yapıştırdıktan sonra, herşeye inanmak mümkün. adil bir dünya için çalışma sorumluluğunu atmak için, en iyi yöntem bu olsa gerek..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Merhabalar,

Tanrının varlığı, bu evren için kesinlikle mecbur, zorunlu ve mutlak görünüyor!

Romantik ateizmi bir köşeye bırakarak, tanrı fikrine karşı çıkanlara, tanrının bir varlığına ilişkin burada çok örnekler sunabilirim, ama şimdilik bir kaç tane örnek sunacağım.

1. Herkesin görebildiği bu evrende, maddenin ilk hareketi için mutlaka o maddeyi tanıyan bilen matematiksel bir ilk hareket gereklidir.

En basitinden, masanızda duran bir kalemin hareketi ile yazılacak herhangi bir yazı yada basitçe bir çizgi'yi ele alın.

Hiç kimse, boş bir kağıda, tek bir kalemin KENDİ-KENDİNCE (Bilinçten yoksun bir şekilde) mantıklı ve bilinç içeren tek bir formül, resim, çizgi çizemeyeceğini kabul eder.

Hatta, kağıdı ve kalemi bir arada görseniz ama yazanı görmeseniz bile, bu kağıda; kafası eli çalışan birinin dokunduğunu anlarsınız.

2. Şu mantıksal gerçeği (lezzeti) şöyle sunsam :

Masadaki sucuklu yumurta'nın, masaya geliş hikayesini böyle anlatıyorum size :) Yumurtalar, birden bulundukları yerden fırladılar ve havada çarpıştılar sonra kabukları bir yere içindekiler de bir yere (tavaya) düştü,

tabi bu esnada, her nasılsa dilimlenmiş sucuk halkaları da aynı tavada buluştular ve uygun sıcaklıkta bunlar pişti, son esnada içine tuzu, çeşitli baharatları ile lezzeti kıvama geldi ve yanmadan, nasıl olduysa ocak söndü ve ortaya bu lezzet çıktı.

desem, buradaki en az okul okumuş kişi bile saçmaladığımı söyler basitçe bunu annem, yada bu işten anlayan biri yapmıştır der.

3. Bu evrene gelelim;

Güneş- Çiçek- Göz, üçgenine bakalım.

Bu 3 maddesel parçalar birbirinden habersizdir ve birbirini akıl yolu ile anlamaları mümkün değil. Fakat aralarında gerçekten bir bağ var.

Güneş, varlığını bile bilmediği bir çiçeği kendi ısı ve ışığı ile hayatta tutunmasını sağlarken, bu ikilinin davranışlarını, yine güneşin varlığımızı bilmemesine rağmen tam da gözümüze uygun bir ısı ışık ile görmemizi sağlıyor.

göz'ümü aracılığı ile bu olayları görüyoruz.

2 mantıksal sonuç ortaya çıkıyor;

-ya güneş ve çiçek ve gözümüz birbirinden haberdar diyeceksiniz ki bu mümkün değil, yada bunları bir araya getiren ve hepsini bilen biri (tanrı) var diyeceksiniz.

Şimdi ateistler, bu gerçeği hiç bir zaman görmek istemiyorlar! Çünkü tanrı, onlara göre bir yük.

... Çünkü ahiret inancı insan hayatına verilen değeri azaltıyor.

Ahiret inancı, inandığınız şekli ile toprak olup yok olacak bir bedenin ve hayatın değerine değer katıyor! Bunu görmeni isterim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhabalar,

Tanrının varlığı, bu evren için kesinlikle mecbur, zorunlu ve mutlak görünüyor!

Romantik ateizmi bir köşeye bırakarak, tanrı fikrine karşı çıkanlara, tanrının bir varlığına ilişkin burada çok örnekler sunabilirim, ama şimdilik bir kaç tane örnek sunacağım.

1. Herkesin görebildiği bu evrende, maddenin ilk hareketi için mutlaka o maddeyi tanıyan bilen matematiksel bir ilk hareket gereklidir.

En basitinden, masanızda duran bir kalemin hareketi ile yazılacak herhangi bir yazı yada basitçe bir çizgi'yi ele alın.

Hiç kimse, boş bir kağıda, tek bir kalemin KENDİ-KENDİNCE (Bilinçten yoksun bir şekilde) mantıklı ve bilinç içeren tek bir formül, resim, çizgi çizemeyeceğini kabul eder.

Hatta, kağıdı ve kalemi bir arada görseniz ama yazanı görmeseniz bile, bu kağıda; kafası eli çalışan birinin dokunduğunu anlarsınız.

Aynı mantıkla hareket edersek tanrı için ilk hareket ne? Evreni tanrı yarattıysa tanrıyı yaratan ne? Öyle ya, yine senin mantığına göre bu evreni yaratan biri herhalde kendi kendine var olmadı? Onun da bir yaratanı olmalı.

2. Şu mantıksal gerçeği (lezzeti) şöyle sunsam :
Masadaki sucuklu yumurta'nın, masaya geliş hikayesini böyle anlatıyorum size :) Yumurtalar, birden bulundukları yerden fırladılar ve havada çarpıştılar sonra kabukları bir yere içindekiler de bir yere (tavaya) düştü,
tabi bu esnada, her nasılsa dilimlenmiş sucuk halkaları da aynı tavada buluştular ve uygun sıcaklıkta bunlar pişti, son esnada içine tuzu, çeşitli baharatları ile lezzeti kıvama geldi ve yanmadan, nasıl olduysa ocak söndü ve ortaya bu lezzet çıktı.
desem, buradaki en az okul okumuş kişi bile saçmaladığımı söyler basitçe bunu annem, yada bu işten anlayan biri yapmıştır der.

Yine aynı mantıktan gidelim: Peki masadaki sucuklu yumurtayı yapan annen nasıl meydana geldi? Sucuklu yumurtayı yapabilecek bir varlık kendi kendine oluşmadı herhalde.

3. Bu evrene gelelim;
Güneş- Çiçek- Göz, üçgenine bakalım.
Bu 3 maddesel parçalar birbirinden habersizdir ve birbirini akıl yolu ile anlamaları mümkün değil. Fakat aralarında gerçekten bir bağ var.
Güneş, varlığını bile bilmediği bir çiçeği kendi ısı ve ışığı ile hayatta tutunmasını sağlarken, bu ikilinin davranışlarını, yine güneşin varlığımızı bilmemesine rağmen tam da gözümüze uygun bir ısı ışık ile görmemizi sağlıyor.
göz'ümü aracılığı ile bu olayları görüyoruz.
2 mantıksal sonuç ortaya çıkıyor;
-ya güneş ve çiçek ve gözümüz birbirinden haberdar diyeceksiniz ki bu mümkün değil, yada bunları bir araya getiren ve hepsini bilen biri (tanrı) var diyeceksiniz.

Neden öyle bir şey diyelim ki? Haberdar olan insan, düşünebilmesi sayesinde bunlar arasında bağlantıyı kuran insan, o bağlantıyı biz kuruyorsak tanrı ne işe yarıyor?

Şimdi ateistler, bu gerçeği hiç bir zaman görmek istemiyorlar! Çünkü tanrı, onlara göre bir yük.

Gerçek senin veya binlerce yıl önceki insanların kafasında ürettiği masallar mı oluyor yani? Senin şu ana kadar gösterebildiğin bir gerçek yok, başka bir yöntem dene.

Ahiret inancı, inandığınız şekli ile toprak olup yok olacak bir bedenin ve hayatın değerine değer katıyor! Bunu görmeni isterim.

Benim dünyanın en zengin, en güçlü insanı olabileceğime dair bir inanç da hayatıma anlam ve değer katabilir ama gerçek olmadıktan sonra ne işe yarar?

Sen inanıyorsun diye hayaller gerçek olmuyor, yine hayal olarak kalıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahiret inancı, inandığınız şekli ile toprak olup yok olacak bir bedenin ve hayatın değerine değer katıyor! Bunu görmeni isterim.

Hoşgeldiniz... Ahiret inancı, insana verilen değeri şöyle azaltıyor; İnsanların başına gelen hastalıklar, büyük felaketler, savaşlar vb. durumlar için, "Allah nasıl olsa, karşılığını ahirette verecek" deniliyor. Ve bu sorunlara eğilme sorumluluğunu bu şekilde üzerlerinden atmaya çalışıyorlar. ihmal sonucu, insanlar öldüğünde ise, kader deniliyor.

Buna benzer birçok sebep sayılabilir.

Ateist için, tanrının bir yük olduğunu zannetmiyorum. tersine bu durum, herşeyi tanrıyla açıklama kolaycılığından uzaklaştırır. "yok" denilmesinin birçok etik sebebi de var. Aslında ben de bir kurtarıcı olsun istiyordum ama mantığım artık buna engel oluyor.

"Yaratıcı varlık ya da varlıklar imkansızdır" iddiasında değilim. Ancak bunun arapların anlattığı tanrı olması, tamamen imkansızdır. Bu durum yüzlerce delille ispatlanmıştır.

Bu konuda forumu biraz okumanızı tavsiye ederim.

Masada duran kalemin, kendi kendine yazıp çizme ihtimalinin olmayışı, ateizmi değil, daha çok teist tanrıyı çürütüyor. Çünkü bu durumda, "insan kendi kendine oluşamaz, ama insanla kıyaslanmayacak derecede gelişmiş olağanüstü bir varlık, hiç oluşamaz" demiş oluyorsunuz.

Zaten vardıysa, yarattıkları olmadan neyin tanrısıydı? O halde zaten tanrı olmak için yaratacaklarına ihtiyaç duymuş olmuyor mu?

Tek başına milyarlarca yıl neyi bekledi? yanlız başına uzayda ne yapıyordu ve neden bu kadar zamana ihtiyaç duydu?

Zaten var olanın, uzay boşluğu ve bazı maddeler olması mı, yoksa böyle bir varlık olması mı daha mantıklı?

Dünyada insanların ve hayvanların iyi ve kötü karakterde olanları var. o halde neden tek bir yaratıcı olmak zorunda?

Hayvanları da imtihan için kötü yaratacak hali yok herhalde?

Herşeyi önceden biliyorsa, neden yarattı? yarattıklarını seyretmek mi istedi?

Evren ve doğadaki düzen, neden az gelişmişten, çok gelişmişe doğru gidiyor?

Başlangıçta az gelişmiş canlılar, hatta bazı madde ve elementler olduğuna göre, bu hikayede tanrı nerde yer alıyor?

Oksijen ve hidrojen elementleri, suyu oluşturuyor. su ise canlılığın temelini oluşturuyor. bu maddenin zaten doğası gereği canlılığı başlatabilme yeteneğinin olabileceğini göstermiyor mu?

Tanrı iddia edildiği gibi neden yoktan varedemiyor? Neden bütün canlıların birbirini oluşturması gerekiyor?

Ayrıca dünyada varoluş sebebi tanımlanamayan canlılar var. bu kadar sayısız canlı çeşitliliği, çok bilinçli bir yaratıcıyı işaret etmiyor sanki?

Evet, bu ve buna benzer birçok soruyu mantık ve bilim çerçevesinde cevaplamanız gerekiyor.

Bunların hepsini olağanüstü araştırmalar yapıp cevaplasanız bile, dinlerle ilgili soruları geçmeniz imkansız.

Yüzlerce yıldır insanoğlu din konusundaki çelişkilere, inandırıcı bir açıklama getiremedi.

İslam tarihinde ise soru ve eleştiriler, kılıçla cevaplanmıştır.

Amacım, ateist olmanız değil, sadece bunun saygıdeğer bir düşünce olduğunu, dinleri reddetmenin hiçbir kötülük içermediğini anlamanız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhabalar,

Tanrının varlığı, bu evren için kesinlikle mecbur, zorunlu ve mutlak görünüyor!

Romantik ateizmi bir köşeye bırakarak, tanrı fikrine karşı çıkanlara, tanrının bir varlığına ilişkin burada çok örnekler sunabilirim, ama şimdilik bir kaç tane örnek sunacağım.

1. Herkesin görebildiği bu evrende, maddenin ilk hareketi için mutlaka o maddeyi tanıyan bilen matematiksel bir ilk hareket gereklidir.

En basitinden, masanızda duran bir kalemin hareketi ile yazılacak herhangi bir yazı yada basitçe bir çizgi'yi ele alın.

Hiç kimse, boş bir kağıda, tek bir kalemin KENDİ-KENDİNCE (Bilinçten yoksun bir şekilde) mantıklı ve bilinç içeren tek bir formül, resim, çizgi çizemeyeceğini kabul eder.

Hatta, kağıdı ve kalemi bir arada görseniz ama yazanı görmeseniz bile, bu kağıda; kafası eli çalışan birinin dokunduğunu anlarsınız.

2. Şu mantıksal gerçeği (lezzeti) şöyle sunsam :

Masadaki sucuklu yumurta'nın, masaya geliş hikayesini böyle anlatıyorum size :) Yumurtalar, birden bulundukları yerden fırladılar ve havada çarpıştılar sonra kabukları bir yere içindekiler de bir yere (tavaya) düştü,

tabi bu esnada, her nasılsa dilimlenmiş sucuk halkaları da aynı tavada buluştular ve uygun sıcaklıkta bunlar pişti, son esnada içine tuzu, çeşitli baharatları ile lezzeti kıvama geldi ve yanmadan, nasıl olduysa ocak söndü ve ortaya bu lezzet çıktı.

desem, buradaki en az okul okumuş kişi bile saçmaladığımı söyler basitçe bunu annem, yada bu işten anlayan biri yapmıştır der.

3. Bu evrene gelelim;

Güneş- Çiçek- Göz, üçgenine bakalım.

Bu 3 maddesel parçalar birbirinden habersizdir ve birbirini akıl yolu ile anlamaları mümkün değil. Fakat aralarında gerçekten bir bağ var.

Güneş, varlığını bile bilmediği bir çiçeği kendi ısı ve ışığı ile hayatta tutunmasını sağlarken, bu ikilinin davranışlarını, yine güneşin varlığımızı bilmemesine rağmen tam da gözümüze uygun bir ısı ışık ile görmemizi sağlıyor.

göz'ümü aracılığı ile bu olayları görüyoruz.

2 mantıksal sonuç ortaya çıkıyor;

-ya güneş ve çiçek ve gözümüz birbirinden haberdar diyeceksiniz ki bu mümkün değil, yada bunları bir araya getiren ve hepsini bilen biri (tanrı) var diyeceksiniz.

Şimdi ateistler, bu gerçeği hiç bir zaman görmek istemiyorlar! Çünkü tanrı, onlara göre bir yük.

Ahiret inancı, inandığınız şekli ile toprak olup yok olacak bir bedenin ve hayatın değerine değer katıyor! Bunu görmeni isterim.

Ben varım diyen bir tanrıyı kanıtlamak için niye sözde kanıtlar yaratmaya çalışıyorsunuz? Varsa, çağırın gelsin.

Gerçekten mantık kurabilecek durumdaysanız, burada sanıyorum ki neden gelmediği konusunda mantıklı bir açıklama yapmaya yeltenebilirsiniz.

Bunun haricinde, nasıl saçma bir durumda olduğunuzu anlamanız için özetleyelim:

- birileri tanrı var diyor

- birileri: bu tanrı ben varım diyor, diyor

- başka birileri, o halde çağırın tanrınızı, kendisi gelsin anlatsın derdini, siz boşuna kafa ütülemeyin diyor

- ilk birileri, bunları duymazdan gelip, hala sucuklu yumurtadan tanrıya ulaşmaya çalışıyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...