gokmavi 0 Ocak 27, 2016 gönderildi Raporla Share Ocak 27, 2016 gönderildi Sağolun peki neden Dünya?Neden karbon temelli bir gezegen. Açıklamada dünya veya karbon diye özel bir durum yok. Eğer bu hipotez doğru ise yaşam uygun ortam olan bir çok yerde ve sürekli çıkıyor olmalı. Kritik kelime uygun ortam. Link to post Sitelerde Paylaş
malta erigi 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Hayatın nasıl başladığına ve evrimin fiziksel nedenlerine açıklama getiriyor. Hayatın nasıl başladığı hakkındaki mevcut hipotez ne? Primordial bir çorbaya yıldırım düştü, şansın da etkisiyle hayat başladı. Son birkaç yıldır hayatın asteroitler tarafından getirildiği hipotezi daha fazla kabul görüyor. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Yaşamın nerede ortaya çıktığı, neden ve nasıl ortaya çıktığından daha mı önemli? Nerede ortaya çıkarsa çıksın, onu açıklamak zorundayız. Yaşamın dünya dışında bir gezegende ortaya çıktı iddiası soruna çözüm getirmiyor. Onu daha da karmaşık yapıyor. Bu keresinde yaşamın dünyaya nasıl ulaştığını açıklamak zorunda kalıyoruz... Yaşamın dünya dışında bir gezegende ortaya çıkması olasılığı ayrıntıdır arkadaşlar. Önemli bir bilimsel sorun değildir. Yaşamın gizemini içinde yaşadığımız gezegende araştırmak varken onu, çok uzak gezegenlerde ortaya çıktığı iddiasından hareket ederek açıklamaya çalışmak fantezidir. Bu iddia yaşamın neden ve nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabını veremeyeceği gibi, evrenin neresinde ortaya çıktığı sorusunu da açıklamada yetersizdir. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Bu arada yaşamın uzayda sentez edilen organik moleküllerin dünyaya asteroidler ve meteor taşları ile ulaşmasından sonra gerçekleşen kimyasal evrim sürecine bağlı olarak ortaya çıkması olasılığı ihmal edilmemelidir. Bu görüşe kitabımda yer verdim. Bu demek değildir ki yaşam uzayda bir yerde başlamıştır. Bu teori, uzayda mevcut bulutlardan ulaşan organik moleküllerin dünyaya ulaştıktan sonra aralarındaki tepkileşmeler sonucu ortaya çıktığını savunur. Link to post Sitelerde Paylaş
malta erigi 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Yaşamın nerede ortaya çıktığı, neden ve nasıl ortaya çıktığından daha mı önemli? Nerede ortaya çıkarsa çıksın, onu açıklamak zorundayız. Yaşamın dünya dışında bir gezegende ortaya çıktı iddiası soruna çözüm getirmiyor. Onu daha da karmaşık yapıyor. Bu keresinde yaşamın dünyaya nasıl ulaştığını açıklamak zorunda kalıyoruz... Yaşamın dünya dışında bir gezegende ortaya çıkması olasılığı ayrıntıdır arkadaşlar. Önemli bir bilimsel sorun değildir. Yaşamın gizemini içinde yaşadığımız gezegende araştırmak varken onu, çok uzak gezegenlerde ortaya çıktığı iddiasından hareket ederek açıklamaya çalışmak fantezidir. Bu iddia yaşamın neden ve nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabını veremeyeceği gibi, evrenin neresinde ortaya çıktığı sorusunu da açıklamada yetersizdir. yanlış anladın. bu öylesine, kolaya kaçmak için ortaya atılmış bir fikri değil, delilden sonuca gitme. bu duruma işaret eden kanıtlar bulunduğu için var bu hipotez. Elbette kuvvetli bir görüş değil henüz ama son yıllarda yapılmış bilim videolarında daha fazla refere ediliyor. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi yanlış anladın. bu öylesine, kolaya kaçmak için ortaya atılmış bir fikri değil, delilden sonuca gitme. bu duruma işaret eden kanıtlar bulunduğu için var bu hipotez. Elbette kuvvetli bir görüş değil henüz ama son yıllarda yapılmış bilim videolarında daha fazla refere ediliyor. Yaşamın evrenin bir köşesinde başlayıp oradan evrene yayıldığı konusunda bilimsel bir delil yok. Öyle yorumlanacak gözlemler bile yok. Link to post Sitelerde Paylaş
malta erigi 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Yaşamın evrenin bir köşesinde başlayıp oradan evrene yayıldığı konusunda bilimsel bir delil yok. Öyle yorumlanacak gözlemler bile yok. Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun? Yosun benzeri fosil bulunan asteroiti biliyorsun örneğin. Bu delile dayanarak neden böyle bir hipotez olmasın? Kimse 100% böyledir demiyor zaten. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun? Yosun benzeri fosil bulunan asteroiti biliyorsun örneğin. Bu delile dayanarak neden böyle bir hipotez olmasın? Kimse 100% böyledir demiyor zaten. Bir meteor taşında bakteriye benzeyen bir yapı bulundu ama, onun bir bakteri fosili olmadığı daha sonraki araştırmalarda kesinlikle anlaşıldı. Link to post Sitelerde Paylaş
malta erigi 0 Şubat 3, 2016 gönderildi Raporla Share Şubat 3, 2016 gönderildi Bir meteor taşında bakteriye benzeyen bir yapı bulundu ama, onun bir bakteri fosili olmadığı daha sonraki araştırmalarda kesinlikle anlaşıldı.Bu fosil olayının üzerinden rahat 2 sene geçti. Belki takip etmediğim için sonucu yanlış biliyorumdur. şimdi geç oldu ama yarın biraz araştırırım. Farklı bir bilgi varsa yazarım buraya. Link to post Sitelerde Paylaş
Yer Su 0 Nisan 24, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 24, 2016 gönderildi Evren canlı ise birey diye birşey gerçekten var mıdır? Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Nisan 24, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Nisan 24, 2016 gönderildi Evren canlı ise birey diye birşey gerçekten var mıdır? CANLILIK BİREYSEL BİR OLGU MUDUR? Akıllı canlılar olarak benliğine büyük önem veren, egosuna düşkün, bencil ve evrene bireysellik gözlüğü ile bakan bir hayvan türüyüzdür. Bireysel olarak, fiziksel yapımızdan soyut, bir karaktere de sahibizdir. Çevremizle bu karakter aracılığı ile etkileşir, onunla yaşama anlam vermeye ve yaşamın gizemini çözmeye çalışırız. Tek bir karaktere sahip olmamız bizde yaşamımızın da, yalnız bize veya türümüze ait tek bir fiziksel yapıdan oluştuğu izlenimi uyandırır. Bu ilginç bir yanılsamadır. Çünkü fiziksel yapımız pür ve saf olmayıp, tek bir canlıdan oluşmamıştır. Bazıları hayvan doğasında olan canlılar içimizde ve dışımızda bizimle birlikte yaşamaktadırlar. Onlardan yoksun bir yaşamımız olamaz. İnsan olarak yaşamak için onların varlığına ihtiyacımız vardır. Onlarsız var olamayız. Bu demektir ki fiziksel yapımızla, çeşitli canlıların bir araya gelmesinden oluşan bir koloniyizdir. Ayrıca diğer hayvanlar gibi, transgenetik (transgenic) bir genetik yapıya da sahibiz. Yani genetik yapımız saf ve pür olmayıp, nakil yoluyla kazanılan genlerle zenginleştirilmiştir. Başka bir deyişle bazı genlerimiz bize atalarımızdan heredite ile intikal etmemişlerdir. Onlar lateral gen transferi ile kazanılmışlardır. İlk canlılar çok farklı moleküllerin ince bir zardan oluşan bir kesecik içinde biraraya gelmelerinden oluşmuşlardır. Bu kesecikler arasında serbest molekül ve gen alış verişi yapıldığı sanılmaktadır. Daha sonraki canlılar bu düzeni sürdürmüşler ve çok hücreli koloniler oluşturmuşlardır. Tek hücreli bakteriler lateral gen transferine maruz kaldıkları için, moleküler düzeyde transgenetik oluşumlardır. Primatlarda da düzünelerce genin bitkilere, mantarlara, tek hücreli ökaryotlara, bakteri ve hatta viruslara ait olduğu anlaşılmıştır. Bakteriler arasında sürekli bir gen alış verişi yapılır. Her bakteri diğer bakterilere ait genlerle de donanmışdır. Dolayısıyla onların da genetik yapısı saf ve pür değildir. Çok hücreli canlılarda bu süreç çok daha karmaşık olarak devam etmiştir. Bugün yaşayan canlılar aslında çeşitli canlılardan oluşan bir koloni olup, genom bazında transgenetik organizmalardır. Ayrıca canlılar bir araya gelerek eko sistemleri oluştururlar. Yaşam bireysel bir olgu değildir. Transgenetik ve koloniseldir. Ayrıca toplumsal ve ekolojiktir. Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Nisan 24, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Nisan 24, 2016 gönderildi Yer Su: Evrenin tümünün canlı olduğunu, benden bağımsız olarak, bireysellik kavramının olmaması gerçeğinden hareket ederek buldun diyebiliriz. Bireyselliğin olmaması evrenin tümünün canlı olması gerektiğine işaret eden delillerden birisi... Çünkü çeşitli yıldızlardaki fırınlardan ve süpernovalardan kaynak alan elementler, dünya denen bir gezegende bir araya gelerek canlılığın ortaya çıkmasından sorumlu... Bütün evren canlılığa hizmet ediyor ve ona katılıyor. Bu da gösteriyor ki, evrenin yalnız küçük bir gezegeni değil, tümü canlı olmak zorunda. Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Nisan 26, 2016 gönderildi Raporla Share Nisan 26, 2016 gönderildi Evren canlı ise birey diye birşey gerçekten var mıdır?vardır...Birey içinde birey olabilir... Bir ben var bende benden içeru... Link to post Sitelerde Paylaş
exnihilo 0 Mayıs 8, 2016 gönderildi Raporla Share Mayıs 8, 2016 gönderildi Canli cansiz ayrimi basli basina bir hata. Kendimizi canli kabul etsekte biz birer makineyiz. Hucrelermizdeki reaksiyonlar kimyasal fiziksel reaksiyonlar. Canli cansiz ayrimini neye gore yapiyoruz Link to post Sitelerde Paylaş
malta erigi 0 Mayıs 8, 2016 gönderildi Raporla Share Mayıs 8, 2016 gönderildi canlıların ortak özelliği büyümeleri Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Mayıs 9, 2016 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 9, 2016 gönderildi canlıların ortak özelliği büyümeleri Bu fark absolü değil. Cansızlar da büyür ve çoğalır. Alev cansızdır ama büyür, çoğalır. Enerji dönüşümlerinden oluşmuştur. Link to post Sitelerde Paylaş
impressivo 0 Mayıs 10, 2016 gönderildi Raporla Share Mayıs 10, 2016 gönderildi (düzenlendi) Konuya farklı bir bakış olarak belirtmek gerekir ki,inorganik maddelerin cansız ortamdan alınıp canlılar arasında dolaşıp tekrar cansız ortama iadesi bir kimyasal döngü oluşturur. Kimyasal maddeler, enerji gibi tek yönlü bir akım oluşturmaz. Yani, toplam miktar değişmeksizin ekosistem içinde devir yapar. Her canlı beslenme yoluyla bir başka canlıdan aldığı kimyasalları hayattayken kullanır, öldüğünde ise bunları doğaya geri verir. Çünkü hiçbir kimyasal dünyaya dışarıdan gelemez. Eğer canlılar çürüyüp toprak olmasalardı, bu kimyasallar devreden çıkardı.Bu noktada özellikle belirtilmesi gereken karbon döngüsüdür. Karbon atomları olmadan yaşamın oluşamayacağı bilimsel bir gerçek ve tartışmasız.Karbonun kaynağı gaz halindeki ve suda erimiş olarak bulunan bildiğimiz CO2' dir. Havadaki CO2, bitkiler tarafından alınarak karbonhidrat ve diğer moleküllerin yapımında kullanılıyor. 1.ve2.termodinamik kanunlarının geçerli olduğu su döngüsü de doğanın iç dinamiklerinden biridir. Yaşamın hammaddelerinin (yirmi temel elementin) ana deposu toprak ve kayadır. Karbon ve azot gibi bazılarının ana deposu ise atmosferdir. Bu temel elementler, bitkiler tarafından ortamdan alınmadan diğer canlılar tarafından kullanılamaz. Ayrıca,örneğin doku oluşumu için bolca alınması gereken diğer inorganik kimyasallar ise azot, fosfor ve potasyumdur... Mayıs 10, 2016 tarihinde impressivo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Yer Su 0 Ocak 5, 2017 gönderildi Raporla Share Ocak 5, 2017 gönderildi (düzenlendi) On 4/24/2016 at 21:47, haci said: Yer Su: Evrenin tümünün canlı olduğunu, benden bağımsız olarak, bireysellik kavramının olmaması gerçeğinden hareket ederek buldun diyebiliriz. Bireyselliğin olmaması evrenin tümünün canlı olması gerektiğine işaret eden delillerden birisi... Çünkü çeşitli yıldızlardaki fırınlardan ve süpernovalardan kaynak alan elementler, dünya denen bir gezegende bir araya gelerek canlılığın ortaya çıkmasından sorumlu... Bütün evren canlılığa hizmet ediyor ve ona katılıyor. Bu da gösteriyor ki, evrenin yalnız küçük bir gezegeni değil, tümü canlı olmak zorunda. Evet, evrenin parçaları arasında bir kesim çizgisi (cutoff point) yok gibi gözüküyor. Zaten tanım olarak aynı sistemin içerisinde birbirinden bağımsız şeyler yok. Ya maddi olarak bir bağları var, ya da sebep-sonuç ilişkisi olarak. Dolayısıyla bir bütünüz. Canlı ve cansız diye iki farklı hal de bu durumda yok demektir. Ama canlı olması için cansız diye birşeyin olması lazım. "-sız" yok ise "-lı" nasıl olur? Evren var olduğuna göre, evrenin ne olduğu, neden/nasıl olduğu hakkında bir bilgi de olmalıdır. Bu bilgi var ise, bu bilgiyi bilen bir şey de olmalıdır. Ocak 5, 2017 tarihinde Yer Su tarafından düzenlendi ekleme Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Ocak 5, 2017 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 5, 2017 gönderildi Evren var olduğuna göre, evrenin ne olduğu, neden/nasıl olduğu hakkında bir bilgi de olmalıdır. Bu bilgi var ise, bu bilgiyi bilen bir şey de olmalıdır. O bilgiyi bileni görmek isteyen aynaya bakar. Link to post Sitelerde Paylaş
Yer Su 0 Ocak 6, 2017 gönderildi Raporla Share Ocak 6, 2017 gönderildi (düzenlendi) 13 hours ago, haci said: Evren var olduğuna göre, evrenin ne olduğu, neden/nasıl olduğu hakkında bir bilgi de olmalıdır. Bu bilgi var ise, bu bilgiyi bilen bir şey de olmalıdır. O bilgiyi bileni görmek isteyen aynaya bakar. Burada konu biraz Kurt Gödel'e geliyor. Aynanın gösterdiği varlıkta olan bilinç bu sistemin içinde oluşmuş. Yani endogeneous. Dolayısıyla sistemin içindeki bilgiler ile sistem hakkında kanıtlara ulaşamıyorum. Fazladan axiom koymam gerekiyor. Bana en ilginç gelen konulardan birisi aslında bu durum. Bu başlıkta tartışılan soru dahil evren hakkındaki temel sorulara cevap bulamayışımız bana çok ilginç geliyor, bunları bilmeyişimiz çok acayip. Gelecekte de bu sorulara cevap bulabileceğimizi düşünmüyorum. Bu "eskiden şimşeğin sebebi de bilinmezdi ama şimdi biliniyor" gibi cevaplandırılacak bir durum da değil. Doğanın içindeki fenomenler tabii ki eninde sonunda açıklanacaktır. Örneğin kara deliklerin merkezinde ne olduğu, zamanda yolculuk yapılabilinip yapılamayacağı ve bunun gibi sorulara bilim bir cevap bulacaktır. Ancak evren hakkındaki temel sorulara cevap bulamayacağız çünkü evren ile sınırlıyız. Zaten onun içindeyiz, onun ürünüyüz. Evrenin içindeki fenomenlere cevap bulmak başka, evren ve doğanın kendisi hakkında cevap bulmak ise çok daha farklı bir şey. Konuyu biraz dağıttım ama demeye çalıştığım biz o bilgiye sahip değiliz ve asla olamayacağız. Bilimsel gelişme ile dahi. Ocak 6, 2017 tarihinde Yer Su tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts