Jump to content

Kuranda miras hatası var Yalanları Öyle bir şey yok ki


Recommended Posts

benim hangi açıklamamı kastettiğini anlayamıyorum..

Senin anlaman mı kıt, yoksa makara mı yapıyorsun, yoksa gürültüye getirip konuyu unutturmaya mı çalışıyorsun? Ben sana senin sözünü alıntılayarak bu dediğini nerden çıkardığını sordum. Bunda anlamayacak ne olabilir? Kafan bu kadar kalınsa aynısını bir daha alıntılayayım:

3 kıza 2/3 pay verildikten sonra kalan kısım ,diğer ayetlerde geçen mirasçıların da bulunmaması halinde amcaya vs. geçebilecektir

Şimdi gene anlamayacaksın eminim ama bir kez daha soruyorum, kaçıncı soruşumsa artık! Şu alıntıladığım yalanı nerenden uydurdun? Senin kuran'ında bu nerde yazıyor?

Yine mi anlamadın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 385
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1- Evet kesin değil. Allah, insanları evlatlarıyla mallarıyla canlarıyla vesaire imtihan eder. Bu çocuğun anne ve babasının iyi insanlar olması sebebiyle Allah, onların evladı üzerindeki bu imtihanı kolaylaştırıyor. Çocuğa gelince o canı ona veren de alacak olan da Allah'tır. Netice de bizler Allah'ın sorgulayacak değiliz, Allah'ın hesaba çekilmesi diye de bir şey söz konusu olamaz. Eğer gücünüz yetiyorsa bırakın çocukların ölümünü kendi ölümünüzü erteleyin hadi. Zira sizin de canlarınızı alacak olan Allah'tır. Ve mesele şu ki, o çocuk henüz imtihanda değil, sorumluluğu yok yani henüz sahaya çıkmamış. Sahaya çıkmamış biri için bir hüküm verilmez, o çocuğu imtihan için yaratan gene o çocuğu imtihana sokmadan geri de çekebilir. Ve o çocuk geçici bir süreliğine anne babasından alınmıştır, netice de eğer anne babası başka sebepler ile küfre sapmadıysa ve cennete gideceklerse zaten o çocuk da onların yanında olacaktır. Bu çocuğun cennet hayatı garanti ama o anne babanın garanti değil, sonradan başka sebepler ile küfre de sapmış olabilirler. Ahiret inancı olmayan birinden daha fazla kendini aşağılayan başka bir varlık olamaz bence. Kendinizi o kadar değersiz görüyorsunuz ki yarını belirsiz olan küçük menfaatlerle şu dünyada yaşayıp sonrada yok olup gideceğinizi bir hayvandan bir taştan farklı olmadığınızı düşünüyorsunuz. Halbuki Allah, insanı sizin akledemediğiniz kadar değerli yaratmıştır ve insan asıl değerini ahirette bulacaktır. Ama Allah'ın değerli olarak yarattığı insan kendini aşağılıkların en aşalığı haline de döndürebiliyor.

Yahu madem imtihan var, neden Allah bu çocuğu adamına öldürttü?

2- Elbetteki imtihandalar, çocuk ölmeden önce de öldükten sonra da imtihandalardı. Ancak Allah iyi işler yapan ve salih kullarına karşı merhamet eder ve bu konuda Allah onların imtihanını kolaylaştırmıştır. Ancak belki sonra daha zor bir imtihanın içine de sokmuş olabillir... Mesele şu ki; Allah, tüm insanların cennete girmesini ister. O çocuğu cennetine aldı, anne babasını da almak istiyor mesele bu. Eğer bu çocuk yaşasaydı, hem çocuk hem anne babası ahiretlerini kaybedebilirlerdi.

Eee, imtihandalarsa neden Allah bu ana-babanın çocuğunu öldürttü? Neden Allah bu ana-baba için imtihan aracı olacak bir durumu ortadan kaldırdı?

Hem çocuğun imtihanı ne oldu? Bu çocuk neden imtihana girmedi?

3- Doğru. Zaten öyle bir şey yok. İnsanların Allah'a karşı sorumluluğu çocuğu olabilecek yaşta başlar. Bu yaştan sonra şahitlik edebilecek yetiye kavuşurlar. Araf 172. ayette de bu ifade ediliyor. Adem ve eşi topraktan yaratıldıktan sonra onlardan olma tüm insanlar erkek ve kadının üremesini sağlayan hücreler sırt bölgesine yer alan bir takım hücrelerin farklılaşması ile oluşur. Bu meselenin bilimsel açıklamasına dair bir yazı ekledim zaten. Sırtlarından zürriyetlerin alınması demek çocuk olmasına sebep olan ve kökeni sırtta yer alıp sonradan başkalaşım geçiren hücrelerle olup bu da insanın ergenlik çağına geldiği zamanda olmaktadır. İşte insanlar bu yaşa geldiklerinde çevrelerinde ve kendilerinde olanlara bakarak yaratılanlardan yaratıcıyı bulma yani işlerin arka planını görerek kesin bilgiye sahip olur ve şahitlik edebilecek noktaya gelirler. Ve insanlar bunu çok iyi hatırlayacaktır, sen de hatırlayacaksın.

Doğruysa ne anlatıyorsun?

Araf/172. Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.

İşte ayet, bir zamanlar Allah bize sormuş, ben sizin rabbiniz değil miyim diye, biz de rabbimizsin demişiz. ne zaman demişiz? ben hiç hatirlamıyorum, sen hatırlıyor musun?

4- O çocuk daha imtihana dahil olmuş değil ve sahaya çıkmış da değil. İmtihanı yapan Allah olduğuna göre kimin sahaya çıkıp çıkmayacağının kararını da o verir. Netice olarak bu dünya imtihan için yaratılmıştır ve insanlar bu imtihanla yüzleşeceklerdir. Ve ölen her çocuk cennet bahçelerinde yer alacaktır, sahaya çıkmamış biri için iyi yada kötü diye bir hüküm verilemeyeceği için neden imtihana dahil olmadılar diye de bir soru sorulamaz.

İmtihana dahil değilse ne diye dünyaya geldi? Çocuklar neden imtihana dahil olmadan cennete gidiyor? Böyle saçmalık mı olur?

5- Akıl sahibi, sağlam duruşlu, karakter sahibi, teşekkür edip nankör olmayan, bilen ve iki yüzlü olmayıp samimi ve dürüst bir insan inanır.

Sen öyle san, ancak beyni arap-yahudi masalları ve yalanları ile yıkanmışlar inanır, müslüman olmayan herkes bu kıssadaki insanlık dışı mesajı, rezilliği rahatlıkla görür.

Normalde bu bahsettiğin insanlar bu kıssayı savunanların yüzüne tükürür. Tükürmüyorsa başıma bela almayayım, ne hali varsa görsün dediği içindir.

Hayır, mesele senin izah ettiğin gibi değil. Nisa 176. ayet, unutulmuş ve ilave edilmesi gereken bir konunun tamamlayıcı ayeti değildir. Nisa 176. ayet, konuyla bağlantılı olan diğer ayetlerin uygulanması noktasında yanılmamak içindir. Nisa 176. ayet, miras konusunda olmazsa olmaz bir ayet olmadığı gibi bu ayetin iniş sebebi insanların diğer ayetlerin uygulanması noktasında sorular sormasından kaynaklanır. Nisa 176. ayet olmasaydı da diğer ayetler meselenin açıklanması anlaşılması ve uygulanması açısından yeterlidir. Ancak İnsanların biraz daha kolaya kaçıp resule sorarak öğrenmek istemeleri sebebiyle Allah fetvayı kendisi vererek insanların yanılıp da yanlış yapmamaları için merhamet göstermekte ve Nisa 176. ayette olan açıklamayı yapmaktadır. Zaten eğer Muhammed AS bu kitabı kendi yazmış olsaydı, bu ayeti Nisa süresinin son ayeti yapmaz 13. ayeti yapardı. Ancak bu ayetin son ayet olması bile Muhammed AS mın ayetlerin dizilimini ve sure sıralamasını bile kendi kafasından yapmadığını gösterir.

Tam da benim bahsettiğim gibi duruyor, yoksa 13. ayet olurdu.

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanırım sen de ben de aklımızdan olanı yazdık, aynı şeyleri tekrar tekrar yazmanın bir anlamı olmayacağını düşünüyorum. Sadece şunu belirteyim ki, yazdığın Araf 172. ayetin mealinde parantez içinde yer alan ''ezelde'' ifadesi ayetin kendisinde yok. Bu ayete bu şekilde meal verenlerin hatasıdır bu durum. İnsanların ergenlik çağıyla birlikte yaşları ilerledikçe yaşamdan elde ettikleri bilgileri daha iyi kullanmaya ve olgunlaşmaya başlarlar. Şahitlik de zannımca şudur; bir insanın yaratılanlardan yani hayatın kendisinden ilimden ve bilimden elde ettiği bilgiler ile yaratıcının varlığını ve kendisinden başka ilah olmadığının şuuruna varmasıdır. İnsanlardan bazıları bunu tutacak samimi bir davranışla nankörlük etmeden Allah'a karşı dürüst olacaktır. Bazıları ise bunu görmezlikten gelecek ve yalanlamaya çalışacaktır yani Allah'ın varlığını inkar edecek deliller peşinde koşarak kendilerinde mutlak surette oluşan bu şuuru örtmeye çalışacaklar ve kendilerini buna karşı kapatacaklardır. Bu şuur, her insan ölünceye kadar kendi içlerinde var olacaktır ancak göremezlikten gelip, yok sayarak ve içlerini rahatlatmak için karşıt delil arayanlar zaman geçtikçe bu şuurun üstünü daha da kalın kapatacaklar ve kendilerini doğru yolda hesap edeceklerdir. Yani bir yalanı bin kere söylersen artık kendi söylediğin yalana bile inanır hale gelirsin ama yalan olduğunu da zaman zaman hatırlarsın.

tarihinde galip06 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanırım sen de ben de aklımızdan olanı yazdık, aynı şeyleri tekrar tekrar yazmanın bir anlamı olmayacağını düşünüyorum. Sadece şunu belirteyim ki, yazdığın Araf 172. ayetin mealinde parantez içinde yer alan ''ezelde'' ifadesi ayetin kendisinde yok. Bu ayete bu şekilde meal verenlerin hatasıdır bu durum. İnsanların ergenlik çağıyla birlikte yaşları ilerledikçe yaşamdan elde ettikleri bilgileri daha iyi kullanmaya ve olgunlaşmaya başlarlar. Şahitlik de zannımca şudur; bir insanın yaratılanlardan yani hayatın kendisinden ilimden ve bilimden elde ettiği bilgiler ile yaratıcının varlığını ve kendisinden başka ilah olmadığının şuuruna varmasıdır. İnsanlardan bazıları bunu tutacak samimi bir davranışla nankörlük etmeden Allah'a karşı dürüst olacaktır. Bazıları ise bunu görmezlikten gelecek ve yalanlamaya çalışacaktır yani Allah'ın varlığını inkar edecek deliller peşinde koşarak kendilerinde mutlak surette oluşan bu şuuru örtmeye çalışacaklar ve kendilerini buna karşı kapatacaklardır. Bu şuur, her insan ölünceye kadar kendi içlerinde var olacaktır ancak göremezlikten gelip, yok sayarak ve içlerini rahatlatmak için karşıt delil arayanlar zaman geçtikçe bu şuurun üstünü daha da kalın kapatacaklar ve kendilerini doğru yolda hesap edeceklerdir. Yani bir yalanı bin kere söylersen artık kendi söylediğin yalana bile inanır hale gelirsin ama yalan olduğunu da zaman zaman hatırlarsın.

Ayette "ezelde" ifadesi olup olmaması önemli değil, ayette geçmiş zaman kullanılıyor ve tüm insanlık kastediliyor.

Aynı saçmalık sizin besmele dediğiniz cümlede de var. Hangi gözleme göre Allah adında bir tanrı olduğuna ve Muhammed'in onun elçisi olduğuna şahitlik edebiliyorsunuz? Bu yalacı şahitlik değil de nedir? Akıl, mantık nerede?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an'da miras paylaşımı konusu üzerine iki seneden fazla zamanımı alan bir çalışmam var. Bu çalışmamı word dosyasında hazırlayarak incelenmesi için bazı yerlere gönderdim, henüz incelenmesi tamamlanmış değil. İsterseniz çalışmayı buraya aktarırım belki yardımcı olur. Zira Kur'an'daki miras konusu ne meallere bakılarak çözülebilir ne de iki ayet okunarak çözünebilir. Bu meselenin detayları gerçekten fazla ve gözden kaçırılan çok fazla detay var. Görüyorum ki gereksiz yere bir tartışma oluyor, Kur'an hakkında yazılar yazıyorsunuz ama kitabın lehine de aleyhine de yazılan yazıların Kur'an'da olan ile alakası yok. Bilgi sahibi olmadan sadece propaganda amaçlı ve slogan atarak meseleyi tartışmak yerine biraz bilgi sahibi olun ve eğer iki yüzlü değil de gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorsanız biraz zaman ayırıp çaba ve emek harcayarak elli sayfalık çalışmamı Kur'an'ın süzgecinden geçirerek okuduktan sonra tartışmaya devam edin. Bu sözüm Kitabın lehine ve aleyhine yazanlar içindir...

Bu word dosyasını nasıl sayfaya ekleyebilirim, yardımcı olur musunuz?

çok sağlam kahkaha attım. lütfen yanlış anlamayın, kişisel olarak alay etme amaçlı yazmıyorum kesinlikle. ama sonuç olarak benim de hislerimi açıklayabilme özgürlüğüm, ifade özgürlüğüm varsa şunu söylemeliyim ki ateistforum'da şu ana kadar rastladığım en komik konu budur. bilmiyorum yani belki de fake hesap açıp bizi trolleyen ateistlersinizdir.

bir de sonraki mesajınızı gördüm, müslümanlarlar alay edilmesi için yazılmış troll mesaj olduğuna kanaat getirdim kesin olarak.

aslında bu konunun linkini saklayacaktım yeri geldiğinde millete göstermek için ama, yazılanlara bakılırsa bu konuyu artık kimse ciddiye almaz. şaka deyip geçer herkes.

Link to post
Sitelerde Paylaş

çok sağlam kahkaha attım. lütfen yanlış anlamayın, kişisel olarak alay etme amaçlı yazmıyorum kesinlikle. ama sonuç olarak benim de hislerimi açıklayabilme özgürlüğüm, ifade özgürlüğüm varsa şunu söylemeliyim ki ateistforum'da şu ana kadar rastladığım en komik konu budur. bilmiyorum yani belki de fake hesap açıp bizi trolleyen ateistlersinizdir.

bir de sonraki mesajınızı gördüm, müslümanlarlar alay edilmesi için yazılmış troll mesaj olduğuna kanaat getirdim kesin olarak.

aslında bu konunun linkini saklayacaktım yeri geldiğinde millete göstermek için ama, yazılanlara bakılırsa bu konuyu artık kimse ciddiye almaz. şaka deyip geçer herkes.

Ne yazmışım da size sağlam kahkaha attırmışım bilmek isterim, yazdıklarımın hangisine bakarak bana bu ithamı yakıştırdınız onu da anlamadım. Gerçekten de merak ediyorsanız belirteyim; Benim alıntıladığınız yorumumu yazma nedenim kimseyle alay etmek yada farklı bir sebepten değildir sadece bu meselede kitabın lehine yazmaya çalışanlar yanlış ve eksik bilgiler ile meseleyi izah etmeye çalıştıklarını ve kitabın aleyhine yazanların da kitapta olmayan ama sanki kitapta öyleymiş gibi göstererek saldırdıklarını görmemden kaynaklanıyor.Ve kitap hakkında tartışıyorsunuz ama yazdıklarınız kitapta olandan farklı şeyler diyerek gereksiz bir tartışma oluyor uyarısını yapmak içindir. Şunu da belirteyim ki, her ne kadar bana bu çirkin ithamı yapmış olsanız da ben size gülmüyorum samimi olarak söylüyorum halinize üzülüyorum. Ve ben sizin beni itham ettiğiniz gibi ateist falan değilim, böyle bir durumda olmaktan Allah'a sığınırım. Ben; Allah'a inanan ve güvenen ve meleklerine, resullerine, gönderdiği kitaplarına ve ahirete kesin olarak inanan biriyim. Eğer bir ateist bunları söyleyebiliyorsa buyrun siz de söyleyin o halde...

Konu başlığı madem miras paylaşımı üzerine miras paylaşımı ile ilgili yazdığım yorumlara da bakmışsınızdır, bir ateist bu çalışmayı yaparak bu yorumları yazabilir mi? Ayetler, hadisler, rivayetler ile size izah etmeye çalıştığım bu meselede hangi yorumumdan dolayı bana bu çirkin ithamı yakıştırıyorsunuz?

tarihinde galip06 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne yazmışım da size sağlam kahkaha attırmışım bilmek isterim, yazdıklarımın hangisine bakarak bana bu ithamı yakıştırdınız onu da anlamadım. Gerçekten de merak ediyorsanız belirteyim; Benim alıntıladığınız yorumumu yazma nedenim kimseyle alay etmek yada farklı bir sebepten değildir sadece bu meselede kitabın lehine yazmaya çalışanlar yanlış ve eksik bilgiler ile meseleyi izah etmeye çalıştıklarını ve kitabın aleyhine yazanların da kitapta olmayan ama sanki kitapta öyleymiş gibi göstererek saldırdıklarını görmemden kaynaklanıyor.Ve kitap hakkında tartışıyorsunuz ama yazdıklarınız kitapta olandan farklı şeyler diyerek gereksiz bir tartışma oluyor uyarısını yapmak içindir. Şunu da belirteyim ki, her ne kadar bana bu çirkin ithamı yapmış olsanız da ben size gülmüyorum samimi olarak söylüyorum halinize üzülüyorum. Ve ben sizin beni itham ettiğiniz gibi ateist falan değilim, böyle bir durumda olmaktan Allah'a sığınırım. Ben; Allah'a inanan ve güvenen ve meleklerine, resullerine, gönderdiği kitaplarına ve ahirete kesin olarak inanan biriyim. Eğer bir ateist bunları söyleyebiliyorsa buyrun siz de söyleyin o halde...

Konu başlığı madem miras paylaşımı üzerine miras paylaşımı ile ilgili yazdığım yorumlara da bakmışsınızdır, bir ateist bu çalışmayı yaparak bu yorumları yazabilir mi? Ayetler, hadisler, rivayetler ile size izah etmeye çalıştığım bu meselede hangi yorumumdan dolayı bana bu çirkin ithamı yakıştırıyorsunuz?

alay etmedim aslında, güldüm dedim. alay etmek ile komik bulmak yakın şeyler olsa da aynı şeyler değil. alay etme bir saldırıdır, komik bulup gülmek ise bir haktır. tabi ki karşı taraf komik bulunmayı hiçte hoş karşılamaz, ama yine de alay dememek gerek çünkü bu alay değil. beni güldüren kısmı alıntıladım aslında. forumda bir arıza mı var, bana alıntı olarak görünen kısım size görünmüyor mu bilmiyorum. sorduğunuz için açıklıyorum, alıntıladığım kısımda yazan kişi kurandaki miras konusunu açıklamak için 50 sayfalık kitap yazdığını söylüyor.

bununla da kalmıyor. aynı kullanıcı adı ile yazılmış sahip bir başka mesajda bu kişi şunları yazmış:

72 TL nin 1/8'i olan 9 TL yi ölen kişinin Karısı alır. (Nisa 4/12)

Geriye kalan 63 TL nin 2/3'ü olan 42 TL yi ölen kişinin üç kız çocuğu aralarında eşit paylaşır. (Nisa 4/11)

Geriye Kalan 24 TL nin 1/3'ü olan 8 TL yi ölen kişinin annesi alır. (Nisa 4/11)

Geriye Kalan 16 TL yi ölen kişinin babası alır. (Nisa 4/11)

Karısı: 9TL, Annesi: 8TL, Babası: 16TL, Üç kız çocuk: 42 TL.... Toplam: 72TL

bu mesaj aynı kullanıcı tarafından yazılmış görünüyor bende. yani bunu yazan kişi kuranın hatasızlığını göstermek için konuşan biri olduğuna göre, bu satırları da ciddi ciddi kuranın miras paylaşımını savunmak adına yazmış(!) tabiki forumda yazılımsal bir hata olabilir, belki de bu yazılanlar size ait değildir de mesajların başındaki kullanıcı adları karışıyordur yani ne bileyim. bu yüzden alıntılamadım, direk kopyalama yolunu seçtim doğrulayabilmek için. siz bu mesajları sahipleniyor musunuz bilmiyorum?

tarihinde Ben Masumum tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

alay etmedim aslında, güldüm dedim. alay etmek ile komik bulmak yakın şeyler olsa da aynı şeyler değil. alay etme bir saldırıdır, komik bulup gülmek ise bir haktır. tabi ki karşı taraf komik bulunmayı hiçte hoş karşılamaz, ama yine de alay dememek gerek çünkü bu alay değil. beni güldüren kısmı alıntıladım aslında. forumda bir arıza mı var, bana alıntı olarak görünen kısım size görünmüyor mu bilmiyorum. sorduğunuz için açıklıyorum, alıntıladığım kısımda yazan kişi kurandaki miras konusunu açıklamak için 50 sayfalık kitap yazdığını söylüyor.

bununla da kalmıyor. aynı kullanıcı adı ile yazılmış sahip bir başka mesajda bu kişi şunları yazmış:

72 TL nin 1/8'i olan 9 TL yi ölen kişinin Karısı alır. (Nisa 4/12)

Geriye kalan 63 TL nin 2/3'ü olan 42 TL yi ölen kişinin üç kız çocuğu aralarında eşit paylaşır. (Nisa 4/11)

Geriye Kalan 24 TL nin 1/3'ü olan 8 TL yi ölen kişinin annesi alır. (Nisa 4/11)

Geriye Kalan 16 TL yi ölen kişinin babası alır. (Nisa 4/11)

Karısı: 9TL, Annesi: 8TL, Babası: 16TL, Üç kız çocuk: 42 TL.... Toplam: 72TL

bu mesaj aynı kullanıcı tarafından yazılmış görünüyor bende. yani bunu yazan kişi kuranın hatasızlığını göstermek için konuşan biri olduğuna göre, bu satırları da ciddi ciddi kuranın miras paylaşımını savunmak adına yazmış(!) tabiki forumda yazılımsal bir hata olabilir, belki de bu yazılanlar size ait değildir de mesajların başındaki kullanıcı adları karışıyordur yani ne bileyim. bu yüzden alıntılamadım, direk kopyalama yolunu seçtim doğrulayabilmek için. siz bu mesajları sahipleniyor musunuz bilmiyorum?

Hayır, forumda her hangi bir sıkıntı yok. Bunları ben yazdım ve daha fazlasını da ben yazdım. Peki yazdıklarımın sadece bu kadarıyla mı ilgilendin diğer yazdıklarıma da baktın mı? İki yıl uğraştın, 50 sayfa yazı yazdın ortaya bunu mu çıkardın, diyorsun anlaşılan. Aslında mesele iki yıl uğraşılacak bir mesele değil, bir kaç haftada açığa çıkarılacak bir mesele de benim iki yıl uğraşmamın nedeni o kadar kalıplaşmış yanlışlar var ki onlardan sıyrılıp da meselenin doğrusunu görmek beni zorladı. Meallerdeki yanlışlar, yapılan eklemeler, çıkarmalar, yanlış çeviriler, kalıplaşarak geçmişten günümüze gelen İslam miras hukuku diye anlatılan zırvalıklardan sıyrılmak vesaire süreci uzattı. İşte bu yüzden belirttim meal okuyarak ve iki ayet okuyarak bu mesele çözülmez diye çünkü Kur'an'da bir meselenin ortaya çıkması için bağlantılı olan tüm ayetleri birlikte ele almak gerekir ve zaten meallerde sizi yanlış yönlendirecek bir çok hatalar var. Bununla birlikte iki yıl boyunca her gün bu mesele ile ilgilenmiş de değilim, ara ara vakit buldukça 3 ay bazen 5 ay hiç ilgilenmediğim zamanlar olmuştur ancan iki yıldan fazla zaman geçtikten sonra bu yazıyı yazacak birikime sahip oldum. Bu noktaya gelirken de bir çok kişiden yardım aldım, tartıştım vesaire... Gerçi 50 sayfa değil 15 sayfa bile yeterli olurdu ancak bu 50 sayfada sadece meselenin bu kısmı yok ayrıca bu yazıyı yazmamın nedeni incelenmesi maksadıyla olduğundan okuyan kişi için daha anlaşılır olsun diye ifadeleri uzattığım doğrudur.

Benim yaptığım senin de alıntıladığın şu miras paylaşımı meselenin detayına inmeden neden bu paylaşımı bu şekilde yaptığımı bilemeyeceğiniz için gülmenizi normal karşılıyorum. Çözümleme insanı gülderecek derecede basit ancak bunca bilgi kirliliği içinde bu çözümlemeyi ortaya çıkaracak verileri bulmak da bir o kadar zor. Çözümün basitliğine mi gülüyorsunuz yoksa yanlış olduğunu iddia ediyorsanız buyrun neresinde bir hata varsa tartışalım. Belki gerçekten de benim bu yaptığım çözümleme de bir hata vardır, doğrusunu Allah bilir.

tarihinde galip06 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır, forumda her hangi bir sıkıntı yok. Bunları ben yazdım ve daha fazlasını da ben yazdım. Peki yazdıklarımın sadece bu kadarıyla mı ilgilendin diğer yazdıklarıma da baktın mı? İki yıl uğraştın, 50 sayfa yazı yazdın ortaya bunu mu çıkardın, diyorsun anlaşılan. Aslında mesele iki yıl uğraşılacak bir mesele değil, bir kaç haftada açığa çıkarılacak bir mesele de benim iki yıl uğraşmamın nedeni o kadar kalıplaşmış yanlışlar var ki onlardan sıyrılıp da meselenin doğrusunu görmek beni zorladı. Meallerdeki yanlışlar, yapılan eklemeler, çıkarmalar, yanlış çeviriler, kalıplaşarak geçmişten günümüze gelen İslam miras hukuku diye anlatılan zırvalıklardan sıyrılmak vesaire süreci uzattı. İşte bu yüzden belirttim meal okuyarak ve iki ayet okuyarak bu mesele çözülmez diye çünkü Kur'an'da bir meselenin ortaya çıkması için bağlantılı olan tüm ayetleri birlikte ele almak gerekir ve zaten meallerde sizi yanlış yönlendirecek bir çok hatalar var. Bununla birlikte iki yıl boyunca her gün bu mesele ile ilgilenmiş de değilim, ara ara vakit buldukça 3 ay bazen 5 ay hiç ilgilenmediğim zamanlar olmuştur ancan iki yıldan fazla zaman geçtikten sonra bu yazıyı yazacak birikime sahip oldum. Bu noktaya gelirken de bir çok kişiden yardım aldım, tartıştım vesaire... Gerçi 50 sayfa değil 15 sayfa bile yeterli olurdu ancak bu 50 sayfada sadece meselenin bu kısmı yok ayrıca bu yazıyı yazmamın nedeni incelenmesi maksadıyla olduğundan okuyan kişi için daha anlaşılır olsun diye ifadeleri uzattığım doğrudur.

Benim yaptığım senin de alıntıladığın şu miras paylaşımı meselenin detayına inmeden neden bu paylaşımı bu şekilde yaptığımı bilemeyeceğiniz için gülmenizi normal karşılıyorum. Çözümleme insanı gülderecek derecede basit ancak bunca bilgi kirliliği içinde bu çözümlemeyi ortaya çıkaracak verileri bulmak da bir o kadar zor. Çözümün basitliğine mi gülüyorsunuz yoksa yanlış olduğunu iddia ediyorsanız buyrun neresinde bir hata varsa tartışalım. Belki gerçekten de benim bu yaptığım çözümleme de bir hata vardır, doğrusunu Allah bilir.

Bu paylaşımı neden bu şekilde yaptığınız oldukça kolay biçimde anlaşılıyor, rahat olun. İşlemleriniz baştan sona hatalıdır. Ayetlerde daima mirasın 1/xi olarak söylenen şeyi, siz, kalanın 1/xi olarak görmek ve göstermek çabası içinde, kuranı tahrif etmektesiniz. İslamı kurtarmak adına küfre batmanız pek gülünç.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu paylaşımı neden bu şekilde yaptığınız oldukça kolay biçimde anlaşılıyor, rahat olun. İşlemleriniz baştan sona hatalıdır. Ayetlerde daima mirasın 1/xi olarak söylenen şeyi, siz, kalanın 1/xi olarak görmek ve göstermek çabası içinde, kuranı tahrif etmektesiniz. İslamı kurtarmak adına küfre batmanız pek gülünç.

Kolay anladığınıza sevindim, hatalı görmenize üzüldüm. Ayetlerde daime mirasın 1/x olarak söylendiği sizin iddianız. Öncelikle dikkatini çekeyim ki, ben burada yaptığım bu paylaşımları kesin doğru şeklinde yapmıyorum bunu en başta belirttim zaten. Bu benim yaptığım çalışma neticesinde vardığım sonuçlardır, elbetteki bir insan olarak hata yapmış olabilirim zaten ben size kesin doğru diye sunmuyorum ki, aksine henüz incelenme aşamasında kesinliği netleşmedi diye belirtiyorum.

Meseleye dönersek,

Nisa 12. ayete dikkat edersen, eşlerinizin bıraktığından dörtte bir yada yarısı şeklinde ifade edilir. Buradaki ifade ''mâ terake ezvâcukum'' ile ''terakne'' olarak geçmektedir. Gene aynı şekilde ayetin devamında sekizde bir, dörtte bir olarak oran verirken sizin bıraktığınız olarak ifade edilir. Buradaki ifade de ''teraktum'' olarak geçer. Ayetin bundan sonraki kısmında ise kardeşler için sadece oranlar verilir, ''bıraktığınızın altıda biri'' şeklinde bir ifade yer almaz

Nisa 11. ayette de; ''Allah, evladınız hakkında erkeğe iki dişi payı emreder'' kısmında bıraktığınız ifadesi yer almaz. Ayetin devamında ''fakat onlar ikinin üstünde kadın o zaman onlarındır üçte iki'' ifadesinin hemen ardından ''mâ terake'' ifadesi gelir ki bu ifade bırakılan şey anlamında olup Nisa 12. ayettekinden farklı olarak onların bıraktığı(''mâ terake ezvâcukum'' ile ''terakne'') yada sizin bıraktığınız(''teraktum'') şeklinde değildir. Gene Nisa 11. ayetin devamında anne ve babanın herbirine altıda bir oran verilirken kullanılan ifade ''terake'' dir. Yani gene burada da Nisa 12. ayette olduğundan farklı olarak ''mâ terake ezvâcukum'', ''terakne'' yada ''teraktum'' gibi sizin bıraktığınız yada onların bıraktığı olarak değil ''terake'' şeklinde ifade edilir.

''mâ terake ezvâcukum'', ''terakne'' yada ''teraktum'' gibi ifadelerle sizin bıraktığınız yada onların bıraktığı şeklinde bir ifade elbetteki bir kimsenin bıraktığı ilk haliyle olan şeyi akla getirir yani bu ifadeler başlangıç miktarını ifade ediyor denilebilir. Ve bu şekilde olan kullanım sadece karı koca için geçmektedir. Diğer taraftan Nisa 11. ayette yer alan ''terake'' ifadesi ise daha farklı olarak bırakılan şeyin ilk halini ifade etmeyebilir yani elbetteki bırakılan şey üzerinden oranlar alınacaktır ama bırakılan şey ilk haliyle olmayabilir, kalanlar üzerinden de oranlanabilir.

Aynı şekilde Nisa 176. ayette de Nisa 12. ayette olandan farklı olarak ''mâ terake ezvâcukum'', ''terakne'' yada ''teraktum'' gibi ifadeler değil Nisa 11. ayetteki gibi sadece ''terake'' ifadesi geçer.

Zaten Nisa 7 ile 33. ayetlerinin birlikte değerlendirilmesiyle bu durumu ortaya çıkarıcak başka bir detay daha vardır.

Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir.” (Nisâ, 4/7)

''Herkes için, anne baba ve en yakınlarının bıraktıklarından dolayı mevlâlar oluşturduk. Kendileriyle güçlü sözleşme yaptıklarınıza da paylarını verin'' (Nisâ 4/33)

Bu iki ayet birlikte değerlendirildiğinde kan bağı olan ana baba ve yakınlar bir gurup, kan bağı olmayan akid yapanlar ise ayrı bir gurup oluşturdukları anlaşılır. Zira Nisa 7. ayette anne baba ve yakınlar için belirlenmiş hisseler kendi aralarındaki ilişkiye göre ortaya çıktığı anlaşılır. Bu ilişki içerisinde karı-kocanın olmadığını, Nisa 33. ayetten anne baba ve yakınlar için mevlalar oluşturduk ifadesinden sonra kendileriyle sözleşme yaptığınız (karı-koca) ya da paylarını verin diye ayrıca yapılan ifadeden anlıyoruz.

Bu noktada biz eğer karı koca ve diğerleri için verilen oranların hepsini mirasın başlangıç miktarına oranlayarak toplarsak anne baba yakınları ve karı kocayı bir gurup yapmış oluruz. Halbuki karı kocayı diğerlerinden ayırmamız gerekir, elbetteki bunu yapmak için onların paylarını anne baba yakınlardan farklı vermek durumundayız. Hal böyle olunca da öncelikli olarak karı-kocanın payları verilir sonra geriye kalan üzerinden anne baba ve yakınlar onlar için belirlenen oranlara göre aralarında paylaşım yaparlar.

Nitekim, bununla ilgili bir rivayette şöyledir;

''İbn Abbas anne ve babasıyla kocasını bırakarak ölen bir kadının mirasının nasıl taksim edileceğini sormak üzere Zeyd b. Sabit'e birini gönderdi de Zeyd kocaya tüm mirasın yansının verilmesi gerektiğini, kalan malın da üçte birisinin anneye üçte ikisinin de babaya verileceğini söyledi.'' Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 11/107-108

Bu rivayette de sahabeden olan ve nebinin Kur'an eğitiminde yer almış en yakınında bulunan Zeyd B. Sabit, tıpkı yukarıda size izah ettiğim şekilde mirası bir bütütünün tek tek oranlanması ile değil karı-kocayı ayrı bir gurup, anne baba yakınları ayrı bir gurup olarak değerlendirip kalanlar üzerinden oranlayarak dağıtmıştır.

Bunun dışında,

el-Kâfi adlı eserde nakledilen bir hadiste İmam Bâkır'ın (a.s) şöyle dediği belirtilir: Emir-ül Mü'minin Hz. Ali (a.s) şöyle buyururdu: "Çö-lün kumlu bölümünün kumlarının sayısını bilen Allah, hisselerin altıdan eksik olmadığını bilir. Siz de eğer onun sebebini bilseniz, altı sayısını geçmediğini anlarsınız." (Füru-u Kafi, c.7, s.79-80, h:2)

Hadisin orijinalinde geçen "alic" Sihah-ul Lügat adlı eserde belirtildiğine göre, çölün kumlu olan bölümüne denir. Hadiste geçen "İnne's- sihame la teûlu ale's sitteti" cümlesi, hisselerin altıdan şaşmamasını ve sonuç olarak ayrı bir şeye değiştirme imkanı bulunmadığını ifade eder. Söz konusu altı hisse ise, Kur'an-ı Kerim'de "yarı, üçte bir, üçte iki, dörtte bir, altıda bir ve sekizde bir" olmak üzere apaçık belirtilen hisselerdir.

Aynı eserde İmam Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilir: Emir,ül Mü'-minin Hz. Ali (a.s) buyurdu ki: "Hamd, geride olanı öne geçirmeyen ve önde olanı geriye atmayan Allah'a mahsustur." Daha sonra eliyle öteki eline vurup şöyle dedi: "Ey kendilerine gönderilen Peygamberden sonra şaşkınlığa düşen ümmet, eğer Allah'ın öne geçirdiğini öne geçirseydiniz, O'nun sona bıraktığını geri planda tutsaydınız, velayet ve veraseti Allah'ın kıldığı yerde kılsaydınız, hiçbir Allah dostu yoksulluğa düşmez, Allah'ın belirttiği hisselerden hiçbirisinde eksiklik meydana gelmez, Allah'ın hükmünde iki kişi ayrılığa düşmez ve Allah'ın emriyle ilgili hiçbir şeyde ümmet anlaşmazlığa düşmezdi. Çünkü Allah kitabından bütün bunların ilmi, Ali'nin yanında mevcuttur. Buna göre, işinizin vebalini ve yaptığınız kusurlarınızın sonucunu tadın. Allah kullarına asla zulüm etmez. Haksızlık edenler, hangi akıbete döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Füru-u Kafi, c.7, s.78, h:1)

Burada da miras dağıtımında önceliği olanı öne geriye bırakılanı geriye bıraksaydınız ne eksiklik ne de fazlalık olurdu, Allah'ın belirlediği oranları da değiştirmek zorunda kalmazdınız diyor.

Benim yaptığımda zaten bu, ayetlerde verilen oranları değiştirmeden yaptığım paylaşımlarda ne eksik var ne de artan.

tarihinde galip06 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin anlaman mı kıt, yoksa makara mı yapıyorsun, yoksa gürültüye getirip konuyu unutturmaya mı çalışıyorsun? Ben sana senin sözünü alıntılayarak bu dediğini nerden çıkardığını sordum. Bunda anlamayacak ne olabilir? Kafan bu kadar kalınsa aynısını bir daha alıntılayayım:

Şimdi gene anlamayacaksın eminim ama bir kez daha soruyorum, kaçıncı soruşumsa artık! Şu alıntıladığım yalanı nerenden uydurdun? Senin kuran'ında bu nerde yazıyor?

Yine mi anlamadın?

yine çok basit..2/3 3 kıza verildikten sonra başka ayetlerde pay verilmiş başka mirasçı da yoksa "geriye kalan 1/3 hakkında kesin bir hüküm bulunmadığı için" amcaya vs.,devlete,yetimlere kalabilecek ya da bu geriye kalan yine 3 kız arasında paylaşılabilecektir. Bu yönde bir uygulama ya da yasal düzenleme yapılırsa da bu Kuran a aykırı olmaz...Bunu demek istedim yukarıda çok açık olarak anlattığım için acaba neyi anlamadı diye tereddütte kaldım..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bize saygı duymanız gerekmiyor, sadece kendinize saygı duymanız yeterli.

Kelale durumunu iyi araştırmanızda fayda var. Kelale tartışmaları 1400 yıldır vardır. Hatta, Ömer'in de bu konuda yine epey bir sıkıntısı çıkmıştır:

Ben, benden sonraya yanımda “Kelale” meselesinden daha önemli bir mesele bırakmıyorum. Resulullah (a.s.m)’a hiçbir konuda “Kelale” kadar müracaatta bulunmadım. O da bana hiçbir konuda, bu konudaki kadar sert davranmamıştı. Hatta -bir keresinde- parmaklarıyla göğsüme vurarak ‘Ya Ömer! Nisa Suresi'nin son ayeti sana yetmiyor mu?’ dedi.” (Hz. Ömer daha sonra şunları söyledi:) “Eğer ben yaşarsam / fırsat bulursam, bu konuda öyle bir hüküm ortaya koyacağım ki, Kur’an’ı okuyanlar da okumayanlar da / onu bilenler de bilmeyenler de bu konuda artık onunla hüküm verirler.(Müslim, Faraiz,9).

Ne yazık ki yine uydurduğunuz gibi kardeşler ve eş bırakılması durumu yoktur. Eş bırakılması meselesini nereden uydurdunuz? Aynı ayetin bir yerinde eşlerden bahsediliyor diye işin içinde illa eş mi olmalı diyorsunuz?

Nisa 12:

Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır.

Koyu renkle belirtilmiş olan kısım karılar ile ilgili kısmı kesip atmıştır. Buraya kadardır. Bundan sonrası karıların olması veya olmaması ile ilgili değildir, çünkü çocuk varsa bu kadar, çocuk yoksa bu kadar diye payları verilmiştir. Eğer adam kelale olsaydı ve en az bir de karı bıraksaydı ve bunların payları farklı olsaydı, ayetin geri kalanında bu belirtilirdi herhalde, değil mi? Demek ki karısının olması veya olmaması, bundan sonrası için hiçbir şey ifade etmiyor, çünkü alacağı pay burada belirtilmiş ve bitmiş.

Nisa 12 devam:

(Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

Buradan sonrası Nisa 176 ile çelişkiler içermektedir. Çünkü öyle veya böyle, karısı olsa da olmasa da artık şunlar geçerlidir.

Nisa 12:

Mîras, çocuğu ve babası olmayan bir erkeğe, yahut kadına aitse ve onun da erkek, yahut kız kardeşi varsa her birinin hakkı, altıda birdir.

Nisa 176:

Evlâdı olmayan bir erkek ölür de onun bir tek kız kardeşi kalırsa bıraktığı malın yarısı onundur.

Nisa 176:

Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır.

Uyduruk kitabınızı düzgün okumuyorsunuz. Beyinsiz arapların masallarını mutlak doğru kabul etmişsiniz, onlar mutlak doğru ise demek ki böyle böyle olmalı diye senaryo yazıyorsunuz.

Yine açıkça anlatıldığı halde anlamama konusunda direniyorsunuz..Nisa 12 de Ayette “Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten ev imraetun” şeklindeki ifadesinde “bir erkek veya hanımı kelale olarak miras bırakırsa” denmektedir.ÇÜNKÜ " imraetun" KELİMESİ KESİN BİR ŞEKİLDE "HANIMI" ANLAMINA GELİR.YANİ "BİR ERKEK VEYA KADIN" DEĞİL BİR ERKEK VEYA HANIMI DENMEKTEDİR..BU DA BASİT BİR ŞEKİLDE "EŞ OLMA DURUMUNU" BELİRTİR.

BEN DE UYDURMA OLMAZ...GEREKÇESİZ VE DOĞRU BİLGİ OLMADAN BİR İDDİA ORTAYA ATMAM...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu paylaşımı neden bu şekilde yaptığınız oldukça kolay biçimde anlaşılıyor, rahat olun. İşlemleriniz baştan sona hatalıdır. Ayetlerde daima mirasın 1/xi olarak söylenen şeyi, siz, kalanın 1/xi olarak görmek ve göstermek çabası içinde, kuranı tahrif etmektesiniz. İslamı kurtarmak adına küfre batmanız pek gülünç.

adamın bir de: "o kadar örneğe uyguladım, hep bire bir doğru çıktı, ne eksik ne fazla çıktı" lafları yok mu asıl o kopardı beni.

yaptığı işleme göre oranlar atıyorum: kardeşe 7385634/7385890634, anneye 8,768*pi/e^2 bile olsa zaten bişey fark etmez. hiçbir zaman eksik ya da fazla olması mümkün değil. adamın uydurduğu işlemi sağlamayan bir oran yok :lol: durum buyken adamın utanmadan bir sürü örnek verip sözde işlem sonucunda eksik/fazla olmadığını göstererek yazması komik, üstüne bir de: "bakın kuranı o kadar tarafsızca sınadım, o kadar örneğe uyguladım, hiç hata çıkmadı yav allah allah bak sen şu işe yav" tarzı konuşması şunu gösteriyor ki bu arkadaş bu konuyu okumaya kalkacak olan matematik özürlüleri hedef alıyor. ilk okul matematiğinden bile çakmayan kişi okuyacak ve: "vay anasını yav adam kurandaki oranlara o kadar örnek vermiş, hiçbirinde de sonuçta eksik/fazla çıkmamış, şu kitabın mucizeviliğine bak yav" diyecek :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle dikkatini çekeyim ki, ben burada yaptığım bu paylaşımları kesin doğru şeklinde yapmıyorum bunu en başta belirttim zaten. Bu benim yaptığım çalışma neticesinde vardığım sonuçlardır, elbetteki bir insan olarak hata yapmış olabilirim zaten ben size kesin doğru diye sunmuyorum ki, aksine henüz incelenme aşamasında kesinliği netleşmedi diye belirtiyorum.

bi kere bu jöntürk ayaklarını bırak. daha ilk mesajında kuranın miras hatasını gösterenlere lafları bir bir geçirerek başladın, yaptığın sözde işlemlerin komikliğini gösteren herkese kökten muhalefet olmaya devam ediyorsun. komikliğini bilmemezlikten geliyosun, uydurduğun işleme göre bi tarafımdan oran sallasam salladığım orana göre bile eksik/fazla kalmaz hiçbir şekilde. tüm bunları açıkça söylediğimizde bize kulaklarını kapatıp, tarafsız olarak olayı incelemeye almış amerikalı profesör ayaklarına yatıp, yazdığın mesajların içeriğiyle uyuşmayan şekilde üstteki alıntıladığım acındırmayı tekrarlıyosun bozuk plak gibi. sanki sen mantıklı bişey yazdın da biz torlluyoruz gibi gösterecen aklınca. burada kimse aptal değil, çocuk gibi oyun oynamaya çalışma yemezler. ben sana açık konuştum mesajlarının komik olduğunu söyleyerek, sen de bırak bu sözde elitist ayaklarını, açık konuş. bana şunun cevabını ver: uydurduğun sisteme göre işleme tabi tuttuğunda hata veren, işlem sonucunda eksik/fazla ortaya çıkmasına neden olan bir oran var mı? yok. eee? o zaman niye kurandaki oranları kullanarak birsürü örnek çözüp, örnek sonunda elde ettiğin değerle örnek başındaki miktarın aynı çıktığını ballandıra ballandıra gösterdin, üstüne bir de diğer mesajlarında da bu durumu övünerek anlatıyosun sanki bi halt elde etmiş gibi? bu yaptığın bizim zekamızla alay etmek değil de nedir?

tarihinde Ben Masumum tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine açıkça anlatıldığı halde anlamama konusunda direniyorsunuz..Nisa 12 de Ayette “Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten ev imraetun” şeklindeki ifadesinde “bir erkek veya hanımı kelale olarak miras bırakırsa” denmektedir.ÇÜNKÜ " imraetun" KELİMESİ KESİN BİR ŞEKİLDE "HANIMI" ANLAMINA GELİR.YANİ "BİR ERKEK VEYA KADIN" DEĞİL BİR ERKEK VEYA HANIMI DENMEKTEDİR..BU DA BASİT BİR ŞEKİLDE "EŞ OLMA DURUMUNU" BELİRTİR.

BEN DE UYDURMA OLMAZ...GEREKÇESİZ VE DOĞRU BİLGİ OLMADAN BİR İDDİA ORTAYA ATMAM...

Yanlış çevirmekte olduğunuz kısım burasıdır:

Mîras, çocuğu ve babası olmayan bir erkeğe, yahut kadına aitse ve onun da erkek, yahut kız kardeşi varsa her birinin hakkı, altıda birdir

Bir erkek veya hanımı değil, bir erkek veya/ya da hanım/kadın denmektedir.

Bir de bu mealcileri beğenmeyip ayetleri kendileri çevirenler çıktı. Bakın; mealcileri beğenmiyorsanız, kendiniz bir kuran çevirisi yapın ve onu yorumlayalım. Nasılsa buna cesaretiniz var ki, burada ayet ayet hayır o öyle değil, böyledir diyebiliyorsunuz. Ha bunun dışında boşuna tek tek ayet çevirileri ile oyalanmayın, çünkü bu bizler için çok bir şey ifade etmiyor.

Ama diyelim ki, sizin dediğiniz gibi olsun. Bu durumda, hayali tanrınız allah, yani Muhammed'in hiçbir şeyi eksik bırakmadığı kitapta; kocası, babası, anası, çocuğu olmayan, kardeşleri olan bir kadının bırakacağı mirası nasıl paylaştırmak gerektiğini bulabilir misiniz? Bu ayetlerin hiçbirinde, sizin demenize göre, bu durum yer almaz. Çünkü, orada kadından değil, bir erkeğin hanımı, yani evli bir kadından bahsediyor dediniz.

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

adamın bir de: "o kadar örneğe uyguladım, hep bire bir doğru çıktı, ne eksik ne fazla çıktı" lafları yok mu asıl o kopardı beni.

yaptığı işleme göre oranlar atıyorum: kardeşe 7385634/7385890634, anneye 8,768*pi/e^2 bile olsa zaten bişey fark etmez. hiçbir zaman eksik ya da fazla olması mümkün değil. adamın uydurduğu işlemi sağlamayan bir oran yok :lol: durum buyken adamın utanmadan bir sürü örnek verip sözde işlem sonucunda eksik/fazla olmadığını göstererek yazması komik, üstüne bir de: "bakın kuranı o kadar tarafsızca sınadım, o kadar örneğe uyguladım, hiç hata çıkmadı yav allah allah bak sen şu işe yav" tarzı konuşması şunu gösteriyor ki bu arkadaş bu konuyu okumaya kalkacak olan matematik özürlüleri hedef alıyor. ilk okul matematiğinden bile çakmayan kişi okuyacak ve: "vay anasını yav adam kurandaki oranlara o kadar örnek vermiş, hiçbirinde de sonuçta eksik/fazla çıkmamış, şu kitabın mucizeviliğine bak yav" diyecek :lol:

Bunlar gibiler yüzünden, başka zırcahiller güvenle çıkıp: bilim kuranda hiç hata bulamadı, diye böbürleniyor. Halbuki okuduklarını anlamadan veya çarpıtarak, bilime dair ne varsa içine edip, sonra bakın doğru çıktı demekten başka yaptıkları bir iş yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, hălă bu sözde kutsal kitabın/kitapların içeriği insanların kafasını karıştırıyorsa, demek ki daha işin başında birşeyler yanlış gitmiş. Dindarların yaptıkları savunmaları anlamıyor değilim. Sonuçta kutsal kitaplarının her kelimesi onlar için "Ya inanırsın, ya da yanarsın" gibi, bir ültimatomdur. Durum böyle olunca, onlardan kitaplarını tarafsız bir şekilde sorgulamalarını beklemek, fazla iyimserlik olur bence.

Ben onların yerinde olsam, böyle sayfalarca bu meseleyi savunacağıma, mesela şöyle derdim:
"Kitabın hiçbir yerinde, hangi akrabalık bağı olursa olsun, oranların toplamının 100% olması gerektiği yazmaz. Varsın sonuç biraz eksik, biraz fazla olsun. Geriye kalan eksik ya da fazlasını biz dindarlar hallederiz. Gerçi en doğrusunu Tanrımız bilir." Ancak buna benzer söylemler kitaplarının insan ürünü olduğunu gösterir ki, bunu da her babayiğit dindar söyleyemez. :D

Bu arada dindarlara bir kaç soru yöneltmek istiyorum:
Zamanımızın İslam ülkelerinde miras hukuku sadece kitabınızdaki mevzu bahis ayetler mi baz alınmaktadır ?
Yoksa ayetlere ek olarak çesitli yöntemleri (avliye/reddiye vs.) de uyguluyorlar mı ?
Bunlar hangi İslam ülkeleridir ?

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kavak kardeşim Kavakcım

Başlıkta yazdığım gibi Kuranda en büyük pay çocuklara yada eşe verilmesi için ma tereke ile bölünüyor

ondan sonra diğer oranlar mim ma terake ile uygulanıyor ve ondan kalanie asabeye veriliyor

ya baba ise babaya

koca ise kocaya

erkek çocuk ise erkek çocuğa

bunlar yoksa

erkek çocuğun erkeğine

yada kız çocuğun erkeğine bunlar yoksa

Amcaya oda yoksa amcanın erkek çocuğuna

bunlar hiç biri yoksa dayıya vs... gidiyor

Şuraya çok dikkat edelim

Miras mirascılara cebren veriliyor

ben kabul etmiyorum yok

mecbursun bu mirası alıcaksın ve kalan parayı alıcaksın

Allahın bu parayı cebren vermesinin sebebi: miras bırakan ailede hiç bir erkek yoksa mirasta kalan paranın verildiği kimse o ailedeki bütün mirascıların nafakasını geçimini temin etmek bakmak mecburiyetinden olduğundan dolayıdır

yani mesela

miras ilk önce 2/3 Kızlara

Ondan sonra Kalan miktarın

1/6'sı anneye

1/6'sı Babaya

1/8'i hanıma verilince

geriye kalan para

asebeye : bir tek erkek Baba olduğu için cebren babaya verilecek

çünkü Baba yukarıdaki mirascıların geçimini temin etmek onlara bakmak zorundadır! Allah indinde

o yüzden mirasta cebir vardır

mecbursun bu parayı alıcaksın

Neden?

çünkü mecbursun O mirascılara bakmaya

Anlatabildim mi işin doğrusu bu

bakmıyorum dediğinde sen bilirsin!

Allah sana mirastan kalan miktarı cebren verdiğine göre

yarın sana sorucak torunlarına baktın mı yada yiğenlerine baktın mı diye

sorucak ki sana mirastan pay veriyor ve kalan miktarı veriyor...

mirastan kalan miktarı vermeseydi sormazdı...

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kolay anladığınıza sevindim, hatalı görmenize üzüldüm. Ayetlerde daime mirasın 1/x olarak söylendiği sizin iddianız. Öncelikle dikkatini çekeyim ki, ben burada yaptığım bu paylaşımları kesin doğru şeklinde yapmıyorum bunu en başta belirttim zaten. Bu benim yaptığım çalışma neticesinde vardığım sonuçlardır, elbetteki bir insan olarak hata yapmış olabilirim zaten ben size kesin doğru diye sunmuyorum ki, aksine henüz incelenme aşamasında kesinliği netleşmedi diye belirtiyorum.

Meseleye dönersek,

Nisa 12. ayete dikkat edersen, eşlerinizin bıraktığından dörtte bir yada yarısı şeklinde ifade edilir. Buradaki ifade ''mâ terake ezvâcukum'' ile ''terakne'' olarak geçmektedir. Gene aynı şekilde ayetin devamında sekizde bir, dörtte bir olarak oran verirken sizin bıraktığınız olarak ifade edilir. Buradaki ifade de ''teraktum'' olarak geçer. Ayetin bundan sonraki kısmında ise kardeşler için sadece oranlar verilir, ''bıraktığınızın altıda biri'' şeklinde bir ifade yer almaz

Nisa 11. ayette de; ''Allah, evladınız hakkında erkeğe iki dişi payı emreder'' kısmında bıraktığınız ifadesi yer almaz. Ayetin devamında ''fakat onlar ikinin üstünde kadın o zaman onlarındır üçte iki'' ifadesinin hemen ardından ''mâ terake'' ifadesi gelir ki bu ifade bırakılan şey anlamında olup Nisa 12. ayettekinden farklı olarak onların bıraktığı(''mâ terake ezvâcukum'' ile ''terakne'') yada sizin bıraktığınız(''teraktum'') şeklinde değildir. Gene Nisa 11. ayetin devamında anne ve babanın herbirine altıda bir oran verilirken kullanılan ifade ''terake'' dir. Yani gene burada da Nisa 12. ayette olduğundan farklı olarak ''mâ terake ezvâcukum'', ''terakne'' yada ''teraktum'' gibi sizin bıraktığınız yada onların bıraktığı olarak değil ''terake'' şeklinde ifade edilir.

''mâ terake ezvâcukum'', ''terakne'' yada ''teraktum'' gibi ifadelerle sizin bıraktığınız yada onların bıraktığı şeklinde bir ifade elbetteki bir kimsenin bıraktığı ilk haliyle olan şeyi akla getirir yani bu ifadeler başlangıç miktarını ifade ediyor denilebilir. Ve bu şekilde olan kullanım sadece karı koca için geçmektedir. Diğer taraftan Nisa 11. ayette yer alan ''terake'' ifadesi ise daha farklı olarak bırakılan şeyin ilk halini ifade etmeyebilir yani elbetteki bırakılan şey üzerinden oranlar alınacaktır ama bırakılan şey ilk haliyle olmayabilir, kalanlar üzerinden de oranlanabilir.

Aynı şekilde Nisa 176. ayette de Nisa 12. ayette olandan farklı olarak ''mâ terake ezvâcukum'', ''terakne'' yada ''teraktum'' gibi ifadeler değil Nisa 11. ayetteki gibi sadece ''terake'' ifadesi geçer.

Zaten Nisa 7 ile 33. ayetlerinin birlikte değerlendirilmesiyle bu durumu ortaya çıkarıcak başka bir detay daha vardır.

Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir.” (Nisâ, 4/7)

''Herkes için, anne baba ve en yakınlarının bıraktıklarından dolayı mevlâlar oluşturduk. Kendileriyle güçlü sözleşme yaptıklarınıza da paylarını verin'' (Nisâ 4/33)

Bu iki ayet birlikte değerlendirildiğinde kan bağı olan ana baba ve yakınlar bir gurup, kan bağı olmayan akid yapanlar ise ayrı bir gurup oluşturdukları anlaşılır. Zira Nisa 7. ayette anne baba ve yakınlar için belirlenmiş hisseler kendi aralarındaki ilişkiye göre ortaya çıktığı anlaşılır. Bu ilişki içerisinde karı-kocanın olmadığını, Nisa 33. ayetten anne baba ve yakınlar için mevlalar oluşturduk ifadesinden sonra kendileriyle sözleşme yaptığınız (karı-koca) ya da paylarını verin diye ayrıca yapılan ifadeden anlıyoruz.

Bu noktada biz eğer karı koca ve diğerleri için verilen oranların hepsini mirasın başlangıç miktarına oranlayarak toplarsak anne baba yakınları ve karı kocayı bir gurup yapmış oluruz. Halbuki karı kocayı diğerlerinden ayırmamız gerekir, elbetteki bunu yapmak için onların paylarını anne baba yakınlardan farklı vermek durumundayız. Hal böyle olunca da öncelikli olarak karı-kocanın payları verilir sonra geriye kalan üzerinden anne baba ve yakınlar onlar için belirlenen oranlara göre aralarında paylaşım yaparlar.

Nitekim, bununla ilgili bir rivayette şöyledir;

''İbn Abbas anne ve babasıyla kocasını bırakarak ölen bir kadının mirasının nasıl taksim edileceğini sormak üzere Zeyd b. Sabit'e birini gönderdi de Zeyd kocaya tüm mirasın yansının verilmesi gerektiğini, kalan malın da üçte birisinin anneye üçte ikisinin de babaya verileceğini söyledi.'' Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 11/107-108

Bu rivayette de sahabeden olan ve nebinin Kur'an eğitiminde yer almış en yakınında bulunan Zeyd B. Sabit, tıpkı yukarıda size izah ettiğim şekilde mirası bir bütütünün tek tek oranlanması ile değil karı-kocayı ayrı bir gurup, anne baba yakınları ayrı bir gurup olarak değerlendirip kalanlar üzerinden oranlayarak dağıtmıştır.

Bunun dışında,

el-Kâfi adlı eserde nakledilen bir hadiste İmam Bâkır'ın (a.s) şöyle dediği belirtilir: Emir-ül Mü'minin Hz. Ali (a.s) şöyle buyururdu: "Çö-lün kumlu bölümünün kumlarının sayısını bilen Allah, hisselerin altıdan eksik olmadığını bilir. Siz de eğer onun sebebini bilseniz, altı sayısını geçmediğini anlarsınız." (Füru-u Kafi, c.7, s.79-80, h:2)

Hadisin orijinalinde geçen "alic" Sihah-ul Lügat adlı eserde belirtildiğine göre, çölün kumlu olan bölümüne denir. Hadiste geçen "İnne's- sihame la teûlu ale's sitteti" cümlesi, hisselerin altıdan şaşmamasını ve sonuç olarak ayrı bir şeye değiştirme imkanı bulunmadığını ifade eder. Söz konusu altı hisse ise, Kur'an-ı Kerim'de "yarı, üçte bir, üçte iki, dörtte bir, altıda bir ve sekizde bir" olmak üzere apaçık belirtilen hisselerdir.

Aynı eserde İmam Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilir: Emir,ül Mü'-minin Hz. Ali (a.s) buyurdu ki: "Hamd, geride olanı öne geçirmeyen ve önde olanı geriye atmayan Allah'a mahsustur." Daha sonra eliyle öteki eline vurup şöyle dedi: "Ey kendilerine gönderilen Peygamberden sonra şaşkınlığa düşen ümmet, eğer Allah'ın öne geçirdiğini öne geçirseydiniz, O'nun sona bıraktığını geri planda tutsaydınız, velayet ve veraseti Allah'ın kıldığı yerde kılsaydınız, hiçbir Allah dostu yoksulluğa düşmez, Allah'ın belirttiği hisselerden hiçbirisinde eksiklik meydana gelmez, Allah'ın hükmünde iki kişi ayrılığa düşmez ve Allah'ın emriyle ilgili hiçbir şeyde ümmet anlaşmazlığa düşmezdi. Çünkü Allah kitabından bütün bunların ilmi, Ali'nin yanında mevcuttur. Buna göre, işinizin vebalini ve yaptığınız kusurlarınızın sonucunu tadın. Allah kullarına asla zulüm etmez. Haksızlık edenler, hangi akıbete döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Füru-u Kafi, c.7, s.78, h:1)

Burada da miras dağıtımında önceliği olanı öne geriye bırakılanı geriye bıraksaydınız ne eksiklik ne de fazlalık olurdu, Allah'ın belirlediği oranları da değiştirmek zorunda kalmazdınız diyor.

Benim yaptığımda zaten bu, ayetlerde verilen oranları değiştirmeden yaptığım paylaşımlarda ne eksik var ne de artan.

Daha önce de bu konuyu açmışsınız ve aynı şeyleri savunmuşsunuz. Size yine aynı yanıtları dönüp dönüp yazmaktansa, yazılmış olanları hatırlatmakta fayda var. Belki, aradan geçen zamanda hak ve hesap konularında görüşünüzde ilerleme olmuştur

Biz her daim sorgulamaktayız. Gelin bu sefer de sizi sorgulayalım.

Tutarlı olması beklenen bir sistemde, sistem ne kadar karmaşık olursa olsun, sadece bir hata veya tutarsızlık ya da hilebazlık bulunması, o sistemin gerisini reddetmek için yeterlidir.

Siz kendinizi kandırmak için bunca yazmışsınız, fakat bizleri kandırabilmek için sadece tutarlı olmanız yeterli iken, onun yerine hile ile sorunları gizlemeyi seçmişsiniz.

Öncelik ve geriye kalan sözcükleri sizin eklemenizdir. Ayetlerde öncelikli bir sıra veya geriye kalan üzerinden hesaplar yoktur, (babanınki dışında).

Bu sizin hesabınızdır:

24 lira mirasın 1/8i 3 lira -> eşe

kalan 21 liranın 2/3ü 14 lira -> kızlara

...

Bu olması gerekendir:

24 lira mirasın 1/8i 3 lira -> eşe

24 lira mirasın 2/3ü 16 lira -> kızlara

...

Geriye kalanın diyerek devam ettiğinizde, hesabın tam tutmasından daha doğal ne olabilir? Kuranda ise geriye kalandan bahsetmez. Tüm miras üzerinden pay eder, problem de zaten buradadır.

Kendinizi bu tür hilelere zorluyorsanız, savunduğunuz şeyde sorun vardır. Yalanla savunulan bir doğru olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...