tupac 0 Oluşturuldu: Aralık 23, 2014 Raporla Share Oluşturuldu: Aralık 23, 2014 O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. 67/MULK-2 Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. 51/ZÂRİYÂT-56 Gayet açık, müslümanlar allahın ihtiyacı olmadığını aksine bizim ihtiyacımız olduğunu söylüyorlar.Ama allah yukarıda tam tersini söylüyor.Onlardan(müslümanlardan) öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındandır" derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. 3/ÂLİ İMRÂN-78 Link to post Sitelerde Paylaş
tupac 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi (düzenlendi) Birde yakınma olayı var, yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım ama insanlar olur olmadık şeyler yapıyorlar.İnsan ne nankördür.Yada öylemi yaratılmıştır... Aralık 23, 2014 tarihinde tupac tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi allah bizim ne yapacağımızı merak ediyor.... Link to post Sitelerde Paylaş
RedDragon 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/24.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx Ayetteki yakit taslar olan diyor odun olarak cevirmisler hatali degilmi Link to post Sitelerde Paylaş
tupac 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi allah bizim ne yapacağımızı merak ediyor.... Allah herşeyi bilmiyormu? Geleceği, geçmişi.. ''Merak'' derken? Link to post Sitelerde Paylaş
BabyKnightt 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi Allah razi olsun Link to post Sitelerde Paylaş
NOLAN 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi allah bizim ne yapacağımızı merak ediyor.... Allah merak edemez..Böyle saçma şey olamaz.. Allah,şöyle mi düşünüyor acaba? Ahmet'i müslüman bir ülkede yarattım ve yıllarca müslüman kalmasını sağladım..Acaba buna birşeyler yapsam,dinden çıkar mı? Evet oldu,Ahmet'i dinden çıkardım..Böylelikle merakımı gidermiş oldum..Dur ya,şimdi de Ahmet'in dine geri dönüp dönmeyeceğini merak ettim..Yanına gidiyim de kulağına biraz ezan üfleyim,bakalım ne olacak? Bu mu yani Link to post Sitelerde Paylaş
dr.Kemal 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi Bir zaman bir sultan varmış; servetçe onun pek çok hazineleri vardı. Hem o hazinelerde her çeşit cevahir, elmas ve zümrüt bulunuyormuş. Hem gizli pek acaib defineleri varmış. Hem kemalâtça sanayi-i garibede pek çok mehareti varmış. Hem hesabsız fünun-u acibeye marifeti, ihatası varmış. Hem, nihayetsiz ulûm-u bedîaya ilim ve ıttılaı varmış. Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi sırrınca; o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzarında saltanatının haşmetini, hem servetinin şaşaasını, hem kendi san'atının hârikalarını, hem kendi marifetinin garibelerini izhar edip göstersin. Tâ cemal ve kemal-i manevîsini iki vecihle müşahede etsin: Bir vechi: Bizzât nazar-ı dekaik-aşinasıyla görsün. Diğeri: Gayrın nazarıyla baksın. Bu hikmete binaen, cesîm ve geniş ve muhteşem bir kasrı yapmağa başladı. Şahane bir surette dairelere, menzillere taksim ederek hazinelerinin türlü türlü murassaatıyla süslendirip kendi dest-i san'atının en latif, en güzel eserleriyle zînetlendirip, fünun-u hikmetinin en incelikleriyle tanzim edip düzelterek ve ulûmunun âsâr-ı mu'cizekâraneleriyle donatarak tekmil ettikten sonra, herbir taam ve nimetlerinin bütün çeşitlerinden en lezizlerini câmi' sofralar, o sarayda kurdu. Herbir taifeye lâyık bir sofra tayin etti. Öyle sehavetkârane, san'atperverane bir ziyafet-i âmme ihzar etti ki, güya herbir sofra, yüz sanayi-i latifenin eserleriyle vücud bulmuş gibi kıymetli hadsiz nimetleri serdi. Sonra aktar-ı memleketindeki ahali ve raiyetini, seyre ve tenezzühe ve ziyafete davet etti. Sonra ... Sözler ( 121 ) Link to post Sitelerde Paylaş
dr.Kemal 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi Mukaddime بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَاْلاِنْسَ اِلاَّ لِيَعْبُدُونِ Bu âyet-i uzmanın sırrıyla, insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi; Hâlık-ı Kâinat'ı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir. Ve o insanın vazife-i fıtratı ve farîza-i zimmeti, marifetullah ve iman-ı billahtır ve iz'an ve yakîn ile vücudunu ve vahdetini tasdik etmektir. Evet fıtraten daimî bir hayat ve ebedî yaşamak isteyen ve hadsiz emelleri ve nihayetsiz elemleri bulunan bîçare insana, elbette o hayat-ı ebediyenin üss-ül esası ve anahtarı olan iman-ı billah ve marifetullah ve vesilelerinden başka olan şeyler ve kemalâtlar, o insana nisbeten aşağıdır. Belki, çoğunun kıymetleri yoktur. Şualar ( 100 ) Link to post Sitelerde Paylaş
dr.Kemal 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi .... İkinci sebeb ve hikmet: Nasılki mahlukattaki faaliyet bir iştiha, bir iştiyak, bir lezzetten geliyor. Ve hattâ herbir faaliyette kat'iyyen lezzet vardır; belki herbir faaliyet, bir nevi lezzettir. Öyle de Vâcib-ül Vücud'a lâyık bir tarzda ve istiğna-i zâtîsine ve gına-i mutlakına muvafık bir surette ve kemal-i mutlakına münasib bir şekilde hadsiz bir şefkat-i mukaddese ve hadsiz bir muhabbet-i mukaddese var. Ve o şefkat-i mukaddese ve o muhabbet-i mukaddeseden gelen hadsiz bir şevk-i mukaddes var. Ve o şevk-i mukaddesten gelen hadsiz bir sürur-u mukaddes var. Ve o sürur-u mukaddesten gelen -tabir caiz ise- hadsiz bir lezzet-i mukaddese var. Hem o lezzet-i mukaddeseden gelen hadsiz terahhumdan, mahlukatın faaliyet-i kudret içinde ve istidadları kuvveden fiile çıkmasından ve tekemmül etmesinden neş'et eden memnuniyetlerinden ve kemallerinden gelen ve Zât-ı Rahman-ı Rahîm'e ait -tabir caiz ise- hadsiz memnuniyet-i mukaddese ve hadsiz iftihar-ı mukaddes vardır ki, hadsiz bir surette, hadsiz bir faaliyeti iktiza ediyor. İşte şu hikmet-i dakikayı felsefe ve fen ve hikmet bilmediği içindir ki, şuursuz tabiatı ve kör tesadüfü ve camid esbabı; şu gayet derecede alîmane, hakîmane, basîrane faaliyete karıştırmışlar, dalalet zulümatına düşüp nur-u hakikatı bulamamışlar. Mektubat ( 86 - 87 ) Link to post Sitelerde Paylaş
Tetrahedron 0 Aralık 23, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 23, 2014 gönderildi Dr seni okuyan var mu? Link to post Sitelerde Paylaş
democrossian 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi (düzenlendi) Bu müslümler bu ikilemden asla kurtulamayacaklar. İkilemlerde boğulsunlar, müstahak bunlara... Bu allah sonsuz güçlü mü, eksikli kusurlu bir şey mi? İkisi de birbirinden beter. Sonsuz güçlü olması saçma, neyi merak edip neyi deniyor, oyun mu oynuyor, psikopat mı, manyak mı, hasta mı? Yok eksikli kusurluysa, aynaya baktığımızda gördüğümüzün aynısı bir allahı yaratıp uydurmanın ne gereği var? Boğulun ikilemlerinizde sizi gidi dogmatik köleci sömürücü sahtekarlar sizi... Layık size... Beter olun... Yaptığınız ve destek olduğunuz sahtekarlık, hırsızlık, cinayet ve zulümlerle her rezalete layıksınız. Umarım ve dilerim beter olur sürünürsünüz... Aralık 24, 2014 tarihinde democrossian tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi Allah herşeyi bilmiyormu? Geleceği, geçmişi.. ''Merak'' derken? Evet bir merakı mukaddese ile merak eder... Özgür irade verilen bireylerin ne haltlar karıştıracağı bilinemez... Link to post Sitelerde Paylaş
BabyKnightt 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi .... İkinci sebeb ve hikmet: Nasılki mahlukattaki faaliyet bir iştiha, bir iştiyak, bir lezzetten geliyor. Ve hattâ herbir faaliyette kat'iyyen lezzet vardır; belki herbir faaliyet, bir nevi lezzettir. Öyle de Vâcib-ül Vücud'a lâyık bir tarzda ve istiğna-i zâtîsine ve gına-i mutlakına muvafık bir surette ve kemal-i mutlakına münasib bir şekilde hadsiz bir şefkat-i mukaddese ve hadsiz bir muhabbet-i mukaddese var. Ve o şefkat-i mukaddese ve o muhabbet-i mukaddeseden gelen hadsiz bir şevk-i mukaddes var. Ve o şevk-i mukaddesten gelen hadsiz bir sürur-u mukaddes var. Ve o sürur-u mukaddesten gelen -tabir caiz ise- hadsiz bir lezzet-i mukaddese var. Hem o lezzet-i mukaddeseden gelen hadsiz terahhumdan, mahlukatın faaliyet-i kudret içinde ve istidadları kuvveden fiile çıkmasından ve tekemmül etmesinden neş'et eden memnuniyetlerinden ve kemallerinden gelen ve Zât-ı Rahman-ı Rahîm'e ait -tabir caiz ise- hadsiz memnuniyet-i mukaddese ve hadsiz iftihar-ı mukaddes vardır ki, hadsiz bir surette, hadsiz bir faaliyeti iktiza ediyor. İşte şu hikmet-i dakikayı felsefe ve fen ve hikmet bilmediği içindir ki, şuursuz tabiatı ve kör tesadüfü ve camid esbabı; şu gayet derecede alîmane, hakîmane, basîrane faaliyete karıştırmışlar, dalalet zulümatına düşüp nur-u hakikatı bulamamışlar. Mektubat ( 86 - 87 ) oto cevapla mi yolluyorsun bunlari kemalim? kisayol tusu mu atadin? yoksa bizzat kendin mi botsun? Link to post Sitelerde Paylaş
ateistdusunce 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi Dr.kemalin doktor unvanınin düşmesini talep ediyorum osmanlıca yazıyor ve anlamıyoruz....türkçe ogretilmesini talep ediyorum... insan nasıl bu ayzilan saçmalıklara inanabilir...tanriniz her şeyi biliyor...yarattığı canlılarin hangisinin ona inanıp hangisinin inanmayacagini bile bizim bilmemiz icin diye dersen yemezler....her şeyi bilen tanrının ,her şeye gücü yeten tanrının ne senin nede benim onu bulmamıza ihtiyacı vardır....tanriyi kucuk çocuk yerine koymaya utanmıyorsunuz....çocukmu bu tanrı bizimle oyun oyniyor sanki.... Link to post Sitelerde Paylaş
güven 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi Bir zaman bir sultan varmış; servetçe onun pek çok hazineleri vardı. Hem o hazinelerde her çeşit cevahir, elmas ve zümrüt bulunuyormuş. Hem gizli pek acaib defineleri varmış. Hem kemalâtça sanayi-i garibede pek çok mehareti varmış. Hem hesabsız fünun-u acibeye marifeti, ihatası varmış. Hem, nihayetsiz ulûm-u bedîaya ilim ve ıttılaı varmış. Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi sırrınca; o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzarında saltanatının haşmetini, hem servetinin şaşaasını, hem kendi san'atının hârikalarını, hem kendi marifetinin garibelerini izhar edip göstersin. Tâ cemal ve kemal-i manevîsini iki vecihle müşahede etsin: Bir vechi: Bizzât nazar-ı dekaik-aşinasıyla görsün. Diğeri: Gayrın nazarıyla baksın. Bu hikmete binaen, cesîm ve geniş ve muhteşem bir kasrı yapmağa başladı. Şahane bir surette dairelere, menzillere taksim ederek hazinelerinin türlü türlü murassaatıyla süslendirip kendi dest-i san'atının en latif, en güzel eserleriyle zînetlendirip, fünun-u hikmetinin en incelikleriyle tanzim edip düzelterek ve ulûmunun âsâr-ı mu'cizekâraneleriyle donatarak tekmil ettikten sonra, herbir taam ve nimetlerinin bütün çeşitlerinden en lezizlerini câmi' sofralar, o sarayda kurdu. Herbir taifeye lâyık bir sofra tayin etti. Öyle sehavetkârane, san'atperverane bir ziyafet-i âmme ihzar etti ki, güya herbir sofra, yüz sanayi-i latifenin eserleriyle vücud bulmuş gibi kıymetli hadsiz nimetleri serdi. Sonra aktar-ı memleketindeki ahali ve raiyetini, seyre ve tenezzühe ve ziyafete davet etti. Sonra ... Sözler ( 121 ) Eeee be kardeşim bu ne yazısızdır anlamadım inan kendimi çok zorladım çoğu yeride okunur saydım çünkü biraz acem biraz azeri karşımı vardı azıcık anladım be kardeşim sen nasıl doktor oldun sana diplomayı veren kim neden verdiler. birde tıp okumuşun öyle böyle deyil 4 yıl ünverisite deyil tahminime göre 8 yıl felan öyretim görüyorsunuz bu yazıları bu kelimeleri sana hangi hoca öyreti. ya benim gibi ilk okul doğu şartalrında 3 sınıfa kadar okumuş çoğu dersimiz boş geçdiyi öyretmen yoktu olsa ne yazar defdermi kalemi çantamı önlükmü vardı okuyalım öyrenelim. benim gibi birsi seni eleştiriyorsa sen düşün. Allahın aşkına türçeye yakın yazda okuyalım bari. Link to post Sitelerde Paylaş
strong 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi .... İkinci sebeb ve hikmet: Nasılki mahlukattaki faaliyet bir iştiha, bir iştiyak, bir lezzetten geliyor. Ve hattâ herbir faaliyette kat'iyyen lezzet vardır; belki herbir faaliyet, bir nevi lezzettir. Öyle de Vâcib-ül Vücud'a lâyık bir tarzda ve istiğna-i zâtîsine ve gına-i mutlakına muvafık bir surette ve kemal-i mutlakına münasib bir şekilde hadsiz bir şefkat-i mukaddese ve hadsiz bir muhabbet-i mukaddese var. Ve o şefkat-i mukaddese ve o muhabbet-i mukaddeseden gelen hadsiz bir şevk-i mukaddes var. Ve o şevk-i mukaddesten gelen hadsiz bir sürur-u mukaddes var. Ve o sürur-u mukaddesten gelen -tabir caiz ise- hadsiz bir lezzet-i mukaddese var. Hem o lezzet-i mukaddeseden gelen hadsiz terahhumdan, mahlukatın faaliyet-i kudret içinde ve istidadları kuvveden fiile çıkmasından ve tekemmül etmesinden neş'et eden memnuniyetlerinden ve kemallerinden gelen ve Zât-ı Rahman-ı Rahîm'e ait -tabir caiz ise- hadsiz memnuniyet-i mukaddese ve hadsiz iftihar-ı mukaddes vardır ki, hadsiz bir surette, hadsiz bir faaliyeti iktiza ediyor. İşte şu hikmet-i dakikayı felsefe ve fen ve hikmet bilmediği içindir ki, şuursuz tabiatı ve kör tesadüfü ve camid esbabı; şu gayet derecede alîmane, hakîmane, basîrane faaliyete karıştırmışlar, dalalet zulümatına düşüp nur-u hakikatı bulamamışlar. Mektubat ( 86 - 87 ) Çakma tabip-i el dangalak,fuzul-i yazma-ı zaman- ne bırakacak... El tüm-ü yazdıklarun çöp-ü Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi saidi nursi diyor ki allah bu alemi ve içlndekileri yaratmaktan zevk alıyor... Olabilir... Tabi bu onun bir çıkarımı... Link to post Sitelerde Paylaş
ilkeli 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi allah bizim ne yapacağımızı merak ediyor.... İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya taraktan gelirmiş. Allah'ın tarağı olmadığına göre, O'nun başına gelenlerin meraktan olduğu kesin gibi... Link to post Sitelerde Paylaş
tupac 0 Aralık 24, 2014 gönderildi Yazar Raporla Share Aralık 24, 2014 gönderildi Evet bir merakı mukaddese ile merak eder... Özgür irade verilen bireylerin ne haltlar karıştıracağı bilinemez... Allahın insanlara özgür irade verdiğini, buna rağmen ne yapacaklarını bildiğini sadece bizim kendimizi görmemiz için bizi yarattığını söylemeyen müslüman yoktur sanırım. Ayrıca senin merak eder demen kurana aykırı, ayıptır. Kuranda allah insanların cehennemdeki konuşmalarını dahi söylemiyormu? Yani geleceği biliyor olması gerekir ! saidi nursi diyor ki allah bu alemi ve içlndekileri yaratmaktan zevk alıyor... Olabilir... Tabi bu onun bir çıkarımı... Sanırım allah insana eziyet vermektende zevk alıyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts