Jump to content

Bilinç ve Gerçeklik


Recommended Posts

Kuantum olasılık dalgasına sanırım süperpozisyon diyorlardı..

Ben yukarıdaki örneğimle, meşhur kedi deneyini tekrarladım..

Kutunun içindeki kedi ölü mü diri mi?

Bardağın içindeki suyun sıcaklığı 5 derece mi 10 derece mi? gibi..

Şimdi, suyu ölçersek aslında sıcaklığını değiştiririz.

Süperpozisyon çöker..

Ama zaten her an çöküyordu ki?

Suyun sıcaklığı bardağa, bardağın sıcaklığı çevreye büyük olasılıkta yayılıyordu..

An be an değişiyordu..

Bizim bildiğimiz gerçeğin an lık olası bilgisi idi.

Neyse, sanki olasılık dalgasının bozulması için gözlere de ihtiyaç yok..

Peki bilince? İyi de bilincimiz olmazsa bu değişimi nasıl bileceğiz?

önemli olan çökme olayının bilinçten bağımsız olduğudur

bizim bilmemiz ayrı bir konu

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 375
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bilinci bir de siz tanımlayın!

Bilinç ya da öznellik, beyin hücrelerinin oluşturduğu kuantum alanlarının merkezi koordinasyonundan doğan bir yan üründür.

Temeli maddeye dayanmakla beraber kendi varlığı yanılsama ya da sanaldır denilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nasıl kanıtlandı?

Bir elektronun hızını veya konumunu değiştirmeden ve aslında bir çok kere deneme yapmadan nasıl olasılık dalgası bulunur?

Konuya bakacağım fakat, kısa bir yanıtı var mı?

Ve baktım ama ölçmenin deneyi nasıl etkilemediğini hala anlamadım.

Zaten makalenin sonunda da buna dair bir şey yok.

Sürekli gözleyen Tanrı yoktur, olamaz vs vs ..

Okumadığınızı düşünmeye başladım. Delayed choice quantum eraser deneyi. Aradığınız bilgi orada. Çok ayrıntılı yazmadım internetten araştırabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısa ve basit; bilinç sana bu soruyu sordurtandır..

Ben hiç bilinçli bir masa görmedim..

bilinç karmaşık yapılı canlılarda evrim sonucu oluşan noronlar arası iletişim sonucunda olucam semptomdur..karar verme yetisi bu mekanizma öncelikle öğrenme yetisinin yan ürünü olarak ortaya çıkar ..motor noronlariniz ve frontal lobunuzun büyüklüğü bilincinizde etkilidir.. karar verme yetisi 100 milyar noronun bulunduğu beyninizdeki akson ve dentrit bağları arasında oluşan snapslarla iletilen norotransmiterlerle haberleşme sonucu oluşan bilgilerden herhangi birini seçme durumudur..

Bu noronlar arası köprü nekadar kullanilmissa o bilgi beynimizce okadar doğrudur....bilinç doğru bilgiyi seçmektir sadece...

Bilgi nedir nasıl oluşur ?

http://www.ateistforum.org/index.php/topic/59793-madde-ve-oedhrenme/#entry1229863

Link to post
Sitelerde Paylaş

Termometre sudan sıcaksa suya ısısını veriyor..

Yok su sıcaksa termometreye ısısını veriyor..(termodinamik)

İkisi eşitlenince biz su 8 derece diyoruz..

Bu mu şimdi gerçek?

Biz suyun derecesini değiştirdik işte basbayağı..

Ama ölçmeden de bilemeyiz.

Bu örnekleme mükemmel olmuş. İçtenlikle kutlarım. Bir zeka örneği görmek gerçekten insanı kıvandırıyor. Bu gerçekten çok güzel bir örnek. Bunu muhakkak açmalıyız. Bu örneği son derece beğendim.

Şimdi termometre ile ölçtüğümüz deniz suyunun sıcaklığı olsun. Termometrenin denizle ısı alışverişinin lafı bile olmayacağı için ölçümümüz gerçeğe çok yakın olacaktır. Ancak hâla gerçek değildir. Deniz stabil bir kütle değil. Akarsular karışıyor, dip ve yüzey akıntıları var. Ölçümümüz bölgesel.

Gelelim hiç akıntı olmayan durgun bir göle. Yine göl ile termometre arasında ısı alışverişinin bir muhabbeti olmaz. Tonlarca su var. Termometre on gram anca... Ama yine ölçüm sonucu tam gerçek değil. Çünkü güneş ışınları gölün derinliklerine nüfuz edemiyor. Yüzey ile derin noktalarda sıcaklık farklı. Yerin derinliğinden gelen ısı da cabası...

Besberrak ve güneş de görmeyen bir tonluk bir depoyu ölçelim bari... Yine ısı alışverişinin bir muhabbeti yok. Ölçümümüz tatmin edici düzeyde gerçek olabilir.

Bir bardak suyu zaten söylediniz. Gelelim küçük bir buz parçasına veya bir su damlasına. Bunu asla termometre ile ölçemezsiniz. Çok minik elektronik, hatta nano termometreler yapacaksınız.

Şimdi ne oldu? Çok büyük ve çok küçük ölçeklerde sorunlarımız var. Çok büyük ölçekler bizi hiç tınlamıyor, çok küçük ölçeklere ise dokunmamız bile ölçümü değiştiriyor.

Kuantumda belirlilik makrodan bile fazladır. Sorun onu belirleyemiyor oluşumuzdur. Belirsizlik bir safsatadır. Belirsizlik yoktur. Belirsizlik tamamen görecelidir. Heisenberg ün peşinde bir şarlatandır. Güya yeni bir temel getirip adını tarihe yazacak. Belirsizlik diye bir şey... Yoktur!

Kuantumda belirlenim aramak, buldozer kepçesiyle porselen tabakta taze bir domates çekirdeğini aramak gibidir. Çekirdeği bulsan da kıymeti yok. Tabak da parçalanır, çekirdek zaten olduğu yerde asla kalmaz.

Bu budur. Ancak şunu önemle ve vurgulayarak belirteyim: Belirlenimi biz yapamıyoruz ama yapabilen bir üst bilinç var iddiası bir safsatadır. Tam bir belirlenim yapacak hiç bir şey ve hiç kimse yoktur. Tanrı zaten olamaz ve yoktur. Klasik determinizmin son temsilcisi olan Laplace'ın şeytanı da yoktur. Bunlar olamayacak şeylerdir.

Modern determinizm böyle tam belirlenimci bir zekayı asla kabul etmez, çünkü bu olamaz. Böyle bir şey yoktur. Basit tabirle ne kadar köfte o kadar ekmek. Nedenselliğin ne kadarını çözerseniz belirlenim o oranda artar. Tüm nedenselliği çözümleyecek hiç bir şey ve hiç kimse yoktur. Her şeyin ne olacağı bellidir, ama bu belli olanı bilen hiç bir şey ve kimse olamaz ve o yüzden de yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısaca; ölçüm yapılıyor sonuç elde ediliyor ama sonuca bakmadan ölçüm verisini yok ettiğinde parçacık yerine dalga davranışı gözleniyor.

Hocam cahilliğime ver de, ben yine anlamadım..

Sonuca baksaydık parçacık olarak davranacağı nereden biliniyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu örnekleme mükemmel olmuş. İçtenlikle kutlarım. Bir zeka örneği görmek gerçekten insanı kıvandırıyor. Bu gerçekten çok güzel bir örnek. Bunu muhakkak açmalıyız. Bu örneği son derece beğendim.

Şimdi termometre ile ölçtüğümüz deniz suyunun sıcaklığı olsun. Termometrenin denizle ısı alışverişinin lafı bile olmayacağı için ölçümümüz gerçeğe çok yakın olacaktır. Ancak hâla gerçek değildir. Deniz stabil bir kütle değil. Akarsular karışıyor, dip ve yüzey akıntıları var. Ölçümümüz bölgesel.

Gelelim hiç akıntı olmayan durgun bir göle. Yine göl ile termometre arasında ısı alışverişinin bir muhabbeti olmaz. Tonlarca su var. Termometre on gram anca... Ama yine ölçüm sonucu tam gerçek değil. Çünkü güneş ışınları gölün derinliklerine nüfuz edemiyor. Yüzey ile derin noktalarda sıcaklık farklı. Yerin derinliğinden gelen ısı da cabası...

Besberrak ve güneş de görmeyen bir tonluk bir depoyu ölçelim bari... Yine ısı alışverişinin bir muhabbeti yok. Ölçümümüz tatmin edici düzeyde gerçek olabilir.

Bir bardak suyu zaten söylediniz. Gelelim küçük bir buz parçasına veya bir su damlasına. Bunu asla termometre ile ölçemezsiniz. Çok minik elektronik, hatta nano termometreler yapacaksınız.

Şimdi ne oldu? Çok büyük ve çok küçük ölçeklerde sorunlarımız var. Çok büyük ölçekler bizi hiç tınlamıyor, çok küçük ölçeklere ise dokunmamız bile ölçümü değiştiriyor.

Kuantumda belirlilik makrodan bile fazladır. Sorun onu belirleyemiyor oluşumuzdur. Belirsizlik bir safsatadır. Belirsizlik yoktur. Belirsizlik tamamen görecelidir. Heisenberg ün peşinde bir şarlatandır. Güya yeni bir temel getirip adını tarihe yazacak. Belirsizlik diye bir şey... Yoktur!

Kuantumda belirlenim aramak, buldozer kepçesiyle porselen tabakta taze bir domates çekirdeğini aramak gibidir. Çekirdeği bulsan da kıymeti yok. Tabak da parçalanır, çekirdek zaten olduğu yerde asla kalmaz.

Bu budur. Ancak şunu önemle ve vurgulayarak belirteyim: Belirlenimi biz yapamıyoruz ama yapabilen bir üst bilinç var iddiası bir safsatadır. Tam bir belirlenim yapacak hiç bir şey ve hiç kimse yoktur. Tanrı zaten olamaz ve yoktur. Klasik determinizmin son temsilcisi olan Laplace'ın şeytanı da yoktur. Bunlar olamayacak şeylerdir.

Modern determinizm böyle tam belirlenimci bir zekayı asla kabul etmez, çünkü bu olamaz. Böyle bir şey yoktur. Basit tabirle ne kadar köfte o kadar ekmek. Nedenselliğin ne kadarını çözerseniz belirlenim o oranda artar. Tüm nedenselliği çözümleyecek hiç bir şey ve hiç kimse yoktur. Her şeyin ne olacağı bellidir, ama bu belli olanı bilen hiç bir şey ve kimse olamaz ve o yüzden de yoktur.

hocam bu konu hakkında laplacenin şeytani konusunda ilk sorum su olmuştu laplacenin şeytani bulunduğu evrende fizik kurallarına tabii midir ? Bu soru her şeyi cevaplar bir soru Bence
Link to post
Sitelerde Paylaş

hocam bu konu hakkında laplacenin şeytani konusunda ilk sorum su olmuştu laplacenin şeytani bulunduğu evrende fizik kurallarına tabii midir ? Bu soru her şeyi cevaplar bir soru Bence

Tanrı diye ve şeytan diye şeyler olamayacakları için yokturlar. Kestirme yanıt budur ama senin dediğin şekilde konuyu uzatarak da açıklamak olası. Tabii ki fizik kurallarının geçerli olmadığı bir yer, yoktur. Kuantumun sadece kuralları farklıdır. Örnekleyeyim: Bir A4 kağıdından yaptığınız bir uçak uçar. Yarım A4 den yapılan da uçar. Onun da yarısından yapılan kötü uçar. Onun da yarısından yapılana uçuyor denemez. Onun da yarısından yapılan uçak bile değildir.

Çelik sudan ağırdır ve batar. Ama ince bir çelik plaka batmaz. Ne oldu? Başka fizik kuralları devreye girdi. Olay bu şekilde... Fizik asla ve asla ihlal olmaz. Hiç bir yerde ve zamanda olmaz.

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu az daha açayım: Fizik kuralları sadece evrenin her yerinde geçerli de değildir. Başka boyutlardaki olası paralel evrenler veya çoklu evrenlerde de, tüm zamanda, geçmişte ve gelecekte sonsuz olarak geçerlidir. Fiziğin ihlal olduğu, geçerli olmadığı bir zaman ve mekan yoktur. Sadece bildiğimiz fizik kuralları ve bilmediğimiz fizik kuralları vardır. Nedenselliği çözümlediğimiz oranda bilebiliriz.

Determinizm bir sacayak üzerine oturur: Nedensellik, gerekircilik ve belirlenimcilik. Bu üç ilke determinizmi ayakta tutar ve kurallarını, belkemiğini belirler.

Birbirine nedensellik bağı ile bağlı olmayan hiç bir şey yoktur. Nedenselliğin kapsamadığı, dışarda bıraktığı en küçük dahi hiç bir şey yoktur. Hiç bir şey nedensellik dışında olamaz ve nedensellik dışına kaçamaz. Birinci ilke...

Nedenlerin kesinlikle kaçınılamayan sonuçları vardır. Belli nedensellikler belli sonuçları kesin biçimde verirler. Bundan hiç bir kaçış yoktur. Nedensellikten bağımsız hiç bir sonuç ortaya çıkamaz. Her sonucun ardında nedensellik vardır. İkinci ilke...

Nedensellik olağanüstü karmaşıktır. Tümüyle çözümlenmesi olanak dışıdır. O yüzden ne olacağını hiç bir şey ve hiç kimse tam olarak bilemez. Bu olanaksızdır. Ancak nedensellik çözülebildiği oranda belirlenim vardır. Nedenselliği çözümlediğimiz oranda gelecekte ne olacağını biliriz. Üçüncü ilke...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakınca parçacık, bakmayınca dalga davranışı gösterdiğini önceki deneylerden biliyorsun.

Yahu benim mantığım mı iflas etti?

Deminden beri düşünüyorum, eskileri karıştırdım falan..

Bakınca parçacık, bakmayınca dalga olduğunu biliyor ve bakmamayı tercih ediyorsak, deneyi yine etkiledik demek değil mi?

Ha bu "geçikmiş seçim deneyini" Teksas’taki Austin Üniversitesi’nden fizikçi John Wheeler tanımlamış..

Ne dediğini deminden beri anlamaya çalışıyorum...

Cevap yazmadığım arkadaşlar kusura bakmasın devreler ısındı benim..

Democrossian ...Teşekkürler..Ama başka bir yerde okumuştum bu örneği...

Link to post
Sitelerde Paylaş

başka bir yerde okumuştum bu örneği...

İlla bir yerden okuyacaksın. Seçicilik de bir hünerdir. Bu örneği okuduğunda aklında kalması ve onu başka bir yerde kullanman, seçiciliktir. Hayatta tüm yaptıklarımız bir seçicilik değil mi? Olasılıklardan birini tercih ediyoruz ve doğru seçimlerle bir yerlere geliyoruz.

Ha, tabii ki hiç kimsenin aklına hiç gelmemiş bir şeyi akıl etmek elbette yaratıcılıktır. Böylelerine mucit diyoruz. Mucit olamk çok ayrıcalıklı bir şey. Önümüze her zaman bir mucit çıkmaz. Ben de determinizmi kendim icat etmedim elbet. Ama hayatta beni determinizme götüren bilgileri seçtim ve sonuçta determinist oldum. Determinist olayım diye yapmadım bunu. Ama sonuçta baktım ki seçimlerimin beni getirdiği yer, burası...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı diye ve şeytan diye şeyler olamayacakları için yokturlar. Kestirme yanıt budur ama senin dediğin şekilde konuyu uzatarak da açıklamak olası. Tabii ki fizik kurallarının geçerli olmadığı bir yer, yoktur. Kuantumun sadece kuralları farklıdır. Örnekleyeyim: Bir A4 kağıdından yaptığınız bir uçak uçar. Yarım A4 den yapılan da uçar. Onun da yarısından yapılan kötü uçar. Onun da yarısından yapılana uçuyor denemez. Onun da yarısından yapılan uçak bile değildir.

Çelik sudan ağırdır ve batar. Ama ince bir çelik plaka batmaz. Ne oldu? Başka fizik kuralları devreye girdi. Olay bu şekilde... Fizik asla ve asla ihlal olmaz. Hiç bir yerde ve zamanda olmaz.

Hocam laf salatası dışında bize ne öğrettiniz? Bize o olamaz bu olamaz dediniz, çünkü olamaz dediniz, dairesel akıl yürütme yaptınız...

Bize referans noktanıza göre gerçeklik dayatıyorsunuz. Sizin dediklerinizi bu güne kadar çok beyin söyledi. Bize faydası yok, faydası olmayan şey de gürültüdür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hocam laf salatası dışında bize ne öğrettiniz? Bize o olamaz bu olamaz dediniz, çünkü olamaz dediniz, dairesel akıl yürütme yaptınız...

Bize referans noktanıza göre gerçeklik dayatıyorsunuz. Sizin dediklerinizi bu güne kadar çok beyin söyledi. Bize faydası yok, faydası olmayan şey de gürültüdür.

Sana öyle gelen şeylere istediğin ismi takman kimsenin hele benim hiç umrumda olmaz. Senin safsatalarına bir isim takmaya bile gerek duymam ben... Sadece safsata... Kafan çalışsa ne dediğimi anlardın. Kafan çalışmadığı için anlaman gibi bir beklenti zaten yok.

Millet, bu da mı gizli müslüm yahu? O olamaz bu olamaz dedin diyor... Tanrı olamaz deyince zoruna gitti! :D Faydası yok diyor! Yani tanrının var olduğunu iddia etmeye faydası yokmuş galiba! Haydaaa... Gene gizli müslüm korkarım! :lol:

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Cevap yetiştirdiğine göre umrunda görünüyor.

Safsata yapan safsatacı seni. O kadar küçük ki safsata bile değil, çünkü fizik kuralları farklı :)

Ama aslında fizik de yok, ben varım ben. Yoksa gizli tanrı mısın...


Hocam müsade et biraz düşünmemiz gerekenler var, daha sonra seninle de tartışırız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerçeklik gözlemciden bağımsızdır.

Burada idealist dangalaklar aksi yönde imalarda bulunuyorlar.

Ancak gerçekliği gözlemciyle bağdaştıran tüm çabalar kesin bir şekilde çürütüldü.

Gerçeğin ne olduğu konusunda hüküm Materyalizme ait.

Gözlemciden bağımsızdır.

Obje belirleyicidir.

Subjenin gözlemi geçersizdir.

Bunun bir sonucu olarak ortaya bilim çıkmıştır.

Bilimdeki tüm ilke ve metotları incelerseniz bir şey farkedersiniz.

Hiçbirinde gözlemci (yani insan diyelim) rol almaz.

Bilim tüm ilke ve metotlarını objektifliğe (maddeye) dayanarak yapar.

Bunu yapmayan şeye de bilim denmez.

Bu kadar basit.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerçeklik gözlemciden bağımsızdır.

Burada idealist dangalaklar aksi yönde imalarda bulunuyorlar.

Ancak gerçekliği gözlemciyle bağdaştıran tüm çabalar kesin bir şekilde çürütüldü.

Gerçeğin ne olduğu konusunda hüküm Materyalizme ait.

Gözlemciden bağımsızdır.

Obje belirleyicidir.

Subjenin gözlemi geçersizdir.

Bunun bir sonucu olarak ortaya bilim çıkmıştır.

Bilimdeki tüm ilke ve metotları incelerseniz bir şey farkedersiniz.

Hiçbirinde gözlemci (yani insan diyelim) rol almaz.

Bilim tüm ilke ve metotlarını objektifliğe (maddeye) dayanarak yapar.

Bunu yapmayan şeye de bilim denmez.

Bu kadar basit.

19. yy mantığı ile bu dediğiniz doğru. Ama deneyler aksini gösteriyor. Einstein de sizin dediğinizi savunuyor ama bir türlü bu kuramsal çerçeveye çekemiyor sonuçları.

"Kopenhag Yorumu'nu" okuyun lütfen.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...