Jump to content

Bilinç mi maddenin ürünüdür yoksa madde mi bilincin ürünüdür?


Recommended Posts

vitamin;

Bilinç derken neyi kast ediyorsun?

Enerjiyi manüple eden yasaları mı?

Bazı tanımların netleşmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bilinç kelimesini duyduğumda aklıma gelen ilk şey, düşünme ve farkındalık yetilerinin toplamı.

Yani kısaca bir insan bilinci.

İlk aklıma gelen ile düşünmeye başladığımda, bir bilinç olabilmesi için de önce insan veya konuya angaje edersek madde olması lazım.

Bilinç tanımına göre madde tanımı da değişirse, ilk önce madde mi bilinç mi diye tartışılabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 118
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kuantum teorisi Allah'ı ve ahireti ispatlıyor

Teknoloji ve ilim ilerledikçe vahiy, ilahi mesaj dahada netleşiyor, daha iyi anlaşılıyor ve doğruluğu ispatlanıyor.

Modern ilim deyince akla kuantum fiziği gelir.
Newton gibi fizikçilerin teorilerini alt-üst eden kuantum fiziği gün geçtikce doğrulanıyor.
Yaşadığımız dünyanın sadece mekanik olmadığını, herşeyin hareket ve gelip-geçici olduğunu ispat eden kuantum fiziğine biraz değinelim.

Bu teoriye göre en küçük moleküller hareket içinde. Yerinde durmuyorlar, titreşim içindeler ve sürekli hareket ediyorlar.
Üstelik dünyanın bir ucundaki kuant ile başka bir gezende olan bir kuant irtibat ve iletişim halinde.
Her an kuantlar birbiriyle iletişim halindeler. Bu şekilde bütün kainat oluşuyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir parçacıkta bir deney yapıldığında, galaksinin başka bir ucunda da olsa
– hatta milyonlarca ışık yılı uzaklıkta da olsa -
bu parçacıkla bağlı olan parça da etkileniyor. Ve bu aynı anda (!) oluyor. Buna kuantum telepatisi deniliyor.

Bu dualizm sadece şuan mevcut olan maddelerde değil, ölmüş, yok olmuş olanlarda da geçerli.
Kuantum teorisine göre fiziki olarak kanıtlanan bir „ruh“ var. Bu ruhun başka bir alemde devamla var olduğu öne sürülüyor.
Albert Einstein zamanında bu ruhu keşfetmiş
fakat o zamanın şartları ile ne olduğunu tarif etmekte zorluk çektiği için „uzaktan garip bir eylem“ olarak nitelendirmiş.
Viyanalı kuantumfizikçisi Prof. Anton Zeilinger ise bu ruhun varlığını ve başka bir alemde devam yaşadığını ispat etti.
Araştırmacıların kuantkodu dedikleri bu eylem madde ve ruhu birleştiren bir kod.
Dolayısıyla başka bir alemin var olduğunu ve bu alemin bizim şimdiki alemimizi kuşattığını düşünüyorlar.

Teorinin en önemli yanı, kuantlar saniyede binlerce defa gelip gidiyorlar.
Yani bizim aslında gördüğümüz maddeler yerinde durmuyorlar,
saniyede binlerce defa belli kuantlar gidip geliyorlar, yani bozulup yeniden oluşuyorlar.
Önümüzdeki masanın, yediğimiz yemeğin, konuştuğumuz insanın,
şuan okuduğumuz bu yazının bazı parçaları saniyede binlerce defa gelip-gidiyor, yok olup, yeniden oluşuyor,
kuantlar başka bir yere gidip, yeni kuantlar tekrar o varlığı oluşturuyor.
Gözümüzün bunu algılaması mümkün değil.
Çünkü insan saniyede ancak 24 kare görebilir.
Bu nedenle çizgi filimlerde saniyede 24 kare çizilir – ki çizgi filim akıcı görünsün.

Bir kuant kaybolduğu zaman başka bir yerde yeniden var oluyor.
Yani bir elmayı oluşturan kuantlar kaybolduğunda başka yerde bir ekmeği oluşturabiliyorlar.
Bu şekilde kainattaki bütün varlıklar sürekli bir varlık-yokluk arasında gelip gitmekde.

Bahsettiğimiz bu veriler bizlere kainat hakkında önemli ipuçları veriyor:

Evrim diye birşey mümkün değil.
Çünkü madde dediğimiz şey saniyede binlerce defa yok olup var olduğuna göre, gelişme diye birşey imkansız oluyor.
Bu sayede hiçbirşeyin evrimleşmeye imkanı dahi yok.
Bu nedenle kuantumfiziği evrim teorisini tamamen yok sayıyor.

Herşeyin aniden ve yokluktan yaratıldığını ispat ediyor.
Çünkü kuantlar her saniyede gidip geliyorlar, süratle varlık alemine girip çıkıyorlar ve bu şekilde varlıkları oluşturuyorlar.
Kainatta olan varlıkların hepsi her an yeniden diriliyor, haşrediliyor.
Yani her an gözümüzün önünde yeniden yaratılıyor, adeta bir kitabın okunduğu zaman yazılması gibi bir kudret sergileniyor.
Bunun ise tesadüf ile olabilme imkanı sıfır.
Demekki bu işlemi bilen, gören ve organize eden birisi olması gerekiyor.
Eğer bir düzen var ise, bir iradeci de olsa gerek.

Bütün kuantlar birbiriyle irtibat halinde olması gerekiyor.
Her partikül diğer partiküllerin ne yaptığını adeta biliyor.
Bu nedenle kainattaki sistem birbiriyle bağlı olarak çalışıyor.
Evren tek ve bölünmez bir bütün haline geliyor.
En küçük bir parça en büyük bir parçanın özelliklerini taşıyor.
Yani masadaki kuant, Amerika´daki Johnny´in üzerindeki kuantlar ile irtibatlı.
Kainattaki bütün gezegenler ve galaksiler ve içlerindeki herşey kuantlardan oluşuyor
ve hepsi birbiriyle muhteşem bir nizam, intizam, organize ve iletişim içinde.
Yoksa kuantlar elma olduklarında elmanın formünü veya armut olduklarında armutun formünü bilmeleri imkansız olurdu.
Bildiklerine göre ve kendilerinde hiç bir şuur, akıl ve fikir olmadığına göre, onları gören, bilen, organize eden ve onlara sözü geçen başka biri olmalı.
Hepsi o aynı kaynaktan emri alıyorlar ve uyguluyorlar.

Zeilinger´in „ruh“ ispatı, başka bir alemin, yani ahiretin varlığını ispat ediyor.
O halde varlık alemi de gördüğümüzden ve algıladığımızdan ibaret değildir. İnsan cismen ve madde olarak vefat etse de,
ruh olarak başka bir alemde devam yaşıyor.
Maddeyi ve ruhu, varlığı ve yokluğu birleştiren kuantkodu, aslında ilahi kudretten başka birşey değil.

Madem insandaki zerreler saniyede binlerce defa yok olup var oluyor,
o zaman insanın hayatı da yokluk ve varlık arasında geçen ince bir yolculuktan ibaret.
Her an dökülmeye ve yok olmaya mahkum olan insan bu geçici kuantlara hayatını bağladığı zaman mutlaka huzursuz ve mutsuz olacaktır.
Çünkü her an ölme ihtimali %50. Var veya yok olma ihtimali eşittir.
Her an o giden kuantlar geri gelmeyebilir. Her an yok olan insan, zaten aslında yoktur.
Kendisini var, malik ve sahip olarak hissetmesi hakikati görmemesinden kaynaklanıyor.
Asıl hakikat, kuantları her an binlerce defa yok edip tekrar yaratan,
yani insanı her an binlerce defa öldürüp yeniden yaratan gücün elinde.
Sır orada gizli. Hakikat orada.
O hakikat bir gün insanı oluşturan kuantların tekrar oluşmasına izin vermeyecek
ve bizim “ölüm” dediğimiz süreç başlayacak. Cemil Şahinöz den alıntıdır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fiziki evrenin inşa edilme şekli, ruhun varlığına işaret etmeye yeterlidir.
Benim ruhu bulduğum noktalar kuantum mekaniğinin işleyişi ya da kuantum fiziği diyebiliriz,
bunlar, fiziki dünyanın ardında ruhla bağlantılı bir temel olabileceğini gösteriyor.
(7) (Kaliforniya Üniversitesi'nden ünlü parçacık fizikçisi Fred Alan Wolf)

Paul Davies ve John Gribbin, yeni fiziğin materyalizmi tamamen ortadan kaldırdığı gerçeğini şu şekilde özetlemektedirler:
Materyalizme hayat veren bilim olan fiziğin aynı zamanda materyalizmin ölümü için bir sinyal olduğunu söylemek doğrudur.
20. yüzyıl boyunca yeni fizik, bir seri şaşırtıcı gelişme ile materyalist doktrinin temellerini ortadan kaldırdı.
Önce, Newton'un mekan ve zaman konusundaki tahminlerini ortadan kaldıran görecelik kuramı geldi...
ve daha sonra kuantum teorisi geldi ve bizim madde görüntümüzü tamamen değiştirdi.(28)

Fizikçi Fred Alan Wolf ise, materyalizmi artık bilim adamlarının da terk etmiş olduklarını şu şekilde haber vermektedir:
Çoğu bilim adamı da dahil olmak üzere pek çoğumuz, yeni nesnel materyalizmi kabul etmiyoruz.
Kalbimizin derinliklerinde, bizden önceki simyacıların yaptıkları gibi,
tüm evrenden sorumlu olan şeyin, materyalizmden çok daha zengin bir şey olduğuna inanıyoruz.(29)

Delaware Üniversitesi Bartol Araştırma Enstitüsü parçacık fizikçisi Stephen M. Barr, bu gerçeği şu sözlerle ifade etmektedir:
Bilim bizi böyle bir serüvenin içine sürükledi.
Silahlarla, hava balonları ve gemiler ile değil; teleskoplarla ve parçacık hızlandırıcılarıyla donanmış
ve derin matematiğin işaretleri ve sembolleriyle konuşan bilim, bize, çok farklı kıyıları
ve bize oldukça yabancı olan fantastik yerleri getirdi.
Biz evreni incelemeye devam ettikçe, yolculuğun sonuna geldiğimizde
artık birer birer bize tanıdık gelen sınır taşlarını ve en eski evimizin planını kavramaya başladık.
Gerçeği bulmaya çalıştığımız bu yolculuk en sonunda bizi hepimizi içine alan
ve zihinlerimizin derinliklerinde hepimizin ''bir''
ve aynı enerjinin farklı silüetleri olduğumuz gerçeğini fısıldayan
evrensel bir bilincin varlığına (Dini tabirle Allah'a) yöneltmektedir.(30)


28- Paul Davies and John Gribbin, The Matter Myth "Dramatic Discoveries That Challenge Our Understanding of Physical Reality", Touchstone books, 1992, s. 14
29- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001, Moment Point Press, s. 6-7
30- Stephen M. Barr, Retelling the Story of Science, http://www.firstthin...icles/barr.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanlış.

Bigbang yoktan va rolma değildir.

Maddenin/Varlığın (kütleli maddeden bahsetmiyorum, materyalizmödeki tanımıyla geniş kapsamlı ve enerjiyi de içeren madde anlayışından bahsediyorum) şekil, koşul ve kural değiştirmesidir.

Kısaca zaten var olan maddenin (varlığın) olduğundan farklı bir hale gelmesi (önceki hal ile benzer bir özelliğin olduğunu sanmıyorum evrende)

Bunu ikide bir yoktan var olma gibi yansıtmayı bırakın.

İkinci konu da,

Hiçlik diye bir kavram yoktur.

Hiçlik diye bir şey bulamazsınız.

Varlığın neresinden numune alırsanız alın, buna boşluk da dahil, hep varlık vardır.

Boşluğu oluşturan da o madde yapısı (varlık deniyor buna - materyalizmin madde dediği şey).

Örnek vermek gerekirse ortada içinde bir sürü şey gerçekleşen civa gibi bir yapı var. (sıvılığını ya da katılığını ya da formunu kastetmiyorum, maddeyi anlatmaya çalışıyorum)

Sizin vücudunuzla, vücudunuzu saran dış ortam da madde.

Yani başa dönüyoruz.

Materyalizmin binlerce yıl önce yaptığı tanıma.

Herşey Maddedir, Maddeden başka bir şey yoktur.

Bu öyle inançla oluşturulmuş bir fikir değil.

Bu tespit edilen bir gerçek.

Madde olmayan bir şey bulamayacaksınız. Çünkü yok öyle bir şey.

Bilinç de maddenin fenomenlerinden (dolaylı) biri.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fiziki evrenin inşa edilme şekli, ruhun varlığına işaret etmeye yeterlidir. Benim ruhu bulduğum noktalar kuantum mekaniğinin işleyişi ya da kuantum fiziği diyebiliriz, bunlar, fiziki dünyanın ardında ruhla bağlantılı bir temel olabileceğini gösteriyor.(7) (Kaliforniya Üniversitesi'nden ünlü parçacık fizikçisi Fred Alan Wolf)Paul Davies ve John Gribbin, yeni fiziğin materyalizmi tamamen ortadan kaldırdığı gerçeğini şu şekilde özetlemektedirler:Materyalizme hayat veren bilim olan fiziğin aynı zamanda materyalizmin ölümü için bir sinyal olduğunu söylemek doğrudur. 20. yüzyıl boyunca yeni fizik, bir seri şaşırtıcı gelişme ile materyalist doktrinin temellerini ortadan kaldırdı. Önce, Newton'un mekan ve zaman konusundaki tahminlerini ortadan kaldıran görecelik kuramı geldi... ve daha sonra kuantum teorisi geldi ve bizim madde görüntümüzü tamamen değiştirdi.(28)Fizikçi Fred Alan Wolf ise, materyalizmi artık bilim adamlarının da terk etmiş olduklarını şu şekilde haber vermektedir:Çoğu bilim adamı da dahil olmak üzere pek çoğumuz, yeni nesnel materyalizmi kabul etmiyoruz. Kalbimizin derinliklerinde, bizden önceki simyacıların yaptıkları gibi, tüm evrenden sorumlu olan şeyin, materyalizmden çok daha zengin bir şey olduğuna inanıyoruz.(29)Delaware Üniversitesi Bartol Araştırma Enstitüsü parçacık fizikçisi Stephen M. Barr, bu gerçeği şu sözlerle ifade etmektedir:Bilim bizi böyle bir serüvenin içine sürükledi. Silahlarla, hava balonları ve gemiler ile değil; teleskoplarla ve parçacık hızlandırıcılarıyla donanmış ve derin matematiğin işaretleri ve sembolleriyle konuşan bilim, bize, çok farklı kıyıları ve bize oldukça yabancı olan fantastik yerleri getirdi. Biz evreni incelemeye devam ettikçe, yolculuğun sonuna geldiğimizde artık birer birer bize tanıdık gelen sınır taşlarını ve en eski evimizin planını kavramaya başladık. Gerçeği bulmaya çalıştığımız bu yolculuk en sonunda bizi hepimizi içine alan ve zihinlerimizin derinliklerinde hepimizin ''bir'' ve aynı enerjinin farklı silüetleri olduğumuz gerçeğini fısıldayan evrensel bir bilincin varlığına (Dini tabirle Allah'a) yöneltmektedir.(30)28- Paul Davies and John Gribbin, The Matter Myth "Dramatic Discoveries That Challenge Our Understanding of Physical Reality", Touchstone books, 1992, s. 1429- Fred Alan Wolf, Mind into matter "A New Alchemy of Science and Spirit", 2001, Moment Point Press, s. 6-730- Stephen M. Barr, Retelling the Story of Science, http://www.firstthin...icles/barr.html

Alkislarla mi yasiyosun sen kemalim? tarihinde BabyKnightt tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç farkındalık anlamına gelir. İç ve dış dünyanın sübjektif deneyimi. Kişinin kendisini algılaması, kimliği, duyguları, seçimleri, gönüllü davranışları, bellek, düşünce, dil bilinç tarafından çağrıştırılan şeylerdir. Ancak bilincin tam olarak ne olduğu hala bir bilinmezdir. Gerçeklik hakkındaki, evren ve kendimiz hakkındaki görüşlerimiz bilince dayanır. Bilinç varlığımızı tanımlar.

Evrendeki bilincin kökeni ve yeri ile ilgili yaygın olarak üç olasılık dile getirilmiştir.

  1. Bilinç, beyin ve sinir sisteminin biyolojik evriminin doğal bir sonucudur. Bağımsız bir olgu değildir.
    Bu görüşe göre bilinç, karmaşık biyolojik hesaplamaların evrim sürecindeki sonucudur.
    Bu görüşte, bilincin ne zaman, nerede ortaya çıktığı ile ilgili görüş birliği yoktur. Bilincin, evrimsel adaptasyonun yan ürünü olduğu kabulü yaygındır. Aynı zamanda hayalidir.
  2. Bilinç, bağımsız bir olgudur. Her zaman evrende olmuştur, fiziksel işleyişlerden bağımsız ve fizik yasaları tarafından kontrol edilemezdir.
    Descart'ın dualizmi, dini bakış açıları ve diğer ruhsal yaklaşımlar bilincin evrende her zaman var olduğunu iddia eder (varlığın nedeni, yaratıcı veya her zaman ve her yerde olan tanrının bir özelliği).
    Bu görüşe göre bilinç maddeyi ve insan davranışlarını etkileyen nedendir ancak bilimsel bir açıklaması veya temeli yoktur.
    İdealizme göre bilinç var olan tek şeydir. Maddesel dünya ve bilim bir illüzyondur. Bilinç bilimin dışındadır.
  3. Bilinç, belirli fiziksel olayların sonucudur. Bu olaylar, henüz tam olarak anlaşılamamış olmalarına rağmen evrende hep var olmuşlardır. Canlılar, bu olayları yönetecek şekilde evrimleşerek davranışlarının nedeni ve anlamı olan bilinç anlarına ulaştı. Bu bilinç anlarının tam olarak kuantum durumunun çökme anları olduğu önerildi.
    Orch-OR teorisine göre bu bilinç anları beyindeki mikrotübüllerdeki kuantum hesaplamalarının sonlandığı anlardır. Bu bakış açısına göre bilinç evrenin temel bir özelliğidir.
Link to post
Sitelerde Paylaş

Olaya çoklu evrenler kuramı açısından bakalım. Çoklu evrenlerin önceki evrenlerden kalan karadeliklerin çarpışmasıyla oluşan big-bang'lerle ortaya çıktığı kuramını düşünelim. Bir de Hawking'in önce olamaz dediği fakat sonra kabul ettiği karadeliklerin bilgiyi sakladıkları kuramını ekleyelim.

Sonra teknolojimizin gelişme hızını ve daha en az bir milyar yıl güneşimizin konukseverliğinden yararlanacağımızı düşünelim. Bu kadar zamanda neler başaramayız?

Belki evren yok olmadan önce varlığımızın bilincimizin sırlarını bir karadeliğe depolarız. Karadelik başka bir karadelişkle çarpışınca bu bilgiler ortaya çıkar ve yeni oluşan evrenin kodlarını girerler.

Tanrı zannettiğimiz belki de bu... Biz de tanrı olacağız ve bu böyle tanrıların yeni evrenlerde birbirlerini yaratması şeklinde sürüp gidiyor belki de...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olaya çoklu evrenler kuramı açısından bakalım. Çoklu evrenlerin önceki evrenlerden kalan karadeliklerin çarpışmasıyla oluşan big-bang'lerle ortaya çıktığı kuramını düşünelim. Bir de Hawking'in önce olamaz dediği fakat sonra kabul ettiği karadeliklerin bilgiyi sakladıkları kuramını ekleyelim.

Sonra teknolojimizin gelişme hızını ve daha en az bir milyar yıl güneşimizin konukseverliğinden yararlanacağımızı düşünelim. Bu kadar zamanda neler başaramayız?

Belki evren yok olmadan önce varlığımızın bilincimizin sırlarını bir karadeliğe depolarız. Karadelik başka bir karadelişkle çarpışınca bu bilgiler ortaya çıkar ve yeni oluşan evrenin kodlarını girerler.

Tanrı zannettiğimiz belki de bu... Biz de tanrı olacağız ve bu böyle tanrıların yeni evrenlerde birbirlerini yaratması şeklinde sürüp gidiyor belki de...

sayın democrisan kara delikler carpisinca birbirlerini tutuyor ve büyüyor ..gerçi bu evrende muazzam kütleli kara delik muazzam bir dalga oluşturur bu dalga evren oluşumunu tetiklermi bilemem ama ...bence daha küçük boyutlara inerek kara deliği oluşturan yapılari ıncelememiz gerekir ...buda enerji olur ...ki kara delik- evren teoreminde kaçırılmış büyük nokta...

en küçük yapı tasina inilmesi gerekir bence sicim gibi

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın democrisan kara delikler carpisinca birbirlerini tutuyor ve büyüyor ..gerçi bu evrende muazzam kütleli kara delik muazzam bir dalga oluşturur bu dalga evren oluşumunu tetiklermi bilemem ama ...bence daha küçük boyutlara inerek kara deliği oluşturan yapılari ıncelememiz gerekir ...buda enerji olur ...ki kara delik- evren teoreminde kaçırılmış büyük nokta...

en küçük yapı tasina inilmesi gerekir bence sicim gibi

Devasa kütleli karadelik çarpışmaları ile evren nasıl oluşuyor bilmiyorum ancak evrenimizde zaten devasa büyüklükte karadelikler mevcut. Bu karadelikler zaten evrenimizin bir parçası iken bunlardan 2 tanesinin çarpışması ile tüm evren nasıl oluşabilir ki? 2 karadeliğin kütlesi mi fazla, yoksa evrenimizdeki toplam maddenin kütlesi mi?

Karadelikler çarpışınca kütle artışı mı oluyor? olamazki

Link to post
Sitelerde Paylaş

Devasa kütleli karadelik çarpışmaları ile evren nasıl oluşuyor bilmiyorum ancak evrenimizde zaten devasa büyüklükte karadelikler mevcut. Bu karadelikler zaten evrenimizin bir parçası iken bunlardan 2 tanesinin çarpışması ile tüm evren nasıl oluşabilir ki? 2 karadeliğin kütlesi mi fazla, yoksa evrenimizdeki toplam maddenin kütlesi mi?

Karadelikler çarpışınca kütle artışı mı oluyor? olamazki

olmuyor zaten einstein

E=mc^2 ve

heissenberg

P~/=mv enerjinin korunumu yasasınin sonucudur

ayrıca hawking isimasinin temelide budur

Karadelik yutacak madde bulamazsa kütle kaybetmek zorundadir sonunda yok olur

tarihinde ateistdusunce tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilincin maddeyi ortaya çıkardığı iddiası kulağa saçma geliyor. Maddi olmayan bir şeyden madde nasıl ortaya çıkar? Sözü tanrıya getirirsek eğer- ki bu felsefeciler tarafından çok tartışılmıştır- maddi olmayan bir şey, maddeyi nasıl ortaya çıkartır ve ona etki edebilir? Tanrı diye bir üst bilinci kabul etseniz bile bu açıdan maddeyi ortaya çıkartan ve ona etki eden şeyin de maddi bir yönü olmak zorundadır ki tanrı bile tutarlı olmak için maddesel olmak zorundadır.. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu sorduğunuz sorular bilincin zor problemi olarak bilinir ve bu konuda bir cevap yoktur. (hard problem of consciousness)

Konuyla ilgili David Chalmers'ın TED konuşması, (Türkçe alt yazılı).

Panpsychism :)

Sen gerçekten çok üç kağıtçı bir şeysin vitamin.

Şu ana kadar doğru bir tek laf etmedin.

Hepsi yalan hepsi tanrıcılığa çıkan uydurma.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Panpsychism :)

Sen gerçekten çok üç kağıtçı bir şeysin vitamin.

Şu ana kadar doğru bir tek laf etmedin.

Hepsi yalan hepsi tanrıcılığa çıkan uydurma.

Hocam, konuşan adam materyalist bilim adamı. Bilincin zor problemini ortaya atan kişi. Videoyu izleseydin orda benim de desteklediğim görüşü daha olası bulduğunu/istediğini görürdün.

Nedir bu görüş? Bilincin evrenin temel bir özelliği olabileceği. Kuantum mekaniği gereği.

Tahminen senin alanın bilincin kolay problemlerine açıklamalar getiren alan. Onları da zaten davranışların beyindeki korelasyonları olarak niteliyor. Yani bir durumun beynin hangi bölgesinde aktiviteye neden olduğu gibi. Ama nedenini açıklayamıyor şuanki bilim.

İlgileniyorsan Orch-OR teorisini okuyabilirsin ya da videoyu izleyebilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

kara delikler carpisinca birbirlerini tutuyor ve büyüyor

2 tanesinin çarpışması ile tüm evren nasıl oluşabilir ki?

Sıradan karadeliklerden değil, devasa ve ait oldukları evren sonlanmış karadeliklerden bahsediyoruz.

Kritik bir kütlenin altında ve hızda çarpışmalarda birleşme olabilir. Birleşe birleşe kritik kütleyi aşabilirler.

Evren sonlanınca "büyük yırtılma" denen olay gerçekleşir ve kütleçekim kaybolur. Karadelik muazzam çekim gücüyle bundan etkilenmez ve tümüyle bağımsız kalır. Boşlukta mermi gibi hareket eder. Başka bir çekim ile yavaşlamayan iki muazzam kütleli karadelik birbirine doğrudan yönelerek korkunç hızlara ulaşır. Boşlukta başka hiç çekim yok ve birbirini çeken sadece ikisi. Direk kafa kafaya birbirlerine korkunç şekilde hızlanarak yöneliyorlar.

Samanyolu galaksimizin içinde olduğu Yerel Küme ve onun içinde olduğu Başak Küme'si ve onun içinde olduğu Başak Süperküme'si ve onun da içinde olduğu Laniakea Üst Süper Küme'si, 220 milyon ışık yılı uzaklıktaki Norma Süper Küme'sine doğru saatte 600 km. hızla yaklaşıyor. Evrenin genişlemesine karşın bu yaklaşma, Norma Süper Küme'sinde bulunan The Great Attractor adı verilen ve devasa bir karadelik olduğu tahmin edilen bir yapının muazzam çekim gücünden kaynaklanmakta.

Süper Küme'lerin ne muazzam büyüklükte şeyler olduğunu anlatsam dudağınız uçuklayabilir. Laniakea, 520 milyon ışık yılı çapında. Bu yapı çekiliyor ve sürükleniyor.

Ayrıca galaksimizin merkezinde de dev bir karadelik var ve yine evren genişlediği halde Andromeda ile galaksimiz saniyede 115 kilometre hızla birbirine doğru uçmakta. 4 milyar yıl sonra çarpışacağız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Bilinçle ilgili bir diğer ilginç çalışma.)

Küresel Bilinç Projesi (The Global Consciousness Project)

Temelde insan bilincinin rasgele sistemleri etkileyebileceği düşüncesinden hareketle, dünyada çeşitli bölgelere yerleştirilen rasgele sayı üreteçleriyle büyük ölçekteki olayların milyonlarda ortak bir bilinç oluşturarak bu rasgeleliği etkilediğini gösteren bir projedir.

Bu büyük ölçekli deney 15 senedir devam etmektedir. Deneyde, dünyanın 70 bölgesine yerleştirilen 200 bitlik rasgele sayı üreteçleri bulunmaktadır. Bu üreteçleri, her bir biti 0 veya 1 değerini alabilecek şekilde düşünürsek saniyede 200 adet 0 ve 1 üreten basit cihazlar olarak kabul edebiliriz.

Bu üreteçlerden gelen verilerden, büyük olaylar esnasında insanların bu olaylara yoğunlaşmasının rasgele üretilen 0 ve 1’lerde bir yapısal dizilime kayma gösterdiği gözlemlenmektedir.

Normal şartlarda beklenen toplam 200 adet bit içerisinden 100 adedinin 0, geriye kalan 100 adedinin de 1 olmasıdır. Ancak, seçimler, terör saldırıları, büyük trajedilerde bu %50’lik durum değişmektedir.

Bazı olaylarda öncü değişimler de gözlemlenmiştir. (11 Eylül saldırısı gibi)

Daha fazla bilgi için: The Global Consciousness Project, Meaningful Correlations in Random Data

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...