Jump to content

Kuran Yorumlarındaki Farklılıklar


Recommended Posts

İslam dünyasında Kuran yorumlama konusunda aslında iki ana görüş var. Son dönemde ilahiyatçılar arasında sıkça tartışma konusu olan bu görüşler, "evrenselcilik" ve "tarihselcilik". Bu konuda, iki farklı temel görüşün başlıca özelliklerine değinmek istiyorum.

Tarihselcilik Görüşü

Tarihselcilik, azınlıkta olan ve yeni yeni yerini bulmaya başlayan bir akım. Aydınlanma dönemimin Avrupa'sında modernistler tarafından dinsel metinleri yorumlamak için kullanılan bu yaklaşım, birçok ilahiyatçı tarafından küfre eşdeğer olarak görülüyor. İslam dünyasındaki ilk temsilcisi Fazlul Rahman. Türkiye'deyse Mustafa Öztürk, ilahiyatçılar arasında bu görüşü savunan ilahiyatçıların başında geliyor. Elbette bu akımı savunanlar hem Türkiye hem de İslam dünyasında azınlıkta, sesleri pek duyulmuyor.

Tarihselciler, Kuran'ın bütün diğer metinler gibi evrensel değil, tarihsel bir metin olduğunu savunuyorlar. Kuran'ı yorumlarken ayetlerin günümüz insanına doğrudan hitap etmediğini, Kuran'ı anlamak için tarihsel bağlamının üzerinde durulması gerektiğini belirtiyorlar. Ayetlerin o günün şartları içinde tarihsel olarak değerlendirilmesi yapıldıktan sonra günümüze dair bir ders çıkarılması gerektiğini savunuyorlar. Tabi ki bu bakış açısı evrenselcilere nazaran muazzam farklılıklar ortaya çıkartıyor.

Tarihselcilerin bir çoğuna göre Kuran'da bilimsel bilgiler aramak, günümüz insanının yaşantısına dair gündelik kurallar çıkarmak, herkesin yapması gereken ritüeller çıkarmak yanlıştır. Çünkü ayetler tüm insanlara ve tüm zamanlara değil, doğrudan o tarihin o coğrafyasındaki insanlara hitap etmektedir. Müslümanlara düşen bu olaylardan ilham almak, ilkeler ve dersler çıkarmaktır.

Aydınlanma dönemi Batı modernizminin kutsal metinleri bu şekilde yorumlamaya başlaması, dinsel metinlerin önemini yitirmesiyle ve sekülerizmle sonuçlanmıştır. Elbette bunda Kant'ın büyük katkısı vardır. Aslında İslam dünyasında bu görüşün birçok ilahiyatçı tarafından küfür olarak nitelendirilmesine şaşmamak gerekir zira bu yorumlama şekli alttan alta ne Kuran'ı kendi yazıldığı dönemin tarihine hapsederek etkisizleştirir ki bence İslam dünyasının yapması gereken de budur.

Evrenselcilik Görüşü

Kuran yorumlamada bu görüşü savunanlar çoğunluğu oluşturuyorlar. Bunlar da kendi arasında iki gruba ayrılıyor.

Bu gruplardan ilki, selefi ve benzeri ekoller. Bunlar Kuran'ın her yönüyle evrensel bir metin olduğunu, tüm zamanlara ve tüm mekanlara hitap ettiğini savunurlar. Bunlara göre Kuran'da boşa yazılmış ayet yoktur ve bu ayetlerin olduğu gibi gibi uygulanması gerekir. Bunun aksini iddia etmek, Kuran'ın tanrısal bir metin olmadığını iddia etmekle aynı şeydir ki küfürdür. Ayetleri uygulayacak ortam yoksa da uygun ortamın yaratılması gerekir zira zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah, geçmişte de günümüzde de gelecekte de insanların nasıl yaşaması gerektiğini en iyi bilendir. Söz gelimi, eğer kuranda cariyelik ya da çok eşlilikle ilgili hüküm varsa boşu boşuna inmemiştir. Cariye de edinilebilir, çok eş de alınabilir... Yani Kuran hükümleri elden geldiğince harfiyen uygulanır. Herhangi bir bilimsel bilginin doğruluk kriteri Kuran'a uygunluğuyla ölçülür. O bilgi Kuran'a aykırıysa yanlış, Kuran'a uyuyorsa doğrudur.

Evrenselcilerin diğer grubunuysa benim "kuantum tefsircisi" dediğim, Caner Taslaman, Edip Yüksel, Yaşar Nuri vb. isimler oluşturuyor. Müslüman'ın Kuran'a Yamuk Bakışı konusunda bu meseleye değinmiştim. Bana göre hayli tutarsız bir yaklaşımları vardır. Arada kalmışlığın anıtı gibidirler... Tabi bu kitleyi kendi iddiaları açısından evrenselci olarak değerlendiriyorum, yoksa onların günü kurtarmak için tarihselci takıldıkları zamanlar da hiç az değildir.

Bu kitle ne Kuran'ın evrenselliğinden, ne de Batı modernizminden vazgeçebilir. Onlara göre Kuran sözde bütün zamanlara ve bütün mekanlara hitap eden evrensel bir metindir, tanrısaldır. Ancak bu kitlenin ölçüsü, iddia ettiklerinin tam tersine Kuran'da yazanlar değil, modern paradigmalardır. Kuran'ı modern paradigmalarla ölçerler, eğer modern paradigmalara uymuyorsa dürüstçe kabul etmek ve ikisi arasında seçim yapmak yerine, ayetleri modern paradigmalara uydurma çabasına girerler. Böylece hem Kuran'ı hem de modernizmi kurtarmış olurlar.

Söz gelimi Kuran'da kadını dövün diye bir hüküm varsa ve bu hüküm modern insanın değerlerine uygun değilse ayetin anlamı hemen değişiverir, meğerse ayet 1400 yıl boyunca yanlış anlaşılmıştır. Ya da Kuran'da yıldızlar şeytana atılmalık taşlar olarak nitelendiriliyorsa o hemen mecaz oluverir, kara deliklere ya da solucan deliklerine işaret ediverir. Kelle, birden bire gözetleme kulesine dönüşebilir. Ne yardan ne de serden vazgeçebilen bu kitlenin, Kuran'ı modern paradigmalara uydurmak için yapacakları kıvırmanın ve çarpıtmanın herhangi bir sınırı yoktur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar sadece bugüne has değildirki?1400 yıldır araplar içinde Nusayriler var. Şarap içiyorlar namaz kılmıyorlar ama Kuranı okuyup ezberliyorlar. Yorumlarıda farklıki Şarap içip namaz kılabiliyorlar.Batıniler II Hasanla birlikte Ramazan orucunu terk edip şarap içmeye başlıyorlar!? Oruç tutanlarıda dövüyorlar!Aleviler keza onlarda öyle Ne namaz ne oruç ne İçki yasağı ama kuranıda kabul ediyorlar.Bizi 1400 yıl önceki Muhammed değil ezeli ve Ebedi olan Nuru Muhammed ilgilendirir diyorlar.Pir sultan abdal çıkıyor Miraçtaki Muhammed o benim padişahımdır diyor. Yani ben 1400 yıl önceki Muhammedi takmam! diyor.Keza Melamilik yine öyle. Bunlar ve bunlar gibi taaa Ortaçağlardan beri sürü gelen akımlar var.Öyleki Ateistlerin Muhammedin tarihte yaşadığını sandığı zamanlarda Muhammedin tarihte yaşamadığını bir manevi mefhum olduğunu ileri süren vahdeti vücutçu tarikatların olduğunu bizzat müşahade etmiştim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar sadece bugüne has değildirki?1400 yıldır araplar içinde Nusayriler var. Şarap içiyorlar namaz kılmıyorlar ama Kuranı okuyup ezberliyorlar. Yorumlarıda farklıki Şarap içip namaz kılabiliyorlar.Batıniler II Hasanla birlikte Ramazan orucunu terk edip şarap içmeye başlıyorlar!? Oruç tutanlarıda dövüyorlar!Aleviler keza onlarda öyle Ne namaz ne oruç ne İçki yasağı ama kuranıda kabul ediyorlar.Bizi 1400 yıl önceki Muhammed değil ezeli ve Ebedi olan Nuru Muhammed ilgilendirir diyorlar.Pir sultan abdal çıkıyor Miraçtaki Muhammed o benim padişahımdır diyor. Yani ben 1400 yıl önceki Muhammedi takmam! diyor.Keza Melamilik yine öyle. Bunlar ve bunlar gibi taaa Ortaçağlardan beri sürü gelen akımlar var.Öyleki Ateistlerin Muhammedin tarihte yaşadığını sandığı zamanlarda Muhammedin tarihte yaşamadığını bir manevi mefhum olduğunu ileri süren vahdeti vücutçu tarikatların olduğunu bizzat müşahade etmiştim.

Doğru, hatta saydıklarından çok daha farklı gruplar da var fakat ben günümüzde ayetlerin evrensel mi yoksa tarihsel mi olarak nitelendirilmesi gerektiğine dair teolojik tartışmalara değindim. Gerçi bahsettiğin tasavvufi grupların metne yaklaşımlarını, hermenötik okuma yapanlar şeklinde ayrı bir grup olarak konuya eklemek daha yerinde olabilirdi belki. Metin onlar için önemli değil, onlar zaten hermenötik (batini) okuma yaparak metine kendi istediklerini söyletebiliyorlar, Fakat onlardaki asıl farklılık tanrıyı algılama biçimlerinden kaynaklanıyor. Panteist oldukları için birinci derecede önem arz eden metin değil, kendilerinin ya da şeyhlerinin algıları oluyor... Yani bu grupları esasında farklı yapan ayetlere yaklaşımları değil, tanrıya yaklaşımları... Aslında bunun için "islami ekollerde tanrı tasarımları" şeklinde bir başlık açmayı düşünüyorum epeydir ama hayli uzun bir konu olacağı için çekiniyorum.

Burada dikkatten kaçırılmaması gereken nokta şudur; kişi ayetlere nasıl anlam verirse versin, verdiği bu anlam ona göre günümüze mi hitap ediyor yoksa tarihin belli bir kesitine mi... aslında yazdığım yazının çerçevesi bu. Ben ayetten ne anlam çıkardıklarına değil, çıkardıkları anlamın evrensel mi yoksa tarihsel mi olduğunu iddia ediyorlar, ona değiniyorum.

tarihinde İlter tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada dikkatten kaçırılmaması gereken nokta şudur; kişi ayetlere nasıl anlam verirse versin, verdiği bu anlam ona göre günümüze mi hitap ediyor yoksa tarihin belli bir kesitine mi... aslında yazdığım yazının çerçevesi bu. Ben ayetten ne anlam çıkardıklarına değil, çıkardıkları anlamın evrensel mi yoksa tarihsel mi olduğunu iddia ediyorlar, ona değiniyorum.

Sn.ilter;

1-Bir müslüman kendi kafasına göre Kuran'a anlam veremez..Kuran'a zamanında anlam vermiş mezhep imamlarının,Kuran'dan ne anladığını öğrenmek zorundalar sadece..

2-Kuran'ı tarihsel bir kitap olarak kabul eden kişi kafirin ta kendisidir..Kişi eğer müslümansa,MECBUREN Kuran'ı evrensel kabul etmek zorundadır..Kuran bir tarih kitabı değildir..Kuran bir kutsal kitaptır ve kutsal kitaplar mecburen evrensel olmak zorundadırlar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sn.ilter;

1-Bir müslüman kendi kafasına göre Kuran'a anlam veremez..Kuran'a zamanında anlam vermiş mezhep imamlarının,Kuran'dan ne anladığını öğrenmek zorundalar sadece..

2-Kuran'ı tarihsel bir kitap olarak kabul eden kişi kafirin ta kendisidir..Kişi eğer müslümansa,MECBUREN Kuran'ı evrensel kabul etmek zorundadır..Kuran bir tarih kitabı değildir..Kuran bir kutsal kitaptır ve kutsal kitaplar mecburen evrensel olmak zorundadırlar..

Zaten Kuran'ı tarihe hapseden bu yaklaşımın küfür olarak görüldüğünü ve şiddetle karşı çıkıldığını belirtmiştim yazıda. Bana göre de İslam'ın gerçeğini yansıtanlar evrenselcilerin ilk grubu dediğim selefi akımlar...

Yalnız Batı'da Hristiyanlığın tarihe ve kiliseye hapsedilip önemsizleşmesi ve gündelik yaşamın sekülerleşmesinin altında yatan, tarihselci yaklaşımdır. İslam dünyasındaysa bu süreç hiç yaşanmadı, tarihselcilik son dönemlerde ortaya çıkan bir şey. Peki İslam dünyasında yaşanan neydi? Evrenselcilerin ikinci grubu dediğim şarlatanların ön plana çıkmasıydı ki bunlar da Kuran ayetlerini modern değerlere uydurmaya çalışan kitle. Faydadan çok zararları var. Sadece yaşanması gereken süreci yavaşlatıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru, hatta saydıklarından çok daha farklı gruplar da var fakat ben günümüzde ayetlerin evrensel mi yoksa tarihsel mi olarak nitelendirilmesi gerektiğine dair teolojik tartışmalara değindim. Gerçi bahsettiğin tasavvufi grupların metne yaklaşımlarını, hermenötik okuma yapanlar şeklinde ayrı bir grup olarak konuya eklemek daha yerinde olabilirdi belki. Metin onlar için önemli değil, onlar zaten hermenötik (batini) okuma yaparak metine kendi istediklerini söyletebiliyorlar, Fakat onlardaki asıl farklılık tanrıyı algılama biçimlerinden kaynaklanıyor. Panteist oldukları için birinci derecede önem arz eden metin değil, kendilerinin ya da şeyhlerinin algıları oluyor... Yani bu grupları esasında farklı yapan ayetlere yaklaşımları değil, tanrıya yaklaşımları... Aslında bunun için "islami ekollerde tanrı tasarımları" şeklinde bir başlık açmayı düşünüyorum epeydir ama hayli uzun bir konu olacağı için çekiniyorum.

Burada dikkatten kaçırılmaması gereken nokta şudur; kişi ayetlere nasıl anlam verirse versin, verdiği bu anlam ona göre günümüze mi hitap ediyor yoksa tarihin belli bir kesitine mi... aslında yazdığım yazının çerçevesi bu. Ben ayetten ne anlam çıkardıklarına değil, çıkardıkları anlamın evrensel mi yoksa tarihsel mi olduğunu iddia ediyorlar, ona değiniyorum.

Güzel bir çalışma yapmış olursunuz.Sizinde bahsettiğiniz gibi Panteist görüşe göre ayet yorumlarsanız manaları çok değişecektir. Zira panteizimde Kesret olduğu için müstakil bir yaratıcı tanrıda bulunmaz.Sadece insan vardır. o zaman tevratta İncilde ve kurandaki tanrı bunları yazan insanın kendisidir.Ümmeti ise kendi bilinç mozayikleri olurki bu düşünce tarzıda evrenseldir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kurandan kasıt ne ? oda değişebilir? :)

kurandan kasıt ne mi...

işte elimize aldığımız okuduğumuz kitap değil mi...

bu kitabın evrensel olabilmesi için evrenin her noktasında yada şöyle söyleyelim her insanın elinde hazır anlaşılır ve uygulanabilir şekilde olması gerekiyor...

peki durum ne...

kuran denen kitap oluştuğu anda insanlığın kaçta kaçı bundan haberdardı...

milyonda biri...

sonra yıllar geçtikçe bu oran biraz artsa da çoğunluk hala kuran denen kitabın ne içeriğinden ne kendisinden doğru dürüst bilgisi yok...

bilenler de zaten binlerce farklı yorumla farklı şeyler anlıyorlar...

bununla mı tanrı bizi sorumlu tutacak...

tanrı şunu niye yapmadın dese mesela birine...

neyi diyecek işte şu kuranda yazan filan şeyi...

e adam konuyu bilmiyor...

işte bu kadar basit nedenler yüzünden kuran evrensel olamaz...

ha peki o zaman insanlar neyden sorumludurlar...

her insanda bulunan ona eğriyi doğruyu ayırma özelliği veren akıl vicdan dediğimiz yetilerinden dolayı sorumludurlar...

bu yetisi olmayan insana da zaten her hangi bir konuda ceza verilemez...

insanlar kendilerinde bulunan aklı vicdanı kullanmadıkları zaman bunun hesabını verecek cezasını göreceklerdir...

ister kuranda ister kanunda yazsın insanlar vicdanlarına uygun olanı yapmakla mükelleftirler...

tanrı niye sana verdiğim vicdanını kullanıp ta doğru olanı yapmadın diye sorsa ee efendim kuranda böyle yazıyordu bizim devletin kanunları böyleydi böyle bir genelge vardı falan vs gibi şeyler kurtarmaz...

ademden bu güne tüm insanların yapması gereken şey hayalarında vicdanlarını kullanarak zulmetmeden iyi ve adil bir şekilde yaşamaktan ibarettir...

tanrıda eğer soracak sa bunu sorabilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

kurandan kasıt ne mi...

işte elimize aldığımız okuduğumuz kitap değil mi...

bu kitabın evrensel olabilmesi için evrenin her noktasında yada şöyle söyleyelim her insanın elinde hazır anlaşılır ve uygulanabilir şekilde olması gerekiyor...

peki durum ne...

kuran denen kitap oluştuğu anda insanlığın kaçta kaçı bundan haberdardı...

milyonda biri...

sonra yıllar geçtikçe bu oran biraz artsa da çoğunluk hala kuran denen kitabın ne içeriğinden ne kendisinden doğru dürüst bilgisi yok...

bilenler de zaten binlerce farklı yorumla farklı şeyler anlıyorlar...

bununla mı tanrı bizi sorumlu tutacak...

tanrı şunu niye yapmadın dese mesela birine...

neyi diyecek işte şu kuranda yazan filan şeyi...

e adam konuyu bilmiyor...

işte bu kadar basit nedenler yüzünden kuran evrensel olamaz...

ha peki o zaman insanlar neyden sorumludurlar...

her insanda bulunan ona eğriyi doğruyu ayırma özelliği veren akıl vicdan dediğimiz yetilerinden dolayı sorumludurlar...

bu yetisi olmayan insana da zaten her hangi bir konuda ceza verilemez...

insanlar kendilerinde bulunan aklı vicdanı kullanmadıkları zaman bunun hesabını verecek cezasını göreceklerdir...

ister kuranda ister kanunda yazsın insanlar vicdanlarına uygun olanı yapmakla mükelleftirler...

tanrı niye sana verdiğim vicdanını kullanıp ta doğru olanı yapmadın diye sorsa ee efendim kuranda böyle yazıyordu bizim devletin kanunları böyleydi böyle bir genelge vardı falan vs gibi şeyler kurtarmaz...

ademden bu güne tüm insanların yapması gereken şey hayalarında vicdanlarını kullanarak zulmetmeden iyi ve adil bir şekilde yaşamaktan ibarettir...

tanrıda eğer soracak sa bunu sorabilir...

1. O zaman ne diye bu kitabın tanrısını ve felsefesini savunuyorsun?

2. Varsaydığın tanrı hangi mantıkla bazı kişileri cezalandıracak? Bu kişileri de yaratan ve yaptıklarına göz yuman kendisi değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

kurandan kasıt ne mi...

işte elimize aldığımız okuduğumuz kitap değil mi...

bu kitabın evrensel olabilmesi için evrenin her noktasında yada şöyle söyleyelim her insanın elinde hazır anlaşılır ve uygulanabilir şekilde olması gerekiyor...

peki durum ne...

kuran denen kitap oluştuğu anda insanlığın kaçta kaçı bundan haberdardı...

milyonda biri...

sonra yıllar geçtikçe bu oran biraz artsa da çoğunluk hala kuran denen kitabın ne içeriğinden ne kendisinden doğru dürüst bilgisi yok...

bilenler de zaten binlerce farklı yorumla farklı şeyler anlıyorlar...

bununla mı tanrı bizi sorumlu tutacak...

tanrı şunu niye yapmadın dese mesela birine...

neyi diyecek işte şu kuranda yazan filan şeyi...

e adam konuyu bilmiyor...

işte bu kadar basit nedenler yüzünden kuran evrensel olamaz...

ha peki o zaman insanlar neyden sorumludurlar...

her insanda bulunan ona eğriyi doğruyu ayırma özelliği veren akıl vicdan dediğimiz yetilerinden dolayı sorumludurlar...

bu yetisi olmayan insana da zaten her hangi bir konuda ceza verilemez...

insanlar kendilerinde bulunan aklı vicdanı kullanmadıkları zaman bunun hesabını verecek cezasını göreceklerdir...

ister kuranda ister kanunda yazsın insanlar vicdanlarına uygun olanı yapmakla mükelleftirler...

tanrı niye sana verdiğim vicdanını kullanıp ta doğru olanı yapmadın diye sorsa ee efendim kuranda böyle yazıyordu bizim devletin kanunları böyleydi böyle bir genelge vardı falan vs gibi şeyler kurtarmaz...

ademden bu güne tüm insanların yapması gereken şey hayalarında vicdanlarını kullanarak zulmetmeden iyi ve adil bir şekilde yaşamaktan ibarettir...

tanrıda eğer soracak sa bunu sorabilir...

Okuduğun kitap değil kireç. Neden o zaman Kuranı azim üs şan ? diyorlar . Bunu düşün. Kitapta azim ve şan olurmu yahu? :))))Senin o bahsettiğin vicdanlı ve akıllı olan insan olabilir.Yani tanrıda kitapta Ümette hepside sensine gelir.

tarihinde yeniçeri53 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

.....

Anlattığın şeyler, aslında Kuran'ın neden tanrısal bir kitap olamayacağının ipuçlarından bazıları ... Farkındasın değil mi? :)

sağduyu'nun sorduğu soruların cevabını merak ediyorum...

tarihinde İlter tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yalnız Batı'da Hristiyanlığın tarihe ve kiliseye hapsedilip önemsizleşmesi ve gündelik yaşamın sekülerleşmesinin altında yatan, tarihselci yaklaşımdır. İslam dünyasındaysa bu süreç hiç yaşanmadı, tarihselcilik son dönemlerde ortaya çıkan bir şey.

Hristiyanlar kendi kutsal kitaplarını tarihi kitap olarak değerlendiremezler..Onlarda evrensel olarak görürler kitaplarını,çünkü böyle yapmak zorundalar..Batının sekülerleşmesi;batıdaki devrimlerden,halk hareketlerinden,rönesanslardan filan kaynaklanmaktadır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'ı en iyi anlayan ki hatta okumadan bile anlıyorlar Türkler dir.

Ha tek Kuran'ı değil incili ve Tevrat'ı da okumadan anlamışlardır.

Türklerin bu pisişik güçleri pek çok şeyi görmeden okumadan doğru anlamalarını sağlıyor.

Dünya üzerinde en anlayışlı millet Türk dür. :)

tarihinde Tetrahedron tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hristiyanlar kendi kutsal kitaplarını tarihi kitap olarak değerlendiremezler..Onlarda evrensel olarak görürler kitaplarını,çünkü böyle yapmak zorundalar..Batının sekülerleşmesi;batıdaki devrimlerden,halk hareketlerinden,rönesanslardan filan kaynaklanmaktadır..

Sevgili NOLAN, aynı şeyden bahsediyoruz aslında.

Hristiyanlar kutsal kitaplarını tarihsel olarak değerlendirmez de hangileri? Papazlardan ya da dindarlardan bahsediyorsan evet... Fakat benim Batı'da incilin tarihsel okumasıyla her şey değişti dediğim zaten bunlar için geçerli değildir, incilin tarihsel okumasını yapan, onun tarihe gömenler zaten bu kitlelerle çatışmıştır ve kazanmışlardır. Örneğin Kant, aydınlanma çağında, nesneler dünyasının tanrıya doğrudan işaret etmeyeceğini, bu yüzden metafizik alanda uzalaşılamayacağını, incilin tarihsel okunması gerektiğini vs. insanlara öğretmiştir. Yoksa Batı'da birden bire insanlar ertesi sabah dinden çıkıp devrim filan yapmamışlardır. Ya da protestanlık pat diye ortaya çıkmamıştır. Bu süreçlerin arka planında, dini metinlerin yeniden yorumlanmaya başlaması yatar. Günümüze gelen süreci başlatan şeydir yani bahsettiğim durum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam inanışına göre Muhammed son peygamberdir.Buradan hareketle son din de İslamdır.

Hal böyle olunca, Kuran ın diliyle uyarılmamış bir topluluk olmadığını ve olamayacağını var sayarsak, bu dinin ilkelerinin anayasası olan Kuran, 3125 yılında da, insanlık var ise, onlara hitap etmek durumundadır.

Bu bakımdan bakıldığında, Kuran, Kuran a göre evrenseldir, evrensel olmak zorundadır.

Tabi evrensellik dediğimizde ne anladığımıza veya evrensellik tanımını nasıl yaptığımıza bağlı olarak bu durum değişebilir.

Kuran evrensel mi tarihsel mi veya nasıl yorumlanmalıdırdan çok, aslında bu iki grubun kısmen karşımı olan bir üçüncü gruptan söz edilebilir sanıyorum.

Hiç uzatmadan anlaşılması için hemen isim vereyim; İhsan Eliaçık.Eğer gruba isim vermek gerekirse sembolizmci diyebilirim.

Nasıl yorumladığına gelince, sözü edildiği için Musa-Firavun hikayesini aktarayım; Firavun zalimdir ama akıllıdır. Aklını, elinin altındaki güçler ile birleştirip halkı kandırıp yönetmektedir. Malum kıssadaki sihirbazlar halkı bir şekilde kandıran yardımcıları veya emrindeki araçlardır. Bugün bizim yandaş medya ve patronları gibi. Musa da aklını kullanarak Firavun ve yardımcılarının bu oyunlarını deşifre eder.Musa nın asası, Musa nın aklıdır aslında..Veya Salih in devesi deve değildir, adaleti sembolize eder gibi..

tarihinde Pahis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili NOLAN, aynı şeyden bahsediyoruz aslında.

Hristiyanlar kutsal kitaplarını tarihsel olarak değerlendirmez de hangileri? Papazlardan ya da dindarlardan bahsediyorsan evet... Fakat benim Batı'da incilin tarihsel okumasıyla her şey değişti dediğim zaten bunlar için geçerli değildir, incilin tarihsel okumasını yapan, onun tarihe gömenler zaten bu kitlelerle çatışmıştır ve kazanmışlardır. Örneğin Kant, aydınlanma çağında, nesneler dünyasının tanrıya doğrudan işaret etmeyeceğini, bu yüzden metafizik alanda uzalaşılamayacağını, incilin tarihsel okunması gerektiğini vs. insanlara öğretmiştir. Yoksa Batı'da birden bire insanlar ertesi sabah dinden çıkıp devrim filan yapmamışlardır. Ya da protestanlık pat diye ortaya çıkmamıştır. Bu süreçlerin arka planında, dini metinlerin yeniden yorumlanmaya başlaması yatar. Günümüze gelen süreci başlatan şeydir yani bahsettiğim durum...

Doğru mu anladım acaba?

Günümüzde Kuran'ı yeniden yorumlayanlar,Kuran'ı tarihsel bir kitap olarak değerlendirenler,İslam aleminin sekülerleşmesine katkıda mı bulunacaklar?

Buna katılmam mümkün değil..Çünkü bildiğim kadarıyla 11.-12,yüzyıl civarlarında,müslümanlar Allah'ın varlığını dahi tartışacak kadar ileri gitmişlerdir..Eğer yeniden yorumlama insanları farklı bir yola sevketseydi,bundan müslümanlarda zamanında nasiplenirlerdi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran evrensel mi tarihsel mi veya nasıl yorumlanmalıdırdan çok, aslında bu iki grubun kısmen karşımı olan bir üçüncü gruptan söz edilebilir sanıyorum.

Hiç uzatmadan anlaşılması için hemen isim vereyim; İhsan Eliaçık.Eğer gruba isim vermek gerekirse sembolizmci diyebilirim.

Nasıl yorumladığına gelince, sözü edildiği için Musa-Firavun hikayesini aktarayım; Firavun zalimdir ama akıllıdır. Aklını, elinin altındaki güçler ile birleştirip halkı kandırıp yönetmektedir. Malum kıssadaki sihirbazlar halkı bir şekilde kandıran yardımcıları veya emrindeki araçlardır. Bugün bizim yandaş medya ve patronları gibi. Musa da aklını kullanarak Firavun ve yardımcılarının bu oyunlarını deşifre eder.Musa nın asası, Musa nın aklıdır aslında..Veya Salih in devesi deve değildir, adaleti sembolize eder gibi..

Onlar da aslında Kuran'ın evrensel olduğunu iddia ediyorlar ama bu konudaki ikinci mesajımda belirttiğim mutasavvıflar gibi hermenötik teknik dedikleri bir okuma yapıyorlar. Evet okuma şekli olarak farklı bir gruptur ama nihayetinde onlar da ayetlerden çıkardıkları anlamın evrensel olduğunu iddia ederler. Bu şekilde yaklaştığım için evrenselci ve tarihselci olarak iki ana gruba ayırdım. Aslında onları evrenselciler içinde alegorik okuma yapanlar olarak üçüncü bir gruba dahil etmek gerekirdi ama onlardaki sorun da şu; onlar Kuran'ın evrensel olduğunu iddia etseler de işlerine gelmediği zaman hemen tarihselci moda bağlayabiliyorlar. Bu da senin dediğin gibi ikisinin karışımı bir grup ortaya çıkartıyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğru mu anladım acaba?

Günümüzde Kuran'ı yeniden yorumlayanlar,Kuran'ı tarihsel bir kitap olarak değerlendirenler,İslam aleminin sekülerleşmesine katkıda mı bulunacaklar?

Buna katılmam mümkün değil..Çünkü bildiğim kadarıyla 11.-12,yüzyıl civarlarında,müslümanlar Allah'ın varlığını dahi tartışacak kadar ileri gitmişlerdir..Eğer yeniden yorumlama insanları farklı bir yola sevketseydi,bundan müslümanlarda zamanında nasiplenirlerdi..

Kuran'ın tarihsel bir kitap olduğuna halkı ikna edebilirlerse neden olmasın, ama günümüz İslam dünyası şartlarıyla batının aydınlanma dönemi şartları aynı değil, nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek zor.

11. ve 12.yy'da İslam dünyasında yaşanan gelişmeler halka yansımadı. Aydınlar arasında kaldı, bahsi geçen aydınlar ortadan kaldırılınca "sorun" da ortadan kalktı. Bugün bile halktan kaç kişi İbn-i Sina'nın, akıl vahiyden daha üstündür dediğini biliyor ki? Nizamiye medreseleri açılıp bu kişiler de kafir ilan edilip eserleri dışlanınca tüm İslam dünyasında biranda bitiverdi bu tartışmalar. Batılılar İbni sina ve Farabiyi yüzyıllarca okudular ama İslam dünyasının medreslerinde onların kitapları yasaklıydı. Halkın da onlardan haberi yoktu...

Batı'daysa farklı bir durum yaşandı. Parası olan kitle çoğaldı, burjuva sınıfı doğdu, matbaa sayesinde okur yazar oranları arttı. Bilgiyi halka indirebildiler ve bunun sonucunda kilise bir daha toparlanamadı.

İbrahim Müteferrika ilk matbaayı İslam dünyasında 1700'lü yıllarda açan kişi, o tarihten cumhuriyetin kuruluşuna kadar basılan kitap sayısının sadece Almanya'da 1700'lü yıllarda, 10 yılda basılan kitap sayısına eşit olduğunu okumuştum bir yerden...

Yani islam dünyasında bilgi hiçbir zaman Batı'da olduğu gibi halka yayılamadı.. İslam dünyasında 11. ve 12. yy'da gerçekleşen atılımların arkasının gelmemesinin sebebi bu...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...