Jump to content

'Yaratıcı' Kendini Neden Göstermez?


Recommended Posts

Muphy psikolojisi iyi bir psikoloji değildir. Bu psikolojiye fazla kapılmak insanı tanrıya götürür.

Muphy ilkeleri nasıi iyiye kullanılır? Her olasılığı düşünerek işi şansa bırakmayıp tüm aksiliklere karşı önlem alarak. Örneğin Mars'a insan gönderiyorsanız bunu titizlikle uygulamalısınız. Hiç bir konu şansa bırakılamaz. O kadar da uzun boylu değil diyorsanız, yola çıkacağınızda arabanızın periyodik bakımlarının yapılmış olması gereklidir diyeyim.

Murphy ilkeleri hayatınızı olumsuz nasıl etkiler?

Sürekli bir aksilik beklentisi içinde olursunuz ve bu anksiyeteye neden olur. Anksiyete bir tür fobidir. Bir zararı olması son derce düşük olasılıklı olan durum ve nesnelerden duyulan anlamsız gereksiz korkulara fobi diyoruz. Yani tabii her karşıdan karşıya geçişte bir araba çarpması riski altındasınız. Her araca bindiğinizde trafik kazası riski hemen önünüzde.

Ama yani olasılık diye bir şey var. Olasılıkları en aza indirmek diye bir şey bulunuyor. Olasılığı sıfırlamak ise olanaksız. Yaşamak risklidir. Yaşıyorsanız risk zaten var. Kalp kaslarınız hiç dinlenmemek zorunda. Aldığınız her nefesi vermek zorundasınız. Aslında ölmemize değil, yaşamamıza şaşırmalı.

Neyse, konuya geleyim. Anksiyete de bir fobidir, çünkü sürekli olumsuz bir şey olmasından duyulan korkudur. Bu bir fobiden çok daha korkunç şekilde insanı pençesine alır. Çünkü fobi, ancak korktuğunuz şeyle yüzleşince tetiklenir. Ama anksiyete kesintisizdir. Şimdi telefon çalacak, sevgiline otomobil çarptı diyecekler, şimdi kapı çalacak, kötü bir haber gelecek diye bekleyip durmaktır.

Bundan kurtulmanın tek yolu olasılık hesabıdır. Kötü yolu ise tanrıya yakarıp tanrım ne olur başıma kötü bir şey getirme, sevdiklerimi benden alma diye yalvarmaktır. Bu, insanı daha hasta yapar.

Aynen kırıp dökerek öfkenin geçmemesi gibi, tanrıya yakararak anksiyete geçmez, daha derinleşir. Tanrıyı çok memnun etsen bile, bir gün birden çok gücenip harekete geçecek korkusu başlar. Çünkü sevgi varsa kapris de vardır. Tanrı seni seviyorsa daha kaprisli olacaktır. Arabesk psikolojisi derim ben buna.

Bu, şizofreninin cinlerden kaynaklandığına inanmaya da benzer. Bir şizofren gördüğü halisünasyonların cin olduğuna inandırılırsa tedavisi olanaksız hale gelir. Bir şizofren bir daha iflah olmasın, paranoyaya gömülsün diyorsanız cinciye götürün, kafasını iyice hurafelerle doldurup keçileri iyice kaçırtsın. İyileşme umudu olsun istiyorsanız doktora götürmelisiniz.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 142
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ben de işte bu duygular nereden geldi diyorum? Madem her şeyi yaratan tanrı ise bu duyguların da ondan gelmiş olması gerekmiyor mu?

Teistlerin hayalindeki Tanrı profilini neden ben açıklamak durumunda kalıyorum onu anlamadım...

Diğer taraftan bizler bir maddeyi bir başka maddeye dönüştürebiliyoruz. Bu durumda, bizler bu tanrının şeklini değiştirebiliyoruz. Bu nasıl bir tanrıdır ki, bir kısmı, bir başka kısmını iradesi dışında modifiye edebilmektedir?

Bu tanrı bir bilince sahip midir?

Maddenin başlangıcı yoktur diyorsunuz, ben de maddenin ezeli Tanrı'dır diyorum ve her şey bu ilk maddeden türemiştir. Her şeyi kapsayan; madde, evren, doğa algıladığımız-algılayamadığımız ne varsa hepsinin sebebi, başlangıcı bu ilk madde olan Tanrı'dır.

Maddenin başka bir maddeye dönüşmesi, farklı bir hal alması bir şey değiştirmez. Üstelik biz de bu değişime sebep olan etkenlerden biriyiz!.. Çünkü evrenden bağımsız değiliz. Her şey birbiriyle etkileşim halinde; maddenin şekil değiştirmesi, canlıların evrimi bir zorunluluk... İlk maddenin Tanrı olarak yorumlanması bu söylediklerimin hiçbiri ile çelişmez.

Evrende her şey sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ilerler. Bence evrenin koyduğu bu kuralı, nedenselliği bilinç olarak kabul edebiliriz. Evrenin üzerinde, aşkın bir bilinç var mıdır, düşük bir olasılık da olsa, hiç ihtimal vermediğim bir şey değil... Genel olarak düşüncem, Tanrı'nın evrenden ayrı tasavvur edilebilecek bir güç olmadığı...

Kuantum fiziğinden pek anlamam; ama maddenin bazı kural dışı davranışlar da gösterebildiği bilgisi, bilinç dışı işleyiş ile ilgili savlar üzerinde düşünmeyi gerektiriyor.

Kafana hep şu soru takılıyor değil mi: "Neden böyle bir evrende yaşıyoruz?"

Sanki evren böyle olmamalıydı, daha farklı bir evren olmalıydı gibi geliyor değil mi? Bana tüm hayatım boyunca öyle geldi. Hep acaba yanlış giden ne diye kendime sordum. Hiç kimseye soramadım. Bu soruyu ancak kendime sorabiliyorum. Bir şey yanlış gitmiş olmalı. Ama ne?

Ancak ben şunu öğrendim: Her şey ancak olabileceği şekilde oluyor. Nasıl olabilecekse öyle oluyor. Başka türlü olma şansı zaten yok. Bu biraz üzücü ve hayal kırıklığı yaratan bir durum. Olabileceğin en iyisi bu kadarsa durum berbat dedirtebilir insana.

Evet, her şey nedensellik, fizik kuralları, evrimsel süreçler dahilinde işliyor. Başka türlü olma ihtimali yok... Nasıl olması gerekiyorsa, öyle oluyor...
Neden böyle bir evrende yaşıyoruz diye pek düşünmedim aslında... Kısa bir süre için de olsa bilinçli olmak, doğayı algılamak, yaşam şansı bulmak güzel...
Başka bir evren nasıl olabilirdi, tasavvur edemiyorum açıkçası... Ama bizimkisi oldukça renkli, bence bizim evrenimiz yaşamak için pek fena bir yer değil. Daha iyisi canlılar için adaletin de dahil olduğu bir işleyişle mümkün olabilirdi herhalde...
Algımız da bilincimiz de sınırlı; birçok şeyin sebebini bilmeden, evrenin sırlarını öğrenemeden öleceğimiz gerçeği üzücü gerçekten. Özellikle de uzay konusunda... :)
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaptığım tanım; maddenin, evrenin varoluş sebebi olan bir Tanrı tasavvurudan ortaya çıkar. Bu yüzden Tanrı evrenden ayrı düşünülemez. Varolan her şey Tanrı'nın bir parçasıdır. Her şey Tanrı'dır, Tanrı evrenden bağımsız değildir, ayrı düşünelemez.

Mekana ihtiyacı yoktur, çünkü Tanrı kişileştirilmiş bir figür değildir. Arşta, şurda burda değildir...

Tanrıyı kişiselleştirmiyorum, ona insani duygular atfetmiyorum.

panteist bir bakış açısı...bu tanrıyı uzay-zaman yada mekan -zaman ikileminden ayiramamak tanrıyı zamana bağımlı kılar bu da yaratma gudusunu ortadan kaldırır...tanrı -evren modeli olmuş olur bu durumda tanrı madde olur söylediğinizin farkındasiniz sanırım
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısa bir süre için de olsa bilinçli olmak, doğayı algılamak, yaşam şansı bulmak güzel...

Başka bir evren nasıl olabilirdi, tasavvur edemiyorum açıkçası...

Alıntıladığım ilk cümlene elbette demekten başka bir yanıt olamaz. Geçende ölümcül bir hasta ile karşılaştım. Ölmesinin yakın olduğundan dem vurdu. Neyi olduğunu sorduğumda aldığım yanıt gerçekten ölmesinin yakın olduğunu gösteriyordu. Ona yaşamın kendisinin bir risk olduğunu, hepimizin ölünceye kadar yaşayacağımızı, bu açıdan kimsenin diğerinden farklı olmadığını söyledim. Ben de ölünceye kadar yaşayacağım sen de dedim. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Onu gülümsetebildiğime sevindim doğrusu. Hastalığı son derece ölümcül. İşin kötüsü daha çok genç...

İkinci cümlene gelince, bunu başka bir iletide yazmıştım ama bulmaya çalışmaktansa kısaca özetleyeyim. Gezegenimizin ekseninin güneşe doğru olması iyi olurdu. Bir kutup yaz, bir kutup kış olurdu. Ekvator çevresine bir gerdanlık gibi dizilen sayısız irili ufaklı milyonlarca ada olurdu. Bu adaların kış kutbuna yaklaşanları serin, yaz kutbuna yaklaşanları ılık olurdu. İstediğin iklime gitmek küçük bir yolculuk gerektirirdi. Yaz kutbunda büyük bir çöllük kıta, kış kutbunda da donmuş büyük bir kıta olur, gezegenin su ve ısı dengesi bu iki kutup arasındaki hava akımları ile sağlanırdı. Ekvatorda ise tatlı bir bahar hüküm sürerdi.

Tüm canlılar fotosentez yapabilir ve hiç bir canlı diğerini yemek zorunda olmazdı. İnsanlar bütün enerjilerini hastalıkları iyileştirmeye harcarlardı. Savaş olmazdı.

Venüs'ün ekseni güneş doğrultusunda. Belki gelecekte böyle bir dünya yaratılabilir. Acaba o gezegenin halkı teknolojimize tapar mı, verdiğimiz nimetlere şükreder mi? Yoksa nankör olup bizi inkar mı ederler? Kendiliğinden oluştu bu gezegen böyle mi derler? Muhakkak güneş hidrojenini bitirip helyumu yakmaya başladığında bir kırmızı dev olduğunda bu rüya gezegen yok olacaktır. Lan tanrı ben olsaymışım ne güzel işler yapar ne güzel laflar edermişim be!

Hem de bizi inkar ederlerse biz onları cehenneme atıp derilerini değiştire değiştire yakmazdık yahu! Ederse eder, ne yapayım? Bize yalakalık yapsınlar diye yaratmadık ki bu gezegeni?

Link to post
Sitelerde Paylaş

panteist bir bakış açısı...

Doğaya tanrı demek ateizmin yumuşatılmış biçimidir. Panteizm ateizme bir milimetre kalıncaya kadar yaklaşmak demektir. Benim ateistler dışında kalan nonteistler içinde en iyi yaklaşım gösterdiklerim panteistlerdir. Einstein de panteistti. Gazeteciler çok uğraştılar ama ateistim dedirtemediler.

Panteistlere tek eleştirim var. Doğaya doğa deyin, niye tanrı diyorsunuz? Doğa işte, doğa demenin nesini beğenmiyorsunuz? Tanrı ismini kullanmaya niye zorunlusunuz? İlla bir şeye tanrı demeniz mi gerekiyor? Böyle bir zorunluluk varsa çok tanrılar icat edin. Güzel bir kadına tanrıça deyin, iyi müzik yapan birine müziğin tanrısı deyin, birine meydan okurken sen ufak gelirsin ulan, allahın gelsin diye meydan okuyun. Tek bir tanrı sıkıntı... Doğaya tanrı deyince tanrı tek oluyor, bu da sıkıntılı. Bu işten vazgeçin panteistler derim ben...

Tek tanrı fikri, insanlığın aklına gelmiş en berbat fikirdir. Çünkü çok olan tanrıların kulları en fazla benim tanrım senin tanrını döver der. Ama tek tanrıya inananlar tanrılarını pek bir kıskanırlar diğer tanrılardan. Baksanıza, aynı tanrıya inandıklarını söyleyenler birbirleri ile en çok savaşanlar. Tanrı yok bana doğruyu indirdi, yok hayır bana doğruyu indirdi, seninkini sen bozdun, o tanrının sözleri değil! Sen müşriksin, allah senden nefret ediyor, bilmem ne...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddenin başlangıcı yoktur diyorsunuz, ben de maddenin ezeli Tanrı'dır diyorum ve her şey bu ilk maddeden türemiştir. Her şeyi kapsayan; madde, evren, doğa algıladığımız-algılayamadığımız ne varsa hepsinin sebebi, başlangıcı bu ilk madde olan Tanrı'dır.

Maddenin başka bir maddeye dönüşmesi, farklı bir hal alması bir şey değiştirmez. Üstelik biz de bu değişime sebep olan etkenlerden biriyiz!.. Çünkü evrenden bağımsız değiliz. Her şey birbiriyle etkileşim halinde; maddenin şekil değiştirmesi, canlıların evrimi bir zorunluluk... İlk maddenin Tanrı olarak yorumlanması bu söylediklerimin hiçbiri ile çelişmez.

Evrende her şey sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ilerler. Bence evrenin koyduğu bu kuralı, nedenselliği bilinç olarak kabul edebiliriz. Evrenin üzerinde, aşkın bir bilinç var mıdır, düşük bir olasılık da olsa, hiç ihtimal vermediğim bir şey değil... Genel olarak düşüncem, Tanrı'nın evrenden ayrı tasavvur edilebilecek bir güç olmadığı...

Kuantum fiziğinden pek anlamam; ama maddenin bazı kural dışı davranışlar da gösterebildiği bilgisi, bilinç dışı işleyiş ile ilgili savlar üzerinde düşünmeyi gerektiriyor.

Aslında buradaki sıkıntı sözcük seçiminizden kaynaklanıyor. Tanrı dediğinizde, bir iradenin var sayılması kaçınılmazdır. Tanrı yerine, irade belirtmeyen başka herhangi bir sözcük koyduğunuzda bir sıkıntı kalmayacaktır.

İradeye sahip sayılan her tanrı figürü kendi içinde çarpıklıklar ve tutarsızlıklar barındırır. Ancak adı tanrı olmayan, iradeye sahip olmayan bir yapı ortaya atarak bu çarpıklıkları ve tutarsızlıkları geçersiz kılabilirsiniz.

Madde ile etkileşebilen bir tanrının varlığı ise mümkün değildir, çünkü bu durumda evrende kaynağı bulunamayan enerji fazlası olması gerekir. Bu da olmadığına göre, bu söz konusu tanrı evren ile kesinlikle hiçbir şekilde bağlantılı değildir.

Nihai soru olarak şu kalıyor: Herhangi bir iradeye sahip olmayan, madde ile asla bağlantılı olmayan bir tanrının varlığından nasıl haberdar olunabilir? Net yanıt: Olunamaz. Bu sözde varlık sadece; dinlerden kopup, dinlerden başka hiçbir kaynağı olmayan tanrı inancından ve korkusundan kolayca kurtulamayan insanların hayallerinde yaşar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

panteist bir bakış açısı...bu tanrıyı uzay-zaman yada mekan -zaman ikileminden ayiramamak tanrıyı zamana bağımlı kılar bu da yaratma gudusunu ortadan kaldırır...tanrı -evren modeli olmuş olur bu durumda tanrı madde olur söylediğinizin farkındasiniz sanırım

Zaman kavramını neden evrenin üstünde, ötesinde düşünüyorsun ki? Zaman, uzay hepsi birbiri ile ilişkili, aynı evrene dahil olan şeyler değil mi?

Panteistlere tek eleştirim var. Doğaya doğa deyin, niye tanrı diyorsunuz? Doğa işte, doğa demenin nesini beğenmiyorsunuz?

Doğanın yaratıcı gücü olunca, ister istemez ona Tanrı sıfatı yükleme zorunluluğu doğuyor. Bu da olup biteni, doğadaki işleyişi tasavvufi bir bakışla yorumlamanın sonucu olarak ortaya çıkabilir tabii...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaman kavramını neden evrenin üstünde, ötesinde düşünüyorsun ki? Zaman, uzay hepsi birbiri ile ilişkili, aynı evrene dahil olan şeyler değil mi?

Doğanın yaratıcı gücü olunca, ister istemez ona Tanrı sıfatı yükleme zorunluluğu doğuyor. Bu da olup biteni, doğadaki işleyişi tasavvufi bir bakışla yorumlamanın sonucu olarak ortaya çıkabilir tabii...

evren kavramınizi acarmisiniz....kuantum evrenimi yoksa ...Bigbang evreninimi kast ediyorsunuz
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ulan daha çıplak gözle Güneşe bakamıyorsunuz Güneşi yaradana bakmayı düşünüyorsunuz.

Bu hadsizliğinizden kibirinizden burnunuzun ucunu bile göremiyorsunuz aslında.

tamam kardeşim , kendini göstermesin ama en azından meleklerini falan göstersin . biz de görelim şu varlıkları da inanalım artık .

Link to post
Sitelerde Paylaş

tamam kardeşim , kendini göstermesin ama en azından meleklerini falan göstersin . biz de görelim şu varlıkları da inanalım artık .

İşte bu noktayı bir çözebilseniz devamı gelcekte burayı anlayamıyorsunuz. Gösterse zaten cennet cehennem olmaz. Dünya olmaz,sınav olmaz, irade olmaz. işin özü bu zaten kardeşim. Gördükten sonra herkes iman eder. herkes insanlara iyilik eder,ibadet eder,zekatını verir,

Önemli olan bunları senin kendi iradenle yapman,yapabilmen

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşte bu noktayı bir çözebilseniz devamı gelcekte burayı anlayamıyorsunuz. Gösterse zaten cennet cehennem olmaz. Dünya olmaz,sınav olmaz, irade olmaz. işin özü bu zaten kardeşim. Gördükten sonra herkes iman eder. herkes insanlara iyilik eder,ibadet eder,zekatını verir,

Önemli olan bunları senin kendi iradenle yapman,yapabilmen

tamam o zaman . peygamberi görenler ile görmeyenler arasında bir haksızlık olmuyor mu ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

tamam o zaman . peygamberi görenler ile görmeyenler arasında bir haksızlık olmuyor mu ?

Resulullah (asm.) birgün sahabelerine:

Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennet’e girmeden önce, onlara (Kevser) havuzumdan içirsem.”

Bu sözleri üzerine ona denildi ki:

Ey Allah’ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?”

O şöyle cevap verdi:

Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri halde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim” (1).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Resulullah (asm.) birgün sahabelerine:

Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennet’e girmeden önce, onlara (Kevser) havuzumdan içirsem.”

Bu sözleri üzerine ona denildi ki:

Ey Allah’ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?”

O şöyle cevap verdi:

Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri halde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim” (1).

Senin tarının buyrukları bunlar deyilmi bunun gibi çok ayet asarım ama bununla başlayalım vicdanın insalığın neymiş öyrenelim.

RX32PG.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

Resulullah (asm.) birgün sahabelerine:

Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennet’e girmeden önce, onlara (Kevser) havuzumdan içirsem.”

Bu sözleri üzerine ona denildi ki:

Ey Allah’ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?”

O şöyle cevap verdi:

Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri halde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim” (1).

Yav zeka ölçme testi bu. bunlar ayet deyil eski yunan uygarlığının zeyusa yazdığı şiir sence güzelmi deyilmi?

NAZİAT 1.Andolsun çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara,

NAZİAT 2.Andolsun rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere,

Tarık 1- Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene, o, tokmak gibi vurana o, çıkıverip de yürek hoplatana

(Tîn 95/1-2) “İncire, zeytine, Sinâ Dağı’na ve şu emin beldeye yemin ederim ki biz insanı en güzel dik biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.

Fecr Suresi :1. Tan yerinin ağarmasına andolsun,

2. On geceye andolsun,

3. Çifte ve teke andolsun,

4. Geçip giden geceye andolsun.

5. Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.

ŞEMS -6.Yere ve onu yayıp dümdüz yapana ant içerim ki..

Link to post
Sitelerde Paylaş


"Allah'ı görürsek imtihan düzeni bozulur " iddiası bir aldatmacadır. burdakiler için söylemiyorum. hepimiz zamanında aldatıldık. Daha fazla insan aldanmasın diye anlatıyorum.


Çünkü asıl imtihanı bozan şey, dindeki tehdit ve rüşvet sistemidir. Korktuğu için ve menfaat için yerine getirilen isteklerin değeri olamaz.


Ayrıca şeytanın görmesi onun sınavını niye bozmamış da, insanın sınavını bozuyor? Hiç olmazsa elçiyle konuşup karar verme hakkımız yok muydu?



Kendisi göremiyeceğimiz kadar büyükse veya sesini duyduğumuzda kulaklarımız hasar görecekse, o zaman bir araform varlık göndersin. ve bu varlık, öncelikle çaresiz insanlara çözüm getirsinki bir tanrı olabileceğine ihtimal verelim. öyle dayılanma ile tanrılık olmaz. tehditle iş yapanlara, zorba denir, mafya denir.


Bu dinin tanrıya ait olduğunu birtakım araplardan başka kim söyledi ki? Bir tanrı çıkıp da, ne zaman onaylamıştır bu dini? inanmıyorsak neye inanmıyoruz, önce bunu bi anlayın; tarihten günümüze dayatılmış, arabistanda hiç tanımadığımız kişilerden gelen hikayeleri reddediyoruz sadece.. Bu bir ahlaksızlık mıdır, yoksa son derece insani doğal bir hak mıdır?


tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ulan daha çıplak gözle Güneşe bakamıyorsunuz Güneşi yaradana bakmayı düşünüyorsunuz.

Bu hadsizliğinizden kibirinizden burnunuzun ucunu bile göremiyorsunuz aslında.

1-gözlukle bakariz

2-infrared kamera ile bakariz

3-hubble teleskobu ile bakariz

4-bakmayi birak o kendini gostersin 1 milyon derece olsa da atarim kendimi ona..

Link to post
Sitelerde Paylaş

herkes insanlara iyilik eder,ibadet eder,zekatını verir,

Önemli olan bunları senin kendi iradenle yapman,yapabilmen

Insanlar melekler şeytan. ALLAH yazik yalniz. Kendine uygun birini yaratamamis

melekleri yaratmis ademi yaratcam dediginde bozguncu mu yaratacaksin deyip kizmislar kendine

ademi yaratmis elmalari yemis yutmus dinlememiş kendisini

şeytani saymiyorum

en iyisi muhammetmiş heralde. O da sizin peygamber. 1 adim ondesiniz.durmak yok yola devam

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...