Jump to content

Recommended Posts

  • İleti 93
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İşin ürkütücü yani cahilliginin farkında bile olmaması

Bildiklerim karşımdakinin anladığı kadardır

ben demiyorum bilim diyor

Zihnin Gizemi
Hepimiz anıların beyinde depolandığı fikriyle yetiştirildik; beyin kelimesini hafıza ya da zihin kelimeleri ile eş anlamlı olarak kullanmaktayız mesela. Ben ise beynin bir hafıza depolama aracından ziyade bir frekans alıcı sistemine daha çok benzediği iddiasındayım. Hafızanın beyinde yer aldığı görüşünün ana kaynaklarından birisi bir takım beyin hasarlarının hafıza kaybına yol açabildiği gerçeğidir. Eğer beyin bir trafik kazasında hasarlanmışsa ve hafıza kaybı meydana gelmişse, en bariz çıkarım hafıza dokusunun zarar gördüğüdür. Ancak ille de böyledir diyemeyiz.

Yeniden TV örneğini düşünün. Eğer TV’nizi bozsam ve bu yüzden siz bazı kanalları izleyemiyor olsanız ya da belli bir kısmını yokedip sadece görüntü olsa ama ses olmasa bu görüntü ve seslerin TV’nizde depolandığı anlamına gelmez. Bu sadece TV’nizin alıcısını etkilediğimi böylelikle doğru sinyalleri artık cihazın alamadığını gösterir. Tıpkı beyin hasarına bağlı hafıza kaybının, hafızanın beyinde depolandığını göstermeyeceği gibi. İşin aslı pek çok hafıza kaybı vakası geçicidir: sarsıntıya bağlı amnesia örneğin sıklıkla geçicidir. Hafızanın geri gelmesi geleneksel teorilerle pek de açıklanamaz: eğer anılar hafıza dokusu zarar gördüğü için yok olduysa, geri gelmeleri beklenmez; ancak sıklıkla gelirler.
...
tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın dindar maddeden oluşan noronlarin birleşerek beyni oluşturması onun basitliğini göz ardı etmez..bizim ülkemizde bize bilim olarak soylenilen çoğu şey bilim adı altında dindir...

Bilgi denilen şey noronlar arasinda akson ve dentrit bağları kullanılarak kurulan köprüdur...bu köprü nekadar çok kullanilirsa bilgi okadar çok hatırlanır ve kullanılır buna en iyi örnek kullandiginiz dildir... Diliniz henüz noronleriniz gelişim evresinde iken öğrenilmiş ve artık otonom olarak kullanılmaya başlanmıştir..çoğu kelimeyi düşünmeden soylememizin sebebi onun bulunduğu köprüyü çok fazla kullandigimizdan kaynaklıdir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyin noronlari birbirlerine sinaps lar ile dokunmaktadir. Yeni bir bilgi yani deneyim girisi oldugunda bu, noron faliyetlerinde degisiklige sebep olur. Yeni bir deneyim, bu baglantilarin seklini veya yolunu degistirir. Deneyimleri bir akarsuya benzettigimizde, halihazirdaki noral network u akarsu yatagina benzetebiliriz. Su, baslangicta akarsu yatagina gore yol alsa bile zamanla akarsu uzerinde degisikliklere de sebep olur.

Cevreden edinilen deneyimler hafiza da depolanir (noral baglantilarin degisimi ile), bu depolamaya bagli olarak bilgiye bagli dusunceler meydana gelir.

Fatiha suresini okumaya basladiginizda, onu nasil hatirladiginiza bir bakin. Kimse fatiha suresinin 15. kelimesinin ne oldugunu bilmez ama okumaya basladiginizda, bir onceki kelimeye dokunarak diger kelimenin otomatik olarak akla gelmesi, bu bilginin hafizada birbiri ardina gelecek bir sequence e sahip sekilde depolandigina bir isarettir. Ayni sekilde piyano calmak ve diger seylerde de bir siralamali kayit sistemi mevcuttur.

Olusan dusunceler ve surekli devam eden deneyimler, genler ile balangicta sekillenmis beyin yapisini aynen bir akarsunun yatagini zamanla degistirmesi gibi degistirir. Hatta sadece dusunmek bile bu baglantilari degistirmektedir.

Sonuc olarak deneyimler ve bunlar sonucu meydana gelen, kisiden kisiye cok farkli cesitlilikte olabilen dusunceler mevcuttur. Bir dusunce veya bilginin degismesi tamamen fiziki cevreye baglidir. Noron baglantilarini inceleyen bilim adamlari, hafizanin zihinden okunmasina calismaktadirlar. Bunu basardiklarinda ki buraya kadar cok saglam bir sekilde gelinmistir, kendinizce bizi skistirdiginizi dusundugunuz bu sorulariniz tarihe gomulecektir.

Televizyon Benzetmesi
Kalıtsallığın bu iki formu arasındaki farklar ve bağlantılar bir televizyon örneği ile daha iyi anlaşılabilir.
Ekrandaki görüntüleri ilgilenmekte olduğumuz formlar olarak düşünün.
Eğer ekrandaki formun nasıl ortaya çıktığını bilmiyor olsaydınız en iyi açıklamanız televizyonun içinde küçük insanlar olduğu ve ekranda da onların gölgelerini görüyor olduğunuz olurdu. Çocuklar bazen bu şekilde düşünür.
Ancak televizyonun arkasını çevirip içine bakarsanız hiç insan olmadığını görürsünüz. O zaman belki biraz daha ince düşünmeye başlar ve içerideki küçük insanların aslında mikroskobik oldukları ve aslında televizyonun içindeki kablolarda olduklarını iddia edebilirsiniz. Ama mikroskopla dahi bakacak olsanız yine hiç küçük insan bulamazsınız.
Yine de daha da ince düşünerek ekrandaki küçük insanların “televizyonun farklı bölgelerinin karmaşık ama henüz anlaşılamamış etkileşimleri”nden kaynaklandığını önerebilirsiniz. :D , :D , :D , :D TV’nin içinden birkaç tranzistör çıkararak bu teorinin ispatlandığını da düşünebilirsiniz. İnsanlar yok olacaktır. Tranzistörleri geri koyduğunuzda tekrar ortaya çıkacaklardır. Bu insanların tamam içsel bir etkileşimden dolayı ortaya çıktıklarına dair ikna edici bir kanıt gibi de görünebilir.
Düşünün ki birisi küçük insan görüntülerinin TV’nin dışından geldiğini, TV’nin bu görüntüleri ayarlı olduğu frekanstaki görünmeyen vibrasyonlar sonucunda algıladığını iddia etti. Muhtemelen bu çok mistik ve metafizik gibi kulağa gelecektir. TV’ye dışarıdan herhangi birşeyin geldiğini reddedebilirsiniz. Hatta tv kapalı ve açıkken ağırlığını tartarak “ispatlayabilirsiniz”; ağırlık eşit çıkacaktır. Dolayısıyla tv’ye dışarıdan hiçbir şey gelmediği sonucuna varabilirsiniz.

Bence bu üstteki anlatım herşeyi içeride olanlar ile açıklamaya çalışan modern biyolojinin durumudur. Form” için içeride bir açıklama arandıkça, açıklamalar daha güvenilmez olmakta ve giderek daha karmaşık ve ince etkileşimlere bel bağlanmaktadır. Ben önermekteyim ki formlar ve davranış biçimleri, organizma dışında varolan görünmez bağlar aracılığıyla aktarılmaktadır. Bir “form”un gelişimi hem organizmanın içsel organizasyonunun hem de ayarlandığı morfik alanlarla olan etkileşiminin sonucudur.

Kaynak : bu alıntı (http://aydinlanis.blogspot.com.tr/2014/06/morfik-alanlar-genetik-programa-bir.html?view=sidebar )

Ateist bir siteden alıntılanmıştır :D

........................

yazının özeti: Siyan kalın yerler senin içinde bulunduğun incel inceldeleri ve neticede çıkmasını anlatıyor

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında her şey kalbde saklanır. İnsanın vücudunda bir et parçası vardır ki o bozulursa insan bozulur; o iyi oldu mu insaan da düzgün olur. O et parçası kalbdir !

Akıl beyinde olduğunu ispat et ondan sonra konuşur

Kalb hayvani kalb değildir

Ruh-u İnsaniye ait kalbtir

o kalb: sevme aletidir şarkılarda şiirlerde bahsedilen kalbde hep budur

sen yaşıyorsun benm kalbim de diyen dinsizler

işte Allahın bahsettiği O kalbin varlığın kabul etti :D

kalbi olmayanlar. insalardan nefret ederler bir türlü insanları sevemezler..

Çıkar not : ben çıkıyorum, siz yazın geldiğinde okur cevap verilmesi lazım olan yazılara cevp veririim, vermediklerime ise cevap vermeme gerek yok demektir :D

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bahsettiğiniz tv allegorisine yabancı değilim. Bunu iddia eden sinir bilimciler bile oluyor bazen.
Yalnız bunu dindeki ruh kavramıyla bağdaştırdığınızda çok sorunlu.

Bir sürü akıl hastalığı var ki mekanizmaları az - çok belli. Beyin kimyasındaki değişimler, artan , azalan nörotransmitterlerden kaynaklıyorlar ve bu maddelerin miktarını düzenledikçe hastalıklar da kısmen veya tamamen düzeliyor.

Psikopatik kişilerde beyinde nöronal bağlantılarda inhibisyon kusurları ( yani davranışları durdurmaya yönelik baskılayıcı sinirsel uyarılarda kusur) bulunuyor.

Şimdi bu durumda ruh - beden etkileşimi varsa ve bu kadar da sorunluysa yani beynin her türlü organik durumundan etkileniyorsa nasıl olur da bu ruh, yaptıklarından ya da yapmadıklarından sorumlu olabilir ki ?

Bakınız => http://tr.wikipedia.org/wiki/Phineas_Gage

tarihinde Nörofizyolog tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Televizyon Benzetmesi

Kalıtsallığın bu iki formu arasındaki farklar ve bağlantılar bir televizyon örneği ile daha iyi anlaşılabilir.

Ekrandaki görüntüleri ilgilenmekte olduğumuz formlar olarak düşünün.

Eğer ekrandaki formun nasıl ortaya çıktığını bilmiyor olsaydınız en iyi açıklamanız televizyonun içinde küçük insanlar olduğu ve ekranda da onların gölgelerini görüyor olduğunuz olurdu. Çocuklar bazen bu şekilde düşünür.

Ancak televizyonun arkasını çevirip içine bakarsanız hiç insan olmadığını görürsünüz. O zaman belki biraz daha ince düşünmeye başlar ve içerideki küçük insanların aslında mikroskobik oldukları ve aslında televizyonun içindeki kablolarda olduklarını iddia edebilirsiniz. Ama mikroskopla dahi bakacak olsanız yine hiç küçük insan bulamazsınız.

Yine de daha da ince düşünerek ekrandaki küçük insanların “televizyonun farklı bölgelerinin karmaşık ama henüz anlaşılamamış etkileşimleri”nden kaynaklandığını önerebilirsiniz. :D , :D , :D , :D TV’nin içinden birkaç tranzistör çıkararak bu teorinin ispatlandığını da düşünebilirsiniz. İnsanlar yok olacaktır. Tranzistörleri geri koyduğunuzda tekrar ortaya çıkacaklardır. Bu insanların tamam içsel bir etkileşimden dolayı ortaya çıktıklarına dair ikna edici bir kanıt gibi de görünebilir.

Düşünün ki birisi küçük insan görüntülerinin TV’nin dışından geldiğini, TV’nin bu görüntüleri ayarlı olduğu frekanstaki görünmeyen vibrasyonlar sonucunda algıladığını iddia etti. Muhtemelen bu çok mistik ve metafizik gibi kulağa gelecektir. TV’ye dışarıdan herhangi birşeyin geldiğini reddedebilirsiniz. Hatta tv kapalı ve açıkken ağırlığını tartarak “ispatlayabilirsiniz”; ağırlık eşit çıkacaktır. Dolayısıyla tv’ye dışarıdan hiçbir şey gelmediği sonucuna varabilirsiniz.

Bence bu üstteki anlatım herşeyi içeride olanlar ile açıklamaya çalışan modern biyolojinin durumudur. Form” için içeride bir açıklama arandıkça, açıklamalar daha güvenilmez olmakta ve giderek daha karmaşık ve ince etkileşimlere bel bağlanmaktadır. Ben önermekteyim ki formlar ve davranış biçimleri, organizma dışında varolan görünmez bağlar aracılığıyla aktarılmaktadır. Bir “form”un gelişimi hem organizmanın içsel organizasyonunun hem de ayarlandığı morfik alanlarla olan etkileşiminin sonucudur.

Kaynak : bu alıntı (http://aydinlanis.blogspot.com.tr/2014/06/morfik-alanlar-genetik-programa-bir.html?view=sidebar )

Ateist bir siteden alıntılanmıştır :D

........................

yazının özeti: Siyan kalın yerler senin içinde bulunduğun incel inceldeleri ve neticede çıkmasını anlatıyor

Sadece transistor degil, herhangi bir parcayi ayri ayri soktugumuzde goruntu gidecektir. Buradan aslinda insanlarin hic bir parcanin icerisinde olmadigini aslinda parcalar arasi bir iletim oldugunu anlariz.

Biri ateist digeri teist dogmamis ikizlerin anne karninda konusmalari ve sizin buldugunuz tv ornegi gibi alt seviye benzetimler tamamen bostur. Biraz ciddi dusunuldugunde aninda acik verirler cunku bu basit ornekler ispatlamaya calistiginiz devasa ve hayali argumaninizi yani bizi ve zamani dahil her seyi yaratan Allah'inizi kanitlamaya yetmez. Allah iddianiz hic bir zaman kanitlanamaz yada yanlislanamaz cunku yanlislanabilir degildir. en buyuk problem de burada. Yanlislanabilir olmayan bir iddia yanlis bile degildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çıkar not : ben çıkıyorum, siz yazın geldiğinde okur cevap verilmesi lazım olan yazılara cevp veririim, vermediklerime ise cevap vermeme gerek yok demektir :D

Aman ne demek, her iletiye kafa yorarak kendinizi sakın telef etmeyiniz.

Sizin tekrar gelmenizi dört gözle bekliyoruz.

Nasılsa kanıtsız işkembeden sallamak bedava.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bahsettiğiniz tv allegorisine yabancı değilim. Bunu iddia eden sinir bilimciler bile oluyor bazen.

Yalnız bunu dindeki ruh kavramıyla bağdaştırdığınızda çok sorunlu.

Bir sürü akıl hastalığı var ki mekanizmaları az - çok belli. Beyin kimyasındaki değişimler, artan , azalan nörotransmitterlerden kaynaklıyorlar ve bu maddelerin miktarını düzenledikçe hastalıklar da kısmen veya tamamen düzeliyor.

Psikopatik kişilerde beyinde nöronal bağlantılarda inhibisyon kusurları ( yani davranışları durdurmaya yönelik baskılayıcı sinirsel uyarılarda kusur) bulunuyor.

Şimdi bu durumda ruh - beden etkileşimi varsa ve bu kadar da sorunluysa yani beynin her türlü organik durumundan etkileniyorsa nasıl olur da bu ruh, yaptıklarından ya da yapmadıklarından sorumlu olabilir ki ?

Bakınız => http://tr.wikipedia.org/wiki/Phineas_Gage

kursunun tüm dünyada yasaklanma sebeplerinden biride demire benZemesi(norotransmiter ) ve noronlar arasi iletişimi bozmasindan,halüsinasyonlar ,delilige varacak sinirsel bozukluklar ve ölüme sebep kaynaklı... tarih yanlış hatırlamıyorsam 1930-1940 olması gerekir
Link to post
Sitelerde Paylaş

Her dincinin benliği, nasıl düşüneceği, nasıl hareket edeceği, sorulara nasıl cevap vereceği o dinin kurucuları tarafından şekillendirilmiştir, dinci dinden bağımsız bir şekilde düşünemez, korkar, hurilerden mahrum kalacağından korkar, yanacağından korkar. Bu kadar korkan birisi nasıl bir benlik, nasıl bir kişilik oluştursun ki? O kandan ve etten yapılmış bir robottur, 1400, yıl, 2000 yıl, 3000 yıl önceki talimatlara göre çalışır, o talimatların dışına çıkamaz, programı öyle onun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bahsettiğiniz tv allegorisine yabancı değilim. Bunu iddia eden sinir bilimciler bile oluyor bazen.

Yalnız bunu dindeki ruh kavramıyla bağdaştırdığınızda çok sorunlu.

Bir sürü akıl hastalığı var ki mekanizmaları az - çok belli. Beyin kimyasındaki değişimler, artan , azalan nörotransmitterlerden kaynaklıyorlar ve bu maddelerin miktarını düzenledikçe hastalıklar da kısmen veya tamamen düzeliyor.

Psikopatik kişilerde beyinde nöronal bağlantılarda inhibisyon kusurları ( yani davranışları durdurmaya yönelik baskılayıcı sinirsel uyarılarda kusur) bulunuyor.

Şimdi bu durumda ruh - beden etkileşimi varsa ve bu kadar da sorunluysa yani beynin her türlü organik durumundan etkileniyorsa nasıl olur da bu ruh, yaptıklarından ya da yapmadıklarından sorumlu olabilir ki ?

Bakınız => http://tr.wikipedia.org/wiki/Phineas_Gage

Gene Tv örneğinden çıkarak açıklamaya çalışayım.

Size hangi kanalları seyredeceğinizi söyleyen ve o kanalı seyretmediğinizde hesap soran birisi olsun.

Şimdi sizin TV kumandasının pili biraz zayıflasa, kanalı doğru seçemyorsunuz; biraz rüzgar esse anten dönüyor, Tv göstermiyor; yağmur yağsa parazit oluyor; kar yağsa öyle; hatta öyle ki Tv ekranı biraz tozlansa bile istediğiniz kanalı gösteremiyor o derece osuruktan nem kapan bir yapısı var. Şimdi size gelip de "neden o kanalı yeterince seyretmedin ? "diye soran adam, muhtemelen Tv nin bu zaafiyetlerini hiç bilmiyor. Bilse böyle birşey istemez ya da doğru düzgün bir Tv yapıp size verir ki istediği kanalı izleyebilesiniz.

tarihinde Nörofizyolog tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

basit biri olduğunuz ben türküm ıngiliz degilim demenizden belli aslında bilginin dili yoktur ogrenilmelidir...madem turksunuz neden arapça kuran okuyorsunuz ?

Sizin için öğrenim her nekadar tuhaf olsada unutulmuş bilgi noronlar arasi kurulan baslarin zayıflamasi ve kopmasıyla oluşur ...bu köprüden akım geçmediği için buna unutulmuş bilgi denir ...

Saygılar

Ama adam doğru söylüyor türküz ingiliz değiliz.bilme zorunluluğumuz yok.herkesin bilme imkanı da olmayabilir.basit biri lafı çok yanlış. tarihinde Ateş seni çağırıyor tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama adam doğru söylüyor türküz ingiliz değiliz.bilme zorunluluğumuz yok.herkesin bilme imkanı da olmayabilir.basit biri lafı çok yanlış.

farkında iseniz sayın ateş dili yoktur dedim çeviri siteleri var isterse çevirebilir ...kırıcı olduğum için kendisinden özür dilerim
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aman ne demek, her iletiye kafa yorarak kendinizi sakın telef etmeyiniz.

Sizin tekrar gelmenizi dört gözle bekliyoruz.

Nasılsa kanıtsız işkembeden sallamak bedava.

inanamıyorum ben onura ettiniz.Teşekkür ederim :) berhudar olun :D o ne demek? bilmem ama söyledim işte :D

efendim işkembe sever misiniz, bilmem ama işkembe çorbasını ben pek severim, bol sarımsaklı, ıyıı demeyiniz işkembe çorbası sarımsaksız yenmez.Hem bedeva da değil nerden çıkardınız 15 lira Ayy işte böyle :D, :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

basit biri olduğunuz ben türküm ıngiliz degilim demenizden belli aslında bilginin dili yoktur ogrenilmelidir...madem turksunuz neden arapça kuran okuyorsunuz ?

Sizin için öğrenim her nekadar tuhaf olsada unutulmuş bilgi noronlar arasi kurulan baslarin zayıflamasi ve kopmasıyla oluşur ...bu köprüden akım geçmediği için buna unutulmuş bilgi denir ...

Saygılar

"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti" bu cümledeki bütün kelimeler arapçadır teşekkür ederim saygılar, iyi günler dilerim, gerci akşam oldu

...

Mr. Atesitdüsünce bende türküm memnun oldum

ingilterenin neresindensin bu arada aşağı ayrancı mı :D

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece transistor degil, herhangi bir parcayi ayri ayri soktugumuzde goruntu gidecektir. Buradan aslinda insanlarin hic bir parcanin icerisinde olmadigini aslinda parcalar arasi bir iletim oldugunu anlariz.

Biri ateist digeri teist dogmamis ikizlerin anne karninda konusmalari ve sizin buldugunuz tv ornegi gibi alt seviye benzetimler tamamen bostur. Biraz ciddi dusunuldugunde aninda acik verirler cunku bu basit ornekler ispatlamaya calistiginiz devasa ve hayali argumaninizi yani bizi ve zamani dahil her seyi yaratan Allah'inizi kanitlamaya yetmez. Allah iddianiz hic bir zaman kanitlanamaz yada yanlislanamaz cunku yanlislanabilir degildir. en buyuk problem de burada. Yanlislanabilir olmayan bir iddia yanlis bile degildir.

vala onu bunu bilmem !bilgilerin beyinde olduğu ispat edilmediği halde, ispat edilmiş gibi burada ahkam kesilmesi konuşulması, kabul edilmesi, kabul etmeyenleri bilmiyor cahil denmesi! beni hayretler içersinde bırakmakta ve atesitlerin ne kadar cahil olduklarını göstermekte bunlarla ben nasıl diolog kuracağım diye napacağımı şaşırıyorum yaww :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

vala onu bunu bilmem !bilgilerin beyinde olduğu ispat edilmediği halde, ispat edilmiş gibi burada ahkam kesilmesi konuşulması, kabul edilmesi, kabul etmeyenleri bilmiyor cahil denmesi! beni hayretler içersinde bırakmakta ve atesitlerin ne kadar cahil olduklarını göstermekte bunlarla ben nasıl diolog kuracağım diye napacağımı şaşırıyorum yaww :D

Bunları diyen de 1400 yıl önceki araplara tapan, arapların zırvalarını mutlak doğru kabul eden birisi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bahsettiğiniz tv allegorisine yabancı değilim. Bunu iddia eden sinir bilimciler bile oluyor bazen.

Yalnız bunu dindeki ruh kavramıyla bağdaştırdığınızda çok sorunlu.

Bir sürü akıl hastalığı var ki mekanizmaları az - çok belli. Beyin kimyasındaki değişimler, artan , azalan nörotransmitterlerden kaynaklıyorlar ve bu maddelerin miktarını düzenledikçe hastalıklar da kısmen veya tamamen düzeliyor.

Psikopatik kişilerde beyinde nöronal bağlantılarda inhibisyon kusurları ( yani davranışları durdurmaya yönelik baskılayıcı sinirsel uyarılarda kusur) bulunuyor.

Şimdi bu durumda ruh - beden etkileşimi varsa ve bu kadar da sorunluysa yani beynin her türlü organik durumundan etkileniyorsa nasıl olur da bu ruh, yaptıklarından ya da yapmadıklarından sorumlu olabilir ki ?

Bakınız => http://tr.wikipedia.org/wiki/Phineas_Gage

beden ruhun tekasüf etmiş kısmıdır

madde nedir? ruhun tekasüf etmiş kısmıdır

İnsanda bir çooook ruh vardır dolu.... mesela mikroplar küçük canlılar cismen küçük ruhen çok büyük varlıklardır...

insan dolu ruh var...

insani bir damla kandan yarattık diyor

o kanın içerindeki sayısız can ruh var insanın hakikatinin taaa oraya alakası var...

o yüzden peygamberimiz ben bu ilmi bilmiyorum okuyamam dedi cibrile oku dediğinde cibril

yani hulasa dolu ruh var bu bir

ikincisi insadaki ruhlar başlıca: Ruhu nebati: bunun yeri ciğerdir.

ruh-u hayvani bunun yeri hayvani kalbtir.

ruh-u İnsani

ve ruhu izafidir

Allahın ruhumdan nefh ettim dediği ruh bu ruh-u izafidir..

Dini bilgiler, veriyorum, çünkü sizin hayalinizdeki şeyer ile islami bilgiler örtüşmüyor.

ruh bu aleme gelmez gelen ruhun bir sıfatıdır.

Alimlerin bulunduğu Alem-i Emriden olan ruh, yine Alimlerin bulunduğu Alem-i Halka bu yaaşadığımız aleme uşak olmaz. ruh bu aleme gelmez.

içinden bir dakika sonra ne geçicek bilir misin? bilemezsin işte Ruhun sana hükmeder. sen ruha hükmedemezsin!

ruh bir dakika sonra içinden geçicek olan hatıratı yada hayali geçirtir...

sen bilemezsin ruhun bilir.

Madde ruhun tekasüf etmiş kısmıdır dedik her madde

ondan sonracığıma: :Dinsan bu dünyaya alış veriş için gelmiş ruhunu değil nefsini satıyorsun Allaha, Allah sana cenneti veriyor

nefsinin arzularını yapmıyorsan nefsini Allaha satıyorsun alış verişi bozma... diyorlar fani ile bakiyi değişiyorsunuz

fani olan alınıyor baki olan verilecek size... nefsin arzularını yapmadığında sende fani alınıyor bu sefer o arzulardan iğrenmeye başlıyorsun sonra yani fani olanı veriyorsun baki olanı veriyorlar öyle öldükten sonra falan değil bu hayatta oluyor bu alış veriş...

ben nefsimi satmam iyi ama nefs varsa huzur yoktur insanı rahatsız eden hep nefsidir... yani kendi sahte şahsıdır. benliğidir.

ben buralara nerden girdim bilmiyorum : :D yani bu bilgiler ışığında insanın mükellefiyetini sorumluluğunu mesuliyetini bilmeniz gerekir

yoksa sizin bildiğiniz mesuliyet bu alemde yoktur

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...