Jump to content

Mustafa Kemal Atatürk:"Türk çocuklarının sünnet olması yasaklanmalı" (1931)


Recommended Posts

1931 yilinda Mustafa Kemal Meclise bir Kanun teklifi sevk etti. "Türk Cocuklarinin Sünnet olmasi yasak olacak." ve bunu halka kabullendirmek icin, bir çözüm yolu arandi. Gazetecilere talimat gitti, Doktorlarların fikirleri alındı

Doktorlar"Bu Sünnetin hic bir faydasi yoktur ! cocuklara yok yere eziyet veriyoruz. bunu gercekten yasak etmek lazim."

Atatürk ileri görüşlü zeki biriydi. İslamın kokuşmu ritüellerinin sağlığa zaralı olduğunu biliyordu. Tabiki yobaz sapık müslümanlar buna engel oldu.

Atatürk'ten beri yıllar geçmesine rağmen günümüzeki soytarı islam yalakası doktorlar sünnet mafyası sünnetin ne kadar faydalı olduğunu anlatıp duruyorlar. İslamcı pisliklerin gelecek kuşakları düşündüğü yok, tek düşündükleri ceplerine girecek paralar. İslamcı pisliklerden insanlığın kurtulması lazım.

Bu güne kadar hep sünnetin faydalı olduğu, gereksiz ve ileride sorun olabilen bir deri parçasını atmaktan ibaret olduğu ve başkaca da faydaları bulunduğu yalanıyla yetiştik.

Ancak gerçek bu değil!


Önce bazı Türk uzmanların görüşleriyle başlayalım...

Nil Gün (Araştırmacı Yazar, "Sünnetle İlgili Yalan ve Gerçekler" kitabının yazarı)

Sünnetin sağlığa büyük zararları var Kesilen sadece işe yaramaz bir deri parçası değil. O kesilen parça, içinde sinir uçlarının, kan damarlarının, salgı bezlerinin bulunduğu bir mekanizma. O işe yaramaz diye kesilen deri parçasının koruyucu görevi ve cinsel işlevi var. Sünnet olduktan sonra bir çok alanda erkek zarar görüyor. 6 bin yıllık bir gelenek bu.

http://www.kuraldisi....roducts_id=299

Nil Gün'ün sünnet hakkındaki iddiaları, yazının devamında link'i bulunan, Sünnete Karşı Doktorlar (DOC) resmi sitesinde de aynı şekilde yer alıyor.


Dr. Osman Sabuncuoğlu (Uzman psikiyatrist)

"4 - 6 yaş arasındaki erkek çocukları, "psiko - dinamik" olarak özel bir döneme girer. Babalarının kendilerine zarar vereceği, pipilerini keseceği türünde kaygıları vardır. Tam da bu süreçteyken sünnet edilmeleri, ileri yaşlarda cinsel hayatlarını olumsuz etkiler.


Dr. Haydar Dümen (Seksolog)

"Sünnet bütünüyle olumsuz bir eylemdir. Baştan sona yanlış. Çünkü, adı ister Tanrı, ister doğa olsun, evrenin süreçleri içinde bedenimizde ne bir hücremiz fazla, ne eksiktir. Bu yüzden doğa ya da Tanrı hatalı imalat yaratmaz. Sünnet 5 - 6 yaş arasında yapıldığında, psikolojik zararları daha fazla olur. Bu yaşlarda yapılan sünnet sonucunda, "Kastrasyon kompmleksi" dediğimiz, pipi kesilme korkusu oluşur. Bu da, psikoseksüel gelişim döneminde derin izler bırakır."


Doç. Dr. Nusret Kaya (Psikiyatrist)

"Sünnet 2 yaşından sonra yapılırsa çocuklarda, "kastrasyon kompleksi" adı verilen bir takıntıyı artırabilir. Bunun anlamı, "pipi kesimi korkusu"dur. Pipisinin ucundan gitmesi, çocukta değişik korkulara neden oluyor. Bu da ileriki yıllarda, "ejekülasyon pirecokcks" dedilen erken boşalmaya sebep oluyor. Erken boşalma yaşayan erkekler, kadınlarda vajinal orgazm yetersizliğine ve dişi gücüne ulaşamamasına yol açıyor."

Prof. Dr. Cemil Topuzlu

"Güya sünnetin temizlik bakımından faydası varmış; sünnetsizlik yüzünden hastalıklar oluyormuş. Pekâla, bunu kabul edelim. Lakin binde bir kişide tesadüf olunan bu hastalıklar için bütün Müslüman çocukların mühim bir uzuvlarını hayatları bahasına ve din uğruna kestirmekte mana nedir? Bence ileride vukua gelmesi muhtemel hastalıklar için [çocuğu] sünnet ettirmek, ileride apandisiti patlar diye bütün çocuklarımızın apandisitlerini çıkartmayı tavsiye etmekten farklı değildir. "

http://www.geocities.com/tabibler/


Amerikan Sünnete Karşı Doktorlar (Doctors Opposing Circumcision, DOC) Birliğinin görüşleri

Halen gittikçe artan sayıda doktor rutin yenidoğan sünnetine karşıdır. Bu doktorlar kimsenin, bir başkasının cinsel vücut parçalarını zorla almaya hakkı olmadığını kabul eder. Ayrıca doktorların da, çocuklar üzerinde uygulanan bu acı verici, tıbbi açıdan gereksiz prosedürde yeralmamaları gerektiğine inanırlar.

Rutin sünnetler yalnızca Altın Kuralı ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda tıbbi uygulamaların temel ilkesi olan "İlk Önce Zarar Verme" ilkesini de ihlal eder. Şaşırtıcı şekilde, sünnet, A.M.A. Ahlak Kuralları'nın yedi maddesinin hepsini de ihlal eder.

Ana-Babanın doktora , ne zaman ve nasıl uygulamada bulunacağını söylediği garip uygulama tııbın başka hiçbir yerinde yoktur. *Çağdaş tıbbi etiğe göre, ana-babanın çocuklarının yararına olmayan müdahalelere izin verme yetkileri yoktur.

"Korku, acı, şekil bozma, *güçten düşürme ve aşağılama insan ruhunu kırmaya çalışmanın tipik yollarıdır. Sünnet hepsini içerir."


Geoffrey T. Falk tarafından çeşitli kaynaklardan derlenen bilgiler

Sünnet Nedir?

Sünnet, *penis başını kaplayan mukozal *dokunun ve deri tabakasının cerrahi olarak kaldırılmasıdır. Bu çifte tabaka daha çok sünnet derisi (penis üst derisi) olarak bilinmektedir

Anne-Babaları konu hakkında mümkün olduğunca bilgilenmeye davet ediyoruz. İşlemin kendisinin cerrahi risklerinin farkında olmalıdırlar. Doktorunuzla adım-adım süreç hakkında konuşun. Eğer mümkünse, işlemi yapılırken (hastane vs. yerde ) kendiniz izleyiniz, ve nasıl bir şey olduğunu öğreniniz.

International Coalition for Genital Integrity, sünneti "birinci dereceden *cinsel açıdan sakatlayıcı operasyon" sınıfına sokmuştur.

Sünnet Derisi ne işe yarar?

Sünnet Derisinin üç işlevi vardır : *cinsel işlevi, koruyucu işlevi, ve duyarlılık işlevi

Doğum sonrasında genellikle sünnet derisi penise yapışık haldedir. Daha sonra kendiliğinden ayrılır. Bebeğe bez bağlandığı bu dönemdeki işlevi , penisi tahrişten ve yaralanmalardan korumaktır. Hayat boyunca da penis başını yumuşak ve nemli tutarak travma ve yaralanmalardan korur.

Sünnet derisindeki mukoza ve frenulum gibi belirli bölgeler; *özellikle hassas dokulardan oluşmuştur ve cinsel zevke katkıda bulunurlar. Buradaki özelleşmiş sinir uçları, cinsel zevki ve kontrolü arttırır. http://www.cirp.org/...anatomy/taylor/

* İç deri, doğrudan penis başı ile temas halinde olan mukoza tabakasıdır. Ağzın içindeki yüzey gibi olan bu tabaka, yapı, incelik özelliği, ve rengi bakımından üst-derinin (sünnet derisinin) geri kalanından farklıdır.

*Frenulum, penisten gelen ve üst-derinin iç yüzeyine eklenen özellikle hassas olan ince bir zardır.

*Ayrıca, üst-derinin iç tabakası ve genel penis derisinin kesişimi olan özel bir bölge daha vardır. Bu bölgenin üst-derinin hareketini sağlayan özel kasları vardır. Buradaki dokunma duyusu, dudaklarınki kadar gelişmiştir.

Sertleşmiş halinde penisin üstderi *içinde hareket edebileceği geniş bir alan vardır. Penis bu alan içerisinde hareket edebilir, ve tahriş olmaktan, yapay kayganlaştırıcılara duyulan ihtiyaçtan kurtulur. Penis başı ve üst-deri doğal olarak birbirlerini uyarırlar. Warren ve Bigelow, *penis üst-derisinin cinsel ilişki sırasındaki görevlerinden bazılarını açıklamışlardır. http://www.cirp.org/...eneral/warren2/

Yazının Devamı: http://www.geocities...abibler/sss.htm

Kaynak: http://www.cirp.org/


Paul M. Fleiss, MD, MPH, University of *Southern California Medical Center'da yardımcı klinik pediatri profesörüdür. Ulusal ve uluslararası tıbbi dergilerde yayınlanan pek çok makalenin yazarıdır

Sünnet Nasıl Zarar Verir?

Sünnetin "tıbbi yararları"(!) hakkındaki tartışma, nadiren sünnetin gerçek sonuçlarına değinir. *

* ** Sünnet Köreltir: Kesilen deri miktarına bağlı olarak, sünnet, *erkeği penis derisinin %80 kadar veya daha fazlasından mahrum bırakır. *Sünnet derisinin uzunluğuna bağlı olarak, onu kesmek, penisi %25 veya daha fazla kısa yapar. Özenli anatomik araştırmalar göstermiştir ki, sünnet bir metreden fazla damar, arter, ve kılcal damarları, 80 metreye yakın sinir uzunluğunu, ve 20,000'den fazla sinir ucunu yok eder. 31 Üst-derinin kasları, bezleri, mukoz tabakası, ve epitelyal dokusu da bunların yanında tabii ki yok olmuştur.

* * Sünnet Hissizleştirir: Sünnet penisi radikal bir şekilde hissizleştirir. *Üst-deri (sünnet derisi) *amputasyonu, üst-derinin kendisindeki zengin sinir ağını ve sinir alıcılarını yok etmek anlamına gelir. Sünnet, neredeyse her zaman frenulumu ya yok eder ya da büyük zarar verir. Koruyucu üst-derinin kaybedilmesi glansı hissizleştirir. Sürekli dışarda kalan glansı (penis başı) kaplayan membran şimdi sürekli aşınma ve irritasyon ile *karşı-karşıya olduğundan keratinleşir, sert ve kuru olur. Normal, sağlam bir peniste, mukoz zarın tam altında olan glanstaki sinir uçları, şimdi birbiri üstüne oluşan keratin tabakalarının altına gömülmüştür. Köreltilmiş glans(penis başı) şimdi donuk, gri ve sklerotik bir görünüm alır.

* ** Sünnet Etkisiz Kılar: Sünnet ile büyük miktardaki *penis derisinin amputasyonu, geri kalan deriyi kalıcı olarak hareketsiz hale getirir. Bu hareket kaybı, glansın normal olarak uyarıldığı mekanizmayı yok eder. Sünnetli penis sert hale geldiğinde, geri kalan hareketsiz hale gelmiş deri gerilir, bazen bu o kadar sıkı olur ki tüm penisi kaplamaya yetmez. *Normalde penis gövdesi üzerinde kıl yoktur, ama bu şekilde, torba vs. üzerindeki kıllı deri de penise kadar çekilir. Cerrahi olarak dış ortama maruz hale getirilen glansın mukozası sebaceous bezlerini içermez. Üst-derinin emolyantları ve koruması olmadan, galns(penis başı) kurur, çatlamaya ve kanamaya meyilli hale gelir.

* * Sünnet Şekli Bozar: Sünnet, penisin görünüşünü büyük ölçüde değiştirir. Normalde bir iç organ olan glansı, kalıcı olarak bir dış organ haline getirir. Sünnet üst-deriyi yırtmayı gerektirdiğinden, glansın da bazı parçaları kopabilir. Üstderinin parçaları ham glansa yapışabilir ve yerinden kopmuş, sarkan deri parçaları ve köprüleri oluşturabilir.32

*Yara oluşumuna ve kesilen deri miktarına bakarak, sünnetli deri kalıcı olarak eğik bir hal alabilir, ya da sertleşme sırasında eğilebilir.33 Yara dokusunun büzülmesi, penis gövdesini *karnın içine doğru çekebilir, bu da gerçekte penisin kısalması, hatta bazen tamamen kaybolması anlamına gelir. 34

* Sünnet Dolaşıma Zarar Verir: Sünnet, *penis derisindeki ve penis başındaki normal kan dolaşımını bozar. Ana penis arterlerine akmak isteyen kan, yarma noktasındaki yara dokusu ile engellenir, bu da kanın daha ilerdeki diğer kılcal damarları beslemek yerine geri doğru akmasına neden olur. Kandan yoksun olan olan meatus büzülüp yara oluşturabilir, bu da idrar akışını engeller. 35 Meatal Stenosis denen bu durum, genellikle düzeltici cerrahi müdahale gerektirir. Bu hastalık neredeyse tamamen sünnetli çocuklara özeldir. *

Sünnet, aynı zamanda lenf kanallarını da keser, lenfin dolaşımı bozulur ve bazen *lymphedema denen, penisin geri kalan derisinin, sıkışıp kalan lenf ile dolup şiştiği, acı verici ve şekil *bozucu rahatsızlık ortaya çıkar.

* Sünnet Gelişen Beyne Zarar Verir: Önde gelen tıbbi dergilerde yayınlanan yeni yapılan çalışmalarla ilgili makaleler, sünnetin, *beyin üzerinde, gelişen beyin merkezlerini olumsuz yönde etkileyerek, *uzun süreli zararlı etkileri olduğunu söylemektedir. 36 Sünnetli erkeklerin sünnetsiz erkekler ya da kızlara göre daha düşük bir acıya dayanma eşikleri vardır. 37 Gelişim nörofizyolojisti *Dr. James Prescott, sünnetin daha derin ve daha ciddi nörolojik zarara yol açmış olabileceğini de söylemektedir.38, 39

** Sünnet Hijyen ve Sağlık Dışıdır : Sünnet hakkında en yaygın olan efsanelerden biri, sünnetin penisi daha temiz ve bakımı daha kolay yaptığıdır. Bu doğru değildir. Gözkapakları olmadan gözler daha temiz olmaz, penis de üstderi olmadan daha temiz olmaz. Yapay olarak dış organ haline getirilen glans (penis başı) ve meatus, kire ve aşınmaya sürekli açık haldedir, bu da sünnetli penisi daha kirli yapar. Koruyucu üstderinin kaybolması, üriner yolu bakteri ve viral patojenlere karşı korumasız bırakır. *

Sünnet yarası pek çoklarının sandığından daha büyüktür. Bu yalnızca geri kalan derinin iç ve dış birleşme noktaları değildir. Sünnet olmadan önce bir bebeğin *üstderisi penis başında ayrılmalıdır, tam anlamıyla söylemek gerekirse, bu canlı canlı derisini yüzmek, yırtmaktır. Bu da geriye kanayan, *geniş ve açık bir alan bırakır. En iyi ihtimalle, bu geniş alan *yalnızca bir çeşit proto-mukoza tarafından korunmaktadır. Hastalık yapıcılar bu açıklıktan kolaylıkla içeri girebilirler.

http://www.geocities...sunnetnedir.htm

http://www.mothersagainstcirc.org/

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 48
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kaynağın nedir Zeus. Atatürk u bu işlere karıştırıyorsunuz sonra yobazlar Atatürk e dil uzatıyor.Saglam bir kaynak olmadıkça inanmam

Evet haklısın Gülcan kesinlikle katılıyorum size

Atatürk bir kere Muaviye ve yeziden nefret ediyordu Bugün yezidi övenlerin ilmihalleri okunuyor diyanette ve ateistlerde oradan alıp konuşuyorlar ama boşa konuşuyorlar biz kabul etmiyoruz

Atatürk meclis konuşmasında o gün mecliste bulunan 300 küsür din adamıda bu tutulan zaptı imzalamıştır

Atatürk o meclis zabıtlarında islamda ilk saltanatı kuran Muaviyenin kurduğu saltanatı yıktık muaviye katildir zalimdir bagidir demiştir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu haber yalan. Atatürk'ün annesinin başı kapalıydı; bizzat sünnet ettirmiştir. Kendisi sünnetli adam, sünneti niye yasaklasın ?

Yabancı forumlara gir bakalım sünnet hakkında neler konuşuyorlar. O deriden kaynaklı enfeksiyonlar, pis kokular, erken boşalmalar..

Sünnet sağlıklıdır ve şarttır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk'ün böyle bir girişiminin olup olmaması ayrı konu. ancak sünnet, tıbbi bir zaruret yoksa, kişinin tercihlerine bırakılmalıdır.

Bir insanın, başka birinin organına izni olmaksızın mudahele etmesi, suç olarak kabul ediliyor.

Buraya bir not ekliyeyim; bazı tıbbi kaynaklarda uzmanlar, zararlarının da, faydalarının da olduğunu anlatıyor. Bu durumda çocuk sünneti bilime bırakılmalı. ama tarafsız bilim.

Kadın sünneti, ve çift cinsiyetli doğanların organlarına zarar verilmesi ise, rezil bir karacahil olayıdır. Hatta ırza tecavüzün de ötesi bir suç olarak kabul edilebilir.

isteyen cinsiyetsiz, isteyen çift cinsiyetli yaşar. başkalarının cinsel organına kafasını sokanların cehaletinde sınır yoktur.

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada birçok tehlikesi olduğundan bahsedilmiş. açıkçası ben, bu kadar riskleri olduğunu bilmiyordum. Bazı faydalı yönleri de sayılmış. Ancak bu kadar riski varsa, gelenek ve din adına yapılması kısıtlanmalıdır. Sadece doktor kararıyla, ve doktorlar tarafından yapılmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

SÜNNETİN ZARARLARI :

Bu güne kadar hep sünnetin faydalı olduğu, gereksiz ve ileride sorun olabilen bir deri parçasını atmaktan ibaret olduğu ve başkaca da faydaları bulunduğu yalanıyla yetiştik.

Ancak gerçek bu değil!


Önce bazı Türk uzmanların görüşleriyle başlayalım...

Nil Gün (Araştırmacı Yazar, "Sünnetle İlgili Yalan ve Gerçekler" kitabının yazarı)

Sünnetin sağlığa büyük zararları var� Kesilen sadece işe yaramaz bir deri parçası değil. O kesilen parça, içinde sinir uçlarının, kan damarlarının, salgı bezlerinin bulunduğu bir mekanizma. O işe yaramaz diye kesilen deri parçasının koruyucu görevi ve cinsel işlevi var. Sünnet olduktan sonra bir çok alanda erkek zarar görüyor. 6 bin yıllık bir gelenek bu.

http://www.kuraldisi.net/product_inf...roducts_id=299

Nil Gün'ün sünnet hakkındaki iddiaları, yazının devamında link'i bulunan, Sünnete Karşı Doktorlar (DOC) resmi sitesinde de aynı şekilde yer alıyor.


Dr. Osman Sabuncuoğlu (Uzman psikiyatrist)

"4 - 6 yaş arasındaki erkek çocukları, "psiko - dinamik" olarak özel bir döneme girer. Babalarının kendilerine zarar vereceği, pipilerini keseceği türünde kaygıları vardır. Tam da bu süreçteyken sünnet edilmeleri, ileri yaşlarda cinsel hayatlarını olumsuz etkiler.


Dr. Haydar Dümen (Seksolog)

"Sünnet bütünüyle olumsuz bir eylemdir. Baştan sona yanlış. Çünkü, adı ister Tanrı, ister doğa olsun, evrenin süreçleri içinde bedenimizde ne bir hücremiz fazla, ne eksiktir. Bu yüzden doğa ya da Tanrı hatalı imalat yaratmaz. Sünnet 5 - 6 yaş arasında yapıldığında, psikolojik zararları daha fazla olur. Bu yaşlarda yapılan sünnet sonucunda, "Kastrasyon kompmleksi" dediğimiz, pipi kesilme korkusu oluşur. Bu da, psikoseksüel gelişim döneminde derin izler bırakır."


Doç. Dr. Nusret Kaya (Psikiyatrist)

"Sünnet 2 yaşından sonra yapılırsa çocuklarda, "kastrasyon kompleksi" adı verilen bir takıntıyı artırabilir. Bunun anlamı, "pipi kesimi korkusu"dur. Pipisinin ucundan gitmesi, çocukta değişik korkulara neden oluyor. Bu da ileriki yıllarda, "ejekülasyon pirecokcks" dedilen erken boşalmaya sebep oluyor. Erken boşalma yaşayan erkekler, kadınlarda vajinal orgazm yetersizliğine ve dişi gücüne ulaşamamasına yol açıyor."

Prof. Dr. Cemil Topuzlu

"Güya sünnetin temizlik bakımından faydası varmış; sünnetsizlik yüzünden hastalıklar oluyormuş. Pekâla, bunu kabul edelim. Lakin binde bir kişide tesadüf olunan bu hastalıklar için bütün Müslüman çocukların mühim bir uzuvlarını hayatları bahasına ve din uğruna kestirmekte mana nedir? Bence ileride vukua gelmesi muhtemel hastalıklar için [çocuğu] sünnet ettirmek, ileride apandisiti patlar diye bütün çocuklarımızın apandisitlerini çıkartmayı tavsiye etmekten farklı değildir. "

http://www.geocities.com/tabibler/

Amerikan Sünnete Karşı Doktorlar (Doctors Opposing Circumcision, DOC) Birliğinin görüşleri

Halen gittikçe artan sayıda doktor rutin yenidoğan sünnetine karşıdır. Bu doktorlar kimsenin, bir başkasının cinsel vücut parçalarını zorla almaya hakkı olmadığını kabul eder. Ayrıca doktorların da, çocuklar üzerinde uygulanan bu acı verici, tıbbi açıdan gereksiz prosedürde yeralmamaları gerektiğine inanırlar.

Rutin sünnetler yalnızca Altın Kuralı ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda tıbbi uygulamaların temel ilkesi olan "İlk Önce Zarar Verme" ilkesini de ihlal eder. Şaşırtıcı şekilde, sünnet, A.M.A. Ahlak Kuralları'nın yedi maddesinin hepsini de ihlal eder.

Ana-Babanın doktora , ne zaman ve nasıl uygulamada bulunacağını söylediği garip uygulama tııbın başka hiçbir yerinde yoktur. *Çağdaş tıbbi etiğe göre, ana-babanın çocuklarının yararına olmayan müdahalelere izin verme yetkileri yoktur.

"Korku, acı, şekil bozma, *güçten düşürme ve aşağılama insan ruhunu kırmaya çalışmanın tipik yollarıdır. Sünnet hepsini içerir."


Geoffrey T. Falk tarafından çeşitli kaynaklardan derlenen bilgiler

Sünnet Nedir?

Sünnet, *penis başını kaplayan mukozal *dokunun ve deri tabakasının cerrahi olarak kaldırılmasıdır. Bu çifte tabaka daha çok sünnet derisi (penis üst derisi) olarak bilinmektedir

Anne-Babaları konu hakkında mümkün olduğunca bilgilenmeye davet ediyoruz. İşlemin kendisinin cerrahi risklerinin farkında olmalıdırlar. Doktorunuzla adım-adım süreç hakkında konuşun. Eğer mümkünse, işlemi yapılırken (hastane vs. yerde ) kendiniz izleyiniz, ve nasıl bir şey olduğunu öğreniniz.

International Coalition for Genital Integrity, sünneti "birinci dereceden *cinsel açıdan sakatlayıcı operasyon" sınıfına sokmuştur.

Sünnet Derisi ne işe yarar?

Sünnet Derisinin üç işlevi vardır : *cinsel işlevi, koruyucu işlevi, ve duyarlılık işlevi

Doğum sonrasında genellikle sünnet derisi penise yapışık haldedir. Daha sonra kendiliğinden ayrılır. Bebeğe bez bağlandığı bu dönemdeki işlevi , penisi tahrişten ve yaralanmalardan korumaktır. Hayat boyunca da penis başını yumuşak ve nemli tutarak travma ve yaralanmalardan korur.

Sünnet derisindeki mukoza ve frenulum gibi belirli bölgeler; *özellikle hassas dokulardan oluşmuştur ve cinsel zevke katkıda bulunurlar. Buradaki özelleşmiş sinir uçları, cinsel zevki ve kontrolü arttırır.http://www.cirp.org/library/anatomy/taylor/

* İç deri, doğrudan penis başı ile temas halinde olan mukoza tabakasıdır. Ağzın içindeki yüzey gibi olan bu tabaka, yapı, incelik özelliği, ve rengi bakımından üst-derinin (sünnet derisinin) geri kalanından farklıdır.

*Frenulum, penisten gelen ve üst-derinin iç yüzeyine eklenen özellikle hassas olan ince bir zardır.

*Ayrıca, üst-derinin iç tabakası ve genel penis derisinin kesişimi olan özel bir bölge daha vardır. Bu bölgenin üst-derinin hareketini sağlayan özel kasları vardır. Buradaki dokunma duyusu, dudaklarınki kadar gelişmiştir.

Sertleşmiş halinde penisin üstderi *içinde hareket edebileceği geniş bir alan vardır. Penis bu alan içerisinde hareket edebilir, ve tahriş olmaktan, yapay kayganlaştırıcılara duyulan ihtiyaçtan kurtulur. Penis başı ve üst-deri doğal olarak birbirlerini uyarırlar. Warren ve Bigelow, *penis üst-derisinin cinsel ilişki sırasındaki görevlerinden bazılarını açıklamışlardır. http://www.cirp.org/library/general/warren2/

Yazının Devamı: http://www.geocities.com/tabibler/sss.htm

Kaynak: http://www.cirp.org/


Paul M. Fleiss, MD, MPH, University of *Southern California Medical Center'da yardımcı klinik pediatri profesörüdür. Ulusal ve uluslararası tıbbi dergilerde yayınlanan pek çok makalenin yazarıdır

Sünnet Nasıl Zarar Verir?

Sünnetin "tıbbi yararları"(!) hakkındaki tartışma, nadiren sünnetin gerçek sonuçlarına değinir. *

* ** Sünnet Köreltir: Kesilen deri miktarına bağlı olarak, sünnet, *erkeği penis derisinin %80 kadar veya daha fazlasından mahrum bırakır. *Sünnet derisinin uzunluğuna bağlı olarak, onu kesmek, penisi %25 veya daha fazla kısa yapar. Özenli anatomik araştırmalar göstermiştir ki, sünnet bir metreden fazla damar, arter, ve kılcal damarları, 80 metreye yakın sinir uzunluğunu, ve 20,000'den fazla sinir ucunu yok eder. 31 Üst-derinin kasları, bezleri, mukoz tabakası, ve epitelyal dokusu da bunların yanında tabii ki yok olmuştur.

* * Sünnet Hissizleştirir: Sünnet penisi radikal bir şekilde hissizleştirir. *Üst-deri (sünnet derisi) *amputasyonu, üst-derinin kendisindeki zengin sinir ağını ve sinir alıcılarını yok etmek anlamına gelir. Sünnet, neredeyse her zaman frenulumu ya yok eder ya da büyük zarar verir. Koruyucu üst-derinin kaybedilmesi glansı hissizleştirir. Sürekli dışarda kalan glansı (penis başı) kaplayan membran şimdi sürekli aşınma ve irritasyon ile *karşı-karşıya olduğundan keratinleşir, sert ve kuru olur. Normal, sağlam bir peniste, mukoz zarın tam altında olan glanstaki sinir uçları, şimdi birbiri üstüne oluşan keratin tabakalarının altına gömülmüştür. Köreltilmiş glans(penis başı) şimdi donuk, gri ve sklerotik bir görünüm alır.

* ** Sünnet Etkisiz Kılar: Sünnet ile büyük miktardaki *penis derisinin amputasyonu, geri kalan deriyi kalıcı olarak hareketsiz hale getirir. Bu hareket kaybı, glansın normal olarak uyarıldığı mekanizmayı yok eder. Sünnetli penis sert hale geldiğinde, geri kalan hareketsiz hale gelmiş deri gerilir, bazen bu o kadar sıkı olur ki tüm penisi kaplamaya yetmez. *Normalde penis gövdesi üzerinde kıl yoktur, ama bu şekilde, torba vs. üzerindeki kıllı deri de penise kadar çekilir. Cerrahi olarak dış ortama maruz hale getirilen glansın mukozası sebaceous bezlerini içermez. Üst-derinin emolyantları ve koruması olmadan, galns(penis başı) kurur, çatlamaya ve kanamaya meyilli hale gelir.

* * Sünnet Şekli Bozar: Sünnet, penisin görünüşünü büyük ölçüde değiştirir. Normalde bir iç organ olan glansı, kalıcı olarak bir dış organ haline getirir. Sünnet üst-deriyi yırtmayı gerektirdiğinden, glansın da bazı parçaları kopabilir. Üstderinin parçaları ham glansa yapışabilir ve yerinden kopmuş, sarkan deri parçaları ve köprüleri oluşturabilir.32

*Yara oluşumuna ve kesilen deri miktarına bakarak, sünnetli deri kalıcı olarak eğik bir hal alabilir, ya da sertleşme sırasında eğilebilir.33 Yara dokusunun büzülmesi, penis gövdesini *karnın içine doğru çekebilir, bu da gerçekte penisin kısalması, hatta bazen tamamen kaybolması anlamına gelir. 34

* Sünnet Dolaşıma Zarar Verir: Sünnet, *penis derisindeki ve penis başındaki normal kan dolaşımını bozar. Ana penis arterlerine akmak isteyen kan, yarma noktasındaki yara dokusu ile engellenir, bu da kanın daha ilerdeki diğer kılcal damarları beslemek yerine geri doğru akmasına neden olur. Kandan yoksun olan olan meatus büzülüp yara oluşturabilir, bu da idrar akışını engeller. 35 Meatal Stenosis denen bu durum, genellikle düzeltici cerrahi müdahale gerektirir. Bu hastalık neredeyse tamamen sünnetli çocuklara özeldir. *

Sünnet, aynı zamanda lenf kanallarını da keser, lenfin dolaşımı bozulur ve bazen *lymphedema denen, penisin geri kalan derisinin, sıkışıp kalan lenf ile dolup şiştiği, acı verici ve şekil *bozucu rahatsızlık ortaya çıkar.

* Sünnet Gelişen Beyne Zarar Verir: Önde gelen tıbbi dergilerde yayınlanan yeni yapılan çalışmalarla ilgili makaleler, sünnetin, *beyin üzerinde, gelişen beyin merkezlerini olumsuz yönde etkileyerek, *uzun süreli zararlı etkileri olduğunu söylemektedir. 36 Sünnetli erkeklerin sünnetsiz erkekler ya da kızlara göre daha düşük bir acıya dayanma eşikleri vardır. 37 Gelişim nörofizyolojisti *Dr. James Prescott, sünnetin daha derin ve daha ciddi nörolojik zarara yol açmış olabileceğini de söylemektedir.38, 39

** Sünnet Hijyen ve Sağlık Dışıdır : Sünnet hakkında en yaygın olan efsanelerden biri, sünnetin penisi daha temiz ve bakımı daha kolay yaptığıdır. Bu doğru değildir. Gözkapakları olmadan gözler daha temiz olmaz, penis de üstderi olmadan daha temiz olmaz. Yapay olarak dış organ haline getirilen glans (penis başı) ve meatus, kire ve aşınmaya sürekli açık haldedir, bu da sünnetli penisi daha kirli yapar. Koruyucu üstderinin kaybolması, üriner yolu bakteri ve viral patojenlere karşı korumasız bırakır. *

Sünnet yarası pek çoklarının sandığından daha büyüktür. Bu yalnızca geri kalan derinin iç ve dış birleşme noktaları değildir. Sünnet olmadan önce bir bebeğin *üstderisi penis başında ayrılmalıdır, tam anlamıyla söylemek gerekirse, bu canlı canlı derisini yüzmek, yırtmaktır. Bu da geriye kanayan, *geniş ve açık bir alan bırakır. En iyi ihtimalle, bu geniş alan *yalnızca bir çeşit proto-mukoza tarafından korunmaktadır. Hastalık yapıcılar bu açıklıktan kolaylıkla içeri girebilirler.

http://www.geocities.com/tabibler/sunnetnedir.htm

http://www.mothersagainstcirc.org/

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
  • 4 months later...

Kaynağın nedir Zeus. Atatürk u bu işlere karıştırıyorsunuz sonra yobazlar Atatürk e dil uzatıyor.Saglam bir kaynak olmadıkça inanmam

Yobazların ne düşündüğünün önemi yok. Müslümanlar gerizekalıdır. Müslümanlar ne yaparsa tersini yapan toplum ilerler. Önemli olan bilimin ne düşündüğü.

Ord. Profesör Doktor Cemil Topuzlu’nun 30 Kasım 1934 sünnet yasaklansın

İstanbul Tıp Fakültesi’nin kurucu dekanı; genel cerrahi anabilim dalının kurucusu ve ilk başkanı; işçilik ve eczacılık okullarının kurucusu olan Ord. Prof. Dr. Cemil Topuzlu dünya cerrahi tarihinde ilk defa, ameliyat sırasında kesilen atardamarları bağlamadan dikmesiyle tanınır. Türkiye’de radyoterapinin üç öncüsünden biridir.

Profesör Doktor Cemil Topuzlu’nun 30 Kasım 1934 yılında Türkiye Tıp Encümeni’ne okuduğu bildiri.

Sünnet lüzumlu mudur?

Pekâlâ biliyoruz ki, bugün biz Müslümanlar şu iptidai âdeti sırf din için sürdürüyoruz. En garibi de, pek çok insan, sünnetin dinimizce farz olduğunu ve sünnet olunmaz ise Müslüman olamayacağını zanneder. Halbuki peygamberimiz sünneti farz yapmadığı, yani kati surette emretmediği gibi kendisi de sünnet olmamıştır. Şu asırda bu gayet gülünç ve iptidai operasyonun hiçbir değeri, hiçbir yeri olmamalıdır.

Herkes kendi dininde serbesttir. Ancak kendisini müdafaadan aciz ve hiçbir şeyden haberi olmayan birtakım küçük çocukları yakalayıp aldatarak, din uğrunda mühim bir uzvundan mahrum ve bazen de sakat [bırakıp] günlerce, aylarca ıstıraplara ve ölüm tehlikelerine bile maruz bırakmak doğru mudur? On sekiz yaşını geçtikten sonra arzu eden bir erkek sünnet edilmesini isteyebilir; ve sünnet olsun buna hiçbir itirazım yok. Ancak masum çocuklara din perdesi altında ıstırap çektirmemeli. On sekiz yaşına kadar hiçbir çocuğa sünnet ameliyesi yapılmasına müsaade etmemeli.

Güya sünnetin temizlik bakımından faydası varmış. Günde bir defa ve birkaç saniye sürecek olan temizleme işini yapmayıp da cinsel organın mühim bir parçasını kesip attırmakta hiçbir mantık yoktur. El ve ayaktaki tırnakları her gün temizlememek ve ara sıra kesmemek için tekmil tırnakları kökünden söküp mü çıkarırız?

Sünnetin fimosis ve buna benzer hastalıkların önüne geçeceği iddiasına gelince; bu gibi hastalıklara nadiren tesadüf olunur. Tedavi ile geçeceği gibi, icap ederse vaktinde lazım gelen ameliyat ağrısız yapılır. Lakin binde bir kişide tesadüf olunan bu hastalıklar için bütün Müslüman çocukların mühim bir uzuvlarını hayatları bahasına ve din uğruna kestirmekte mana nedir? Din telkini olmaksızın düşünelim. Sünnet olmamış on bin kişide birinin fimosise müptela olabileceğini ileri sürerek bütün erkek çocukları sünnet ettirmeyi [teklif etmenin] ileride apandisit hastalığına uğramasın diye bütün insanların doğduktan sonra apandisini çıkarmayı teklif etmekten ne farkı var?

Çocuklarda sünnetin zararlı olmadığını iddia edenler de var [ama] günlerce yaraları kapanmayarak ıstırap çekenlere, sakat kalanlara, hatta ölenlere bile tesadüf olunuyor. Hele sünnetten sonra sinir hastalıklarına tutulan çocuklar pek çoktur. Bu gibi hastalıklar ekseriya biçare yavrunun şiddetli heyecan geçirmesinden ve pek çok korkmasından ileri geliyor. Memleketimizde sünnet hakkında henüz resmi bir istatistik tutulmamış olduğundan, ölen, sakat kalan ve sinir hastalıklarına tutulan çocukların doğru bir surette sayısını bilemiyoruz. Bunun tetkikini Sağlık Bakanlığı’ndan bekleriz.

Arkadaşlar,

Din için yapılan şu sünnet ameliyesinin asla faydası olmayıp, bilakis kötülüğü ve tehlikesi aşikâr bulunduğunu tasdik edeceğinizden şüphem yoktur. Sünnet ameliyesinin Müslümanlık dininde farz olmadığına; pek iptidai ve tehlikeli bir âdet olduğuna; on sekiz yaşından evvel çocukların asla sünnet ettirilmemesi ve bu yaştan evvel sünnet ettiren ve sünnet ameliyesi yapan kişilerin cezalandırılmasına dair bir kanun tasarısı hazırlayıp, sünnet mevsimi olan ilkbahardan evvel Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmesini isteyelim.

12311268_1523317544654699_82874740734650

tarihinde zeus- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşım.

Ben sünnet oldum. 30 yıldır hiç bir zararını görmedim

Yanii kişisel olarak söylüyorum.

Üstelik o fazla derinin gitmesi ile herşeyi daha fazla hissediyorum.

Dediğin gibi bir islevsizlik yok.

Bunun yanında bir hijyen de var.

Nitekim müslüman olmayanlar da bazen sünnet olur..

Ne kadar çok deri,

O kadar çok hissetme kaybı. ..

Dediğim gibi,

Bahsettiğiniz hiç bir problem yok.

Sinirler fln gitti diyorsunuz da

Bu mesajları yazan (neredeyse) HERKES sünnet oldu.

Sizin cinsel bir problem yaşadınız mı?

Bence tek problem akp,

Bizim problemimiz yok

Sizin var mı? ????

Köken olarak sorgularsaniz

Kökeni mısırlılara kadar uzanır

.

İslamiyete özgü birsey de değil. .

Benim için bu konu problem değil.

İsteyen, çocuklarını sünnet ettirmez.

Saygı da duyarım.

Bu da ayrı bişey. .

Bilgiye açığım,

Ama sünnet olduğum için bahsettiğiniz hiç bir problemi yaşamadım.

Siz yaşıyor musunuz?

Sanmıyorum

tarihinde depressurisation tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilgiye açığım,

Ama sünnet olduğum için bahsettiğiniz hiç bir problemi yaşamadım.

Sünnet iki konu başlığında işleniyor. Birincisi çocuk hakları ve inanç özgürlüğü konusunda bir diğeri psikolojik ve fiziksel zararları konusunda.

Dünya Sağlık Örgütü(WHO) erkek sünnetini "İnsan Haklarına Aykırı"bir durum olarak nitelendirmiştir.

WHO2.jpg

360px-Anti_circumcision.jpg

İnsan Hakları Boyutu

Birleşmiş Milletler Komisyonu, sünneti cinsel saldırı ve insan hakları ihlali olarak tanımlar. Çocuk Hakları Bildirgesi'nin 24.3 'üncü maddesi çocukların sağlığına zararlı gelenekselleşmiş prosedürler tanımı ile sünneti kasteder. Bu nedenle çocukların sünneti çeşitli insan hakları kanunlarını ,devamlı olarak ihlal eder, ve etik olmayan tıbbi prosedür başlığı altında incelenmesi gerekir.

Zalim ve düşürücü (insan sağlığını, haysiyetini olumsuz yönde etkileyen, kalıcı sonuçları olan) davranışlar bir insan hakları ihlalidir. Sünnet zalim ve düşürücü bir davranıştır çünkü erkek cinsel organının görünüm ve işlevini, büyük miktarlarda sağlıklı, koruyucu , erojen doku çıkararak tahrip eder. Doktorlar zalim ve düşürücü davranışlarda yer almamalıdır. Doktorlar zalim, düşürücü davranışları profesyonel örgütlere ya da üstlerine, eğer mümkünse insan hakları örgütlerine bildirmelidir.

Avrupa İnsan Hakları ve Biyotıp Anlaşması (1997)Bu anlaşma uluslararası hukuk için bir enstrümandır.Onbeş Avrupa ulusu şu anda bu anlaşmayı onaylamıştır. 1 Aralık 1999'dan beri yürürlüktedir. Erkek çocukların sünneti bu anlaşmanın 1., 2., ve 20. maddelerini ihlal eder durumdadır.

Her iki cinste de sünnet edilenlerin çoğu çocuklar. (Denniston, 1997; DeMeo, 1997). Her iki cinsin sünnetinde de, sağlıklı ve duyarlı bir vücut parçası, itiraz etme, kendini savunma, ya da onay verme şansı olmayan bir çocuktan kesilip alınıyor. Her iki olayda da, çocuğun cinsel güdüleri üzerinde kendi kontrolunu sağlayan toplumdur. Bu çalışmanın bir başka önemi bazı doktorların erkek sünnetini, tersine giderek kadın sünnetini meşrulaştırmak için kullanmaları. Bu doktorlara göre kadının klitorisinin ucundan bir parça çıkarmakla erkeği sünnet etmek arasında bir fark yok, erkek sünneti eğer faydalı ve iyiyse, kadın sünneti konusunda koparılan bu yaygara neden?

"Neden tecavüz, kadınların dövülmesi, ve sünnet gibi sorunlarda objektif olmalıyız? Zayıfın yanında olup, kralın çıplak olduğunu söylemenin zamanı gelmiştir!"

İnsan hakları eylemcileri, Nobel'in "Sadece Hayır De: İktidar Meseleleri"(1991) makalesinde bu akım ile fikir birliğine varmışlardır. Nobel, güçlü sosyal aktörler tarafından haksız muameleye tabii tutulan "zayıf" kişi ve grupların haklarını savunmada "objektiflik" fikrini reddetmiştir. "Acaba neden tecavüz, kadınların dövülmesi ve sünnet gibi konularda objektif olmalıyız? " diye sormuştur. "Artık zayıf ile taraf olmanın ve kralın çıplak olduğunu ilan etmenin zamnı gelmiştir!" demiştir.

http://www.cirp.org/library/ethics/index_tk.html#hr56

http://www.sunnetbilgi.com/sunnet_ve_insanhaklari.htm

Avrupa Konseyi Meclisi: Sünnet İnsan Hakları Sorunudur

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, aldığı kararda sünnetin “erkek çocukların fiziksel bütünlüğünün ihlali” olduğu sonucuna vardı. Erkek çocukların sünnet edilmesinin “tıbben meşru olmadığı” savunulurken, sünnetin insan hakları sorunu olarak tanımlandığı anlamına geldiği belirtildi.

Dr. Dekkers’a ve arkadaşlarına göre erkek ve kız sünnetinde beden bütünlüğü risk altındadır.

sapk%25C4%25B1nlik-1.jpg

Sünnet ve ruhsal travma

Anna Freud (1952), çocuğun vücuduna uygulanan cerrahi müdahalelerin, çocuğun saldırıya uğrama, ve iğdiş edilme düşlemlerini aktive edebileceğini belirtmiştir. Yazara göre cerrahi girişimin anlamı, işlemin ciddiyetine değil, ortaya çıkardığı düşlemlerin tipine ve derinliğine bağlıdır. Örneğin çocuğun düşlemlerinde anneye yönelik saldırganlık varsa, işlem çocuk tarafından, annenin çocuğun vücuduna yönelik misilleme amaçlı saldırısı olarak algılanabilir. İşlem, çocuğun pasif bir cinsel eş rolünde olduğu, ebeveynlerin ilişkisini temsil eden sadistik bir anlayışı temsil edebilir. Ayrıca işlem oidipal

haset, mastürbasyon eylemi, penis haseti ve teşhircilik arzuları için ceza olarak algılanabilir. Anna Freud’a göre cerrahi işlem penis üzerinde uygulanırsa, cinsel gelişimin hangi evresinde olursa olsun, çocuğun iğdiş edilme endişeleri canlanır. Cerrahi işlem bastırılmış düşlemlerin gerçekleşmesini sağlar ve bunun sonucunda bunlarla bağlantılı olan kaygının katlanmasına yol açar. Artan kaygı çocuğun benliğinin yüzleşmek zorunda olduğu içsel bir tehdit oluşturur. Savunma mekanizmalarının kaygı ile başa çıkmak için yeterli olduğu durumlarda çocuk işleme nörotik patlamalarla cevap verir. Benliğin kaygı ile başa çıkmakta yetersiz kaldığı durumlarda ise işlem çocuk için travmatik hale gelir (Freud 1952)

Sünnetin çocuk ruhsallığı üzerinde travmatik etkileri olduğunu savunan çok sayıda yayın bulunmaktadır. Brezilyalı bir psikanalist olan Dr. Tractenberg (1999) bebekte sünnetten sonra

meme emmesini ve anne ile bebek arasındaki duygusal bağı engelleyen ciddi depresyon ve asfiksi gözlemlendiğini, doktorların sünnetin acısız olduğunu belirtmelerine rağmen, bu travmanın yenidoğanın beyninde kalıcı olduğunu ve bu hatıranın yaşamın ileriki dönemlerinde iğdiş edilme kaygısı ile ilişkili hale geldiğini, sünnetin erkeklerin büyük bir bölümünde cinsel güçte azalmaya yol açtığını, sünnetin ileride psikopatik ve şiddet içerikli ya da aşırı mazoşistik davranışların ortaya çıkmasına yol açabileceğin söyler.Denniston, Tractenberg ile uyumlu olarak, sünnetin anne ve çocuk arasındaki bağlanmayı bozduğunu belirtmiştir. Bunun sadece anne sütü alımında bozulma ile ilgili olmadığı,sünnetin çocuğun annesine karşı güven duygusunu zedelediğini ve bunun uzantısı olarak bireyde bütün kadınlara karşı bir güvensizlik geliştiğini belirtmişti

Yetişkinlerin sünnet ile ilgili olarak sıklıkla ailelerine karşı öfke, kandırılmışlık hissi, acı, üzüntü, aşağılık hissi ve utanç hissettiklerini bildiren bazı çalışmalar vardır (Bensley ve Boyle 2000, Bigelow 1995, Goldman 1997). Bebeklik döneminde ya da çocukluklarında onayları olmadan sünnet edilen bazı erişkinler duygularını şiddet, işkence, kötü muamele ve cinsel saldırı kelimeleri ile tarif etmişlerdir (Boyle ve ark. 2002,Hammond 1997, Hammond 1999).

Dr. Menage (1999), travma sonrası stres bozukluğunun(TSSB), kadın doğum ameliyatları ve sünnet gibi genital işlemlerden sonra görülebileceğini belirtmiştir. Yazar, yeni doğan dönemi ile 7 yaş arasında sünnet olan 21 ile 62 yaş arası 8 erkek üzerinde yaptığı araştırmada, deneklerin 6’sının TSSB kriterlerini karşıladığını bildirmiştir. TSSB kriterlerini karşılayan katılımcıların ikisinin travmatik başka bir deneyimi bulunmaktadır (arkadaşın kazada ölmesi ve intihara tanık olma). Menage, sünnetin, işlemi uygulayan kimse ile birey arasında bir güç dengesizliği içerdiğini, saldırgan ve cinsel elemanları bulunduğunu ve çocuğun cinsel bütünlüğünü cinsel organın kesilmesi ile tehdit ettiğini bildirmiştir (1999).

Ashley Montagu de "Sakatlanan İnsanlık" (1991) adlı makalesinde her iki cinste sünnetin, ataerkilliğin yükselmesi ile ortaya çıktığını iddia eder. Günümüzde sünnetin devam etmesini, eski ataerkil eğilimlerin halen güçlü olmasına bağlar.

Nörofizyolog James Prescott'a göre erken yaşlarda, özellikle bebeklerde yapılan sünnet, bireyin gelişen beyin yapısında cinsel zevk duygusunun acı ile birlikte kodlanmasına neden olur, ve bu şekilde cinsel olarak sağlıklı gelişmesini, ve ileri yaşlarda cinsel zevki ve cinselliğin manevi boyutunu gerektiği şekilde yaşamasını güçleştirir. Ataerkil toplum, bireylerin cinselliğini bu şekilde kontrol eder.

Goldman , Sünnet: Gizli Travma (1997) kitabı ve Sünnetin Psikolojik Sonuçları (1999) adlı makalesi ile erkek sünnetinin psikolojik sonuçları üzerinde geniş çalışmalar yapmıştır. Çocukların sünnetle yaşadıkları acıyı, çaresiz oldukları ve kendilerini savunamadıkları için doktorların görmezden geldiğini iddia etmiştir. Anatomi çalışmaları, sinir hücrelerindeki kimyasal değişiklikler ve bebeklerin davranışları konusundaki çalışmalar, bebeklerin acıyı yetişkinlerden daha fazla hissettiklerini kanıtlamıştır. Amerikan Pediatri Akademisinden diğer araştırmacılar Goldman'ın çalışması ile fikirbirliğine vardılar. Bu araştırmacılar yaptıkları çalışmalarda sünnetli çocuğun annesine karşı tavrının değiştiğini, uyku düzeninin bozulduğunu, ve acı verici etkilere karşı aşırı şekilde tepki göstermeye başladığını tespit ettiler. Bazı anneler, çocuğun sünnet edildiği günün hayatlarındaki en kötü gün olduğunu belirtmişlerdir. Amerikan Psikoloji Derneği'nin tanımına göre travma "insanın günlük hayat tecrübelerini aşan olaylara" denir, örneğin fiziksel şiddet, işkence veya bireyin güvenliğini tehdit eden herhangi bir olay travma sayılabilir. Fiziki şiddet bir tarafta vücuda yönelik herhangi bir istismardır, işkence ise aşırı stres veya acıya yol açan davranıştır. Her iki durum da travmatiktir, saldırı veya yaralama, şiddet veya işkence amacıyla yapılmış olmasa bile. Yukarıdaki tanımlar, eylemin kendisinden ve eylemi yapan kimsenin amacından bağımsız olarak buna tepki veren insanın durumuyla ilgilidir. Bebek ne kadar küçük olursa, travmadan zarar görme ihtimali o kadar fazla olacaktır.

Psikolog doktor Ronald Goldman, Sünnet: Gizli Travma kitabında sünnetin yarattığı travmanın PTSD (post-travmatik stres bozukluğu) ile örtüştüğünü, kişide uzun vadeli öfke, utanç, kendine güvensizlik, mağduriyet hissi, korku, yas, ilişkilerde bozukluk, yakınlık kurmaktan kaçınma, duygularını ifade edememe gibi etkilere yol açabildiğini anlatmış.

Ahlaki İlkeler: Tıp ahlakına yön veren dört temel ilke şunlardır :

Yararlılık

Zararlı Olmama

Yasallık

Otonomi

Çocukların tedavi amaçlı olmayan sünneti bu ilkelere göre değerlendirilmelidir. Sünnet bu dört ilkenin hepsini ihlal eder, çünkü ;

1 Tedavi-amaçlı olmayan sünnet yararlılık testini geçemez, sünnetin belgelendirilmiş bir yararı yoktur.

2 Zarar vermeme ilkesini de geçemez çünkü sağlıklı işleyen dokunun alınması ile vücut yaralanmasına ve acıya yol açar .

3 Yasallık ilkesini ihlal eder çünkü hastanın vücut-bütünlüğüne olan yasal hakkını ihlal eder.

4 Otonomi ilkesini ihlal eder çünkü rıza bir temsilci tarafından verilmelidir.

Erkek çocukların sünneti oranlılık testini geçemez çünkü herhangi bir tedavi yönlü yarar sağlamaz. Buna karşı penisteki kalıcı bir sakatlama-yaralanmaya , ayrıca, koruyucu, immunolojik, mekanik, duyarlı, erojen ve cinsel işlevi olan bir dokunun kaybına yol açar. Bunun yanında her sünnette dolaylı olarak hayati riskler vardır.

BM komisyonu tarafından insan haklarındaki geleneksel uygulamaları tartışmak için 29 Nisan - 3 Mayıs 1991 tarihleri arasında Burkina Faso'da yapılan seminerde, başta "kesme" uygulaması olmak üzere, ana ve çocuk sağlığı için zararlı olan bu tür uygulamaların yasaklanması için devletlere tavsiye kararında bulunuldu.

Erkek ve kadınların jenital sakatlamaları, yazılı tarihin erken zamanlarından günümüze kadar gelen ve pek çok kültür tarafından paylaşılan bir uygulamadır. Korkunç derecede acı verici bu gelenekler, çeşitli nedenlerle çocuklar ve ergenler üzerinde uygulanmıştır. Dini inançlar ve toplumsal gelenekler, özellikle de "geçiş törenleri", erkek ve kadın sünnetinin tarihin eski zamanlarından beri başta gelen nedeni olagelmiştir.

Sünnet edilen yeni doğan bebeğin yaşadığı insan ıstırabına ve acısına karşı bu aldırmazlık, tıp uzmanlığına özgü değildir. Erkek ve kadın jenital kesmelerinin yaşandığı kültürler başta olmak üzere diğer pek çok toplumda da mevcuttur.

Bu psikoloğun fikrine göre, rıza göstermeyen bütün çocuklar üzerinde uygulanan bu jenital kesmeler, gerçekte işkence ve sakatlamadan başka bir şey değildir, ve Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin "Hiç kimse zalim, acımasız, insanlık dışı ve fiziksel sağlığı bozucu muameleye tabii tutulmamalıdır"diyen 5. Maddesinin ihlalidir.

clittttttttttt.jpg
Sünnet erkeklerde preputium, kadınlarda klitoris kesme şeklinde günümüze kadar devam etmiştir.
khatna_circumcision.jpg
Sünneten Sakat Kalan ve Ölenler

Profesör Doktor Cemil Topuzlu:"Bununla beraber çocuklarımızda yaptırdığımız şu dini merasim hiç de zannedildiği gibi büsbütün tehlikesiz değildir. Sünnet ameliyesinin neticesi kırk beş seneden beri tesadüf ettiğim feci vakalar pek çoktur. Hatta geçen sene Anadolu’dan gelen sünnetli bir çocuğun tenasül azasında (cinsel organında) kangren oluştuğunu ve bilahare septisemiden (kan zehirlenmesi) öldüğüne şahit oldum. Bundan otuz kırk sene evvel padişahlar [kendi] çocuklarını sünnet ettirdikleri zaman İstanbul’da [toplu] sünnet düğünleri yaparlardı; ben bu [toplu] sünnet düğünlerinin ikisinde sünnetçi ve müfettiş olarak bulundum. Sekiz on bin çocuk bir hafta zarfında Yıldız Sarayı’nda ve İstanbul’daki birçok büyük hastanede sünnet edilirdi. Abdülhamit’in ikinci sünnet düğününde üç çocuğun öldüğünü hatırlıyorum. Biri tetanostan, biri emorrajiden (kanamadan), üçüncüsü de kangren ve enfeksiyondan ölmüştü. Ölen çocuklardan başka, sekiz on çocuğun glansının kesilerek sakat kaldığını ve yüzlerce çocuğun aylarca ıstırap çekip yaralarının bir türlü iyileşmediğini gördüm. Bugün [1935 yılında] memleketimizde her sene yüz binlerce çocuk sünnet ediliyor. Muhakkak surette içlerinden ölenler, sakat kalanlar vardır. Elimizde bu hususta yapılmış bir istatistik bulunmadığından bu biçare çocukların miktarını bilmiyoruz."

Paul M. Fleiss, MD

Paul M. Fleiss, MD, MPH, University of Southern California Medical Center'da yardımcı klinik pediatri profesörüdür. Ulusal ve uluslararası tıbbi dergilerde yayınlanan pek çok makalenin yazarıdır "Annelik" dergisinde yayınlanan yazısı: The Magazine of Natural Family Living, Kış 1997, s. 36--45.

Sünnet Her Zaman Risklidir: Sünnet her zaman ciddi, hatta trajik sonuçları olan bir müdahaledir. Cerrahi komplikasyon oranı 500'de birdir. Bu komplikasyonlar kontrol edilemeyen kanama ve ölümcül enfeksiyonları içerir. Sünneti takip eden kangren ile ilgili pek çok yayınlanmış olay vardır. Staphylococcus, Proteus, Pseudomonas gibi hastalıklı bakteriler ve diğer koliformlara, hatta tüberküloza ve ölüme götürecek diğer enfeksiyonlara yol açabilir.

Doğanın istediği gibi "el değmemiş" olmak, en iyisidir. Bir seçim verildiğinde erkeklerin büyük çoğunluğu, sağlamlıklarına değer vermiş, ve tıpkı "görme" duyularını nasıl koruyorlarsa, aynı şekilde üstderilerini de korumuşlardır. Avrupa ve Müslüman-olmayan Asya'daki anne-babalar hiçbir zaman çocuklarını zorla sünnet etmemişlerdir. Onlar için çocuklarının penisinin bir kısmını kesmek, kendi kulaklarından bir parça kesmek kadar anlamsız olurdu. Çocuğun, cinsel organlarına sağlam olarak sahip olma hakkına saygı gösterilmelidir. Bu, kelimenin tam anlamıyla "muhafazakar" bir yaklaşımdır. Yeni doğan çocuğunun sağlam-eldeğmemiş cinsel organları hakkında karışık fikirleri olan sünnetli bir baba, kendi kaybıyla ve normal erkek cinsel organları hakkındaki endişeleriyle yüzyüze gelmek için bir psikolojik danışmanın yardımını isteyebilir. Böyle durumlarda anne, sıkı bir şekilde çocuğunu korumalı, kocasını olumsuz duygularını dağıtmaya ve kendi koruyucu rolünü paylaşmaya çağırmalıdır. Pek çok anne-baba bebekleri için en iyi olanı isterler. Akıllı ana-babalar kalplerinin sesini dinlerler ve çocuklarını zarardan korumak isteyen içgüdülerine güvenirler. Çağların tecrübesi bize öğretmiştir ki, bebekler en iyi gelişmelerini güvenli bir sevgi, şefkat, saygı, kabul edilme, besleme, ve sıcaklık ortamında sağlarlar. Bir bebeğin etini kesmek, bu güveni yıkar. Sünnet, bebeği ve bu bebeğin olacağı kişiyi yaralar ve zarar verir. Oğullarının bütünlüğüne saygı duyan ana-babalar, ona doğumdan kaynaklanan hakkını bağışlarlar yani kendi bütünlüğünde mükemmel ve güzel olan vücudunu.

tarihinde zeus- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...