Jump to content

İslam'da Efendi. Köle ve cariyesine, Köledir. İşte köle almanın ağır Şartları


Recommended Posts

İslamda Köleye Ve Cariyeye Yapılan Muamelerdeki Maddeler. Yüksek Ahlak Ve Faziletler

En mühim şartlar

1-) Efendi ne giyerse Kölesi de aynı Elbise giyecek

a) Elbise farkı yüzünden O mu efendi veya o mu köle asla anlaşılmıycak (kölenin köle cariyenin (hizmetçinin) hizmetci olduğu belli olsun diye elbise giydirilmiycek)

21. yüzyıldaki medeniyete bak sen: hizmetçi hizmetçi garson garson olduğu belli olsun diye hususi elbise giydiriyorlar İslama dil uzatanlar utansın, yazıklar olsun onlara ttüüüüü :D

2-) Efendi hangi sofraya oturursa Köleside aynı sofraya oturur

a) Efendi yesin sonra köleler ve cariyeler yesin olamaz

3-) Efendi Köle ve cariyesinin İzzet-i nefsini rencide ederek çağıramaz

4-) Efendi Köle ve cariyesini dövemez

5-) Efendi davet edildiği yere kölesiyle giderse Kölesini de yanında oturtur (evladı ve oğlu gibi)

a) sen şuraya geç orada otur diyemez

6-) efendi ne kadar yük taşırsa Kölesinede O kadar yük verir

7-) Kölesi Cariyesi evi süpürürken Efendisi de evi süpürecektir.

a) hatta sıcak muhit ise Güneş tarafını Efendi Gölge tarafını Köle süpürecektir.

Soğuk muhitse tersi

8-) Efendi hangi yatak ve yorgAn kullanırsa Kölesi de aynı cins yatak ve yorgan kullanıcak

9-) Cariyelerini Fuhuşa zorlayamaz!

a) Kim bu ikrahı yaparsa. Allah cariyelerin hayattan ve insanlardan ikrahlarını affetmiştir.

fakat Onları fuhuşa İkrah edenlerin İkrahlarını ise affetmemiştir en şiddetli azab ile azab edecektir.

cariyeler fuhuşa zorlanamaz. zorlanırsa Azad edilir (devlet tarafından)

10-) Yukarıdaki maddelere aykırı hareket edenlerin derhal Köle ve cariyeleri azat edilir (resülüllah azat ederdi. resulüllah devleti temsil ettiğinden devlet tarafından azat edilirler)

a) Efendi yaptığı kabahattten dolayı kendı rızasıyla azat etmezse katiyyen kendisini Allaha affetiremez

Tarihte bir şahıs demiştir ki : Müslümanlıkta Köle almak, Köle olmaktır.

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 125
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İslamda köleye ve cariyeye yapılan Muamelerdeki maddeler. Yüksek ahlak ve Faziletler

En mühim şartlar

1-) Efendi ne giyerse Kölesi de aynı Elbise giyecek

a) Elbise farkı yüzünden O mu efendi veya o mu köle asla anlaşılmıycak (kölenin köle cariyenin (hizmetçinin) hizmetci olduğu belli olsun diye elbise giydirilmiycek)

21. yüzyıldaki medeniyete bak sen: hizmetçi hizmetçi garson garson olduğu belli olsun diye hususi elbise giydiriyorlar İslama dil uzatanlar utansın, yazıklar olsun onlara ttüüüüü :D

2-) Efendi hangi sofraya oturursa Köleside aynı sofraya oturur

a) Efendi yesin sonra köleler ve cariyeler yesin olamaz

3-) Efendi Köle ve cariyesinin İzzet-i nefsini rencide ederek çağıramaz

4-) Efendi Köle ve cariyesini dövemez

5-) Efendi davet edildiği yere kölesiyle giderse Kölesini de yanında oturtur (evladı ve oğlu gibi)

a) sen şuraya geç orada otur diyemez

6-) efendi ne kadar yük taşırsa Kölesinede O kadar yük verir

7-) Kölesi Cariyesi evi süpürürken Efendisi de evi süpürecektir.

a) hatta sıcak muhit ise Güneş tarafını Efendi Gölge tarafını Köle süpürecektir.

Soğuk muhitse tersi

8-) Efendi hangi yatak ve yorgAn kullanırsa Kölesi de aynı cins yatak ve yorgan kullanıcak

9-) Cariyelerini Fuhuşa zorlayamaz!

a) Kim bu ikrahı yaparsa. Allah cariyelerin hayattan ve insanlardan ikrahlarını affetmiştir.

fakat Onları fuhuşa İkrah edenlerin İkrahlarını ise affetmemiştir en şiddetli azab ile azab edecektir.

cariyeler fuhuşa zorlanamaz. zorlanırsa Azad edilir (devlet tarafından)

10-) Yukarıdaki maddelere aykırı hareket edenlerin derhal Köle ve cariyeleri azat edilir (resülüllah azat ederdi. resulüllah devleti temsil ettiğinden devlet tarafından azat edilirler)

a) Efendi yaptığı kabahattten dolayı kendı rızasıyla azat etmezse katiyyen kendisini Allaha affetiremez

Tarihte bir şahıs demiştir ki : Müslümanlıkta Köle almak, Köle olmaktır.

KAYNAK NEDİR ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu şartlar uygulandığı içindir ki: Sadr-ı islamda bütün köleler Müslüman olmuştur

Sadr-ı islamda bir tek köle gösterilemez ki: Müslüman olamış bu dini büyük bir aşk ile sevmemiş olsun. Gösterilemez

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu şartlar uygulandığı içindir ki: Sadr-ı islamda bütün köleler Müslüman olmuştur

Sadr-ı islamda bir tek köle gösterilemez ki: Müslüman olamış bu dini büyük bir aşk ile sevmemiş olsun. Gösterilemez

1. Bu yalan hadislerle kanitlarim ...

2. Dalga geçtiğini sanıyorsun ama insana ıslamda neden köle var köle nedir diye sorarlar ...safsin....

3. Köle nasıl elde edilir diye sorarlar nutkun tutulur cevap veremezsin ..önce Cizye haraç nedir ıslam neden savaş acar öğren ...

4. Peygamberin 65 savaş çıkarmış köle ve cariyelerini bile bu savaşlarda öldürdüklerinden elde etmiştir..çıkar onlar savaş açtı dersin ama yemezler kanıtlari suratına vururum ıspanyada ne işiniz var diye ...yada çinde okadar katliam neden yapıldı kayıtları neden var diye sorarlar ...çıkar sebeklik yaparsın ama ben kanıt sunarım devlet kanıtı ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam'da köle hukuku konusunu sadece "azad" kurumu çerçevesinde ele aldım ve bu haliyle "köle edinimi" konumuz dışında kalmaktadır.

Köle azad etme meselesi ise tam anlamıyla köleler için "pamuk ipliğine" bağlı bir durumdur.

Nisa 92. Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir

Görüleceği gibi bir kölenin azad olabilmesi için sahibinin bir mümini öldürmesini beklemesini gerekmektedir.

Mücadele 3 Kadınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Burada da göreceğin gibi cahilliye dönemine ait bir kabile geleneği olan "Zıhar" uygulaması konu ediliyor.

Peki, ne imiş Zıhar bir bakalım:

Zıhar: Erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" gibi sözlerle benzetmesi. Hanımına "Senin başın anamın sırtı gibidir" diyen bir erkeğin, keffâret vermedikçe hanımına sarılması, öpmesi ve cimâ etmesi harâm olur. Zıhâr keffâreti, oruç keffâreti gibidir. (İbn-i Nüceym)

Yani erkek karısına "senin sırtın bana anamın sırtı gibidir" derse daha doğrusu "artık sana anam gibi bakıyorum" veya Türkçe'deki ifadesiyle "artık kardeş olduk" derse bu söz ondan soğuduğunu ve ondan sözle uzaklaştığı anlamına gelir ki eğer bu sözü söyleyen kişi tekrar karısına dönüp onunla yatmak isterse (cima) o zaman köle azad etmek zorunda.

Sizin anlayacağınız gibi kölenin azad edilmesi için ya sahibinin birini öldürmesi ve dahası bu kişinin mümün olması (Nisa 92) ya da karısına "zıhar" yapmasını (Mücadele 3) beklemesi gerekecek

(Ayrıca artık bu çağda eski Arap kabilelerine ait bir gelenek olan "Zıhar"ın Türkler tarafından uygulanmadığı ve uygulanmayacağı ve bu haliyele bütün zamanlara şamil olduğu iddia eilen Kuran'ın en fazla 1400 yıl önceki Arap kabilelerine hitap ettiğini de rahatlıkla görebiliriz)

İlave olarak bu aşağıdaki ayette de köle azadı ile ilgili hüküm var :

Maide 89. Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!

Burada da bilerek yapılan yeminin keffareti ve üçüncü alternatifi olarak köle azad edilmesi söz konusu.

Çok rahatlıkla anlaşılabileceği gibi burada da bir mümin, kölesini azad etmek yerine 10 fakire yemek yedirmeyi tercih edecektir çünkü bir köleden ömür boyu faydalanmak yerine 10 fakiri doyurmak çok daha ekonomiktir.

Bunun dışında kölenin hürriyetine kavuşmasının bir diğer alternatifi olan mukatebe antlaşması ile ilgili ayet de şu.

Nur 33. Evlenme imkanını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik). görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

Şimdi Mukatebe antlaşması nedir ona bakalım:

Mükatebe: Köle veya cariye ile efendisi arasında yapılan bir akid olup, bu akidde köle veya cariye, belli bir bedel ödediği takdirde efendisinden, kendisine hürriyetini vermesini ister veya aynı teklifi efendisi ona yapar. Üzerinde anlaşmaya varılan bu bedel hazır ise köle bu bedeli hemen ödemek, değilse, efendisinin kendisine tanıdığı bir süre içinde temin ettikten sonra ödemek şartıyla hürriyetine kavuşur. (Diyanet Vakfı meali dip notu)

Burada da islam uleması tarafından "kölenin hürriyetine kavuşturulmasını teşvik etme" gibi bir amaç olduğu öne sürülmüş ama bunlardan hiç birisi köle azadlamayı (köle açısından) kolaylaştırmadığı gibi bilakis adeta "tesadüflere" ve köleyi "ilave maddi yüklere" mecbur bırakmıştır.

Peki köle mukatebe antlaşması yaparak özgürlüğüne kavuşmak için gerekli olan meblağı nasıl elde edecektir ?

Bu soruya da cevabı Tevbe 60'da bulabiliriz:

Tevbe 60: Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu ayette de görüleceği gibi "sadaka" adeta köle için tek umut kaynağıdır. Ne var ki, bu sadakayı bile almak için köle sıraya girmek zorundadır.

çünkü sadaka öncelikle şu şekilde dağıtılır;

a-Fakirlere,

b-Düşkünlere,

c-Zekat işinde görevli olanlara,

d-Kalpleri islama ısındırılacak olanlara (müellef-i-kulub)

e-Kölelere

f- Borçlullara

e-Allah yolunda olanlara (veya Allah yolunda cihad edenler)

g-Yolculara

Düşünün ki, kölenin sadaka sırası bir müellef-i kulub'dan bile sonra gelmektedir. (Bu muellef-i kulûb konusu apayrı bir konudur. Huneyn savaşında Muhammed'in topladığı ganimetlerden islamı seçmeyen insanları islama sokmak için verdiği rüşvettir. Ne demek istediğimi anlatmak için şu hadis oldukça açıklayıcı olacaktır:

Safvan b. Ümeyye der ki: "Huneyn muharebesinde Hz. Peygamber (s.a.s), bana ganimet mallarından bir pay verdi. Halbuki o benim en sevmediğim kimse idi. Bana vermeye devam etti; sonunda insanlar içinde en sevdiğim kimse oldu" (Tirmizî, III, 27).)

İşte bu şekilde parayı alanlar bir anda Muhammed'i ve İslam'ı sever hale gelmiştir.

Not: Müellef-i Kulb konusunun diğer detaylarına konumuz olmadığı için girmiyorum

Evet köle için sadece mukatebe parasını sadaka olarak toplamak da yeterli değildir çünkü yukarıda yazdığımız Nur 33'de belirtildiği gibi onların bunu hak etmesi için "kendilerinde hayır görülmesi" gerekmektedir. Peki nedir bu ? Bunu da Hamidullah'tan yazalım:

"....Kanunun öngördüğü belli bir kültür ve bilgi seviyesine ulaşmış olmaları koşulu ile köleler isterlerse özgürlüklerini satın alabilirler" (İslam Peygamberi s.574)

Görüleceği gibi zaten neredeyse maddi bedelini karşılamanın imkansız olduğu Mukatebe antlaşması ilave olarak da subjektif kriterlere tâbi tutularak kölenin hürriyetini efendisinin keyfiyetine açık hale getirilmiştir hatta adeta efendinin keyfiyetine teslim etmiştir.

Köle açısından bakacak olursak:

1-Köle efendisinin bir mümini öldürmesini beklemek zorundadır

2-Efendisinin "zıhar" yapmasını beklemek zorundadır

3-Efendisinin bilerek ettiği yemini bozmak istemesini beklemek zorunda kalacaktır

4-Ya da hiç bir ekonomki gücü olmadığı halde efendisinin keyfi olarak belirlediği bir mukatebe miktarını ödemek zorunda kalacaktır. (yani ömür boyu onun hizmetinde karın tokluğuna çalışmıştır köle olarak ve ayrıca insan olmaktan kaynaklanan en doğal hakkı olan hürriyetini de kazanmak için maddi bir bedel ödemek zorunda kalacaktır)

Kölelik her şeyden önce fıkıhsal bir statütüdür. Bu statü şu şekilde belirlenir.

Köleler, ganimet olarak veya ticari bir emtia olarak alınır-satılır-kiraya verilir-miras bırakılır ve hibe edilebilir.

Bu haliyle köleler;

a-Eşya olarak değerlendirilir ve bir ticari emtia olarak "Ticaret hukukunun" konusudur

b-Miras hukukunun konusudur

c-Savaş hukukunun konusudur

d-Köleler kölelerle veya hürlerle evlenir- boşanır ve hürlerden ayrı olarak "Medeni hukukun" konusudur.

Bu konularda çarpıcı paragrafları aşağıda Hamidullah'tan (İslam Peygamberi s. 576) aldım :

"Bir kadın köle (cariye) açık ve kesin bir nikah akdi olmaksızın, sadece efendisinin emir ve hizmetine bağlıdır. Çünkü evlilik (nikah) durumunda erkek hanımının vücudu üzerinde sdece bir yararlanma hakkına sahip iken, kadın kölenin sahibi cariyesinin şahsı üzerinde de bir mülkiyet hakkına sahiptir. diğer bütün insanlar hatta efendinin kendi oğlu bile bu cariye ile cinsel ilişkiye girmekten kesinlikle men edilmişlerdir. Bir efendi kendisinde çocuk dünyaya getirmemiş olan bir cariyeyi satabilir. Efendi cariyenin bir başka erkekle nikah akdi yapmasına da izin verebilir ancak bu durumda efendi bu cariye ile bir daha karı-koca hayatı yaşayamaz"

(Burada Hamidullah'in "bir daha karı-koca hayatı yaşayamaz" ifadelerine dikkatinizi çekerim)

Efendinin kadın köle olan cariye ile cinsel ilişkiye girmesi "mülkiyet üzerinde tasarruf hakkı" gereği doğaldır ve üstüne de cinsel ilişkiye girdiği bu cariyenin evlenmesine de izin verebilir (!)

Devam ediyorum:

"Eğer nikahlanan her iki tarafta da köle ise doğan çocukta köle olur. Sadece koca köle ise çocuklar hür kimseler olarak anaya tâbi olurlar. Sadece annenin köle olması durumunda, doğacak çocukların o cariye kadının efendisine ait olmayacağı konusunda efendi ile önceden anlaşmış olması gerekir. Cariye bir kadının kendi efendisinden olan çocukları hür olarak doğarlar ve bu kadın artık 'çocuklu anne' sıfatı alır." Hukuken bu efendinin bundan sonra o cariyesini satamayacağı ve ne şekilde olursa olsun, onu herhangi bir erkeğe veremeyeceği, hatta efendisi onu hayatta iken azad etmemişse, onun ölümü ile birlikte cariyenin kendiliğinden hürriyetine kavuşacağı anlamına gelmektedir.

İslam hukukunda nikahlı hür bir zevce ile bir cariye arasındaki en temel fark, cariyenin efendisi konumundaki kocasından, nikahlı hür bir eş gibi miras alma hakkına sahip olmamasında görülür"

Görüldüğü gibi hürlerden ayrı olarak cariyeler efendileri ile evlenseler dahi miras alamazlar. Tabii bu konumuz değil, bizi ilgilendiren bir hürriyete kavuşma yolu olarak da İslam fıkhında kadın kölelerin (cariyelerin) efendisinden çocuk doğurmaları ve "ümmü'l veled" sıfatı kazandıktan sonra efendilerinin ölümünü beklemeleri, bir alternatif olarak hürriyete kavuşma yolu olarak öünümüze çıkmaktadır. Yani köle eğer kadın ise o zaman efendisi ile cimâ edecek ve bir çocuk dünyaya getirecektir. Daha sonra da efendisinin ölümünü bekleyecektir.

Sözün kısası İslam hukuku hürler ve köleler olmak üzere iki ayrı hukuktur ve kölenin hürriyetine kavuşması neredeyse imkansızdır.

Konuya bir de hadisler açısından bakalım.

Kütüb-i Sitte : Ağacı Ve Köleyi Satmak bölümü

Hadis No : 0379

Ravi: İbnu Ömer

Tanım: Hz. Peygamber (sav)'ın şöyle sölediğini işittim: "Kim döllemesi yapılmış bir hurmalık satarsa (bir başka rivayette satın alırsa) bunun meyvesi satana aittir. Satın alan kendisinin olacak diye şart koşmuşsa o hariç (bu durumda meyve müşterinindir). Kim de bir köle satarsa, kölenin malı satanındır, burada da satın alan "benim olacak" diye şart koşmuşsa o hariç, bu takdirde kölenin malı varsa müşterinin olur."

Kaynak: Buhari, Büyu 90, 92, Şürb 17, Şürüt 2; Müslim, Büyu 77, (1543); Muvatta, Büyu 9 (2, 617); Tirmizi, B

Açıkça bu hadiste de kölenin malı olsa dahi satıldığı anda malı onun olmaktan çıkar. Alıcı ile satıcı arasındaki antlaşmaya bağlı olarak efendisinin ya da yeni-efendisinin olacaktır. Bu haliyle "kölenin malı efendisinin malıdır" demek yeterlidir.

Kütüb-i Sitte: Alım-Satımı Caiz Olmayan Eşyalar Hakkında

Hadis No : 0232

Ravi: İbnu Ömer

Tanım: Hz. Ömer (ra) buyurdu ki: "Efendisinden çocuk doğuran cariyeyi efendisi artık satamaz, hibe edemez, miras olarak da bırakamaz. Hayatta kaldığı müddetçe ondan istifade eder. Ölecek olursa cariye hür olur."

Kaynak: Muvatta, Itk 6, (2, 776)

Yukarıda bahsettiğimiz durumun hadis kaynaklarından birisi. İslam fıkıhı Kuran-sünet ve hadis üzerine binâ edilir ve hiç değişmeyen ilahi normlar oluşturur.

Kütüb-i Sitte: Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat

Hadis No : 0322

Ravi: Cabir

Tanım: Bir köle gelerek Hz. Peygamber (sav)'a hicret etmek üzere biat etti, Resulullah (sav) onun köle olduğunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resulullah (sav) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve köleyi iki siyah köle mukabilinde satın aldı."

Kaynak: Müslim, Musakat 123, (1602); Tirmizi, Siyer 36, (1596); Ebu Davud, Büyu 17, (3358); Nesai, Bey'a 66,

Bu da Muhammed'in köle alım-satımına delil teşkil eden bir hadis. Bir mümin köle karşılığı iki müşrik veya gayri müslüm köle. Daha da ötesi bu hadis Kütüb-i Sitte'de "Hayvanlar vs. ile ilgili teferruat bölümünde" yer alıyor.

Kütüb-i Sitte :Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair

Hadis No : 0376

Ravi: Ukbe İbnu Amir

Tanım: Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kölenin müddeti üç gündür. Şayet müşteri, bir hastalığa rastlarsa, herhangi bir delil ibraz etmeden köleyi satana geri verir. Üç günden sonra hastalığa rastlarsa, bu hastalığın, satın aldığı zamana ait olduğu hususunda delil ibraz etmesi gerekir."

Kaynak: Ebu Davud, Büyu 72, (3506)

Bu hadis de kölenin aynı bir eşya gibi değerlendirilişine tipik bir örnek. Bir emtia-eşya da kusur olması gibi kölede de hastalık veya kusur olabilir. Bu durumda da tabii ki, ticaret hukukunu kapsamı içindedir.

Görüleceği gibi İslam'da bırakın köleliğin kaldırılmasını bilakis kölelik apayrı bir fıkıhsal düzenlemeye tâbi tutularak kurumsallaştırılmıştır.

İslam tarihi boyunca köleliğin adeta şaha kalkmasının sebebi onun kurumsallaştırılarak adeta kökleştirilmiş olmasındandır.

Daha da beteri, bu kurumsallaştırılma "ilahi" olduğu söylenen hükümler gereği yapılmış ve bu yüzden de kaldırılması neredeyse imkansız hale getirilmiştir.

Sözün kısası, İslam uygarlıkları tarihte her döneminde (Osmanlı imp. dahil) köle uygarlıkları olmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. Bu yalan hadislerle kanitlarim ...

2. Dalga geçtiğini sanıyorsun ama insana ıslamda neden köle var köle nedir diye sorarlar ...safsin....

3. Köle nasıl elde edilir diye sorarlar nutkun tutulur cevap veremezsin ..önce Cizye haraç nedir ıslam neden savaş acar öğren ...

4. Peygamberin 65 savaş çıkarmış köle ve cariyelerini bile bu savaşlarda öldürdüklerinden elde etmiştir..çıkar onlar savaş açtı dersin ama yemezler kanıtlari suratına vururum ıspanyada ne işiniz var diye ...yada çinde okadar katliam neden yapıldı kayıtları neden var diye sorarlar ...çıkar sebeklik yaparsın ama ben kanıt sunarım devlet kanıtı ...

Peygamberimiz sağlığında iken Elçiler yollamıştı bazıları Elçileri Öldürdüler onların cezası verilirken kureyş kafirleri rahat bırakmadı. onların ıslahı ile ilgilendi sonra halk oylamasıyla hazreti Ebu Bekir Hilafete geçince

Peygamberimizden Allahın kılıçı (Maraşal unvanı alan) Halin bin Velid'i elçileri öldüren memleketlere gönderdi. maraşal Unvanı alan halin bin velid hangi savaşa girse kazandı

(ki hiç hayatında milyonla askere komutan olmamış en fazla 1000 kişilik orduya komutan olan halid bin velid bu kadar askerle nasıl savaşır o taktikleri bilmiyorken.. paralı askerle savaşa çıkan kayser ve kisra ordularını tepeledi.)

okey hadi canım sen bunlar öğrende gel

haaa şunu ilave edeyim.. EL kaide ve IŞID ve benzeri Terör Örgütleri de Sözde Müslüman

Şimdi Bunların yaptıkları katliamları. Müslümanların yaptığı katiamlar olarak tarihe geçirenlerin. hepsi islam aleyhtarı insanlardır

islam onların yaptığı katliamları fenalıkları men etmiştir..

İşte tarihte El kaide ve IŞID ve benzeri guruplar mezhepler tarafından yapılan katliamlarde İslamın malı değildir.

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Peygamberimiz sağlığında iken Elçiler yollamıştı bazıları Elçileri Öldürdüler onların cezası verilirken kureyş kafirleri rahat bırakmadı. onların ıslahı ile ilgilendi sonra halk oylamasıyla hazreti Ebu Bekir Hilafete geçince

Peygamberimizden Allahın kılıçı (Maraşal unvanı alan) Halin bin Velid'i elçileri öldüren memleketlere gönderdi. maraşal Unvanı alan halin bin velid hangi savaşa girse kazandı

(ki hiç hayatında milyonla askere komutan olmamış en fazla 1000 kişilik orduya komutan olan halid bin velid bu kadar askerle nasıl savaşır o taktikleri bilmiyorken.. paralı askerle savaşa çıkan kayser ve kisra ordularını tepeledi.)

okey hadi canım sen bunlar öğrende el

haaa şunu ilave edeyim.. EL kaide ve IŞID ve benzeri Terör Örgütleri de Sözde Müslüman

Şimdi Bunların yaptıkları katliamları. Müslümanların yaptığı katiamlar olarak tarihe geçirenlerin. hepsi islam aleyhtarı insanlardır

islam onların yaptığı katliamları fenalıkları men etmiştir..

İşte tarihte El kaide ve IŞID ve benzeri guruplar mezhepler tarafından yapılan katliamlarde İslamın malı değildir.

bu bir yalan !! hoş doğru kabul edelim. 1 elçiye karşılık - komple ülkenin insanlarını öldürmenin - karılarını kızlarını sex kölesi yapıp - erkek çocuklarını köle yapmanın burda yeri nedir ?

hem de sırf inanmıyorlar diye ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam'da köle hukuku konusunu sadece "azad" kurumu çerçevesinde ele aldım ve bu haliyle "köle edinimi" konumuz dışında kalmaktadır.

Köle azad etme meselesi ise tam anlamıyla köleler için "pamuk ipliğine" bağlı bir durumdur.

Nisa 92. Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir

Görüleceği gibi bir kölenin azad olabilmesi için sahibinin bir mümini öldürmesini beklemesini gerekmektedir.

Mücadele 3 Kadınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Burada da göreceğin gibi cahilliye dönemine ait bir kabile geleneği olan "Zıhar" uygulaması konu ediliyor.

Peki, ne imiş Zıhar bir bakalım:

Zıhar: Erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" gibi sözlerle benzetmesi. Hanımına "Senin başın anamın sırtı gibidir" diyen bir erkeğin, keffâret vermedikçe hanımına sarılması, öpmesi ve cimâ etmesi harâm olur. Zıhâr keffâreti, oruç keffâreti gibidir. (İbn-i Nüceym)

Yani erkek karısına "senin sırtın bana anamın sırtı gibidir" derse daha doğrusu "artık sana anam gibi bakıyorum" veya Türkçe'deki ifadesiyle "artık kardeş olduk" derse bu söz ondan soğuduğunu ve ondan sözle uzaklaştığı anlamına gelir ki eğer bu sözü söyleyen kişi tekrar karısına dönüp onunla yatmak isterse (cima) o zaman köle azad etmek zorunda.

Sizin anlayacağınız gibi kölenin azad edilmesi için ya sahibinin birini öldürmesi ve dahası bu kişinin mümün olması (Nisa 92) ya da karısına "zıhar" yapmasını (Mücadele 3) beklemesi gerekecek

(Ayrıca artık bu çağda eski Arap kabilelerine ait bir gelenek olan "Zıhar"ın Türkler tarafından uygulanmadığı ve uygulanmayacağı ve bu haliyele bütün zamanlara şamil olduğu iddia eilen Kuran'ın en fazla 1400 yıl önceki Arap kabilelerine hitap ettiğini de rahatlıkla görebiliriz)

İlave olarak bu aşağıdaki ayette de köle azadı ile ilgili hüküm var :

Maide 89. Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!

Burada da bilerek yapılan yeminin keffareti ve üçüncü alternatifi olarak köle azad edilmesi söz konusu.

Çok rahatlıkla anlaşılabileceği gibi burada da bir mümin, kölesini azad etmek yerine 10 fakire yemek yedirmeyi tercih edecektir çünkü bir köleden ömür boyu faydalanmak yerine 10 fakiri doyurmak çok daha ekonomiktir.

Bunun dışında kölenin hürriyetine kavuşmasının bir diğer alternatifi olan mukatebe antlaşması ile ilgili ayet de şu.

Nur 33. Evlenme imkanını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik). görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

Şimdi Mukatebe antlaşması nedir ona bakalım:

Mükatebe: Köle veya cariye ile efendisi arasında yapılan bir akid olup, bu akidde köle veya cariye, belli bir bedel ödediği takdirde efendisinden, kendisine hürriyetini vermesini ister veya aynı teklifi efendisi ona yapar. Üzerinde anlaşmaya varılan bu bedel hazır ise köle bu bedeli hemen ödemek, değilse, efendisinin kendisine tanıdığı bir süre içinde temin ettikten sonra ödemek şartıyla hürriyetine kavuşur. (Diyanet Vakfı meali dip notu)

Burada da islam uleması tarafından "kölenin hürriyetine kavuşturulmasını teşvik etme" gibi bir amaç olduğu öne sürülmüş ama bunlardan hiç birisi köle azadlamayı (köle açısından) kolaylaştırmadığı gibi bilakis adeta "tesadüflere" ve köleyi "ilave maddi yüklere" mecbur bırakmıştır.

Peki köle mukatebe antlaşması yaparak özgürlüğüne kavuşmak için gerekli olan meblağı nasıl elde edecektir ?

Bu soruya da cevabı Tevbe 60'da bulabiliriz:

Tevbe 60: Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bu ayette de görüleceği gibi "sadaka" adeta köle için tek umut kaynağıdır. Ne var ki, bu sadakayı bile almak için köle sıraya girmek zorundadır.

çünkü sadaka öncelikle şu şekilde dağıtılır;

a-Fakirlere,

b-Düşkünlere,

c-Zekat işinde görevli olanlara,

d-Kalpleri islama ısındırılacak olanlara (müellef-i-kulub)

e-Kölelere

f- Borçlullara

e-Allah yolunda olanlara (veya Allah yolunda cihad edenler)

g-Yolculara

Düşünün ki, kölenin sadaka sırası bir müellef-i kulub'dan bile sonra gelmektedir. (Bu muellef-i kulûb konusu apayrı bir konudur. Huneyn savaşında Muhammed'in topladığı ganimetlerden islamı seçmeyen insanları islama sokmak için verdiği rüşvettir. Ne demek istediğimi anlatmak için şu hadis oldukça açıklayıcı olacaktır:

Safvan b. Ümeyye der ki: "Huneyn muharebesinde Hz. Peygamber (s.a.s), bana ganimet mallarından bir pay verdi. Halbuki o benim en sevmediğim kimse idi. Bana vermeye devam etti; sonunda insanlar içinde en sevdiğim kimse oldu" (Tirmizî, III, 27).)

İşte bu şekilde parayı alanlar bir anda Muhammed'i ve İslam'ı sever hale gelmiştir.

Not: Müellef-i Kulb konusunun diğer detaylarına konumuz olmadığı için girmiyorum

Evet köle için sadece mukatebe parasını sadaka olarak toplamak da yeterli değildir çünkü yukarıda yazdığımız Nur 33'de belirtildiği gibi onların bunu hak etmesi için "kendilerinde hayır görülmesi" gerekmektedir. Peki nedir bu ? Bunu da Hamidullah'tan yazalım:

"....Kanunun öngördüğü belli bir kültür ve bilgi seviyesine ulaşmış olmaları koşulu ile köleler isterlerse özgürlüklerini satın alabilirler" (İslam Peygamberi s.574)

Görüleceği gibi zaten neredeyse maddi bedelini karşılamanın imkansız olduğu Mukatebe antlaşması ilave olarak da subjektif kriterlere tâbi tutularak kölenin hürriyetini efendisinin keyfiyetine açık hale getirilmiştir hatta adeta efendinin keyfiyetine teslim etmiştir.

Köle açısından bakacak olursak:

1-Köle efendisinin bir mümini öldürmesini beklemek zorundadır

2-Efendisinin "zıhar" yapmasını beklemek zorundadır

3-Efendisinin bilerek ettiği yemini bozmak istemesini beklemek zorunda kalacaktır

4-Ya da hiç bir ekonomki gücü olmadığı halde efendisinin keyfi olarak belirlediği bir mukatebe miktarını ödemek zorunda kalacaktır. (yani ömür boyu onun hizmetinde karın tokluğuna çalışmıştır köle olarak ve ayrıca insan olmaktan kaynaklanan en doğal hakkı olan hürriyetini de kazanmak için maddi bir bedel ödemek zorunda kalacaktır)

Kölelik her şeyden önce fıkıhsal bir statütüdür. Bu statü şu şekilde belirlenir.

Köleler, ganimet olarak veya ticari bir emtia olarak alınır-satılır-kiraya verilir-miras bırakılır ve hibe edilebilir.

Bu haliyle köleler;

a-Eşya olarak değerlendirilir ve bir ticari emtia olarak "Ticaret hukukunun" konusudur

b-Miras hukukunun konusudur

c-Savaş hukukunun konusudur

d-Köleler kölelerle veya hürlerle evlenir- boşanır ve hürlerden ayrı olarak "Medeni hukukun" konusudur.

Bu konularda çarpıcı paragrafları aşağıda Hamidullah'tan (İslam Peygamberi s. 576) aldım :

"Bir kadın köle (cariye) açık ve kesin bir nikah akdi olmaksızın, sadece efendisinin emir ve hizmetine bağlıdır. Çünkü evlilik (nikah) durumunda erkek hanımının vücudu üzerinde sdece bir yararlanma hakkına sahip iken, kadın kölenin sahibi cariyesinin şahsı üzerinde de bir mülkiyet hakkına sahiptir. diğer bütün insanlar hatta efendinin kendi oğlu bile bu cariye ile cinsel ilişkiye girmekten kesinlikle men edilmişlerdir. Bir efendi kendisinde çocuk dünyaya getirmemiş olan bir cariyeyi satabilir. Efendi cariyenin bir başka erkekle nikah akdi yapmasına da izin verebilir ancak bu durumda efendi bu cariye ile bir daha karı-koca hayatı yaşayamaz"

(Burada Hamidullah'in "bir daha karı-koca hayatı yaşayamaz" ifadelerine dikkatinizi çekerim)

Efendinin kadın köle olan cariye ile cinsel ilişkiye girmesi "mülkiyet üzerinde tasarruf hakkı" gereği doğaldır ve üstüne de cinsel ilişkiye girdiği bu cariyenin evlenmesine de izin verebilir (!)

Devam ediyorum:

"Eğer nikahlanan her iki tarafta da köle ise doğan çocukta köle olur. Sadece koca köle ise çocuklar hür kimseler olarak anaya tâbi olurlar. Sadece annenin köle olması durumunda, doğacak çocukların o cariye kadının efendisine ait olmayacağı konusunda efendi ile önceden anlaşmış olması gerekir. Cariye bir kadının kendi efendisinden olan çocukları hür olarak doğarlar ve bu kadın artık 'çocuklu anne' sıfatı alır." Hukuken bu efendinin bundan sonra o cariyesini satamayacağı ve ne şekilde olursa olsun, onu herhangi bir erkeğe veremeyeceği, hatta efendisi onu hayatta iken azad etmemişse, onun ölümü ile birlikte cariyenin kendiliğinden hürriyetine kavuşacağı anlamına gelmektedir.

İslam hukukunda nikahlı hür bir zevce ile bir cariye arasındaki en temel fark, cariyenin efendisi konumundaki kocasından, nikahlı hür bir eş gibi miras alma hakkına sahip olmamasında görülür"

Görüldüğü gibi hürlerden ayrı olarak cariyeler efendileri ile evlenseler dahi miras alamazlar. Tabii bu konumuz değil, bizi ilgilendiren bir hürriyete kavuşma yolu olarak da İslam fıkhında kadın kölelerin (cariyelerin) efendisinden çocuk doğurmaları ve "ümmü'l veled" sıfatı kazandıktan sonra efendilerinin ölümünü beklemeleri, bir alternatif olarak hürriyete kavuşma yolu olarak öünümüze çıkmaktadır. Yani köle eğer kadın ise o zaman efendisi ile cimâ edecek ve bir çocuk dünyaya getirecektir. Daha sonra da efendisinin ölümünü bekleyecektir.

Sözün kısası İslam hukuku hürler ve köleler olmak üzere iki ayrı hukuktur ve kölenin hürriyetine kavuşması neredeyse imkansızdır.

Konuya bir de hadisler açısından bakalım.

Kütüb-i Sitte : Ağacı Ve Köleyi Satmak bölümü

Hadis No : 0379

Ravi: İbnu Ömer

Tanım: Hz. Peygamber (sav)'ın şöyle sölediğini işittim: "Kim döllemesi yapılmış bir hurmalık satarsa (bir başka rivayette satın alırsa) bunun meyvesi satana aittir. Satın alan kendisinin olacak diye şart koşmuşsa o hariç (bu durumda meyve müşterinindir). Kim de bir köle satarsa, kölenin malı satanındır, burada da satın alan "benim olacak" diye şart koşmuşsa o hariç, bu takdirde kölenin malı varsa müşterinin olur."

Kaynak: Buhari, Büyu 90, 92, Şürb 17, Şürüt 2; Müslim, Büyu 77, (1543); Muvatta, Büyu 9 (2, 617); Tirmizi, B

Açıkça bu hadiste de kölenin malı olsa dahi satıldığı anda malı onun olmaktan çıkar. Alıcı ile satıcı arasındaki antlaşmaya bağlı olarak efendisinin ya da yeni-efendisinin olacaktır. Bu haliyle "kölenin malı efendisinin malıdır" demek yeterlidir.

Kütüb-i Sitte: Alım-Satımı Caiz Olmayan Eşyalar Hakkında

Hadis No : 0232

Ravi: İbnu Ömer

Tanım: Hz. Ömer (ra) buyurdu ki: "Efendisinden çocuk doğuran cariyeyi efendisi artık satamaz, hibe edemez, miras olarak da bırakamaz. Hayatta kaldığı müddetçe ondan istifade eder. Ölecek olursa cariye hür olur."

Kaynak: Muvatta, Itk 6, (2, 776)

Yukarıda bahsettiğimiz durumun hadis kaynaklarından birisi. İslam fıkıhı Kuran-sünet ve hadis üzerine binâ edilir ve hiç değişmeyen ilahi normlar oluşturur.

Kütüb-i Sitte: Hayvan Vs. İle İlgili Teferruat

Hadis No : 0322

Ravi: Cabir

Tanım: Bir köle gelerek Hz. Peygamber (sav)'a hicret etmek üzere biat etti, Resulullah (sav) onun köle olduğunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resulullah (sav) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve köleyi iki siyah köle mukabilinde satın aldı."

Kaynak: Müslim, Musakat 123, (1602); Tirmizi, Siyer 36, (1596); Ebu Davud, Büyu 17, (3358); Nesai, Bey'a 66,

Bu da Muhammed'in köle alım-satımına delil teşkil eden bir hadis. Bir mümin köle karşılığı iki müşrik veya gayri müslüm köle. Daha da ötesi bu hadis Kütüb-i Sitte'de "Hayvanlar vs. ile ilgili teferruat bölümünde" yer alıyor.

Kütüb-i Sitte :Ayıp Sebebiyle Malı Geri Vermeye Dair

Hadis No : 0376

Ravi: Ukbe İbnu Amir

Tanım: Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kölenin müddeti üç gündür. Şayet müşteri, bir hastalığa rastlarsa, herhangi bir delil ibraz etmeden köleyi satana geri verir. Üç günden sonra hastalığa rastlarsa, bu hastalığın, satın aldığı zamana ait olduğu hususunda delil ibraz etmesi gerekir."

Kaynak: Ebu Davud, Büyu 72, (3506)

Bu hadis de kölenin aynı bir eşya gibi değerlendirilişine tipik bir örnek. Bir emtia-eşya da kusur olması gibi kölede de hastalık veya kusur olabilir. Bu durumda da tabii ki, ticaret hukukunu kapsamı içindedir.

Görüleceği gibi İslam'da bırakın köleliğin kaldırılmasını bilakis kölelik apayrı bir fıkıhsal düzenlemeye tâbi tutularak kurumsallaştırılmıştır.

İslam tarihi boyunca köleliğin adeta şaha kalkmasının sebebi onun kurumsallaştırılarak adeta kökleştirilmiş olmasındandır.

Daha da beteri, bu kurumsallaştırılma "ilahi" olduğu söylenen hükümler gereği yapılmış ve bu yüzden de kaldırılması neredeyse imkansız hale getirilmiştir.

Sözün kısası, İslam uygarlıkları tarihte her döneminde (Osmanlı imp. dahil) köle uygarlıkları olmuştur.

Tamamen dırıltı

bugüne kadar Köle azatı ve köleye olan Muameleler islam fıkıhında yazıyor

bunların uydurduğu gibi müslümanlar yapmamıştır yaşamamıştır....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamamen dırıltı

bugüne kadar Köle azatı ve köleye olan Muameleler islam fıkıhında yazıyor

bunların uydurduğu gibi müslümanlar yapmamıştır yaşamamıştır....

kölelik yoktur - yasaktır diyen kuran ayeti getir...zırıltı yapma ama tamam mı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu bir yalan !! hoş doğru kabul edelim. 1 elçiye karşılık - komple ülkenin insanlarını öldürmenin - karılarını kızlarını sex kölesi yapıp - erkek çocuklarını köle yapmanın burda yeri nedir ?

hem de sırf inanmıyorlar diye ?

Ateistlerin taktiği şu : uydur uydur. uydurduğuna inan. böyle olmuş de.. sonra gel bana sor neden böyle olmuş diye hahah Aayyy :D Allahım ya rabbim

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hahahahah lan en son sudi arabistan köleliği kaldırdı tabi ıslami araplardan bile iyi biliyorsunuz ...

Sen git kuran oku ..savaşları onlar çıkarmışmis ayetleriniz bile yalanlıyor ...tevbe ,bakara,muhammed enfal ( arapça ganimet demek ...ganimet= senin olmayan mali eşyayı alma ele geçirme) ayrıca yapılan savaşlar ki ilk savaş bedir harbi ...önce Gitte kayıtlı tarih oku işine geleni kabul etsen bile elinde kalır kuran

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistlerin taktiği şu : uydur uydur. uydurduğuna inan. böyle olmuş de.. sonra gel bana sor neden böyle olmuş diye hahah Aayyy :D Allahım ya rabbim

aç haritayı bak lan. mekke nere - kuzey ırak nere . nasıl geldiler oralara kadar araplar ?

işinize geldi mi - müslümanlar savaşarak kahramanlıklarla düşmanları yendiler kılıçtan geçirdiler die ballandıra ballandıra anlatırsınız.....kıçınız sıkışınca da böle yan çizersiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistlerin taktiği şu : uydur uydur. uydurduğuna inan. böyle olmuş de.. sonra gel bana sor neden böyle olmuş diye hahah Aayyy :D Allahım ya rabbim

Resulullah (sav) beni müstalik'e (önceden haber vermeden ani) baskın yaptı. onlar (bu sırada) gafil haldeydi, hayvanları su kenarında sulanıyorlardı. mukatillerini öldürdü, çocuklarını ve kadınlarını esir aldı. o gün cüveyriye'yi (cüveyriyye binti haris) de ele geçirmişti.

http://hadis.ihya.org/kutubusitte/hadisler.php?t2=ara&ara=c%FCveyriye&yer=hadis

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamamen dırıltı

bugüne kadar Köle azatı ve köleye olan Muameleler islam fıkıhında yazıyor

bunların uydurduğu gibi müslümanlar yapmamıştır yaşamamıştır....

ileri zekalı arkadaşım orda yazanlar ya ayet ya hadis sen ne sundun. Okumadin çünkü işine gelmedi gel gelelimki öyle herkes işine geldiği gibi yaşadığı için bu din bi halta benzemiyor ..bi halta benzese mirası böler ,dünya düz demez
Link to post
Sitelerde Paylaş

kölelik yoktur - yasaktır diyen kuran ayeti getir...zırıltı yapma ama tamam mı ?

Getir Sadr-ı islamdaki Müminleri.. iç savaş olan bir yere koy Oranın Ahmak budala kabacahil insanlarına galip gelipler Köle ve esir alırlar onda sonra O köle ve esirler Mümin efendilerinin kendilerine yaptığı Muamele karşısında cahillikleri budalalıkları kabalıkları görürler yani Kölelik ismi altında İslam Stajı İnsanlık Stajı görüler... ondan sonrada birer bahene ile azad edilirler

böylelikle artık O memlekette cahil yayagaralarıyla batıl sözlerl asla iç savaş çıkmaz

iş tamam

kapiş onun için kölelik var islamda

İslam köleliği İnsanlık dersi Stajı olarak kullanmıştır. (kullanıyor) Efendi kölesinin her ihtiyacını karşılar kendi gibi bakar ve insanlık ve islam dersi verir

ve ondan sonra birer bahane ile de azat eder... yeryüzünde köleliği kaldırır..

yaa bu iş böyle olmuş sadr-ı islamda (öğrende gel canım arkadaşım)

İslam Köleliği GİZLİ İSLAM STAJI oalrak kullanmıştır

hulasa tek bir kelimeyle: İslam'da köleliğin sadece ismi vardır hakikati yoktur

tarihinde Dindarr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Getir Sadr-ı islamdaki Müminleri.. iç savaş olan bir yere koy Oranın Ahmak budala kabacahil insanlarına galip gelipler Köle ve esir alırlar onda sonra O köle ve esirler Mümin efendilerinin kendilerine yaptığı Muamele karşısında cahillikleri budalalıkları kabalıkları görürler yani Kölelik ismi altında İslam Stajı İnsanlık Stajı görüler... ondan sonrada birer bahene ile azad edilirler

böylelikle artık O memlekette cahil yayagaralarıyla batıl sözlerl asla iç savaş çıkmaz

iş tamam

kapiş onun için kölelik var islamda

İslam köleliği İnsanlık dersi Stajı olarak kullanmıştır.. Efendi kölesine insanlık ve islam dersi verir

ve ondan sonra birer bahane ile de azat eder... yeryüzünde köleliği kaldırır..

yaa bu iş böyle olmuş sadr-ı islamda

İslam Köleliği GİZLİ İSLAM STAJI oalrak kullanmıştır

hulasa tek bir kelimeyle: İslam'da köleliğin sadece ismi vardır hakikati yoktur

bu yazdıkların KURAN AYETİ mi ?

iyi oku bak. APTALLIĞA yatma :

kölelik yoktur - yasaktır diyen kuran ayeti getir

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...