Jump to content

Şeriatın ilanından önce Türkiye...


Recommended Posts

Yer: Türkiye

Tarih: Bir 2023 perşembesi

UYANIYORSUNUZ. RTE'nin bir gün sonra millete seslenip çok önemli bir açıklama yapacağı söyleniyor. "Ne ki acaba?" diye düşünüyoruz. Anaokulunda din eğitimi almaya başlamış kimseler 14-15 yaşlarındalar şimdi. Devam eden süreçte laik sistem iyice baltalanmış, okullarda haremlik selamlık sistemi uygulanmaya başlanmış. Oğlunuz okuldan geldiğinde tecvid dersinden yarın sözlüsü olacağını söyleyip Kuran okumak üzere odasına çekiliyor. Ona, öğretilen şeylerin beyin yıkamadan ibaret olduğunu söylüyorsunuz. "Ama babacığım," diyor, "bunlar kutsal kitabımızda yazan şeyler!" Biraz sonra kızınız eve geliyor. Size gülümseyip mutfağa, annesine yardım etmeye gidiyor. Oğlunuzla ilgili canınız sıkkınken hep birlikte sofraya oturuyorsunuz. Kızınız, başörtüsünü bırakıp artık çarşafa girmek istediğini söylüyor. Bir anda şok oluyorsunuz. Sınıflarındaki çarşaflı kızların sayısı bir hayli artmış, kendisini "çıplak" hissettiğini söylüyor. Eşinizin gözlerinin içine bakıyorsunuz "Bu da neyin nesi şimdi?" dercesine. Kendisi sadece dışarı çıkarken bir eşarp takıştırıp durumu geçiştirse de hükümetin politikalarıyla birlikte toplumsal hayattan iyice çekilmiş olması nedeniyle pasif bir konumda. Ona söz hakkı veriyorsunuz ama "Sen bilirsin bey!" diyor. Şiddetle karşı çıkıyorsunuz ama oğlunuzun da kızınızı desteklediğini, hatta bu konuda ona baskı yapanlardan biri olduğunu öğreniyorsunuz. Tepkinizi şiddetli bir şekilde ortaya koyuyorsunuz: "Biz bir Afganistan ya da Pakistan değiliz! Derslerinize iyi çalışın ve büyük adam olmaya bakın! Açılmak, kapanmak şimdi aklınızı kurcalayacak konular değil!"

Canınız sıkılmış bir şekilde, yemeğinizi bitiremeden dışarıya dolaşıp hava almaya çıkıyorsunuz. İleride 10-11 erkeğin birlikte camiye doğru hareket ettiğini görüyorsunuz. "Beni görürlerse sorguya çekerler şimdi!" diye düşünüp yolunuzu değiştiriyorsunuz ki komşunuz Hayri Bey'e rastlıyorsunuz. "Ben de o tarafa gitmiyorum." diyor. Bir oh çekiyorsunuz, anlaşabileceğiniz biri! Hayri Bey sözüne devam ediyor: "Bizim aşağı mahalledeki cami daha geniş ve ferah, sen de mi oraya?" "Hayır," diyorsunuz, "benim bacaklarımda sıkıntı var, secdeye yatamıyorum." "Ne olacak yahu? İslam, hoşgörü dini. Ayakta kılarsın. Gel birlikte gidelim!" Ülkede iyice artan radikal İslam taraftarlarının Atatürk heykellerini yıkması, Anıtkabir'e yapılması planlanan iki bombalı saldırının kıl payı önlenmesi gibi olaylar şeyler aklınıza geliyor. Siyasi ortamın gerçekten "Tek yol İslam!" dayatması yapan havasından ve evde yaşadıklarınızdan bir an için irikilerek, "E hadi, gidelim o zaman!" deyiveriyorsunuz. Yol boyunca, önce Osmanlıca diye başlanmış, daha sonra açık açık Arapça olarak dayatılmış olan dilde yazılmış duvar yazılarını görüyorsunuz. Zar zor öğrendiğiniz şu alfabe ve dil sistemini biraz zorlayarak duvardaki yazıları çözmeye çalışıyorsunuz: "Tek yol devrim, tek yol İslam!", "Laiklik ölecek, şeriat gelecek!", "Kahrolsun kafir Kemal!", "Batı, en büyük şeytan!", "Osmanlı tekrar tüm dünyanın efendisi!", "Kuran kitabımız, Hz. Muhammed peygamberimiz, Erdoğan halifemiz!"... İçiniz sıkıla sıkıla namaz kılmaya gidiyorsunuz.

Eve geri dönüp çocuklarla muhatap olmadan yatağa gidiyorsunuz. Eşiniz de bir süre sonra yatsı namazını kıldıktan sonra yanınıza sokuluyor. Canınız yaramazlık istiyor. Ona şöyle bir bakıyorsunuz. O anda gördüğünüz görüntü, hemen dışarıdaki kapalı ve çekingen haliyle değişiyor. İlk günler arzu ettiğiniz, size adeta erkekliğinizi ve kocalığınızı hissettiren kadın ölmüş, onun yerine pasif, güzelliğe önem vermeyen solgun bir kadın gelmiş. Artık erkekliğinizi farklı şekillerde hissettiriyor: Ayağınızı yıkayarak, dediğinizi anında gerçekleştirerek ve dediğinizin dışına asla çıkmayarak... Ama siz, üzerine basıp yükseldiğiniz bir merdiven gibi davranan birini değil, sizin erkekliğinizi, kadınlığıyla tamamlayan birini istiyorsunuz. Bütün isteğiniz sönerek eşinize bir buse konduruyor ve uyumak üzere gözlerinizi yumuyorsunuz. Sabah uyandığınızda iş için hazırlanmaya başlıyorsunuz. Onca yıldan sonra şu kravat takmamaya bir türlü alışamadınız ama Batı'nın giyinme tarzı olduğu için artık kabul edilmiyor. Şöyle bir bakıyorsunuz da aslında artık iş için hazırlanmak daha kolay! Tıraş olmanız da gerekmiyor artık. Sünnet olan sakal bırakmak artık çok sıradan bir davranış olarak kabul ediliyor, sakal bırakmamak yadırganıyor. Bir devlet kurumunda çalışıyorsunuz ama yıl olmuş 2023, kurumda tek tük kadın çalışıyor ve onlar da çoğunlukla çarşaflı, peçeli. Toplumda bir norm haline gelmelerinin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra onları "normal" olarak görmeye alışıyorsunuz. Bilgisayarınızın başında çalışırken oda arkadaşlarınızın daha da güç kazanmış ve Afganistan'dan sonra Pakistan'ı da büyük ölçüde ele geçirmiş olan Taliban'ın bir kız okulunu havaya uçuruşunu tartışırken dinliyorsunuz. Bunun doğru yol olmadığını, bir Talib'in okula giderek silahıyla okulun kapatılması gerektiğini ama kimseye zarar vermemesi gerektiğini söyleyişini bir arkadaşınızdan dehşetle dinliyorsunuz. Kız çocuğunun toplumsal rolü babasına, erkek kardeşine ve kocasına hizmet etmektir!

Cuma namazı vakti geliyor. Asla kaçışınız yok. Namaz dualarını bile bilmiyorsunuz. Ama her Cuma gidip, önünüzdekini taklit edip "Cuma kılıyorsunuz". Abdest alırken de aynı şekilde. Ruhunuz kararmış bir şekilde bu Cuma'yı da atlattıktan sonra, herkesin, RTE'nin açıklamasını 1 saat sonra yapacağını söylediğini duyuyorsunuz. Hiçbir siyasetçiye çok sempati duyamamış olsanız da o dönemki CHP genel başkanının daha 2 yıl önce arabasına bomba koyularak öldürülmesini anımsayıp muhalif düşüncedekilere neler olabileceğini anımsayıp tekrar bir karamsarlığa bürünüyorsunuz. "Ne söyleyecek acaba bu kadar önemli?" diye arkadaşlarınıza danışıyorsunuz. "Bilmiyorum ama Aksaray'daki o meşhur koltuğunda konuşacak bence!", "Ordunun, Filistin'e yardım için hazır olduğunu ve yakında gideceğini söyleyecektir!", "Hayır ya, direk ülkeyi ilgilendiren bir konu diyorlar...", "Abi, bence Kürdistan'a laf söyleyecek yine!" Bu laf üzerine düşünüyorsunuz içinizden: "Sanki kendisi bölmedi ülkeyi, şimdi de laf ediyor!" Tam bu sırada biri bağırıyor, "Erdoğan çıktı!" Hemen televizyon olan odalara doluşuyor insanlar. Siz de tıklım tıklım dolu odalardan birine girebiliyorsunuz ama o kadar kalabalık ki, bir şey göremiyorsunuz. Sadece, herkes pür dikkat kendisini dinlediği için, Erdoğan'ın sesini duyuyorsunuz: "Değerli Türkiye halkı! Bildiğiniz üzere, az zamanda çok ve büyük işler yaptık! Öncelikle, özümüz olan İslam'a tekrar yakınlaştık. Bu süreç, okula kapalı bir şekilde gidemeyen yavrularımızın, evelallah, burka giyinerek gidebilmesine kadar uzandı. Şimdi yavrularımız, dinimizin buyurduğu şekilde davranıyor. Erkekler, daha önce sakalla herhangi bir şekilde devlete yönelik bir işte çalışamıyorlardı. Şimdi, bende de gördüğünüz gibi sakal, gayet sıradan bir şey haline geldi inşallah! Yine İslam'a uygun bir şekilde tekke ve zaviyeler yeniden açıldı, her hastaneye dini görevliler atanmış, inşaaaallllaaah maneviyatımız yükseltilmiştir!!!

Dinledikçe gözleriniz kararıyor. Sonunun nereye varabileceğini, bu konular üzerine uzun zaman kafa yormuş biri olarak az çok kestirebiliyorsunuz ama bunun olmaması için bir sürü neden olduğunu kendinize hatırlatıyorsunuz: (tamamen "İslamlaştırılmış") ordu, (artık yok denecek kadar az) laiklik taraftarları, (toplumsal arenada sesi iyice kısılmış) farklı inançtaki insanlar, (yapılan "gerici" eylemlere karşı koyarken ölen) aydın gençler, (zamanın akıp gitmesi ve Kapitalizm'in iyice yerleşmesinden sonra oldukça sönük kalmış) Sosyalist düşüncedekiler... Evet, bunların hepsi artık azınlık ve etkisiz! Böyle kendi düşünceleriniz içinde boğulurken Erdoğan'ın yükselen sesiyle irkiliyorsunuz: "...Bugünden itibaren ülkemizin adı TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİ'dir!" Korkuyorsunuz... Adeta bir karabasandan çıkıp diğerine girer gibi UYUYORSUNUZ...

Not: İran İslami Devrimi, Afganistan, Pakistan, El Kaide ve Taliban gibi alanlar üzerine yaptığım okumalar ekseninde kurguladığım bir denemedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kurguda anlatılanları asla görmeyeceğim. Bunu kendime garanti ediyorum. Bu kabusu asla yaşamayacağım. Bu kabusa neden olanlardan bunun hesabını soracağım. Sonucunda iki taraftan birisi ortadan kalkacak. Ben bu anlatılanları asla yaşamam. Ortadan kalkan ben de olsam bir şey değişmez. Kalanlar düşünür...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazım yanlışları düzeltilip, metin, dahâ fazla kısımlara bölünerek, yalınlaştırılırsa, çok güzel olurdu. ;)

Bu arada; bu tür önemli kararlar (şeriâtı getirmek), yalnızca cumâ günleri alınır. 2023 yılında muhtemelen, haftasonu, hâlâ cumartesiş ve pazar olacaktır. Haftasonunun önceki günü alınacak kararlar, dahâ az tepki yaratır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazım yanlışları düzeltilip, metin, dahâ fazla kısımlara bölünerek, yalınlaştırılırsa, çok güzel olurdu. ;)

Bu arada; bu tür önemli kararlar (şeriâtı getirmek), yalnızca cumâ günleri alınır. 2023 yılında muhtemelen, haftasonu, hâlâ cumartesiş ve pazar olacaktır. Haftasonunun önceki günü alınacak kararlar, dahâ az tepki yaratır.

Zaten olay perşembe günü başlıyor ve cuma günü şeriat ilan ediliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herifin kanser olduğu iddiaları var... Belki kendiliğinden kaybolur sesi soluğu... Gerçi umudu buna bağladıysak da işimiz çokkötü demektir ya... Neyse...

Erbakan bunları "bizim rahlemizden çıkanlar kötü bir ölümle ölecektir" diye tehdit etmişti. Erbakanın fetullahın beddualarından medet umar hale geldik, rezalete bak...

Zulm ile abad olunmaz diye de bir deyiş var. Artık nelerden medet umuyoruz... Kepazelik...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...