Jump to content

Ahzab Suresinin 50-52. Ayetleri Hakkında Bir Müslüman Olarak Düşüncelerim


Recommended Posts

Anneyle cinsel ilişkiye girilebileceğini savunan ateist tanımıştım. Sonuçta ahlaki bir zemin yok sizde!

Kuran'a göre evlenilmesi yasak kadınlar:

http://alimallah.net/hakkadavet/sutkardes.pdf

Ahzab/50-52'yi yalnızca peygamberin aile hayatını düzenlemek üzere indirilmiş ayetler olarak görürseniz yanılırsınız; bu ayetler Ahzab 28-29 ile birlikte peygamberin aile hayatını "örnekleyerek" bunun üzerinden bizlere "mesaj" vermektedir.

Nerdeyse ateizimi bir din yapacaksınız sizin elinizde olsa çoktan din olmuştu ateistlik veya dinsizlik.Ben kalkıpta bireysel müslümandan bahsetimi kuranın mantığıyla örnek verdim eksik olan yerini gösterdim benim gibi götü boklu bir insan senin Allahtan geldi diye adda etiyin bir kitaptan yalış eksik buluyorsa demekki o tanrıdan veya Allahtan geleme olamaz. ha dersen ahlakta neymiş biz kitabımız kurana bakarız ne derse onu uygularız desen tamam o zaman. ama ben birşey gösteriyorsam senin kitabından alıpta sana sunuyorum kendim bir şey ne yazdım nede iftira atım.aşağıdaki linki oku benmi yazdım bu ayetleri.

http://www.ateistforum.org/index.php/topic/59322-lut-peygamber-ne-dedy/

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 87
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu kendine fethi diyen şahsiyete gelirsek, biz senin gibi çoklarını gördük. Senin gibi dogmatik cahiller beş üniversite bitirseniz dogmatik oluşunuz yüzünden cahil kalırsınız. Yüklendiğiniz bir eşşek yükü kitap size fayda sağlamaz. Sizin gibilerin profesör ünvanı verilip sonra da kalkıp "adem aleyhisselam dinozorlarla savaşabilmesi için bilmem kaç metre boyunda yaratılmıştı" diye gülünçsaçma sapan hezeyanlar savurduklarını gördük.

Bu kapkara cahil adama prof ünvanı veren cehalet, yobazlık, gerilik, dogmatizm ile örülmüş sisteminiz yerin dibine batsın, dininiz, allahınız ve kuranınızla birlikte... Umarrım yakın zamanda batıp yok olup gidecek bu arabın belası uyduruk saçmalıklar...

Kardeşim muhteşem yazmışsın. Ülkemizin neden bu durumda olduğunun bundan daha güzel, daha etkileyici bir özeti olamazdı bence. Senin yazdığın şu birkaç satır birçok insanın aydınlanmasına yol açabilir, dolayısıyla Türkiye'nin kaderini değiştirebilir. Çünkü bütün problemlerimizin temelinde senin bu saydıkların yatıyor.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen, bireysel olarak bir kişinin ahlaklı olup-olmamasıyla, felsefi olarak bir anlayışın ahlaki bir zemine sahip olup-olmaması arasındaki farkı anlamamışsın.

Bir ateist elbette ahlaklı olabilir, güzel ahlaklı davranışlarda bulunabilir; ama ateizmin hiçbir ahlaki zemini yoktur! Bu yüzden, bir ateist, "Annemle ben cinsel ilişki yaşamak istiyoruz." dediği zaman, ona verecek cevabınız yoktur!

Sizler farkında olmadan, dinlerin ahlaki zeminlerini temel alarak, dinleri eleştirmeye çalışan insanlarsınız!

Bir insan ahlakın gökten zembille insanlara indirildiğini zannediyorsa, işte yukarıdaki gibi saçmalar durur. Ahlak dinden doğmamıştır, tam tersine din ahlakın üzerine çöreklenmiştir ve bu da insanlık açısından tarihin en büyük trajedilerinden birisidir.

Bir de felsefi zemin filan diyor. Yahu senin ne işin olur felsefi zeminle, senin ahlakın sadece ödül-ceza üzerine kurulu, kötü bir şey yaparsan tanrı cıs yapar... Bundan başka bir temelin yok ki bu da pratikte toplumları ahlaklı yapmaz, yapamaz. Bknz:Dindar toplumlar.

Ahlakı tanrıya dayandırmadan temellendirmekse öyle zor bir iş değildir ve tarih boyunca bir çok felsefeci bunu güzel biçimde yapmıştır. Bir ateistin ahlaklı olabilmesi için tanrıya filan ihtiyacı yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir insan ahlakın gökten zembille insanlara indirildiğini zannediyorsa, işte yukarıdaki gibi saçmalar durur. Ahlak dinden doğmamıştır, tam tersine din ahlakın üzerine çöreklenmiştir ve bu da insanlık açısından tarihin en büyük trajedilerinden birisidir.

Bir de felsefi zemin filan diyor. Yahu senin ne işin olur felsefi zeminle, senin ahlakın sadece ödül-ceza üzerine kurulu, kötü bir şey yaparsan tanrı cıs yapar... Bundan başka bir temelin yok ki bu da pratikte toplumları ahlaklı yapmaz, yapamaz. Bknz:Dindar toplumlar.

Ahlakı tanrıya dayandırmadan temellendirmekse öyle zor bir iş değildir ve tarih boyunca bir çok felsefeci bunu güzel biçimde yapmıştır. Bir ateistin ahlaklı olabilmesi için tanrıya filan ihtiyacı yoktur.

hayvanlardada bir ahlak kurallarınin oldugunu görmüyor yada görmek istemiyorlar...dinlerin ahlaki oluşturduğunu temel ahlakin evrimle olduğunu görmek istemiyor ve günümüz genel ahlakin dinlerle ilgisi olmadığını bilmiyorlar...insan hakları evrensel bildirgesi dinlerle uyusmaz....
Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte bir türlü anlatamıyoruz şu konuyu müslümlere. Daha önce de Dotttore adında kendini çok akıllı zeki kültürlü zanneden zırcahil bir müslüm de tartışmıştı bu konuyu. Ona da bir türlü anlatamadık.

Yahu ateizm tanrının yokluğunu savunan felsefi bir görüştür sadece. "Tanrı yoktur" bu kadar ateizm sadece bu.

Ahlak ateizmin kapsamına girmez. Ama bu da ateistlerin ahlaksız olacağı anlamına gelmez. Ahlakın kaynağı bilim, felsefe ve sosyolojidir. Hiç boşuna kıçınızdan uydurmayın.

Adam akıllı araştırma yaparak bilinçli bir şekilde ateist olanlar da akıl ve mantık ilkelerini(bilim, felsefe, sosyoloji) hayat rehberi edindiklerinden doğal olarak müslümlerden yüzlerce kat daha ahlaklı olur.

Bilinçsiz şekilde dinsiz olanlar zaten aptal olduğundan her türlü ahlaksızlığı yapabilirler orası öyle. Ki bu kısım oldukça azınlık. Dinsizlerin çoğu zeki ve donanımlı insanlar olduğu için doğal olarak ahlaklıdır.

tarihinde Türk Torunu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada yazılanlar konuyu yeterince iyi ifade edemediğimi/konunun yeterince iyi anlaşılamadığını gösteriyor. Bu nedenle inşallah 2. bir video daha çekeceğim.

Senin videonu kimse izlemez burada..Ateistlere ahlaksız gözüyle bakan birine,burada zerre saygı duyulmaz..Devam edersen o ifadelerine,Fethi'nin altında da ''üyeliği sonlandırılmış kullanıcı'' yazacağından emin olabilirsin..

Şu anne muhabbetinden dolayı sana bir şey daha diyeyim..Siz niye dinden çıkmıyorsunuz,biliyor musun?

Çünkü dinden çıkınca,annenize bir şey yapmaktan korkuyorsunuz..Hadi naş..!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle saçma sapan hadislerin doğruluğuna inanıyorsanız eğer; peygamberin parmaklarından su akıttığını ve Ay'ı ikiye yardığını filan anlatan hadislere de iman edin de Müslüman olun bari! :)))

Siz kendi dininizi yaratmissiniz sanki. Madalyonun diger yuzu var. Orada da sizin inkar ettikleriniz ve inanmadiklariniz var. Ama madalyon birdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din ahlak dayatmaz. Din kural dayatır. Ahlak kural demek değildir. Dinler, hayvan eğitir gibi ödül/ceza mantığı içinde meseleye yaklaşır. İnsan aklı tekamül ettikçe ödül/ceza mantığı yetersiz ve komik bir metod olarak kalır.

Ahlak, ancak kişinin iyiyi kötüyü birbirinden ayırabilecek muhakemeye erişmesi ile ortaya çıkar. Dinler aklı baskılar. Her kendine Müslümanım diyen kişi, gerçekte İslamın bütün kurallarına uymaz. O yüzden inançlılar ahlaksızdır diyemeyiz. Çünkü birçok insan, inanç yanında kendi muhakemesi için de bir alan bırakmıştır. Ama bütün kurallara uyan kişi, ahlaksız bir kişi olur. Empati duygusunu, muhakemesini, şefkat ve merhamet duygusunu kaybetmiştir. Bir Hristiyan'a karşı asla merhamet duymaz. Bu insanın ahlaklı olması mümkün müdür?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anne ile iliskiye girmek de ilginc birseymis. Musluman ulkede 12 yasinda bir kizin cocugu olsa bu cocuk yetimhanede hic annesini gormeden buyuse ismi cismi degisse. Hayata atildiktan sonra annesine asik olsa annesi ile evlenmesi ve iliskiye girmemesi nasil mumkun olabilir ?

Bunu engelleyebilecek bi sey yok. Muslumanlarda daha olasi bir senaryo oldugunu goatermek istedim

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'daki binlerce ayet arasından ateistlerin cımbızlayarak kullandıkları ve yanlış yorumlayarak kendilerince bunlara dayanan bir Kuran algısı oluşturmaya çalıştıkları birkaç ayetten biridir Ahzab 50!

Bir müslüman olarak bu ayet hakkındaki düşüncelerimi bir video haline getirdim:

http://www.youtube.com/watch?v=AwAjaO4z2A8

Videoda ifade etmeye çalıştığım fikirler hakkındaki eleştirilerinizi ve katkılarınızı konuşabiliriz. Hakaret olmadıkça, her türlü görüşü tartışmaya açığım!

Kuran, Muhammed'in bilgi ve görgüsüyle sınırlı cahiliye-ortaçağ kitabıdır.

Muhammed, bu kitabı yazan cahiliyeli bir cahildir.

Allah, Muhammed'in konuşturduğu hayali bir kukladır.

Çağın bilgisiyle donanımlı bir tıp doktorunun bunları bilmesi gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güya haşa Peygamber 6600 küsür ayet yazmış araya da 1-2 ayet kendi için eklemiş

geri kalan 6000 küsür ayet ne peki?

yada şöyle ya Kuranı haşa Peygamber sav yazdı?

ya Cenabı Hak gönderdi Peygamber sav 1-2 ayet haşa ekledi?

ya Cenabı Hak Kuranı Kerimi gönderdi Peygamber sav içinde bir düzenleme emretti

ateistler 1. yimi seçiyor

peki kalan 6600 küsür ayet ümmi bir zat tarafından 1400 yı önce nasıl yazılabilir ki

bu gün bile 1.5milyar insanı kendine iman ettirmiş?

Allah, Muhammed'in yer ve zamana göre işine geldiği gibi konuşturduğu hayali bir kukladır.

Muhammed, 13 yıllık Mekke dönemi boyunca 4000 küsur ayet yazmış, köle-cariye, garip gureba takımından ancak 80 civarında kişiyi inandırabilmiş. Bu dönemin ayetleri, Muhammed'in güçsüzlüğünnün de belgesi olan "Sana sadece tebliğ etmek düşer" gibi layt eytlerdir. Din söz konusu olduğunda, bu ayetlerin çogunluğu dini sayılabilir.

Lafla İslam gemisinin yürümeyeceğini anlayan Muhammed, Medineye kaçar ve cihat-şiddet ayetlerini sıralamaya başlar. On yıllık bu dönemde, 2000 küsur ayet yazar ve taraftar sayısını 100 bine çıkarır. Sıkıysa çıkmasınlar, cihat-kılıç ne için var?-

Kılıç bereketi bu, kılıııç...

İşin garibi; İslam tarihinin en önemli olaylarından hatta en önemli olayı olan Mekke'den Medine'ye "Hicret" kaçış olayı konusunda Allah bir tane bile ayet indirmemiş. Muhammed'in özel hayatı için -Allah, Muhammed'in şeyinin şeyine hizmet ediyor dedirtecek kadar- nice ve sevgili zevcesi Ayşe'yi temize çıkarmak için 16 ayet indiren Allah, hicret konusunda sus pus olmuş.

Muhammed can derdine düşmüş, ayet yazacak/bekleyecek zamanı yok. Böyle bir durumda kim takar Allah'ı... Kendini garantiye alsın, sonra kaldığı yerden devam eder. Kuklası ölümsüz nasıl olsa. Netekim aynen öyle olmuşt.

"...1.5milyar insanı kendine iman ettirmiş?" Bu sözün üzerine fazla söz söylenmez sanırım. Yani; insanlar kendiliğinden iman etmemişler, Muhammed tarafından iman ettirilimişler. Halifeleri de bunu aynen devam ettrmişler ve zincirleme olarak günümüze gelmiş. Bir kaç nesil sonra zorlamaya da gerek kalmaz zaten. Asimilasyon sayesinde gönüllülük devreye girer, zatıalileriniz gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

:D

İslamın temelinin cehalet olduğunu bilmesek, kurandan bihaber müslümanlar gördükçe, şaşkınlıktan dumura uğrardık.

Sizi Nisa 89a alalım.

Onlar, sizin de kendileri gibi kâfir olmanızı ve böylece de hepinizin bir olmanızı isterler, onun için Allah yolunda yurtlarından göçmedikçe onların hiçbirini dost edinmeyin. Bunu kabul etmez de yüz çevirirlerse tutun onları ve öldürün onları bulduğunuz yerde ve onlardan ne dost edinin, ne yardımcı.

Neyi kabul etmezlerse öldürülürlermiş? Allah yolunda yurtlarından göçmeyi. Allah yolunda göçmeyenler kimlermiş? Kafirler.

Kitabınız çok eğlenceli, sekiz yılda bir de olsa, okuyun.

Bu tercüme yanlış, yurttan göç etmek yok. Doğrusu;

Allah yolunda hicret etmedikçe

Allah yolunda yürümedikçe

Allah yoluna gelmedikçe

Allah'ın emrine uymadıkça vb şekilde tercüme edilmelidir. Diğer türlüsü hem yanlış hem de anlamsız oluyor. Mealciler bilerek bu kısmı bulandırmaya çalışıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din ahlak dayatmaz. Din kural dayatır. Ahlak kural demek değildir. Dinler, hayvan eğitir gibi ödül/ceza mantığı içinde meseleye yaklaşır. İnsan aklı tekamül ettikçe ödül/ceza mantığı yetersiz ve komik bir metod olarak kalır.

Ahlak, ancak kişinin iyiyi kötüyü birbirinden ayırabilecek muhakemeye erişmesi ile ortaya çıkar. Dinler aklı baskılar. Her kendine Müslümanım diyen kişi, gerçekte İslamın bütün kurallarına uymaz. O yüzden inançlılar ahlaksızdır diyemeyiz. Çünkü birçok insan, inanç yanında kendi muhakemesi için de bir alan bırakmıştır. Ama bütün kurallara uyan kişi, ahlaksız bir kişi olur. Empati duygusunu, muhakemesini, şefkat ve merhamet duygusunu kaybetmiştir. Bir Hristiyan'a karşı asla merhamet duymaz. Bu insanın ahlaklı olması mümkün müdür?

Ahlak sözcüğüne kendinizce bir anlam yüklüyorsunuz. Ahlak: toplumca kabul gören ve bireylerin uymak zorunda olduğu kurallardır. Din, toplumun tüm bireylerinin uymak zorunda olduğu kuralları belirler ve bunlar sadece yasalardan ibaret değildir (Tevbe 23 vb). Bu yüzden, din ahlak dayatır.

Ahlak sözcüğünü iyi huylar olarak görmek yanılgıya düşürecektir. Müslüman ahlakı tamlaması zaten bu sözcüğün iyi huylar anlamına gelmediğini, huylar ve töreler anlamında olduğunu gösterir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak kelimesinin yaygın anlamı konusunda haklısınız. Peki, insanın aklı tekamül ettikçe ortaya çıkan olguya ne ismi vermeliyiz? Zor durumda kalan bir insan için hissettiğimiz duyguya ne isim vermeliyiz? Verdiğimiz sözü tutmaya bizi zorlayan duygumuzun adı nedir? Insanların bize karşı davranışlarını neye göre yargılıyoruz? O kriterleri neye göre belirliyoruz? Bütün bunlara ahlak demeyeceksek, ne isim vereceğiz?

Ahlakı din belirlemez. Ahlakı insan aklı belirler. Din, çoğu zaman anlamsız ve garip kurallar dayatır. Dinin içindeki ahlak, keçiboynuzundaki şeker kadardır.

Ateist bir arkadaşıma borç verdiğimde, bu adam parayı geri vermez diye mi düşünmeliyim? Ki, mantıklı olan şey parayı geri vermemesidir. Ama parayı geri veriyor. Onu bu hareketi yaptıran şey nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak kelimesinin yaygın anlamı konusunda haklısınız. Peki, insanın aklı tekamül ettikçe ortaya çıkan olguya ne ismi vermeliyiz? Zor durumda kalan bir insan için hissettiğimiz duyguya ne isim vermeliyiz? Verdiğimiz sözü tutmaya bizi zorlayan duygumuzun adı nedir? Insanların bize karşı davranışlarını neye göre yargılıyoruz? O kriterleri neye göre belirliyoruz? Bütün bunlara ahlak demeyeceksek, ne isim vereceğiz?

Ahlakı din belirlemez. Ahlakı insan aklı belirler. Din, çoğu zaman anlamsız ve garip kurallar dayatır. Dinin içindeki ahlak, keçiboynuzundaki şeker kadardır.

Ateist bir arkadaşıma borç verdiğimde, bu adam parayı geri vermez diye mi düşünmeliyim? Ki, mantıklı olan şey parayı geri vermemesidir. Ama parayı geri veriyor. Onu bu hareketi yaptıran şey nedir?

oğretilmiş iteat.....toplu halde yada grup olarak yaşayan butun canlilarda ogretilmiş ogrenebilen iteat kurallari mevcuttur ... bu kurallar temel ahlakı belirler.... canlilarda kendi turune saygi bulunmaktadir...genel ahlak yasalari aklı olarak ortaya çikar... yani daha iyi bir yaşam ...ayrica ahlak goreceli bi kavramdir.....kime gore neye gore ahlak... diger canlilari yiyerek beslenen.... yaşamini surduren insan kime gore neye gore ahlaklidir... insana nasil davrandiği temel alinirsa.... bu aslan suruleri, bufalo suruleri,geyik sürüleri içinde bi ahlak portresi çizmemiz gerekebilir... kısaca beynimiz biraz gelişmiş diye kendimizi ahlakli saymamiz komik oluyor... helede diğer canlilari yiyerek beslenen bir canli için....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak, topluluğun kendi içindeki kuralların adıdır. Ben ölmüş koyunların etini yiyorum diye, arkadaşıma verdiğim sözü tutmamalı mıyım?

Bütün sürülerin içinde kurallar vardır. O kurallara uymamanın da bir cezası olur.

Bakınız mesele şu, inançlıların atelere en temel eleştirisi şudur; sizin davranışlarınızı sınırlayan hiçbir akli barikat yoktur derler. Oysa biz İslam'ın çocuk yaşta kızların cinsel ilişkisine müsaade etmesini eleştiririz. Buradaki eleştirimizin dayanağı nedir? 6 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edilmesine niçin itiraz ediyoruz? Eğer bizim bir ahlakımız yoksa, 6 yaşındaki kız çocuğundan bize ne? Niye bu konuda görüş beyan etme ihtiyacı duyuyoruz? Daha önemlisi, bu yargının dayanağı ne?

Imanlılar, ahlakın tek kaynağının tanrı olduğunu vaaz ediyorlar. Biz ahlaksızız dersek, imanlılar haklı olmuş olur. Dinimiz yok, dolayısı ile ile ahlakımız da yok. Peki 6 yaşındaki kız çocuğundan bana ne o zaman? Ben 6 yaşında bir kız çocuğu değilim. O halde 6 yaşındaki kız çocuklarının sorunundan bana ne? Beni bu konu ile ilgilenmeye, bu konuda görüş beyan etmeye zorlayan şey nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak, topluluğun kendi içindeki kuralların adıdır. Ben ölmüş koyunların etini yiyorum diye, arkadaşıma verdiğim sözü tutmamalı mıyım?

Bütün sürülerin içinde kurallar vardır. O kurallara uymamanın da bir cezası olur.

Bakınız mesele şu, inançlıların atelere en temel eleştirisi şudur; sizin davranışlarınızı sınırlayan hiçbir akli barikat yoktur derler. Oysa biz İslam'ın çocuk yaşta kızların cinsel ilişkisine müsaade etmesini eleştiririz. Buradaki eleştirimizin dayanağı nedir? 6 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edilmesine niçin itiraz ediyoruz? Eğer bizim bir ahlakımız yoksa, 6 yaşındaki kız çocuğundan bize ne? Niye bu konuda görüş beyan etme ihtiyacı duyuyoruz? Daha önemlisi, bu yargının dayanağı ne?

Imanlılar, ahlakın tek kaynağının tanrı olduğunu vaaz ediyorlar. Biz ahlaksızız dersek, imanlılar haklı olmuş olur. Dinimiz yok, dolayısı ile ile ahlakımız da yok. Peki 6 yaşındaki kız çocuğundan bana ne o zaman? Ben 6 yaşında bir kız çocuğu değilim. O halde 6 yaşındaki kız çocuklarının sorunundan bana ne? Beni bu konu ile ilgilenmeye, bu konuda görüş beyan etmeye zorlayan şey nedir?

evrensel ahlak yasalari yani kişilerin hak ve ozgurluklerine saygi duyacak bilinç düzeyine ulaşmiş her insan için geçerli olan yasalar.... bizim için geçerli olan yasalardir... buda dinlerle uyuşmuyor zaten....

tarihinde mustafa2116 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ahlak kelimesinin yaygın anlamı konusunda haklısınız. Peki, insanın aklı tekamül ettikçe ortaya çıkan olguya ne ismi vermeliyiz? Zor durumda kalan bir insan için hissettiğimiz duyguya ne isim vermeliyiz? Verdiğimiz sözü tutmaya bizi zorlayan duygumuzun adı nedir? Insanların bize karşı davranışlarını neye göre yargılıyoruz? O kriterleri neye göre belirliyoruz? Bütün bunlara ahlak demeyeceksek, ne isim vereceğiz?

Ahlakı din belirlemez. Ahlakı insan aklı belirler. Din, çoğu zaman anlamsız ve garip kurallar dayatır. Dinin içindeki ahlak, keçiboynuzundaki şeker kadardır.

Ateist bir arkadaşıma borç verdiğimde, bu adam parayı geri vermez diye mi düşünmeliyim? Ki, mantıklı olan şey parayı geri vermemesidir. Ama parayı geri veriyor. Onu bu hareketi yaptıran şey nedir?

Sanıyorum ki burada birkaç kavram, birbirlerine yakınlıkları dolayısı ile karışıyor.

Örnek verdiğiniz durumlar, kendimize yakıştırdığımız sıfatların doğruluğunu ölçtüğümüz durumlardır. Hepimiz kendimizi iyi niyetli, yardımsever, mert, verici, sözünün eri vb sayıyoruz. Bu sıfatları teste tabi tutan durumlar ortaya çıktığında, işte orada duygularımız kökünden sarsılır. Kendimize yakıştırdığımız sıfatlara bağlılığımız iki sonuca yol açar.

- yeterince güçlü bir bahane bulamadığımızda, sıfatın gereğini yaparız

- yeterince güçlü bir bahane bulduğumuzda sıfatın gereğini yapmayız, fakat hala sıfata haiz olduğumuza inanırız

Basitçe bir örnek ile:

Birine, ciddi fedakarlık gerektiren bir söz veriyoruz. Sözünü tutmuş olmak, feda edilenin yerini dolduracaksa, bunu yaparız. Feda edilenin yerini tutmayacaksa, sözümüzü yerine getirmemizi engelleyen sebepler arar ve mutlaka buluruz. Çünkü nihayet biz aslında sözünü tutan insanlarızdır, fakat şu şu nedenler araya girdiği için olduramamışızdır inancı, biz sözünden cayan insanlarız gerçeğinden daha tatlıdır.

Birine üzülmek de aynı şekildedir. Zor durumdaki birine yardım edebiliyorsak, ona asla üzülmeyiz. Zor durumdaki birine yardım edemiyorsak ve ona yardım etmememizi sağlayan güçlü bir neden(örn: onun düşman olması vb) bulamıyorsak, bu bizim kendi yardımseverliğimizi sorgulamamıza, kendimizi çaresiz bulmamıza ve kendimize üzülmemize yol açar. Çünkü madem yardımseveriz ve madem o kişi örn: can düşmanımız değil, bir şekilde yardım edebilmeliyiz, ama bir sebepten bunu tercih etmiyoruz. Bunu kendimize itiraf etmektense, araya bizi çaresiz bırakan bir takım engeller buluyor ve dolayısı ile kendi çaresizliğimize üzülüyoruz.

Kendini doğrulama/yargılama mekanizmasına vicdan denilir. Bu kişinin kendi ahlak sistemini(yani yukarda, kendimize yakıştırdığımız sıfatları) güncel olaylar karşısında test etmesidir. Kişisel ahlak anlayışı, din tarafından dayatılan ahlaktan son derece farklıdır, çünkü kişisel ahlak benmerkezli, dinin dayattığı ahlak ise yöneticilerinin koyduğu sorgulanamaz kurallardan ibarettir. Yine basit bir örnekle, benim ahlak anlayışım: kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapmadan ibaretken, toplumumun dinle yoğrulmuş ahlakı bunun tam tersini emretmekte, örneğin kimse yatak odasına göz istemezken, bir başkasının kimlerle yatıp kalktığını gözetlemeyi bir görev saymak asla ayıplanmamakta ve hatta özendirilmektedir: komşularınıza dikkat edin, sapıkları barındırmayın, denilerekten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...