Jump to content

Reformist Müslümanlara Samimi bir Soru


Recommended Posts

Aşağıdaki soruyu forum arşivlenmeden önce Edip Yüksel'e sormuştum. Ancak bir yanıt alamamıştım. Soru aslında sadece Edip Yüksel'e değil, İslam'ı yorumlamak ve uygulamak için yalnızca Kuran'ı temel almak gerektiğini ileri süren ve hadisleri reddeden reformist müslümanlara yönelik. Bu yüzden tekrar sorulmasında yarar görüyorum.

Bir dinsiz olarak, Edip Yüksel'in ve hadisleri ve tefsirleri reddeden diğer reformist müslümanların çabalarını takdirle karşılıyorum ve önemsiyorum. İslam'ın hepimizin şikayetçi olduğumuz uygulamalarının çoğunlukla hadis ve sünnet kaynaklı olduğunu biliyoruz. Hatta hadislerde bile olmayan bir çok hurafeye dinin gereği sanılarak inanılıyor. Dinin yasakladığı büyücülük, falcılık gibi asılsız pratikler din kisvesi altında uygulanıyor.. Bir dinsiz olarak, din kurumunun günümüz toplumunda bütünü ile geriletici, ilerlemeyi engelleyici etkisi olduğunu düşünüyor ve bu düşünce ile tutarlı olarak, din kurumunun bütünü ile mücadeleyi gerekli buluyorum. Ancak bu, dine ait veya ait sayılan göreli olarak daha zararlı kısımlara öncelik verilmemesi, bunlarla mücadele eden dindarların desteklenmemesi ve hakettikleri takdirin esirgenmesi anlamına gelmiyor. Ayrıca dini sonuçta bir vicdan meselesi saymak, herkesin inanma ve ibadet özgürlüklerine saygı duymak da insan haklarının bir gereği. Dolayısıyla, samimi olarak dine inanan, başkalarına zarar vermemeyi inancının gereği sayan herhangi bir müslüman veya başka bir din mensubu ile kişisel bir sorunum olamaz. Din anlayışını çağdaş bilim ve uygarlığın gerekleri doğrultusunda yorumlamaya ve bu doğrultuda yaşamaya çalışanları ise -her ne kadar Kuran ile bunun tam olarak olanaklı olduğunu düşünmesem de- takdir ederim. Açıkçası Edip Yüksel'i de bunlar arasında en iyilerinden birisi olarak görüyorum. Özellikle davasındaki samimiyeti ve adanmışlığı, bu uğurda elindekilerden vazgeçmeyi göze alması, takdire değer nitelikleri arasında başta gelenleri.

Edip Yüksel'e ve diğer hadisleri reddederek Kuran'a dönmeyi, Kuran'ı da çağın gereklerine göre yeniden yorumlamayı savunan müslümanlara bir sorum var:

İslam'ın bugüne kadarki pratiğinden çok keskin çizgilerle ayrılan bir yorumu temsil ediyorsunuz. Savlarınıza göre, Muhammed'in ölümünden sonra İslam, politik ve ekonomik nedenlerle, iktidara sahip olanların elinde hızla özünden uzaklaştı ve -Kuran dokunulmamış olarak kalsa da- dinin içine bilinçli ve kasıtlı olarak bir çok hurafe sokuldu. Eğer yanılmıyorsam, çoğu hadis kaynaklı bu hurafelerin, hadis bilginlerinin hatalarından dolayı değil, çoğunlukla ve esas olarak Emevi ve Abbasi egemenlerin iradeleri ve iktidar kaygısı ile uydurulduğunu, İslam tarihinin, siyerlerin çarpıtılarak yeniden yazıldığını öne sürüyorsunuz.

Fakat şöyle bir durum var: kısa sürede bu hurafelerin tüm İslam toplumunda hızla yaygınlaşıp geriye adeta doğru olan hiçbir şey kalmadığına göre, sizin savınızın sonucu olarak, İslam'ın kendisi yozlaşıp başka bir şeye dönüşmüş olmuyor mu? Hele hele hükümleri tam tersi doğrultuda iktidarı tesis etmek ve korumak, insanları baskı altına almak amacıyla kullanılmışsa ki tarih açıkça bunları yazıyor.. Önemli olan ayetlerin lafzı, harflerin bir araya gelişi sözcükler değil, o ayetlerin anlamı değil mi? Zarf değil, asıl esas olan mazruf değil mi? Kuran okunsun ve sözcükleri tekrarlansın, zikir edilsin diye değil hükümleri yaşama geçirilsin diye gönderilmedi mi? Kuran'ın özü olan anlamı bozulduktan, çarpıtıldıktan ve kendisi dışında bir şey haline getirildikten, onda içkin olan anlamı anlayacak kimse kalmadıktan sonra bu harflerin bir araya gelişinin korunmuş, bozulmamış olmasının, potansiyel olarak ileride tekrar anlaşılabilir ve restore edilebilir olması dışında ne anlamı var? Kuran'ın mesajı belirsiz bir tarihte onu anlayacak olanlara değil, indirildikten sonra gelecek kuşakların tümüne değil mi? Tüm orta çağ boyunca baskın olan yanlış yorum, onu tekrar düzeltecek olanların önüne somut bir engel olarak duruyor ve üstelik bu da siyasi, sosyal ve ekonomik olarak müminlere zorla dayatılıyorsa, o mesaj pratikte bu kitlelere ulaşamamış olmuyor mu? O zaman Müslümanlığın tahrif edilmiş Hıristiyanlıktan ne farkı kalıyor? Yanlış yorum ve uygulamalarla İslam, bozulmuş ve aslından uzaklaşmış olan Hıristiyanlıkla aynı konuma düşmüş olmuyor mu? Bu kadar samimi müslüman demek ki kuşaklar boyunca yanlış şeylere inanmışlar, şirk içine düşmüşler.. İsa'nın Rab olduğuna inanan ve bu inançla Allah'a ortak koşan Hıristiyanla, Muhammed'in her şeyin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Allah'ın sevgilisi olduğuna inanan, sözleri diye belletilenlere Kuran ayetleri kadar önem ve değer veren müslüman arasındaki fark bir derece farkı değil ve her ikisi de farklı durumlarla da olsa şirk içinde değil midir? Bu, ardından başka peygamberin gönderilmeyeceği son mesaj ise ve diğerlerinden farklı olarak Allah'ın özel koruması altında ise, bu mesajın bu kadar derinlere itilmesine, sizler ortaya çıkana kadar adeta silinmesine hatta tam karşıtına dönüşerek adeta şeytanileşmesine nasıl izin verilmiş? Bu nasıl bir son dinmiş ki bu kadar uzun bir süre boyunca aslından uzaklaşmasına ve tam tersine dönmesine göz yumulmuş?

Peki sizin ne farkınız var kuşaklar boyunca aynı kitaba bakıp farklı anlamlar çıkaran milyonlarca müslümandan? O kadar insandan tek biri bile yakın zaman gelinceye kadar okuyup durdukları kitabın asıl anlamını anlamadıkları halde, sizler hangi farklı özellik ve yeteneklerinizle bunu oradan çıkarabiliyorsunuz? Kuran'ın mesajı apaçık ise, anlamak için herhangi bir aracı, yorumcu, müfessir gerekmiyorsa neden bunca yüzyıldır kimse anlamadı bunu ve nasıl oldu da yalnızca siz anladınız?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 80
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Peki sizin ne farkınız var kuşaklar boyunca aynı kitaba bakıp farklı anlamlar çıkaran milyonlarca müslümandan? O kadar insandan tek biri bile yakın zaman gelinceye kadar okuyup durdukları kitabın asıl anlamını anlamadıkları halde, sizler hangi farklı özellik ve yeteneklerinizle bunu oradan çıkarabiliyorsunuz? Kuran'ın mesajı apaçık ise, anlamak için herhangi bir aracı, yorumcu, müfessir gerekmiyorsa neden bunca yüzyıldır kimse anlamadı bunu ve nasıl oldu da yalnızca siz anladınız?

Sevgili deicide:

Gerçekten saygı duyduğum insanların başındasın burada, bunu söylemeden edemeyeceğim ve soruna kısacık cevap vereyim şimdilik, ileride açarız bunu yorumlar geldikçe.

Kuranda sürekli zikredilen bir ibare vardır, hiç akıl etmezmisiniz? Bu ibare insanı sürekli düşünmeye sevkeder ancak insan böylemidir, değildir....

Bu hoca efendiler dini öğretirken daha çocukluktan derler ki, en başta kuran türkçe okunmaz, çocukken öğrendiğin şeylerin insandaki etkisini hepimiz biliriz, bu söylemi çevrenizde destekliyorsa zaten işte düştün onların kucağına. Anlamını bilmediğin bir şeyi okursun ama anlamazsın e o zaman dini kimden öğreneceksin, tabi ki bu hoca efendilerden, çünkü büyük kesimi nemalanıyor. Ve derlerki, Allahın kelamını kayıtsız şartsız kabul edeceksin, etmezden dinden çıkarsın, İyi de Allahın kelamının anlamını bilmiyorsun ki, e o zaman ne olacak, hoca efendilerin kelamı olacak Allahın kelamı.

Ve birde şu var buna paralel olarak, yine kuranda atalar dini diye zikreder bozulan şeyleri, bizde de çoğunluk aynıdır, senin baban öyle mi kılıyordu namazıda sen ondan iyimi biliyorsun?

Daha geçen gün bir konu oldu yakınlarımla. Sizin aldığınız abdest maide 6 ile örtüşmüyor, orda Allah abdesti nasıl alacağımızı tarif etmiş, niye başka eylemler yapıyorsunuz dediğimde aldığım cevap, sen peygamberden iyi mi biliyorsun? Ben Allah diyorum, o peygamber diyor. Şimdi ben bu kişiye peygamberi Allahın üstüne çıkardığına sence nasıl ikna edebilirim?

Biz zaten onların gözünde kafiriz, sizden farkımız yok yani. Ama ne olursa olsun benim tavrım insanlık kazansından yana, o yüzden kalp kırmadan herkesin gönlüne girmeye çalışırım, çünkü kesemde insanlığımdan başka birşey yok...

Sevgiyle kalasın...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aşağıdaki soruyu forum arşivlenmeden önce Edip Yüksel'e sormuştum. Ancak bir yanıt alamamıştım. Soru aslında sadece Edip Yüksel'e değil, İslam'ı yorumlamak ve uygulamak için yalnızca Kuran'ı temel almak gerektiğini ileri süren ve hadisleri reddeden reformist müslümanlara yönelik. Bu yüzden tekrar sorulmasında yarar görüyorum.

......

1. madem E.Y sordugn soruyu buraya ekledin verdig cevabi da ekleseydin ya!

2 sen kac yasindasin? Yani kesin bir sözle Peygamberin ölümünden sonra Kurani hic kimse anlamadi, ilkleri E.Y. ve Tek kuran diyenler oldug iddasinda bulunabiliyoran, en az 1400 yasinda ve sayisiz insanla görüsmüs olman lagzim...

62:5 Kendilerine Tevrat verilip de onun gereğini yerine getirmeyenlerin örneği, kitaplar taşıyan eşeğin durumuna benzer. ALLAH'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun durumu ne kötüdür. ALLAH zalim toplumu doğruya ulaştırmaz.

Ayni duruma kendine Islam denen topluluk düsmüs.

6:116 Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.

5:59 De: "Kitaplılar! ALLAH'a, bize indirilene ve önceki indirilenlere inandık diye mi yoldan çıkmış olan çoğunluğunuzla bize karşı nefret besliyorsunuz?"

26:103 Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

26:121 Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

26:139 Böylece onu yalanladılar. Nihayet biz de onları yok ettik. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

26:158 Ve ceza onları yakaladı. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz."

26:190 Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

Bu konulari degerlendirerek sorularini bir daha sor...

Baris ve Güven

Link to post
Sitelerde Paylaş

Merhaba,

Öncelikle sorularının yanıtı olmasa da, söylemek istediğim birkaç şey var yazdıklarına istinaden.

Hepimiz hayata bakıyoruz, onu anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyoruz.

Hepimiz ölümlüyüz, eninde sonunda yok olup gideceğiz, ortak bir dünyayı paylaşıyoruz, ortak çıkarlarımız var, aynı havayı soluyoruz, aynı okyanustan balık yiyoruz... Ve tüm bunlara rağmen dünyada sürekli bir hır gür, sürekli çatışma, savaşlar, paylaşamamazlık... Tabi tüm bunların yanında güzellikler de yok değil... Sevgi var, aşk var, cinsellik var, dostluk var, güzel meyve-sebzeler var, doğa var, sanat var...

Dünya cennet ve cehennem karışımı bir yer... Sanki cennet olması hepimize bir adım uzakta da olamıyor bir türlü...

Hepimizin ortak bir ideali var aslında: mutluluk... Ve elbette mümkünse sonsuz mutluluk...

Şimdi elimizdeki verilerle durumu değerlendirelim;

Dünya = cennet + cehennem & sınırlı-sonlu

Buradan yola çıkarak hayatımızın amacı ne olabilir ki?

1. sınav olabilir

2. tekamül olabilir (kişisel evrilme)

3. biokimyasal evrim sonucu tesadüfen oluşan kimyasal reaksiyonlar bütünü olabilir. (kitlesel evrilme)

Dinler 1. şıkkın doğruluğunu iddia ediyor.

Ruhçuluk (yani pagan inançlar) 2. şıkkın doğruluğunu iddia ediyor.

Ateizm ise 3. şıkkın doğruluğunu iddia ediyor.

Pek yaşlı değilim ama çok gezdim-tozdum, okudum, yazdım... hayatı bu üç açıdan da algıladım. Hiç bir zaman kötü, sapık, cani biri değildim; hep vicdani değerlerim vardı. Ama beni bunların içinde “en iyi insan” yapan 1. şık oldu. Ayrıca ben kendimi en iyi hayatı bu perspektiften algılarken hissettim. İşte buna dayanarak başkalarının değerlerine saygıyı koruyarak yaşanan bir din anlayışının zararlı olmadıgına, aksine sadece kişinin kendisi için değil toplum için de son derece yararlı olduguna eminim. Şunu da yanlış anlaşılmaması için eklemek istiyorum; kendimi iyi hissettirdiği için inanmıyorum. İnandığım için kendimi iyi hissediyorum. Yani bu savunma mekanizmamın bana oynadıgı bir oyun değil.

Sorularının cevabına gelecek olursak sevgili Deicide;

Biliyorsun Kuran bireysel kurtuluşu hedefliyor. Toplum da bireylerden oluştuğu için, oraya da el atıyor, mutluluk ve huzur için bir takım kurallar getiriyor-düzenlemeler yapıyor. Kuran’ın mesajı tüm zamanlardaki, aklını kullanan ve araştıran, putlarıyla yüzleşme cesareti olan tüm insanlara diye düşünüyorum ki 1400 yıldır muhakkak hayatı yalnızca Kuran perspektifinden değerlendiren ve buna göre yaşayan insanlar olmuştur. Eminim ki kişisel mutlulugu- tatmini de yakalamışlardır. Ve tabi kurtuluşu da...

Aslında sordugun güzel soruların hepsinin yanıtı Kuran’da var. Zaten bizlerin, benim, Kuran’a inanıyor olmamda onun öngörülerinin inanılmaz isabetli olmasının etkisi büyük.

Örneğin;

Peygamberin ümmetiyle ilgili tek şikayeti var ahirette;

Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." (Furkan 30)

İçinde kendisinden başka söze inanmayı yasaklayan ayetler var.

İçinde tarikatları- mezhepleri yasaklayan bir çok ayet var.

İçinde kendisinin bir kenara konuldugu-okunmadıgı-uygulanmadıgı ile ilgili ayetler var.

İçinde ataların dininde diretenlerle ilgili ayetler var.

İçinde İblis’in insanların ayağını kaydırmak için kıyamete kadar çabalayacağı ile ilgili ayetler var.

İçinde kurtuluşu yakalayanların sayısının az olacağı ile ilgili ayetler var.

İçinde insanların farkında olarak ya da olmayarak Allah’a ortaklar edinmekten vazgeçemeyeceklerini anlatan ayetler var.

Tüm bu öngörüler bir bir çıkıyor ve buna rağmen insanlar hipnotize olmuş bir şekilde bunları kulak arkası ediyorlar.

Pek çogunuz evrimci tarih anlayışına sahip oldugunuz için yanılgıya düşüyor olabilirsiniz. Bizlere göre tarih tekerrürden ibaret ve insanlık sürekli aynı hataları yapıp duruyor. İnsanların “kainatın Muhammed’in yüzü suyu hürmetine yaratıldıgı” uydurmasına inanması çok doğal çünkü aynı insanlık daha önce İsa’nın Tanrı oldugu yalanını uydurmuştu ve hala da tanrılaştırmaya devam ediyor... Aynı insanlık ve onları manipule edenler (şeytan-cin-İblis adı her ne ise) yine dinlerin mesajlarının karmaşıklaşması, anlaşılmaması için elinden geleni ardına koymamıştı. Ve muhakkak ki o toplumlardan da sürülerin peşinden gitmeyen, akleden, sorgulayan birileri çıkmıştı. En klişesinden bir örnekle, hanif diye betimlenen ve toplumuna-batıla karşı gelen İbrahim ve onun gibi düşünen diğerleri.

Bana göre tüm bunlar sınavın adil bir sınav oldugunun göstergesi. Ve İblis’in gerçekten var olduğunun doğrulayıcısı... (Bkz: İblis ve Adem’in karakter analizi başlıklı yazım)

Dünya çook mutlu-huzurlu cennet gibi bir yer olsaydı en azından yaratılış kıssasından şüphe duyar, büyük ihtimalle Kuran’ı fantastik-gerçekdışı bulurdum, belki bir Tanrı’ya inanıyor olurdum ama bu tanrı Kuran’ın Allah’ı olmazdı.

Oysa şu an eldeki veriler sürekli Kuran’ı doğruluyor; öngörüler bir bir çıkıyor, tarih aynı onun söylediği gibi tekrar edip duruyor. Böylelikle bizlerin de Kuran’ın Tanrı sözü olamayacagına dair tüm şüphelerimiz son buluyor.

Sevgiyle...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddeler halinde cevaplayalım.

1- Allah insanların sapmasına da izin veriyor, çünkü burada amaç herkesin hakettiğine kavuşması zaten.

Hainler-kötüler kendilerini cehenneme yuvarlayacak

İyiler de cennete çıkaracak imtihan kağıdını verecekler.

2- Tarihte de pekçok kimse Kuran'daki gerçek dini fark etmiştir. Ama görüşleri yaygınlaşıp okullara vb. dinin öğretildiği merkezlere girmediğinden, o kişilerin kendi yaşamlarıyla sınırlı kalmıştır gerçekler.

3- İslam'ın diğer dinlerden farkı, kitabının korunmuş olmasıdır.

Bir hristiyan eğer İncil ve Tevrat'a dönüş yapacak olsa da, yine değiştirilmiş ve ruhçu hale getirilmiş bir kaynağa yöneleceğinden, sapmaktan kurtulamayacaktır.

Ya da bir Hindu, sadece kutsal metinlerini kaynak edinse bile, yine bir pagan olmaktan kurtulamayacaktır.

Buna karşılık bir müslüman, Kuran'a hiçbir kaynağı ortak koşmadan, objektif bir şekilde izlerse, gerçek dini yaşamaya başlayacaktır.

4- İnsanların Kuran'ı anlayamamalarının genel nedenleri:

a-Yanında başka kaynaklarla birlikte okumaları

b- Din ulemasının sözlerini, açıklamalarını gerçek zannedip, kitabı da o doğrultuda yorumlamaya kalkma

c-Ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek Kuran'da olmayan şeyleri var, olan şeyleri yok saymaları

d- Eğer okuyanın ana dili arapça değilse, hatalı çevirileri izlemek, parentez içi veya dipnot açıklamalarını gerçek zannetme, yani çevirmenin açıklamalarını din zannetmek

e- Tasavvuf gibi İslam'ın tam zıttı öğretileri dinden zannedip , ayetleri de o öğretilerin etkisinde yorumlamaya kalkmak

5- İblis, söz verdiği üzere insanların ayaklarını kaydırmak için canla başla çalışıyor. Bu uğurda İncil'i ve daha eski kutsal kitapları değiştirtti.

Eski kutsal kitaplara ruhçuluğu ve çok tanrıcılığı çaktırmadan sokuşturdu.

Ama Kuran korunduğundan ona dokunamadı.

Bu sefer öğretisini, yani ruhçuluğu, hadis,mezhep ve tasavvuf öğretileriyle müslümanlara benimsetmeye-aşılamaya çalıştı.

Kuran'ın yetersiz olduğu yalanını benimsetti. Hadis, tasavvuf ve mezhep öğretileriyle müslümanlara yine ruhlar alemini, ruhbanlığı, kutsal insanları, kadın düşmanlığını, şirki ve ızdırabı benimsetti.

Hatta şeytanlar evrimi,komünizmi ve reenkarnasyonu da bazı sufilere benimsetti. Ama evrim,komunizm ve reenkarnasyon inancı diğerlari kadar yaygınlaşmadı müslümanlar arasında.

İblis, Kabala(kabhala) yoluyla da Yahudi dünyasına sızıp, evrim ve reenkarnasyonu da kabalacılara benimsetmiştir.

Dediğimiz gibi, Kuran korunduğundan, müslümanlar Kuran'a yöneldiği taktirde gerçek dini görebiliyorlar.

O zaman, insanlara her 2 dünyada da cenneti yaşatacak gerçek İslam'ı fark edip, ona yönelebiliyorlar.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5- İblis, söz verdiği üzere insanların ayaklarını kaydırmak için canla başla çalışıyor. Bu uğurda İncil'i ve daha eski kutsal kitapları değiştirtti.

Eski kutsal kitaplara ruhçuluğu ve çok tanrıcılığı çaktırmadan sokuşturdu.

Ama Kuran korunduğundan ona dokunamadı.

Peki Allah niye degistirilecegini bile bile ayni bolgeye ust uste dinler, peygamberler gonderdi?

Neden yolladigini korumaya almak icin bekledi?

Tum bu senaryo cok ama cok sacma geliyor bana.. cocuk masali gibi kusura bakmayin

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki Allah niye degistirilecegini bile bile ayni bolgeye ust uste dinler, peygamberler gonderdi?

Neden yolladigini korumaya almak icin bekledi?

Tum bu senaryo cok ama cok sacma geliyor bana.. cocuk masali gibi kusura bakmayin

Çok basit:

HERKESİ HAKETTİĞİNE KAVUŞTURUYOR.

Yoksa kimseyi dünyada da yaratmaz, doğrudan cennette yaratır ve erkesi müslüman yapardı.

Yani bir din göndermesine falan da gerek yoktur senin mantığına göre.

Allah'ın istediği, ,insanların zorla doğruyu bulması, herkesin zorla cennete sokulması değildir.

Herkesin hakettiğine kavuşmasını sağlıyor.

Yoksa cehennemi yaratan da Allah.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1. sınav olabilir

2. tekamül olabilir (kişisel evrilme)

3. biokimyasal evrim sonucu tesadüfen oluşan kimyasal reaksiyonlar bütünü olabilir. (kitlesel evrilme)

Dinler 1. şıkkın doğruluğunu iddia ediyor.

Ruhçuluk (yani pagan inançlar) 2. şıkkın doğruluğunu iddia ediyor.

Ateizm ise 3. şıkkın doğruluğunu iddia ediyor.

Epifun, hala bu zırvalıkları belirtmekten bıkmadın mı? Ateizm hiçbirşeyi savunmuyor! sadece red ediyor. Neden sürekli bilimsel bir "Evrim Kuramı"na çamur atıyorsun? Evrim bir ideolojimi senin gözünde?

Zec.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Epifun, hala bu zırvalıkları belirtmekten bıkmadın mı? Ateizm hiçbirşeyi savunmuyor! sadece red ediyor. Neden sürekli bilimsel bir "Evrim Kuramı"na çamur atıyorsun? Evrim bir ideolojimi senin gözünde?

Zec.

İletilerimin altına sürekli benzer üslupta boş şeyler yazmandan hoşlanmıyorum. Canın birşeyleri reddetmek "karşı" duruşta olmak istiyorsa, git heavy metal müzik dinle, koluna bacagına anarchy dövmesi yaptır. O çirkin üslubunla bir daha beni rahatsız etme.

Varoluşunu anlamlandırabilmek için evrime muhtaçsın... demagojiye gerek yok.

tarihinde epifun tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Varoluşunu anlamlandırabilmek için evrime muhtaçsın... demagojiye gerek yok.

Cevaba bak! Varoluşu anladırmak, çamurdan şekil verip ruhundan üflemek mi? Bumu senin ileri görüşün?

Ben evrime muhtaç değilim, ama sen, o zavallı kur'an'ın yazarı Muhamed'in uydurduğu efsanelere inanmaya muhtaçsın. Bilimsel gelişmeler onlarla çelişincede bir zavallı gibi evrime çamur atmakta muhtaçsın!

Zecal.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Selamlar

Yalnızca bilmedigimden soruyorum ;

1.Kuranı her okuyan aynı şeyi anlar mi ?

2. Aynı şeyi anlayamazsa , aynı çıkarımları yapamazsa Kuran herkese gore degisen bir kitap haline gelmez mi ?

3. Bazı ayetleri anlayabilmek icin o zamanki koşul , yaşantı ve hikayeleri bilmek gerekmez mi , aktarıcılara guvenilmemesi durumunda Kuranın kavranması eksik kalmaz mı?

4. Muhammed yalnızca Kuranı aktarmak icin mi gonderilmiştir ; sözlerinin , yaşıntısının bir önemi yok mudur?

5. Bu da bir arkadaşın yorumu uzerine : tarih tekerrür edip duruyorsa önerme geregi İslam'ın da degişecegi ve yeni bir peygambere ihtiyacın şart olduğu da kesin değil midir ?

Guzel forum , hele düzey bozulmazsa tadından yenmiyor . Yanıtlar verenler için şimdiden teşekkürler

Link to post
Sitelerde Paylaş
1.Kuranı her okuyan aynı şeyi anlar mi ?

Aynı şeyi anlamayabilir, insanın kişiliğine bağlı...

2. Aynı şeyi anlayamazsa , aynı çıkarımları yapamazsa Kuran herkese gore degisen bir kitap haline gelmez mi ?

Ortak çıkarım, inanmak ya da inanmamaktır.

3. Bazı ayetleri anlayabilmek icin o zamanki koşul , yaşantı ve hikayeleri bilmek gerekmez mi , aktarıcılara guvenilmemesi durumunda Kuranın kavranması eksik kalmaz mı?

Kuran tek başına kişisel inanç duygusu ve ibadet için yeterlidir, dinini yeni seçenler için bu etkenler araştırılmalıdır.

4. Muhammed yalnızca Kuranı aktarmak icin mi gonderilmiştir ; sözlerinin , yaşıntısının bir önemi yok mudur?

İbadet uygulaması önemlidir, sözlerinde ise aynı şekilde dinle ilgili hepsi önemlidir.

5. Bu da bir arkadaşın yorumu uzerine : tarih tekerrür edip duruyorsa önerme geregi İslam'ın da degişecegi ve yeni bir peygambere ihtiyacın şart olduğu da kesin değil midir ?

Bekleyip görürüz, ama müslümanın inancı gereği başka dinin geleceğine inanmaz, Kuran son kötülükten vazgeçirme dinidir.

Guzel forum , hele düzey bozulmazsa tadından yenmiyor . Yanıtlar verenler için şimdiden teşekkürler

Ahh karsı, yıllardır barıl barıl bağrıyoruz, ama yok özgür tartışma ortamı, yok zart yok gücük diye arada böyle dengesizler çıkıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İblis, Kabala(kabhala) yoluyla da Yahudi dünyasına sızıp, evrim ve reenkarnasyonu da kabalacılara benimsetmiştir.

Dediğimiz gibi, Kuran korunduğundan, müslümanlar Kuran'a yöneldiği taktirde gerçek dini görebiliyorlar.

O zaman, insanlara her 2 dünyada da cenneti yaşatacak gerçek İslam'ı fark edip, ona yönelebiliyorlar.

sadece iblis kelimesine takıldım.bunu bıraz açmak yorumlamak istiyorum.

şimdi duşunkı cennet tesin ve orda tanrı var hemen yanıbaşında.senide baş melek yapmış adin her neyse(sonradan şeytan olacak yada iblis)onun gucune şahıt sın.her şey gozunun onunde cereyan ediyor.ol diyor oluyor dur diyor duruyor.O tanrı seni var etmış bılıyorsun.diğer var ettıklerıne de gozunle şahit olmuşsun(adem yada insan yada çamur herneyse).herkes ona secde ediyor buyuklugunden korkuyor.ve seninde bu buyuk varlıga en buyuk güç e karşı çıkmak için baya baya aptal olman gerek dimi.durduk yerede o mevkiyede getırılmemışsın.sana da vermış bazı cevherler, baş melek dıyorsun.şimdi sırf yeni bir oyuncak yaptı dıye (ınsan) sen buna kafa tutarmısın onu sevme beni sev diye.gel gelelim bu şeytan iblis ne halt sa yapmış bi eşşeklik karşı çıkmış tanrısına.hangı değer yargısı onu baş melek yaptı bılınmez ama onu vareden, eşeklıgıde bakı kılmış anlaşılan.oyle olmasa mutlak guçluye kafa tutarmı başmelek.dırek 1000-0 yenik durumda başlıyan maça gırıp de oyunu kazanmaya kalkarmı?.ya şeytan çok hayal perest yada olay dedıklerı gıbı olmasa gerek.ben sıradan bı ınsan olarak bu kadar basit anladıgıma gore şeytan ki baş melek neden anlamasın durumu.yoksa bu olay ınsanı yuce gostermek içinmı uyduruldu?.diyelım dogru hepsı boyle oldu şeytan da yaptı salaklıgını(dunyadakı ve ahırettekı butun entrıklarda adı var nasıl olur hem kurnaz hem aptal :/ )tanrı ya karşı geldı(tanrı dedım dıye hrıstıyan falanda sanmayın gururla dıyorum dınsızım dıye)şeytan ortada insan ortada her kesin yeri belli oldu biri kovuldu biri dunyaya şut landı.burda dur.şimdi donduk hep masum hep kazık yıyen tanrıya .adem ı yarattı ,2 dk da şeytanla ters duz oldu sora başmelek oldu azılı duşman.kov du gıttı bıttı.bı donem sonra adem attı kazıgı yapma dedıgını yaptı gitti koca tarlada mıçacak yer yok gıbı yasak meyva yı buldu zıkkımlandı.ona da bi doner tekme hooop dunyada.şimdi bu masum tanrı her şeyı bılen her şeye gucu yeten geçmışı de gelecegıde kaderı de kazayı da bılen tanrı god, rab, zart, zurt her neyse dedıklerıne gore her şeyıde bılıyor butun bunları neden onceden gordugu halde cennet denen yerde boyle kotuluklerı barındıran tıplerı (kendı elıyle yaratıyor bu arada ruhundanda pff ediyor)var ediyor ve bu kotuluklerı ıçlerınden söküp atmak yerıne gerçekleştırmelerıne ızın verıyor.neden onları kusurlu yaratıyor ?kardesım dıyelım bır marangoz var ve bır mobılya sıparış ettın standart ları bellı işi teslım ettı ama hatalı bır şey yapmış demezmısın bu boyle olmaz duzgun yap işini.kusur u mobılya ya degıl de ustaya bulmaz mısın?.diyebılırmısın kı bu mobılya kendi kendini sonradan bozdu bu hale geldi.aslında hatalı usta degıl?.bozukluk eşya da diye.

kıssadan hısse ya şeytan yalan ya hıkaye hangısi olursa olsun yine şaibe yine guvensız bır dın sunumu.

şimdi bunu savunan , dinin geçmişınden cennet hatırları diye anlatan larmı dogru ?

islamı ve benzerı dıger dınleri açıklarken boyle utopya lar yaratanlar mı dogru ?

san--mı--yo--rum.

bir tanrı varsa eger adı ne onemlı degıl.

boyle olmamalı

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunu önemle bildirmek istiyorum tevrat, incil, zebur allah tarafından indirilmiş kitap değildir. Onlar yanlızca olayları anlatan kitaplardır. Yanlız musaya

10 emir tabletini yazdırmıştır (hikayeye göre tabiki).

Lütfen o kitaplarıda açın bir zahmet okuyun bakın bakalım allah tarafından mı yazdırılmış.

Bu durumda imanın şartlarından olan kitablara iman hükmü geçersizdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

deicidenin sorusunu yanıtlayan arkadaşlara katılmakla birlikte şunu ilave etmek istiyorum:

Mutezile diye anılan görüşü iyi anlamalıyız. onlar bir mezhep filan değildir aslında. onlar, fikirlerinde sadece kuranı referans alan kişilerdir. ancak azınlıkta oldukları için muhalif bir mesep oalrak taktim edilmişlerdir. dikkat ederseniz en pragmatik ve rasyonel çağı bunlar yaşatmıştır islam dünyasına. farabiden ibni sinaya, ibn heysemden zemahşeriye kadar dünya çapındaki pekçok düşünür mutezileden olarak anılır. oysa onlar harbi müminlerdir. din olrak sadece allahın kitabını kabul etmişlerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahanda Süreç:

Her duyduğuna inanma aşaması >

Durun yahu okuyalım hele aşaması >

Hımm Sanırım hadislerin bazısı geçersiz >

Hadisleri külliyen bırakalım şimdilik >

Hımm Sanırım bazı ayetler o zamanın şartlarına göre yazılmış olsa gerek >

* Kitap apaçık olmasına rağmen ayetleri yanlış anlamış millet yahu, hemen üstün bilgimle diyorum ki doğrusu şöyle olmalı (Tanrıya yalakalık yaparaktan).. >

Bu ayetleri tanrı göndermemiş olabilir (korkaraktan), tevil edecek yer kalmadı.. >

Vicdanım yeterli >

..

..

*lı yerdeler şuan :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkese merhaba, daha önce reformist müslümanlar ile ilgili yazdığım biz yazıyı tekrar paylaşmak istedim.

----

Bu kişiler genelde orta halli veya varlıklı nispeten köklü ailelerin zeki çocukları oluyorlar.

Küçük yaştan itibaren yoğun bir İslami eğitimle büyüyorlar.

Aldıkları eğitimin neticesi gençliğe geçerken İslam hakkında (doğru yada yanlış tartışmıyorum) müthiş bir bilgi birikimine sahip oluyorlar. Bundan sonraki hayatına yön verirken bu bilgi birikimini her fırsatta kullanmak istiyor.

Ama büyüyüp serpildikçe , hayatı tanıyıp modern dünya ile iletişim kurmaya başlayınca,

İslamın ilkel ve baskıcı tutumuyla modern hayat arasına sıkışıp kalıyorlar. Yılllarca aldıkları eğitim ve çevre baskısı İslamdan en ufak şüphe duymasına sepep olmuyor, ama modern dünyayıda bir türlü silip atamıyor.

Bundan sonra reformist müslümanın önüne iki seçenek beliriyor.

1. Çoğunda gördüğümüz üzere dini modern hayata ve kendine uydurmak için inanılmaz düşünceler geliştiriyor. Hatta dini o kadar kendine özelleştiriyorki nerdeyse İslamı dünyada anlayanın bir tek kendisi olduğunu sanıyor.

2. Bir yerden sonra dayanamayıp önce agnostik daha sonra ateist olup çıkıyor.

Benim naçizane gözlemim budur. Eksik veya yanlış bir yer varsa yada eklenecek bir şey varsa gerisini size bırakıyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu forumdan ve hayatımızdaki sosyal gözlemlerimizden de öyle anlaşılıyor ki müslümanlar kendi içlerinde de büyük bir anlaşmazlık içerisindeler..

ortada islam adına 1400 yıllık çok büyük bir bilgi birikimi var..

bunların içerisinde başta kuran, hadisler, hacıların hocaların anlattığı hikayeler, mışlı muşlu masallar..

müslümanlar bu yoğun bilgi karşısında hangisine inanacağına, hangisine inanmayacağına karar verirken çok ama çok zorlanıyor..

yine tecrübelerime dayanarak, ne kadar bilgisi varsa müslümanın, yukarıdaki parametreleri inkar sayısı artıyor..

çok bilgisiz, körü körüne inanan bir tipse (örneğin yaşlılar ya da okuma yazması olmayanlar) bütün bu bilgileri koşulsuz kabulleniyor..

her söylenene mantıklı ya da mantıksız kesin ve değiştirilemez doğru bir bilgiymiş gibi inanıyor..

ve bu bilgileri çevresine hiç sorgulamadan rahatlıkla aktarabiliyor..

islamın bu kadar yıl, bu kadar güçlü kalmasınında belkide en önemli nedeni bu..

islamın en büyük besin kaynağı, bilgisizlik, körü körüne inanma ve tabiki bunları inkar edenlere yapılan korkunç sosya baskı..

ve tabiki bebeklikten itibaren beyinlere kazılmış olan allah korkusu..

bu foruma girme cesareti gösteren müslümanların en azından bu körü körüne inanan tiplerden çok farklı oldukları kesin..

öyle olsalardı eminim ki burada yazılan yazıları okuma cesareti asla göstermezlerdi..

çünkü buradaki islamla ilgili yazılan ifadeler gerçekten son derece sert ve olabildiğince güçlü..

yani en azından burada yazan müslümanların belli aşamaları (her müslümanın geçtiği bizlerde dahil) geçtikleri kesin..

sosyal hayatımda, çevremde bu aşamlardan geçipte tekrar islamiyete doğru dönen birini tanımıyorum..

bu açıdan burada yazan ateistlerin, agnostiklerin yazılarının boşuna olmadığını düşünüyorum..

aynı şekilde burada yazan müslümanlarında burada yazmaları, tartışabilmeleri boşuna değil..

bu açıdan ehveni şerle aynı fikirdeyim, aktifusun verdiği aşamalarada katılıyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu kişiler genelde orta halli veya varlıklı nispeten köklü ailelerin zeki çocukları oluyorlar.

Küçük yaştan itibaren yoğun bir İslami eğitimle büyüyorlar.

Aldıkları eğitimin neticesi gençliğe geçerken İslam hakkında (doğru yada yanlış tartışmıyorum) müthiş bir bilgi birikimine sahip oluyorlar. Bundan sonraki hayatına yön verirken bu bilgi birikimini her fırsatta kullanmak istiyor.

Ama büyüyüp serpildikçe , hayatı tanıyıp modern dünya ile iletişim kurmaya başlayınca,

İslamın ilkel ve baskıcı tutumuyla modern hayat arasına sıkışıp kalıyorlar. Yılllarca aldıkları eğitim ve çevre baskısı İslamdan en ufak şüphe duymasına sepep olmuyor, ama modern dünyayıda bir türlü silip atamıyor.

Bundan sonra reformist müslümanın önüne iki seçenek beliriyor.

1. Çoğunda gördüğümüz üzere dini modern hayata ve kendine uydurmak için inanılmaz düşünceler geliştiriyor. Hatta dini o kadar kendine özelleştiriyorki nerdeyse İslamı dünyada anlayanın bir tek kendisi olduğunu sanıyor.

2. Bir yerden sonra dayanamayıp önce agnostik daha sonra ateist olup çıkıyor.

Benim naçizane gözlemim budur. Eksik veya yanlış bir yer varsa yada eklenecek bir şey varsa gerisini size bırakıyorum...

Olabilir. Ben de "online Kurancı" , hanifdost sitesindekiler gibilerini böyle sanıyorum. Ama benim iyi tanıdığım bir reformisti örnek vereyim (ben):

orta halli bir aileden geldim ama hiç de islami değerlerle büyümedim. ailem namaz kılmaz, babam tam bir agnostiktir. ben de arayış içindeydim. bilime falan meraklıyım ama alternatif bilgilere de meraklıydım. bir ara new age saçmalığının kıyısından geçtim, çok şükür bulaşmadım, ama faydalı oldu. Sonra dünya görüşüm netleşti. Yeni binyıl başladığından beri hiç değişmedi... falan filan sonra bu sitede materyalist yanım gelişti (teşekkürler) ama hala deizm, agnostisizm ve ateizm çok yavan geliyor...

yani her "reformist" denen kişinin yukarda saydığınız yollardan geçmediğini ve sonunda (bu sitede bir örneği olduğu gibi:) dinsiz olmayacağını belirtmek istedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...