Jump to content

Türkçe güzel bir dil mi?


Recommended Posts

Bence türkçe en kolay dillerden biri. Eril-dişil kavramı yok. Düzensiz fiil diye bir şey yok. %99 yazıldığı gibi okunuyor. Gramer kuralları son derece mantığa uygun. İstisna çok az sözcük var. Ve telafuzu da kolay. 

 

Ama bazen yanlış anlaşılmalara sebep verebiliyor. Ya da kimden bahsedildiği belli olmayabiliyor. Örneğin "Yalanını ortaya çıkaracağım." dediğimizde, sözü söylediğimiz kişinin yalanı mı yoksa başka bir kişinin yalanından mı bahsettiğimiz belli değil. Çünkü ikinci tekil şahıs iyelik eki + hal ekinin çekimiyle üçüncü tekil şahıs iyelik eki + hal ekinin çekimi aynı.

 

ikinci tekil şahıs: -ın (iyelik eki) + ı (hal eki)

 

üçüncü tekil şahıs: ı (iyelik eki) + n (kaynaştırma harfi) + ı (hal eki)

 

O yüzden bu tür durumlarda yanlış anlaşılmayı engellemek için "senin" "onun" kişi zamirlerini kullanmak gerekiyor.

tarihinde jynx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 130
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Turkce bir metni telaffuz etmek Ingilizceye oranla cok kolay. Ama cumle kurmaya gelince yuklemin sonuna ozne eklemek ve gelecek/gecmis zaman ekleri yerlestirmek yabancilar icin cok zor. Ingilizce de ise bunlari ozneyi ayri yazip, zamani da yardimci fiilerle rahatlıkla saglayabiliyoruz. Turkce akici seviyede İngilizceye sahip olmayanlar icin daha kolay gözükebilir. Ancak akici seviyede bir İngilizceye sahip oldugunuzda, birine Ingilizce ve Turkce ogretmeyi deneyin. Karsinizdakine Ingilizceyi cok daha rahat ogrettiginizi goreceksiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, Bir Buçuk yazdı:

Jynx, aslında “yalanını” derken kimi kastettiğimiz anlaşılıyor.

Sadece biz değişik “n” çeşidini/çeşitlerini kaybettik dil devriminden sonra. Anadolu’da halen bu çeşitler mevcut. “Gelding mi?” diye sorarlar örneğin...

 

Onu bilmiyorum ama "geldin mi" de şahıs ekinden zaten kime söylendiği anlaşılıyor. Onun üçüncü tekil şahıs hali "geldi mi" dir. Ve fiildeki şahıs ekinden sonra hal eki de dahil hiçbir ek gelemeyeceği için karışıklık yaşanmaz.

 

Benim bahsettiğim durum iyelik ekinden sonra hal eki gelmesi. Eğer dediğin gibi n çeşitlerini kaybetmekten kaynaklanıyorsa, ikinci tekil iyelik eki "n, ın, in, un , ün" deki "n" yle, kaynaştırma harfi olan "n" nin farklı söylenmesi gerekiyor. Çünkü karışıklık ordan kaynaklanıyor. 

 

Bu arada bu karışıklık için ismin sonu ünsüzle bitmesi gerekir. Eğer ünlüyle biterse araya giren kaynaştırma harfi "s" olacağı gireceği için karışıklık yaşanmaz. (Arabanı, arabası mesela) 

tarihinde jynx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Üçüncü tekilde "arabasını" diycektim yanlış olmuş. n kaynaştırma harfi s ye dönüşmüyor. İkinci tekil iyelikte "ın, in un, ün" değil sadece "n" iyelik eki geldiği için ve üçüncü tekil iyelikte, isimle iyelik eki arasına da "s" kaynaştırma harfi girdiği için çekimler farklı oluyor ve karışıklık olmamış oluyor.

tarihinde jynx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Bir Buçuk yazdı:

Jynx, aslında “yalanını” derken kimi kastettiğimiz anlaşılıyor.

Sadece biz değişik “n” çeşidini/çeşitlerini kaybettik dil devriminden sonra. Anadolu’da halen bu çeşitler mevcut. “Gelding mi?” diye sorarlar örneğin...

 

Dil devrimiyle ilgili değil. İstanbul Türkçesinde zaten genizden söylenen "nazal n" yoktur! Osmanlicada evet yazımda gösteriliyordu bu farklilik. Ancak İstanbul Türkçesinde eski Türkçeden gelen bu ses zaten atılmıştı. Yani telaffuzda yoktu. Onun için yokluğunu kimse hissetmedi!:) Dediğiniz gibi Anadolu'da hala varlığını sürdürür. Türkçenin sorunu gramatikal bir sorun değil. Yanlış anlamalara açık bir dil tezine de katılmıyorum.

 

Sorun, söz dağarcığının belli başlı dillerle yarışacak düzeyde olmaması. Bunun da iki nedeni var. İlki, eski Türkler yerleşik bir hayat sürmüyorlardı. Bundan dolayı Türkçede isim soylu kelimeler az, fiil soylu kelimeler ise oldukça fazladır. Bunun sebebi hareketli yaşam tarzıdır. O bakımdan Türkçe fiilce zengindir. İkincisi de malum, İslamlasmayla birlikte güçlü ve yerleşik kültürler olan Farsça ve Arapçanın etkisinde Türkçenin tamamen ihmal edilmesi. Kültürel olarak İran'dan etkilenilmiş, zengin İran edebiyatı örnek alınarak eserler verilmeye başlanmıştır. Arap yarımadası ise coğrafi şartları sebebiyle güçlü devletlerden uzakta kalmış ve bu durum kendi içinde zengin bir dil yaratmıştır. Araplarda da fiil sayısı azdır! İsim soylu kelimeler bakımından ise bütün dillerle yarışacak ölçüde zengindir.

 

Özetle; dil devrimine kadar Türkçe üvey evlat muamelesi görmüş, Osmanlı'nın çöküş sürecinde başlayan sadeleşme hareketi dil devrimiyle zirveye çıkmıştır. İş biraz abartilarak Güneş Dil Teorisi ortaya atılmışsa da sonra bundan vazgeçilmiştir. Bugün kullandığımız birçok sözcük Cumhuriyetin eseridir. Bölge, genel, imge, simge, uçak, okul vs. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, jynx yazdı:

Bence türkçe en kolay dillerden biri. Eril-dişil kavramı yok. Düzensiz fiil diye bir şey yok. %99 yazıldığı gibi okunuyor. Gramer kuralları son derece mantığa uygun. İstisna çok az sözcük var. Ve telafuzu da kolay. 

 

Ama bazen yanlış anlaşılmalara sebep verebiliyor. Ya da kimden bahsedildiği belli olmayabiliyor. Örneğin "Yalanını ortaya çıkaracağım." dediğimizde, sözü söylediğimiz kişinin yalanı mı yoksa başka bir kişinin yalanından mı bahsettiğimiz belli değil. Çünkü ikinci tekil şahıs iyelik eki + hal ekinin çekimiyle üçüncü tekil şahıs iyelik eki + hal ekinin çekimi aynı.

 

ikinci tekil şahıs: -ın (iyelik eki) + ı (hal eki)

 

üçüncü tekil şahıs: ı (iyelik eki) + n (kaynaştırma harfi) + ı (hal eki)

 

O yüzden bu tür durumlarda yanlış anlaşılmayı engellemek için "senin" "onun" kişi zamirlerini kullanmak gerekiyor.

 

Yok o kadar da kolay bir dil değil Türkçe.. Örneğin suffix (son ek) zenginidir Türkçe. Bir kelimeye suffix'ler ekleyerek tek kelimelik cümle haline getirebilirsiniz. Bir Avrupalı bu durumda dumura uğruyor, çözemiyor dili... Batı dilleri SVO (özne+fiil+nesne) kalıbındayken, Türkçe SOV (özne+nesne+fiil) kalıbındadır. Yani terstir... Batı dillerine göre onlarca gramer farklılığı içerir. 30 yıl Türkiye'de yaşamış bir yabancının Türkçe'si kırıktır, ana dili Türkçe olanlardan hemen ayrılır. Geçenlerde 90 kusur yaşında bir Yahudi kadını ziyarete gittim. Kendisi İspanya'da yetişmiş, 18-20 yaşlarında Türkiye'ye gelmiş. Yani 70 yıldır Türkiye'de yaşıyor, ama hala Türkçesi kırık, oturmamış... Kısacası, Türkçe öyle kolay öğrenilebilecek bir lisan değil, zor bir lisan...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkçenin gelişememesinin sebebi Osmanlı ve İslam'dır. Osmanlı ve Islam'ın Arap kültür emperyalizmi yüzünden Türkçe yabancı dillerin boyunduruğu altına girmiş ve fakir kalmıştır. Türkçeye yabancı sözcükler girmesini bir de utanmadan zenginleşme gibi göstermeye çalışanlar var. Hayır bu zenginleşme falan değil tam aksine fakirleşmedir. Niye Türkçe karşılıkları varken yabancı sözcükleri kullanalım ki? Elin İngiliz'i, Fransız'ı, Arap'ı ya da Fars'ı kendi sözcükleri yerine Türkçe sözcükler kullanıyor mu ki biz onların sözcüklerini salak gibi kullanıyoruz?

 

Bilimsel, felsefi ve kültürel terimler hariç bütün yabancı sözcükler Türkçeden atılmalı. Yerlerine Türkçe karşılıkları bulunmalı. Hepsinin Türkçe karşılığı vardı bir zamanlar. Neden bulunamasın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Magnesia yazdı:

 

Yok o kadar da kolay bir dil değil Türkçe.. Örneğin suffix (son ek) zenginidir Türkçe. Bir kelimeye suffix'ler ekleyerek tek kelimelik cümle haline getirebilirsiniz. Bir Avrupalı bu durumda dumura uğruyor, çözemiyor dili... Batı dilleri SVO (özne+fiil+nesne) kalıbındayken, Türkçe SOV (özne+nesne+fiil) kalıbındadır. Yani terstir... Batı dillerine göre onlarca gramer farklılığı içerir. 30 yıl Türkiye'de yaşamış bir yabancının Türkçe'si kırıktır, ana dili Türkçe olanlardan hemen ayrılır. Geçenlerde 90 kusur yaşında bir Yahudi kadını ziyarete gittim. Kendisi İspanya'da yetişmiş, 18-20 yaşlarında Türkiye'ye gelmiş. Yani 70 yıldır Türkiye'de yaşıyor, ama hala Türkçesi kırık, oturmamış... Kısacası, Türkçe öyle kolay öğrenilebilecek bir lisan değil, zor bir lisan...

 

Türkçe'nin gramer yapısının batı dillerinden farklı olması, onun zor olduğunu göstermez. Sadece o dillerden farklı olduğunu gösterir. O suffix'lerinde hepsinin kuralı var. Ayrıca sanki 30 yıl ingilterede yaşayan türklerin aksanı aynı ingiliz gibi mi oluyor hayır.

 

Eğer türkçe gibi eril-dişi kavramı (bazı dillerde nötr cinsiyette var, almanca gibi) olmayan, düzensiz fiil diye bir şey olmayan, gramer kurallarının düzenli olduğu, çok az istisnanın olduğu, yazıldığı gibi okunan, her harfin bir sese sahip olduğu, kelime sayısının çoğu dile göre daha az olduğu, cümledeki kelimelerin sırasını anlam bozulmadan kullanıp devrik cümle kurabildiğiniz, telafuzun zor olmadığı bir dili zor olarak kabul ediyorsanız, hangi dili kolay kabul ediyorsunuz merak ediyorum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, jynx yazdı:

 

Türkçe'nin gramer yapısının batı dillerinden farklı olması, onun zor olduğunu göstermez. Sadece o dillerden farklı olduğunu gösterir. O suffix'lerinde hepsinin kuralı var. Ayrıca sanki 30 yıl ingilterede yaşayan türklerin aksanı aynı ingiliz gibi mi oluyor hayır.

 

Eğer türkçe gibi eril-dişi kavramı (bazı dillerde nötr cinsiyette var, almanca gibi) olmayan, düzensiz fiil diye bir şey olmayan, gramer kurallarının düzenli olduğu, çok az istisnanın olduğu, yazıldığı gibi okunan, her harfin bir sese sahip olduğu, kelime sayısının çoğu dile göre daha az olduğu, cümledeki kelimelerin sırasını anlam bozulmadan kullanıp devrik cümle kurabildiğiniz, telafuzun zor olmadığı bir dili zor olarak kabul ediyorsanız, hangi dili kolay kabul ediyorsunuz merak ediyorum.

 

 

Aksan daha cok girtlak yapisiyla alakalidir. Simdi yabancilardan cok sik duydugumuz birsey "ben geliyor". Buradaki sorun yabancinin aksani degil cumle kurmada yasadigi  zorluktan kaynaklanir.

 

Evet ozellikle Rusya, Ukrayna, Singapur, Endonezya, Tayland, Hindistan gibi ulkeleri vatandaslari ile birlikte, Avrupa ve Amerika ulkeleri vatandaslari icin de Turkceye oranla Ingilizce cok kolay bir dildir. Turkcenin sadece telaffuzu kolaydir. Yani yabanci birine harfleri kisa surede ogretip, bir metni okumasini saglayabilirsiniz. Ama bu metni okusa da bir sey anlamayacaktir. Eger dil ogrenmek okurken hic bir sey anlamamaksa Turkce cok kolay ogrenilir. Turkce sondan eklemeli bir dil oldugu icin (geliyoruz, geliyorum, ne yaptim, ne yaptilar, ne yaptin vb) cumleyi toparlamak cok zordur ve cumle uzadikca toparlamak daha da zorlasir.

 

Son olarak Turkcenin kolay veya zor olmasi onu kulaga hos gelen veya kotu gelen bir dil yapmaz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, jynx yazdı:

 

Türkçe'nin gramer yapısının batı dillerinden farklı olması, onun zor olduğunu göstermez. Sadece o dillerden farklı olduğunu gösterir. O suffix'lerinde hepsinin kuralı var. Ayrıca sanki 30 yıl ingilterede yaşayan türklerin aksanı aynı ingiliz gibi mi oluyor hayır.

 

 

 

Türkçe'nin gramer yapısı batı dillerinden farklıdır ve daha zordur. Suffix kavramını anlayamamışsın, sana kolay emme ecnebi için bir kabus. Suffix kullanımının çok da net bir kuralı yok. Sert ünsüzlerin yumşaması kuralını bir yabancıya öğret de göreyim... Dediğim gibi bir fiilin arkasına ekler yaparak cümle kurulabilir, batı dillerinde böyle bir şey yok. Bunu öğrenmek ancak ana dil öğrenirken kolaydır.. Sonradan Türkçe öğrenmiş birini bulursan incele , bak bakalım ne kadar suffix kullanıyor...

 

30 yıl İngiltere'de kalmış eğitimli bir Türk'ün konuştuğu İngilizceyi, İngiliz'den ayırdedemezsin. Ancak dili öğrendiği yöreye göre aksan farklılıkları görürsün. Belli ki yaşın genç ve bunu deneyimlememişsin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkçe kolay bir dil değildir. Ayrıca kolaylık zorluk kişiden kişiye kültürden kültüre değişir. Her dil gibi Türkçeyi kolay yapan veya öğrenmeyi güçleştiren kurallar vardır. Türkçe öğrenmedeki önemli bir sorun da sözlüğün yarısının (kabaca söylüyorum) Arapça ve Farsça kelimelerden oluşması. Yani Türkçedeki göz, gözlük, gözlükçü şeklinde sona getirilen bazı yapım ekleriyle kelime türetilirken Arapçadaki şarab, şurub, meşrubat gibi aynı kökten gelen kelimeler bükülmek suretiyle çoğaltılırlar. Bir de Farsça var ki onun mantığı daha farklıdır. Hemcins, hemşehri, hemşire, hemzemin, hemfikir, hemen... Bi-çare (çaresiz), bi-namaz (namazsız "beynamaz"), bi-haber (habersiz)... Gördüğünüz gibi Türkçede pekiştirme dışında kullanılmayan ön ekler Farsçada yaygın biçimde kullanılır. Yani Türkçe öğrenmek isteyen salt Türkçeyle de yetinemez biraz Arapça ve Farsçanın da mantığını çözmek zorundadır. Biz bu kültür içinde büyüdüğümüz için yadırgamaz, hangi kuralın hangi dilden kaynaklandığına dikkat etmeyiz. Ancak yabancılar için bu durum başlı başına bir sorundur.

 

Bunun bir de telaffuz boyutu var tabii! Türkçede vurgu genellikle kelimenin son hecesindedir. Fakat yer adları ve kişi adlarında bu durum tersine dönebilir. Zaten her kuralın istisnaları vardır. Buna bir de Arapça ve Farsçanın farklı vurgularını eklediğimizde telaffuz hepten güçleşir yabancılar için. Öz Türkçe kelimelerde ünlü sesler uzatılmaz, inceltilmez. Oysa kağıt derken a'yı inceltir, Kamil derken de a'yı hem inceltir hem de uzatiriz. Yabancıların Türkçeyi öğrenseler bile konuşmalarının sırıtması bu vurgu, tonlama ve telaffuz hatalarından ileri gelir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Magnesia yazdı:

 

Türkçe'nin gramer yapısı batı dillerinden farklıdır ve daha zordur. Suffix kavramını anlayamamışsın, sana kolay emme ecnebi için bir kabus. Suffix kullanımının çok da net bir kuralı yok. Sert ünsüzlerin yumşaması kuralını bir yabancıya öğret de göreyim... Dediğim gibi bir fiilin arkasına ekler yaparak cümle kurulabilir, batı dillerinde böyle bir şey yok. Bunu öğrenmek ancak ana dil öğrenirken kolaydır.. Sonradan Türkçe öğrenmiş birini bulursan incele , bak bakalım ne kadar suffix kullanıyor...

 

30 yıl İngiltere'de kalmış eğitimli bir Türk'ün konuştuğu İngilizceyi, İngiliz'den ayırdedemezsin. Ancak dili öğrendiği yöreye göre aksan farklılıkları görürsün. Belli ki yaşın genç ve bunu deneyimlememişsin...

 

Sert ünsüz yumuşaması kuralı çok basit. Sonu ç, k, p, t ile biten bir sözcüğe ek geldiğinde ç c'ye, k ve g ğ'ye, t d'ye, p b'ye dönüşür. Sadece bazı sözcüklerde istisna olarak bu yumuşama görülmüyor o kadar. Ama yumuşamanın olduğu sözcüklerde harf değişiminde, istisnasız tüm kelimelerde yukardaki kural geçerlidir. Yani ç her zaman c'ye dönüşür. İstisnası yoktur. Bence gayet basit bir kural.

 

Ve ingilizcenin başka bir zorluğu telafuzu birbiriyle aynı ya da çok benzeyen çok fazla kelime var. Ve her bir sözcüğün onlarca eş anlamlısı ve yakın anlamlısı var. Ne kadar kelime ezberlersen ezberle, bir ingilizce yazı okuduğunda hep bilmediğin kelimeler çıkıyor.

tarihinde jynx tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece ünsüz yumuşamasıyla iş bitmiyor ki! Türkçede bir dolu ses olayı var. Ünlü düşmesi, ünlü türemesi, ünlü daralması, ünsüz benzeşmesi, ünsüz türemesi, ünsüz düşmesi...

 

Tabii Türkçe zor dediysek Çince kadar da değil yani! Çincede bütün kelimelerin tek heceli olduğunu ve ek alarak değil vurgu ve tonlamayla aynı kelimenin farklı anlamlar kazandığını düşününce, resim sanatını andıran alfabesini de göz önünde bulundurunca Türkçenin öğrenilmesi pek bir kolay gibi duruyor! Hoş, azmeden Türkçeyi de öğrenir Çinceyi de. Boşuna dememişler, azimli sıçan duvarı deler diye! Evet "azimle sıçan" değil "azimli sıçan" yani fare!..:) 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, jynx yazdı:

 

Sert ünsüz yumuşaması kuralı çok basit. Sonu ç, k, p, t ile biten bir sözcüğe ek geldiğinde ç c'ye, k ve g ğ'ye, t d'ye, p b'ye dönüşür. Sadece bazı sözcüklerde istisna olarak bu yumuşama görülmüyor o kadar. Ama yumuşamanın olduğu sözcüklerde harf değişiminde, istisnasız tüm kelimelerde yukardaki kural geçerlidir. Yani ç her zaman c'ye dönüşür. İstisnası yoktur. Bence gayet basit bir kural.

 

Ve ingilizcenin başka bir zorluğu telafuzu birbiriyle aynı ya da çok benzeyen çok fazla kelime var. Ve her bir sözcüğün onlarca eş anlamlısı ve yakın anlamlısı var. Ne kadar kelime ezberlersen ezberle, bir ingilizce yazı okuduğunda hep bilmediğin kelimeler çıkıyor.

Ingilizce de es anlamli sozcukler genellikle farkli durumlar icin kullanilr veya informal/formal dir. Ingilizcede Turkcenin 10 kati kadar kelime vardir. Yine de Ingilizce konusmalarin cogunu anlamak icin most common 800 kelimeyi bilmek yeterlidir. Dil ogrenmenin baslangici vardir ancak sonu yoktur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 15.12.2018 at 22:03, jynx yazdı:

 

Sert ünsüz yumuşaması kuralı çok basit. Sonu ç, k, p, t ile biten bir sözcüğe ek geldiğinde ç c'ye, k ve g ğ'ye, t d'ye, p b'ye dönüşür. Sadece bazı sözcüklerde istisna olarak bu yumuşama görülmüyor o kadar. Ama yumuşamanın olduğu sözcüklerde harf değişiminde, istisnasız tüm kelimelerde yukardaki kural geçerlidir. Yani ç her zaman c'ye dönüşür. İstisnası yoktur. Bence gayet basit bir kural.

 

Ve ingilizcenin başka bir zorluğu telafuzu birbiriyle aynı ya da çok benzeyen çok fazla kelime var. Ve her bir sözcüğün onlarca eş anlamlısı ve yakın anlamlısı var. Ne kadar kelime ezberlersen ezberle, bir ingilizce yazı okuduğunda hep bilmediğin kelimeler çıkıyor.

 

Mal, internetten baktın, sen de öğrendin.. Ben ne diyom? Ecnebiye öğret de götü*** çapını gör diyom... Kapiş?

 

Yahu google'da aratıp bulunca kendini alim sanan bu yeni yetme tenekelere uyuz oluyorum... Küfür etmeyim diye kendimi zor tutuyorum... Şuna bak, google'dan buldu, bulduklarıyla bize sert ünsüz kuralını üğretmeye çalışıyor öküz... Lan mal herif, ben sert ünsüzlerin yumuşama kuralını sana bizzat yem diye attım. Çünkü biliyorum, bu kuralı bilen sayısı çok azdır... Sazan gibi atlayıp kuralın piri gibi yazdın...

 

Ama not düşüyorum, Üniversite'de dil bilimi okurken biz bu kuralı google'dan öğrenmedik, direk kitaptan öğrendik... Zaten o zamanlar google, moogle yoktu...

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.12.2018 at 02:42, fumes yazdı:

Ingilizce de es anlamli sozcukler genellikle farkli durumlar icin kullanilr veya informal/formal dir. Ingilizcede Turkcenin 10 kati kadar kelime vardir. Yine de Ingilizce konusmalarin cogunu anlamak icin most common 800 kelimeyi bilmek yeterlidir. Dil ogrenmenin baslangici vardir ancak sonu yoktur. 

 

800 kelimeyle hiç bir dili anlaman mümkün değildir. Özellikle 350 bini aşkın kelimesi olan İngilizce'de 800 sayısı komik kalır...  (Türkçe'de maksimum 35 bin kelime vardır, 800 sayısı Türkçe için bile mümkünü olmayan bir sayıdır)

 

Senin bu söylediğin belki mümkün olabilir, ama sayı 800 değil, en az 5000'dir... 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Magnesia yazdı:

 

800 kelimeyle hiç bir dili anlaman mümkün değildir. Özellikle 350 bini aşkın kelimesi olan İngilizce'de 800 sayısı komik kalır...  (Türkçe'de maksimum 35 bin kelime vardır, 800 sayısı Türkçe için bile mümkünü olmayan bir sayıdır)

 

Senin bu söylediğin belki mümkün olabilir, ama sayı 800 değil, en az 5000'dir... 

 

Magnesia ıngilizce biliyorsun sanırım.Ben öğrenmek istiyorum.Ne tavsiye edersin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Magnesia yazdı:

 

Mal, internetten baktın, sen de öğrendin.. Ben ne diyom? Ecnebiye öğret de götü*** çapını gör diyom... Kapiş?

 

Yahu google'da aratıp bulunca kendini alim sanan bu yeni yetme tenekelere uyuz oluyorum... Küfür etmeyim diye kendimi zor tutuyorum... Şuna bak, google'dan buldu, bulduklarıyla bize sert ünsüz kuralını üğretmeye çalışıyor öküz... Lan mal herif, ben sert ünsüzlerin yumuşama kuralını sana bizzat yem diye attım. Çünkü biliyorum, bu kuralı bilen sayısı çok azdır... Sazan gibi atlayıp kuralın piri gibi yazdın...

 

Ama not düşüyorum, Üniversite'de dil bilimi okurken biz bu kuralı google'dan öğrenmedik, direk kitaptan öğrendik... Zaten o zamanlar google, moogle yoktu...

 

İnterenete bakmadım. Biliyorum kuralı. Ayrıca bunu yabancıya öğretmenin zorluğunu ne, gerçekten anlamadım. Suffix kullanımının çokta net bir kuralı yok dedin. Ama gördüğün gibi var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...