Jump to content

GÖLGEDEN MEDET UMAN ALLAH


Recommended Posts

Gölgelerle korkutmayı burada da görüyoruz. Allah niye bu kadar utangaç, niye gölgeler içinden süzülsün, bulutların arkasına saklanıp ce ee diye çıksın ki zaten? Allah dediğin şöyle gümbür gümbür göz alan parlak bir ışıkla göğü dolduran bir şimşek gibi ortaya çıkmalı gibi geliyor ama böyle bir anlatım göremiyoruz.

 

Yani gölgelerle göz boyayıcı hokkabazlar korkutur. Allah niye böyle basit numaralara başvuruyor bilemeyiz. Biraz otistik galiba. İletişim kurmayı hiç sevmediğinden anlaşılıyor otistik olduğu. Bin yıl sessiz kalıp sonra bula bula da kendi gibi bir otistik buluyor iki kelam edecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 332
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hayır ortada medet ummaya çalışan biri varsa sizlersiniz. Artık iyice abandone olmuş vaziyette ağlaşmaktan ve zırvalamaktan başka yaptığınız bir şey yok. Zaten olamaz da.

 

Burada gölgeyi yaratanın ve de boyunu sürekli değişken kılanın Allah olduğu, aslında olayın böyle olma şartı olmadığı, Allah dilediği için böyle gerçekleştiği anlatılmakta.

 

Yani isterse gölge olmazdı veya isterse boyunu sabit tutardı.

 

Fizik yasaları, güneş vs. buna vesile kılınmıştır. Yoksa güneş olmadan da, bir şeyi sebep sonuç kılmadan da gerçekleştirebilirdi. Ya da başka bir şeyi sebep kılarak...

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/11/rabbimiz-bir-isiolusu-farkl-yollarla.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Hayır ortada medet ummaya çalışan biri varsa sizlersiniz. Artık iyice abandone olmuş vaziyette ağlaşmaktan ve zırvalamaktan başka yaptığınız bir şey yok. Zaten olamaz da.

 

Burada gölgeyi yaratanın ve de boyunu sürekli değişken kılanın Allah olduğu, aslında olayın böyle olma şartı olmadığı, Allah dilediği için böyle gerçekleştiği anlatılmakta.

 

Yani isterse gölge olmazdı veya isterse boyunu sabit tutardı.

 

Fizik yasaları, güneş vs. buna vesile kılınmıştır. Yoksa güneş olmadan da, bir şeyi sebep sonuç kılmadan da gerçekleştirebilirdi. Ya da başka bir şeyi sebep kılarak...

 

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2011/11/rabbimiz-bir-isiolusu-farkl-yollarla.html

 

konu aslında, sizin savunageldiğiniz şeylerin ne kadar da savunduğunuz biçimlerinden uzak olduğunu göstermektedir. islamın tanrısı, tıpkı islamı uyduranlar gibi, cahil bir tanrıdır. gölgenin, ışığın engellenmesi ile oluştuğunu bilmemektedir. gölgenin uzaması veya kısalmasının, ışığın engele geliş açısından kaynaklandığını bilmemektedir. gölgeyi de tıpkı gece, gündüz gibi bir varlık sanmaktadır.

 

bu ayetler, cahil insanların hayal dünyasının yansımasıdır. fizik yasaları vb diye atıp tutmanıza gerek yok. ilk ve ortaçağ çöl insanlarının uydurdukları zırvalar olduklarını ısrarla reddetseniz de, gerçek budur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din adamları sınıfı Yahudi dini varken Hristiyan dinini niye tasarladılar, Hristiyan dininden sonra İslam dinini niye tasarladılar?

 

Çok ayrıntıları olabilecek bir konu ama ana hatlarıyla belli başlı olanları saymak isterim.

 

1: Domuz Yahudi dininde haramdı, Hristiyan dininde haramlığı kaldırıldı ve İslam dininde geri getirildi.

 

2: Kadınların tapınaklara girmesi kesinlikle yasaktı. (Y) Bu yasak kaldırıldı (H) Şartlı serbest bırakıldı. (İ)

 

3: Deve haramdı, haramlığı kaldırıldı ve geri getirilmedi. (Hangi dinde olduğunu artık belirtmeyerek listeleyeceğim. Sıra hep aynı zaten.)

 

4: İçyağı haramdı, haramlığı kaldırıldı ve geri getirilmedi.

 

5: Çok fazla kurban kesme töreni vardı, kurban kaldırıldı ve yılda bir kereliğine geri getirildi.

 

6: Kurbanların içyağı yakılarak tanrıya sunulurdu, bu tören kaldırıldı ve geri getirilmedi.

 

7: Recm cezası vardı, kaldırıldı ve geri Kuran'a yazılmadı ama uygulaması İslamda sürüyor.

 

8: Kadınların başını örtmesi katı şekilde farzdı, rahibelerle sınırlandı ve geri getirildi. 

 

9: Kısas farzdı, kaldırıldı ve geri getirildi.

 

10: Orucun kısa olduğu, daha da kısaltıldığı ve uzatıldığı söyleniyor, bu konudan emin değilim.

 

11: Fahişelik ağır suç olarak görülürdü, hoşgörülü bakış getirildi ve tekrar ağır suç kabul edildi.

 

12: Namazın iki ya da üç vakit olduğu beşe çıkarıldığı iddia ediliyor, aslını bilmiyorum.

 

Şu an aklıma gelenler bunlar. Başka da vardır ama uzatmaya da pek gerek yok aslında.

 

Tabii bizi ilgilendirmez ne farz ne haram da... Burdan varacağımız konu şu: Din tasarımı zamanın gereklerine göre din adamlarının tekelinde yapılan bir iştir. Öyle peygamber filan çıkıp din getirmez. Peygamberi filan kimse takmaz. Ancak din adamları siyasi otorite ile birlikte hareket edip din dayatırlar.

 

Öyle ki siyasal otorite tarafından dayatılan dinden kurtulmak için de siyasal otorite kullanılmak zorunda kalınmıştır. Bilgi ve özgürlükler çağında buna gerek kalmaması umut edilmektedir. Dünyada bu umudun gerçekleştiği, yeşerdiği ve böyle bir umudun hiç olmadığı bölgeler bulunmaktadır. Biz bunlara gelişmiş, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler diyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hristiyanlık başta sapkın bir Helenistik Yahudilik hareketiydi Yahudiler bu hareketi çoğunlukla reddetti böylece Hristiyanlık Yahudi köklerinden koptu.  Goyim ya Gentile denilen Yahudi olmayan halk Yahudilik'in ahlakı ve teolojik değerlerini kendi pagan Helen kökleriyle birleştirdi. 

 

İslam hakkında sessiz kalmak durumundayım çünkü Kuran'ın kaynakları aşağı yukarı belli de olsa Islam'ın doğuşu karanlık .Kaynaklar sınırlı.

tarihinde Desert Wind tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Halklar elbette eski dinlerinin bazı ögelerini yeni bir dinle birleştirirler. Bu kendiliğinden, doğal gerçekleşen bir melezleşmedir.

 

Fakat yeni bir mezhep veya belki de doğrudan yeni bir din tasarlamak kesinlikle din adamları - siyasi otorite ortaklığı ile gerçekleşen bir olaydır. Bu iş din adamları sınıfının tekelinden asla bırakılmaz, adamı işkence ile yok ederler hem de. Halkın içinden peygamber denen bir adam çıkmış, başta alaya alınmış, sabretmiş, öğretisini yaymış filan gibi zırvalar mümkün değildir. Bunlar ancak bir masal şeklinde uydurulur.

 

Neymiş çölde takip etmişler de örümcek yüzünden mağaraya bakmamışlarmışmış! Böyle miş miş de muş muş saçmalıklarına hayatta inanmam. Onca çölü tepip de iki adım atıp mağaranın içine bakmamak filan salakça bir uydurma. Neymiş yerine yatağına Ali'yi yatırmışmış! Hayır da buna ne gerek var? Diyelim ki Muhammed sanıp öldürdüler. Açıp baktıklarında değilmiş, Ali'yi öldürmüşüz, Muhammed kaçmış demeyecekler mi?

 

Aptalca, salakları kerizleyecek saçma sapan masallar... Çocukken bile din dersinde bu zırvalar anlatılırdı da düşünmezdim gerçi ne kadar salakça diye ama hiç umursamazdım. İçimden bir antipati gelirdi bu masallara karşı. Hiç etkileyici bulmazdım. Başka türlü olmuştur da bunlar böyle basit anlatıyor filan diye düşünürdüm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabii bir de şarabı eklemek lazım. Yahudi dininde haramlığından emin değilim. Hristiyan dininde haram sayılmadı, İslamda haram sayıldı.

 

Birtakım meczup, benliğinden geçmiş ve kendisini tanrıya adamış kişiler her toplumda her zaman çıkar. Bunlar peygamber filan kabul edilmezler. Bunların bir kutsal kitap hazırlamaları filan söz konusu değildir. Ama sonradan aman da efenim işte bir zaman bu meczuplardan biri bir din kurdu ona tanrıdan kitap indi filan diye yalan efsane masallar uydurulur. Bu masallar uydurulurken ortalıkta hâlâ allah allah diye sayıklayıp yürüyen meczuplar dolaşmaktadır. O yüzden bu masal inandırıcı olur. İşte böyle 124 bin peygamber allah allah diye yürüyüp gezdi, kiminin hiç inananı olmadı, kiminin bir kaç tane ama birisi din kurdu, kitap indi filan fıstık cart curt...

 

Din böyle kakalanır yutturulur. Bir din yaratmak için bir peygamber masalı, bir de kitap lazım. Ama bunu birisi niyetlenip dur ülen ben peygamberim deyip bana vahiy indi diyeyim demesiyle olmaz. Kitap hazırlanır, masal sonra uydurulur. Kitabı siyasi otoritenin yetkilendirmesi ve koruması altında din adamları ekibi hazırlar. Bunların bu yetkiyi bir çulsuza kaptırmaları kullandırtmaları söz konusu bile değildir.

 

Dolayısıyla vay efenim islam bir devrimmiş alt tabakalardan çıkıp yükselmiş filan falan masallarını geçeceksiniz. Yok öyle bir masal. Egemen güçler adamın dübüründen kan alır. İşkence ede ede yok ederler hem de ibret olsun başkası heveslenmesin diye. Ki tabii ki heveslenen peygamberlik iddiacıları olmuş ve hepsi de ağır işkencelerle öldürülmüştür. Hiç biri kitap indi bana deyip bir din kurmayı başaramamıştır.

 

Çünkü kitap hazırlayıp din kurma yetkisi din adamları tekelinden asla çıkmamıştır. Bu tekeli, siyasi otorite tarafından beslenip korunmalarına borçludurlar. Peki siyasi otoritenin zayıfladığı fetret dönemlerinde peygamberler türememiş midir? Tabii ki hem de ayrık otu gibi türemişlerdir. Ama doğa boşluk sevmez. Otorite boşluğu mutlaka onu yitirenlerden başka birileri tarafından doldurulur ve düzen sağlanır, bu türediler de temizlenip yok edilir.

 

Örneğin Alevilik mezhebinin de tıpkı diğer dinlerin önce mezhep olarak doğuşu gibi, bu süreci taklit edip halk arasında gelişerek ayrı bir din haline gelmemesi için sürekli baskı uygulanmış, katliamlar yapılmış ve din adamları sınıfı bunların canını malını ırzını helal gösteren fetvaları hiç çekinmeden vermişlerdir.

 

Ebussuud denen adamın fetvasına göre karıncalara kireç dökmek haram, ama Alevileri soykırım etmek helal! Yani öyle din adamları sınıfının kontrolü dışında bir din yaratmak kesinlikle yasaktır ve mümkün değildir. Bunu başaran tarihte çıkmamıştır. Üç Ortaduğu dini de din adamları sınıfı tarafından yaratılmış ve siyasi otorite tarafından dayatılmıştır. Bu tarih boyunca hep böyle olmuştur. Bunun istisnası yok.  

 

Hristiyan dini hakkında da aynı yalan efsaneler anlatılır. Yok havariler halk arasında yaymış da önce işkenceler eden öldüren Roma'yı sonra ele geçirmişler... Yok öyle bir şey... İsa diye de bir kimse yok. Peygamberim diye çıkıp işkence ile öldürülen bir değil bir sürü meczup vardır. Ama Hrisitiyan dinini Roma bizzat din adamlarına tasarlatmış ve yaratmıştır.  

 

Böyle olmasa, sadece üç din çıkmazdı. Ortalık din kaynar, sayısı belirsiz dinlerden geçilmezdi. Her kabilenin bir ayrı peygamberi, ayrı dini olurdu. Tarih boyunca bir sürü tanrılara tapılmasın, bir tanrıda birleşelim ki büyük bir topluluğu otorite altına alalım fikri firavun Akhenaton'dan beri vardır. Siyasi otoritelerin birincil amacı bu olmuştur. Bu amaç için de din adamları sınıfını besleyip korumuşlardır.

 

Yani paganizmden vazgeçip tek tanrı tasarlama fikri çok eskidir. Akhenaton'un bu fikri o zaman için erken bir fikirdi ve pek benimsenmedi. Ölümünden sonra yine çok tanrılara dönüldü. Onun bu fikri Yahudi dininde uygulamaya kondu ve bu fikirle iki din daha yaratıldı, o kadar... Başkasına izin verilmedi.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır şimdi düşünelim... Hristiyan dininde bir tane peygamber var. İslam dininde de öyle. Peki bu Yahudi dininde niye böyle zibil gibi bir sürü peygamber var? Niye resül ve nebi diye iki ayrı peygamber cinsi icat edilmiş? Tamam kitap inecek bir herif lazım da kitap inmeyen nebiler niye lazım?

 

Niye bunlara Hristiyan dinindeki gibi aziz ve islam dinindeki gibi evliya sıfatları takılmamış? Çünkü o zaman daha bu din adamları sınıfının mutlak tartışmasız otorite tekeli tam oluşturulamamıştı. Bu tabii zaman içinde olgunlaştı ve özellikle Kabbala tarikatı ile din adamları sınıfı iyice uzmanlaştı. Kabbala'dan sonra din adamları sınıfı artık bir uzmanlık alanı haline geldi.

 

Bunlar bilgiyi yaymıyor, öğretmiyor, kendilerine saklıyor ve şifreliyor, kodluyor, çıkarları için kullanıyorlardı. Başka kimsenin bu bilgileri bilmemesi önemliydi. Örneğin 12 tane gezegen olduğu bilgisi. Yanlış tabii bu, doğru bilgi değil ama bilgi işte. Bunu öğretmiyorlar, herkes beş gezegen biliyordu. Bunlar oniki gezegen olduğunu örneğin Yusuf'un 11 kardeşi olduğu hikayesi şeklinde kutsal metinlere kodluyorlardı.

 

12 gezegen derken bunu Sümerler nerden çıkardı bilmiyoruz. Bunlar içinde efsane gezegen Marduk filan da var. Çıplak gözle Satürn'ün ötesi gözlenemiyor. Zaten o yüzden hafta yedi gün. Beş gezegen, ay güneş yedi ediyor. Fakat yanlış da olsa Sümerlerden gelen böyle bir bilgi var. Gezegen sayısını, gezegen kriterlerini değiştirerek 12 ye çıkarmak olası ama geçmesini sağlamak da olası. Plüton'dan büyük gezegenimsiler bile var yani. Kuiper kuşağından seç beğen gezegen kabul et. Kabul etmene göre değişir. Kuiper kuşağı oldukça zengin gök cisimleri bakımından. Zaten bu yüzden Plüton gezegen statüsünden çıkarıldı. Çünkü onu kabul edersek gezegen adayları enflasyon yapıyor. Ben de ben de ben de diye atlıyor hepsi!!!

 

Sonuç olarak din adamları bu bilgi kodlama işini tekellerini sürdürmek ve araya parazit metinler girmesin diye kullanıyorlardı. Fakat ben Sümerler 12 gezegeni nerden çıkardı hâlâ merak ediyorum. Marduk gerçekten var diye spekülasyonlar çokça yapılır. Sümerler teleskop yapmış olabilir mi diye bazen düşünürüm ama bilemiyorum. Bu camdan olduğu için kırılmış yok olmuş olabilir mi... Bilemiyorum. Sümerler, Mısırlılar ve Mayaların işlerini çözmek biraz zor.

 

Sümerlerin pil imal ettiği neredeyse kesin ama pil ile ne yaptılar meçhul. Ki buluntular küp büyüklüğünde, bunları seri bağlamayı keşfettilerse oldukça büyük güç elde etmiş olabilirler. Bununla ne yaptılar hiç bilmiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hahamların bilgileri sakladıklarından Kuran'da da şikayet edilir. Kuranı da din adamları sınıfı hazırladıysa bundan niye şikayet etsinler diye düşünülebilir. Fakat Hristiyan dininin yaratılmasından sonra sütten ağzı yanan hahamlar yoğurdu üfleyerek yemiş olabilir. Yani yeni bir mezhep/din hazırlığı içinde olduklarını haber aldıkları meslektaşlarını kitabi bilgiden mahrum bırakmış olabilirler. Her şey ezberlenemez. Uzmanlar da kitaplarına bakmak zorunda kalırlar.

 

Anlaşılan o ki baktırmamışlar. Kuranı hazırlayanlar da "ülen kaçtı şu mağara uyurlarının sayısı?" diye hatırlayamamışlar örneğin! :DHahamlar da ser verip sır vermiyor! Ne yapacaklar, "üç dediler beş dediler de ki doğru sayıyı allah bilir!" Allah bilir de niye söylemiyor? :D Az buçuk "yediydi galiba yaaa!" diye hatırlar gibi oldukları ama emin de olamadıkları anlaşılıyor ilgili pasajları okuyunca.

 

Tabii tercümede oralara gelebilir miyim bilmiyorum. Sürekli aynı teraneleri tekrarladığı için tercüme bıktırıcı oluyor. Bir Sığır adlı bölümde bile Yahudilere defalarca çemkirdi, tercüme etmekten usandım aynı şeyleri. Anlaşılan hahamlar bilgileri gizledikçe iyice sinirlenmişler! "Neydi yaaa şu konu, şu lanet hahamlar da baktırmıyor ki" diye kızdıkça veryansını döşenmişler! :lol:

 

Zaman içinde Tevrat'a ulaşıldıkça hadislerle açıklamalar yapılmış. Tefsir diye de bir meslek türemiş. Açık seçik net yazılamayan, Eyüp'e koyun güderken koyunlara demet saplarla vur mu diyor ne diyor anlaşılamayan, açıklamaları sonradan ele geçen bir kitap! Son derece komik!  

 

Tabii hahamların bunları yanlış bilgi vererek yanıltmaları da olduğu anlaşılıyor. Kaynakları göstermeyip elleriyle yazıp "işte budur" diye yanlış bilgi verdiklerinden de yakınılır Kuran'da. "Elleriyle yazıp 'bu allahtandır' dediler" diye öfke kusulur! Şimdi yazılı bilgiyi sıradan kişiye verecek değiller. Sözlü fetva verir geçerler. Yazılı bilgi verdiklerine göre işin erbabı istiyor, Kuran yazacak!!! :D Hahamlar da keriz değil tabii, değiştirip yazıp veriyorlar!

 

Ne çektiniz be Kuran yazarları! :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

SIĞIR BÖLÜMÜ TERCÜME DEVAMI:

 

211.) İsrail oğullarına sor onlara açıklanmış kaç tane ayet verdik ve kim ona gelenden sonra allahın nimetini değiştirirse muhakkak ki allah şiddetli cezalandırır.

 

212.) o kimselere dünya hayatı süslendi inkar ediyor ve alay ediyorlar o kimselerle ki onlar inandılar çekindiler kıyamet günü onların üzerinde allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.

 

213.) insanlar tek toplumdu allah yanlarında insanlar arasında doğru hükmetsinler diye kitap ile korkutan ve müjdeleyen elçiler yolladı ve içinde (hakkında demek istiyor) ayrılığa düştükleri şey için aralarında sadece ona açıklamalar verildi (muhammedi kastediyor olmalı) o zaman çekemezlik yüzünden birbirlerine düşman oldular allah o ayrılığa düştükleri konularda inananları doğru yola iletti allah dilediğine doğru yolu gösterir.  

 

214.) Yoksa siz sizden öncekilerin uğradığı durumlara uğramadan cennete gireceğinizi mi hesapladınız onlara bela ve darlık geldi ve  inandıkları elçiye allahın yardımı ne zaman diye soracak kadar sarsıldılar allahın yardımı yakın değil midir.

 

215.) sana nasıl verelim diye soruyorlar de ki allah için hayırdan verdikleriniz anne baba yakınlar yetimler düşkünler yolda kalmışlar içindir hayırdan ne yaparsanız allah bilir.

 

216.) hoşunuza gitmese de size savaş yazıldı olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır hoşunuza giden şey şerdir siz bilmezsiniz allah bilir.

 

217.) sana haram aylarda savaşı soruyorlar de ki allah yolunu yasaklamaktan inkardan ve halkını yasak tapınaktan çıkarmaktan onlarda savaş daha büyüktür allah katında bozgunculuk cinayetten büyüktür (kötüdür demek istiyor) onlar güçleri yetse sizi öldürmekten ve dinden döndürmekten geri durmazlar kim de dinden dönerse inkarcı olarak ölür dünyadaki ve öbür dünyadaki işleri boşa gider onlar ateş halkıdır orada sonsuz kalırlar.

 

218.) inananlar hicret edenler ve allah yolunda gayret edenler işte onlar allahın esirgemesini umarlar allah affedici ve koruyucudur.

 

219.) sana şarap ve kumarı sorarlar de ki ikisinde de büyük günah ve insanlar için yararlar vardır günahları yararlarından büyüktür ve nasıl verelim diye sorarlar de ki ihtiyaç fazlasını verin işte allah sizin için böyle ayetler açıklıyor düşünün diye.

 

220.) dünya ve ahirette sana yetimler hakkında sorarlar de ki onları düzeltmek hayırlıdır ve onlarla karışırsanız kardeşlerinizdirler allah bozanları bilir allah dilese size sıkıntı verirdi allah yüksek ve gereğince hükmedendir.

 

DEĞERLENDİRME:

 

Bunlar apaçık ayrımcılık ifadeleri. İnsanlar tek toplumdu biz elçiler yollayınca aralarına düşmanlık girdi diyor, e niye yolladınız o zaman arkadaş! Yollamasanız daha iyiymiş! Ondan sonra tabii savaşlar, darlık, yoksulluk, darda kalanlara verme, savaşta ölenlerin bıraktığı yetimler olacak!

 

Ayrımcılık uğruna savaşta haram ayları pek de kaale almasanız da olur bozgunculuk daha kötüdür diyor. Gerekçe olarak da güçleri yetse size şöyle yaparlar böyle yaparlar diyor. Demek yapmıyorlar! Demek zan ile, yaparlardı deyip öldürüyorlar karşıtlarını. Haram ay filan da dinlemeden insanları öldürebiliyorlar bu ifadelere göre! Demek suçları olmadan, suç işlerler bahanesiyle öldürüyorlar! Bunlar korkunç, ilkel, vahşet ifadeler. Din yalanına kanmamak başlı başına suç zaten. Başka suça gerek yok! Suçları yoksa da ellerinden gelse suç işlerler çünkü yalanlarımıza inanmıyorlar diye ilkel vahşi bir mantık.

 

Şarabı anladık da kumarın nesinde insanlar için yarar varmış yahu! Skandal bir söylem. Hayır kumarda ne gibi bir yarar olabilir? Bu yağmacılar sarhoş olduğu gibi kumarbazmış da anlaşılan. Yağmaladıkları malları köleleri kumara koyup yağmadan sonra içip kumar oynuyorlarmış anlaşılan!

 

İhtiyaç fazlasını verin demek hakkını teslim edelim iyi bir söylem. Ama işte sadece Müslümlere verme olmasa! Kafirlere günahlarını bile vermezler tabii ki.

 

Anlaşılan o ki sürekli yağma, savaş yüzünden yetimler büyük sorun haline gelmişler. Bir sürü karı, cariye, bir sürü çocuk, herif yağmada nalları dikti mi al başına belayı, yetim sürüsü! 

 

Tam yağmacının el kitabı ayetler bunlar!

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine bir kaç yeri baştan savma tercüme etmişim, tekrar okuyunca farkına vardım. Fakat mazeretim var. Kuran son derece sıkıcı, yavan, düz ve adi bir metin. Son derece sıkıcı yani, okurken gına geliyor insana. Değirmen taşı gibi sabır lazım bunu okumaya! Ben ömrümde böyle bozuk ifadeli metin görmedim. Kompozisyon sınavında bunu yazsan okulun arka kapısından atarlar insanı dışarı! Son derece bozuk ve adi bir anlatımı var. Hayranlık uyandıracak şunu ne güzel söylemiş denecek tek bir ifade içermiyor. Tamamı son derece basit, adi ve üstüne üstlük çoğu bozuk anlatımlı ifadeler.

 

İfadeler diyorum, cümleler demiyorum, çünkü bu adi şeyde cümle filan yok! Kelimeleri arka arkaya tren gibi sıralamışlar. Bir sadece pasajlara bölmeyi akıl etmişler, o da yerli yersiz saçma sapan bir şekilde bölünmüş. Ben ömrümde böyle saçma sapan adi bir metinle başka hiç uğraşmadığım için çok bıktırıcı bununla uğraşmak.

 

E mazoşist miyim niye uğraşıyorum sorusunu bir kaç kez yanıtladım. Bunu bize dayattıkları için bize ne dayattıklarını ne yazık ki bilmeden olmuyor. Bunu bize dayatmaya, kakalamaya, tepemize sıvamaya çalışmasalardı ben buna bitin yavşağına gösterdiğim kadar bile ilgi göstermezdim.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şunun çok iyi bilincine varılması lazım: Bu Kuran'ın hitap ettiği kişiler son derece cahil, vahşi çöl yağmacıları. Bunlar sabah erkenden bir kabileyi basıyor, adamları öldürüyor, kadınları toplayıp önce tecavüz edip sonra esir pazarında satıyorlar. Tabii kızları oğlanları da köle yapıyorlar. İşe yaramaz yaşlıları ne yapıyorlardı, muhtemelen kendi kendilerine ölmeye terkedip çekip gidiyorlardı. Ki bu sabah baskını ve katliam, bir bölüm ayrılarak Kuran'da övülmüştür. Katliamı, soykırımı, köleciliği öven bir kitap denmez kitap müsveddesi ile karşı karşıyayız.

 

Böyle böyle katliamlarla, soykırımlarla kabileleri ortadan kaldırıp yaşadıkları yarımadayı Araplaştırdılar. Kuran zaten bu amaçla düzülmüştür. Amaç kabileleri bir araya toparlayıp yarımadayı Araplaştırmak. Yahudilerin yarımadada varlığına son vermek! Ehli kitaba cizye ödeyerek varlık hakkı tanındığı halde bu hakkı sadece Hristiyanlara kullandırtmış, Yahudilerden esirgemişlerdir. Yahudilerin soykırımla yarımadadaki varlığına son vermişlerdir.

 

Savaşmadan teslim olan ve sürgün edilmeyi talep edenleri bile ölüm çukurlarının başında kafalarını kesip çukurlara doldurdukları kendi tarihlerinde yazar, biz iddia etmiyoruz, yazıyor! İğrenç bir soykırım gerçekleştirdi bu vahşi çöl yağmacıları.Öldürebildiklerini öldürmüşler, kalanlar kaçıp etrafa dağılmışlar, bin yıldan fazla sürgün yaşamışlar, sonra İsrail devletini kurmayı başararak topraklarına geri dönmüşlerdir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

SIĞIR BÖLÜMÜ TERCÜME DEVAMI:

 

221.) müşrik kadınları onlar inanıncaya kadar nikahlamayın elbette inanan bir esir kadın müşrik bir kadından hayırlıdır size hoş görünse bile ve nikahlamayın onlar inanıncaya kadar müşrik adamlara elbette inanan bir köle müşrik bir adamdan hayırlıdır size hoş gelse bile onlar ateşe allah izni ile affolmaya ve cennete davet eder allah düşünürsünüz diye ayetlerini açıklıyor.

 

222.) sana kadınların hayız hallerini soruyorlar de ki o bir ezadır bu yüzden hayız hallerinde kadınlardan uzak durun temizlenene kadar yaklaşmayın ne zaman temizlendiler allahın emrettiği yerden onlara varın allah tevbe eden ve temizlenenleri sever.

 

223.) kadınlarınız sizin için tarladır o halde tarlanıza istediğiniz şekilde yaklaşın nefsinizi öne çıkarın ve allahtan çekinin ona erişeceğinizi bilin inananları müjdele.

 

224.) allahı yeminlerinize siper (alet demek istiyor) etmeyin çekinen iyi kimseler olmak için ve insanların arasını düzeltin allah işitir ve bilir.

 

225.) allah boş sözler üzerine yemin etmenizden dolayı sizi sorumlu tutmaz fakat kalplerinizin kazandıkları ile sorumlu tutar allah affedici ve yumuşak huyludur.

 

226.) dört ay kadınlardan uzak kalmaya yemin eden o kimseler kadınlara giderlerse allah affeder ve esirger.

 

227.) ama boşamaya kararlılarsa o zaman allah işiten ve bilendir.

 

228.) boşanmış kadınlar üç hayız dönemi beklerler ve o kadınlara allahın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri helal olmaz eğer allaha ve son güne inanıyorlarsa ve onların kocaları onları tekrar almaya en layık olandır eğer arayı düzeltmek isterlerse ve kadınların örfe göre bir hakları vardır ve adamların bir derece üstün hakları vardır allah üstün ve hükmedendir.

 

229.) boşama iki keredir artık bundan sonra ya iyilikle tutmak va güzellikle bırakmak vardır ve onlara verdiğinizi geri almak helal değildir ancak allahın sınırlarını geçmekten korkarlarsa o zaman siz de allahın hudutlarını geçmekten korkarsanız verilen konusunda iki tarafa da günah yoktur işte bunlar allahın hudutları onları aşmayın kim aşarsa onlar zalimlerdir.

 

230.) bundan sonra onu boşarsa artık ondan başka bir koca ile nikahlanmadıkça ona helal olmaz  o da  boşarsa o zaman allahın sınırlarını koruduklarını düşünerek dönmelerinde ikisine de günah yoktur işte bunlar allahın sınırları onları bilen bir ırk için açıklıyor. 

 

DEĞERLENDİRME:

 

Yağmacının el kitabına devam. Tabii ki yağmacılar yağmada sürekli öldükleri için yerlerine yenileri lazım. O nedenle üreme vazgeçilmez bir zorunluluk. Hızla üremeleri lazım. Bunun için de hayız halinde boşu boşuna ilişki yasak ki hayız geçince hemen üreme faaliyeti son hızla başlasın. Müşrik annenin yağmaya katılmakta soğuk duracak çocuğu olacağı için aman ha! Beyni ya da kendisi zaten köle kadınları tercih edin üremek için! 

 

Tarlayı ekin ekin kaldırın! Üreyin ha üreyin! Bak yağmaya götürecek adam bulamıyoruz! Kadını tarla görmek kepazeliğine apaçık rezillik olduğu için değinmiyorum bile.

 

Allahı gündelik işlerinize alet etmeseydiniz iyiydi ama neyse boşverin, yeter ki yağmadan geri kalmayın da, boş sözler üzerine bol bol yemin de edebilirsiniz, zararı yok, yalnız yağmaya katılın yeter! Bu anlama gelen ifadeler kepazelik yani, skandal.

 

Dört ay kadınlardan uzak kalmaya yemin edenler deyince akla kendini ibadete verenler filan geliyor önce ama anlaşılıyor ki bunlar karılarını boşamaya niyet eden adamlar! İki kere boşamadan sonra üçüncünün son boşama olması ve bundan sonra başka bir adamla nikahlanıp o boşamadıkça geri dönememe şartı artık rezillik yani, bu kepazelik, bu iğrençlik üzerine yorum yapmak bile abes olur. Cahil çöl yağmacılarını ve onlara iman eden saftirik salakları baş başa bırakmak lazım, ne halt edeceklerse etsinler.

 

Rezalete bakın yahu! Adam sayıcıyı üçlüyor, sayıcıyı başka bir adama sıfırlatıp tekrar çalıştırıyor. Üç kere daha boşa, bir daha resetlet, üç kere daha boşa bir daha resetlet bari oldu olacak rezil aşağılık pislikler! Ömrümde böyle pislik bir şey duymadım! Rezillik yani, mide bulandırıcı, öğürtücü bir kepazelik!

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlave bir değerlendirme yapmak gerekiyor. 221. pasaja göre kadınlar da kölelerini arzularına göre kullanabiliyorlar demek ki.

 

İslamdaki yerleşik anlayış, çocuğun babaya tabi olduğudur. Baba hür adam, anne esir kadınsa, adam çocuğun kendisinden olduğunu kabul ederse çocuk hür statüsü kazanır. Benden değil derse kazanamaz. Ki kabul etmeyecektir, çünkü cariyelere fuhuş serbest! Demek ki hür kadının kölesinden çocuğu olursa baba köle olduğu için çocuk köle kabul ediliyor. İnsanlık dışı bir durum. Çocuğu dokuz ay karnında taşı, doğur, büyüt, istersen pazarda satabilirsin, köle!

 

Kız: "Baba ben Amr bin Hasan ile evlenmek istiyorum!"

Baba: "Ama kızım o müşrik! Olmaz. Sen köle ile idare et, sana bir Müslüm koca buluncaya kadar!"

 

Ya da daha beteri:

Adam: "Yahu hanım ben gazada seferdeydim, sen nasıl hamile kaldın?"

Kadın: "E evde köle yok mu bey!"

Adam: "Eee naapacaz biz bu çocuğu?"

Kadın: "Bir yaşına gelsin pazarda satarsın. Parasından bana bir fistan isterim yalnız ona göre!"

Adam: "Neyse benim de at yaşlandı, iyi olmuş para lazımdı!" 

 

Muhabbete gel! Pasaja göre muhabbet bu! Şimdi islamda cinsel özgürlük vardı denir ya... İşte aslı bu. Cariyelere tesettür yok, fuhuşa zorlamayın der ama isterlerse yapabilirler demek olur bu. Erkek kölelerle de müşrik bir adama varacağına yapabilirsin, nasıl olsa çocuğu pazarda satabiliyorsun! Eee kadın nasıl iş yaptırsın köleye, köleyi ödüllendirecek ki köle evin ağır işlerini görsün! Anlaşılan yağmada epey herif telef oluyormuş, kadın ise bol olduğundan koca sıkıntısı çekiliyormuş!!! Yağmaya gitmeyen müşrik adamlardan başka piyasada herif kalmamış! :0_80cbc_37a71a73_L:

 

İslamın cinsel özgürlüğüne gel! Köleliğe dayalı bir cinsel özgürlük!!! Bu da bunun yağmacı dini olduğunun en iyi kanıtı. Her kural yağmacılığa, kölelik düzenine göre düzenlenmiş! Yağmacılık ve kölecilik yaptıktan sonra senden iyisi yok İslamda!

 

İslamın bir yağmacı ve köleci dini olduğunu çok rahatlıkla kesin söyleyebiliriz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabii ki ikinci (karı-koca) diyalog reddedilip yok böyle bir şey denilebilir. Müşrik yerine kölenin sadece nikahlanmak için tercih edilmesi gerektiği vurgulanıyor denebilir. Fakat pasajda şüphe çeken durum şu:

 

Kuran hiç bir zaman kadın ve adamı denk ele almaz. Bu 221. pasajda hayret nasılsa tam bir denklikle bahsediyor. Aynı ifadeleri denk biçimde tekrarlıyor ikisi için de. Şimdi bu şüpheli bir durum. Neden?

 

Çünkü Kuran'da apaçık net kesin biçimde cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın yazar. Bu istiyorlarsa yapabilirler anlamına gelir. Hür kadın nikahlamaya gücü yetmeyenlerin de ücretini ödeyerek cariyelerden faydalanmalarını salık verir. Tabii cariye bu işi niye yapar, mükatebe parasını ödeyip özgürlüğünü satın almak için. Mükatebe yapılması da Kuran'da yazar. Cariyesi fuhuş yapan bir adam da cariyenin doğurduğu çocukları köle pazarında satabilir. Kendisinden olduğunu kabul etmez elbet. Şimdi cariye için durum bu olunca...

 

Pasajda nikahlanılacak kadın ve adamdan da net bir eşitlikle bahsedince... Cariye ile erkek kölenin pozisyonları tamı tamına eşit mi acaba kuşkusu doğuyor. Garip biçimde, hiç yapmadığı şekilde ikisinin pozisyonlarından net bir şekilde denk bahsediyor. Kuşku uyandırıcı.  Tabii bu sadece bir kuşku. Kuran'a göre hür kadınlar erkek köleleri istediği her ihtiyacı için kullanabilir diye bir kesinlik yok. Fakat Kuranda seçili bazı konularda özellikle muğlak konuşmanın bir tarz haline getirildiği düşünülürse kuşku oldukça güçlü. Bu cahil çöl yağmacıları bunu yaparlar mı, hiç belli olmaz. Yemedikleri halt zaten yok. Herifler zaten yağmacı!

 

Aksine belirti yok mu, var. Yusuf'un efendisinin karısını reddedip "Allahtan korkarım" demesi, bunun günah sayıldığının belirtisi. Ama bu kesin kanıt sayılmaz. Nihayetinde Yusuf aşırı "takva"lı olabilir, peygamber adam!

 

Bu, şuna benziyor: "Sana bundan sonra güzellikleri hoşuna bile gitse eşlerini başka eşlerle değiştirmek yasak" denmesinin uyandırdığı "becayiş" yani eş takası şüphesini uyarması! Bunun yapılmış ve artık bu ifadeden sonra yasaklanmış olması çok kuşkulu bir durum. Kullanılan kelime tebeddele. Bu bedeli ile dengi ile değişmek anlamında ve çok kuşku uyandırıcı bir sözcük. Bitmedi, değişilecek eşlerden "ezvac" diye soyut bahsediyor. Hangi eşler, kimin eşleri? Çok kuşkulu. Bu çöl yağmacıları ne halt ediyorlardı hiç belli olmaz.

 

Alkolü, kumarı sonradan yasakladıkları gibi daha neleri sonradan yasakladılar kim bilir. Daha böyle kuşkulu konular var. Birisi de, gaylerin durumu. Lezbiyenlere ölümüne hapis cezası verirken, ki kadını dövmek farz ve öldürünce kısas olmadığına göre hapis sırasında öldürmeleri işten bile değil. Gaylere ise "azarlama" cezası öngörüyor! Yahu azarlama dediğin nedir ki, birini ölümüne hapsettin, öbürüne kullanılan kelime "eza" yani bir tokat atmak da ezadır. Tokatı at gönder!

 

Farkındalık gerektiren çok ciddi bir durum var: Şu anda uygulanan İslamın Kuran islamıyla hiç alakası yok. Şu anki uygulama gayleri öldürmek. Kuran'da yazanla hiç alakası yok. Lezbiyenlere hapis uygulanıyor mu, hayır. Hiç duymadım. Hiç öyle bir şey yok! Bunların Kuran'da yazanla bir alakası var mı, hiç yok! Zaten recm de Kuran'da yok.

 

Yani farkındalık şu: Kuran ilkel bir cahil çöl yağmacısı cep ajandası. Onu referans göstererek yaratılmış dinin ise onunla hiç bir alakası yok! Bu farkındalığa erişen çok az insan olması hayret verici! Böyle toplumsal bir hipnoza yatkınlık utanç verici! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

SIĞIR BÖLÜMÜ TERCÜME DEVAMI:

 

231.) kadınları boşadığınızda ve bekleme süreleri dolduğunda artık onları iyilikle alıkoyun veya iyilikle bırakın zarar vermek amacıyla bekletmeyin bunu kim yaparsa kendine zulmeder ve allahın ayetlerini eğlence yapmayın üzerinizdeki allahın nimetini ve kitaptan size indirdiğinin size hüküm koyduğunu hatırlayın allahtan çekinin ve bilin ki allah her şeyi bilendir. 

 

232.) kadınları boşadığınızda ve bekleme süreleri dolduğunda aralarında rıza olduğunda örfe uygun nikahlanmalarına engel olmayın işte allaha ve öte dünyaya inanan kimselere sizin arınmanız ve temiz olmanız için işte bu öğüt veriliyor allah bilir siz bilmezsiniz.

 

233.) anneler evlatlarını tam iki yıl emzirirler kim için emzirmeyi tamamlatmak isterse onun doğumundan sorumlu olan (babayı kastediyor) onların (anne ve çocuğu kastediyor) yiyecek ve giyeceklerinden örfe uygun şekilde sorumludur nefis (yine babayı kastediyor) gücünü aşan zarara uğratılmasın anne çocuğu ile ve doğurtan (baba demek istiyor) çocuğu ile zarara uğratılmasın varisi üzerine de bunun aynısıdır  fakat ikisi (anne baba demek istiyor) sütten kesmek isterlerse ikisinin görüşerek onayları ile günah olmaz çocukları emzirtmek (süt anne tutmayı kastediyor) iyilikle karar verip teslim etmek (süt anneye demek istiyor) günah olmaz Allahtan çekinin muhakkak allah yaptıklarınızı görür.

 

234.) o kimseler ki ölürler ve geride eşler bırakırlar kendiliklerinden dört ay ve on gün beklerler süre tamamlandığı zaman onların örfe uygun yaptıklarından size günah yoktur.

 

235.) onlara (dul kadınları kastediyor) ima etmenizde (nikahlamayı demek istiyor) veya içinizde gizlemenizde size günah yoktur onları anacağınızı allah bildi ancak onlarla gizli olarak sözleşmeyin örfe uygun olanın dışında söz söylemeyin ve nikah kitapta yazana bağlanıncaya kadar azmetmeyin (?) bilin ki muhakkak allah içinizde sakladığınızı bilir ondan sakının bilin ki muhakkak allah affedici ve yumuşaktır.

 

236.) kadınları dokunmadan boşarsanız ve gereğini kararlaştırdınız (mehiri kastediyor) ise onları varlıklıysanız elinizden geldiği kadar faydalandırın fakir olana örfe uygun bir hak elinden ne gelirse cömertlere yaraşır.

 

237.) onları dokunmadan boşarsanız kararlaştırdığınız miktarın yarısını ödemek sizin görevinizdir gereği size görevdir ancak affetmeleri (kadını kastediyor) veya nikah bağını elinde tutanın (adamı kastediyor) affetmesi hariç sizin affetmeniz Allahtan çekinmenize daha uygundur unutmayın iyilik aranızdadır ve allah yaptıklarınızı görür.

 

238.) namazları ve orta namazı koruyun ve allah için huzurunda ayakta durun.

 

239.) fakat yürür veya biner haldeyken korktuysanız artık emniyete kavuştuğunuzda artık allahı siz bilmezken öğrettiği şekilde anın.

 

240.) sizden ölenler ve geride eşler bırakanların eşlerini bir sene çıkarmayıp geçimini sağlayın kendisi çıkarsa onların kendi yaptıkları nedeniyle size günah yoktur allah üstün ve gereğini bilendir.

 

DEĞERLENDİRME:

 

Arka arkaya iki pasaja da aynı sözcüklerle başlamak Kuran'daki anlatım bozukluklarının sadece biri... Bir mevzuya mı başladın, mevzu kadın boşamak mı... Başlarsın tekrarlamadan, koparmadan konunun farklı biçimlerini anlatır bitirirsin. Anlatım son derece bozuk. Başka konudan bahsediyor, geri tekrar boşamaya dönüyor. Bu yüzden de kullandığı kelimeleri bir daha kullanıyor! Adam, araya mevzu sokma da başladığın mevzuyu bitir! Öbürünü sonra söylersin! İlla iki lafın arasında vaaz verecek! Boşamayı anlatırken allahın nimetinin, indirdiğinin bindirdiğinin filan ne yeri var, mevzuyu bitir de öyle!

 

235 te soru işareti koyduğum "azmetmek" nasıl bir anlamdır belli değil. Şu kadar basit mevzuları açıkça şu şudur bu budur diye kesin anlatmayıp laf dolandırmak nasıl bir bozuk anlatımdır! Araya pasaj sokup tekrar ölenlerin eşlerinin durumuna bir daha dönüyor. Hayır da şunu derli toplu düzgün anlatmak varken bu karmakarışık anlatım nasıl bir bozuk anlatımdır, bozuk anlatıma örnek olacak bir anlatım yani!

 

Ölenlerin eşlerinin durumlarını anlatıyorsun adam, namazlar nerden girdi araya? Hayır mevzu bitmedi madem, namaza niye atlıyorsun ansızın? Sonra tekrar ölenlerin eşleri... İnanılmaz bozuk anlatım yani, öyle böyle değil. En küçük bir alaka bari olsa, o bile olmaz da... Yani alaka var diye her alakalı konuya dağılırsan konu bütünlüğü bozulur. Fakat burada üstelik hiç alakasız bir konuyu araya sokuşturuyor.

 

Yani bir mevzuyu bir derli toplu düzgün konu akışı içinde konuyu geliştirip sonuca bağlayara anlatamamışlar ya... Ne diyelim. Durum meydanda... Bu anlatım değil, bu kitap değil. Böyle kitap olmaz.

 

Son olarak modernist çakma Müslümler boşanmayı kadıya başvurularak hukukun gerçekleştireceği, öyle adamın boş ol demesiyle olmayacağını savunurlar. Güya islamı modern gösterecekler. Burada bunların ağzını Kuran kapatıyor, hayır öyle bir şey yok, nikah bağı adamın yani kocanın elindedir yazıyor. Koca bağı çözdü mü çözülür yazıyor. Kadın başlar süre beklemeye. Olay bu. Modernist çakma Müslümlerin yalanlarını Kuran bizzat ortaya çıkarıyor. Öyle mahkemeye başvurma filan modern hukukla geldi. İslamda öyle şeyler yoktur. İlkel, banal, düz, adi ve sıradan bir dindir. Gelişmiş bir dünyaya örnek, önder özelliği yoktur.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tabii ek olarak burada sürekli adamlara hitap etmesi, adamlara siz kadınlara onlar demesi ayrı kepazelik. Bu rezillik yani, böyle bir şey olamaz. Bu ilkelliğin banallığın adiliğin artık dibi. Ülen sen sadece adamlara mı hitap ediyorsun geri! Senin muhatabın sadece adamlar mı! Kadınları ikinci sınıf mı görüyorsun ilkel vahşi!

 

İnanılır gibi değil, tüm insanlığa hitap ettiği söylenen bir metinde cinsiyet ayrımı yapılması utanç verici! Adamlara hitap ediyor sürekli yahu! Kadınları ötekileştiriyor, onlar diyor. Siz ve onlar! Hayır nasıl bir kepazelik bu be? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
 

Sayfa: 6

30.) rabbin meleklere demişti ki muhakkak ben yerde bir halife yapacak olanım. orada bozguncu kimse mi yapacaksın orada kan dökecek dediler. ve biz seni senin övgünle yüceltiyoruz seni kutsuyoruz. ben sizin bilmediklerinizi bilirim dedi.

31.) ve ademe her şeyin isimlerini öğretti sonra meleklere göstererek eğer doğrucular iseniz bana bunları isimleri ile bildirin dedi.

32.) seni beri tutarız ancak öğrettiklerinden başka bildiğimiz yoktur dediler. muhakkak sen bilgin ve karar vericisin dediler.

33.) ey adem onlara bunların isimlerini bildir dedi. onların isimlerini bildirdiği zaman, size muhakkak ben yerlerin ve göklerin bilinmeyenlerini bilirim demedim mi dedi. ve açıkladığınız ve gizlediğiniz ne varsa bilirim.

34.) ve meleklere adem için secde edin dedik iblis hariç hemen ettiler. kaçındı ve büyüklendi ve kafirlerden oldu.

35.) ve ey adem sen ve eşin cennete yerleşin dedik ve ikiniz onun dilediğiniz yerinden bolca yeyin. ve bu ağaca yaklaşmayın o zaman zalimlerden olursunuz.

36.) o zaman şeytan oradan ayaklarını kaydırdı içindeki her şeyden oldular ve biz bazınız bazınıza düşman olarak inin dedik ve sizin için belli bir zamana kadar geçinmeniz kararlaştırılan yere.

37.) ve adem rabbinden kelimeler aldı ve ona tevbe etti. o tevbeleri çok kabul eden ve çok koruyandır.

Değerlendirme:

Burada anlatılan olay ortadoğuda çok standart bir anlatım olduğu için çok özet geçilmiş bir anlatım izlenimi var. Çok bilinen bir şeyi detaylandırmaktan kaçınılmış havası taşıyor. Kısaltılabildiği kadar kısa geçilmiş.

Oysa edebi bir metinden, o güne dek anlatılmamış bir tarzda yeni bir yorumla çarpıcı bir anlatım ortaya koyması beklenir. Burada hiç böyle bir durum yok. Öyle bir anlatmalı ki, bu olay şimdiye kadar hiç böyle bir açıdan böyle bir yorumla anlatılmamıştı dedirtmeli.

Bunu yapmak yerine, bilindik bir konuyu olabilecek en kısa şekilde özetlemek tercih edilmiş. Bu da sıradan bir anlatım ortaya çıkarıyor.

İşin başka bir yönü, sadece ademi yaratacağından bahsetmesi, eşinin cennete girme esnasında ortaya çıkması. Bu son derece kötü. Kötünün ötesinde berbat. Eşine verilmiş en küçük değer yok. Her şey adem etrafında dönüyor. Bu utanç verici bir cinsiyet ayrımcılığı. Ademle eşine secde ettirmek filan hiç söz konusu bile edilmiyor, eşine bir şey filan hiç öğretilmiyor, hepsi adem... Bu çok berbat bir rezalettir.

Tam ilkel bir vahşi kafası ile yazılmış bir metin. Ne zaman cennete girilecek, eşten ancak ve lütfen o zaman bahsediliyor. Skandal yani, yüz karası bir anlatım. Tevbe etmesi öğretilen de adem. Tam bir kadının adı yok durumu var. Ademin adı veriliyor, eşinin adından bile bahsedilmiyor. Kepazelik, yüz kızartıcı bir ayrımcılık, daha başka bir söz etmeye de gerek yok.

 

Bazınız bazınıza düşman olun kısmı Tevrat'ta da var yılan kadının soyuna  ( kandırdı ya meyve yedirdi) kadının soyu da yılanın soyuna düşman. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...