Jump to content

Bilinç ve Gerçeklik


Recommended Posts

...

Bu maddeyi yeniden tanımlamak ile de olabilir materyalizmin komple terk edilmesi ile de olabilir...

Maddeyi nasıl tanımlarsanız tanımlayın materyalizm havuzunun içinde kalırsınız. Havuzun içinde sağa sola kulaç atmak havuzda olmadığınız anlamına gelmez. Yapmaya çalıştığınız şey, maddenin içine ruh sokuşturma çabası gibi duruyor. Bu kadar çabaya gerek yok. Maddeyi reddedersiniz olur biter. Bu anlamda klasik teistler sizden daha tutarlı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 375
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Dalga fonksiyonunu çökerten fiziksel bir şey olan ölçme aletidir.

Göz bir görme aletidir; retinaya çarpan foton dalga fonksiyonunu çökertir.

Hatta göz olmadan da ışığı algılayabilen tek hücreli bakterilerle bile çökme gerçekleşebilir.

Yani bilincin hiçbir rolü yoktur. Olay tamamen fiziksel yani kuantum mekanikseldir.

Ve dalga fonksiyonunun çökmesi kuantum mekaniksel olması nedeniyle kuantumsal

ya da istatistiksel nedensellik ilkeleri devreye girer. Yani gene fizik, gene nedensellik;

bilince yer yok. Bu da demektir ki fizik yani gerçek biliçten bağımsızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddeyi nasıl tanımlarsanız tanımlayın materyalizm havuzunun içinde kalırsınız. Havuzun içinde sağa sola kulaç atmak havuzda olmadığınız anlamına gelmez. Yapmaya çalıştığınız şey, maddenin içine ruh sokuşturma çabası gibi duruyor. Bu kadar çabaya gerek yok. Maddeyi reddedersiniz olur biter. Bu anlamda klasik teistler sizden daha tutarlı.

Dalga fonksiyonunu çökerten fiziksel bir şey olan ölçme aletidir.

Göz bir görme aletidir; retinaya çarpan foton dalga fonksiyonunu çökertir.

Hatta göz olmadan da ışığı algılayabilen tek hücreli bakterilerle bile çökme gerçekleşebilir.

Yani bilincin hiçbir rolü yoktur. Olay tamamen fiziksel yani kuantum mekanikseldir.

Ve dalga fonksiyonunun çökmesi kuantum mekaniksel olması nedeniyle kuantumsal

ya da istatistiksel nedensellik ilkeleri devreye girer. Yani gene fizik, gene nedensellik;

bilince yer yok. Bu da demektir ki fizik yani gerçek biliçten bağımsızdır.

Katılıyorum ve buraya ayrıca bir şerh düşmek istiyorum ki;

Bilinmeyenin karanlığından, gölgesinden nemalananlar; bilimin herhangi bir alanında belirsizlik ya da bilinmezlik benzeri bir şekilde(ta ki anlaşılana kadar) ortaya çıkan fenomenlere .ok böceği gibi tanrııı, allaaaah diye üşüşenler, bilinmeyenlerden resmen keyif ve haz duyanlar şunu iyice anlamalılar:

Kuantum fiziği ya da çift yarık deneyi vs.'de tanrıya, özellikle semavi dinlerin sınav yapıp sorumlu tutup kesip-biçme-yakma meraklısı tanrısına hiç yer yok. Hatta burda belirsizliği, yeni kavramsal çerçeve olasılığını bir an için kabul ettiğimiz anda, olasılığı ilk kaybolan ve hepten yok olmak zorunda kalan şey bu "teistik" tanrılar oluyor. Olur.

Öyle ya; herşeyin bir illüzyon olduğu noktada, "herşeyin bir illüzyon olduğu" çıkarsamasına ulaşmak için kullandığınız tüm dayanak noktaları da ortadan kalktığı gibi(bir çeşit solipsizm), bunca bilinmezliğin ve zavallılığımızın içerisinde ve "sıfırdan başlamamız gerektiğini farkettiğimiz bir noktada" bizi kim ve hangi şekilde nihai sonuç ya da tanrıya ilişkin verdiğimiz nihai karar(inanmak ya da inanmamak gibi) için suçlayabilir ki? Allah mı? Güldürmeyin. Daha probelmin beldki de "p" sini bilmediğimiz bir noktada, ortada bir de sınav iddiası var. Bu, üniversitedeki bir matematik profesörünün, ilkokul öğrencilerini diferansiyel denklemlerinden sınava tabi tutup, sonra da onları kabahatli tutmasına benziyor..

O yüzden bir teistin düşünce dizgesine göre piramidi tersten yıkarak başlayalım işe: çift yarık deneyi materyalizmden önce tanrıyı çökertir. Örenğin Kuran'da resmedilene benzer bir tanrı demek ki yok.

Bu safrayı attıktan sonra tartışma belki daha az paranoya ve gerginlikle ilerleyebilir kimbilir..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bu vitamin şahsı ne demiş diye baktım ve doğal olarak ve de beklediğim gibi bir şey dememiş. İşte klasik militarist olmakla suçlamış, bildiğimiz liboş ağzı, onu geçelim, çok çürüdü bu sakız zaten, başka ne demiş… “Şüphe sokayım yeter” demiş… Ben sokayım senin şüphene… Bu iflasın ilanıdır. Yani bir şey kanıtlayamadım ama, şüphe ettirirsem işte kâr…

Şimdi bununamacı açık. Şüpheye düşürmek, acaba dedirtmek ve belirsizlik yaratmak. Belirsizlik neye yarayacak? Tanrı inancına sığınmaya…

Yani olay anlaşıldı. Ateistlerin kafasına tanrıyı acaba sokabilir miyim denemesi… İflas etti… Error verdi… Failed…

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi bunların dillerine doladıkları bir çift yarık deneyi var. Bunu dillerine pelesenk ettiler. Ben bunlarla daha önce de çok tartıştım. Çift yarık deneyi de çift yarık deneyi. Ya bu çift yarık deneyi ne kanıtlıyor bi anlat bakalım diyorum, “işte sen git iyice bir oku, anlarsın”…

Bunların bu dalga-parçacık ikilemini çözmüş dâhi gibi davranmaları çok komik. Dalga-parçacık ikilemi çözülmüş olsa zaten her şeyin teorisi ortaya çıkmış, ortaya koyan tüm Nobelleri toplamış gitmiş olurdu. CERN için dünyanın parasını harcamamıza gerek kalmamış olurdu. M kuramı mı, sicim kuramı mı diye araştırmalara devam etmeyi bırakmış olurduk.

Daha ne açıklayalım, sen fotonların çarpmasıyla gören gözünle, foton nerede, hangi konumda, hangi spin durumunda anlamaya çalışıyorsun. Elektron mikroskopu, adı üstünde, elektronlarla çalışıyor, bununla elektronun konumunu belirlemeye çalışıyorsun.

E yani gözlem gözleneni elbet etkileyecek. Sen eline kalın bir bulaşık eldiveni giymişsin, karanlıkta su dolu porselen tabakta taze domates çekirdeğini el yordamıyla arıyorsun. Hatta kuantumda durum bundan daha vahim. Buldozer kepçesiyle arıyoruz çekirdeği. Aletlerimiz kuantum parçacıklar için bu derece hantal.

Yani durum bu merkezde olduğu için hiç öyle materyalistlerin deterministlerin kafasına şüphe filan sokacağız diye uğraşmayın idealist efendiler… Sizin liboş politikalarınız zaten çöktü. Dayattığınız din tanrı cart curtlarını elimizin tersiyle itiyor ve siz sokun münasip bir yerinize tanrınızı diyoruz. Siz gidin müslümleri kekleyin. Onlara satın tanrı din saçmalıklarınızı. Onlar iyi yerler bunları. Bize bir şey satamazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinmeyenin karanlığından, gölgesinden nemalananlar;

Bu liboş bozuntularının politikası bu. Diyorlar ki “madem bu kadar yığınla insan inanıyor, bunların inancına saygı gösterecek, ezanları okunduğunda ayağınızı indirecek, peygamberimiz efendimiz dediklerinde toparlanacak, kuran’ları okunduğunda el pençe divan duracaksınız! Bu saygıyı göstermez, din karşısında ezilip büzülmezseniz, hakkınızda uydurma kanıtlar hazırlar, CD ye yazr, getirir evinize bırakır, sonra baskın yapıp bulduk diye çıkarır, hayatınızdan beş yılı çalarız! Evet bu çok alçakça bir davranış, ama yaparız!”

Bu alçaklar bunu diyor ve yapıyorlar. Sonra da foyaları meydana çıkınca yok paralelmiş, yok yamukmuş diye suçu birbirlerine atıyorlar.

Bunların derdi gücü cahil dindar yığınları alabildiğine sömürmek, kullanmak. Dindarları alabildiğine sömürür, iliklerini kuruturlarken ayaklarına dolaşan ulusalcı ve sosyalistleri tekmelemeye çalışıyorlar.

Ha, bizim müslümleri sömürmeyin, yazıktır günahtır gibi bir derdimiz yok. Bunlar laik olamadıkları için layık oldular her türlü sömürülmeye. Layıklarını bulsunlar tabii ki doğaldır.

Ama biz bu sömürüye, bu alçaklığa katılmayacağız arkadaş! Bu alçakça bir şey ve ahlaksızca. Katılanlar çok oldu. Eski sosyalistim diyenler liboş olup yağlı kemiklere aç köpek gibi saldırdılar. Aksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar sömürdüler. Lüks villalarında mide fesadı ile uğraşıyorlar şimdi. Biz bu alçaklığa alet olmadık ve olmayacağız.

Bizim müslümlere ne olduğu ile ilgili bir derdimiz yok. Kekleniyorlar mı, toplu imha mı ediliyorlar, orası müslümlerin kendi bilecekleri iş. Irak’taki ABD askerlerinin tecavüz ettikten, öldürdükten sonra evlerine sağ salim dönmeleri için dua edenleri mi seçerler, Libya’da Nato’nun ne işi var deyip Nato’ya Libya harekatı için üs verenleri mi başa getirirler, nasıl keklenir, nasıl sömürülür nasıl kullanılırlar ne yaparlar kendileri bilecekler. Orasına karışmayız. Müslüme laf anlatılmaz.

Ama Atatürk bu milletin çağdaş uygarlığı yakalayacağına inanmıştı. Bu inancımızdan vazgeçmek istemiyoruz. Tünelin ucunda bir ışık görmek istiyoruz. Bu millet bu arap ligine düşmekten silkinecek, uyanacak ve bu rezil lige düşmeyecek diye çok küçük de olsa bir umudumuz var.

Bu umudumuzu koruyacağız. Atatürk bize bu umudu verdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Masallar serisinin devamı cümleler var burda...

Seni tek kelimeyle özetliyorum demagogsun!

Senin yaptığının aynısını kilise de yaptı, müslümanlar da yaptı. Ben sizin kafirinizim. Sizi yok etmeye geldim. Size sancılılar yaşatacağım.

Beyniniz kıvranacak, bir hiç olduğunuzu anlayacaksınız. Hem de kendi kendiniz bunu yapacaksınız, çünkü beyniniz buna müsait tek engel egonuz ve menfaatleriniz.

Politikacılar gibi bilimin tepesine binmişsiniz sömürüyorsunuz, boğuyorsunuz, sınırlar çiziyorsunuz. Yeter ki varlığınız devam etsin, otorite olarak kalmaya devam edin, düzeninizi devam ettirin.

Filozof efendi demagogsun ve de dinazorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren determinist midir ? Değil midir? Ben izlediğim videolardan indeterminist olduğunu dinlemiştim.

Bence gerçeklik denen şey bir kuramın çalışmasına bağlıdır. Maddeyi duyularımızla algılarız, algılar kişiden kişiye değişebilir, farklı kişilerce benzer algıların oluşması gerçeğe daha yakındır, ama herkesten farklı algılayıp gerçeğe ulaşanda olabilir.

Determinist bir evrende yaşıyorsak, hiçbirşeyden şikayet etme hakkımız yoktur, bugün içinde yaşadığımız toplum ve yönetim determinist evren tarafından nedensellik zincirinin bir parçasıdır sadece, belki tek şikayet edilebilinecek nokta beklentilerimizdir.

Eğer determinist evrende yaşamıyorsak, fizik kuralları nasıl olabiliyor? Fizik kuralları diye birşey yok mu herşey yaklaşıksal olasılık mı?

Microboyutta önümüzü göremiyoruz, macro boyutta da, arada sıkışmış varlıklarız, herşeyi kendimize göre uyarlıyoruz, bunu buradan ne kadar yapabiliriz?

Biz evreni açıklamak için mi neslimizi devam ettirmek için mi evrildik?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu fazla abartmışsınız.

Konu sahibi, zaten kendisi teolojik bir yaklaşımla yorumlamayın diye söylüyor.

Ha şu ana kadar bildiklerinizden şüphe mi ettiriyor?

Ettiriyorsa ne ala..Zira bildiklerimiz şüphelermiz sayesinde oluşmadı mı?

Neyse ben aldım bir dosya kağıdı..

Ortasında yarık açtım..

Sonra girdim banyoya, karanlık ortama yani..

Yaktım led led feneri, dosyayı önüne getirdim..

Uygun bir uzaklıkta kestiğim aralıktan geçen ışık dümdüz, çarşaf gibi yani değildi..

Tabiri caizse dama tahtası gibiydi.Bir yer karanlık bir yer aydınlık..

Tabi birbirlerine oranla.

Bu burada bahsedilen deneyin aynısı değil ama, merak ettim deneyeyim dedim.

Işık kaynağı, yarıkların mesafesi vb. bir sürü şart var ama..

Birisi bunu tuzla daha rahat yaparsınız diyor..

Açtığınız deliklerden tuz dökün aşağıda oluşan desenleri görün diyor..

Deneyeceğim de evde kimse yokken. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren determinist midir ? Değil midir? Ben izlediğim videolardan indeterminist olduğunu dinlemiştim.
Bence gerçeklik denen şey bir kuramın çalışmasına bağlıdır. Maddeyi duyularımızla algılarız, algılar kişiden kişiye değişebilir, farklı kişilerce benzer algıların oluşması gerçeğe daha yakındır, ama herkesten farklı algılayıp gerçeğe ulaşanda olabilir.
Determinist bir evrende yaşıyorsak, hiçbirşeyden şikayet etme hakkımız yoktur, bugün içinde yaşadığımız toplum ve yönetim determinist evren tarafından nedensellik zincirinin bir parçasıdır sadece, belki tek şikayet edilebilinecek nokta beklentilerimizdir.
Eğer determinist evrende yaşamıyorsak, fizik kuralları nasıl olabiliyor? Fizik kuralları diye birşey yok mu herşey yaklaşıksal olasılık mı?
Microboyutta önümüzü göremiyoruz, macro boyutta da, arada sıkışmış varlıklarız, herşeyi kendimize göre uyarlıyoruz, bunu buradan ne kadar yapabiliriz?
Biz evreni açıklamak için mi neslimizi devam ettirmek için mi evrildik?

Evren determinist olması arzulanan ama indeterminist olandır. Teistler, tanrının her şeyi bildiğini materyalistler de her şeyin tam olarak kendisinden önce gelen durumdan hesaplanabileceğini söyleyip güreşmeye başlarlar.
Quantum mekaniği evrenin bir sonraki durumunu kendisinin bile bilmediğini söyler.
Fizik yasaları gerçeği arayan bilim insanlarının icat ettiği modellerdir. Gerçeğin kendisi değil yaklaşımlarıdır. Pi sayısını düşünelim 3.14159265359… diye gerçek değerine doğru gider.
Uygulamada pi sayısını 3 olarak almak çok pratiktir ve işini görüyorsa onu tercih edersin. Başka bir uygulamada daha hassas iş yapmak gerekirse 3.14 olarak alıp kullanırsın. Çok hassas bir iş yapacaksan 3.141592 alırsın. Fizik yasalarımız da böyledir. Yapacağımız işe göre kullanacağın modeli seçersin. Gerçekliğin seçtiğin modeldir.
tarihinde vitamin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren determinist olması arzulanan ama indeterminist olandır. Teistler, tanrının her şeyi bildiğini materyalistler de her şeyin tam olarak kendisinden önce gelen durumdan hesaplanabileceğini söyleyip güreşmeye başlarlar.

Quantum mekaniği evrenin bir sonraki durumunu kendisinin bile bilmediğini söyler.

Fizik yasaları gerçeği arayan bilim insanlarının icat ettiği modellerdir. Gerçeğin kendisi değil yaklaşımlarıdır. Pi sayısını düşünelim 3.14159265359 diye gerçek değerine doğru gider.

Uygulamada pi sayısını 3 olarak almak çok pratiktir ve işini görüyorsa onu tercih edersin. Başka bir uygulamada daha hassas iş yapmak gerekirse 3.14 olarak alıp kullanırsın. Çok hassas bir iş yapacaksan 3.141592 alırsın. Fizik yasalarımız da böyledir. Yapacağımız işe göre kullanacağın modeli seçersin. Gerçekliğin seçtiğin modeldir.

bizim hesaplayamamamız onun determinist yada indeterminist olduğunu göstermez, pi sabitini hesaplayamamamız onun sürekli değistiği ve öngörülemez olduğunu göstermez.Bu belirsizliği oluşturan bizim bilemediğimiz etkiler olabilir, bana kalırsa elimizdeki matematik ve sayı değerlerinin değişmesi lazım çünkü kullanışlı değiller.
Link to post
Sitelerde Paylaş

bizim hesaplayamamamız onun determinist yada indeterminist olduğunu göstermez, pi sabitini hesaplayamamamız onun sürekli değistiği ve öngörülemez olduğunu göstermez.Bu belirsizliği oluşturan bizim bilemediğimiz etkiler olabilir, bana kalırsa elimizdeki matematik ve sayı değerlerinin değişmesi lazım çünkü kullanışlı değiller.

Bizim hesaplayamamız... demen beyninde hesaplanması gereken bir şeyin var olduğu yanılgısı. Sen bilmek istersen var. Temel durum olasılık, fiziksel bir varlık yok.

Soru sormadan bir cevap yok, cevaplar olasılığı var.

Alain Aspect'in eğlenceli anlatımıyla “delayed choice” deneyi (bilmemek = olasılık sonucu):

https://www.youtube.com/watch?v=--BdgqH7pjI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim hesaplayamamız... demen beyninde hesaplanması gereken bir şeyin var olduğu yanılgısı. Sen bilmek istersen var. Temel durum olasılık, fiziksel bir varlık yok.

Soru sormadan bir cevap yok, cevaplar olasılığı var.

Eeee bu ne demek?

Fizikçilerin kan ter içinde tırmanmaya çalıştıkları zirvede ilahyatçılar/kelamcılar mı oturuyor?

İbni Arabi isimli bir şahıs ta 3 aşağı 5 yukarı aynı şeyleri söylüyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deneyin sonuçlarını yorumlayıp hep birlikte anlamaya çalışıyoruz.

Baktığınız gözlem çerçevesinden yorumlayınca çelişki ortaya çıkıyor değil mi. Quantum mekaniğine hoş geldiniz.

O yüzden baktığımız gözlem çerçevesinde bir sorun var diyebiliriz, veya yorumlarda bir sorun var.

Baktığımız gözlem çerçevesinde sorun olduğunu kabul edemedi bilim, o yüzden yorumda sorun arandı, ama yorum da zaten bu gözlem çerçevesinin çıktısı.

Demek ki gözlem çerçevesi her şekilde problemli.

Beynindeki resme tapmak gibi, başka gerçek yok, gerçek olan resim diye düşünüyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Baktığımız çerçevede tabi ki sorun var,

Adamın teki alkolikse dünyası da döner.

Biz de kötü bir günümüzde, dünyayı lanetli de görürüz.

Ancak gerçek olan bir şey var.

O da fizik.

Ve fiziğin matematiksel izahı.

Yani mantıksal izahı.

(Mantık=Matematik)

Şimdi ben mantıklı düşününce,

bilinç gerçekliği etkilese bile,

Bu gerçekliğin ufak parçasını etkilediğini görüyorum.

Ortada hala bir gerçeklik var ve bilinç, bütün gerçeklik komple değiştirmez.

Sadece ufak atomik boyutlarda, birkaç tuğla yerinden oynar.

Bu, gerçek olmadığı anlamına gelmez.

tarihinde KutsalDemlik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"Matematik kesin olduğunda gerçeği yansıtmaz, gerçeği yansıttığında kesin değildir."

"Bildiğim tek şey, bir şey bilmediğim."

"Bu önerme yanlıştır."

....

"Kesin olan, hiç bir şey kesin değildir."

Buraya kadar saydığım önermelere "kendine gönderme yapan" önerme deniliyor.

Bilinen adıyla paradoks..

Bir paradoksu paradoks yapan şey, doğrulundan ve yanlışlığından hiç zaman emin olunamaması.

Kuantum fiziğinden hareketle, hiç bir şeyden kesin olarak emin olamayız..

Biraz daha ilerletirsek, bir şeye var diyorsan vardır, aynı şeye yok diyorsan yoktur, der bu mantık..

Biz affalarız..Bir şey ya vardır ya yoktur deriz bu nasıl oluyor?

Cevap aşağı yukarı şöyledir; hem var hem yok da vardır..3.bir durum.

Daha matematiksel anlatımla; 3x2=2x3 eşitliği, kuantum evrende bozuluyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu fazla abartmışsınız.

Konu sahibi, zaten kendisi teolojik bir yaklaşımla yorumlamayın diye söylüyor.

Ha şu ana kadar bildiklerinizden şüphe mi ettiriyor?

Ettiriyorsa ne ala..Zira bildiklerimiz şüphelermiz sayesinde oluşmadı mı?

Neyse ben aldım bir dosya kağıdı..

Ortasında yarık açtım..

Sonra girdim banyoya, karanlık ortama yani..

Yaktım led led feneri, dosyayı önüne getirdim..

Uygun bir uzaklıkta kestiğim aralıktan geçen ışık dümdüz, çarşaf gibi yani değildi..

Tabiri caizse dama tahtası gibiydi.Bir yer karanlık bir yer aydınlık..

Tabi birbirlerine oranla.

Bu burada bahsedilen deneyin aynısı değil ama, merak ettim deneyeyim dedim.

Işık kaynağı, yarıkların mesafesi vb. bir sürü şart var ama..

Birisi bunu tuzla daha rahat yaparsınız diyor..

Açtığınız deliklerden tuz dökün aşağıda oluşan desenleri görün diyor..

Deneyeceğim de evde kimse yokken. :)

Burası "ateist"forum.

Açılacak konuların ekseninde teizmin olması forumun tabiatı gereği. Buna şaşırmaya gerek yok.

Ayrıca buraya her daim pelesenk olan teistlerin aç kurt gibi neyin peşinde koştuğu malum.

Bilinmezlikleri ve belirsizlikleri arıyorlar. Kokusunu aldıkları anda bir parazit gibi oraya yerleşiyorlar.

Şurası eksik, burayı bilmiyoruz, orada bir belirsizlik var. Aha da tanrı! Hem de ne tanrı; direk kendi kafalarındaki, kendi coğrafyalarında dimağlarına kazınmış olanı.

Bir önceki mesajda safra ve paranoyadan kastım buydu.

Önce bu safra atılmalı ve tartışmada paranoya kalmamalı. Gereksiz polemiklere ve devir kaybına neden oluyor.

Kuantum fiziği ve çift yarık deneyi gibi fenomenlerden ne çıkarsa çıksın; teizme ya da teistik tanrılara ekmek çıkmaz. Hatta bu konu önce tesitik tanrıların köküne kibrit suyu eker. Bu önce kafaya sokulmalı.

Deizmi kayda değer birşey olarak görmediğim için dikkate almıyorum.

Teolojik yaklaşımla yorumlamayın kısmını ben de gördüm. Ama bu teist parazitlerin içerikten faydalanmaya kalkmalarına engel değil. Başlığı en başından ele aldığımızda görüyoruz ki, zaten olmamış da..Ben, bu konudan umut besleyecek teistlerin önünün baştan kesilmesi gerektiğini belrtiyorum. Vurgu burada. Buraya onca ziyaretçi gelip geçiyor. Yanlış umutlara kapılmasınlar. Aşkları karşılıksız. Platonik takılabilirler. :)

Şimdi yeniden göz gezdirdim de, Vitaminin "boşlukların tanrısı" tümcesini bile kullandığı düşünülürse, haklısın biraz abartılmış olabilir. Tevhid'e ağzının payını da vermiş neticede. Kendimize saygımız gereği her daim objektif olmak gerek.

Gelgelelim, Vitamin materyalistleri dogatizmle itham etmiş. Ama benim izlenimim, konunun diğer yanının da fazla heyecanlı ve abartılı gittiği yönünde; kendisi de tartışmanın dinamiğine istinaden direk karşı cepheye yapışmış ve karşı tarafı itham ettiği dogmatizm kuyusunun içine kendisi de düşüyormuş gibi görünüyor, aksi yönde hangi imada bulunmuş olursa olsun.

Şüphecilik candır. Ama bir hiç olduğumuzu düşünmemiz gerektiğini dayatmak, henüz bu noktada, ayakları yere basmayan bir "abartıdan" başka bir şey değil kanımca.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...