Jump to content

Reenkarnasyon


Recommended Posts

  • İleti 170
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hmm yok yok olmadı. Zaten metafiziğe inanıp da reenkarnasyona inanmayan birisinin cevap vermesi lazım.

bi ateist arkadaşım bundan bana sık sık bahsederdi . ona bana bunu kanıtlamasını söyledim ancak kanıtlayamadı elbette . yine de reenkarnasyona inandığını söylerdi :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Reenkarnasyon var ve Kuran'da gizlice kodlanmış, açıklayacağım. Geleneksel ilahiyatçılar Kuran'da ve islamda reenkarnasyon yok derler ama var.

Fakat, reenkarnasyon bütün insanlar için geçerli değil. "Ricali gayb" gibi yüksek makamlarda bulunan kişiler ölünce kıyameti beklemezler; ruhları vazife yapmaya devam eder. Ve bedenleri 3. boyutta değildir, enerji boyutundadır; gözle göremezsiniz.

Fakat bu kişilerin ruhları belirli periyotlarla başka insanların vücutlarıyla doğarlar(Reenkarnasyon) ve 3. boyuta yani fiziksel dünyamıza gelirler. Bebekken, bu ruh erişkin ruh hali değildir, yaşlandıkça gelişir. Kişi gelişirken reenkarne olduğunun bilincinde değildir.

Örnek vermek gerekirse, Kuran'da kehf suresinde bahsedilen Zülkarneyn'in anlamı şudur:

Z el karn eyn. Buradaki el takısı ingilizcedeki "the" edatına karşılık gelir; "karn" ise hem zaman, hem de reenkarnasyon anlamına gelir. Eyn ise çift demektir. Bazı dandik ilahiyatçılar bu eyn, çift boynuz anlamına gelir derler fakat yanlıştır. Burada çift zaman anlamındadır; yani hem geçmişe hem de geleceğe yolculuk edebilen kişi demektir.

Gelin size Zülkarneynin nasıl zaman yolculuğu yaptığını Kuran'la anlatayım:

Kehf 83: Sana Zülkarneyn ile ilgili sualler soruyorlar. 'Size onunla ilgili, Kur’ân’da bazı bilgiler vereceğim.' de.

Kehf 86: Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."

Kehf 86'da açıklanan güneşin battığı kara balçıklı yerden kastedilen şudur: Zülkarneyn, zamanda yolculuk yaparak güneşin karadelik(ayette kara balçık denen şey) tarafından yutulduğu ana, geleceğe gider. Ne demiştik ? eyn takısı yani çift zamana hakim; hem geleceğe hem de geçmişe.

Kehf 89: Zülkarneyn bir yol daha tuttu.

Kehf 90: Gide gide, güneşin doğduğu yere vardığında, güneşe karşı sığınacak bir örtü vermediğimiz bir halk üzerine güneşi doğuyor buldu.

Kehf 90'da ise zamanda geçmişe yolculuk yaparak güneşin doğduğu yere yani güneş ilk oluştuğu veya yaratıldığı zamana gider.

Güneş neden karadelik tarafından kıyamette yutulacak ? Çünkü güneşin kütlesi kendi kendine kara deliğe dönüşecek kadar büyük değil; yani yok oluşumuz(kıyamet), karadelik tarafından yutulma ile olacak.

tarihinde Z-karn-223 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

birileri RUH mu dedi ?

RUH - MUH yok ...gerçi MUH var mı bilemem ama - RUH kesin yok :D

https://scontent-ams.xx.fbcdn.net/hphotos-xap1/v/l/t1.0-9/s720x720/10676289_710818409015310_1114313007262107211_n.png?oh=105cf4c3c4cb2f822facc08eb3dbe60c&oe=55A6730C

PHINEAS GAGE’İN İLGİNÇ HİKAYESİ

Phineas Gage, 1848’de Amerika’da 25 yaşında tren rayı döşeyen bir firmada ustabaşılık yaparken bir kaza sonucu bir demir çubuk parçasının sol yanağından girip, kafasının sağ üst kısmından çıkmasına rağmen hayatta kalmış birisidir. Sol gözü kör olmuştur ve yüzünde yara izleri ve lokal felç görülmüştür, ancak konuşma düşünme yürüme vs gibi şeylerde zorluk çekmemektedir.

Phineas Gage’in hikayesini ilginç kılan şey, kazadan önce ve sonraki kişiliğidir. Kazadan önce Gage, sorumluluk sahibi, zeki, kibar, çalışkan ve yaptığı planları titizlikle uygulayan bir çalışan iken, kazadan sonra sorumsuz, sabırsız, saygısız, tembel, çılgın planlar yapıp daha bir planı gerçekleştirmeden başka bir çılgın plan yapan, asabi, kaba ve huysuz birisine dönüşmüştür.

Gage 1848’deki kazadan 13 yıl sonra hayatını kaybetmiştir. 120 yıl sonra kafatası incelendiği zaman görülen şey ise ön loblardaki ventromedial prefrontal korteksin yani normal karar verme yetisini kontrol eden bölgenin zarar gördüğü ve davranışlarındaki değişikliklerin bu sebeple olduğu. Davranışlarındaki değişiklik kendi suçu ya da bilinçli seçimler değil, tamamen beynindeki hasardan kaynaklanan ve özgür iradesinin dışında gerçekleşmiştir. (Damasio 1994)

Gage’in trajik hikayesinden çıkarılabilecek sonuç, beynin ön kısımlarının kişilik ve davranışları kontrol ettiği ve buraya gelen hasarın bu işlevlerin düzgün çalışmasını engellediğidir. Gage’in hikayesi, literatürdeki tek benzer hikaye değil. Ön beynine zarar gelen insanlarda düzgün ve akılcı karar verebilme yetisinin bozulması, kurallara uymama ya da topluma normal insanlar gibi adapte olamama durumları sıkça karşılaşılan şeyler. Bu durumu dualist (beden-ruhçu anlayış) nasıl açıklayabilmektedir? 1848’de meydana gelen kazada Gage’in beynine saplanan demir, ruhunun da bedenden çıkmasına mı sebep olmuştur? Bilimsel düşünce insanların beynindeki fiziksel değişikliklerin kişilik ve davranışlara etkisini gayet net açıklayabiliyorken, güya herhangi bir zarara uğraması imkansız olan ruh’un karakterimizi belirlediği iddiası nasıl doğru olabilir?

https://www.facebook.com/karikateist/photos/pb.174377972659359.-2207520000.1427288187./710818409015310/?type=3&src=https%3A%2F%2Fscontent-ams.xx.fbcdn.net%2Fhphotos-xap1%2Fv%2Fl%2Ft1.0-9%2F10676289_710818409015310_1114313007262107211_n.png%3Foh%3D6656c72d9c56d96f197f457aa68861da%26oe%3D55A82B64&size=804%2C595&fbid=710818409015310

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamdaki ara alem, doğmadan öncesi hikayeleri reenkarnasyona benzer ama aynı değildir. Reenkarnasyon bir kişinin tekrar tekrar hayata gelmesidir. Bir de "karma" var. Karma iyi niyet gibi bir şey demek, eğer karman iyiyse güzel bir yaratığa, tekrar insana falan reenkarne oluyorsun, kötüyse de maymun falan oluyorsun.

Ben reenkarnasyona falan inanmıyorum bu arada.

tarihinde Xibalba tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam dini der ki Reenkarnasyon olması için hasıl-ı tahsil lazım gelir

olur olur ama anca böyle olur.

İnsan olmayı öğrendin

hayvan olmayı öğrenmen gerekiyor hayvan olabilmen için O hayvanın aldığı öğrenimi topladığını öğrendiğini öğrenmen gerekir

Ali olmayı öğrendim

veli olmak için veli olmayı tahsil etmen gerekiyor

yani husulu geleni toplama elde etme öğrenme gerekiyor buda senin elinde değil

Link to post
Sitelerde Paylaş

birşeyin var olabilmesi için - madde olması gerekir...

madde ötesi denen şey zırvalıktır. madde ötesi var olamaz...çünkü madde değildir. madde olmayan bir şeyin varlığından söz edilemez. varlık denen olgu - maddeye has bir durumdur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Reenkarnasyon var ve Kuran'da gizlice kodlanmış, açıklayacağım.

niye her bir zıkkım gizlice kodlanmış sizin kitabınızda ? niye tek seferde okuduğumuzda anlayamıyoruz da kodları çözmemiz gerekiyor ? bence sizin kitabınızda zındık kadar bir şey yok , siz kendinizi bir şeyler bulmak için zorluyor , kitabınızı günümüze uyarlamak için 40 takla atıyorsunuz . bırakın bu işleri

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fakat, reenkarnasyon bütün insanlar için geçerli değil. "Ricali gayb" gibi yüksek makamlarda bulunan kişiler ölünce kıyameti beklemezler; ruhları vazife yapmaya devam eder. Ve bedenleri 3. boyutta değildir, enerji boyutundadır; gözle göremezsiniz.

Fakat bu kişilerin ruhları belirli periyotlarla başka insanların vücutlarıyla doğarlar(Reenkarnasyon) ve 3. boyuta yani fiziksel dünyamıza gelirler. Bebekken, bu ruh erişkin ruh hali değildir, yaşlandıkça gelişir. Kişi gelişirken reenkarne olduğunun bilincinde değildir.

Kanunlar insanlar için farklı farklı işlemez. Söylediklerin ve diğer her konu hepimiz için aynı:

Kuran'da madde alem http://www.ateistfor...20#entry1227041

Kuran'da öbür alem http://www.ateistfor...20#entry1227980

Madde alem + öbür alem http://www.ateistfor...20#entry1229486

Örnek vermek gerekirse, Kuran'da kehf suresinde bahsedilen Zülkarneyn'in anlamı şudur:

Z el karn eyn. Buradaki el takısı ingilizcedeki "the" edatına karşılık gelir; "karn" ise hem zaman, hem de reenkarnasyon anlamına gelir. Eyn ise çift demektir. Bazı dandik ilahiyatçılar bu eyn, çift boynuz anlamına gelir derler fakat yanlıştır. Burada çift zaman anlamındadır; yani hem geçmişe hem de geleceğe yolculuk edebilen kişi demektir.

Gelin size Zülkarneynin nasıl zaman yolculuğu yaptığını Kuran'la anlatayım:

Kehf 83: Sana Zülkarneyn ile ilgili sualler soruyorlar. 'Size onunla ilgili, Kur’ân’da bazı bilgiler vereceğim.' de.

Kehf 86: Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."

Kehf 86'da açıklanan güneşin battığı kara balçıklı yerden kastedilen şudur: Zülkarneyn, zamanda yolculuk yaparak güneşin karadelik(ayette kara balçık denen şey) tarafından yutulduğu ana, geleceğe gider. Ne demiştik ? eyn takısı yani çift zamana hakim; hem geleceğe hem de geçmişe.

Kehf 89: Zülkarneyn bir yol daha tuttu.

Kehf 90: Gide gide, güneşin doğduğu yere vardığında, güneşe karşı sığınacak bir örtü vermediğimiz bir halk üzerine güneşi doğuyor buldu.

Kehf 90'da ise zamanda geçmişe yolculuk yaparak güneşin doğduğu yere yani güneş ilk oluştuğu veya yaratıldığı zamana gider.

Güneş neden karadelik tarafından kıyamette yutulacak ? Çünkü güneşin kütlesi kendi kendine kara deliğe dönüşecek kadar büyük değil; yani yok oluşumuz(kıyamet), karadelik tarafından yutulma ile olacak.

Bana göre buradaki "çift/iki zaman" madde alem ve öbür alemde geçen zamanlar:

83-85. Sana Zülkarneyn'den de sorarlar: De ki: "Size ondan bir hatıra okuycaağım." Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik. O da bir sebebi izledi.
İlk durak yeryüzü = madde alem.
86. Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu.
Karanlık, Kuran'ın negativite sembollerinden biri (azap, ateş, cehennem gibi). Tekamülün yeryüzündeki negativite aşamasında olan insanların...
87. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın." Dedi: "Zulmedene azap edeceğiz; sonra Rabbine döndürülecek; O da onu görülmedik bir azaba çeker."
Halini tarifledikten sonra...
88. "İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapana gelince, onun için ödül olarak en güzeli var. Ve ona, buyruğumuzdan, kolay olanı söyleyeceğiz."
Pozitivite aşamasında olan insanların halini tarifliyor.
89. Sonra bir sebebi daha izledi.
İlk yolculuk/zaman bitti, şimdi ikinci:
90. Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.
Güneşe karşı siperleri yok = beden sahibi olmadıkları için güneşten korunmaya ihtiyacı olmayanlar = yücelenler/konsey = öbür alem.
91-92. İşte böyle! Biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık. Sonra yine bir sebebi izledi.
Yine yolculuk, burada konu değişiyor:
93-94. Nihayet, iki set arasında ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı. Dediler: "Ey Zülkarneyn! Ye'cûc ve Me'cûc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set yapman şartıyla sana vergi verelim mi?"
Üç toplum tanmlandı. Yeryüzünde negativite ve pozitivitede tekamül edenler bir de yeryüzündeki tekamülü tamamlayıp arkada bırakmış olanlar, Araf'taki yücelenler/konsey.
95-97. Dedi: "Rabbimin beni içinde tuttuğu imkân ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de onlarla sizin aranıza çok muhkem bir engel çekeyim.". "Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "Körükleyin!" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim!" diye seslendi. Artık onu ne aşabildiler ne delebildiler.
"Birbirine karışmayan iki deniz, biri acı biri tatlı" benzetmesinin farklısı. Negativite ve pozitivitede birlikte var olurlar ancak birbirlerine karışmazlar. Kehf 95-97 hem yeryüzündeki hem Araf'taki bu durumu birlikte veriyor.
"Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu."
Kara delik eşleştirmesi ayet tek başına alınınca uyumlu ama şu ayetler sebebiyle doğru olmadığı görüşündeyim:

Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman,” Rahman 37

Yakıtını tüketen güneş, gökte ateşten bir top halinde genişleyerek yeryüzünü yuttuğunda…

Yer üzerinde bulunan herkes yok olacak, sadece o bağış ve celal sahibi Rabbinin yüzü kalacaktır.” Rahman 26-27

Yeryüzündeki yaşam = yeryüzündeki tekamül sona erecek.

O gün günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan.” Rahman 39

Yeryüzü tekamülünün aşamaları olan cin ve insan artık olmadığından günah ve sorgu da yok.

Yani dünyanın sonu...
1- Kara delik tarafından yutularak değil güneşin patlamasıyla gerçekleşecek ve,
2- Yeryüzü tekamülü bittiğinden artık insan toplulukları, günah, azap vs. de bitmiş olacak (Zülkarneyn ise bunlar için gelecek zaman kipi kullanıyor).
Link to post
Sitelerde Paylaş

Z el karn eyn. Buradaki el takısı ingilizcedeki "the" edatına karşılık gelir; "karn" ise hem zaman, hem de reenkarnasyon anlamına gelir. Eyn ise çift demektir. Bazı dandik ilahiyatçılar bu eyn, çift boynuz anlamına gelir derler fakat yanlıştır. Burada çift zaman anlamındadır; yani hem geçmişe hem de geleceğe yolculuk edebilen kişi demektir.

Kehf 83-97 'nin detay açıklaması:

“Engin denizdeki karanlıklara da benzerlik var. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz.” Nur 40

Karanlık = negativite.

Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır1. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar2. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir2. Ateşin dostlarıdır bunlar3. Sürekli kalıcıdırlar içinde.” Yunus 27

Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var4. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de2... Cennetin dostlarıdır onlar6; sürekli kalıcıdırlar orada.” Yunus 26

1- Negativite =, 2- nefsin örtülerek karanlıkta kalması =, 3- ateş = cehennem hali.

4- Pozitivite =, 5- nefsi örten karanlık perdesinin kalkması =, 6- cennet hali.

Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin1. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik2. Bugün gözün keskin3 mi keskin.” Kaf 22

1- Negativite. 2- Perdenin/örtünün kalkması =, 3- pozitivite

Dileseydik1 onları (kalplerinde maraz olanları) sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın1. Zaten sen onları, sözlerinin tarzından da tanırsın2. Allah tüm yaptıklarınızı biliyor.” Muhammed 30

İffet ve onurları3 yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın3.Bakara 273

İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler4 vardır.” A’raf 46

1- Tekamülde ileri insanlar, örtünün altındaki nefslerin pozitivitesini göremezler,

2- Ama dolaylı yollardan bilirler.

3- Tekamül etmiş nefslerin pozitivitesini ise görürler, çünkü o nefslerin örtüsü kalkmıştır.

4- Daha ileri tekamül varlıkları, nefslerin pozitivitesini örtülüyken de görebilir.

Dileseydik1 onları sana mutlaka gösterirdik de sen onları yüzlerinden kesinlikle tanırdın1.” Muhammed 30

İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler2 vardır.A’raf 46

1- Madde alemindeki en olgun ruhlar olan resullerin yapamadığını,

2- Yapabilen varlıklar öbür alemde var. Tekamül, öbür alemde devam eder.

"Onlar tartışırlarken, o yüce konsey2 hakkında benim hiçbir bilgim yoktu. Bana, sadece açık bir uyarıcı olduğum vahyediliyor1Allah dedi: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden4 mi oldun? İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın3."” Sad 69-76

1- Resulden, 2- yüksek bir konsey/topluluk var. 3- Onlar melek, cin, adem, insan olmayanlar…

4- Yücelenler = yücelmiş olanlar = madde alemden sonraki tekamüle erişenler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran'da dirilerek doğmak ayetleri:

Biraz uzun ama sadece siyah yazılar okunursa bir kaç dakika alır:

Madde alem:

"Sizin yaratılmanız da diriltilmeniz de ancak tek bir tek nefs gibidir." Lukman 28

Yaratma ve diriltme farklı kelimeler: Diriltme, “yaratma” anlamında değil.

O, ölüleri diriltiyor1. Hac 6, Bakara 260

Allah'tır ki sizi yaratmış2, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor3. Rum 40

1- Ölüleri dirilti-“yor”… gelecek zaman (mahşer) değil, şimdiki zaman (doğum).

2- Diriltme, “yaratma” anlamında değil. Çünkü gökleri, yeri, insan soyunu yarat-“tı”.

3- Bu ilk yaratmadan beri kişiler ölü-yor, sonra dirili-yor = doğuyor.

"Sonra sizi yere geri gönderiyor2 ve sonra bir çıkarışla tekrar çıkarıyor1." Nuh 18

Sonra öldürdü onu, kabre koydurdu onu2. Sonra dilediği zaman diriltip ortaya çıkardı1 onu.” Abese 21-22

1- Çıkarı-yor, çıkar-dı… gelecek zaman (mahşer) değil, geçmiş ve şimdiki zaman (doğum).

2- Diriltme, “hayat verme” anlamında değil. Dirilen, yere/kabre girmeden önce de yaşıyordu.

O, ölüleri diriltiyor1. Hac 6, Bakara 260

Sonra sizi öldürüyor2, sonra diriltiyor3. Rum 40

1- Ölüler diriliyor, 2- diriler ölüyor, 3- ölüler diriliyor = 1- ölüler diriliyor …..

İlk yaratıştan sonra, ölme – dirilme – ölme – dirilme – ….. şeklinde devam eden döngü.

Yemin olsun, sizi ilk yarattığımızdaki gibi yapayalnız/teker teker bize geldiniz2. Size verip hayaline daldırdığımız şeyleri1 de sırtlarınızın arkasında bıraktınız2.” Enam 94

Allah sizi yarattı, sonra sizi öldürecek3. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına6 geri çevirilir ki7, bir ilimden sonra4 hiçbir şey bilmez olsun5.Nahl 70, Hac 5

1- Madde alemi, 2- arkada bırak-tı-nız bize gel-di-niz (geçmiş zaman) = geçmişte öldünüz.

3- O sizi öldür-ecek (gelecek zaman) = gelecekte yine öleceksiniz. Çünkü bu ikisi arasında…

4- Bildiklerini, 5- unutarak, 6- bebek halinde, 7- ömre geri çevril-ir (geniş zaman) = dirilme var.

Onlardan birine ölüm geldiğinde4, "Rabbim, beni geri döndürün3” der. “Ki bıraktığımda2 hayır ve barışa yönelik işler yapayım1". Hayır, bir kelime ki bu, o söyler5 onu. Dirilecekleri güne kadar6 arkalarında bir engel var.” Muminun 99-100

1- Madde alem, 2- arkada bırakılıp, 3- dönülecek yer olduğunda =, 4- ölümden sonra,

5- Öbür alemde dirilmiş olarak söz söyleyen, 6- yine dirilecek = dirilme madde aleme.

Siz ölülerdiniz, O sizi diriltti.Bakara 28

Allah, diriltir de öldürür de.” Ali İmran 156

diriltir de öldürür de.” Tevbe 116

O diriltir, O öldürür. Araf 158

diriltir ve öldürür.” Duhan 8

diriltir, öldürür.” Hadid 2

“Dirilerek doğmak” ayetleri. Ayrıca dirilen şehitler, dirilen ölüler, dirilen tabiat ayetleri:…

Allah yolunda öldürülenleri1 sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler2,” Ali İmran 170

Dirilen şehitler: 1- Ölme, 2- dirilme.

Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı1. Ve siz bakıp duruyordunuz2. Sonra, ölümünüzün ardından sizi dirilttik3 ki, şükredebilesiniz.” Bakara 55-56

Dirilen ölüler: 1- Ölme, 2- ruh, 3- dirilme.

Allah odur ki, rüzgârları gönderdi. Rüzgârlar bir bulut2 kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye1 sevk ettik de ölümünden sonra3 toprağa onunla hayat verdik4. İşte ölümden sonra dirilme de böyledir5.” Fatir 9

Dirilen tabiat: 1- Kurak ve, 2- yağışlı dönemler =, 3- ölme ve, 4- dirilme… birbiri ardına gelir. 5- İnsanınki de.

Öbür alem:

Madde alemde tekamül edilir. Öbür alem ise, bir dinlenme ve öz-muhasebe dönemi. Bu bilinçlenme döngüsü, nefsin tekamülüne (pozitiviteye/kendine/cennete dönüşüne) kadar tekrarlanır.

“… geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır.” Ali İmran 190

Tekamülde ileri olanlar için, gece ve gündüzün birbiri ardına gelişinde bir bilgi var.

"Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın…” Ali İmran 27

Gündüz ve gece, diri ve ölü olmak birbiri ardına gelir, birbirlerini takip ederek tekrarlanır.

Onları huzuruna toplayacağı gün3, gündüzün2 bir saatinden başka, dünyada1 durmamış gibidirler;” Yunus 45

1- Madde alem =, 2- gündüz. 3- Öbür alem = gece.

“Allah, canları, ölümleri sırasında alır1, ölmeyenleri2 de uykuları sırasında3. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar4; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir5.” Zümer 42

1- Ölüm = madde alemde can verme

2- Ölmeyenler = madde alemde ölmüş oldukları için artık ölmeyenler = öbür alemdekiler.

3- Uyuyanlar = madde alemde gecede (ölü) olanlar = öbür alemdekiler.

3- Öbür alemde de can verme var. Öbür alemde can verildiğinde…

4- Madde alemdeki tekamülünü tamamlayanlar alıkonur = iki alem arasında git-gel sona erer.

5- Tamamlamayanlar, tamamlayana kadar salınır = tekrar madde aleme diriltilir.

“O, odur ki, geceleyin sizi öldürür2. Gündüz boyunca neler yapıp neler kazandığınızı1 bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye3, gündüz içinde sizi diriltir4.Enam 60

1- Gündüzde = madde alemde kazanç yapılır = tekamül edilir.

2- Gece = madde alemde ölü olmak = öbür alemde olmak.

3- Madde alemdeki tekamülünü tamamlamamış olanlar,

4- Gündüze = madde aleme diriltilir.

Sizden, sözü saklayan da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen2 de gündüz yol alan1 da onun için birdir.” Rad 10

O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye2 vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı.” Yunus 67

Bu dünyada kör olan, ahirette de kördür3.” Isra 72

1- Gündüzde yol alınır = madde alemde tekamül edilir.

2- Gecede durup dinlenilir = öbür alemde tekamül edilmez =,

3- Öbür alem, madde alemde ulaşılan tekamül kademesinde geçer.

Onlardan birine ölüm geldiğinde, "Rabbim, beni geri döndürün1” der. “Ki o arkada bıraktığım yerde hayır ve barışa yönelik işler yapayım." Hayır2, bir kelime ki bu, o söyler onu. Dirilecekleri güne kadar3 arkalarında bir engel var.” Muminun 99-100

1- Madde aleme dirilme, 2- hemen değil, 3- şu süreçten sonra:…

Hikmetlerle dolu her iş ve oluş2 o gecede1 ayırt edilir3,” Duhan 4

1- Öbür alem, 2- madde alemdeki tekamülün, 3- muhasebesi için.

Her insanın uğursuzluk kuşunu1 onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü5 kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız: "Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu3 olarak kendi nefsin yeter4."” Isra 13-14

Yapmış olduklarına1 kendi dilleri, elleri, ayaklarının4 şahidlik yapacağı2 o gün5,” Nur 24

1- Madde alemde aşılamayan negativitelerin, 2- şahitliğini yapan da, 3- nefse hesap soran da,

4- Yine nefsin kendisi =, 5- kıyamet/hesap günü = kendini muhasebe etme = öz-muhasebe dönemi.

Kim ondan yüz çevirirse1, kıyamet günü2 bir günah4 yüklenecektir5.” Taha 100

Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan ve şu gününüze2 ulaşacağınıza dair sizi uyaran1 içinizden resuller gelmedi mi? "Nefsimize tanık olduk5" dediler. Dünya hayatı3 onları aldattı ve küfre saptıklarına4 dair, nefslerine tanık oldular5.” Enam 130

1- Negativitedeki nefs, 2- kıyamet/hesap gününde, 3- madde alemde, 4- aşamadığı negativitelerin, 5- bilincine varır.

O güç yetmez büyük felaket geldiğinde, o gün2 insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar3. Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır6. Artık azmış olan1 ve iğreti hayatı yeğlemiş4 olan için cehennem, barınağın ta kendisidir5. Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan7 içinse cennet, barınağın ta kendisidir8.” Naziat 34-41

1- Negativitedeki nefs, 2- kıyamet/hesap gününde, 3- yaptığı öz-muhasebe ile,

4- Madde alemdeki negativitesinin, 5- cehennemin kendisi olduğunu, 6- anlar.

7- Pozitivitedeki nefs içinse, 8- madde alem cennetin kendisi.

Nice yurtları ve medeniyetleri yere batırdık1 biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğlen uykusu uyumakta2 oldukları bir sırada azabımız3 tepelerine iniverdi4.” Araf 4

Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar kendi nefslerine zulmediyorlar3.” Yunus 44

Mallarını; gece ve gündüz6, gizli ve açık infak edenler5 var ya, işte onlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Korku yoktur onlar için; tasalanmayacaklardır onlar7.” Bakara 274

1- Negativitedeki nefs, 2- öbür alemde yaptığı öz-muhasebe ile,

3- Madde alemde kendisine yaptığı azabı/zulmü = cehennemi, 4- anlar.

5- Pozitivitedeki nefs, 6- iki alemde de, 7- pozitivitede = cennette.

Zulmetmiş2 nice kenti/medeniyeti1 biz kırıp geçirdik3 ve arkalarından başka bir topluluk oluşturduk. Şiddetimizi hissettiklerinde4 hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı. Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün6 ki, hesaba çekilebilesiniz7. Dediler: "Eyvah bize! Biz gerçekten zalimlermişiz5." Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler8.” Enbiya 11-15

1- Madde alemde, 2- negativitede, 3- ölen nefs,

4- Hesap gününde yaptığı öz-muhasabe ile,

5- Madde alemde kendine yaptığı zulmü anlar.

6- Sonra bunu yaptığı meskene = madde aleme geri dönerek,

7- Hesap verir = kendine zulüm etmeye = cehennemde kalmaya devam eder.

8- Bu bilinçlenme döngüsü, nefsin tekamülüne = pozitiviteye/kendine/cennete dönüşüne kadar tekrarlanır.

"O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı1." Araf 22

“Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp2 onları kendi nefslerine şahit tutarak3 sordu4: "Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz." dediler5.” Araf 172

1- Üreme organlarının kendilerine açılması: Cinsiyetsiz ruhun, cinsiyetli bedene bağlanması = Doğum (gündüz)
2- Bellerinden üreme organlarını alma: Cinsiyetsiz ruhun, cinsiyetli madde bedenden ayrılması = Ölüm (gece)

3- Kendi nefsine şahit tutma: Nefsin tekamülde aldığı yolu, nefsin kendisinin muhasebe etmesi (hesap günü)

4- Sor-du, de-diler, geçmiş zaman: Bu öz-muhasebe, madde alemde ölümden sonra, öbür alemde yapıl-dı.

5- Bu öz-muhasabeden sonra, madde aleme tekrar doğarak tekamülün devamı için teyid ve ahit alınması.

Madde alem + öbür alem:

O gün sûra üfrülür ve günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz… Yolca en seçkinleri olan şöyle diyordu: "Eni-sonu, bir gün kaldınız1." Taha 102-104

Onları dirilttik… "Ne kadar durdunuz?" Dediler: "Bir gün yahut günün bir parçası kadar2. Dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir." Kehf 19

Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre3 için öldürmüş, sonra diriltmişti. "Ne kadar bekledin?" demişti. "Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim2." dedi. "Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın3…” Bakara 259

1- Madde alemdeki bir yaşam = bir günün bir kısmı = 1 gündüz.

2- Öbür alemdeki bir yaşam = bir günün bir kısmı = 1 gece.

3- İkisi de madde alemdeki 100 yıl gibi bir sürede.

Dediler: "Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün, iki kez dirilttin1. Artık günahlarımızı itiraf ettik. Buradan çıkmak için bir yol daha var mı?2" Mumin 11

1- Madde alemde bir yaşam + öbür alemde bir yaşam = 1 gündüz + 1 gece = 1 gün.

2- Sonraki gün.

“İş ve oluşu gökten yere1 doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar3: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz2 günlerden bin yıla denktir3.” Secde 5, Hac 47

1- İki alemli tekamülün, 2- madde alemdeki kısmı, 3- bin yıl gibi bir sürede, 4- tamamlanır.

“Yemin olsun, biz Nuh’u1 toplumuna gönderdik de o onların arasında2 bin yıldan3 elli yıl eksik kaldı4.” Ankebut 14

1- Olgun ruhlar, 2- madde alemdeki, 3- bin yıllık sürenin, 4- sonuna yaklaşmış olanlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Reenkarnasyon yok, çünkü tanrı ve ruh yok. Reenkarnasyonun olması için bunların olması gerekirdi. Bir kişinin hayatında iyi olduğu için sonraki hayatında zengin biri olarak dünyaya getirilmesi ve hayatında kötü olan bir kişinin sonraki hayatında kurbağa olarak dünyaya getirilmesi filan saçma sapan çocukça düşünceler.

Karma ahlakı ancak determinizm içinde doğru yorumunu bulabilir. Çünkü determinizm her şeyi kapsayan ve hiç bir kuantum parçacığın bile dışında olmadığı bir nedensellik örüntüsü ortaya koyar. Bu nedensellik içinde etkileşim içinde olmayan hiç bir iki adet kuantum parçacık bile yoktur. Dolayısıyla yaptığımız her hareket kelebek etkisine yol açar. Kaos nedeniyle de bu etkileşim hayal edemeyeceğimiz kadar dramatik değişikliklere yol açabilir. Kimseye etkisi olmadığını düşündüğümüz basit bir hareket, dünyayı değiştirebilir.

O yüzden hepimiz nasıl bir dünya yarattığımızdan ve çocuklarımızın emanetini nasıl koruduğumuzdan (veya koruyamadığımızdan) sorumluyuz. İnsanlar meyvesini hiç yiyemeyecekleri ağaçlar diktiğinde insanlık güzelleşir. Bu söz boşuna söylenmemiştir ve çok güzel, anlamlı ve bilgece bir sözdür.

Determinizmin ortaya koyduğu diğer bir konu, nedenselliğin başı ve sonu olmadığı, yani zamanın başlangıcı ve bitişinin bulunmadığı, evrenin tek, ilk ve son evren olamayacağı, çoklu evrenler kuramı. Karma ahlakı burada sonsuz bir anlam kazanıyor. İyi bir dünya yaratmak daha iyi bir sonraki evrene katkı yapabilir. Çünkjü evrenler de canlılar gibi evriliyor. Yani iyi bir insan olduğumuz için sonraki hayatımızda zengin biri olarak filan yaratılmayız ama biz iyi, o iyi, herkes iyi olabildiği zaman belki bir sonraki evrende canlılar birbirlerini öldrürerek hayatta kalmak zorunda olmazlar. Daha iyi bir evren oluşabilir.

İyilik ve kötülük nedensellik içinde yayılan, yansıyan ve kelebek etkisine yol açan etkenlerdir. Okyanusa attığınız hiç bir taş dairesel dalgalanmalar yaymadan kalamaz. Bu dalgalar nereye kadar gidebilir ki, evet bu doğru ama herkes sürekli okyanusa taşlar atıyor. Sadece siz değil.

Yaptıklarımız nedensellik içinde etkileşiyor, dünyamıza biçim veriyor, belki uzak gelecekte evrene biçim verecek ve bir sonraki evrene katkısı olacak. Belki de dünyamızda canlıların birbirlerini yiyerek hayatta kalmak zorunda oluşundan bir önceki evrendeki kötü, bencil uygarlık sorumlu... Bizim uygarlığımız mutlaka daha iyi olmalı. Belki varlığımızın bilgisini bir karadelikte saklayıp gelecek evrene miras bırakabiliriz. En az bir milyar yıl uygarlığımızı geliştirmek için zamanımız var ve teknolojimiz başdöndürücü bir hızla gelişiyor.

İnsanlığın şu anki teknoloji düzeyi ile bile, artık hayal olmaktan çıkmış amaç haline gelmiş çabaları var: Ölümsüzlük. Evrene yayılmak. Karadelikleri keşfetmek. Madde ve enerjinin içeriğini anlamak. Bu çabalar mutlaka ki nihai sonucu yakalamaya yetmeyecek. Asla tam ölümsüz olamayacak, tüm evreni avucumuz içine alamayacak ve bir karadeliğin içine girip bakamayacağız. Bunlar beş milyar yıl sonra da, on milyar yıl sonra da olanaksız olacak. Determinizm tüm nedenselliğin hiç kimse ve hiç bir şey tarafından tümüyle kapsanamayacağını, yani tanrının olmadığını ve bizim de bir gün gelip tanrı olamayacağımızı söyler.

Fakat ne çıkar, zaten ölümsüzüz. Yok olmak diye bir şey yok. Zaten bizden daha üstün bir tanrı olamaz ve yok. El ele, baş başa... Ne yaparsan elinle, o gider seninle... Sonsuza kadar... Yoksa siz seni sonsuza kadar seveceğim, sevdiğim sonsuzluğa gitti sözlerini içi boş sloganik martavallar mı sanıyordunuz? Değiller. Gerçeği ifade ederler.

Ancak "lan demo, sen demo'ydun ya, seni yine demo olarak yarattım bak, yine demo'sun sen" diyecek bir tanrı yok. Bir dahaya böcek olmamayı garantileyecek bir sigorta yok. Tüm canlılara iyi davranın, acı çektirmeyin. Siz de yeni hayatınızda bir böcek olabilirsiniz. İyi bir dünya yaratın ki iyi bir evrenimiz, iyi bir mirasımız olsun. Hiç birimiz asla ölmeyeceğiz. Bunu unutmayın. Tüm canlılar, aynı evrimsel serüveni bu gezegende paylaştığımız öz be öz kardeşlerimiz. Onlara çok çok iyi davranın, siz onlarsınız, onları incitmeyin.

Bu dünyada onları, öz kardeşlerinizi bazen değil sıklıkla, hatta her gün binlercesini öldürmeniz gerekebilir. Çünkü bakteriler de soyumuzun bir olduğu evrimsel kardeşlerimiz. Zorundaysanız da merhametli, duyarlı olun. Bir sonraki evrende kardeşlerinizi öldürmek zorunda olmamayı dileyin...

Kedimi çok seviyorum. Yanlışlıkla ayağına bassam içim sızlar. Ama yaşlanıp yaşamak onun için işkence haline geldiğinde zehir iğnesi ile onu uyutturacağım. Her zamanki gibi uykusunun geldiğini sanacak. Ne çıkar, ben de yaşlanıp yaşamak işkence haline geldiğinde ötenazi hakkımı kullanacağım. Yasalar bana bu hakkı tanımıyor olsa da bir yolunu bulurum. Yasalara da kendimi öldürtebilirim. Bunun da yolları var.

Sonraki bir evrende benim kedi, kedimin sahibim olma olasılığı sıfır değildir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Reenkarnasyon yok, çünkü tanrı ve ruh yok. Reenkarnasyonun olması için bunların olması gerekirdi. Bir kişinin hayatında iyi olduğu için sonraki hayatında zengin biri olarak dünyaya getirilmesi ve hayatında kötü olan bir kişinin sonraki hayatında kurbağa olarak dünyaya getirilmesi filan saçma sapan çocukça düşünceler.

bu bile yeterli ..
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...