Jump to content

Cahiye Döneminde Kahinlik


Recommended Posts

İslamı daha iyi anlayabilmek için İslam öncesi Arap inanışlarına göz atmakta yarar vardır..

İslamdan sonra cahiliye olarak isimlendirilen dönem aslında İslama ve Kurana pekte yabancı olmayan inanışlar içermektedir..

Cahiliye dönemi diye tükaka ilan edilen bir çok inanış dolaylı yollardan İslama ve Kurana geçmiştir.. Maalesef hiç kimsenin Kuranda bahsedilen konuların cahiliye dönemi inancı olduğundan haberi bile yoktur..

Bir örnek verecek olursak Kuranda yer alan yeminler.. Bu yeminler cahiliye Araplarının özellikle cinleri olan şairlerin kullandığı yeminlerin aynısıdır...

Başlığın asıl konusu olan kahinliğe gelmeden önce başka bir başlık altında cinlerle ilgili cahiliye inanışlarını vermiştim.. İşte bu cinler şairlerin yanında olduğu gibi aynı zamanda kahinlerinde yanındadır.. Bir başka üzerinde durulacak mesele ise Muhammed döneminde Arabistanda Peygamber enflasyonu yaşandığıdır.. Ortalıkta peygamber olarak dolaşan o kadar çok insan mevcuttur ki.

Şairlerin cinleri onların dostları idiler ama kâhinlerin cinleri ise “sırdaş” idiler. Şairlikten kâhinliğe terfi etme bu cinlerle olan samimiyetin ilerlemesi neticesinde oluyordu. Çünkü sadece dost olan cinler “ilham” verirken sırdaş olan cinler ise “gaipten ve gelecekten haber” veriyorlardı. İşte peygamberlik de kâhinlikten sonraki bir üst statü idi ve Muhammed hem şair hem de aynı zamanda kâhinlik özelliğini peygamberliğinin içine dahil etmişti ve kendisine şair veya kâhin denmesi hoşuna gitmiyordu çünkü bu statüler onun için geriye gidiş idi.

O peygamberlik gibi bir statünün içinde şairlik ve kâhinlik yeteneklerini insanlara belli etmeden ifade edecekti. Kafiyesi-fâsılası-kıssası ile Kuran’daki sureleri düzenleyerek şairlik yeteneğini kullanacak ama kendisine şair dedirtmeyecekti ve gelecekten haber veren ayetler ve gaipten (bilinmezden) haber varen ayetler (kıyamet, mahşer, cennet, cehennem vb) koyacaktı Kuran’a ama kendisine “kâhin” dedirtmeyecekti.

uzun yazılar okunmadığı için bir sonraki mesajımda Muhammed ile Cahiliye dönemi kahinlerinin benzerliğini yani asıl konuyu yazacağım...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cahiliye donemi diye bir donem yoktur..

lutfen Musluman tarihci ve mollalarin Islam oncesi zamani karalamak, islam sonrasi zamani da yuceltmek amaci ile uydurduklari cahiliye donemi uydurmasini dile getirerek muslolarin ekmeklerine yag surmeyelim..

Arap toplumunda islamin onceside, sonrasida cahiliye donemidir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Huri bende zaten Müslümanların cahiliye dedikleri dönem ile kendi inandıkları arasındaki benzerlikleri burada ortaya seriyorum...

En çok söylediğim şeyde şudur: Müslümanların cahil dedikleri dönemdeki Araplar bile evlatlık karısı ile haşna fişneye ahlaksız demişler ama İslam bunu helal kılmıştır.. Cahiliye dönemi kadınlarının hakları yok derken o dönemde hakları olmayan zavallı kadınların zamanında peygamberleri ticaret yapan zengin bir kadına kapağı attığını görmezden gelirler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet konumuza geri dönelim...

Daha Mekke döneminde iken yani Muhammed’in amcası Ebu Talib’in korumasına güvenerek Mekke’lilerin putlarını taşladığı ve onlara hakaret ettiği bir dönemde Mekke’nin ileri gelenleri (Ebucehil, Ebûsüfyan, Velid ibn Mugire, Nadir ibn el-Haris, Umeyye ibn Halef, As ibn Vail) toplanıp Muhammed’e nasıl bir isim takılacağını tartışırlar. Toplantıda şöyle konuşmalar geçiyor:

–O şairdir, dedi birisi. Velid:

–Ben Ubeyd İbn el-Absar ve Ümeyye ibn Ebi-Salt’ın ve benzer şairlerin sözlerini dinledim. Muhammed’in sözleri onlarınkine benzemiyor, dedi. Bir başkası

–O kâhindir, dedi

–Kâhin kimdir? dedi

–Kah doğru, kâh yalan söyleyenlerdir dediler. Velid:

–Muhammed hiç yalan söylemedi, dedi. Bir başkası:

–O mecnûndur, dedi. Velid:

–Hiç onun bayıldığını, boğulur gibi olduğunu gördünüz mü? dedi. (İbn Hişam ve Kurtubi’de bu şekilde geçer)

—Velid ibn Mugîre, Sabii oldu (yani Muhammed’in dinine girdi) dediler. Ardında Ebu Cehil gidip:

–Ey Ebû Abdi Şems, Kureyş toplanmış, senin Sâbii olduğunu sanıyorlar, dedi.

Velid:

–Benim ona ihtiyacım yok ama düşündümde onu büyücü olduğuna karar verdim. Çünkü büyücü; baba ile oğulu, kardeş ile kardeşi, karı ile kocayı birbirinden ayırır ve Muhammed de öyle yapıyor.

Bu yukarıdaki konuşma üç aşağı beş yukarı her islami kaynakta geçer. Bu konu S.Ateş’in Kuran’a göre Hz. Muhammed’in Hayatı s.37-38′ den kaynak olarak alınmıştır.

Bu başlı başına ilginç bir konuşmadır ve Kuran’da da fazlasıyla bunun dayanağı vardır çünkü Kuran’da pek çok ayet Muhammed’e yönelik yapılan bu eleştirilere verilen cevap olarak onun şair, sihirbaz, büyücü, kahin olmadığını anlatır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Cahiliye donemi diye bir donem yoktur..

lutfen Musluman tarihci ve mollalarin Islam oncesi zamani karalamak, islam sonrasi zamani da yuceltmek amaci ile uydurduklari cahiliye donemi uydurmasini dile getirerek muslolarin ekmeklerine yag surmeyelim..

Arap toplumunda islamin onceside, sonrasida cahiliye donemidir..

Kur'an'a göre Cahiliye dönemi vardır.

3:154 33:33, 48:26

Muhammed Cahiliye dönemini bizzat kendisi yaratmıştır..

Nedenini biliyoruz...

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kâhinler gelecekten haber veren insanlardı ve bu haberlerin çoğunun tutumaması olağandı (aynı bügün ki medyumlar gibi) ve bu da onların “yalancı” olmaları dışında pek fazla bir bilgi vermiyordu bu toplantıya katılanlara ama o “yalancılık” ithamı da dünyevi nedenlere dayanmıyordu.

Halbuki Muhammed’in yalancı olmamaması ise sadece onun dünyevi, günlük yaşamına bakılarak karar veriliyordu. Daha doğrusu kâhinlerin cinlerle ilişkisi ve kendilerine özgü ritüelleri, kendilerine özgü yeminleri, sözleri vb. kâhinlik mesleğinin inceliklerinden haberleri yoktu ve Muhammed’in dünyevi konularda yalan söylememesi onun kâhin olamayacağı fikrine yol açmıştı onlarda.

Burada da ilgisiz bir bağlantı kurulmuştu.Üstelik daha Mekke döneminin başındaydılar ve Muhammed daha gaipten ve gelecekten haber verme gibi “kâhinlik” özelliklerini kullanmamıştı. Ayrıca gerçekte peygamber olmamasına rağmen kendisini peygamber olarak tanıtana ne denirdi?

Kahinlerin ilginç bir özelliği ise kehanette bulundukları sırada bayılmaları, boğulur gibi olmaları ve titremeleridir.

Muhammed de bir kahin gibi bayılıyor ve boğuluyordu ama Mekke döneminin ilk ayetlerinde bayılıyor veya boğuluyor değildi ama daha sonraları bu tip vahiy inerken bayılma ve boğulma vâkaları o kadar çoktur ki..Örneğin S.Ateş “Vahyin Çeşitleri” ve ”Vahiy Esnasında Görülen Haller” adı ile bir başlık açmış ve şu maddelerde buna değinmiştir:

Ebu Hureyre ” Vahiy nazil olduğunda vahyin bitmesine kadar başımızı kaldırıp mübarek yüzüne bakamazdık. Vahiy nazil olurken en evvel mübarek vücutlarına bir titreme gelirdi. Vahiy nazil olurken kendilerini gam ve keder kaplar, mübarek yüzleri kül gibi olur, gözlerini kaparlar ve horultuya benzer şiddetle nefes alırlardı” der. (S.Ateş-İslam’a İtirazlar ve Kuran-ı Kerim’den Cevaplar s. 28 )

Görüleceği gibi onda bir mecnûnluğun yani cinlenmiş olmanın da beliritiler vardı. Tıpkı o zamanlarda bir sürü kahinde olduğu gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana da muhammedin vahiy alma anları bir sara hastasının semptomlarıyla aynı gibi görünüyor.Tam tıbbi açıklayamasam da.Sakın peygamber olduğuna kendi de inanıyor olmasın?Eğer kendi hilesinin bile farkında değilse onu bu yüzden fazla suçlamamak gerekir gibi geliyor.

Bu benim fikrim tabiki ama doğru olsaydı kahinden ziyade hasta demek lazımdı.Ama zaten hasta olmayan bir beyinden başka kuranı yazabilecek başka kim olabilirdi ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tipik müslo cevabı : " Uğruna alemlerin yaratıldığı İnsan , ve miracı tadan insan gelecekte olacak bazı şeyleri , gördüğü için haber verebilir zamane insanlarına " .

Ben bu klasik cevaba sığınmayacağım ,

Hasan sabbah ve alamut fedailerini okumanızı salık veririm acizane .

Orada Hasan sabbah ateist bir tarikat kurar 9 basamaklı ve yetiştirdiği talebelerle Türk baskısı gören Pers Devletini yeniden canlandırmaya çalışır.

Bunu yaparken olay, Selçuklu Veziri Nizamul Mulk un suikastıne kadar varır. hasan sabbah şu zamanki müslümanların düştüğü hatalar gibi İslam uğruna şehit olmak isteyen saf ve aptal müslümanları kullanır.

Senaryo aynı : Rollerde farklı kişiler var , Usame bin ladin ve amerika. Kullandığı şii/sünni aptal müslümanlar..

neyse gelelim sadece , Atatürk , geçmişi iyi süzebilenin geleceği de öngörebileceğini söyler.

ve haklıdır da .

bunun için kahin olmaya gerek yok ki .

Futurutizm denen bir akım var. Türkiye'de de ciddi bir web siteleri ve taraftar grupları var.

liderleri olan Türk , tipik bir kapitalist olmakla beraber , ne kahindir , ne de peygamber .

Her Millet , kendine ait efsaneler/epopeler yaratır. Bu büyük millet olmanın gerekliliklerindendir. Bizler bozkurttan gelmiyoruz . Ne de perilerle sevişen üst soylu Tanrı tarafından erk/otorite lendirilmiş Türk boylarının kurucu-devlet başkanlarının çocukları değiliz.

Türklere ait efsaneler geçmişten gelmez . Geleceği anlatır. O zaman diliminde de ( Hunlar/Göktürkler ) kahinler ve şaman rahipler vardı Kötü/iyi ruhlarla iletişim kurduğu iddia edilebilen, dinsel törenleri yöneten .

Nostradamus, kellesinin gideceğini bile bile gelecekten bazı şeyleri söyleyebiliyordu psişik yetenekleri ile . Batı Üniversitelerinde şu an Parapsikoloji bir bilim dalı kabul edilmekte ve kürsüleri var.

Bilim, Bilinmeyen'in bilinmezliğini açığa çıkarmaz için para harcarken , İslamla tanışmamış Nostradamus'un hikayesini aynı bilim'in sahipleri bize dayatabiliyor da İslam öncesi dönem olarak adlandırdığımız cahiliye dönemini sadece ve sadece doğması ile bitiren Hz. Muhammed Mustafa'nın yahudilere Tevrat ile ( onların kitapları ile hakemlik ) yapacak kadar adil olması , Muhammed Ül emin olarak adlandırılması , etrafında en zeki tüccar olarak sivrilmesi kul peygamber olarak devlet kurması, gelecekten haber veriyor olması sizleri şüpheye düşürüyor ?

İslam bu konuda son sözü söyler: Gaybı ancak Allah bilir. O'nun peygamberi sadece bizlerin iyiliği için bizlere gelecekten ( izin dahilinde ) bazı bilgi-sırlar vermiştir.

Ne kadar da kıskanıyorsunuz Rahmet Peygamberini .

herşeyi süzebilen ve mantığıyla her doğruyu diğerinden ayırt edebilen sizler olmalıymışsınız kurtuluş dininin peygamberi.

ama islam mantık ve akıl ı istemekle beraber inanç'ın önde geldiğini dikte eder.

evet İslam dikte dinidir, ama Peygamberi diktatör değildi. Yoksa geriye yahudi kalmazdı arap yarımadasından .

- Ne kadar da az düşünüyorsunuz .

kavl üzre..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gaybı sadece Allah bilir?

Nerede yazıyor bu ?

Kuranda...

Peki Kuranı vahiy olarak aldığını söyleyen kim?

Muhammed..

Ha ha ne kadar da inandırıcı bir cümle.. Kuranda yazıyor...

Dikkatli okursanız Kuran sıkıştığı anda kurduğu cümle hep aynıdır.. ''ALLAH BİLİR''

Muhammed kahin falan değildi.. Sadece o dönemin etkileyici silahlarını kullanıyordu..

Cinler, kahinlik.. Zaten o dönemde kahin olduklarını söyleyenlerde kahin değillerdi..

Kaç kişi günümüzde Keto yu, Medyum Memişi ciddi anlamda kahin olarak kabul ediyor? Sadece aptallar ve salaklar....

Ama 1400 yıl önce kahinim, cinim var diyenler inanılmaz prim yapıyorlardı. Bir meslekti kahinlik.. Kahinler sadece haber vermezlerdi.. Onlar aynı zamanda doktordurlar.. İlerleyen zamanlarda Muhammed in doktorluğunuda yazacağım..

Muhammed akıllı biriydi. O zamanın inançlarını tek Tanrıya bağlamıştır.. Nostradamusun kehanetleri ne kadar gerçek sorgulamak lazım.. Oda tıpkı Kuran gibi belirsiz laflar eder ve her türlü yoruma açıktır....

Link to post
Sitelerde Paylaş

konuyu okumadan yazıyorum. ğeygamberimiz ve kahinlik demişsiniz. size soruyorum en alim adamın dahi bilemeyeceği o zamanlar dünyanın en alçak yerinin lüt gölü olduğunu dünyanın güneş etrafınfa güneşinde bir şeyin ? etrafında döndüğünü nasıl biliyorlardı veya evrenin genişlediğini. nasıl Hz Muahammet kendisi uydurabilir ????

Link to post
Sitelerde Paylaş

En başta ayetleri keserek yazma.. Ben sana tam olarak yazayım...

Abdülbaki Gölpınarlı

Ve biz, gökleri kurduk kudretle, onlardan daha üstününü, daha büyüğünü kurmaya da gücümüz yeter.

Diyanet İşleri Meali(Yeni)

Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.[

Elmalılı Hamdi Yazır

Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

Şaban Piriş Meali

Göğü ellerimizle bina ettik. Çünkü biz, çok güçlüyüz.

Güneş meselesine gelelim. Güneş bir nehirmi akıyor?

YASİN 38 - Güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.

1400 yıl önceki insan salak mı güneşin bir noktadan doğup başka bir noktaya doğru hareket edip battığını görmeyecek kadar?

Hani nerede güneşin ve dünyanın döndüğünü söyleyen kelime? YOK... 1400 yıl önceki çöl bedevisi ne gördüyse gördüğü gibi tarif etmiş..

Bu arada Kuran ayetlerini değiştirdiğin için günaha giriyorsun.. Bilmem farkında mısın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

52/29 Sen öğüt ver. Rabbinin sana olan iyiliği sayesinde sen ne bir kahinsin, ne de deli.

69/42 Bir kahinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?

Muhammed kendisini elçi ve peygamber olarak lanse ettiği için aldığı vahy kadarı ile gaybe vakıf olabildiğini iddia etmiş..

Yani ben kahin değil elçiyim söylediklerim tahmin veya kehanet değil gerçek diyor..Süreyi de kıyamete kadar tuttuğu için olup olmayacağı hakkında kesin birşeyde denemiyor..

Öyle ya kim kıyamete kadar süre istemişti şeytan: :unsure:

tarihinde sokrates tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve güneş[te de onlar için bir işaret vardır]: o, kendine ait bir yörüngede (19) akıp gider; bu, kudret sahibi ve her şeyi bilen [Allah]ın iradesinin bir sonucudur; yasin 38

Ozan tabakası

“Gökyüzünün korunmuş bir tavan kıldık” (Enbiya: 32)

Yüzey gerilimi

Furkan suresi 53. Ayet: Atlas okyanusu ile Akdeniz’in, Hint okyanusu ile Kızıldeniz’in birleşmediğini 1970-80’li yıllarda bilim teknik ile insanlık yeni bulmuşken Kur’an bunu bizlere 1400 sene önce bildirir.

Dünyanın dönmesi:

“Dağları yerinde durur görürsün. Halbuki onlar bulutlar gibi hareket ederler”. (Neml : 88) Dağların bulutlar gibi hareket etmesi için dağların bitişik olduğu dünyanın da dönmesi lazımdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ÇÖLÜN ORTASINDA MUHABBETİNE NE KADAR İNANALIM ? Tarihi kaynaklarda hep çölün ortasında diyerek başlayanifadelere farklı bir bakışla bakalım.

Malum oldugu üzre son elçi Muhammet M.S. 571 tarihindedogdu şimdi M.S. 571+40 = 611 vahyın başlangıcı tahmini Şimdi bu tarihte dünyadaki bilimin durumu insanlıgın bilğiseviyesi nedir bakalım acaba insanlık bu tarihte hiç bir şeybilmiyordu da Kur'anlamı her şeyi ögrendi bir bakalım:))

M.Ö.4000 = Babil'liler seneyi 12 ye bölüp takvim oluşturdular,biraz farklıda olsa bu işin başlangıcına sebep oldular.

M.Ö.100 = Mısırlılar 360 günlük takvimi kullanmaya başladılar.

M.Ö.470 = Dünyda yunanlı Sokrates diye bir filozof yaşıyor vebu ilim adamı ömrü boyunca ruhun ölümsüzlüğünü savunmuştur.

M.Ö.450 = Sicilyalı Empedokles adındaki mucit Havanındaagırlıgı oldugunu idda etti 1644 yılında Toricelli bukonuyu formule etti.

M.Ö.384 = Arzın üstünde Aristo diye bir filozof vardır ?

M.Ö.300 = Euklid geometrisi diye bir kitab var ve bu kitabM.s.786 arapçaya çevrilmiştir.

M.Ö.300 = Mısırda İskender limana giren gemileri 3 günrehin alarak el yazması kıtapları kopya yaptırıpkitapları iskenderiye kütüphanesine koyuyordu.

M.Ö.230 = İskenderiye kütüphanesi md. Eratostenes yıl içerisindeyaptıgı iki gözlemle dünyanın etrafının yaklaşık40.000 km oldugunu hesaplamıştır.

M.Ö.200 = iznikli Nikea dünyanın kendi etrafında döndüğünüileri sürdü.

0000000 = İSA'nın tahmini dogumu. M.S.8 = Arşimet suyu bir burgu ile yükseklere taşıdı.

M.S.10 = Sisamlı Aristakus Dünyanın güneşin etrafında döndüğünüortaya attı. M.S 100 = Su gücü ile çalışan ilk degirmen icat edildi.

M.S.100 = İskenderiyeli Mucit Heron bu tarihte 5 adet faydalıicadından bahseder, 1- Kaldıraç 2-palanga 3-su çarkı4-vida 5-odun ve taş bölme kaması.

M.S.100 = Mucit iskenderiyeli Heron bir tapınagın agır ve büyükkapısını Ateş,hava,su ile ortak çalışan ilk otamatikkapıyı yapmıştır,günümüzün sanayisindeki otamasyonunbabası Heron'dur.

Şimdi bu listeyi ben M.S. 100 yılına kadar getirdimsizde m.s. 100 den vahyin başlangıcı olan ms.611yılına kadar uzatabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konumuza geri dönelim..

Muhammed döneminde ortalıkta dolaşan kahinler sadece gelecekten haber vermezlerdi. Bu kahinler hem şifacı hem de büyücüdürler.

Muhammed de bu büyücülere inanırdı.. Zira Kuran da Felak Suresinde buna dair ayetler mevcuttur..

1. De ki:"Ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım,

2. Yarattığı şeylerin şerrinden,

3. Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,

4. Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ,

5. Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!

Cahiliye döneminin en ünlü büyüsü ipe düğüm atıp üfürmektir.. Kuran ın Allah ı da bir cahiliye batıl inancı olan düğüm üfürmeyi ciddiye almış anlaşılan..

Düğümlere Üfleyenler:

"Düğümlere üfüren kadınların şerrinden." Düğümlere okudukları vakit ipin düğümlerine üfleyen sihirbaz kadınların şerrinden, demektir. Burada onların üflemeleri (Kur´ân ve benzeri dualar ukııyarak) tedavi eden kimsenin yaptığı işe benzetilmiştir. Şair şöyle demekledir:

"Sığınırım Rabbime üfürenlerden

Yalan ve iftira ile büyü yaparak düğümlere (üfleyenlerden)."

Mütemmim b. Nuveyre de şöyle demiştir:

"Sen rukyeye (okuyup üflemeye) benzer şekilde ipe üfledin Cennet ümidi ile kıskananın korkusundan."

Antere de şöyle demiştir:

"İyileşirse eğer ona üflemem

Ve eğer o kay be dil irse, kaybetmekten dolayı kedere boğulmak onun için değerdir."

Yine cahiliye döneminde birisini sihirle etki altına almak için şeytandan/cinlerden ve yıldızlardan yardım istenirmiş. Kur'an bu nedenle sihiri küfür saymıştır. "Süleyman küfre gitmedi, fakat o şeytanlar küfre gittiler, o insanlar sihir öğretiyorlar.." (Bakara, 102)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...