Jump to content

Hayat Anlamsız Ve İğrenç Bir Yerdir


Recommended Posts

Sonsuz bir zaman diliminde adem ile havvanin yasak elmayi yemeleri kacinilmaz degil midir?

Eğer o sonsuz zaman diliminde cennetten bıkma, yeni arayışlar ve merak hissi söz konusuysa evet kaçınılmaz olur dediğin gibi.

Ama cennette bu duygulardan arındırılmış olarak giriyorsun anlatılanlara göre. Eğer bu his ve duyguların olması, yaşanması söz konusuysa o zaman o cennet olur sana cehennem veya zindan, ne anlamı kalır o cennetin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 180
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Var oluşun bir amacı yok

Varoluşun bir amacı olmadığını söylemek için, geçerli bir neden göremiyorum.

İnsanın varoluşunun amacı, bence mutlu olmaktır. Mutluluk tek başına olamaz. hepbirlikte mutlu olmak içinse, sevgiye gereksinim var.

İnsanları ve doğayı boşverirsek, çevremizdeki sorunlar, mutlaka bize de yansımaya başlar.

Hayatın amacı, subjektif bir konu diyebilirsiniz. ancak bu yazdıklarım bence insan aklının gerekleridir.

Akıl, düşünce gücü, sorgulama, hayal kurma gibi yetiler, insanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik olduğuna göre, neden hayatın amacını aramayalım?

bu berbat dünya umrumda değil dersek, sizce de bu, biraz kaderciliğe benzemiyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

1) Mutlu olmak için var olmadık. Bu temel bir yanılgıdır. Çünkü mutlu olmak imkansızdır ve bu yüzden mutlu olmayı istemek anlamsızdır ve sonu hüsrandır.

2) Var olma nedenimiz doğanın bize biçtiği görevlerdir. Bu görevleri de arzular yoluyla gerçekleştirir. Aslında ana var olma nedenimiz genlerimizi bir sonraki kuşağa aktarmak ve yaşam savaşında mümkün olduğunca yaşamımızı sürdürmeye çalışmaktır. Biyoloji bilgimiz, bu var olma nedenlerini rahatlıkla onaylar.

3) Var oluş anlamlıdır demek sadece ve sadece kendini kandırmaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beynimi çalıştırmasam şuan bulunduğum üniversiteye gelemezdim.Din'i kolay ve keyif alma aracı olarak görmen gerçekten garip.Üstte söylediğim gibi geniş pencereden bakınca gerçekten mutlu olmanı sağlayan bir din.Ancak anlık baktığımızda bize olan yasaklar sayısız,siz bu yasakları özgürlüğe ve zevke engel olarak görüyorsunuz.Başlarda bütün Müslümanların böyle gördüğü gibi.Ancak ilerlediğimizde İslamın bize çizdiği rota zaten en güzel yaşam ve başkasının hak ve hukukuna girmeyen tam bir özgürlük abidesi olduğunu farkediyoruz

Evet ama yoğunum büyük ihtimalle yarın burada olmayacağım.Temmuz gibi tekrar geleceğim

.Dersin şimdi sen kadınlarda niye özgürlük yok çarşafla geziyorlar diye.Açıklarımda baya uzun onu senin beyin gelişimin için güzel bir beyin fırtınasıyla sebebini idrak etmeni umuyorum ve sana bırakıyorum :)

Bende eski bir üyeyim arasıra gelir serinler gider gelir gelen gidene bakarak kimlerin ne kadar değiştiğine bakarım. Buradaki çöp leri düzeltmeye geleni çok gördüm üstüne bulaştıranıda! Ölmüşü diriltmekle için uğraşır ken sağır olanı da!

Çarşaf meselesi dinlenmek isterim eğer farklı birşey ise. Birde erkek neden bürünmüyor on daki ten, saç degil mi.klasik cevap vermeyin lut kavmini hatırlayın!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 years later...

Her doğum bir ölümdür.Yaşama acı çekecek canlılar getirilir,onlara bağlanılır,ölünce de yasları tutulur.İnsanların çoğu kendilerine şu soruyu sormazlar,bunu hiç düşünmezler.Neden dünyaya acı çekecek,hastalıklarla uğraşacak ve eninde sonunda ölüp yok olacak canlılar getiriyoruz diye.Şu açık ki yaşam bir saçmalık ve boktan bir şaka.

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, Buzul yazdı:

Her doğum bir ölümdür.Yaşama acı çekecek canlılar getirilir,onlara bağlanılır,ölünce de yasları tutulur.İnsanların çoğu kendilerine şu soruyu sormazlar,bunu hiç düşünmezler.Neden dünyaya acı çekecek,hastalıklarla uğraşacak ve eninde sonunda ölüp yok olacak canlılar getiriyoruz diye.Şu açık ki yaşam bir saçmalık ve boktan bir şaka.

Genius detected.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır, yaşam ender bir şanstır. Ne şekilde olursa olsun son saniyesine kadar tamamlanmalıdır. Hem de çok çok ender bir şanstır. Sonuna kadar, her anı dolu dolu değerlendirilmeli. İster herkesin nefret ettiği iğrenç görünümlü bir Şrek ol. Git bataklıkta yaşa, hayvan besle ama yaşa... Sonuna kadar ve dolu dolu... Hiç bir anını boşa heba etme. Çok büyük ve ender bir şans yakalamışsın.

 

I'm legend filmini izleyin. Direnmenin en zor olduğu zamanda direnmenin asaletini keşfedin. Asla teslim olmak yok. Ölümüne yaşam! Zaten öleceksin, zorlamana gerek yok ki! Zaten kendiliğinden olacak bir şeyi niye zorlayasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.06.2015 at 21:36, KutsalDemlik yazdı:

 belli bir bilinç düzeyine erişmiş olanlar anlar, aptal olanlar ise çektiklerinin farkında bile değillerdir.

Hayat adaletsiz bir yerdir, canlılar var olabilmek için bir başkasının kanını emmelidir, sömürü üzerine kuruludur bu hayat. Kapitalizm, insan doğasına en uygun olan sistemdir. Bir patron işçisinn emeğini sömürür, bir fabrikatör çalışanının.

Hükümet de halkın kanını emer.

Hayattaki genel kural şudur: Güçlü olan zayıfı ezer ve bundan zevk alır. Evet, gerçekten de insan, zayıf olana acı çektirmekten zevk alan bir hayvandır.

Örneğin İslam toplumunda kadınlara eziyet edilirken, eziyet edenler de dahil olmak üzere tüm müslümanlar içten içe bu durumdan zevk alır.

Sadece müslümanlar da değil, bir öğretmen, öğrencisinin kulağını çektiğinde dahi onun acı çektiğini görünce yine zevk alır. Yani tüm insanlık, eziyet etmekten zevk alır.

Hayat işte bu kadar adaletsiz ve iğrençtir, insan da kelimenin tam anlamıyla iğrenç bir canlıdır.

Saygılarımla.

Kilit noktayı anlamışsınız,belirli bilinç düzeni erişenler hayatın anlamsız olduğunu anlar.artık o insan için mutluluk hayalden ibarettir. Yazdıklarınıza  cani gönülden katılıyorum,yalnız katılmadığım bir nokta var,kapitalizmin insan doğasına en uygun sistem olduğunu; 

 savunuyorsunuz, bana göre kapitalizm insan doğasına ve yaşam aykırı bir sistemdir, kapitalizm herşeyin ana sorumlusudur, kapitalizm olmasaydı insanlar özgür olucaktı, özgür olmanın tek yolu kapitalizm canavarını yok etmektir,ve artık kapitalizmde çökmeye başlamıştır,ancak ve ancak kapitalizmi icat edenler bile tehlikenin farkına varmışlardır, ama artık çok geçtir. İş işten geçmiş dünyanın eko dengesi tamamen bozulmuştur. ,artık geri dönüş imkansızdır, insan dogası geregi kapitalizm olmadanda öldürür yok eder şiddet uygular ama kapitalizm daha tehlikelidir, insanlıgıda yok edicek güce ulaşmiştir. Çünkü kapitalizmi besliyenlerin çocuklarıda

 bu tehlikenin içindedir.onların torunlarıda en az bizler kadar etkilenicektir eko dengenin bozulmasından.Bu yüzden kapitalizm insan doğasını yok ediyorsa,insanın doğasına aykırıdır,insanlar ilk çağlarda özgürdü,ö dönemlerdede şiddet ve ölüm vardı ama en azından özgürdü çünkü insan doğası gereği çıplak doğar kapitalizm canavarı altında can verir ve ölür. 

tarihinde doktorxxx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında ölüm anlaması güç bir şey, böyle zor sorulara cevap verirken her zaman önce tanımlarını yaparım. 

 

Bir şeyin ölmesi için önce canlı olması gerekir. Peki canlı dediğimiz şey nedir ?  Aklınıza gelen en basit canlı ile bir taş arasındaki fark sizinle o canlı arasındaki farktan daha mı fazladır ? 

 

Canlılık nerede başlıyor sınırları neler ? 

 

Canlılığın tam tanımını yapamadan ölümü tanımlamaya çalışıyoruz. 

 

Belki işe ortadan dalıp ölümün bilincin yok olması olarak düşünebiliriz ama o zamanda bilinç nedir diye sormamız gerekir. Bilinci oluşturan şeyin beyin, beyninde elektrik sinyallerinden oluşan bir karmaşa olduğunu biliyoruz. Bu durumda bilinç bir karmaşanın sonucu mu ? Ama karmaşıklığı oluşturan basit parçalar tek başlarına ölüler. Ayrıca canlı diye tanımladığımız şeyi de oluşturan parçalar ölüler.

 

Tüm bu soruların içinden çıkmanın kolay bir yolu var aslında. Canlı diye bir şeyin olmaması. Bunu biz uydurduk. 

 

Eğer yaşam yoksa ölümde yoktur. Yaşam ile ölüm ayrımı bir şişeyle kalem ayrımı gibidir. Yeterince uzaktan, yeterince yakından veya yeterince doğru yerden bakarsanız kalemde şişede aynı şeydir.

 

Anlayabilmek, bahsedebilmek, ayırabilmek için kendimize yöntemler üretiyoruz. 

 

Ölmek bir tahtanın yanması sonucu bir daha yanamayacak duruma gelmesi gibi, sadece tahta bir daha yanamamaktan korkmuyor, hoş korkuyu da biz ürettik belkide tahta kendine korku yerine başka bir his üretmiştir. 

 

 

►Her şeye rağmen eğer seçme şansım olsaydı hiç doğmamış olmamayı seçerdim, var olmadan nasıl seçim yapacaksam artık.. orası da öyle havada kalsın.

tarihinde Sütlü Kase tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Ya Sonra yazdı:

Bilinç gerçekten beyinde var olup biten bir şey midir?

 

Elbette öyledir. Ama asıl sorulması gereken soru; yok olunur mu?

 

Cevap hayır. Yok olmak olanaksızdır. Bilinç yeniden oluşur fakat bu yeni oluşumdan önceki oluşumlarını hatırlamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sana ait olduğunu düşündüğün bilinç elbette sona eriyor. Bir dahasında ben filancaydım diye hatırlamıyorsun elbette. Yok olan ego, bilinç değil. Ego sonsuz olamaz. Bu ne mümkündür, ne de iyi bir şeydir. Bu berbat bir şeydir. Sonsuza kadar her şeyi hatırlamak... Bu olsa kabus olurdu. İyi ki bu olanaksız.

 

Her şey resetlenip yeniden başlamalı. Ama evrenimiz totalde başka bir evrene bir miras bırakabilir. Yeni evrenler tam olarak sıfırdan başlamıyor olabilir. Çünkü karadeliklerin evrenin bir tür kromozomları oldukları düşünülüyor. Bilgiyi saklıyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı gerçekten olsa insanlara sonsuzluk verir miydi sanıyorsunuz? Asla vermezdi. Çünkü bu insanları tanrılaştırmak demektir. 

 

Bir milyon yılda bir şunları yok edeyim mi diye düşünürdü. Milyon yılın birinde de düşündüğünü yapardı. Bu düşünülebilecek en uzun vade. Vadeyi bin yılda bir de uzatabilir. Bir milyar yıldır yaşayan insanlara tahammül edeceğini hiç sanmam! :D

 

Tanrı zaten olamayacak bir şey, olanaksız da, var sayarsan binlerce sorun çıkar. Tanrı olamayacağı için yok ve iyi ki de olanaksız, tanrının olmasının trilyonda bir olasılığı kabus olurdu. Çıkacak sorunları düşünmek bile istemiyorum. Korkunç paradokslar doğardı. 

 

En azından tanrıyı görünce yakasına yapışmak isteyecek bir sürü kişi olur ama bunu yapamayacakları için içlerinden diş bilerlerdi. Ben en azından sen ne kadar geri zekalı bir şeymişsin, elinden gelen dünya bu muydu? Hiç mi danışmanın yoktu fikir almadın da bu dünyayı yarattın derdim. Tanrıyı ilk gördüğümde sormak istediğim soru bu olurdu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...